Dünden bugüne "Temiz Eller Operasyonu"

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    Dünden bugüne "Temiz Eller Operasyonu"

    Türkiye'de olanlarla, İtalya'da gerçekleşenler arasında bir çok benzerlik mevcut.

    1990'ların ilk yarısında, İtalya'da başlayan "Temiz Eller" operasyonu ve sonraki gelişmeleri, konunun uzmanı gazeteci Nilgün Cerrahoğlu'na sorduk. Bir de "La Politique Mensonge" (Politikada Yalan) kitabından yararlandık.

    Temiz Eller

    Temiz Eller, mafya ile mücadelede birikim kazanan bir grup Milanolu hâkim ve savcının eseriydi. Soğuk savaş sona erince, Komünist Parti ve onun karşıtı Hıristiyan Demokratlar varlık sebeblerini büyük ölçüde kaybettiler. Gerçi, Hıristiyan Demokratların başını geçtiği bir koalisyon iktidardaydı ama, politikacıların geçmişten gelen yolsuzluk iddialarını taşıyacak güçleri kalmamıştı. Partilerin pek çoğu, boğazlarına kadar pisliğin içine batmışlardı. İşte bu iktidar boşluğundan yararlanan savcılar, siyasetçilerin üzerine gidip, onlar hakkında soruşturma açmaya başladılar; 180 senatör ve milletvekili yargıya hesap verdi; hâkimler, bir çoğunu mahkûm etti. Bu arada, Hıristiyan Demokrat lider Andreotti ve Sosyalist lider Craxi de kendini adaletin pençesinden kurtaramadı. Craxi 31 yıla mahkûm oldu. Kaçıp Tunus'a sığındı, orada öldü.

    Berlusconi

    Bugün İtalya'nın Başbakanı olan Berlusconi, Craxi'nin yakınıydı. Onun desteği ile büyümüş, zenginleşmiş, medyada güçlenmişti. O da sahip olduğu televizyon kanallarıyla Craxi'ye arka çıkıyordu. Craxi'nin çöküşünden sonra, sıranın kendisine geleceğini anlayan Berlusconi, siyasete girdi. Savunma içgüdüsüyle hareket ediyordu. 1994'te seçimleri kazandı. İlk işi "Temiz Ellerle" mücadeleye girişmek oldu. Yolsuzluk ve rüşvet davalarında, tutukluluk süresini kısaltan bir kanun hükmünde kararname yayınladı. Bu kanun hükmünde kararnamenin sonucunda, rüşvet ve yolsuzluktan sanık 1165 kişi serbest kaldı. Berlusconi'nin yakınları da böylece tutuklanmaktan kurtuluyorlardı.

    İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi şöyle konuşuyordu: "Hapishanelerde yargılanmayı bekleyen zavallılar var. Bu durum, medeni bir ül***e yakışmaz. Yolsuzluk sanıklarını hapishanelerden kurtarıp, zengin, imtiyazlı bir grubu himaye ettiğimi söylemek kocaman bir yalandır. Kamuoyunda itibarımı kaybetsem dahi, hukuk ve ahlâka aykırı olarak hapishanede tutulanları serbest bırakacağım. Hukuku savunan partimiz, kelepçeli adaleti yenecektir."

    Sonun başlangıcı

    Halk, Berlusconi'nin soyguncuları salıvermesine büyük tepki gösterdi. Onun "Haydi İtalya" sloganına karşı halk, "Haydi Hırsızlar" diye sokaklara döküldü.

    Berlusconi'nin, 1983-1987 yıllarında başbakanlık yapan sosyalist Bettino Craxi ile ilişkileri, hatta mafya ile bağlantıları gündeme getirildi.

    Berlusconi, kanun hükmündeki kararnameyi geri almak zorunda kaldı.

    Temiz Eller'in hâkimleri atağa geçti. Berlusconi'nin sahibi olduğu Fininvest'in, bazı devlet yetkililerine rüşvet verdiği iddiası ortalığı karıştırdı. Kardeşi Paola Berlusconi tutuklandı. Sonuçta, Başbakan Silvio Berlusconi, kamuoyu araştırmalarında bir ayda 18 puan birden kaybetti. "Temiz Eller'in, ekonomiyi ve işletmeleri tahrip ettiğini, İtalya'nın yargıçlar devleti haline geldiğini" söylüyordu. "Eğer ül***i yönetmek istiyorlarsa halkın oyunu alsınlar" diyordu.

    22 Kasım 1994'te, Fininvest'i bizzat idare ettiği dönemde, Silvio Berlusconi'nin de rüşvet işine karıştığı iddiası ortaya atıldı. 13 Aralık 1994'te Milano Savcısı, tam 7 saat Başbakan Berlusconi'yi sorguladı.

    O halâ "Milli irade hırsızlığından" söz ederek halkı kendi saflarına çekmeye çalışıyordu. Ama koalisyonun üçüncü ortağı Kuzey Ligi ve lideri Umberto Bossi desteğini çekince, Milli Birlik (Alliance Nationale) hükûmeti düştü. Berlusconi 7 ay işbaşında kalabilmiş, sonunda siyasete girmesinin ana sebebi olan Temiz Eller operasyonuna yenik düşmüştü.

    2001 Mayıs'ında, sahibi olduğu büyük medya gücüne dayanarak yeniden iktidara geldi. Bu arada, başarılı avukatlar sayesinde bir çok davasını zaman aşımına sokmuştu. İktidar olur olmaz yayınlattığı bir kanunla, "Şirket hesaplarında sahtekarlık yapılmasını suç olmaktan" çıkarttı. Sahtekarlığın "hata" olarak kabul edilmesini sağladı.

    Gerçi Temiz Eller, bir soygun yuvası haline gelen eski partileri dağıtmış, çok sayıda ünlü politikacıyı da tasfiye etmişti. Ama büyük bir medya gücüne sahip olan Berlusconi'nin, yeniden başbakanlık koltuğuna oturarak rövanşını alması, önlenememişti.

    Berlusconi'nin popülaritesi, başbakan olduktan 1 ay sonra tam 18 puan düşmüştü. Neden?

    Çünkü Berlusconi, iktidara gelir gelmez, temiz eller operasyonuna karşı savaş açmıştı.

    Bugün bizim bazı politikacılarımızı hatırlatır tarzda savcılarla mücadele ediyor, "eğer ül***i yönetmek istiyorlarsa, siyasete girsinler, seçilip gelsinler" diyordu. "Milli irade ve demokrasi kavramını" pisliğin üzerini örtmek amacıyla kullanıyordu.

    İtalya'da, Şubat 1992'de, Milano'lu hâkimler tarafından "Temiz eller" operasyonu başlatılmıştı. 90 milletvekili ve senatör, soruşturma kapsamına alındı. İtalya kanunları, yolsuzluk iddiaları dolayısıyla kişilerin gözaltında tutulmalarına imkân veriyordu. Berlusconi, başbakan olur olmaz, kanun hükmünde bir kararname ile, bu imkânı ortadan kaldırdı. Böylece, 1165 yolsuzluk sanığı hapishaneden çıktı.

    Halk, Berluconi'nin seçimde kullandığı "Haydi, İtalya" sloganına nazire olarak, "Haydi hırsızlar" (Forza ladri) diye sokaklara döküldü. Kamuoyu baskısı öylesine büyüktü ki, başbakan, kanun hükmündeki kararnameyi geri çekmek zorunda kaldı.

    Berlusconi, devlet televizyonunu da denetim altına almaya çalıştı. Tam olarak bunu başaramayınca, hükûmet icraatını öven (bir nevi Türkiye'deki icraatın içinden programları gibi) kısa spotlar yayınlattı devlet televizyonu RAİ'de. Ama yayını denetleyen kuruluşun başındaki Guiseppe Santaniello, bir sosyal faydası bulunmadığı gerekçesiyle, reklâm spotlarının devlet televizyonunda yayınlanamayacağı kararını aldı.

    Fininvest'i yönettiği dönemlerde, rüşvet verdiği iddiasıyla karşılaştı Berlusconi. Başbakan "İstifa etmeyeceğini, adaletin kendisini suçlamak üzere manipüle edildiğini, demokrasinin ilk kuralının, seçilmişlerin ül***i yönetmek olduğunu" söylüyordu. Ama İtalya kanunları müsait olduğu için, Milano savcısı tarafından, tam 7 saat sorgulandı. Koalisyon ortağı Umberto Bossi'nin partisi tarafından azınlığa düşürülmeyi beklemeden, Berlusconi istifa etti. Ancak 1 yıl, iş başında kalabilmişti.

    Milli irade ve demokrasi silâhını pervasızca kullanıyordu. "Demokrasi ve milli irade çiğnenmiştir. Ülke tuzağa düşürülmüştür" diyor ve taraftarlarını bütün illerde sokağa dökülmeye davet ediyordu.

    Berlusconi hakkındaki 11 adli dosyanın hepsinin muhtevasını bilemiyoruz. Ama bunlardan biri vergi memurlarına rüşvet, diğeri de, televizyon kanallarının dağılımı sırasında, kendisini kollayan sosyalist partisi başkanı Bettino Craxi'ye 10 milyar liret verdiği iddiası. Bettino Craxi'nin çeşitli yolsuzluk dosyalarından yargılanıp, mahkûm olduğunu da hatırlamak gerekir.

    Nazlı ILICAK/YeniŞafak (Haziran-Aralık 2001 Kesitler)
İşlem Yapılıyor
X