Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...



    Ankara Büyükşehir Belediyesi sosyal yardımlar kapsamında dar gelirli ve ihtiyaç sahibi 400 bin aileye içinde çeşitli gıda ve temizlik maddeleri bulunan yardım paketleri adreslerinde teslim ediliyor.

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Melih Gökçek yaptığı açıklamada, 400 bin dar gelirli aileye içerisinde çeşitli gıda ve temizlik maddelerinin bulunduğu paketlerin, 1 Nisan tarihinden itibaren dağıtılmaya başlandığını bildirdi. Gökçek, başlattıkları çalışmaların toplumsal barışın sağlanmasında ve yoksulluktan kaynaklanan suçun azalmasında önemli işlevi olduğunu belirterek, "Mağdur durumdaki insanlarımıza zor şartlarda yaşam desteği vermeyi sürdüreceğiz” dedi. Gökçek, mücavir alan sınırları içerisinde yaşayan ve ekonomik sıkıntı çeken Ankaralıların temel ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceklerini kaydetti.

    YARDIM KOLİSİNDE NELER VAR

    Büyükşehir Belediyesi'nin 25 ayrı ekiple 400 bin aileye dağıtımını gerçekleştireceği yardım kolileri içerisinde bulunan gıda ve temizlik maddeleri şöyle:

    “Makarna (10 kg), ayçiçek sıvı yağ (5 lt), un (5 kg), arpa şehriye (2 kg), zeytin (2 kg), peynir (2 kg), salça domates (2 kutu), sofralık tuz (1.5 kg), pirinç (5 kg), kuru fasulye (2 kg), bulgur (2 kg), nohut (2 kg), çay (3 kg), şeker (6 kg), el sabunu (750'şer gr), banyo sabunu (1 kg), çamaşır deterjanı (3 kg), bulaşık deterjanı (2 kg), tahin helva (2 kg) ve reçel (4 kg)”

    ANKA
  • 67TOPRAK
    Senior Member
    • 12-11-2005
    • 3015

    #2
    Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

    Allah kendisinden razi olsun.

    birzamanlar yerden yere vuruldu bu baskan. belki suanda yine aynidir bilmiyorum.

    Yorum

    • TA2CCC
      Banned
      • 03-06-2004
      • 8304

      #3
      Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

      Herne kadar altında politik çıkarlar da yatsa Allah katında yardım yardımdır.

      Allah razı olsun olaya yardımcı olan kuruluşlardan.: )

      Yorum

      • anterior
        Senior Member
        • 06-11-2006
        • 6453

        #4
        Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

        Originally posted by 67TOPRAK
        Allah kendisinden razi olsun.

        birzamanlar yerden yere vuruldu bu baskan. belki suanda yine aynidir bilmiyorum.
        Mart ayı içerisinde, yaptırmış olduğu kavşaklardan özellikle ikisi hakkındaki olumsuz düşüncelerimi burada dile getirdim. Ama bu tarz haberini de nette gördüğüm halde es geçemem. Eğer dürüstlükten söz ediyorsak; doğruları takdir edebildiğimiz gibi, yanlışları da eleştirebilmeliyiz. : )

        Yorum

        • 67TOPRAK
          Senior Member
          • 12-11-2005
          • 3015

          #5
          Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

          Originally posted by anterior
          Mart ayı içerisinde, yaptırmış olduğu kavşaklardan özellikle ikisi hakkındaki olumsuz düşüncelerimi burada dile getirdim. Ama bu tarz haberini de nette gördüğüm halde es geçemem. Eğer dürüstlükten söz ediyorsak; doğruları takdir edebildiğimiz gibi, yanlışları da eleştirebilmeliyiz. : )

          hocam ben burada kimin ne yazdigina karsilik degil, genel anlamda yazdim. tv lerdende seyrettik. baskani yildirmaya calistilar.

          biz bir cami yaptiriyoruz. yonetim 1 kurus para almadan is yapmaya calisirken, vatandas demedigini birakmadi. her yaptigimiz toplantilarda vatandas dusunmeden konusurken secim gunu gelip cattiginda aday listesi asildiginda kimseden ses cikmadi. kimse isin icine girmek istemedi. konusmak kolaydi cunku. 1 kisiden ses cikmadi. cunku olmayacagini yapamayacaklarini biliyorlardi. 1 milyon euroluk isin icinden cikmak okadar da kolay degil.


          ha birde sunu hatirlatayim.
          öndersiz organizasyon düsünülemez.

          organizasyonda kimlerin isimleri varsa
          Allah hepisinden razi olsun. baskanin kendisinden de.
          Son düzenleme 67TOPRAK; 01-04-2008, 16:46.

          Yorum

          • cemal344
            Senior Member
            • 03-11-2005
            • 3977

            #6
            Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

            Seçim yatırımı

            Yorum

            • sarslan724
              Senior Member
              • 28-03-2005
              • 7947

              #7
              Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

              insanlara gıda paketi dağıtarak çözülebilecek gibi bir sorun değil türkiye' deki. sadece ankara için konuşmuyorum. ekonomi sadaka ekonomisi üzerine oturtuldu. bu insanlara iş bulunmazsa, herhangi bir işte çalışabilecek kadar bir eğitim verilmezse bu yardımlar yapılmaya devam edecektir. ancak bu yardımlar ekonominin gidişatına göre kısa zaman sonra kesilecek gibi gözüküyor. kısacası insanlara balık vermek yerine, balık tutmanın öğretilmesi gerekiyor.

              yukarıda yazdıklarım türkiye geneli içindi. melih gökçek hakkında da yazmadan geçemeyeceğim. çok işler yaptı gibi görünüyor. evet yaptı da ancak ankara' da yaşamayanlar bunların detaylarını göremiyor maalesef. ankara' da 90 günde yaptığı 20 küsür alt geçit, kazalar için kara nokta. atatürk bulvarı, yapılmadan önce trafik açısından daha rahattı. ve tabiki geçen yaz yaşanan su kesintileri. kızılırmak suyu halen gelmemesine karşın tekrar su kesintisi gündeme gelmedi. belki ocak' tan sonra çok yağış oldu, onun da etkisi vardır ancak ocak ayına kadar da sular hiç kesilmedi. su kesintisi yaşanan dönemde tankerlerle satılan su ve bidon fabrikası kurulması konusunda değişik söylemler de mevcut ama tabiki ispatlanamıyor bunlar.

              Yorum

              • YuSuF ErGiN
                Senior Member
                • 23-01-2006
                • 10188

                #8
                Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                buda yeni yardım paketi :D:D

                - ALINTI -

                Yorum

                • eren511
                  Member
                  • 29-07-2006
                  • 2805

                  #9
                  Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                  Seçim yatırımı
                  bencede.. seçmenin ağzına bir parmak bal çalmaktan öteye gitmeyen bir hareket daha çok duyarız bu hareketleri haritanın sağına yapılan bedava kömür yardımları filan sanırım yaranın yeri belli onuda çok iyi biliyorlar ve iyide kullanılıyor o yaraya fakat çözüm yok ama yinede hayır hayırdır

                  Yorum

                  • cunuyil
                    Senior Member
                    • 27-09-2005
                    • 7297

                    #10
                    Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                    Sosyal devlet ilkesine binaen yapılan bu yardımda baştan aşağı emeği geçen herkesten ALLAH(C.C.) razı olsun.

                    Yorum

                    • YuSuF ErGiN
                      Senior Member
                      • 23-01-2006
                      • 10188

                      #11
                      Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                      Originally posted by cunuyil
                      Sosyal devlet ilkesine binaen yapılan bu yardımda baştan aşağı emeği geçen herkesten ALLAH(C.C.) razı olsun.
                      Sosyal devlet ilkesine binaen;

                      neden sağlık sistemi ücretsiz değil
                      neden emeklilik kaldırıldı ( yaşarken emekli olmak, yasa kabul edildiğinde hayal olacak ) ?
                      neden emeklilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyor? ( maaşlarına refah payı yansıtılmıyor mesela )


                      sosyal devlet bunları mı yapmalı ?


                      bu sosyal devlet'den çok, elindeki imkanlar ile yatırım yapmaktır.

                      Ne yatırımı olduğunuda daha önceki mesajlarda belirtenler olmuş zaten .......

                      SOSYAL DEVLET


                      1. Giriş
                      Sosyal Devlet klasik liberal demokrasinin ekonomik ve siyasal temellerini değiştirmeden sosyal güvenliğin sağlanması, işsizliğin önlenmesi, emeğiyle yaşayanların korunması ve yaşam düzeylerinin yükseltilmesi yoluyla sosyal eşitsizlikleri giderme işlevini yüklenen devlete denir1. Kapitalizmin getirdiği sosyal dengesizlik ve sosyal adaletsizliğe emekçi sınıflardan gelen güçlü tepkinin sonucu 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu kavram daha çok kara Avrupa'sına aittir. Sosyal bakımdan zayıf sınıflara yardım ederek sosyal adaleti ve insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyini sağlama fikrini savunur ve devlete bunları bir ödev olarak yükler. Ayrıca sosyal devlet anlayışı, Ergun Özbudun tarafından “devletin sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini gerekli ve meşru gören bir anlayış”2 olarak tanımlanmaktadır. Bir başka kaynakta da yurttaşların toplumsal (sosyal) durumlarıyla, refahlarıyla ilgilenen ve yurttaşlara asgari bir yaşam düzeyi sağlayan devlet3 olarak tanımlanmaktadır.
                      Sosyal devlet kavramı gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında farklı anlamlara sahiptir. Gelişmiş ülkelerde sosyal devletten beklenen kapitalizmin getirilerini halka daha adaletli bir biçimde dağıtmasıdır. Gelişmemiş ülkelerde ise her alanda her türlü faaliyet gösteren bir devlet modeli anlaşılır. Yani bu durumda fikrimce gelişmiş bir toplum devletçi yaklaşıma ihtiyaç duymayacağı için Sosyal Devlet sadece gelirlerin dağılımıyla ilgilenir. Gelişmemiş toplumlarda ise halkın elinde yeterli sermaye bulunmadığı için Sosyal devlet kendi eliyle yatırımlar yapar. Bu durumda ülkemizi örnek gösterebiliriz Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet eliyle yatırımlar yapılırken daha sonraki yıllarda halkın ekonomik refahında artış gerçekleşmiş ve devlet özelleştirmeye önem vermeye başlamıştır.
                      Sosyal devlet kavramı yeni çağdaş bir devlet ve toplum anlayışını da beraberinde getirir. Sosyal devlet vatandaşlarıyla daha çok ilgilenmekte ve daha çok alanda faaliyet göstermektedir. Sosyal devlet toplumuysa bu haklarının farkında ve onları kullanabilme yetisine sahip insanlardır.
                      Sosyal devlette halkla devlet arasında karşılıklı bir ilişki vardır.Devlet sosyal hakları kendinden tanıdığı halkına bu hakların getirilerini de vermek zorundadır. Hakları olan toplumsa bu hakları savunmalı yeri geldiğinde hakkını aramalıdır. Hem halkın hem devletin birlikte sorumluluk altına girdiği bir kavramdır Sosyal Devlet.

                      2. Jandarma Devletten Sosyal Devlete
                      Sosyal devlet anlayışı on dokuzuncu yüzyılda hâkim olan “jandarma devlet ” anlayışının tam tersidir. Liberal felsefeden esinlenen jandarma devlet anlayışına göre, devletin görevleri, savunma, güvenlik ve adalet hizmetlerinden ibarettir. Bu anlayışa göre devlet bireylerin güvenliğini sağlamalı, ama onların faaliyetlerine müdahale etmemelidir. Jandarma devlet anlayışına göre, devletin ekonomik ve sosyal hayata müdahalesi sadece gereksiz değil, aynı zamanda ekonominin doğal kanunlarının işleyişini bozacağından zararlıdır da4.
                      Tarih boyunca burjuva sınıfının istediği hep en ufak devlet olmuştur. En ufak devlet en az karışan devlet olacağından liberal düşünce sosyal devleti desteklemez. Fikrimce bu noktada emperyalizmin klasik anlayışı olan küçük devleti yönetmek daha kolaydır kavramıyla ilişki kurulabilir. Çünkü küçük devlet yurttaşların hayatına en az müdahale eden devlet tipidir. Böylece liberal sistem küçük devletlerde istediği gibi at koşturabilir.

                      a. Neden Sosyal Devlet Varolmalı?
                      Sosyal devlet insana en yakın devlet biçimidir. Ne kapitalist sistem gibi halktan kopar ne de komünist sistem de olduğu gibi halkı kısıtlar. Sosyal Devletin insan ve halk odaklı olması bile bu sorunun cevabını verir. Kapitalizmin acımasızlığı altında ezilen toplumları gördükçe sosyal devlet gerekliliğinin önemi kat kat daha fazla artar. Devlet kendine yönelmek yerine devleti oluşturan halka odaklanmalıdır. Halk devlet için değil devlet halkın refahı için varolmalıdır. Günümüzde toplumlar arası rekabet giderek artmaktadır ve bunun tek sorumlusu liberal kapitalist sistemin ağır rekabet koşullarıdır. Aynı zamanda pragmatist yaklaşımlar yüzünden her toplum giderek kendine dönmekte ve diğer toplumlardan sadece fayda sağlamaya çalışmaktadır. Eğer insanlık bir arada bir gelecek düşlüyorsa günümüz dünyasının seçilen yolu kesinlikle bizi bir hedefe vardıramaz. Dünyamızı ancak paylaşımcı eller üstünde kaldırabiliriz. İnsanlık varolduğu sürece devletlerde varolacaktır ama insan için.
                      3. Sosyal devlet sosyalist devlet ayrımı
                      Sosyal devlet ve sosyalist devlet aynı kavramlar değildir. Sosyalizme göre tüm üretim araçları devlet kontrolünde olmalı ve devlet tarafından işletilmelidir. Özel mülkiyeti ortadan kaldırır ve serbest rekabeti yasaklar.Serbest rekabet yerine merkezi planlama vardır.
                      Anayasamızda sosyalist devlet kavramını değil sosyal devlet kavramını benimsemiştir. Anayasamızın 35’inci maddesi ve 48’inci maddesinde tanınan haklar ki bunlar “miras ve mülkiyet hakkı” ve “çalışma, sözleşme ve özel teşebbüs hürriyetlerini” kapsar ; bunun bir göstergesidir. Ancak bu haklar jandarma devlet ilkesinde olduğu gibi bazı sınırlamalara tabiidir. Örneğin Anayasamızın 35’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, mülkiyet ve miras hakları “kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir”. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de, “mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz”. Yine aynı şekilde özel teşebbüs hürriyeti de sınırlanmıştır.
                      a. Sosyalizm
                      Sosyalizm, iktidar ve üretim araçlarının halk tarafından kontrol edildiği bir toplum fikrine dayanan bir düşünce sistemidir. Bununla birlikte, sosyalizmin fiili anlamı uygulamada zaman içinde değişmiştir. Siyasi bir terim olması nedeniyle, sınıfsız bir toplumun oluşturulması amacıyla, devrim ya da toplumsal evrimle örgütlü bir emekçi sınıf kurulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Sosyalizm, kökenlerini sanayileşme dönemindeki aydınlanma düşüncesinde dile getirilen siyasal ve sosyal eşitlik isteğinden almıştır. Giderek artan bir şekilde modern demokrasilerde de sosyal reformlar üzerine yoğunlaşılmaya başlanmıştır. Sosyalizm ve sosyalist terimi, bir dizi ideolojiye, bir ekonomik sisteme, varolmuş yahut varolan bir devlete işaret edebilir.
                      Terimin ilk kullanılışı 19. yüzyılın başına kadar gider. İlk kez 1827’de İngilizce de, öz gönderimsel olarak, Robert Owen’ın takipçilerini adlandırmak için kullanılmıştır. Fransa’da, yine öz gönderimsel olarak, 1832 yılında l’Encyclopedie nouvelle’deki Saint-Simon, ardından Pierre Leroux ve J. Regnaud’un fikirlerinin takipçisi olanlar için kullanılmıştır. Kelimenin kullanımı hızlı bir biçimde yayıldı ve değişik zamanlarda ve yerlerde değişik şekillerde kullanıldı. Farklı kişiler ve gruplar kendilerini sosyalist ve sosyalist karşıtı olarak tanımladılar. Sosyalist gruplar arasında büyük farklılıklar olmakla birlikte, neredeyse hepsi, toplumun seçkin bir azınlığına hizmet etmektense halk çoğunluğuna hizmet eden bir iktisat bilimiyle birlikte, dayanışma prensiplerine göre işleyip, eşitlikçi toplumu savunarak, sanayi ve tarım işçileriyle birlikte mücadele eden, 19. ve 20. yüzyıla dayanan bir ortak tarihle bağlandıklarını kabul edeceklerdir.

                      4. Sosyal devletin ülkemizdeki gelişimi
                      Sosyal devlet kavramı 1961 anayasasıyla ülkemizde gündeme geldiyse de aslında bu kavram cumhuriyet öncesine dayanır. I. Meşrutiyet öncesi bazı gruplara bir takım haklar sağlanmıştı.Ama bu haklar kesin bir kanun koruyuculuğu altında değildi.
                      I. Meşrutiyet ve bunu izleyen dönemde sınırlı ve dolaylı bazı yasalaştırma girişimleri yapılmış olmakla birlikte,II.Meşrutiyet dönemine kadar bir devlet müdahalesine rastlanılmamaktadır. II.Meşrutiyetin ilanı ile ortaya çıkan nispi özgürlük havası içinde,siyasi grupların etkinliği daha fazla artmış ve işçi faaliyetleri hızla artmış,dernek kurma grev hakkı ve sendika kurma hakkı kazanılmıştır.
                      Cumhuriyet in ilanından sonra İzmir de bir iktisat kongresi toplanmış ve kongrede ülkenin ekonomik politikası belirlenmiştir. Sanayileşme ve diğer alanlarda teşvik hareketlerine başlanmıştır. Bu kongre ülkemizin ekonomik politikasını liberal bir yöne çevirmiş ve belli ilkeleri o günden ortaya koymuştur.
                      a. 1924 Anayasasında Sosyal Devlet
                      Sosyal devlet ve sosyal haklarla ilgili çok sınırlı bir anayasadır. Buna rağmen 1924 anayasasının kabulünden sonra devletin sosyal hayata etkileri daha fazla görülmeye başlamıştır. 1936 tarihli İş Kanunu eksikliklerine ve uygulamadaki aksaklılara rağmen çalışma hayatını düzenleyici mahiyetteki ilk ciddi girişim olma özelliğine de sahiptir.
                      2. Dünya savaşından sonrada müdahaleler devam etmiştir. Çalışma Bakanlığının kurulması, İş ve İşçi Bulma Kurumunun kurulması, 1947 yılında kabul edilen Sendikalar Kanunu ve buna bağlı olarak grev hakkının tanınması ve bu mahiyette birçok kanun bu dönemde kabul edilen önemli kanunlardır.
                      b. 1961 Anayasasında Sosyal Devlet

                      Türkiye de sosyal devlet anlayışının yerleşmesinin başlangıcı olarak 1961 anayasası gösterilebilir. 9.7.1961 tarihli Anayasamızın Genel Esaslar kısmının 2. maddesi Cumhuriyetin Nitelikleri başlığı altında “Türkiye Cumhuriyeti,insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” ibaresiyle Sosyal Devlet anlayışını açıkça kabul eder.
                      Anayasamızın tüm ilkeleri sosyal devlet prensibini destekler niteliktedir. Böylece 1961 anayasası Türkiye de ilk defa sosyal devlet rejimini kurmuştur diyebiliriz. Anayasanın 41. maddesi “İktisadi ve sosyal hayat,adalete,tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir. İktisadi,sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek,bu maksatla,milli tasarrufu artırmak,yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir.” der.
                      Sosyal devletin en başta gelen görevlerinden biri de sosyal güvenliktir. Anayasasının 48. maddesi ise sosyal güvenlik hakkına ayrılmış olup,”bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve sosyal yardım teşkilatı kurmak ve kurdurma” yı devletin ödevlerinden biri kabul eder.

                      Böylece devlet, 1961 Anayasasında kabul edilen sosyal devlet prensibini çıkarttığı kanunlarla destekleyerek devletin sosyal alandaki düzenleyici,denetleyici gücü ortaya konulmuştur.

                      1961 Anayasası ile devlet,ekonomik ve sosyal hayatı düzenlemek üzere sosyal devlet anlayışına da uygun olarak kalkınma planları yapmaya başlamıştır. Kalkınma planları aracılığı ile Sosyal Devlet bu anlayışın gerektirdiği hedefler doğrultusunda ülkenin sosyal ekonomik ve kültürel politikasını düzenleyici, bu konularda yol gösterici ve bizzat devlet yürütme organlarınca da bu politikaların uygulayıcısı olarak ekonomik ve sosyal hayata müdahalelerini arttırmıştır.
                      c. 1982 Anayasasında Sosyal Devlet

                      1982 Anayasasının 2. maddesi “demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devleti” ibaresine yer vermektedir. Anayasasının devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen 5. maddesinde ise “kişilerin ve toplumun refah,huzur ve mutluluğunu sağlamaya,kişinin temel hak ve hürriyetlerini,sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal,ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya” devletin temel görevleri arasında yer verilmiştir.
                      Gerçek şu ki, Türkiye’nin sosyal devlet aşamasında daha çok yol kat etmesi gerekmektedir. Sosyal Devlet harcamalarına Gayri Safi Milli Hasıla dan daha fazla pay ayrılması bu konuda gelişmelerin dönüm noktası olacaktır. Şüphesiz bunun içinde güçlü bir ekonominin varlığı gereklidir. Ekonomik güç beraberinde huzurlu bir toplumun varlığını da getirecektir. Avrupa Birliği yolunda çıkarılan bazı yasalar bu yolda ilerleme kat ettirse de bunlar yeterli olmayacaktır. Refah devletine ulaşmanın en kestirme yolu,köklü reformlarla sistemin bu yapıya uygun hale getirilmesinden geçmektedir. Ülkemizde sosyal devlet ilkesi son 2 anayasamızda yer aldıysa da ne yazık ki devlet uygulamada çok yetersiz kalmıştır. Şüphesiz bunun en büyük nedeni sürekli iç karışıklıkları, ekonomik buhranlar, rejim sallantılarıyla uğraşan bir toplumumuz olmasıdır. Ülkemiz halen gelişmekte olan ülkeler statüsünde yer almaktadır. Ve daha uzun yıllarda öyle kabul edileceği öngörülmektedir. Son ekonomik krizle birlikte işsizler ordusunun 10 milyonu aşması, sağlık sitemindeki aksaklıklar, eğitim sisteminin çökmesi, sosyal güvencesi olmayan milyonlarca insanın varlığı, işsizlik sigortası gibi kanunların henüz yeni çıkarılıyor olması ve toplumun içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz, sosyal devlet ilkesinin devlet politikaları içindeki yerini yada olmayan yerini anlamada birer ölçüt olarak kabul edilebilir.
                      5. Sosyal Haklar
                      Sosyal devletin temel amacı herkese insan onuruna yaraşan asgari bir yaşam düzeyi sağlamaktır. Eğer devlet kendini sosyal devlet olarak tanımlıyorsa şu hakları da vatandaşlarına sağlamalıdır:
                      a.Çalışma hakkı
                      b.Adil ücret hakkı
                      c.Sosyal güvenlik hakkı
                      d.Konut hakkı
                      e.Sağlık hakkı
                      f.Eğitim hakkı

                      a. Çalışma hakkı 1982 anayasamızın 49. maddesi çalışma hakkını tanımıştır. Bu maddeye göre “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır”. Tabi ki çalışma hakkı tanımak yanında devletin çalışma imkanı yaratması gereği de kaçınılmaz bir sonuçtur. Ancak devletimiz uzun yıllardır bu konuyu hep görmezden gelmektedir.
                      b. Çalışanların insan onuruna yaraşan asgari bir yaşam seviyesine ulaşması içinde adil bir ücret elde etmeleri gerekir. Anayasamızın 55’inci maddesinde bu konu düzenlenmiştir. 55’inci madde der ki “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları ise uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur”
                      c. Çalışan ve yeterli ücret alan insanların, yarın yaşlılık, hastalık, sakatlık, işsizlik gibi sebeplerle çalışamayacak duruma düştüklerinde, sosyal güvenlik haklarının tanınmış ve gerçekleştirilmiş olması gerekir. Sosyal güvenlik hakkı anayasamızın 60’ıncı maddesinde yer almaktadır. “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Ayrıca 61. maddede özel olarak korunması gereken kişilerden bahsedilmektedir. “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.”
                      d. İnsanların asgari bir yaşam sürmesi için barınma ihtiyacı da olmazsa olmazlardandır.Barınacak yeri olmayan bir kişinin insan onuruna yakışır biçimde yaşadığı savunulamaz. Konut hakkı Anayasa madde 57 de açıklanmıştır. “Devlet , şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.”

                      e. Bir insan hastalandığı zaman tedavi olabilmelidir. Anayasamız bu hakkı 57’inci maddesinde düzenlemiştir. “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir... Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir”.
                      f. Eğitim olmadan insan onuruna yaraşır hayattan söz edilemez “Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz... İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır... Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır”.
                      Şüphesiz bir insanın insanca yaşaması için gerekli olan haklar sadece bunlar değildir.Dinlenme hakkı, çevre hakkı ve benzeri bir çok hak tanınmalıdır.
                      Çalışma, sosyal güvenlik, konut, eğitim, sağlık gibi sosyal hakların gerçekleşmesi için devletin bunları tanımış olması yeterli değildir. Bu tür sosyal hakların gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması gerekir. Örneğin, devletin okul, hastane, konut vs. yapması gerekir ki bu haklar gerçekleşebilsin. İşte bu tür hakların salt Anayasada yer almaları, kişilere dava yolu ile talep edebilecekleri sübjektif kamu hakları vermez.Bu tür dava ve talep hakları, ancak yasama organının o alandaki kanunî düzenlemesinden doğabilir.Bu açıdan bu tür sosyal hakları tanıyan Anayasa hükümleri, doğrudan doğruya uygulanabilir hukuk kuralları değil, yasama organına siyasal nitelikte direktifler veren veya yol gösteren “program hükümler ” niteliğindedir.
                      Bu haklar dışında sosyal devlet gelir ve servet farklarının azaltılmasına yönelik tedbirler alabilir.
                      Bunlar;
                      a. Vergi adaleti
                      b. Kamulaştırma
                      c. Toprak reformu
                      d. Devletleştirme
                      a. Sosyal devletin temellerinden biri de gelir ve servet eşitsizliklerinin azaltılmasıdır. İşte gelir ve servet eşitsizliklerini azaltıcı tedbirlerden en önemlisi vergi politikalarıdır5. Anayasamızın 73’üncü maddesine göre, “herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, malîye politikasının sosyal amacıdır”.
                      b. Kamulaştırma devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını sahiplerinin isteğine bakmaksızın, kamu mülkiyetine geçirmesidir. Kamulaştırma normalde sosyal devletle ilgisi olmayan bir kurumdur6. Anayasamızın 46. maddesinde sosyal devlet ilkesi doğrultusunda kamulaştırma yapılabileceği ön görülmüştür.
                      c. Servet ve gelir eşitsizliklerinin temelinde toprak mülkiyetindeki eşitsizlikler yatabilir. Bu durumda, toprak dağılımındaki bu eşitsizlikler giderilmedikçe, gelir ve servet eşitsizliklerinin azaltılması oldukça güçtür.7 Anayasamız, 44’üncü maddesinde , “devlet..., topraksız olan veya yeterli toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır” demektedir.
                      d. Anayasamızın sosyal devleti gerçekleştirmek üzere öngördüğü tedbirlerden birisi de devletleştirmedir. Anayasanın 47’nci maddesine göre, “kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir. Devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır. Gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir”. Devletleştirme işleminin konusu, özel teşebbüslerdir. Devletleştirme ancak, özel teşebbüsün kamu hizmeti niteliği taşıması ve kamu yararının devletleştirmeyi zorunlu kılması hallerinde mümkündür.8

                      6. Sosyal Hukuk Devleti Kavramı
                      Anayasamız ülkemizi bir sosyal hukuk devleti olarak tanımlamıştır.Peki sosyal hukuk devleti tam olarak nedir?Sosyal hukuk devletinin anlamı , toplumsal ve siyasal yaşamın ve Devlet yaşamının çözülmemiş temel problemlerinden biridir.Aslında bu kavram hukuk devletiyle aynı derecede önemli olan sosyal devletin iç içe girmesiyle oluşur.Hukuk devleti bireysel özgürlüğü , sosyal devlet toplumun refahını garanti eder.Anayasaya göre hukuk devleti sosyal devlet gereklerini yerine getirdiği ölçüde gerçekleşir.Ancak bu iki kavramı nasıl bir araya getirebiliriz sorusu gündeme gelince anayasamız ve diğer hukuk kitaplarımız susmaktadır.

                      Sosyal hukuk devleti kişisel özgürlük, sosyal adalet, ve sosyal güvenlik öğelerini birbirleriyle bağdaştırarak “hukuk devleti ile sosyal devlet arasındaki gerilim ilişkisi”nin çözümü için bir dayanak oluşturmaktadır.9
                      Anayasamız sosyal devlet ilkesinin garantisini soyutlanmış bir şekilde garanti etmemektedir. Sosyal hukuk devletini garanti etmiştir.Sosyal devlet ilkesini hukuk devleti ilkesi ile ayrılmaz bir bağlılık içine yerleştirmiştir.Diğer yandan hukuk devleti ve sosyal devlet düşünceleri ne birbiriyle özdeş ne de birbirlerine ilgisiz iki kompleks olarak kabul edilebilirler.

                      7. Sonuç
                      Sosyal devlet sadece bir zamanın yada bir görüşün eseri değildir. İnsanların en iyiyi ararken buldukları ve şimdilik en insancıl devlet modellerinden biridir. Uygulanması için bilinçli bir toplum ve önce insan diyen bir devlet erkanı lazımdır. Ayrıca Sosyal Devlet devletlere ekonomik yönden bir baskı uygulamaktadır. Bu yüzden fakir ve az gelişmiş toplumlarda sosyal devletten söz etmek yada tam bir sosyal devlet modeli görebilmek ancak bir hayaldir. Çünkü sosyal devletin en önemli göstergesi ülkenin her yıl sosyal harcamalara gayri safi milli hasıladan ayırdığı payın büyüklüğüdür.
                      Sosyal devlet ülkemizde anayasamızda bile tam olarak netleştirilmeyen bir sosyal hukuk devleti kavramıyla hayatımızda yer almaktadır. Ülkenin ekonomik durumu göz önüne alındığında yine daha önce belirttiğim gibi kendi devletimizden de bir anda bazı şeyleri gerçekleştirmesini beklemek hata olur. Sonuçta bu kavram en temel haliyle 1961 den beri hayatımızda. Fakat uygulamada henüz hayatımıza girmiş değil.
                      Tarafımca internet üzerinden yapılan küçük çaplı bir araştırmaya göre insanların birçoğu Sosyal Devleti Kapitalizmin yumuşatılmış bir hali olarak görüyor. Fakat bir diğer kısım ise bunun en insancıl ve en mantıklı devlet modeli olduğunu kabul ediyor. Bize düşen görev ise yanlış bilgilendirilmiş olan bu büyük çoğunluğun doğruya kavuşmasını sağlamaktır. Son söz olarak ise daha önce de belirttiğim gibi insan devlet için değil devlet insan için varolmalıdır.



                      1 Ana Britannica Cilt28 s.171
                      2 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku s.99
                      3 Yılmaz, Ejder Hukuk Sözlüğü s.619
                      4 Özbudun age. s.99
                      5 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.106.
                      6 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.107
                      7 Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku,
                      8 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.108
                      9 Prof Dr. Zafer GÖREN, Anayasa Hukukuna Giriş, 1999, s.119

                      Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

                      "Sosyal Devlet Kavramı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Volkan Berber'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (Türk Hukuk Sitesi - Ana Sayfa) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

                      Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
                      Son düzenleme YuSuF ErGiN; 02-04-2008, 12:04.

                      Yorum

                      • cunuyil
                        Senior Member
                        • 27-09-2005
                        • 7297

                        #12
                        Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                        Eğer sağlık sistemi tamamen ücretsiz olsaydı,yolsuzluklar çok daha kolay olurdu...Ancak sağlık sistemindeki pozitif değişim inkar edilmemelidir.)

                        Sosyal Güvenlik Açığı denen kambur bu ülkenin sırtında bir yüktür.İki çalışan bir emekli maaşını karşılayabilmekte ve delik de gittikçe büyümektedir.65 yaş rakamı bana da uzun bir rakkam gibi geliyor ancak bu durum değişmez değildir.Varsın şu an için çıksın,ileride değişir,değiştirilir...Bakınız;Demokrasilerde çare tükenmez sözü ve uygulayıcıları

                        Emeklilerin maaşı konusunda sizinle hemfikirim.Maaşlar yetersiz.Benim babam da 32 yıl çalıştıktan sonra emekli oldu ve şu an sadece 860 YTL maaş alıyor.Neyse ki kira ödeme derdi vs... yok da geçinip gidiyorlar.Açıldıkları anda boğulmaya yüz tutarken hemen biz evlatlarından destek alıyorlar,belediyeden değil.:p

                        Yatırım konusunda haklı olabilirsiniz ancak aynı imkanlar farklı bir belediye başkanının elinde olsa ve bu yardımları yapmıyorsa o suçlanmalıdır.Halk bunu ister yatırım isterse de yardım olarak algılasın.Onlar için önemli olan hayatın idame etmesi...Bu da yapılan yardımlar sayesinde bir nebze de olsa gerçekleşmektedir...

                        Kaldı ki,ortada bahsi edilen İNSAN...Yani siz,yani biz...Aç kalmak ya da kirli paslı bir ortamda yaşamak nasıl olabilir!Haydi yardım yapan kurumu bir kenara bırakalım ama ya yapılması gerekenler?Kim yapacak bunu?:(

                        Yorum

                        • YuSuF ErGiN
                          Senior Member
                          • 23-01-2006
                          • 10188

                          #13
                          Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                          Originally posted by cunuyil
                          Eğer sağlık sistemi tamamen ücretsiz olsaydı,yolsuzluklar çok daha kolay olurdu...Ancak sağlık sistemindeki pozitif değişim inkar edilmemelidir.)

                          Parası olana herşey pozitif gelmektedir, coluğu cocuğu hasta olupda hastane kapılarında NAKİT para nerden bulurum diye düşünenlere rastlamadınız sanırım.

                          Kontrol mekanizmaları geliştirmeden hiçbir yerdeki açığı ve yolsuzluğu biteremezsiniz.

                          Sosyal Güvenlik Açığı denen kambur bu ülkenin sırtında bir yüktür.İki çalışan bir emekli maaşını karşılayabilmekte ve delik de gittikçe büyümektedir.65 yaş rakamı bana da uzun bir rakkam gibi geliyor ancak bu durum değişmez değildir.Varsın şu an için çıksın,ileride değişir,değiştirilir...Bakınız;Demokrasilerde çare tükenmez sözü

                          İlerde ne değişecek, gecici olacak denilen birçok uygulamanın kalıcı olmasını bu ülke yaşamadı mı? Şimdi kim çıkarda kalıcı bir değişikliği sonradan değiştirir. Görmeden inanmam

                          Ayrıca madem böyle bir kambur varsa, denetim yetersiz demektir. Daha etkin denetleme ile ilgili adım atmak yerine, dolaylı olarak insanların emeklilik haklarının alınmasının daha kolay geldiği anlaşılıyor.


                          Emeklilerin maaşı konusunda sizinle hemfikirim.Maaşlar yetersiz.Benim babam da 32 yıl çalıştıktan sonra emekli oldu ve şu an sadece 860 YTL maaş alıyor.Neyse ki kira ödeme derdi vs... yok da geçinip gidiyorlar.Açıldıkları anda boğulmaya yüz tutarken hemen biz evlatlarından destek alıyorlar,belediyeden değil.:p

                          860 YTL ( hala NET bu değere ulaşamadım ) emekli maaşı bende almayı arzu ederdim, şu an NET maaşım 2001 senesinden beri maalesef yerinde saymaktadır. Özel sektörde çalışmanın ne demek olduğunu bilmek için yaşamak gerekir.

                          Yatırım konusunda haklı olabilirsiniz ancak aynı imkanlar farklı bir belediye başkanının elinde olsa ve bu yardımları yapmıyorsa o suçlanmalıdır.

                          Halk bunu ister yatırım isterse de yardım olarak algılasın.Onlar için önemli olan hayatın idame etmesi...Bu da yapılan yardımlar sayesinde bir nebze de olsa gerçekleşmektedir...

                          Kusura bakmayın ama hükümet kendi partisinden olan başkanlara tanıdığı imkanlar başkalarına tanımıyor. Bariz bir örneğini bir belediye başkanından bizzat dinledim ve çözüm yoluda harika idi, çözüm ise kendi ile aynı dertte olan AKP li belediyeleri bulmuş, ikna etmiş ve onlar ile beraber başvurmuş o sorun için. Sonuç arada kaynamış ve işini görmüş. Kendi başına gittiği zaman ise kapı duvar , bilmem eldeki imkanları nasıl kullandıklarını anlatabildim mi, akp haricindeki başkanların ....

                          Kaldı ki,ortada bahsi edilen İNSAN...Yani siz,yani biz...Aç kalmak ya da kirli paslı bir ortamda yaşamak nasıl olabilir!Haydi yardım yapan kurumu bir kenara bırakalım ama ya yapılması gerekenler?Kim yapacak bunu?:(

                          Ayni olarak yapılan yardımları basından takip edebilirsiniz, diğer yardımları ancak kapı kapı dolaştığınızda anlarsınız, iş vereyim dediğinizde size verilen cevabı kulağınızla duyarsınız, ( bir yakınım bizzat yaşadığını anlattı ) " erzak,kömür ve maddi yardım ile zaten yaşıyorum, neden çalışıp o kadar zahmete gireyim. "

                          savunduğunuz sistem bu şekilde işlemektedir ve işleyen sistemin kaynağıda hepimizden kesilen vergilerdir.

                          NOT: Kırmızı renkliler Yusuf Ergin'e ait yazıdır.

                          Yorum

                          • cunuyil
                            Senior Member
                            • 27-09-2005
                            • 7297

                            #14
                            Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                            Ayrıca madem böyle bir kambur varsa, denetim yetersiz demektir. Daha etkin denetleme ile ilgili adım atmak yerine, dolaylı olarak insanların emeklilik haklarının alınmasının daha kolay geldiği anlaşılıyor.
                            Bir SSK'lı asgari ücretli,sigortalanmak için ayda yaklaşık olarak 250 YTL ödüyor.Sözgelimi babamın maaşı olan 860 YTL için düşünecek olursanız,3,44 adet asgari ücretle çalışanın ödediği prime denke geliyor.

                            Bu ne demek; 3,44 kişinin ödediği prim ile 1 kişiye maaş veriliyor...Peki buna ne zamana kadar dayanacaksınız.Sistem iflas eder ve bunu da bulamaz hale gelirsek,o zaman kim hesap verecek?

                            Bunlara ödenmesi gereken maaşlar da yine bizim cebimizden çıkmıyor mu?Bunların ödenmesi için yarın borçlanmaya başlarsanız ne olur?Ben SGK'nın populizmden uzak ve mantığa yakın olduğu kanaatindeyim.

                            Denetimden önce buna tedbir alınmalıdır.Ayrıca,serbest meslek erbabı olur da vergi kaçıran hırsızların üzerine gidilmeli,oralarda yenmekte olan hazine paralarına müdahale edilmelidir.Kaynak buradan gelirse devlet elbette ki daha da sosyalleşecektir.
                            Siyahlar hala benim

                            Yorum

                            • YuSuF ErGiN
                              Senior Member
                              • 23-01-2006
                              • 10188

                              #15
                              Konu: Ankara'da 400 bin aileye gıda yardımı...

                              Bir SSK'lı asgari ücretli,sigortalanmak için ayda yaklaşık olarak 250 YTL ödüyor.Sözgelimi babamın maaşı olan 860 YTL için düşünecek olursanız,3,44 adet asgari ücretle çalışanın ödediği prime denke geliyor.

                              Bu ne demek; 3,44 kişinin ödediği prim ile 1 kişiye maaş veriliyor...Peki buna ne zamana kadar dayanacaksınız.Sistem iflas eder ve bunu da bulamaz hale gelirsek,o zaman kim hesap verecek?

                              Bunlara ödenmesi gereken maaşlar da yine bizim cebimizden çıkmıyor mu?Bunların ödenmesi için yarın borçlanmaya başlarsanız ne olur?Ben SGK'nın populizmden uzak ve mantığa yakın olduğu kanaatindeyim.

                              Denetimden önce buna tedbir alınmalıdır.Ayrıca,serbest meslek erbabı olur da vergi kaçıran hırsızların üzerine gidilmeli,oralarda yenmekte olan hazine paralarına müdahale edilmelidir.Kaynak buradan gelirse devlet elbette ki daha da sosyalleşecektir
                              sana şunu söyleyim, her zaman için kısayolların seçilmesinden zararlı çıkan bizleriz, kusura bakma ama ben daha doğmamış cocuğumun emekliliğini göremiyeceğini tartışıyorum, yani en az 66 yıl sonrasını .... bırakın bugünü ben 66 yıl sonrası için endişemi dile getiriyorum.

                              bu şekildeki hiçbirşey çözülmez, kayıt dışı sigotalılar, kayıt dışı vergiler ... bunların önüne geçecek işler yapılmalıdır.

                              40 yaşından sonra işinden olan bir işçiye kim iş garantisi verecek ...

                              Devlet memurunu yüz kızartıcı bir suç işlemedikten sonra kim işten çıkarabiliyor?

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor