Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • fuga
    Senior Member
    • 27-08-2004
    • 6397

    Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

    Ahmet Özal ( 1955)



    Malatya Milletvekili-Bağımsız

    Tevfik Ahmet Özal ANKARA - 1955, Turgut, Semra - ABD North Carolina State Üniversitesi, Ekonomi Master - İngilizce - Ekonomist - Kanal 6 televizyono eski sahibi.Evli, 2 Çocuk

    Yorum

    • fuga
      Senior Member
      • 27-08-2004
      • 6397

      Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

      Ali Koç ( 02.04.1967)
      Ali Y. Koç Koç Topluluğu Bilgi Grubu Yürütme Komitesi Başkanı Koç holding A.Ş. Yeni İş Geliştirme Koordinatörü

      Doğum 2 Nisan 1967

      Öğrenim 1995 - 1997 İşletme Fakültesi, Master Harvard Üniversitesi, Boston, Massachusetts, A.B.D.
      1985 - 1989 İşletme Fakültesi Rice Üniversitesi, Houston, Texas, A.B.D.
      1980 - 1985 Harrow School, Londra, İngiltereMatematik, Ekonomi ve Coğrafya’da yüksek derece

      Lisan İngilizce

      İş Deneyimi
      2000-Koç Topluluğu Bilgi Grubu Yürütme Komitesi Başkanı Koç Holding A.Ş.Yeni İş Geliştirme Koordinatörü
      1997 -2000 Koç Holding A.Ş.Stratejik Planlama Grubu Başkanlığı'na BağlıYeni İş Geliştirme Koordinatörü
      1992 - 1994 Morgan Stanley & Group, New York, NY Menkul Değerler Finansal Analiz Yetiştirme Programı
      1991 - 1992 Ramerica International, Inc., New York, NY Koordinatör, Finans ve Organizasyon
      1990 - 1991 American Express Bank, New York, NY Yönetici Yetiştirme Programı
      1990 Yazı J.P. Morgan, New York, NY Stajer
      1988, 1987Yazları Koç Holding, A.Ş. Otomotiv Grubu’na bağlı olarak otomobil üretimi ve bayii ağı ile çalıştı. Bayii çalışmalarının tekrar yapılanması döneminde üst yönetim ile çalıştı.
      1986 Yazı Otosan A.Ş. Ford Motor Company’nin ortaklığı ile otomobil montaj hattında çalıştı

      HAKKINDA YAZILANLAR

      TDİ’nin arsaları Koç Vakfı’nın
      Türkiye 30 Mart 2001

      Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) Anonim Şirketi’ne ait İstanbul Beyoğlu’nda bulunan iki adet arsa, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na satılacak. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB) konuya ilişkin duyurusu, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Duyuruya göre, TDİ A.Ş. tarafından gerçekleştirilen ihalelerin sonuçları dikkate alınarak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı uyarınca, Beyoğlu ilçesi Piri Mehmet Paşa Mahallesi’nde bulunan 6 bin 670 metrekarelik arsa 440 milyar, yine aynı yerde bulunan 443 metrekarelik arsa ise 47 milyar 150 milyon lira bedelle, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na satılacak. Söz konusu taşınmazların devir ve tesciline ilişkin işlemler de şirket tarafından yürütülecek

      Yorum

      • fuga
        Senior Member
        • 27-08-2004
        • 6397

        Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

        Ali Ülker ( 1969)
        1969 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi, İktisat ve İş İdaresi bölümlerinde okudu. Kaizen, pazarlık teknikleri, satış teknikleri, kalite güvencesi, bütçe ve finans konusunda seminerlere katıldı. De Boccard & Yorke Danışmanlık ile şirket içi Kaizen çalışmasında (1992) ve IESC firması ile Satış Sistemini Geliştirme ve Şirket İçi Organizasyon Projesi'nde (1997) çalıştı. 1985 yılında Ülker Kalite Kontrol Departmanı'nda stajyer olarak iş hayatına başladı. 1986-1998 yılları arasında Çikolata Üretim Tesisleri'nde ve Atlas Pazarlama Satış Müfettişliği'nde stajyerlik, Satış Yöneticisi, Satış Koordinatörü, Ürün Grup Koordinatörü ve Ürün Grup Müdürü olarak görev yaptı. 1998 yılında Atlas Pazarlama'nın Genel Müdürü oldu. Bu görevinin yanında, Ülker Grubu İcra Kurulu Üyeliği ile Besler, Atlas Pazarlama, Birlik, Yıldız ve Üstün Gıda Anonim Şirketleri'nin Yönetim Kurulu Üyeliğini de yürütüyor. Evli ve ikiz çocuk babası olan Ali Ülker, İngilizce ve Almanca biliyor. Ülker Gençlik ve Spor Kulübü Yöneticisi ve Reklamverenler Derneği Üyesi olan Ali Ülker basketbol ve bilardo oynamaktan, balık avından, sinemadan ve okumaktan hoşlanıyor.

        Yorum

        • fuga
          Senior Member
          • 27-08-2004
          • 6397

          Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

          Ali İhsan Karacan ( 1951) </B>
          Sermaye Piyasası Kurulu Eski Başkanı.

          1951 yılında Ceyhan’da doğdu. A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat-Maliye Bölümünü, 1984 yılında ise İ.Ü.Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Çalışma yaşamına 1973 yılında Maliye Bakanlığı’nda başladı. Doğuş Holding, Doğuş İnşaat, Garanti Bankası, AGF-Garanti Sigorta, Garanti Leasing, Filiz Makarna, Genota gibi grup şirketlerinde yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Ekim 1994’te Sermaye Piyasası Kurulu başkanlığı görevini üstlendi. 1997 yılına kadar bu görevi sürdürdü. 1998 yılından beri Yapı Kredi Koray Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı yönetim kurulu başkanlığı görevini sürdürmektedir.

          Yorum

          • fuga
            Senior Member
            • 27-08-2004
            • 6397

            Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

            Ali Osman Sönmez ( 1926)- (12.10.2001)
            Bulgaristan'ın Mestanlı Kasabası'nda 1926 yılında doğan Ali Osman Sönmez, 1948 yılında Türkiye'ye gelerek Bursa'nın İnegöl ilçesine yerleşti. Tekel idaresinde bir süre memurluk yaptıktan sonra ticarete atılan Sönmez, 1971 yılında Filament İplik fabrikasının temelini atarak sanayiciliğe başladı.

            Geçen süre içinde iplik, dokuma, havlu, inşaat, yaş sebze ve meyve ihracatı ile uluslararası taşımacılık konularını kapsayan 26 şirket kuran Ali Osman Sönmez, Sönmez Endistri A.Ş'yi oluşturdu. Bursa'da yayın yapan Bursa Hakimiyet, As TV ve Radyo S'den oluşan Medya S'ye de sahip olan Sönmez, 1972-1995 yılları arasında BTSO Başkanlığı görevini yaptı.
            Sönmez, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu üyeliği, TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konseyi Başkanlığı yaptı.

            Bursa'da bir çok kez vergi rekortmeni Sönmez, Bursa'da kendi adını taşıyan okullar ve hastane yaptırdı.

            HAKKINDA YAZILANLAR

            Bursalı sanayici Ali Osman Sönmez, vefat etti
            Dünya 12 Ekim 2001 Cuma [11:13]

            BURSA - Bursa'nın köklü sanayicilerinden DYP Bursa eski milletvekili Ali Osman Sönmez, İstanbul'daki evinde vefat etti.

            Sönmez, İstanbul Kanlıca'daki evinde sabah 07:00'de rahatsızlanarak hayatını kaybetti. Uzun süredir tedavi gördüğü belirtilen 75 yaşındaki Sönmez'in cenazesini, oğlu BTSO Başkanı Celal Sönmez Bursa'ya götürdü.

            Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın (BTSO), 25 yıl başkanlığını yapan Sönmez Endüstri Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Sönmez'in uzun süredir kalp rahatsızlığı bulunuyordu. Sönmez, 1995- 1999 yılları arasında Bursa Milletvekili olarak TBMM'de görev yapmıştı.
            İstanbul'da vefat eden Ali Osman Sönmez'in yarın Bursa'daki Emirsultan Mezarlığı'nda toprağa verileceği bildirildi.

            Yorum

            • fuga
              Senior Member
              • 27-08-2004
              • 6397

              Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

              Ali Rıza Çarmıklı ( 1920)- (22.03.2001) </B>


              1920’de Arhavi’de doğan Çarmıklı, 1948 yılında Bayburt İçme Suyu İhalesi ile iş hayatına atıldı. Yurtiçinde binlerce konut, fabrika, tesis, sanayi bölgesi ve altyapı inşaatlarıyla iş hayatını genişleten Çarmıklı, ilk defa 1975 yılında yurtdışına açılarak iş hayatını Libya’ya da taşıyarak binlerce insana iş istihdamı sağlamıştı. 1977-1994 yılları arasında Türkiye Vergi Rekortmenleri arasında yer alan Ali Rıza Çarmıklı, Batıköy Mimaroba Evleri projelerinin yanısıra, doğum yeri Arhavi’ye sosyal ve külterel amaçlı tesisler ve vakıflar kurarak her düzeydeki öğrenciye de burs imkanı sağlamıştı. 4 kız ve 6 torun sahibi idi.

              HAKKINDA YAZILANLAR

              Çarmıklı vefat etti
              Türkiye 23 Mart 2001

              İSTANBUL- Çarmıklı Holding ve bağlı şirketlerin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Çarmıklı dün vefat etti. Uzun zamandan beri prostat kanseri tedavisi gördüğü belirtilen Ali Rıza Çarmıklı 22 Mart 2001 tarihinde evinde saat: 14.00 sıralarında, 81 yaşında vefat etti. İnşaat sektörünün lokomotifiydi merhum işadamı Ali Rıza Çarmıklı’nın naaşı, yarın Teşvikiye Camii’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazından sonra Topkapı’daki Aile Kabristanlığı’na defnedilecek.

              Yorum

              • fuga
                Senior Member
                • 27-08-2004
                • 6397

                Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                Arzuhan Yalçındağ </B>



                Arzuhan Doğan Yalçındağ, profesyonel iş hayatına 1990 yılında Milpa bünyesinde, Alman Quelle firması ile birlikte Mail Order şirketini kurarak başladı ve 1992 yılına kadar bu şirkette yöneticilik yaptı. 1993-1995 yılları arasında Alternatif Bank'ın kuruluş çalışmalarına katıldı ve bankanın faaliyete geçmesiyle beraber Yönetim Kurulunda yer aldı.

                1995-1996 yılları arasında, Milliyet Dergi Grubunun yönetiminde görev alan Arzuhan Doğan Yalçındağ, Finans Bölümünün sorumluluğunu üstlendi ve 1996 yılında Kanal D'de çalışmaya başladı. Halen Doğan TV ve Radyolarda CEO ve Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdüren Arzuhan Doğan Yalçındağ, 1999 yılında CNN International ile Doğan Yayın Holding arasında haber kanalı kurulması yönündeki çalışmaları başlattı ve proje Amerikalı Time Warner Grubu ile ortak olarak 2000 yılında CNN TÜRK adıyla yayın hayatına başladı.
                Yalçındağ, Aydın Doğan Vakfı'nın kurucularından olup, Yönetim Kurulu Üyeliği görevine halen devam ediyor.

                Aynı zamanda, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Türk-Amerikan İş Adamları Derneği, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı Yönetim Kurulu Üyelikleri ve Kadın Girişimciler Derneği Kurucu Üyeliği görevlerini de sürdüren Yalçındağ, Avrupa Birliği için Kadın İnisiyatifinin Kurucu Başkanı olarak da Türkiye adına AB ülkelerinde lobi çalışmaları yürütüyor.

                Arzuhan Doğan Yalçındağ TÜSİAD'ın yeni başkanı seçildi. TÜSİAD'ın tarihindeki ilk kadın başkan olan Arzuhan Doğan Yalçındağ, 'Başkanlık görevinin bana verilmesini büyük bir onur olarak değerlendiriyorum' dedi.

                Yorum

                • fuga
                  Senior Member
                  • 27-08-2004
                  • 6397

                  Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                  Asım Ülker ( 1911)- (06.07.2001),
                  1911 yılında, annesinin memleketi olan Trakya'da dünyaya geldi. 1912 yılında, babasının memleketi olan Kırım'a göç eden aile, ihtilal döneminin zorluklarını yaşadıktan sonra, 1929 yılında İstanbul'a döndü. Tahsilini, Kırım'da Rusça eğitim görerek tamamlayan Asım Ülker, Türkiye'de çok çetin şartlarda ve değişik konularda çalışmalar yaptıktan sonra, 1944 yılında kardeşi Sabri Ülker ile birlikte Ülker Gıda Sanayii'ni kurup 43 yıl süresince Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunmuştu. 1987 yılında, çocukları ile birlikte Kar Şirketler Topluluğu'nu kuran Asım Ülker, halen topluluğun Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyordu. 1941 yılında evlenen Ülker üç çocuk sahibiydi.6 Temmuz 2001 tarihinde vefat etti.

                  HAKKINDA YAZILANLAR

                  Asım Ülker vefat etti
                  Türkiye 7 Temmuz 2001

                  İSTANBUL - Kar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Asım Ülker (90) vefat etti. Ülker Şirketler Grubu Başkanı Sabri Ülker'in de kardeşi olan Asım Ülker'in cenazesi Fatih Camii'nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Edirnekapı'daki Mehmet Akif Şehitliği'nde defnedildi

                  Yorum

                  • fuga
                    Senior Member
                    • 27-08-2004
                    • 6397

                    Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                    Asil Nadir ( 1941)
                    1941 yılında Lefke'de İrfan ve Safiye Nadir'in oğlu olarak doğdu. Magosa'da gazete satarak büyüyen Asil Nadir, ailesinin 1963 yılında Londra'ya taşınması ile yeni bir hayata başladı. Babasının "Yaşam iştir, iş ise yaşam" sloganını kendisine rehber edinen Nadir, kısa bir süre sonra Londra'da Commercial Road'da bulunan bir cash-and-carry konfeksiyon şirketi olan Wear Well'i satın aldı. 70'li yılların başında şirket yılda bir milyon sterlin gelir getirmeye başlamıştı. 1985 yılı başlarında ise özel serveti çoktan 500 milyon sterlini aşmıştı. Türk kamuoyu, İngiliz pasaportlu Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir ile 1980 yılında tanıştı. Asıl çıkışını 1984 yılında yaptı. Sunday Times gazetesi onu dünyanın en zengin insanları arasında 11. sıraya yerleştirmişti. Ayrıca risk üslenme bazında dünyanın 15 gözü pek işadamı arasında kabul ediliyordu.

                    Özal'ın tavsiyesi ile 1988 yılında Günaydın gazetesini satın alarak Türk basın dünyasına girdi. Güneş ve Gelişim dergi gruplarını da bu ilk satışın hemen ardından satın aldı. 1989'da tarım, gıda, tekstil, elektronik, denizcilik, turizm ve medya alanlarında bir imparator olarak kabul ediliyordu. 1990 yılı Nadir'in paravan şirketleri aracılığı Polly Peck hisselerini yapay olarak yükselttiği haberi Londra gündemine bomba gibi düştü. Bunun sonunda Asil Nadir dolandırıcılık ve borçları nedeniyle tutuklandı. 3, 5 milyon sterlinlik Ramadan Güney ve Ayşegül Nadir kefaletleri ile serbest bırakıldı.

                    15 Aralık 1990'da aleyhine 18 hırsızlık suçu ileri sürülüyordu. Kasım 1991'de ise bu suçlamaların sayısı 76'ya ulaşmıştı. 1992 yılının Haziran ayında ise suçlarının sayısı 76'dan 30'a düşürüldü. 93 Eylül'ünde yargılanmasına karar verildi. Mayıs 93'te, doğduğu ülkeye kesin dönüş yaparak hayatında yeni bir dönemi başlattı.

                    Polly Peck Grubu
                    Gıda: Del Monte, Unipac, Meyna, Sunzest, Niksar, Van Den Brink, Frio, Früco, Prevor, Mendelson-Zeller, Stadart Fruit.
                    Elektronik: Sansui, Vestel, Capetronic, Imperial, Russel Mobbs Tower
                    Hizmet: Voyager Kıbrıs, Pizza Hut

                    KKTC kontrolünde olan şirketler
                    Jasmine Court, Palmich, Cristal Cown, Olive Tree, Unipac fabrikası, ICP ilaç fabrikası, Sunzest paketleme tesisleri, Sunzest konsantre fabrikası, Wear well konfeksiyon, Travelöz, Safeco Sigorta, Kend Bank, AN Grafik, Benlarit limited, Derece Lim, Cemar Ar.

                    Xxxxxxxx
                    Kıbrıslı Türk işadamı. İngiltere'deki ünlü Polly Peck şirketinin yönetim kurulu başkanı'ydı. Türkiye'de özellikle basın sektörüne yaptığı yatırımlarla adından sıkça söz ettirmişti. Nadir, Polly Peck'in mali krize girmesiyle KKTC'ye kaçtı. İngiltere'de hakkında açılan davalar sürüyor.

                    İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden ayrıldıktan sonra İngiltere'de babasının şirketi Wear Well'de çalışmaya başladı. 1974 Barış Hareketi sonrasında şirket Kuzey Kıbrıs'a dönerek Rumlardan geriye kalan işletmeleri değerlendirdi. O dönemde İngiltere'de zarar eden Polly Peck şirketinin hisselerini satın aldı.

                    1980'lerin ortasında Polly Peck, İngiltere'nin en büyük grupları arasına girmeyi başardı. Polly Peck, Fransız meyva dağıtım şirketi ve Japon elektronik şirketi Sansui'nin hisselerini satın aldı. Polly Peck, Türkiye'de de Güneş, Günaydın gazeteleri ve Gelişim Yayınları'nın yeni sahibi Vestel şirketinin de kurucusu oldu.

                    1990'da İngiltere Borsası'nda işlem gören şirketin hisselerinde yapay artış sağlamak amacıyla şirket içi alım yaptığı gerekçesiyle suçlandı. Suçlama, borsadaki hisselerden kaçışı getirince şirket büyük bir mali krize girdi. İngiltere Ağır Dolandırıcılık Masası, Nadir'i zimmetine para geçirmekle suçlayarak mal ve para varlığının dondurulması için Yüksek Mahkeme'den karar çıkarttı. Tutuklandı, kefaletle serbest bırakıldı. 1993 Mayıs'ında İngiltere'den KKTC'ye kaçtı. İstanbul'da yaşıyor.
                    Nadir'in basında sıkça yer alan eski eşi Ayşegül Tecimer de tarihi eser kaçakçılığından yargılanırken yurtdışına kaçtı.

                    Yorum

                    • fuga
                      Senior Member
                      • 27-08-2004
                      • 6397

                      Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                      Atalay Şahinoğlu ( 1939)
                      1939’da Trabzon’da doğdu. 1957’de İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. İ. Ü. İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yurt dışında İngilizce lisan eğitimi gördü. Koç Holding’e ait Bozkurt Mensucat ve Mazet Grubu’nda uzun yıllar üst düzey yönetici olarak görev yaptı. Hayatının büyük bölümü tekstil piyasasında geçti. 1984’te İTO Meclis Üyeliğine, 1990’da Yön. Kur. Başkanlığı’na seçildi. 1995’te yapılan seçimler sonrası İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanlığı görevini üstlendi. Halen Toprak Holding İcra Kurulu Başkanı ve Genel Koordinatörlüğü, (ASCAME) Akdeniz Ticaret Sanayi Odaları Birliği’nde Yönetim Kurulu ve Muhasip üyeliği, SS İstanbul Tekstil İmalat ve Satıcıları İşyeri Yapı Kooperatifi (İSTEK) Başkanlığını yürütmektedir. Çeşitli sosyal ve sportif amaçlı derneklere ve kulüplere üye bulunan Şahinoğlu evli ve iki çocuk babasıdır.

                      HAKKINDA YAZILANLAR

                      ‘Türkiye’de devlet yönetilemiyor’
                      Türkiye 7 Nisan 2001

                      Türkiye’de bugüne bakmamak lazım. Krizin sebebi siyasidir. Doğrudur ama bugünün değildir. Bugün katmerlenmiştir. Türkiye’nin onbir yılına bakın. Onbir yılda on hükümet gelmiş. Ortalama seneye bir hükümet bile düşmeyen memlekette siyaset olmaz. Siyasi istikrar hiç olmaz. Ekonomi hiç, hiç olmaz. Hiçbir şey olmaz. Ha, Allah’a şükür biz şimdiye kadar yaşadığımızı sanıyoruz. Onun da sebebi ne biliyor musunuz? Türkiye’nin çok dinamik bir müteşebbis gücü var. Bu insanlar içerde dışarda büyük bir gayretle birşeyler üretip birşeyler satmaya çalışıyorlar. Çok fedak&#226;r bir millet var. Bu insanlar, “Ha yarın şöyle olur ha böyle olur” diye mücadele ediyorlar. Bunun dışında da devletin cesamet olarak büyüklüğü ve devletin siyasiler tarafından toplumun çeşitli kesimlerine parsa dağıtmasıdır. Bütün bu popülist yaklaşımlar aslında devletin borçlarına ekleniyor.

                      Deniz bitmiştir...
                      Devletin bugünkü siyasi yapıyla, bugünkü siyasi anlayışla yönetilmesi mümkün değil. Olay buraya gelmiştir. Deniz bitmiştir. Dibe vurulmuştur. Ne derseniz deyin, siyasi yapılanmanın yeniden ele alınması gerekmektedir. Hepimizin vatandaş olarak boyumuzun ölçüsünü almamız lazım. Bu siyasi krizde herbirimiz başımıza gelecek her türlü felakete bir noktada katlanmak zorunda kalacağız. Ama bu işin sonunda ya memleketi yeniden yapılandıracağız, ya da çıkış noktası yok. Ya olacak ya olacak.

                      İTO niye “evet” demişti?
                      İTO’da benim dışımda hükümetin programına destek çıkılmıştı. Destek çıkar göründük. Çünkü, enflasyonun düşürülmesine yönelik politikalarda şimdiye kadar her hükümet, “Düşüreceğiz” demiş ama hiçbiri siyasi irade beyan edememişti. Bu hükümet siyasi irade beyan edince, bunun desteklenmemesine imkan yoktu. Bir de dövizi sabitleyip faizleri aşağı çekme politikası vardı. Ki bunun ardında da IMF vardı. “Acaba bir bildikleri mi var?” dedik. Gerçi bu uygulamanın ekonominin ana kuralları dışında olduğunu biliyorduk ama, çıkıp da söylersek, “Felaket tellalı” olmayalım diye sustuk.

                      Olan vatandaşa oldu
                      Yine dayağı vatandaş yedi. Vatandaş birdenbire düşen faizlerin karşısında sendelemişti. Fakat gayrimenkul alamıyordu. Deprem olmuş gayrimenkul başaşağı gitmişti. Altın alamazdı. Senelerden beri altının artık bir tasarruf aracı olmadığını az çok Türk halkı anlamaya başlamıştı. Döviz alamıyordu, döviz fiyatını devlet tutuyordu. Bir sakatlık olduğu meydanda ama, bu olayı devlet söylüyordu. Bir şey diyemiyorduk. Ne zaman ki yurt dışında Türk lirasını yüksek satıyorlar, mesela, doları bir milyona satıyor, adam bir milyon Türk lirasını Türkiye’ye getiriyor. Burdan birbuçuk doları alıp götürüyor. Böyle k&#226;r nerde görülmüş? O zaman “Eyvah dedim bu işin dibi çıkacak.” Kasım’a gelinceye kadar özelleştirmeyi yapabilseydik, tasarrufa girebilseydik. Devlet biraz kendini küçültebilseydi. Birkaç tane de para getiren özelleştirmeyi yapabilseydik, işi kurtarırdık ama olmadı. Yahu bakın Trabzon limanı sekiz seneden beri dört defa özelleştirmeden döndürülmüş. Sonra da geçende Bakana brifing veriyorlar. Neymiş efendim, “Geçen sene 1 trilyon zarar etmiş.” Dört sene evvel ver bunu kardeşim.

                      Uygulaması zor; ama reçete belli...
                      Türkiye’nin demokratik sistem içinde, bu yeknesak yapıyı aşacak bir düzen kurması lazım. Benim bu ifadem lafta kalacak. Uygulamaya geçmesi kolay değil ama ben bunu söylemek zorundayım. Siyasi partileri aşan ama asla asker rejimi falan değil. Zaten askerlerin de böyle bir niyeti ve hevesi yoktur. Onun için hiç kimse konuşmalarımızdan mana çıkartmasın. Türkiye’nin kurtuluşu, geçenlerde Başkan Mehmet Yıldırım’ın da dediği gibi MGK’nın oluşturacağı bir yeni hükümettedir. O zaman Mehmet beyin konuşması yanlış yorumlandı ama mantık doğruydu. Nitekim bakın bu kurula Cumhurbaşkanı üyedir. Başbakan üyedir. Parti başkanları üyedir. Koalisyon ortakları üyedir. Bu kurul aklı başında toplanacak. Parlamento dışında (Çünkü parlamentonun içinden çıkacak bir mutabatak hükümeti, yine her partinin kendi tarafına birşey çekeceği için anlamsız olur.) parlamentonun destekleyeceği, özel sektörün de içinde bulunacağı, bakanlık adedi onbeş-onaltıya düşen gecici bir milli hükümet kurulmalıdır. Bu organizasyon ülkeyi derleyip toparlayacak. Altyapıyı oluşturacak yasaları çıkartacak. Parlamento süresinin sonuna kadar da gidecek. Bu süreye kadar sistemler oturmaya başlayacak. Bu arada seçim sistemi siyasi partiler kanunu vs. hep değişecek ve millet omuz omuza, milli anlayış içinde, bir fedak&#226;rlık zinciri içinde bu memleketi kurtaracağız. Çözüm bu ama bu ülkede olur mu? Zor...

                      SSK’nın mantıksızlığı
                      Ben Atalay Şahinoğlu; bu odada onuncu senedir başkanlık yapıyorum. Yine ben bu yaşımda halen, el işinde maaşla profesyonel çalışıyorum. Ama 135 çalışanı bulunan beş ortaklı bir otomotiv ticaretimiz var. Yine iki ortaklı ihracata yönelik çalışmamız var. Burada da 236 kişi çalışıyor. Senede bir milyon civarında gömlek dikiyoruz. Beşinci senesinde. Oğlumun biri ABD’de tahsilini bitirdi geldi. Ortağıma rica ettim, “Çocuğu bir yere kaptırmayalım. Oğlumu getirdim oraya koydum. Morali bozulmasın, 300-400 milyon maaş ver” dedim. Cebimden çocuğun maaşını veriyorum. Aldığım maaşla birikimlerimle falan kurduk burayı. Beş kuruş borcumuz yok. Bakın iş yeri kiralık. Yer ortağın birisinin. Ortak yılbaşından beri kirasını almış değil. 240 kişinin mesuliyetini sırtımda taşıyorum. 240 burda, 130 küsur da orada... Dörtyüz kişinin nafakasında sorumluluk taşıyorum. Kendim de profesyonel çalışıyor, koşturuyorum. Şimdi dışarıdan bakıldığında ben patronum değil mi? Dörtyüz işçi çalıştırıyorum ya. Eee bir sayın bakan gelmiş, Allah razı olsun, iki senede SSK’nın 30 senelik rezilliğini toparlayacak. Her gün sigorta primi arttır... Bu nasıl mantık böyle? Bunları anlattım bakana. Sonunda öğreniyoruz ki, meğer iki parti liderimiz, sayın Yılmaz ile sayın Ecevit bu yasaların iki senede çıkması için, işçi sendikalarına söz vermişler. İşçi sendikaları, bazı olumlu tavırlarına rağmen kendilerini makamlarında muhafaza edebilmeye yönelik “İşçi hakkı” diye, böyle lüzumsuz yere aşırı isteklerin üzerine üzerine giderlerse sonunda işte böyle olur. Ne olur, bırakın işçinin alacağı fazla üç kuruş primi, zavallı işçi işsiz kalır ve kendini sokakta bulur. İşte şimdi her taraf işsizle dolu. Yazık değil mi bu insanlara..


                      Yönetmeyi bilmiyorlar
                      Ekonomik krizlerin ana sorunları siyasidir. İkinci sorunları da hükümetin devleti yönetememesi sebebiyle hükümetindir. Şimdi devlet bu özelliğiyle Türkiye’deki finans kesimini batırdı. Finans kesiminin bugünkü tablosu tamamen devletin yanlış politikasıdır. Devlet parayı piyasadan topluyor, üzerine farkını koyuyor. Zamanı geldiğinde de yüksek faiziyle geri ödüyor. Oh hiç riski yok. Nasıl olsa geri ödüyor. Bankalar ne yapıyor? Bakıyorlar ki devlet ne satsan alıyor. Günü geldiğinde de veriyor. Döviz kurları da artmıyor. Bu sefer koşuyorlar dünya piyasalarına. Ordan döviz borçlarını alıyorlar, getiriyor Türk lirasına döndürüyorlar. Koyuyorlar yüksek faize. Ondan sonra da bu paraların vadesi dolduğunda geriye öderken, “Allah korusun döviz fiatları yükselir mi yükselmez mi?” diye hiçbir düşünce yok. Ve bankacılık yapıyoruz diye trilyonları sözde kazanıyorlar. Ama gün gelip de ekonomi kuralına göre çark çalışmaya başladığı zaman işte bugünkü gibi oluyor. Döviz fiyatları patlıyor. Şimdi de bu paraları dışarıya ödemek için döviz almaya kalkıyorlar. Bulamayınca da banka batıyor. Devlet de “Ben bunları kurtarmaya çalışacağım” diye uğraşıyor. Maalesef devlet yönetilemiyor Türkiye’de. O yönetilemediği için bu felaketler geliyor.

                      Yorum

                      • fuga
                        Senior Member
                        • 27-08-2004
                        • 6397

                        Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                        Aydın Bolak ( 13.08.1925)
                        Adı Soyadı : Ahmet Aydın Bolak
                        Doğum tarihi : 13.08.1925
                        Doğum yeri : Balıkesir
                        Mesleği : Hukukçu - İşadamı
                        Mezun olduğu okul : İst. Ünv. Hukuk Fakültesi
                        E-Mail : ahmet@aydinbolak.com
                        internet adresi: www.aydinbolak.com
                        Eşinin adı : Ayşe Selma
                        Çocukları ve doğum tarihleri : Halil Doğan 1961


                        13 Ağustos 1925 yılında Balıkesir'de doğdu. Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Balıkesir'e maiyyet memurluğu, kaymakam vekilliği, kaymakamlık ve avukatlık yaptı. Hürriyet Partisi kurucuları arasında yer aldı ve CHP Balıkesir milletvekili olarak 1961-1965 yılları arasında parlamentoda bulundu.Vakıfların yeniden kurulmasını sağlayan 903 sayılı kanunu o teklif etti. Uzun süre Türk Petrol Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı bilahare ayrıldı.Hayırsever ve medeniyet görüşü olan bir insan.

                        Türk Eğitim Vakfı, Türkpetrol Vakfı, Göğüs Cerr&#226;hisi Vakfı, TÜSEV-Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı, TEMA Vakfı, İstanbul Trafik Vakfı, Türk M&#251;sık&#238;si Vakfı gibi çok sayıda vakfın kurucu ve yöneticileri arasında bulunmaktadır.
                        1965'den sonra tic&#226;r&#238; ve sın&#226;&#238; alanlara girmiş ve başta petrol, turizm, gemi inş&#226;, nebat&#238; yağlar ve gıda gibi konular olmak üzere çok sayıda şirkete kurucu, hissed&#226;r ve yönetici olmuştur.Ahmet Aydın Bolak evlidir, bir oğul, iki torun sahibidir.

                        ESERLERİ
                        Hayatın Öğrettikleri, Hayatın İçin, Yüz Yılın Yetmişbeş Yılı


                        Aydın Bolak'tan Bir Televizyon Sohbeti

                        KAYBEDİLMEMESİ GEREKEN DEĞERLER

                        İnsan hayatında, kaybedilinceye kadar kıymeti anlaşılmayan değerler var. Bu değerleri kaybettiğimiz zaman “eyvah!” diyoruz ama, geri getirmek mümkün olmuyor. Bunlardan biri sağlık, biri servet, biri sevgi ve bir diğeri de hürriyet...
                        İnsanlar sağlıklı doğup sağlıklı yaşamaya devam ederlerken, sağlıklarının hiç bitmeyeceğini sanarak onu diledikleri gibi harcar, yasak olan herşeyi yaparlar. Mesel&#226;, "terliyken soğuk su içmeyin” dersiniz, içerler!.. "Hastaların yanında dikkat ediniz, mikrop almayınız” dersiniz, "bana birşey olmaz!” derler. "Keyif verici zehirlerden, alkolden, tütünden uzak durunuz" dersiniz, "bunlar sizin hayatınız için zararlıdır, hayatınızı kısaltır” dersiniz, "adam sen de, bak 80 yaşına gelmiş h&#226;l&#226; sigara içiyor!.." derler ve kendilerine uygun mis&#226;ller bulup sizi cevaplarlar.

                        Ama insanların çoğu, bu suistimallerinin sonunda hayatlarının en güçlü değeri olan “sağlık”larını kaybederler. İş işten geçmiştir.. Artık “eyvah”lar sağlığı yerine getirmez. Ne kadar yansanız-yakılsanız, sağlık kaybedilmiştir. Artık insan ted&#226;viye ve başkalarının bakımına muhtaç h&#226;le gelmiştir.

                        Bilhassa son zamanlarda tahrib&#226;tını geniş ölçüde duyduğumuz kokain, eroin, esrar veya birtakım haplar, insan hayatının en önemli sağlık merkezi olan “beyin” üzerine tesir ederek insanı insanlıktan çıkaran ve zel&#238;l, kep&#226;ze h&#226;le düşüren nesnelerdir. Ama biliyorum ki Türk Gençliği bu pis alışkanlıklardan uzak duracaktır.

                        Yüce Kan&#251;n&#238;’nin, hepinizin bildiği bir beytiyle devam edelim:

                        Halk içinde m&#251;teber bir nesne yok devlet gibi,
                        Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi!”.

                        Diyor ki; halk katında sorsanız, en büyük varlık, en büyük nesne devlete sahip olmaktır. Halbuki cihanda asıl saadet, sağlıklı bir nefes alabilmektir. Onun değerini ancak, hasta olup o nefese muhtaç kaldığı zaman anlar insan.
                        Sevgili Seyirciler.. Sağlığın değerini kaybetmeden anlamak gerekir. Dikkatli insanlar, herkesin imrendiği bir hayatı yaşayarak hayatlarının sonuna ulaşırlar. Ama sağlıklarına dikkat etmeyerek onu suistimal edenler genellikle dostlarını üzerler, düşmanlarını sevindirirler ve hastalıkların pençesinde uğraşırlar.
                        ***
                        İnsanın kaybettiği zaman yandığı bir başka değeri de servet ’dir. Kendi kazanmayıp ailesinden intikal eden servet sahibi insanların çoğu, alınterleriyle, emekleriyle biriktirmedikleri için, servetlerinin bitmeyeceğini zannederler. Onun için de har vurup harman savurur, israf içinde yaşarlar. Mak&#251;l hiçbir harcamaları yoktur. Onlar için hayat “o gün mes’ut olmak”dır. O bir gün mes’ut olmanın pahası ne olursa olsun onu harcamaya hazırdırlar. Bunlar, servetlerini kaybetmeye namzet insanlardır.

                        Akıllı insanlar servetlerini korurlar ve onu, kendileri yemek için değil, diğer insanların hayrına kullanmak için biriktirirler. Bu kişiler insanlığın hayırlı unsurlarıdır. Y&#226;ni, “En hayırlı insan diğer insanlara hizmet eden insandır” kaidesine uyan kimselerdir. Hergün baklava yemesi mümkün olan kişinin üstelik sağlığı da bozulur! Halbuki onu ölçülü yediği gibi servetini de ölçülü harcarsa, kalan serveti birçok aç insanı doyurabilir, birçok fukar&#226;nın iş kurmasını sağlayabilir, birçok genç kızın çeyizini temin edebilir.. Böylece, etrafında sevgi h&#226;lesi yaratarak, servetini Allah’ın emrettiği gibi hayır yolunda kullanır ve ömrünü tamamlayıp huzur içinde dünyaya ved&#226; eder. Diğerleriyse, serveti eritmenin zilleti içinde, cemiyette itibarlarını kaybetmiş olarak yaşarlar.
                        ***
                        Kaybedildiğinde bedbaht olunan bir başka şey, hürriyet ’dir. Amerikan İstikl&#226;l Beyannamesi ve Anayasası’nda şöyle der:
                        "Allah, insanlara doğduğu andan itibaren, vazgeçilmez, terkedilmez, devredilmez birtakım haklar bahşetmiştir. Bunlar yaşama, düşünme, serbest hareket etme ve birbirlerinin haklarına riayet ederek toplulukla yaşama gibi haklardır..”
                        Bu hürriyetler insanlar için hayatın bir parçasıdır. İnsan’ı hürriyetsiz tasavvur etmek mümkün değildir. Hürriyet, insan aklının mahsulüdür.

                        Hürriyet nasıl kaybedilir. Bir insanın hürriyetini kaybetmesi için, o insanın evvel&#226; topluma karşı vazifelerini yapmamakta direnmesi gelir. Hürriyet böyle kaybolmaya başlar. Kişinin, toplumun inançlarının aksine toplumu zorlaması da, önce kendi hürriyetini kaybetme sebebidir. Çünkü bu hürriyetin içinde düşünce hürriyeti vardır, yaşama hürriyeti vardır, teşebbüs hürriyeti vardır ve bu hürriyetin içinde, bir toplumda itibarla gezip dolaşma, yazma, konuşma hürriyeti vardır.. İnsanlar bu hürriyetlerini, tiranların, despotların zulmüne hareketsiz ve sessiz kalmakla kaybederler!..

                        Hürriyetin kaybedildiği en klasik h&#226;l hapish&#226;ne veya akıl hast&#226;nesidir. Kişi buralarda kendisini diğer insanlardan ayrılmış, itibarını kaybetmiş, zillete düşmüş ve insan olmakdan uzaklaşmış hisseder. Böylece kaybolan kişiliğin geri gelmesi de ne yazık ki güçtür.
                        Kaybolan hürriyetin yeniden elde edilmesi, büyük mücadelelere, sabırlı çalışmalara ve insanın kaybettiklerini telafi etme kaabiliyetini son noktasına kadar kullanmasına bağlıdır. Hürriyetini tekrar kazanamayanlar insanlık camiasından silinip giderler. Onlar artık “köle” dir ve köle muamelesi görürler.
                        ***
                        Kaybedildiğinde ıztırab duyulan bir başka değer, sevgi ’dir. İnsan, yaratılmışları sevdiği ölçüde sevilen, etrafına sevgi saçtığı ölçüde sevilen ve cemiyete faydalı olan bir varlık olarak yaratılmıştır. Hiç kimseyi sevmeyen, kendi kendisiyle kavgalı, öfkeli bir insan topluluğu düşününüz.. Burada sevginin yeri yoktur! Ancak öfkeler, kavgalar, devamlı mücadeleler vardır.

                        Bir "kapalı rejim” düşününüz ki, insanların birbirlerine karşı sevgilerini söylemesi dahi tehlike teşkil etsin!.. Kapalı rejimde insanlar yavaş yavaş makineleşirler, düşünme kaabiliyetlerini, hissetme kaabiliyetlerini ve sevme kaabiliyetlerini kaybederler. O kadar ki; kadınla erkek arasında Cenab-ı Hakk’ın yarattığı o sevgi unsuru bile o toplumda artık maddeleşmiştir. Müşterek hayat, otelde geçirilen hayat gibidir.. Ailenin müşterek sevgi mevz&#251;u olan bir “çocuk” yoktur! Çünkü çocuk, istedikleri an birbirlerinden geri dönebilme kapısını kendilerine açık bırakmak isteyen insanların ayakbağı olarak görünür. O sebeple, evlerinde, bir otel odasında buluşmuş gibi bir yaşarlar ve sonra birgün birbirlerini bırakıp giderler!.. Sevgiyle, saygıyla ve birbirlerinin h&#226;tıralarıyla hiçbir irtibatları olmayan, &#226;det&#226; “ot gibi” yaşayan insanlardır…

                        Toplum içinde yaşayıp da toplumunu sevmeyen, devletini sevmeyen, aile içinde sevgisini izhar edemeyen, sevgi bağını kuramayan kişi ya da kişiler, doğuşlarında Allah’ın onlara verdiği sevgi kaabiliyetini kaybettikleri zamanki bedbahtlıklarını dahi idrak edemezler. Neyi kaybettiklerini bilemezler..

                        İki ayrı kişi düşününüz: Birisi sevgi dolu, herkese gülücüklerle sel&#226;m verip, sel&#226;m almaktadır.. Diğeriyse sevgiden habersiz, çevreye nefretle bakan abus çehreli, nobran mı nobran!.. Bu kişinin arkasında kimseyi göremezsiniz. Sevgi dolu insanı ise etrafında birçok sevenle birlikte görürsünüz. İyi gününde de kötü gününde de sevenleri onun yanındadır. O da, iyi veya kötü günlerinde bütün insanların yanında sevgiyle vardır. Yunus Emre ne diyor:

                        Aşksızlara verme öğüt,
                        Öğüdünden alır değil.
                        Aşksız &#226;dem hayvan olur,
                        Hayvan öğüt bilir değil!

                        Yunus, olma c&#226;hillerden,
                        Irak olma ehillerden,
                        C&#226;hil ne var, mümin ise
                        C&#226;hillikden kalır değil!

                        Bu sözleri biraz açarsak: Bir kimsede aşk unsuru, sevgi unsuru yoksa, ona öğüt vermeye gayret etme çünkü öğüdünü alamaz, boşuna uğraşma. Çünkü, sevmesini bilmeyen, insan değildir, o bir hayvana benzer. Sevgi hayvanla insanı ayıran bir unsurdur. “Akıl” gibi. Onun için aşksız &#226;dem hayvan olur, hayvan da öğüt bilmez! Onun gibi, sevgisiz insana nasihat etmenin bir m&#226;n&#226;sı yoktur… Yunus, c&#226;hillerden olma. Bilenlerden de uzak durma, onlarla beraber ol, beraber düşün.Çünkü c&#226;hil, mümin de olsa, onun ceh&#226;leti sevgiyi önleyecektir. Onun &#238;manı dahi c&#226;hillikten kurtulup sevgiye dönmesini sağlayamaz…

                        Aziz Seyirciler!
                        Bunlara daha birtakım değerlerimizi il&#226;ve edebiliriz. Ben, kaybettiğimiz zaman ıztır&#226;bını yaşayacağımız başlıca dört değeri anlatmaya çalıştım. Eğer insanların tamamı bu dört değere sahip olmasını biliyorlarsa toplum ancak o zaman mutlu olur ve ayakta kalabilir.
                        Mutlu toplumun yarattığı devlet ve politikacılar da, sevmesini, saymasını, sağlığın değerini ve kendi sağlığını kullanmada iyi örnek olmasını bilir. Bir esrarkeş politikacı ya da öğretmen düşününüz.. Ve sonra onu “örnek adam” olarak göstermeye çalışınız!..
                        Herkesin ve özellikle çocuklarımızın, sağlıklarını, servetlerini, sevgilerini, hürriyetlerini gayet kıskançlıkla korumalarını diliyorum. Böylelikle Türkiye daha mesut insanların yaşadığı bir ülke olacaktır. Çünkü; sağlığını-servetini-sevgisini-hürriyetini iyi kullanan insanların kurduğu devlet güçlü olur.

                        24/06/1997

                        xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx

                        Aydın Bolak dualarla uğurlandı
                        Zaman 30.07.2004

                        İşadamı, hukukçu ve birçok vakfın kuruculuğunu yapan Ahmet Aydın Bolak, son yolculuğuna tekbirlerle uğurlandı.
                        Salı günü hayatını kaybeden Bolak'ın cenaze namazı dün Teşvikiye Camii'nde ikindi namazının ardından kılındı. Cenaze törenine eşi Ayşe Selma Bolak, oğlu Halil Doğan Bolak ve üvey oğlu Varol Dereli’nin yanı sıra iş ve siyaset dünyasından çok sayıda tanınmış isim katıldı.

                        Eşi ve çocukları cami bahçesinde taziyeleri kabul etti. Çok uzun taziye kuyrukları oluştu. İkindi namazı kalabalık bir cemaatle kılındı. Camide yer kalmayınca birçok kişi dışarıda saf tuttu. Namazın ardından imam, Aydın Bolak'ın yaptığı hizmetleri anlattı. Bolak'ın bayrağa sarılı tabutu tekbirlerle cenaze arabasına kondu.

                        Osmanlı tarihi uzmanı ve Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Gaziantep'te lise son sınıfta okurken, bir tanıdığının referansıyla Bolak'ın, eğitimini sürdürmesine yardım ettiğini söyledi. Akgündüz, hukuk ve ilahiyat fakültesini okumasında ve Amerika'da bir yıl misafir öğretim görevlisi olarak görev yapmasında merhum işadamının büyük katkısı olduğunu belirtti. Akgündüz, Bolak'ın CHP milletvekilliği yaptığı dönemde Medeni Kanun içerisindeki Vakıflar Kanunu'nun çıkarılmasını sağlayarak Osmanlı mirası vakıfların ilk avukatlığını yaptığına dikkat çekti.

                        Aydın Bolak'ın en dikkat çeken özelliklerinden biri de tesbih koleksiyonu yapmasıydı. Kapalıçarşı'da kendi el işi tesbih satan Mustafa Ünal, işadamını 25 senedir tanıdığını ve kendisinden orijinal ve güzel tesbihleri aldığını söyledi.

                        Devlet eski bakanlarından Hüsamettin Özkan, Bolak'ın yeri doldurulamayacak, çok değerli bir insan olduğunu söylerken, Türk Petrol Vakfı Genel Müdürü Uğur Derman, “Aydın Bey maddiyatı ayağının altına aldı. Paylaşmayı çok seviyordu.” şeklinde konuştu. Marmara Grubu Vakfı Başkanı Akkan Süver, Türkiye'de vakıf üniversitelerinin ayakta kalmasına Aydın Bolak'ın büyük emeğinin bulunduğunu ifade etti. TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit de Türk insanının değerlerini ve hedeflerini çok iyi bilen Bolak'ın bu güzellikleri içinde barındıran vakıfların kurulmasında görev aldığını söyledi. İstanbul Kültür İşleri Daire Başkanı ve yazar İskender Pala, Bolak için, “Bütün ömrümün şekillenmesinde önemli görevler üstlenmiştir. Bizim neslin yetişmesinde bir ışık ve aydınlık olarak önümüzde durdu. Alperen kelimesini yontsak heykel olarak Aydın Bolak çıkardı.” değerlendirmesinde bulundu. Bolak'ın binlerce genci yetiştiren milli manevi değerlere sahip kişi olduğunu vurgulayan yazar Mustafa Miyasoğlu da “Alperen sıfatını taşıyan günümüzün Horasan dervişleriydi.” dedi.

                        İş ve siyaset dünyası cenazedeydi

                        Aydın Bolak'ın cenazesinde bir araya gelen iş ve siyaset dünyasından tanınmış simalardan bazıları şöyle: İşadamları Asım Kocabıyık, Faruk Süren, Türk Petrol Vakfı Genel Müdürü Uğur Derman, eski bakanlardan Hüsamettin Özkan, Aydın Güven Gürkan, TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit, TEMA Vakfı kurucularından Hayrettin Karaca, Sabancı Holding üst düzey yönetecisi Celal Metin, Yılmaz Ulusoy, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu. Cenazede taziyeleri kabul eden merhum işadamının eşi Selma Bolak'ın üzgün olduğu gözlendi

                        Yorum

                        • fuga
                          Senior Member
                          • 27-08-2004
                          • 6397

                          Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                          Aydın Doğan ( 15.04.1936) </B>
                          15 Nisan 1936 tarihinde Kelkit’te, bölgenin köklü ailelerinden birinin oğlu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kelkit’te, lise öğrenimini Erzincan’da tamamladı. 1956-1960 yılları arasında İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi’nde okudu. Öğrencilik yıllarında “Talebe Cemiyeti” başkanlığı yaptı. 1958’de daha öğrenimini bitirmeden iş hayatına atıldı. Nakliyecilik, müteahhitlik, otomobil, ticari araç ve inşaat makinaları gibi değişik sektörlerde ticaret yaptı. 1961 yılında ilk şahsi şirketini kurdu, 1970 yılına kadar şirket toptan ticaret alanında varlık gösterdi.

                          1974’te yeni şirketiyle, sanayi alanına adım attı. 1974’ü izleyen yıllarda İstanbul Ticaret Odası Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ne, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi.

                          1979 yılında Milliyet Gazetesi'ni devralarak, basın ve yayıncılık dünyasına girdi, 1994 yılında Hürriyet Gazetesi’ni de satın alarak medyadaki varlığını pekiştirdi, çalışmaları ile bu alanda yükselen bir grafik çizdi. 1986-96 yılları arasında Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası Başkanlığı’nı yürüttü. 1998 yılında Tokyo’da yapılan Dünya Yayıncılık Birliği (World Association of Newspapers –WAN) toplantısında seçimle Yönetim Kurulu Üyeliği’ne getirilen ilk Türk oldu.

                          1999 yılında T.C. Devlet Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirildi. 1999 yılında yılında Girne Amerikan Üniversitesi'nden, 2000, 2001 ve 2005 yıllarında ise, sırasıyla, Ege Üniversitesi, Bakü Devlet Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nden fahri doktora ünvanı aldı.

                          1996 yılında Aydın Doğan Vakfı’nı kurarak, kültür, eğitim, sosyal alanlarda yapmakta olduğu hizmetlerini bir şemsiye altına topladı. Kendisini ve aile fertlerinin ismini taşıyan sekiz okul yaptırdı. Vakıf her yıl dünyanın en saygın ödüllerinden biri olan Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nı düzenliyor, Genç İletişimciler Yarışması ile de iletişim öğrenimi görenlere destek veriyor. Ayrıca verdiği Aydın Doğan Ödülü’yle edebiyattan müziğe, mimarlıktan sosyal bilimlere kadar çeşitli kültür ve sanat alanlarına da destek oluyor.

                          Aydın Doğan, 1977 yılından bu yana İstanbul Ticaret Odası vergi rekortmenleri arasındadır. 1961 yılında üç kişiden oluşan şirketini bugün 11.000’i aşkın çalışanıyla Türkiye’nin en büyük üç grubundan biri haline getirmiştir. Doğan Grubu’nun medyadan enerji dağıtımına, endüstriden turizme, telekomünikasyondan sigortacılığa kadar geniş bir sektörel yelpazede üretim yapan ya da hizmet veren şirketleri bulunmaktadır.

                          Aydın Doğan evlidir, dört çocuk ve dört torun sahibidir.

                          Kısaca Doğan Grubu

                          1950'lerde ana işi ticaret olan küçük bir şirketle başlayan Doğan Grubu, hızla gelişerek Türkiye' nin en büyük ve mali açıdan en güçlü gruplarından biri haline gelmiştir. Doğan Gurubu bünyesinde bugün iki büyük holding kuruluşu yer almaktadır: Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. ve Doğan Yayın Holding A.Ş.

                          Doğan Grubu, ana faaliyet alanları olan enerji dağıtım, sigorta ve medyanın dışında turizm, sanayi ve ticaret alanlarında da faaliyet göstermekte ve Türkiye'nin en büyük üç holdinginden birini oluşturmaktadır. Uzun yıllardır finans alanında da faaliyetleri olan Doğan Grubu, Dışbank’ı uzun vadeli yapılanma stratejisi içinde Fortis Grubu’na satarak bankacılık sektöründen çıkmıştır. Doğan Holding dışında hisseleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören Grup şirketleri, Doğan Yayın Holding, Ray Sigorta, Milpa, Çelik Halat, Ditaş, Hürriyet, Milliyet, Petrol Ofisi ve Doğan Burda'dır.

                          Türkiye'nin en büyük üç holding grubu arasında yer alan Doğan Grubu, müşteri odaklılık, yenilikçi fikirler ve Türk ekonomisinin gelişimine katkı sağlamada kararlılık ilkelerini birleştiren uzun vadeli iş stratejilerini uygulamaktaki başarısıyla tanınmaktadır. Doğan Grubu, değişim sürecini başarıyla yönetme ve müşterilerine geniş bir faaliyet ağı ile ulaşan yenilikçi hizmetler yaratma geleneklerinin yanı sıra, sağlam yönetim, dürüstlük ve yüksek etik standartlara bağlılık ilkeleri ile çalışmaktadır. Doğan Grubu, iyi kurumsal yönetişim ilkesinin uygulanması ve sergilenmesini önümüzdeki beş yıl için en önemli hedefi olarak belirlemiştir.

                          Doğan Grubu, kurucusu Aydın Doğan önderliğinde, hedef kitlenin yaşam biçimine uygun, zamanında ve yerinde hizmetler sunabilmek; Grup şirketleri ve uluslararası ortaklıklarla yaratılan sinerji aracılığıyla da hissedarlarına artı değer yaratmak için gerekli çalışmalarını sürdürmektedir.

                          Doğan Grubu, global iş anlayışı çerçevesinde, AOL-Time Warner grubundan CNN, the Universal Music Group, Burda GmbH ve Egmont Yayıncılık gibi uluslararası şirketlerle ortaklıklar kurmuştur.

                          Grup, Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik sınırlamaların bilinciyle geliştirdiği sosyal sorumluluk projelerini Aydın Doğan Vakfı eliyle uygulamaya koymaktadır, bugüne kadar bu tür projelere 10 milyon Amerikan dolarını aşan yatırımda bulunmuştur.

                          Doğan Holding'in toplumsal sorumlukların bir yansıması olarak Kelkit yöresinde yürütülen organik tarım projesi, Avrupa Komisyonu İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından, "Avrupa Çapında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Bilincini Artırma Kampanyası" için düzenlenen yarışmada seçilen 10 projeden biri olmuştur.

                          Doğan Grubu'nun 2004 yılı konsolide geliri 5,7 milyar Amerikan dolarını aşmıştır. 2004 yılında Hazine’ye vergi ve benzeri fon, harç gibi kesintiler yıoluyla sağladığı katkı 680,2 milyon Amerikan dolarıdır.

                          xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

                          Aydın Doğan

                          Born in 1936 as a member of a well-known family in Kelkit, Aydin Dogan got his elementary and secondary school education in Kelkit and finished high-school in Erzincan. Between 1956-60, he attended Istanbul Economy and Commerce Academy where his leadership qualities were first recognized helping him to become the Student Community Leader.
                          In 1958, while he was still a student, he started his professional life trading construction equipment, as well as passenger and commercial vehicles. In 1961, he founded his own wholesale trade company.

                          Mr. Dogan founded his first industrial company in 1974 and joined both the Assembly and the Administrative Board of Istanbul Chamber of Commerce. In the years that followed, he served as a board member in the Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey.

                          Mr. Dogan became a publisher with the acquisition of the daily newspaper Milliyet in 1979. With the addition of the prestigious daily newspaper Hürriyet in 1994, he intensified his presence in the media. Between 1986 and 1996, he served as the head of the Association of Turkish Newspaper Publishers. At the WAN (World Association of Newspapers) meeting held in Tokyo in 1998, Mr. Dogan was elected the first Turkish board member and in 1999, was awarded Turkey's Outstanding Service Medal by the Turkish Government. He received four honorary doctorates in 1999, 2000, 2001 and 2005 respectively from Girne American University, Eagean University, Baku State University and Marmara University.

                          He establlished Aydın Doğan Foundation in 1996, bringing the social, cultural, educational activities of the Doğan Group under the same umbrella. To date, 8 schools and a large sports complex have been built and named after him and family members. While mainly focusing on education, the Foundation is also involved in organizing national and international conferences, conventions and seminars on economic, social, cultural and scientific issues. As part of its social and cultural activities, the Foundation also conducts national and international competitions and awards prizes, such as the Aydın Doğan Award and the Aydın Doğan International Cartoon Competition, the world’s largest and most respected in this field.

                          Since 1977, Mr. Dogan has been the top taxpayer registered with the Istanbul Chamber of Commerce several times. Out of this company founded with three employees in 1961, he created one of Turkey’s top three largest conglomerates with over 11,000 employees. Today, Doğan Group is active in the fields of energy distribution, media, industry, trade, tourism and insurance.

                          Mr. Doğan is married and has four children and four grandchildren.

                          Doğan Group in Brief

                          There are common fundamentals in all successful businesses today irrespective of their line of business; prudence - managing risk while maintaining sustainable growth, creation of value for all stakeholders, responsibility as a corporate citizen and care for society and the environment. These universal guidelines are the basic reasons for Dogan Holding's success in today's fast changing and intensely competitive world.

                          Tracing its beginning to the 1950s, Dogan Holding now ranks among Turkey's top three conglomerates. The small trading house started growing in the World War II era when Turkey initiated industrialization and modernization of the long neglected economy. One of the competencies of the Holding is to invest in vital sectors of the economy, helping the country and itself to prosper. Following trends in the new economy, lately, the Holding has more of a focus on providing service. The Holding Company has an interest in six major business areas: energy distribution, insurance, media, industry, trade and tourism. Having provided services since 1994 in finance sector, the Holding sold its subsidiary Dışbank to Fortis Group in line with its long term structuring strategies.

                          In addition to Dogan Holding, nine other Group Companies are listed and traded on the Istanbul Stock Exchange (ISE). These currently include Dogan Yayin Holding, Ray Sigorta, Milpa, Çelik Halat, Ditas, Hürriyet, Milliyet, Petrol Ofisi and Dogan Burda.

                          Dogan Holding takes pride in being one of the very first business groups to adopt principles of corporate governance - long before they were regulated by the Capital Markets Board in Turkey .

                          As one of the foremost corporate contributors to national wealth through taxes and philanthropic activities, the Group has consistently been ranked among the top corporate taxpayers. The Aydin Dogan Foundation has spent in excess of US$ 10 million for social welfare and cultural programs to date.

                          Also, Doğan Holding’s Organic Farm Project in Kelkit Gümüşhane was selected as one of the top 10 best practice cases in Corporate Social Responsibility by the Enterprise Directorate-General of the European Commission.

                          With a new energetic and highly motivated top management appointed in 2003, Dogan Holding looks confidently into a future where it plans to become a major regional player with emphasis on Europe, Central Asia and the Middle East.

                          The Doğan Group achieved a consolidated revenue of US$ 5.7 billion in 2004. Its contribution to the Turkish Treasury in terms of taxes and funds paid in year 2004 amounts to US$ 680,2 million. As of the year 2006, the Group employs over 11,000 people.

                          Yorum

                          • fuga
                            Senior Member
                            • 27-08-2004
                            • 6397

                            Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                            Ayhan Şahenk ( 11.06.1929)- (01.04.2001)
                            11 haziran 1929 yılında Niğde’de doğdu. 1950'de Doğuş Holding'i kurdu. Holding Şahenk’in önderliğinde inşaat, bankacılık, iletişim, turizm, gıda ve otomotiv alanlarında önemli yatırımlar yaptı. Şahenk, ticari faaliyetlerinin yanı sıra, 1992 senesinde kendi adını taşıyan bir vakıf kurarak özellikle eğitim alanına yönelik hayır işlerini de kurumsallaştırdı.1 Nisin 2001 tarihinde İstanbul’da ölen Şahenk, Niğde’de toprağa verildi.

                            HAKKINDA YAZILANLAR

                            Ayhan Şahenk vefat etti
                            Hürriyet 2 Nisan 2001

                            Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Şahenk, tedavi gördüğü Metropolitan Florance Nightingale Hastanesi’nde hayata veda etti.

                            1 Nisan 2001 tarihinde akşam 22.17 sularında yaşama veda eden Şahenk'in Metropolitan Hastanesi'ne kontrol amaçlı gittiği bildirildi. 72 yaşında vefat eden Şahenk'in cenazesi Çarşamba günü Niğde'de toprağa verildi.

                            Doğuş öksüz kaldı
                            Hürriyet 3 Nisan 2001

                            Türk iş dünyasının en önemli simalarından Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Şahenk, tedavi gördüğü Metropolitan Florance Naghtingale Hastanesi'nde 72 yaşında yaşama veda etti.
                            Bir süre ABD'de bir bağışıklık sorunu nedeniyle tedavi gördükten sonra yurda dönen Şahenk, dün gece kontrol amacıyla gittiği İstanbul Metropolitan Florance Nightingale Hastanesi'nde fenalaştı. Derhal yoğun bakıma alınan Şahenk doktorların tüm çabalarına rağmen saat 22.15'te yaşama veda etti. 11 haziran 1929 yılında Niğde'de doğan Şahenk, Doğuş Holding'in temellerini, 13 mart 1950 tarihinde attı. Doğuş Holding, Ayhan Şahenk'in önderliğinde inşaat, bankacılık, iletişim, turizm, gıda ve otomotiv alanlarında önemli yatırımlar yaptı ve gelişen Türkiye'nin öncü gruplarından birisi oldu.
                            Kendi adına 1992 yılında bir vakıf ta kuran Şahenk hayır işlerini bu vakıfla kurumsallaştırdı. Vakıf bir çok yerleşim merkezinde okullar kurdu ve eğitim malzemesi yardımı yaptı. Şahenk'in isteğiyle vakıf, 1997 yılında ‘‘halk sağlığı programını’’ uygulamaya koydu. Bu çerçevede mobil sağlık araçlarıyla alt sosyo-ekonomik bölgelerde öğrenci ve halkın sağlık taramaları yapıldı. Vakıf ayrıca spor kültür sanat alanlarında öncü etkinlikler gerçekleştirdi.

                            Ayhan Şahenk Vakfı

                            Ayhan Şahenk, Tükiye'de topluma, spora ve çevreye yönelik yatırımlar da yaptı. Bu amaçla 5 Haziran 1992'de Ayhan Şahenk Vakfı kuruldu. Ayhan Şahenk Vakfı hizmetlerini eğitim, sağlık, spor, kültür-sanat, bilimsel araştırma çevre ve doğal hayatın korunması olmak üzere geniş bir alanda sürdürdü. Vakfın çalışmalarında eğitim ve sağlık öncelikli ve ağırlıklı olarak yer aldı. 2000 yılı itibariyle, Ayhan Şahenk Vakfı'nın gerçekleştirdiği hizmetler ve çalışmalar, eğitimde Türkiye'nin bir çok il ve ilçesinde okul yapımı, bakım ve onarımı, araç-gereç, teknik malzeme katkısı yanısıra Niğde'de öğretmen lojmanları ve çeşitli eğitimdüzeylerinde burslar oldu. Sağlıkta, 1997 yılında uygulanmaya başlanan ‘Halk Sağlığı Programı’ çerçevesinde mobil sağlık araçları ile alt sosyo ekonomik yörelerdeki ilk öğretim öğrencilerinin ve bölge sakinlerinin yararlandığı muayene hizmetleri, resmi sağlık kuruluşlarına tıbbi cihaz ve malzeme yardımı yapıldı. Bu yardımlardan 110 binkişi yararlandı. Sporda, Darüşşafaka Ayhan Şahenk Vakfı Kapalı Spor Salonu inşaa edildi. Kültür ve sanatta, ‘Kapadokya’ adlı bilimsel eserin türkçe ve ingilizce olarak basımı ve yayını gerçekleştirildi. Niğde'de Türkiye'nin en modern donanımlı kütüphanesi inşaa edildi. Çevrede, Marmaris'te yanarak yok olan orman alanlarının yeşillendirilmesi amacıyla bölgeye 250.000 ağaç dikimi gerçekleştirildi. Bunundışında çeşitlibilimsel toplantılara sponsorluklar üstlenildi.

                            Ayhan Şahenk'in oluşturduğu Doğuş Grubu

                            17 Haziran 1966 : Doğuş İnşaat ve Ticaret Ltd. Şirketi kuruldu.
                            1968 : Doğuş Yapı Sanayii A.Ş.'nin kurulması.
                            1975 : Doğuş Holding A.Ş. kuruldu.
                            1983 : Garanti Bankası'nın satın alınması.
                            1984 : Teknik Mühendislik ve Müşavirlik A.Ş.'nin kurulması.
                            1987 : Qatari ortaklığı ile Körfezbank'ın kurulması.
                            1989 : Garanti Sigorta A.Ş.'nin kurulması.
                            1990: Audi, Seat, Skoda, Porsche, Scania distribütörlüğü.
                            Garanti Finansal Kiralama A.Ş.'nin kurulması.
                            Aktif Finans Factoring Hizmetleri A.Ş.'nin satın alınması.
                            1991 : United Garanti Bank International'ın / Hollanda
                            Garanti Menkul Kıymetler'in kurulması.
                            Hotel Grand Azur'un / Marmaris/ hizmete açılması.
                            Sheraton Voyager Hotel'in / Antalya / satın alınması.
                            1992 : Garanti Hayat Sigorta A.Ş.'nin kurulması.
                            Genpar Otomotiv Ticaret A.Ş.'nin kurulması.
                            Club Aldiana'nın & Paradise Apart Hotel'in / Alanya/
                            1994 : İtalyan Barilla ile &#37; 55 ile Filiz Gıda'ya ortaklığı.
                            1995 : Amerikan Lamb Weston Şirketi ile ortaklık.
                            1996 : Aktif Finansal Kiralama A.Ş.'nin satın alınması.
                            1997 : Osmanlı Bankası'nın satın alınması.
                            Doğuş Didim Marina İşletmesi kurulması.
                            Doğuş Motor Servis ve Ticaret A.Ş.'nin kurulması.
                            1998 : Erbak Uludağ Meşrubat ortaklığı.
                            Doğuş Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme A.Ş.'nin kurulması.
                            Turgutreis Marina İşletmeleri'nin kurulması.
                            1999 : Hyatt Regency Hotel'in /İstanbul/ satın alınması.
                            Süpermarketler zinciri Tansaş'ın % 67'sinin satın alınması.
                            Doğuş Otomotiv Holding A.Ş.'nin kurulması.
                            Iksir Uluslararası Elektronik A.Ş.'nin kurulması.

                            ANMA MEVLİD ANMA MEVLİD ANMA

                            DOĞUŞ HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI İŞADAMI AYHAN ŞAHENK İÇİN MEVLİT OKUTULDU!!
                            haberturk.com 15 Mayıs 2001

                            Ayhan Şahenk için ölümünün 40. günü dolayısıyla mevlit okutuldu. Şahenk ailesi tarafından Eyüp Sultan Camii`nde düzenlenen ve cami mevlithanları tarafından akşam namazının ardından okunan mevlite, Ayhan Şahenk`in eşi Deniz Şahenk, çocukları Ferit ve Filiz ile Doğuş Holding yöneticileri, işadamları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

                            Yorum

                            • fuga
                              Senior Member
                              • 27-08-2004
                              • 6397

                              Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                              Başaran Ulusoy ( 10.03.1949)
                              10.3.1949 yılında Trabzon'un Of ilçesinde doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Trabzon'da okudu. 1963-64 döneminde Trabzon lisesi Cemiyet Başkanlığı yaptı. 1966-1970 yılları arasında İstanbul Ticari İlimler akademisinde lisans eğitimini tamamladı. 1968-70 döneminde Trabzonlular Cemiyeti Başkanlığı yaptı. 1968'de ticaret hayatına atıldı. İnşaat, müteahhitlik hizmetleri, taşımacılık, ulaşım, sigortacılık ve turizm sektörlerinde faaliyet gösterdi. 1970 yılında Fenerbahçe Spor Klubüne kongre üyesi oldu. 1977-79 yılları arasında Fenerbahçe Spor Klubü Yönetim Kurulu'nda Muhasip Üye, Yönetim Kurulu 2. Başkanlığı yaptı ve Divan Heyeti Üyesi olarak çalıştı. 1983-85 döneminde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Muhasip Üyesi oldu. 1991-1993 yılları arasında Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Muhasip Üyesi oldu. 1991-1993 yılları arasında Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Vakıf Başkanı olarak görev yaptı. 1992-3 Uktaş Uluslararası Kongre Şirketi Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 1992 yılında 1907'liler Fenerbahçe Derneği kurucuları arasında yer aldı.

                              Yorum

                              • fuga
                                Senior Member
                                • 27-08-2004
                                • 6397

                                Konu: Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

                                Besim Tibuk ( 1946)



                                1945 yılında Rize'nin Fındıklı kazası Araklı köyünde doğdu. İlkokulu Murgul'da bitiren Tibuk, ortaöğrenimini Kars, Artvin ve Rize'de tamamladı.1962-1963 AFS bursu ile ABD'ne gitti. Orada liseden mezun oldu.Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Diplomasi bölümünü 1968'de bitirdi. 1964-67 arası Devlet İstatistik Enstitüsü'nde çalıştı. 1971-71 İşletme İktisadi Enstitüsü'nde yüksek işletmecilik ihtisasını bitirdi.

                                14 yaşında çalışmaya başladı. 1964 yılında Tercüman-Rehber olarak turizm sektörüne girdi. Sonra seyahat acentaları müdürlüklerinde bulundu. 1974'de Tercüman Rehberleri örgütleyerek Net Holding'in nüvesi olan Net Turizm'i kurdu. Net Grubunu büyüterek kısa zamanda turizm sektörünün en büyük kuruluşlarından biri haline getirdi. Tibuk 1980 sonrasında girdiği mali krizden elindeki Netbank'ı satarak kurtuldu. Ticari hayatına Merit International oteller zinciriyle ve Net Holding'le devam ediyor.

                                Politik hayata, Demokrat Parti'nin tekrar kuruluşunda görev alarak atıldı. DP'nin bir süre İstanbul İl Başkanlığını yaptı. Bu görevinden ayrılan Besim Tibuk 26 Temmuz 1994 tarihinde Liberal Parti’yi kurdu. Parti Bir süre sonra Liberal Demokrat Parti adını aldı. Halen aynı partinin liderliğini yapıyor. Abdi İpekçi Barış ve Dostluk ödülü sahibi olan Besim Tibuk evli ve dört çocuk babası. Emekli olduğunda, bahçıvanlık yapacağını söylüyor.

                                Tibuk'un siyasetle ilgilenmesinin ana sebebebi ise 27 Mayıs ihtilali ve Menderes'in idamı. Bu olay onun dünyasında derin izler bırakıyor. Tibuk'un, haksızlıklara karşı "Tepki" dolu bir kişiliği var. Liberal Parti'nin Genel Başkanı Tibuk, siyasette vizyonlarının insan olduğunu vurguluyor.


                                Tibuk'un sahibi ve hissedarı olduğu şirketler

                                Net Holding, Net Turizm, Net Mağaza A. Ş. , Turistik Tesis İşletmeciliği, Kosmos Turizm, Net Konaklama, Net Yapı, Netpark, Net Turizm Yayıncılık, Inter Turizm, Merit A. Ş, Netel, Halikarnas A. Ş. , Loytaş, Akarnet, Side Turizm, Netsel, Sunyat Marina Işletmeciliği, Bazaar 54, Keskin Color, Rom Reklam, Aris, Net Corp, Galeri Istanbul halı, Istanbul Turizm Mağazıcılık, Teras Tur, Nega Turizm, Egenet, Megavizyon.

                                İlginç görüşler

                                "Menderes ve arkadaşlarının asıldığı gün yas ilan edilsin" diyen, Adnan Menderes'i kahraman olarak gören Tibuk'un tartışma yaratan bazı sözleri şöyle:

                                * DGM'yi kapatıp ihtisas mahkemeleri kuracağız.
                                * Kahvehaneler ekonominin emniyet sübabıdır.
                                * Paranın akı karası olmaz.
                                * Cezaevine giren rahat ediyor. Suçlular hücreye atılsın, ciğerleri sökülsün.
                                * Kabotaj Bayramı değil, sabotaj bayramı.
                                * İş hayatında kilit konu, yatırımın sektörünü seçmektir. Yani hangi işe gireceğinize karar vermektir. Mesela, piyasada talep olmayan bir işi yaparsanız başarılı olamazsınız. Az olan, pahalı olan ve daha fazla k&#226;r getiren iş yapacaksınız.
                                * Liberal Demokrat Parti, birden bire ortaya çıkmış bir parti değil. Demokrat Parti'de beni destekleyen 200 civarında arkadışım ile, partideki gelişmelerin istenilen yönde olamamasına tepki olarak ayrıldık. ayrı bir parti kuduk.
                                * Net bir şekilde fikirlerini ortaya atan tek parti biziz. Hiç bir partide böyle bir fikir göremezsiniz. hepsi saçma sapan şeyler söylüyor. Biz halkımıza her konouda doğru olanı, ülkeyi nasıl yöneteceğimizi bir proje gibi ortaya koyuyoruz. Ve herkese de meydan okuyoruz.
                                * Benim fikirlerimi uçuk olarak nitelendirenler, bence sadece salakça laflar sarfediyor. Çünkü, biz diğer partiler gibi konuşup da birşey söylemeyen değiliz. Gayet basit ve anlaşılır şeyler söylüyoruz.
                                * Büyük TV kanallarımız, basın toplantılarında benim söylediğimi vermek yerine, toplantı esnasında sadece sinirli konuşmalarımın olduğu bölümleri alarak yayınlıyor. Buna tahammül gösteriyoruz. Politikaya atıldığımız için herşeyimiz meydanda.

                                GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM 7 NİSAN 2001

                                Tibuk, LDP liderliğinden istifa etti
                                Hürriyet 26.11.2002

                                Besim Tibuk, Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanlığı'ndan istifa etti. Tibuk'un, ''LDP'nin 3 Kasım seçimlerinde aldığı sonucun kabul edilemez olduğunu ve bu nedenle LDP'nin yeniden kendisinin başkanlığında bir seçime girerek halktan oy isteyemeyeceğini'' ifade ettiği belirtildi. LDP'den yapılan yazılı açıklamada, Tibuk'un, dün akşam LDP İstanbul İl Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıda genel başkanlık görevinden istifa ettiğini duyurduğu belirtildi.

                                Açıklamada, Tibuk'un, ''LDP'nin 3 Kasım seçimlerinde aldığı sonucun kabul edilemez olduğunu ve bu nedenle LDP'nin yeniden kendisinin başkanlığında bir seçime girerek halktan oy isteyemeyeceğini'' ifade ederek, ''Partiler sadece programlarıyla değil, liderleriyle de halka umut olmalıdırlar. Biz de bunu başaramadık'' dediği kaydedildi.

                                LDP açıklamasında, Besim Tibuk'un, ''Bundan sonra parti içinde sadece gençlere yönelik çalışmalar yapacağını ve kongre tarihine kadargenel başkanlıkla ilgili tüm görev ve yetkilerini LDP genel başkan yardımcılarından Nizam Kağıtçıbaşı'na devrettiğini'' belirttiği bildirildi. (aa)
                                x

                                6 milyon dolar harcadım, halk oy vermeyerek alay etti
                                Zaman 19.02.2005
                                Emre Soncan

                                Liberal Demokrat Parti (LDP) eski Genel Başkanı Besim Tibuk, Türk siyasetinin ‘aykırı’ simalarındandı.

                                ‘Çok gol olsun diye ofsaytı kaldıracağım, kaleleri büyüteceğim.’, ‘Sahilleri yabancılara peşkeş çekeceğim.’ gibi demeçleriyle dikkat çekti. ‘Vergi almadan ülkeyi yönetecekmiş!’ diye suçlandı. Medyanın reyting yarışında aranılan isimlerin başında geldi. Büyük umutlarla girdiği 3 Kasım seçimlerinde hayal kırıklığı yaşayınca siyaseti bıraktı, kendini ticar&#238; işlerine verdi. 3 yıllık suskunluğunu bozan eski lider, politik tecrübelerini Zaman’a anlattı. Sekiz sene süren siyasi mücadelesinde, cebinden 6 milyon dolar harcadığını belirterek söze başlayan Tibuk, “Yüzde 3 olsaydı genel başkanlığa devam ederdim. Ama binde 3 oy aldık. Halk bizimle alay etti.” diyor. Politikaya dönmeyi kesinlikle düşünmeyen küskün politikacının, halka da bir mesajı var: “Artık sizin için politika yapmaya, kendimi feda etmeye zamanım yok.”

                                3 Kasım seçimleri öncesinde Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek projelere sahip tek partinin Liberal Demokrat Parti olduğunu savunan Tibuk, sonuçların açıklanmasının ardından hayal kırıklığı yaşadığını ifade ediyor. Tibuk, “Bizim dışımızdakilerin hepsi boş laf partileriydi, yuvarlak konuşuyorlardı. Ben Türk halkını sefaletten kurtarmak istedim. TV’lere çıkıp selam vermeyeceğim adamlarla muhatap oldum. İnsanlara çok şey verdim. Karşılığında ise onlar bize bir şey vermeyecekti.” diyor. Maddi ve manevi çok ağır bedeller ödediğini dile getiren Besim Tibuk, şöyle devam ediyor: “Bir süre sonra para bitti; ama kimse bize destek olmadı. Sizin partinizi çok beğeniyoruz diyen işadamları, bizi kiraladıkları işyerlerinden atmaya çalıştı. Birgün Ankara’da işadamının biri parti binasını hacze gelmiş. Beni de tehdit ediyor, medyayı getirdim diye. Ben de ona ‘Daha çok gazeteci getir.’ dedim. Belki insanlar Besim Bey’in paraya ihtiyacı var deyip yardım ederdi. Ama işadamlarının hepsi bizi kazıkladı. O kadar para harcamamıza rağmen kimse 5 kuruş vermedi.”

                                Besim Tibuk, Türkiye’de seçmenin sürü psikolojisiyle hareket ettiğini düşünüyor. Kendilerini destekleyenlerin bile, seçim barajını aşacak diye AK Parti veya CHP’ye oy attığını kaydeden Tibuk, seçmeni, “Medeni cesaretleri yok. Türk milleti kaç kere kafasını duvara vursa da akıllanmıyor.” sözleriyle eleştiriyor. Halka bir de mesajı var: “Artık sizin için politika yapmaya, kendimi feda etmeye zamanım yok.”

                                Liberal demokratların eski lideri, partiye tek oy bile vermediklerini ileri sürdüğü esnafa ise kızgın olduğunu ifade ediyor. Tibuk, enafa sitemini şu sözlerle dile getiriyor: ‘Onlar için ne projeler üretmiştik. Şimdi ise halleri perişan, yok oluyorlar.’ Medyanın eski Marksist, şimdiki sosyal demokratlarının seçimden önce LDP’ye savaş açtığını ileri süren Tibuk, bunun gerekçesini ‘Özgürlük istemiyorlardı.’ sözleriyle özetliyor. “Sokaktaki vatandaşa Besim Tibuk sorulsa, ‘ülkeyi vergi almadan idare edecek gibi saçma düşüncelere sahip bir adam’ diye tanımlar. Bunun baş sorumlusu ise medyadır.” diyen küskün politikacı, vergi meselesiyle ilgili eleştirilere 2 yıl aradan sonra tekrar cevap veriyor: “Hayatımda hiçbir zaman ‘vergi almayacağız’ diye bir söz sarfetmedim. ‘Bazı sektörlerden almayacağız, bazılarından da az alacağız. Böylece daha çok vergi toplayacağız.’ dedim.”

                                Türkiye’de son dönemlerde yaşanan özgürleşmeyi ‘çok olumlu bir gelişme’ olarak değerlendiren Besim Tibuk, bunu AB sürecine bağlıyor. Aksi takdirde hükümetin bu reformları başaramayacağını dile getiriyor. Son zamanlarda tekrar gündeme gelen başörtüsü ve kamusal alan tartışmalarına da kendine has üslubuyla cevap veriyor: “Bana ne ya, kim ne giyerse giysin? Kamusal alan diye bir şeyi de hiç düşünmüyorum. Güzel aklımı niye ziyan edeyim ki?”

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X