Biyografiler(Yaşam Öyküleri)...Sürekli Güncel

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • fuga
    Senior Member
    • 27-08-2004
    • 6397

    #31
    Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

    Adnan Terziç ( 1960)
    Adnan Terziç, 2003 Ekim ayı başındaki seçimlerin ardından, 23 Aralık 2002’de Bosna Hersek Başbakanı oldu. Dragan Mikereviç’in yerine Başbakan olan Terziç, Bosna Hersek Merkezî Hükümeti’nde başbakanlığa dört yıllık bir süre için atanan ilk kişi oldu.

    Terziç 1960 yılında Hırvatistan'ın başkenti Zagrep’te dünyaya geldi. Saraybosna Üniversitesi İnşaat Fakültesi mezunu olan Terziç, yüksek lisans çalışmalarını aynı üniversitenin Siyasi Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirdi. Terziç, 1991 yılında Müslüman Demokratik Eylem Partisi’ne katılarak, bu parti’nin başkan yardımcılığına kadar yükseldi. 1997 - 1998 Kasım ve 2000 - 2001 dönemlerinde iki kez Merkez Bosna Kantonu’nun valisi olarak görev yaptı.

    Eşit sayıda Boşnak, Sırp ve Hırvat milletvekilinden oluşan Bosna Hersek Meclisi’nin Terziç’in başbakanlığını onaylamasının ardından bir konuşma yapan Terziç, reform sözü verirken, toplumun bütünüyle demokratikleştirilmesi, yasa gücü üstünlüğünün sağlanması, piyasa ekonomisini güçlendirilmesi ve toplumsal adalet konularının baş öncelikleri olacağını belirtti.

    Temsilciler Meclisi’nde 23 Aralık 2002 günü yaptığı konuşmada Terziç, Hedefimiz Bosna Hersek'in Avrupa bütünleşmesi ile ekonomik ve siyasi reformlar konularında ileri adımlar atmasıdır dedi.

    Yorum

    • fuga
      Senior Member
      • 27-08-2004
      • 6397

      #32
      Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

      Fethi Okyar ( 1880)- (07.05.1943) </B>
      1880'de Rumeli' de Pirlepe' de doğan Okyar 1904' te Harp Akademisi'ni bitirdi. Selanik'teki 3. Ordu'da görev yaparken İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Meşrutiyet'in ilanından sonra Paris askeri ataşeliğine atandı (1908). Trablusgarp ve Balkan savaşlarına katıldı. 1911' deki Meclis-i Mebusan ara seçimlerinde Manastır milletvekilliğine seçildi. 1913'te Sofya büyükelçiliğine atandı.

      1917' de İstanbul milletvekili olarak yeniden Meclis-i Mebusan' a girdi. Dahiliye nazırı oldu (1918). 1919'da öteki İttihat ve Terakki yöneticileriyle birlikte Malta'ya sürüldü. 1921'de serbest bırakılınca Ankara'ya giderek TBMM'ye katıldı. İçişleri bakanlığı ve iki kez başbakanlık (1923, 1924-1925) yaptı. Paris büyükelçisi oldu; 1930' a kadar bu görevde kaldı. 1930' da kuruluşuna öncülük ettiği Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın başkanlığını üst1endi. Serbest Fırka'nın 1930' da yapılan yerel seçimlerde kazandığı başarı hükümeti rahatsız etti. Gericiliği kışkırttığı gerekçesiyle sert eleştirilere maruz kalan parti 17 Kasım 1930' da kendini feshetmek zorunda kaldı.

      1934'te Londra büyükelçiliğine atanan Okyar daha sonra yeniden milletvekili seçildi (1939-1942). Mayıs 1939'dan Mart 1941'e kadar Refik Saydam hükümetinde adalet bakanlığı yapan Fethi Okyar ekonomide liberal uygulamaları savunuyordu.
      Eski başbakanlardan Ali Fethi Okyar 7 Mayıs 1943'de İstanbul'da öldü.


      ESERLERİ
      1.Fethi Okyar'ın Anıları
      Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye
      Fethi Okyar Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Ünlü Kişiler Dizisi

      Bu kitapta başta ümitsiz görünen çetin bir mücadele sonucunda, ülkemizin bağımsızlığını sağlamış olan ve Cumhuriyet'in 1923'te ilanında, Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1930 yılında, yakın arkadaşı Fethi Okyar'ı görevlendirerek kurulmasına yol açtığı muhalefet partisinin dramatik öyküsünü bulacaksınız…

      Yorum

      • fuga
        Senior Member
        • 27-08-2004
        • 6397

        #33
        Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

        Necmettin Erbakan ( 1926)


        1926 yılında Sinop'ta doğdu.1948 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'ni bitirerek mühendis oldu.Aynı kurumda öğretim üyesi oldu, 1962 yılında profesörlüğe yükseldi.TOBB Başkanı seçildi.1969'da bağımsız olarak milletvekili seçildi.1970'de Milli Nizam Partisi'ni kurdu.Parti 1971 yılında kapatıldı.1973'te Milli Selamet Partisi adıyla kurulan yeni partiye girdi ve bilahare genel başkan seçildi.1973'te MSP Bülent Ecevit'in genel başkanı olduğu CHP ile koalisyon yaptı.Kurulun bu hükümette Erbakan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu.1974-1977 yılları arasında Milliyetçi Cephe hükümetlerinde aynı sıfatla yer aldı.12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra siyaset yapması yasaklandı.Siyasi yasağının kalkması üzerine 1987 yılında Refah partisi'nin genel başkanı seçildi.RP-DYP Koalisyon hükümetinde başbakanlık yaptı.28 Şubat 1997 süreciyle yıkılan hükümetten sonra Refah Partisi kapatıldı ve Necmettin Erbakan'ın siyasi yasağı başladı.Erbakan hakkında ayrıca Bingöl'de yaptığı bir konuşmadan dolayı 1 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.Af kanunuyla hapis cezasından kurtuldu.

        HAKKINDA YAZILANLAR

        Şevket Kazan 'Refah Gerçeği'ni yazdı. Sırada, MSP ve MNP'nin tarihi ile Erbakan'ın hayatı var
        Adalet eski Bakanı ve kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, kendi bakış açısıyla 12 Eylül'den 1998 yılına kadar olan siyasi tarihi yansıttığı ''Refah Gerçeği'' başlıklı kitabının ilk cildini tamamladı. 2. ciltte RP'nin kapatılmasını, 3. ciltte "RP'nin kapatılmasına ilişkin komploları" anlatacağını açıklayan Kazan'ın daha sonraki hedefi ise Milli Selamet Partisi, Milli Nizam Partisi ve Erbakan'ın hayatını yazmak.
        Şevket Kazan, ASKİ Sosyal Tesisleri'nde düzenlediği basın toplantısında, ilk cildi Keşif Yayıncılık tarafından piyasa çıkartılan ''Refah Gerçeği'' kitabını tanıttı.
        Bugüne kadar Refah Partisi hakkında 100'e yakın kitap yazıldığını ancak yazarların gerçekleri yansıtmadıklarını, kurguları dile getirdiklerini anlatan Kazan, ''1983'te limandan açılmışız ama 1998'e kadar seyir defterimizi kimse yazmamış. Biz yazmayınca sağdan soldan bazı insanlar günün siyasi konjektürüne göre yazmışlar'' diye konuştu.
        Kitabının ilk cildinde, 1983 yılından 24 Aralık 1995 seçimlerine kadar olan bölümü ela aldığını ifade eden Şevket Kazan, 2. ciltte RP'nin kapatılmasını, 3. ciltte ise RP'nin kapatılmasına ilişkin komplolara yer vereceğini anlattı.
        Kazan, bundan sonra Milli Selamet Partisi'ni, daha sonra Milli Nizam Partisi ve Erbakan'ın hayatını kaleme alacağını bildirdi.
        'AMAÇ PARA DEĞİL...'
        Kitabı maddi beklentisi olmadan yazdığını belirten Kazan, ''Bulutlar dağılsın, bulutların ardındaki RP aydınlansın, birçok yanlış ve kötü düşünceler aydınlansın diye yazdım'' dedi.
        Kazan, kitabına ''Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla yazmaya başlıyor ve...'' şeklindeki ithaf sözlerinin sorulması üzerine, ''Ben inancım gereği böyle yazdım. Bizim geleneğimiz açısından tabii bir üslup. Bunun hafife alınmasının bir gereği yoktur'' karşılığını verdi.
        Hürriyet 07/04/2001


        Hangi Erbakan
        Soner Yalçın
        Öteki Yayınevi / Araştırma -İnceleme Dizisi

        Ataları, babası, üvey ağabeyleri, okul günleri ve tavuklu pilavı...
        ''41 yaşındaki aşkı ve 33'üncü dereceden Mason nikah şahidi...''
        Gümüş Motor'dan, Odalar Birliği'nden ve AP'den kovuldu...
        ''Milli Nizam Partisi'nin perde arkasındaki "Genel Başkanı"; Şeyh Mehmet Zahid Kotku...''
        Milli Nizam Partisi kapatılıyor, Erbakan İsviçre'ye "hicret" ediyor...
        ''MSP illegal olarak kuruldu. İsim babası Aziz Nesin...''
        MSP'nin generalleri. Erbakan'ın "İstihbarat Örgütü"...
        ''MSP'den Masonlara kıyak. Akgün Erbakan'ın komisyonları...''
        MSP'de nakşi-nurcu kavgası...
        ''Yağmur bombaları pazarlayan MSP'li Senatör...''
        "Eroinleri Erbakan'dan aldım" diyen MSP'li milletvekili...
        ''Akıncı gençlerin silahlı 32 kampı...''
        Erbakan'dan Kral Faysal'a mektup; "Beni güçlendirin!"
        ''MSP'yi aklayan üç askeri hakim. İkisi RP'de biri Suudi Arabistan'da...''
        Suudiler'in Nurculara hediyesi Faisal Finansman, Nakşibendilerin hediyesi Al
        Barak Türk...
        ''Erbakan'ın 50 milyarlık villası...''
        "Erbakan Hareketi"nin Ortadoğu'daki müttefiki; Rabıta, İhvan...
        ''Erbakan, ABD'ye niçin gizli gidiyor? Kimlerle görüşüyor?''
        Suudiler'den bir yılda gelen para 300 milyar...
        ''Masonların seçtiği Şeyhülislam...''
        Erbakan'ın Mercedes'leri, banka hesapları, tefecileri ve gizli kasaları...
        "Erbakan hareketine ilişkin yapılan ilk gazetecilik araştırması..."

        Erbakan ödülünü aldı
        Bayram Öz
        Milli Gazete 3 Eylül 2001

        Kuzey Amerika İslam Topluluğu’nun (İSNA) 38. yıllık toplantısına katılmak üzere ABD’nin Chicago kentinde bulunan Mill&#238; Görüş Lideri Necmettin Erbakan, cumartesi gecesi düzenlenen bir törenle ‘İnsanlığa Hizmet Ödülü’ aldı.
        ABD’nin ceşitli kentlerinden gelen Müslümanların katıldığı törende Türkçe olarak bir konuşma yapan Erbakan’ı, ödülünü alması için sahneye kendi gibi yasaklı eski milletvekili Merve Kavakçı davet etti. Erbakan sahneye ‘Mücahit Erbakan, Milli Kahraman ve Erbakan Başbakan’ sloganları arasında çıktı. Törende ABD’nin tanınmış Müslüman liderlerinden İmam Siraj Wahaj ve Hamza Yusuf da birer konuşma yaptı. Her iki konuşmacı da Türkiye’deki siyasi yasakların çağdaş dünya normlarına uymadığını dile getirdi.
        Erbakan Chicago’da iki gün daha kalarak temaslarına devam edecek. Daha sonra Başkent Washington’a geçecek olan Erbakan, Georgetown Üniversitesi’nde salı günü bir konferans verecek. Yasaklı lider aynı gün Amerikan Müslümanlar Konseyi’ni ziyaret ettikten sonra Türkiye’ye dönecek.

        Erbakan’a yoğun ilgi
        Mill&#238; Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı Amerika Müslümanları bağrına bastı. Amerikalı Müslümanlar, bu yıl 38.’si yapılan fuara her yıl davet edilen ama gelmesi bu yıla nasip olan Erbakanı sevgiyle kucakladılar.

        Erbakan’ın gelmesiyle fuara katılımda artış olduğunu gözlemleyen değişik İslam ülkelerinden gelen medya grupları Erbakan’la görüşmek için adeta kuyruk oluşturdu. Necmettin Erbakan kısa kısa da olsa her medya organına zaman ayırdı. İslam ülkeleri medya grupları bundan çok memnun kaldılar.

        Erbakan dünkü öğlen yemeğinde ISNA’nın kuruluşundan bugüne emeği geçen Ahmed Elkadi’ye ödül verdi. Erbakan’ın gelişi Amerika’ya güzellikler getirdi. Amerika tarihinde ilk defa İslam alfabesiyle bayramınız mübarek olsun yazılı pul kullanıma sunuldu. Erbakan bu hayra vesile olanları tebrik etti. ISNA yetkilileri de Erbakan’ın toplantılarına şeref verdiğini “Belki de sizin gelişiniz bizim başarımızı sağladı” dediler.
        x

        Bir Erbakan kitaplığı sizce ne kadar yer tutar?
        M. Mustafa UZUN
        Tahmininizden çok daha fazla yer kaplayacağından emin olabilirsiniz. Çünkü Erbakan, meydanlarda, salonlarda veya mahkeme salonlarında verdiği mücadelenin onca yoğunluğuna rağmen, yazılı kültürü de asla ihmal etmemiş ve onlarca kitaba imzasını atmıştır.
        Türkçe veya yabancı dilde yazdığı kitaplar kadar, yaptığı çeviri kitaplar da oldukça fazla bir yekun tutmaktadır. O yüzden eğer bir “Erbakan Kitaplığı”ndan bahsediyorsak, bunu; Türkçe yazdığı kitaplar, yabancı dilde yazdığı kitaplar ve Türkçe’ye çevirdiği kitaplar olmak üzere üç bölüme ayırabiliriz. Tabi buna bir de birbirinden değerli konferanslarının metinlerinden oluşturulan kitapları da eklediğimiz zaman, tahminimizin çok ötesinde bir kitaplıkla karşı karşıya kalırız.
        Erbakan Hoca özellikle ilk dönemlerde hem kendi alanı ile alakalı yeni kitaplar yazarken, hem de çeşitli alanlarda birçok kitabı Türkçe’ye kazandırmıştır. “Mukaddesatçı Türk'e Beyanname” gibi gerçekten ilgi çekici kitaplarının yanı sıra, teknik alanda da birçok eseri bulunan Erbakan Hoca toplamda altmış kadar esere kendi imzasını atmıştır.
        Genç bir delikanlı iken, yani 1957 yılında yazdığı, tez konusu olan ve Teknik Üniversite Matbaası’nda bastırdığı; “Diesel motorlarında tutuşma gecikmesi hakkında yeni araştırmalar” kitabı Erbakan Hoca’nın bastırdığı ilk kitaptır. Yine, bu yıl içerisinde birçok çeviri kitaba da imzasını atmıştır, fakat bunları daha sonra ele alacağız.
        1959 yılında bu defa daha genel bir başlıkla “Motorlarda Tutuşma” ismi ile yeni bir kitap daha yayınlayan Erbakan’ın bu kitabını da Yenilik Basımevi basmıştır. 1962, Şehir Matbaasına bastırdığı; “Motor maksatlarına göre yakıtların tutuşma özelliklerinin tayini hakkında alıv metodu” kitabı Erbakan Hoca’nın bu alanda yazdığı ilk kitaplardandır.
        Tabi “Aehnlichkeitstheorie und dimensionlose Kenngrössen bei der: Aerothermochemie” ismi ile 1964 yılında Almanca olarak Matbaa Teknisyenleri Basımevi tarafından yayımlanan kitabını da zikrederek, bu dönemlerin Erbakan Hoca için hayli verimli geçtiğini belirtelim. Çünkü yine 1964 yılında bu defa “Isı yayılımı” adı ile Hulki Erem ile ortak yeni bir kitap daha çıkartmıştır ve bu kitabı da Berksoy Matbaası basmıştır.
        İlk yıllarda genelde teknik alanda eserler veren Erbakan, 1969 yılında sosyal meselere eğilmiş ve Tan Matbaasından “Mukaddesatçı Türk'e Beyanname” ismi ile yeni bir kitap daha çıkartmıştır
        Bu arada tüm yurdu konferanslar vererek gezmeye de başlayan Erbakan, 1970 yılında Konya Denizkuşları Matbaasından “Müsbet İlim ve İsl&#226;m” adı ile kapsamlı bir kitap çıkartır. Bu kitap ilerleyen yıllarda farklı yayınevleri tarafından onlarca defa basılmıştır.
        Tabi aynı yıl içerisinde İzmir İstiklal Matbaasında basılan ve İzmir Gençlik Teşkilatı’nın yayınladığı “İsl&#226;m ve İlim” ismi ile yayınlanan kitabı da mutlaka belirtmek gerekmektedir.
        1971 yılında farklı konferansları derlenmiş ve ayrı ayrı kitaplar halinde yayınlanmıştır. Bunlar; “Mecliste Ortak Pazar”, “Türkiye ve Ortak Pazar” ve “Erbakan 1. Kongre’de” kitaplarıdır. Bu kitaplar İstanbul Fatih ve İzmir İstiklal Matbaalarında basılmıştır.
        1973 yılında Hüsamettin Akmumcu ile birlikte hazırladığı; “Milli Görüş ve anayasa değişikliği” kitabı ile “Mecliste Milli Görüş açısından üçüncü beş yıllık planın tenkidi” kitapları Sler ofset ve Furkan yayınları tarafından bastırılmıştır. Erbakan Hoca yine 1973 yılı içerisinde Maxime Rodinson’un “Muhammed'in İzinde” adlı kitabını Türkçe’ye çevirip Özdemir Basımevi’ne bastırmıştır.
        1974 yılında Erbakan Hoca’nın vermiş olduğu çok önemli konferanslar derlenmiş ve kitaplaştırılmıştır. “Doğu’da batıda ve İsl&#226;m'da kadın”, “Sanayi davamız” ve “İsl&#226;m ve ilim” isimleri ile yayınlanan bu konferanslar Fetih Yayınevi tarafından bastırılmıştır.
        1975 yılında Abdullah Lelik ile beraber hazırladığı ve Dağarcık Neşriyat ve Dağıtım’ın bastığı “Milli Görüş Temel Görüş” kitabının hemen akabinde bu defa Dergah Yayınlarından “Milli Görüş” adı ile de bir kitap çıkartmıştır. 1976 yılında Başbakan yardımcısı olan Erbakan Hoca, mecliste yaptığı konuşmalarla inanan yürekleri rahatlatmaktadır ve birçok konuya eğilmektedir. Bu dönemde özellikle mecliste yapmış olduğu birbirinden değerli konuşmaları kitaplaştırılmış ve yayınlanmıştır. Bunlar; “Materyalizm ve Maneviyatçılık”, “Türkiye'nin sanayileşmesi”, “Erbakan diyor ki”, “Ağır sanayi” ve “Başbakanlık bütçesi üzerindeki tenkitlere cevaplar” kitaplarıdır. 1979 yılında 4. Beş Yıllık Plan hakkında millet meclisinde yaptığı konuşması da kitaplaştırılan Erbakan Hoca, darbe ve cezaevi yılları nedeni ile uzun bir süre yeni eser yazamamıştır. Bu süreçte Refah Partisi’nin de kurulmuş olması, bu süreyi daha da uzatmıştır. Fakat 1991 yılında güncel ve çok önemli bir mesele ile alakalı kitabı ile Erbakan Hoca yine önemli analizlerde bulunmuştur. 1991 yılında Rehber Yayınlarından; “Körfez krizi emperyalizm ve petrol” adı ile yeni bir kitap yayınlatan Erbakan, 1991 yılında bu defa Semih Ofset’ten “Türkiye'nin meseleleri ve çözümleri” adlı yeni bir kitabı daha çıkmıştır. Tabi “Körfez krizi emperyalizm ve petrol” ve “Türkiye'nin meseleleri ve çözümleri” kitaplarının birçok yayınevi tarafından farklı baskıları yapılmıştır. Yine Semih Ofset tarafından Erbakan Hoca’nın basın toplantıları da bu yıl içerisinde birçok defa basılmıştır.
        Erbakan Hoca tüm diğer çalışmalarından ayırabildiği vakitler içerisinde bu defa Kenan Evren’e cevaben; “Kenan Evren'in anılarındaki yanılgılar” adı ile Rehber Yayınlarından bir kitap daha çıkartmıştır.
        Erbakan Hoca vakitlerini hesaplı ve dolu dolu yaşamaktadır. Bu yüzden tüm teşkilat çalışmalarının yanı sıra Türkçe ve Yabancı dillerde birçok yeni kitap daha yazmaktadır. “The just economic system”, “Heovy industry in Turkey (Türkiye’de Ağır Sanayi)” adları ile yabancı dilde yayınladığı kitaplarının yanı sıra “Ekonomik durumumuz” gibi kapsamlı kitaplar ve onlarca konferanstan derlenmiş kitaplarda yayınlamaktadır. Sadece 1993 yılında Refah Partisi 4. Büyük Kongresi’nde yapmış olduğu açılış konuşması bile Gümüş Matbaası tarafından basılmış ve büyük ilgi görmüştür.
        1996 yılında da Başbakan olan Erbakan Hoca’nın hemen bütün basın toplantıları ve konuşmaları kitaplaştırılmış. 28 Şubat’ın hemen akabinde, yine Erbakan Hoca’nın yazdığı “Refah Partisi savunması” da Fast yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
        Erbakan Hoca, 2002 yılında bu defa Milsan’dan “Türkiye ve ekonomi” isimle yeni bir kitap daha çıkartmıştır.
        Bu arada Bilkent Sakarya salonunda veya ATV’de yapmış olduğu “Türkiye’nin kurtuluş yolu” gibi birçok konuşması da 2002 ve 2005 yılları arasında çeşitli yayınevleri tarafından yayınlanmıştır. Tabi “Milli çözüm ve 40 proje” gibi kitapları da atlamamak gerekiyor. Aslında Erbakan Hoca’nın bu süreçte bir o kadar da çeviri eser yayımladığını görmekteyiz.
        1957 yılında Yenilik Basımevi’nde bastırdığı “Büyük gemi diesel motorlarında yeni gelişmeler”, P. Schuler’den çevirdiği; “Demiryolu arabalarında kullanılan diesel motorları'nın inkişaf istikametleri” kitabı ve Josef Bradik’ten çevirdiği; “Segmanların teknolojisi” kitapları Erbakan Hoca’nın bastırdığı ilk çeviri kitaplarıdır.
        1958 yılında E. Flatz’tan çevirdiği; “Teknik konstruksiyonun küçük felsefesi” ve yine E. Flatz’tan çevirdiği; “Motorun doğduğu yer” adlı kitapları İstanbul Alparslan Matbaası tarafından bastırılmıştır.
        1959 yılında “Havayla soğutmalı diesel motorları konstrüksiyonunun özel problemleri” adı ile Otto Cordier’den bir eseri Türkçe’ye çeviren Erbakan bu defa 1959 yılında Otto Kraemer’den; “Motorlar yapı ve hesabı” isimli eseri de Türkçe’ye çevirmiştir.
        Erbakan için 1965 yılı oldukça verimli geçmiştir. Çünkü bu yılda A. Beckers’ten; “Bir sıkıştırma apartında yakıtların kendi kendine tutuşma özelliklerinin araştırılması”, H. Stemann’dan; “Benzin motorunda detonasyon esnasındaki kendi kendine tutuşma olayı hakkında araştırmalar”, yine H. Stemann’dan; “Hava ile soğutmalı iki zamanlı Diesel motorunun inkişaf çalışmaları” adlı eserleri Türkçe’ye çevirmiş ve Yıldız Teknik Üniversitesi Matbaasında bastırmıştır.
        Bu kitapların tamamını kimsenin bildiğini sanmıyorum. Benim için de gerçekten hayret verici bir çalışma oldu.
        Yazının başına dönerek şu soruyu tekrar soralım o halde; “Sizce bir Erbakan kitaplığı ne kadar yer tutar şimdi?”

        Yorum

        • fuga
          Senior Member
          • 27-08-2004
          • 6397

          #34
          Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

          Hamid Karzai </B>
          Hamid Karzai, Peştun asıllı lider. Kandahar yöresinde Taliban güçleriyle çatıştı. Hamid Karzai'nin geçici hükümetin başına getirilmesinin, Afganistan'da çoğunluğu oluşturan Peştunları memnun etmesi bekleniyor. 1980'lerde Sovyetler Birliği işgali sırasında Sovyet güçlerine karşı gösterdiği mücadeleyle Afganlar tarafından tanınan bir isim haline gelen Karzai, Sovyetler'in ülkeden çekilmesinin ardından kurulan hükümette dışişleri bakanlığı yardımcılığı yaptı. Karzai, 1996 yılında Taliban başa geçene kadar bu görevi yürüttü.taliban yönetimi sonrasında beçiş hükümetinin başbakanlığını yaptı. Devlet Bakanlığı seçimini kazandı.

          HAKKINDA YAZILANLAR
          Afganistan’da zafer Karzai’nin
          NTV 24 Ekim 2004

          Afganistan’da devlet başkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai zaferini ilan etti.İlk resmi sonuçlara göre, Devlet Başkanı Karzai, oyların yüzde 54’ünü aldı.

          Afganistan’da seçimin ardından, kullanılan oyların yüzde 92’sinin sayımı tamamlanırken, ilk resmi sonuçlara göre, Devlet Başkanı Karzai, oyların yüzde 54’ünü aldı. Karzai’nin sözcüsü, seçimi kazandıklarını söyledi ve bunun resmen açıklanmasını beklediklerini belirtti.
          Seçimin ikinci tura gitmemesi için Karzai’nin oyların yüzde 50’sini alması gerekiyor. Karzai’nin en yakın rakibi olan ve oyların yüzde 38’ini alan eski Eğitim Bakanı Yunus Kanuni yenilgiyi kabul etti. Hamid Karzai, 2001’de Taliban yönetiminin devrilmesinden sonra ABD’nin desteğiyle ülkenin yönetimini üstlenmişti.

          Yorum

          • fuga
            Senior Member
            • 27-08-2004
            • 6397

            #35
            Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

            Mehmet Ali Talat ( 1952)
            1952 yılında Girne’de doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Girne ve Lefkoşa’da tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliğinden M. Sc. derecesi ile 1977 yılında mezun oldu.

            Türkiye’de yüksek öğrenim gördüğü sürece Kıbrıslı Türk öğrencilerin oluşturduğu derneklerde yönetici ve başkanlık görevlerinde bulundu. Kıbrıslılar Öğrenim ve Gençlik Federasyonu (KÖGEF) Kurucu Başkanlığını yaptı.

            1 Ocak 1994 tarihinde kurulan 1'inci Demokrat Parti - Cumhuriyetçi Türk Partisi Koalisyon Hükümetinde Milli Eğitim ve Kültür Bakanı olarak görev aldı. 2'inci DP - CTP Hükümetinde de Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nı sürdüren Talat, 3'üncü DP - CTP Hükümetinde Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüttü.
            X

            HAKKINDA YAZILANLAR

            Buzdolabı tamirciliğinden başkanlığa
            Hürriyet 18.04.2005

            KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 1952 yılında Girne’de doğdu. Ortaöğrenimini KKTC’de tamamladıktan sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesi’nden mezun oldu.

            1977’de yine ODTÜ’de yüksek lisans eğitimi alan Talat uzun yıllar Girne’de buzdolabı tamirciliği yaptı. Talat siyasi hayatına Türkiye’de başladı ve adaya döndükten sonra sol görüşlü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) içinde hızla yükseldi. 1993’te DP-CTP koalisyon hükümetinin Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nı yaptı. 1996’da CTP Genel Başkanı seçilen Talat, 2003 seçimlerinde partisini iktidara taşıdı. Talat, 20 Şubat 2004 tarihindeki seçimlerden CTP’yi daha da güçlü çıkardı. Seçimden sonra başbakan olan Talat, 17 Nisan 2005 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak Denktaş'tan sonra KKTC'nin ikinci cumhurbaşkanı seçildi.


            Yeni dava dönemi
            Ömer BİLGE / LEFKOŞA
            Hürriyet 18.04.2005

            KKTC’de dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan, oyların yüzde 55.6’sını alan CTP lideri ve Başbakan Mehmet Ali Talat çıktı. Sonuçların ardından, ‘Sessiz bir devrim gerçekleştirdik’ diyen Talat, hedeflerini Hürriyet’e açıkladı. Talat, ‘Eski dava çöktü, yenisi başlıyor’ dedi.

            CTP lideri ve Başbakan Mehmet Ali Talat, dün yapılan seçimlerde oyların yüzde 55.6’ini alarak, en yakın rakibi UBP lideri Derviş Eroğlu’na yüzde 33 fark attı ve Cumhurbaşkanı oldu. Talat, sonuçların ardından düzenlediği basın toplantısında, ‘Sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Kıbrıslı Rumlar’a da barış elimizi uzatıyoruz. Onlar tutuncaya kadar elimiz uzatılmış kalacak’ dedi.

            Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulduğu 1975’ten bu yana Kıbrıs Türkleri’nin altı dönem üst üste seçtiği Rauf Denktaş’ın ardından ikinci Cumhurbaşkanı olan Talat, Hürriyet’e şu mesajları verdi:

            AYRI DEVLET DAVASI ÇÖKTÜ

            Ben de Denktaş gibi ‘dava’ sözünü kullanıyorum. Denktaş’ın davası Kıbrıslı Türklerin ayrı bir devlet sahibi olması ve bu devletin dünya tarafından tanınması, bu olmazsa Türkiye’ye entegre olmasıdır. Davasını günün koşullarına uyarlamayı başaramadı. Kıbrıs davası çöktü. Davayı kaybetmişken, Kıbrıslı Türklerin Annan Planı’nda koyduğu güçlü irade dünyayı şoke etti. Yeni dava bizim hükümete gelmemizle başladı. Bu yeni bir politika ve yeni bir hedeftir. Bu hedef geçmişte olduğu gibi Kıbrıs’ta ayrılığı sonsuza kadar pekiştirecek değil, ayrılığı ortadan kaldırarak Kıbrıs’ın bütünlüğünde eşitliği sağlayarak varılacak bir hedeftir. AB hedefidir.

            Bütün dünyaya onların (Rumların) gerçek niyetlerini göstereceğiz. Papadopulos’un 2005’i EOKA yılı ilan etmesi ve bunun dışında her türlü fanatizmi desteklemesini teşhir edeceğiz. Bunların Avrupai yaklaşımlar olmadığını ortaya koyacağız. Onu izole ederek çözüm yoluna zorlayacağız.

            Geçmişte Rum tarafının hataları veya art niyetli politikaları kamufle ediliyordu. Rumların reddedeceği durumlar ortaya çıkınca Rumlara fırsat vermeden Denktaş reddederdi. Bundan sonra Denktaş engeli yok. Türk halkının çıkarları için meydanlara çıkılacak artık.

            DENKTAŞ’A DANIŞIRIM AMA

            Denktaş Bey eğer hakikaten tavsiye ve görüş ortaya koyma eğiliminde olursa onunla işbirliği yapmak elbette söz konusu. Ancak şu anda ortaya koyduğu gibi marjinal durursa o zaman olmaz. Annan Planı’na ‘hayır’ demesiyle ilgisi yok. Şimdi ‘Ulusal Konsey kuracağım, TMT ruhu, filan’ diyor. Bu halka isyandır. Kıbrıs Türk halkının iradesine saldırıdır, marjinal çıkıştır.

            Öte yandan Türkiye ile ilişkilerin iyi olması dışında bir şansımız yok. Türkiye ile iyi ilişkilerin olmadığı tanınmamış bir KKTC’nin yaşama şansı yok. Türkiye’nin müdahaleci tutumlarına karşı geçmişte hep karşı çıktık. Ama özellikle son zamanlarda Türkiye’nin bu tavırlarında çok değişiklik var. Son genel seçimler ve bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk kez Türkiye müdahale etmedi. AB ve ABD’nin beni desteklediği belli. Müdahale demek fiili olarak işin içine girmek demektir.

            Cumhurbaşkanı Talat’tan dört mesaj

            Bütün Kıbrıs Türk halkını kucaklayacağım

            Şimdi yeni dava var: Birleşik Kıbrıs ve AB

            Papadopulos’u teşhir ve izole edeceğim

            Türkiye ile ilişkilerin iyi olması şart

            FARK ATTI

            9 adayın yarıştığı seçimlerde, CTP lideri Mehmet Ali Talat sandıktan açık farkla lider çıktı. UBP lideri Derviş Eroğlu ve DP’nin adayı Mustafa Arabacıoğlu yüzde 10 oranını aşarken, geriye kalan 6 aday arasında yüzde 5’i aşan olmadı.

            Talat’ın ilk turda kazandığı seçimin sonuçları şöyle:

            M. Ali Talat: &#37; 55.6

            Derviş Eroğlu: % 22.8

            M. Arabacıoğlu: % 13.1

            Nuri Çevikel: % 4.79

            Zeki Beşiktepeli: % 1.72

            Hüseyin Angolemli: % 1.05

            Zehra Cengiz: % 0.44

            Arif Salih Kırdağ: % 0.30

            Ayhan Kaymak: % 0.17

            En düşük katılım

            Seçimlere katılım beklenenin çok altında gerçekleşerek yüzde 64’te kaldı. Düşük katılım, KKTC halkının son iki yıldır kısa aralıklarla sandığa gitmesine bağlandı. Kıbrıslı Türkler, bugüne kadar gerçekleşen 6 cumhurbaşkanlığı ve 10’dan fazla parlamento seçimine yüzde 81’lik bir ortalama ile katılmıştı. Dünkü seçimde 147 bin 823 seçmen, 577 sandıkta oy kullanarak 9 Cumhurbaşkanı adayı arasından tercihini belirledi. Rauf Denktaş’ın oy kullandığı Lefkoşa’daki 130 no’lu sandıktan da Talat’ın çıktığı seçimde, CTP-BG adayı Başbakan Mehmet Ali Talat, UBP adayı Dr. Derviş Eroğlu, KSPartisi adayı Zehra Cengiz, DP adayı Dr. Mustafa Ş. Arabacıoğlu, YP adayı Nuri Çevikel, TKP adayı Hüseyin Angolemli ve bağımsız adaylar Ayhan Kaymak, Arif Salih Kırdağ ve Zeki Beşiktepeli yarıştı.

            Cumhurbaşkanı seçilebilmek için geçerli oyların yarısından bir fazlasını almak gerekiyor. Salt çoğunluğa ulaşılamaz ise, en yüksek oy alan iki aday bir hafta sonra yapılacak ikinci tura kalıyor.

            Zeytin fidanını saray bahçesine dikecek

            Başbakan Talat ve eşine, Talat’ın kazanması durumunda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bahçesine dikmeleri için 2 adet zeytin fidanı hediye edildi. Talat zeytinin Kıbrıs’ın simgesi olduğunu ve ilk fırsatta zeytin fidanlarını kendi elleri ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bahçesine dikeceğini belirtti.

            Yorum

            • fuga
              Senior Member
              • 27-08-2004
              • 6397

              #36
              Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

              Gerhard Schröder ( 07.04.1944)
              Schröder, 7 Nisan 1944'de Mossendorf adlı bir köyde doğdu ve bir kaç gün sonra, yüzünü görmediği babası Fritz Schröder, Alman ordusunun Romanya'dan çekilişi sırasında yaşamını yitirdi. Schröder üzerinde önemli rolü olan annesi Erika, temizlikçilik yaparak, iki çocuğunun geçimini sağladı.

              Erika, 1947'de 3 çocuklu bir işçiyle 2. evliliğini yapınca, Schröder'in 3 tane de üvey kardeşi oldu. Üvey babası tüberküloz tedavisi için sık sık sanatoryumda yattığı için, evde aile reisi oölünü Schröder üstlendi. Komşu kentlerdeki okullara gidip, zor şartlar altında öğrenimini sürdürürken, 14 yaşında çeşitli dükkanlarda satıcı olarak çalışmaya başladı. Bu arada genç yaşlarda amatör futbol liglerinde de, iyi bir orta saha oyuncusu olarak top koşturdu.

              1966 ile 1971 arasında Göttingen Üniversitesi'nde Hukuk okuyan Schröder, 1978'de ilk avukatlık bürosunu açtı. Savunmasını yaptığı kişiler arasında terör örgütü Kızıl Ordu Fraksiyonu'ndan (RAF) Horst Mahler de var. Partisine danışıp bu davayı üstlenen Schröder, başarılı olamadı. Schröder'in geçmişindeki bu ilginç dava, genel seçimlerde rakipleri tarafından, hiç propoganda malzemesi yapılmadı.

              Dileği gerçek oldu
              Almanya Sosyal Demokrat Partisi'ne (SPD) 1963'te giren Gerhard Schröder, 1978 - 80 arasında SPD gençlik örgütü JUSO'da iki dönem Genel Başkanlık görevini yürüttü. 1986'da Parti Yönetim Kurulu üyesi olan Schröder, 1986 - 1990 yılları arasında Bonn'da federal parlamentoda bir dönem milletvekilliği yaptı. Bu yıllarda, Bonn'daki Başbakanlık binasının demirliklerine tutunup, "Bir gün buraya Başbakan olmak istiyorum" diye bağırdığı anlatılır.

              Daha sonra Aşağı Saksonya Eyaleti'ne dönerek, 1990'daki eyalet seçimini kazanan Schröder, bu eyaletin başbakanı olarak Yeşiller'le koalisyon kurdu. SPD, 1994'te eyaletteki seçimde tek başına iktidar oldu.

              1998 martında yapılan Aşağı Saksonya seçiminde, SPD yüzde 48 oranında oyla çok iyi bir sonuç alınca, parti Yönetim Kurulu Schröder'i hemen genel seçimler için Başbakan adayı ilan etti. 27 Eylül 1998'de genel seçimleri kazanan Schröder liderliğindeki SPD, Yeşiller ile koalisyon hükümeti kurdu.

              Türkiye'yi destekledi
              Schröder, iç ve dış politikadaki tutarlı politikalarının yanı sıra Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığının en ateşli savunucularından biri olarak dikkat çekti. 1999 Aralık'ında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de yapılan Avrupa Birliği Zirvesi'nde Türkiye'ye AB adayı statüsü, Schröder gibi düşünen bazı üye ülke devlet başkanlarının uzun süredir yürüttükleri olumlu kampanya sonucu verildi.

              Yorum

              • fuga
                Senior Member
                • 27-08-2004
                • 6397

                #37
                Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                Wınston Churchill </B>
                WINSTON CHURCHILL (1874 - 1965)
                İngiliz devlet adamı ve yazarı Wisnton Churchill, Oxfordshire'da, 30 Kasım 1874'te, Lord Randolph Churchill'in oğlu olarak dünyaya geldi. 1895'te Kraliyet Harb Okulunu bitirdi ve orduya girdi. Boerler savaşında esir düştü ve kaçarak milli kahraman haline geldi. On ay sonra, Muhafazakar partiden milletvekili seçildi.

                1904'te Liberal Partiye girdi. 1911'de Bahriye Nazırı oldu. Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazının geçilebileceği, ardın da rahatça İstanbul'a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, İngiliz halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917'de Cephane Bakanlığına ve Harbiye Bakanlığına getirildi. 1924'te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu (1924-1929).

                1939'da bir kez daha Bahriye Nazırlığına ve 1940'ta N. Chamberlain'ın yerine Başbakanlığa getirildi. İkinci Dünya Savaşında izlediği savaş politikası ve Roosevelt ile kurduğu iyi ilişkiler onu İngiliz tarihinin en önemli devlet adamları arasına soktu. Gene bu dönemde Müttefik Devletlerin Balkanlar'a kaydırmağa çalıştığı strateji konusunda Ruslarla çalıştı. Ancak S.S.C.B.'nin burada hakim duruma geçmesinden de çekiniyordu. Bu yüzden savaşın başından itibaren stratejik önemi büyük olan Türkiye'yi savaşa sokmağa çalıştı. Kahire ve Adana'da Türk yöneticileriyle bu konuda yaptığı görüşmelerde, Türkiye'nin istediği askeri yardımı vermeğe de yanaşmadı. Savaş sonrası Avrupa ülkelerinin birleşmesini sağlayan Kuzey Atlantik Paktı, Avrupa Konseyi gibi kurumların oluşması için büyük çaba gösterdi. 1951 seçimlerinde tekrar iktidara geldi. 1955'te görevlerini A.Eden'e bırakarak siyasetten çekildi.

                Son yıllarını daha çok yazarak ve resim yaparak geçirdi. 1953 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı. 1963'te Amerikan Devleti, kendisine onursal vatandaşlık verdi. 1965 yılında, 90 yaşında öldü ve Blenheim Palace'a gömüldü.

                Başlıca Eserleri Life of Lord Randolph Churchill (Lord Randolph Churchill'in hayatı, 1906); The World Crisis (Dünyanın geçirdiği Buhran, 4 cilt 1923-1929), Marlbrough (4 cilt, 1933-1938); War Memories (Savaş Anıları, 6 cilt, 1948-1954)

                Yorum

                • fuga
                  Senior Member
                  • 27-08-2004
                  • 6397

                  #38
                  Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                  Köksal Toptan
                  </B>
                  TBMM BAŞKANI

                  RİZE - 1943, Talat Fehmi - Saadet - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Serbest Avukat, Yedek Askeri Hakim, Zonguldak Belediye Meclis Üyesi, Türkiyem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı - V, XVII (Ara Seçim), XVIII, XXII nci Dönem Zonguldak, XIX, XX nci Dönem Bartın Milletvekili - Devlet, Mill&#238; Eğitim, Kültür Eski Bakanı - TBMM Adalet Komisyonu Eski Başkanı - Evli, 3 Çocuk.


                  TMM'nin 24'üncü başkanı olan AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, Devlet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı yaptı.

                  1943 yılında Rize'de doğan Köksal Toptan, ilk, orta ve lise eğitimini Zonguldak'ta tamamladı.

                  1966 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Toptan, bir süre serbest avukatlık yaptı.

                  Adalet Partisi teşkilatının çeşitli kademelerinde görev alan Toptan, Belediye Meclis üyeliği de yaptı.

                  Köksal Toptan, 1977 yılında Adalet Partisi'nden Zonguldak Milletvekili seçildi. TBMM Adalet ve KİT Komisyonu üyeliğinde bulundu.

                  Toptan, 1979 yılında kurulan Süleyman Demirel hükümetinde oevlet bakanlığına atandı. Bu görev 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar devam etti.

                  1983 yılında kurulan DYP'nin kuruluş ve teşkilatlanma çalışmalarına katılan Toptan, 1986 tarihinde yapılan ara seçimde ve 1987'de yapılan genel seçimde Zonguldak'tan milletvekili seçildi.

                  DYP Grup Başkanvekilliği de yapan Toptan, 1991 genel seçimlerinde DYP'den Bartın Milletvekili olarak parlamentoya girdi ve Milli Eğitim Bakanlığı'na getirildi.

                  Toptan, bakanlığı döneminde açık lise, açıköğretim gibi ilklere imza attı ve Türk Cumhuriyetleri'nden onbinlerce öğrenci getirterek, Türkiye'de eğitim görmelerini sağlattı.

                  1993'te yapılan DYP kongresinde genel başkanlığa aday olan ancak seçimi kaybeden Toptan, bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı görevinden ayrıldı.

                  1995 yılında bir süre Kültür Bakanlığı yapan Toptan, aynı yıl yapılan seçimlerde yeniden Bartın milletvekili seçildi. Toptan, 1999'da yapılan milletvekili seçiminde Bartın'dan aday oldu ancak bu kez seçimi kaybetti.

                  Köksal Toptan, 2002 ve 2007'de yapılan seçimlerde AK Parti'den Zonguldak milletvekili adayı oldu ve seçimleri kazanarak parlamentoya girdi.

                  Özel hayatı...

                  Toptan, Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi'nde eğitimini gördüğü sırada lisenin Kültür-Edebiyat kolunda görev aldı ve bu dönemde yerel basına yazı ve şiirler yazdı.

                  Aynı dönemlerde Zonguldak'taki 'Maden Mektebi'nin kapatılmaması için düzenlenen eylemlere katılan Toptan, konuyla ilgili kompozisyon yarışmalarında dereceye girdi.

                  Maden Mektebi'nin kapatılmaması için mücadele veren Toptan, Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Zonguldak'a üniversite kurulmasını sağladı.

                  Hayal ettiği avukatlık mesleğine ilk adımı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanarak gerçekleştiren Toptan, üniversitede okurken öğrenci dernekleri ile Türk Talebe Birliği hareketleri içinde yer aldı.

                  Avukatlık stajına İstanbul'da başlayan Toptan, babasının rahatsızlığı nedeniyle stajına Zonguldak'ta devam etti.

                  Askerliğini Sarıkamış'ta yedek askeri hakim olarak yapan Toptan, ilk olarak 1977 yılında milletvekili seçilerek Meclis'e adımını attı.

                  Köksal Toptan, 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra hakkında çeşitli davalar açılan Süleyman Demirel'in avukatlığını üstlendi ve bütün davalar beraatla sonuçlandı.

                  Toptan, parti kurucusu olma yasağı getirildiği için 1983 yılında kurulan DYP'nin kuruluş ve teşkilatlanma çalışmalarına gayri resmi olarak katıldı.Köksal Toptan, evli ve 3 çocuk babası.


                  Yorum

                  • fuga
                    Senior Member
                    • 27-08-2004
                    • 6397

                    #39
                    Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                    Deniz Baykal ( 20.07.1938) </B>


                    20 Temmuz 1938 yılında Antalya’da doğdu. Siyasetle Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken ilgilenmeye başladı.1959 yılında Hukuk Fakültesini bitirdi.1960’da Sosyal Bilgiler Fakültesi’ne asistan olarak girdi.1963’te doktorasını tamamlayıp, iki yıl ABD’de Colombia ile Berkeley Üniversitelerinde çalıştı. Öğrenci hareketleri ve SBF'deki öğretim üyeliği döneminde "sosyal demokrat" olarak tanınan Baykal'a ilk aktif siyaset teklifi İsmet İnönü'yü devirerek CHP Genel Başkanı olan Bülent Ecevit'ten geldi. 1973’te CHP’den Antalya milletvekili seçildi. 33 yaşında milletvekili oldu.Ecevit hükümetleri döneminde Maliye ve Enerji Bakanlığı görevlerini üstlendi, parti yönetiminde görev aldı.12 Eylül 1980’den sonra bir süre gözetim altında tutuldu ve 5 yıl siyasetten yasaklandı.1983’te yasaklı olmasına rağmen faaliyetlerini sürdürdüğü gerekçesiyle bir grup önde gelen CHP ve AP’liyle birlikte Zincirbozan’da ikinci defa gözetim altına alındı. Eylül 1987’de Erdal İnönü’nün liderliğindeki SHP’den Antalya milletvekili seçildi.Önce Grup Başkanvekilliği, ardından Genel Sekreterlik yaptı.1990’da genel sekreterlikten istifa etti.CHP’nin yeniden açılması üzerine CHP’ye geçti. 9 Eylül 1992’de genel başkan seçildi.18 Şubat 1995’de SHP ve CHP bütünleşme kurultayında aday olmayıp genel başkanlıktan ayrıldı.9 Eylül 1995’de birleşmeden sonra yeniden genel başkan seçildi.30 Ekim 1995’de kurulan DYP-CHP koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcılığı ve ve Dışişleri Bakanlığı’nı yürüttü.53.Hükümet kurulunca Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrıldı.23-24 Mayıs 1998’de olağan kurultayda bir defa daha genel başkan seçildi, ancak 18 Nisan’da partisinin barajı aşamaması üzerine görevinden ayrıldı.

                    Yerine seçilen Altan Öymen 1 Ekim 2000 tarihinde yapılan 11.Olağanüstü Kongre’de Baykal karşısında seçimi kaybetti.Muhaliflerini etkisiz hale getiren Deniz Baykal, eski sol politikalardan uzak bir çizgi izliyor.

                    Yorum

                    • fuga
                      Senior Member
                      • 27-08-2004
                      • 6397

                      #40
                      Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                      Afşin .

                      Afşin
                      (Haydar bin Kavus)
                      Türk asıllı Abbasi kumandanı.

                      Orta Asya’da Uşrusana’da doğmuş olup, doğum tarihi bilinmemektedir. Kan davası yüzünden Horasan’a oradan da Bağdat’a geldi. İslamiyeti kabul ederek Abbasi halifesinin hizmetine girdi ve Haydar ismini aldı.

                      Me’mun 822-823 (H. 207) senesinde Ahmet bin Ebu Halid kumandasındaki halifelik ordusunu, Afşin’in rehberliğinde, Türkistan’da Semerkand ile Fergana arasındaki Türklerle meskun bir bölge olan Uşrusana’ya gönderdi. Halifelik ordusunun Uşrusana’ya geldiğini gören halk, endişe içine düştü. Ancak Afşin’in babası ve kardeşi Müslüman olunca, halkın çoğu İslamiyeti kabul etti. İslamiyetin getirdiği yaşayış şekli halk arasında hızla yayıldı.

                      Babasının vefatından sonra Haydar bin Kavus (Afşin), Uşrusana valisi oldu. Bölgede İslamiyetin yayılmasına çok hizmet etti. Bu hizmeti Halife Me’mun tarafından takdir edilerek, kendisine halifelik ordusunda vazife verildi.

                      Afşin, 830 senesinde Aşağı Mısır’daki Berka, El-Beşarud, El-Biyame ve El-Huf şehirlerindeki isyanları bastırdı.

                      Afşin, Mu’tasım zamanında da Abbasi halifeliğine isyan eden siyasi ve dini maksadlı asileri cezalandırmak için vazifelendirildi. İran ve Azerbaycan’daki hürremiyyeciler isyan etmişlerdi. 816 senesinden beri isyan halinde olan Babek Hürremi üzerine gönderildi. Uzun çarpışmalarından sonra Babek’i yendi. Babek, 838’de yakalanarak idam edildi.

                      Halife Mu’tasım da, Afşin’i murassa, tac, hil’at ve külliyatlı mikdarda para ile mükafatlandırarak Sind Valiliğine tayin etti. Büyük itibar kazanan Afşin’in halifelik ordusundaki kumandanlık mevkii birinci dereceye yükseldi.

                      838’de Mu’tasım’ın Anadolu seferine katıldı. Amuriye savaşında ordunun sağ kanadına kumanda ederek zafer kazanılmasında büyük rol oynadı.
                      Afşin, Amuriye seferinden sonra, Sind valiliğine devam etti. Halife Me’mun ve Mu’tasım devirlerinde askeri muvaffakiyetler kazandı. Başta halife olmak üzere, devlet erkanı, ahali ve askerler arasında itibarı arttı. Ancak bazı şikayetler üzerine 840 senesinde mahkemeye verildi. Uyun’da bir yıla yakın hapis yattı. Hapis hayatı onu çok yıprattı. 841 senesinin ilkbaharında hapishanede vefat etti.
                      ABDURRAHMAN AKDÜZEN

                      Yorum

                      • fuga
                        Senior Member
                        • 27-08-2004
                        • 6397

                        #41
                        Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                        Ahmed İzzet Paşa </B>
                        ESERLERİ

                        Feryadım
                        Cilt: 1
                        Ahmed İzzet Paşa
                        Nehir Yayınları / Hatıralarla Yakın Tarih Dizisi

                        ... Ahmet İzzet Paşa muhtelif rütbelerde, kurmay subayı ve komutan olarak katıldığı Tesalya, birinci ve ikinci Yemen seferleri, Balkan Harbi ve Dünya Savaşında yararlı hizmetler görmüş İkinci Meşrutiyetin ilanının hemen arkasından tayin olunduğu Genelkurmay Başkanlığı esnasında düşünüp tasarladığı ve uyguladığı ordu teşkilatı, sonradan bütün dünya ordularınca benimsenip örnek alınmıştır. Paşa, Osmanlı-Türk ordusunun son dönemlerinin en kıymetli ve mümtaz ordu komutanlarından olduğu gibi 1. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devlet ricalinin de en önemli kişilerinden biridir. Yazıp gelecek nesillere yadigar olarak bıraktıkları devrin askeri, politik, kültürel ethique düşünüş ve icraatını aydınlatmaktadır.


                        Feryadım
                        Cilt: 2
                        Ahmet İzzet Paşa
                        Nehir Yayınları / Hatıralarla Yakın Tarih Dizisi

                        Sultan II. Abdülhamid'in Saltanat devrinden Birinci Dünya Savaşı'nın son günlerine kadar olan zamanı içine alan "Feryadım"ın ilk cildinin konusu ağırlıklı olarak askeri iken, Dünya Savaşının son günlerinden Saltanat ve Hilafetin kaldırılmasına kadarki dönemi içine alan bu ikinci cilt tamamen siyasi olaylara hasredilmiştir...

                        Yorum

                        • fuga
                          Senior Member
                          • 27-08-2004
                          • 6397

                          #42
                          Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                          Cacabey
                          Kırşehir emiridir. Kırşehir’e büyük hizmetler görmüş tarihi şahsiyettir. Cacabey’in babası Ceceli aşiretinin beyi Bahaddin Caca’dır. Caca Bey’in 1240 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Gençliği hakkında bilgi yoktur. Moğol istilası yıllarında Moğollar’ın dikkatini çekerek kısa zamanda büyükler arasına karışmıştır. III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Anadolu’da pek çok hayrat yaptırmıştır. Eskişehir’den Tokat’a oradan da Kırşehir’e tayin edilmiştir.

                          Kırşehir’e geldği zaman asi Emirhor Esededdin üzerine yürümüş, hepsini kılıçtan geçirmiştir. Caca Bey, bir ara Mısır Memlük’u Sultan Baybars’a esir düşmüşse de sonradan serbest bırakılmıştır.

                          Cacabey, 1270 yılında Hacı Bektaş Veli, 1273 yılında Mevlana ile görüşmüştür.

                          Cacabey, 1272 yılında bir medrese kurarak ismini ebedileştirmiştir. Şehrin tam ortasında olan bu medresenin kubbesi açık ve altında su kuyusu vardır. Bu kuyuya akis eden yıldızları tetkik ederlerdi. Medresede astronomi çalışmaları yapılmakta idi. Şimdi minare olarak kullanılan kulesi rasat kulesi idi.

                          Caca Bey’ e ait Arapça ve Moğolca 4 vakıfname bulunmaktadır. Bu vakıfnamelerde medresi, mescit , hanık&#226;a, zaviye, mektep, dar’ül el süleha, türbe ile Kayseri, İskilip ve Eskişehir’de pek çok eserler yaptırdığı yazılmaktadır.

                          Yorum

                          • fuga
                            Senior Member
                            • 27-08-2004
                            • 6397

                            #43
                            Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                            Doğan Güreş ( 1926)


                            GÖREV SÜRESİ:
                            6 Aralık 1990 - 30 Ağustos 1994

                            Orgeneral GÜREŞ; 1926 yılında Adana'da doğdu. 1945 yılında Kuleli Askeri Lisesi'nden, 1947 yılında Nakliye (Ulaştırma) Asteğmen rütbesi ile Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1949 yılında Ulaştırma Sınıf Okulu'nu bitirdi. Muhtelif karargah ve birliklerde Kısım Amirliği, Bakım Subaylığı, Takım ve Bölük Komutanlığı yaptı. 1963 yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1965 yılında bitirerek Kurmay oldu. 1973 yılına kadar çeşitli karargah ve birliklerde, Atina'da görev yaptı. 1973 yılında Tuğgeneral, 1977 yılında Tümgeneral, 1981 yılında Korgeneral, 1985 yılında Orgeneralliğe yükseldi. Tuğgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığı, SHAPE Lojistik ve Silahlanma Dairesi Başkan Yardımcılığı ve Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tugay Komutanlığı, Tümgeneral rütbesi ile Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı, Korgeneral rütbesi ile Genelkurmay Personel Başkanlığı ve 3 ncü Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. Orgeneral rütbesinde Harp Akademileri Komutanlığı ve 1 nci Ordu Komutanlığı yaptı. 23 Ağustos 1989 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, 4 Aralık 1990 tarihinde Genelkurmay Başanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 1994 tarihinde emekliye ayrıldı.

                            İngilizce bilir. Evli iki çocukludur.

                            GÜNDEM

                            Güreş, Çayan gibi konuştu
                            20 Aralık 2002 Milliyet

                            Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, "Türkiye’yi oligarşi yönetiyor" dedi. ‘Oligarşi’ kavramını Kızıldere’de öldürülen Çayan kullanıyordu

                            Eski Genelkurmay Başkanı ve DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde radikal sol gruplar arasında yaygın kullanılan bir ifadeyi kullanarak, "Türkiye’yi oligarşi yönetiyor" dedi.
                            ‘Oligarşi’ kavramı, 1970’li yıllarda Kızıldere’de çatışmada öldürülen THKP - C lideri Mahir Çayan’ın tezlerinde geçiyordu. Kavram, çok küçük bir sermaye grubunun egemenliği olarak daha çok Latin Amerika rejimleri için kullanılıyordu.
                            Güreş, önceki gece Kanal D’de yayımlanan "Genç Bakış" programında yazarımız Abbas Güçlü’nün sorularını yanıtladı. "Türkiye’yi bir kere hükümetler, Meclis idare etmiyor. Oligarşi idare ediyor" diyen Güreş, "Dışarıdan sevk - i idare edenler var. Doğan Paşa acı söyler, ama dosttur, iyiyi söyler. İnşallah bundan sonra olmaz. Bir defa Türkiye’de kuvvetler ayrılığı yok" görüşünü dile getirdi. Güreş, Güçlü’nün, "Hep ‘Türkiye’yi askerler idare eder’ derler. Siz ise askerler değil, oligarşi diyorsunuz" sözleri üzerine "Oligarşi, oligarşi" karşılığını verdi. Güçlü’nün, "Bunlar kim peki?" sorusuna da Güreş şu yanıtı verdi: "Bunlar hükümetleri devirirler. Bunlar hükümetlerin ellerindeki imk&#226;nlardan çok kolay yararlanırlar. Bunların 3 milyardan fazla dolar borçları vardır. Vermezler, ama h&#226;l&#226; dışarda gezerler. Söyletmeyin beni, kapatayım bunu. Çünkü benim sözlerim biraz daha çok şey görür."

                            Yorum

                            • fuga
                              Senior Member
                              • 27-08-2004
                              • 6397

                              #44
                              Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                              Cengiz Han ( 11.08.1166)- (26.08.1226) </B>
                              1167 yılında doğdu. Moğol kağanı ve Moğol devletinin kurucusu. Asıl adı Temuçin’dir. Temuçin, 13 yaşlarında iken, babasını kaybetti. Henüz küçük olduğundan, kabilesi, onu bırakıp Tayciutlar’a katılmak istedi. Annesi Helün Hatun, binbir çaba ile kabilenin küçük bir bölümünü geri çevirebildi. Nice güçlük ve sıkıntıya rağmen, varlıklarını sürdürebildiler. Bütün bu olaylar sırasında, Temuçin’deki önderlik yetenekleri kendisini belli ediyordu.

                              Cengiz, han olduktan sonra Çin’deki Kitün/Chin sülalesinin, kuzey sınırlarında Tatarlar’a karşı giriştiği bir harekete katıldı ve Tatarlar ezildi. Ona göre Tatarlar atalarına kötülük edip, ölümüne neden olmuşlardı. 1202’te Tatar kabileleri ile savaştı ve onları yendi.
                              Cengiz Han, Moğolistan’ın tek gücü durumuna gelmişti. 1206 ilkbaharında, Onon ırmağı boylarında bir kurultay toplandı. Bu kurultay, bütün kabilelerin temsilcileri Han Cengiz’i, bakanlığa (Kağan) getirdiler. Cengiz unvanı da bu sırada verilmiş olmalıdır.

                              Cengiz Kağan Çin’den batıya giden ticaret yolunu denetimlerinde tutan Tangutlar’la savaştı. 1209’da kendisi de sefere katıldı. Başkent Ning-hia düşmediyse de, Tangutlar denetim altına alındı. Cengiz Kağan, Asya’nın doğusunda büyük bir güç olarak ortaya çıkarken, Orta Asya’nın kudretli devleti de Harezmşahlar’dı. İki ülke arasında bir çok elçiler gidip gelmişti. Cengiz, iki ülke arasında özellikle ticaretin gelişmesinden yana olduğunu belirtmiş, Harezmşah ülkesinden gelen kervan mallarını uygun fiyatlarla satın almıştı. Cengiz, 1218’de bir kaç elçisi dışında tamamı Müslüman olan tacirlerin yönettiği 450 kişilik bir kervan hazırlatıp gönderdi. Cengiz’in Moğollar’ı tek bir devlet altında toplaması sonucu, eski Göktürk topraklarındaki bazı Türk boylarının Batı’ya doğru göçü başlamıştır. Asya’daki dinler mücadelesinde, Cengiz’in Şaman inancında olmasına karşın, siyasal açıdan İslamiyet’e yakınlaşmasıyla islamiyet’e destek sağlamıştır. Cengiz’le birlikte Asya’nın iktisadi yaşamı da değişime uğramıştır. Ülkeler arası ticaret yeni boyutlar kazanmış, sınırlar ve gümrükler ortadan kalkmıştır. Asya’da tek bir devletin egemen olmasıyla Asya’nın batısı ile doğusu arasındaki ticari ilişkiler gelişmiştir. 1227 yılında öldü.

                              Yorum

                              • fuga
                                Senior Member
                                • 27-08-2004
                                • 6397

                                #45
                                Konu: Biyografiler...Sürekli Güncel

                                Eşref Bitlis ( 1933)- (1993) </B>
                                1933 Malatya-1993 Ankara) Jandarma Genel Komutanı.
                                1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan Teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisini tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı. Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de Tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de Tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da Korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da Orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı..

                                Bitlis bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapar ve helikopteri inişe zorlarlar.Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'de henüz çözümlenmemiş bir şekilde uçağının düşmesi sonucu öldü.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor