"Allah taşıyamayacağım yükü yüklemez"

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    "Allah taşıyamayacağım yükü yüklemez"



    Üniversiteyi bırakıp iş olarak baba mesleği hamallığı seçen Recep Aydın Kaya, halterciler bile 200 kiloyu kaldırmakta zorlanırken, 350 kiloyu sırtında taşıyor. Aydın Bey'e bu kadar yükün altından nasıl kalktığını sorunca “Allah ayetinde kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemem diyor” cevabını veriyor.

    Her akşam Asude Cafe'deki köşesinde oturup gazetesini okuyan, bir taraftan nargilesini tüttüren, saat 22.36 olunca da kalkıp giden birini canlandırın gözünüzde. O giderken gayrı ihtiyari saatinize bakıyorsunuz ve “kimdir”, “ne iş yapar”, “neden her gece aynı saatte, aynı dakikada çıkıp gider” soruları kafanızı kurcalıyor. Recep Aydın Kaya ile uzaktan tanışıklığımız böyle başladı. Hamal olduğunu öğrendiğimde ise hep merak ettiğim şeyi yapmayı, yani bir hamalın hayatını konuşmayı gerçekleştirebileceğimi düşündüm. Sukuneti, ağır duruşu ve kendine has karizması nedeniyle çekinerek yaklaşıp kendimi tanıttım ve sordum; “Sizinle biraz görüşebilir miyiz?” Cevabı ummadığım halde, olumlu oldu. Sonrasında sohbetimiz aktı gitti.

    HAMALLIK BABA MESLEÐİ

    Bir insan nasıl hamal olur? Bilinçli bir tercih midir yoksa şartlar mı öyle gerektirir? Çünkü hamallık kelimenin gerçek anlamıyla ağır yükün altına girmek. Herkesin beceremeyeceği bir iş. Recep Aydın Kaya'nın hamallığa başlamasında hem şartlar hem de kendisinin tercihi etkili olmuş. Aydın Bey'in hikayesi babasının Sivas'tan İstanbul'a göç etmesiyle başlıyor. Önce Burla Biraderler'de 10 kişilik hamal kadrosu içinde yer alan babası daha sonra ticaretin kalbinin attığı Sultanhamam'da Saidiye Han'da hamal olarak çalışmaya başlamış. Sonra evlenerek İstanbul'da bir aile kurmuş. Aydın Bey'in Süleymaniye'de oturan yedi çocuklu aileye katılması 1958 yılına denk geliyor.

    ÜNİVERSİTEYİ TERK EDİP HAMALLIÐA BAŞLADI

    Kendisini ilk olarak Sultanhamam sokaklarında kısa pantalon yalınayak, 5 kuruşa 5 bardak su satarken hatırlıyor Aydın Bey. İlkokula giderken bile okul çıkışlarında veya okuldan önce soluğu Saidiye Han'da alıyormuş. Yani Sultanhamam'ın tozunu yutarak büyümüş. “40 yıldır bu sokakları arşınlıyorum. Bütün hanların, sokakların isimlerini bilirim” diyor. Okul çıkışlarında babasının yanına gelip, yardımcı oluyor, onunla birlikte yük taşıyormuş. Okulunun yanı sıra hamallığı ticaret lisesindeyken de sürdürmüş, Ticari İlimler Akademisi'ne girdiğinde de. Ancak dönem olayları nedeniyle akademiyi 1. sınıftayken terk etmiş ve askere gitmiş. Asker dönüşü iş olarak kendine baba mesleği hamallığı seçmiş ve çocukluğunu yaşadığı Saidiye Han'da hamal olarak çalışmaya başlamış Aydın Bey. Üniversiteyi terk etmiş ama “ben Sultanhamam Hayat Üniversitesi'nde okudum” diyor.

    BİR BUÇUK YIL HANA ADIM ATMADI

    O günden beri, okul döneminde çalıştığı zamanları da sayarsak 40 yıldır hamallık yapıyor Aydın Bey. Hanın tanınan elemanı olduğu için handaki dükkanlara çeşitli mallar, ambarlardan çuvallı kolili olarak gelip, faturasıyla ona teslim ediliyormuş. “Bana itimat edip bırakırlardı. Ben de tahsilatını, fatura dağıtımını yapardım” diye anlatıyor nasıl çalıştığını. Ancak her işte olduğu gibi bu işte de sorunlar yaşanmış. Handaki dükkanlardan bazılarının malları çalınmış. Bunun üzerine Aydın Bey'i suçlamış bazı dükkan sahipleri. Buna kızdığı için bir buçuk yıl han kapısından içeri adımını atmayıp, hanın önünde iş beklemiş. Zaten kasa taşıma, ev taşıma gibi ağır işler olduğu zaman, Aydın Bey akla geldiği için sıkıntı yaşamamış. Handa bulunan Genç Tuhafiye'nin isteği üzerine hana geri dönmüş. Şimdi sadece oranın taşıma işlerini yapıyor. Kardeşleri arasında kendisinden başka baba mesleğini sürdüren yok. “Başka bir meslekte çalışmayı hiç düşünmediniz mi?” diye soruyorum. “Bir adam vardır bütün gün bedenen çalışır, bir adam vardır katip gibi oturup yazar aynı parayı alır. Ben bedenen çalışacağım ki kafam rahat olsun.” diyor.

    HER YIL TUR YAPIYOR

    Aydın Bey, hiç evlenmemiş. 3 yıl önce Hacca gitmiş. Her yıl bir kez Güneydoğu turuna çıkıyor. Batman'a, Siirt Tillo'ya, Diyarbakır ve Adıyaman'a gidip, Veysel Karani gibi mübarek zatları ziyaret ediyor. Yaklaşık altı yıldır gündüz çalışıp yorulduktan sonra, akşamları Asude Kafe'de nargile içerek kendi deyimiyle stres atıp, kafa dağıtıyor. Her akşam 22.35'de çıkmasının hikmeti ise eve gitmek için 23.00 Karaköy vapurunu kullanmasıymış. Eve gittiğinde de biraz televizyona takılıyormuş. Aydın Bey, hayatından memnun olduğunu söylüyor ve ekliyor “İnsanın bitmeyen serveti itibardır.”

    32 TOP KUMAŞ BİRDEN TAŞIMIŞ

    Bu meslek karın doyuruyor mu diye merak ediyorum. Hamallar geçinebiliyor mu? “Eskiden gece gündüz çalışıyorduk. Şimdi öyle iş yok. Herkes bir yana dağıldı. Piyasayı dağıttılar. Lojistik mesleğe çok büyük sekte vurdu. Çünkü adresten adrese teslim ediyorlar” diyor. Bir hamalın günlük kazancı için belirli bir miktar yokmuş. Az da çok da kazanılabilirmiş. Ama “Bunca yıl çalıştım. Ne zengini tok, ne fakiri aç gördüm. Herkes yaşam mücadelesinde, yaşayıp gidiyor” diye de ekliyor.

    Yük taşımanın özel bir tekniği var mıdır acaba? Özel bir tekniği olmadığını anlatıyor. “Allah bile ayetinde kimseye taşıyamacağı yükü yüklemem diyor. Taşıyabileceğin kadar yük alırsın. 500 kilo taşıyabilen de var. 100 kilo taşıyan da var. Kişiden kişiye değişir.” diyor. Kendisi 32 top kumaşı iple bağlayıp götürdüğünü hatırlıyor bir de 350 kiloluk bir kasa taşıdığını. Sultanhamam'dan Aksaray'a kadar da, Topkapı'ya kadar da mal taşıdığı olmuş.

    Ufacık adam 500 kilo kaldırdı

    Aydın Bey bize 1975 yıllarında, o dönemde Eminönü'nde bulunan Halde, hamalların kendi aralarında ağırlık kaldırma müsabakaları düzenlediklerinden bahsediyor. Burada, Siirtli, kısa boylu bir adamın 500 kiloyu kaldırdığını gözleriyle görmüş. Aydın Bey, şimdi 15 - 18 yaşlarında tecrübesiz çocukların çalıştırıldığından şikayetçi. Mal sahiplerinin bu çocukları çalıştırdığı, bel fıtığı olunca da yol verdiklerini anlatıyor.

    Yükçüler Bölüğü

    Aydın Bey'in bize anlattığına göre hamalların Esnaf ve Yükçüler Odası adıyla geçen bir örgütlenmeleri var. Hamal olmak isteyenler gelip buraya başvurmak zorunda. Çünkü bir han bu örgütlenmenin mıntıkasındaysa izin almadan bir top kumaş bile çıkarıp taşıyamıyorsunuz. Hamal olmak isteyen kişi hava parası ödemek, bir de kendisini tavsiye edecek birini göstermek, yani referans bulmak zorunda. Bu nedenle genelde çalışan hamallar akraba ya da hemşehri oluyor. Hava parası ise 5.000 ila 10.000 arasında değişiyor.

    Yükçüler Odasına bağlı hamallar 50- 70 kişilik grup halinde bölüklere ayrılıyorlar. Bu bölüklerin başında “Kolbaşı” bulunuyor. Her handa da bir “Odabaşı” bulunuyor. Odabaşılarını mal sahibi seçiyor. Bölüklerin birer de “Kahya”ları oluyor. Kahyalar Belediye Fen işlerine bağlı olarak çalışıyor. Bölüklere çalıştıkları yere göre Çiçekpazarı, Sirkeci, Asmaaltı, Unkapanı gibi isimler veriliyor. Bu disiplinli örgütlenmeye şaşırdığımı söyleyince Aydın Bey “öyledir, hükümet içinde hükümettir” diyor.

    Yeni Şafak
İşlem Yapılıyor
X