Bu isimlere bakıp korkmayın!

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Bu isimlere bakıp korkmayın!

    Bu isimlere bakıp korkmayın!
    Yüzyıllardır hastalıklara şifa kaynağı olan bitkilerden bazıları, ilginç isimleriyle dikkati çekiyor.

    ''Havacıva Otu'', ''Abdestbozan Otu'', ''Unutmabeni Çiçeği'', ''Venüssaçı'', ''Dulavrat Otu'', ''Ebu Cehil Karpuzu'' ve ''Baldırı Kara'', mide rahatsızlıklarından, ishale, kabızlıktan, açık yaralara kadar pek çok hastalıkta yararlanılan bitkiler arasında yer alıyor.
    İlginç isimlere sahip bitkilerden ''Adam Otu'', ismini, köklerinin insan vücuduna benzemesinden alıyor.
    ''Bit Otu'', bit ve kene gibi parazitleri öldürmede, ''Danabağırtan'' hayvan hastalıkların tedavisinde kullanıldığı, ''Deniz Kadayıfı'' ise deniz kıyısında yetiştiği için bu isimlerle anılıyor.

    -''KADIN TUZLUÐU'', ''YAHUDİ OTU''-

    Bazı ilginç isimli bitkiler ve özellikleri şöyle:
    -Abdestbozan Otu: Gülgillerden, siyah ve yeşil boya çıkartılan bitkidir. Rutubetli yerlerde yetişir. Boyu 70 santimetreye ulaşır. Mide rahatsızlıklarında kullanılır.
    -Acı Ağaç: Sedefotugillerden, 2-3 metre boyundaki bitkinin, ince kabuklarının üzerinde sarı benekler bulunur, çiçekleri kırmızıdır. Sıcak ülkelerde yetişir. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenlemede yardımcıdır.
    -Adam Otu: Mavimsi-mor renkli çiçekler açan, rozet yapraklı ve kazık köklü çok yıllık otsu bir bitkidir. Kökleri insana benzediği için, bu isim verilmiştir. Ağrı kesici ve yatıştırıcı etkileri bulunur.
    -Ayı Üzümü: Fundagillerden, küçük taneler halinde kırmızı renkli yemişleri bulunan ve tüylü bitki, 1-3 metre yüksekliğindedir. Çiçekleri pembe salkımlar halindeki Ayı Üzümünün, ishal kesici, idrar yollarını temizleyici etkileri vardır.
    -Baldırı Kara: Eğreltiotugillerden, nemli yerlerde yetişen bitkinin yaprakları at yelesini andırır. Grip ve soğuk algınlığında rahatlatıcı etki yaratır.
    -Binbirdelik Otu: Çalılık ve fundalıklar arasında yetişen, uzun ömürlü, otsu bir bitkidir. 30-80 santimetre boyunda, gövdesi dört köşeli bitkinin, yaprakları sapsız, çiçekleri parlak sarı renktedir. İdrar ve balgam söktürdüğü, iştah açtığı bilinir.
    -Bit Otu: 1-1.5 metre boyunda, tüylü bir meyvesi olan ve Mayıs-Haziran aylarında mavi-mor çiçekler açan bir bitkidir. Çok zehirli olduğundan dahilen kullanımı bugün terk edilmiştir. Önceleri tetanos, kuduz, sara gibi hastalıklarda yatıştırıcı olarak kullanılıyordu. Bugün bit, kene gibi vücut parazitlerini öldürmede kullanılır.
    -Çavdar Mahmuzu: Buğdaygillere ve özellikle çavdarların üzerinde asalak olarak yaşayan bir mantardır. Bitkiden kanamaları dindirmede yararlanılır.
    -Çoban Çantası: 30-40 santimetre boyunda, Mart ve Ekim ayları arasında beyaz çiçekleri olan otsu bir bitkidir. İdrar artırıcı, damarları daraltarak kanama dindirici ve kabız yapıcı etkisi bulunur.
    -Danabağırtan: Kışın yapraklarını dökmeyen, 50 santimetre boyunda, Mart-Eylül aylarında yeşilimsi beyaz çiçekler açan bir ottur. Bazı hayvan hastalıklarında, hayvanın derisi altına yerleştirilerek kullanılır.
    -Darifülfül: 4-6 santimetre koni biçiminde, açık esmer renkli, yakıcı ve keskin lezzetli olan meyveleri taze veya kurutulmuş halde baharat veya ilaç olarak kullanılır.
    -Deniz Kadayıfı: Yosuna benzer bir bitkidir. Denizlerde yetişen bitki, Atlantik Okyanusu sahillerinde bulunur.
    -Dövülmüş Avrat Otu : Bahar aylarında yeşilimsi çiçekler açan, kırmızı meyvelere sahip bir bitkidir. Kök ve gövdesi taze olarak veya yıkanıp kurutulduktan sonra toz haline getirilerek kullanılır. Kurutulmuş bitki müshil, kusturucu ve idrar söktürücü olarak bilinir. Taze bitkinin kullanımı tehlikelidir.
    -Dul Avrat Otu: 1 metre boyunda, yaz aylarında kırmızımsı çiçekler açan, büyük yapraklı bir bitkidir. Yapraklarından yapılan ilaçlar, romatizma ve nikris ağrılarını gidermede ve mide iltihaplarını iyileştirmede yardımcı olur.
    -Ebu Cehil Karpuzu: Bitki, kabakgillerdendir. Elma iriliğinde meyvesi bulunur. Zehirlidir ve 2 gramdan fazlası öldürebilir. Romatizma ağrılarını dindirir, kaşıntıları giderir.
    -Eşek Hıyarı: Haziran - Ağustos aylarında sarı renkli çiçekler açan, yol kenarlarında rastlanan bir bitkidir. Meyve ve köklerinden faydalanılır. Taze yapraklar basit yaralanmalarda kanamayı dindirir.
    -Farekulağı: Çuhaçiçeğigillerden, tohumları kuşyemi olarak kullanılan bitkilerin cins ismidir. Güzel kokan çiçekli bitki, beyazımtırak erguvan rengindedir.
    -Geyikdili: 20-30 santimetre boylarında, otsu bir bitkidir. Çiçeksizdir. Kökleriyle yapraklarının idrar söktürücü, hafif ishal giderici ve yara iyileştirici etkileri vardır.
    -Güzelavrat Otu: Patlıcangillerden, kireçli topraklarda yetişen bitki, 180 santimetre boyundadır ve birkaç sene yaşayabilir. Meyveleri yuvarlak ve siyahtır. İçeriğindeki atropin zehirlidir. Kalbi yavaşlatan, tansiyonu yükselten etkisi vardır.
    -Havacıva Otu: 20-30 santimetre boyunda, Mayıs-Temmuz aylarında mavi çiçekler açan, kumlu topraklarda yetişen otsu bir bitkidir. Kökünde taşıdığı kırmızı boya maddesi, boyamada kullanılır.
    -Hüsnü Yusuf: 60 santimetre boyunda kırmızı çiçekli bir bitkidir. Çiçekleri toplanıp kurutularak, kullanılacağı zaman suyla kaynatılarak içilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde hanımlar bu bitkiden hazırlanan merhemleri renk vermesi için ciltlerine, özellikle yüzlerinde kullanırdı.
    -Kadın Tuzluğu: 2 metre boyunda, Mayıs-Haziran ayları arasında parlak sarı renkli, güzel kokulu çiçekler açan dikenli bir çalıdır. Kırmızı renkli meyveleri vardır. Olgun meyveleri ve kurutulmuş kökü kullanılır. Meyveler hoşaf ve reçel yapımında da tüketilir. Ateş düşürücü, arpacıklarda ise pansuman yapıcı olarak kullanılır.
    -Kısa Mahmut: 10-50 santimetre boyunda, yaz aylarında türüne göre değişik renkli çiçekler açan bir bitkidir. Acı lezzetiyle mideyi uyararak, iştah açar.
    -Köpek Dili: 20-90 santimetre uzunluğunda, ilkbahar sonunda kırmızı çiçekler açan bir ottur. Mikrop öldürücü özelliğiyle basit yaralar üzerine taze yapraklarıyla kompres yapılır.
    -Kuzukulağı: Haziran-Eylül aylarında küçük çiçekler açan, ortalama 50 santimetre yüksekliğinde bir bitkidir. Kurutulmuş kökleri ve yaprakları ilaç olarak, taze bitki ise salata malzemesi olarak tüketilir. Eski Mısır'dan beri yemek malzemesidir.
    -Loğusa Otu: Mayıs-Eylül aylarında, türüne göre değişik renkli çiçekler açan otsu bir bitkidir. Yaprakları genellikle kalp şeklindedir. Loğusa Otu'nun kurutulmuş kökleri toz haline getirildikten sonra, suda kaynatıp bal, pekmez veya şekerle tatlandırılarak ya da doğrudan bala konup macun haline getirilerek alınabilir.
    -Oğulotu: Haziran-Eylül aylarında çiçek açan, limon kokulu 60-70 santimetrelik otsu bir bitkidir. Çiçekleri beyaz veya sarımsıdır. Limona benzer kokusu ve lezzeti ile hazmı kolaylaştırıcıdır. Ayrıca uykusuzluk için yatmadan önce banyo suyuna 2 yemek kaşığı oğulotu yağı eklenerek yıkanmak faydalıdır.
    -Öküzgözü : Bileşikgillerden, çayır ve ormanlarda yetişen ve papatyayı andıran bir bitkidir.
    -Pelesenk Odunu: 10-15 metre boyunda, oval yapraklı bir ağaçtır. Pelesenk odunu mobilyacılıkta oldukça değerlidir. Pelesenk reçinesi ağrı kesici ve ateş düşürücü etki gösterir.
    -Peygamber Ağacı: 15 metreye kadar yükselebilen bu ağaçlar, mavi çiçeklidir. Terletici ve uyarıcı olması nedeniyle soğuk algınlığında kullanılır.
    -Sarısabır: Yaprakları dikenli bir ağaçtır. Kozmetik olarak da kullanılabilen Güneş yanığı ve egzamada iyileştirici etkisi bulunur.
    -Sinirliot: 20-30 santimetre yüksekliğinde, sulak yerleri seven ve Mayıs-Ekim aylarında türüne göre değişik renkli çiçekler açan otsu bitkidir. Taze yaprakları kanamaları durdurmada kullanılır.
    -Şeytanotu: 3 metreye kadar yükselebilen, büyük ve parçalı yapraklı, sarı çiçekleri olan otsu bir bitkidir. İran, Hindistan gibi ülkelerde baharat olarak bilinen bitki, iştah açıcı, hazmı kolaylaştırıcı ve sindirim sistemi gazlarını gidericidir.
    -Tavşan Memesi: Maki ormanlarında bulunan, kışın yapraklarını dökmeyen, 1 metre boyunda, nohut kadar kırmızı renkli meyveli ve çiçekler açan bir ağaççıktır. Acı lezzetiyle iştah açıcı, ayrıca idrar söktürücü ve ateş düşürücüdür.
    -Unutmabeni Çiçeği: Ballı baba familyasından, küçük yapraklı bir kır bitkisidir. Buna Aşkotu ve Güveyotu da denilir. İlkbaharda dallarının ucunda demetler halinde küçük pembe çiçekler açar. Dal uçları ve çiçek demetlerinin damıtılması ile elde edilen yağ, kozmetik sanayide yaygın olarak kullanılır. Çiçekleri ise sinirlilik hali, yarım baş ağrısı ve adet düzensizliklerinin tedavisinde yardımcıdır.
    -Venüssaçı: Rutubetli ve serin yerlerde, dere kenarlarında yetişen ve 20-40 santimetre yüksekliğinde otsu bir bitkidir. Öksürük kesici, balgam söktürücü ve göğsü yumuşatıcı özellikleri bulunur.
    -Yahudi Otu: 30-50 santimetre boyunda, yaz sonunda sonbahar mevsimine uzanan altın sarısı renkli çiçekli papatya ailesine ait bir bitkidir. İdrar söktürücüdür.
    -Yılan Yastığı: Baharda kötü kokulu, çok açık yeşil çiçekler açan, gölgeli ve serin yerleri seven, sonbaharda mısır koçanı gibi turuncu-kırmızı meyveler veren bir bitkidir. Taze yaprak ve kökler sivilcelerdeki cerahati toplamak için ve basit yaralarda pansuman yapıcı olarak kullanılır. Taze bitkiyi yemek, bulantı, kusma, ishal ve kalpte ritm bozukluklarıyla ölüme yol açan zehirlenmelere neden olabilir.
    -Yılancık: 15-80 santimetre boyunda, tüm yaprakları sık ve sert tüylü, koyu mor çiçekli bir bitkidir. Mikrop öldürücü etkisi nedeniyle yaralara sürülür.
    ZAMAN
  • drturgut
    Member
    • 16-09-2004
    • 1562

    #2
    Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

    Bakınız bitkilerden veya sentetik-semisentetik olarak ilaç eldesi çok ciddi ve zor bir bilimdir. (Farmakoloji) Kulaktan dolma tariflerle çeşitli otlarla kendi kendinize tedavi bir çok riskide beraberinde taşır. Bildiğiniz etkisinin yanında bilmediğiniz ve istenmeyen çok sayıda etkisi olabilir pek çok bitkinin ... Bu yüzden bu işin bir bilimi ve bilimadamları var. Farmakologlar, eczacılar ve doktorlar var. Unutmayınız bu bitkisel tedaviler yüzünden ağır toksik hepatit tabloları sıklıkla görülür ülkemizde ...

    Nacizane tavsiyem tedavi amaçlı bitki kullanımı işi ciddi bir uzmanlık işidir ve uzak durunuz. Modern tıbbın her çaresi denendikten sonra kanser gibi ağır hastalıklarda alternatif olarak uygulanabilirler ancak ...

    Yorum

    • TA2CCC
      Banned
      • 03-06-2004
      • 8304

      #3
      Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

      Originally posted by drturgut View Post
      Bakınız bitkilerden veya sentetik-semisentetik olarak ilaç eldesi çok ciddi ve zor bir bilimdir. (Farmakoloji) Kulaktan dolma tariflerle çeşitli otlarla kendi kendinize tedavi bir çok riskide beraberinde taşır. Bildiğiniz etkisinin yanında bilmediğiniz ve istenmeyen çok sayıda etkisi olabilir pek çok bitkinin ... Bu yüzden bu işin bir bilimi ve bilimadamları var. Farmakologlar, eczacılar ve doktorlar var. Unutmayınız bu bitkisel tedaviler yüzünden ağır toksik hepatit tabloları sıklıkla görülür ülkemizde ...

      Nacizane tavsiyem tedavi amaçlı bitki kullanımı işi ciddi bir uzmanlık işidir ve uzak durunuz. Modern tıbbın her çaresi denendikten sonra kanser gibi ağır hastalıklarda alternatif olarak uygulanabilirler ancak ...
      Bu konuya da bir açıklık getirrmek isterim.Şöyle ki ;

      Senelerce İstanbul LEVENT ROCHE ilaç fabrikasında çalıştım.İdare-Farma-Sentez binaları arasında aylarım geçti.
      Kimya olayını sadece Lise bilgilerim ile görmüştüm.Fakat o kadar değerli insanlar tanıdım ki o yıllarda bilemezsiniz.

      Mesela Aydın'dan İzmir'den başka vilayetlerden tonlarca Nane,Gelincik,kimyon,karabiber, v.s. neler gelirdi kilolar ile bilemezsiniz.

      Bunların hepsi kıimyagerler Dr.lar himayesinde çeşitli haplara,şuruplara v.s. katılırdı.Bu gibi girişimler halende yaPILMAKTYADIR.

      Yaradan verdiği her derdin çaresini de vermiştir.yeter ki siz araştırın bulun.Yani akıllı olun.

      Yorum

      • Kadim
        Senior Member
        • 30-01-2004
        • 4782

        #4
        Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

        Bilimle ölçülendirilmiş kullanım şekilleri, sentetik ilaçlardan daha iyi olsa gerek...

        Yorum

        • TA2CCC
          Banned
          • 03-06-2004
          • 8304

          #5
          Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

          Originally posted by Kadim View Post
          Bilimle ölçülendirilmiş kullanım şekilleri, sentetik ilaçlardan daha iyi olsa gerek...
          Kesinlikle....Analarımız nenelerimiz neden hemen "Nane-limon" kaynatırlar acaba ???hahohi

          Yorum

          • drturgut
            Member
            • 16-09-2004
            • 1562

            #6
            Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

            Originally posted by Kadim View Post
            Bilimle ölçülendirilmiş kullanım şekilleri, sentetik ilaçlardan daha iyi olsa gerek...
            Biri diğerine üstündür demek zor ... Neticesinde bunlar tedavi amacı ile kullanılan ilaç preparatlarına dönüştürülmektedirler. Tedavide hangisi daha yararlı ise o seçilir, gerekiyorsa dozu ayarlanır veya değiştirilir >> İşte karmaşıklık bu noktada artar ve hekimlik sanatı bu noktada büyük önem arz eder.

            Bahis konusu ilaç değil yiyecek olsa en doğalı en iyisidir derdim ancak ilaç zaten gerektiği zaman, gerektiği kadar kullanılıp kesilen; kullanımlarında kar zar dengesi düşünülen (ilaçların yararı yanında zararıda var unutmayalım ..) ve hedefi hastalığı kür etmek yani tamamen geçirmek olan maddelerin tümüdür. Ayrım yapılmaksızın ihtiyaç halinde her türlüsü kullanılır.


            Aslında anlaşılması gereken, gerektiği zaman, gerektiği dozda kullanılmalarıdır. Bununla uğraşan bilimadamları (farmakologlar, uzman eczacılar .. vb) etken molekülü saflaştırarak belirli tedavi amaçlarına yönelik olarak FAZ çalışmaları denilen çalışmalarını tamamlayarak uzun yıllar sonucunda bir ilacı piyasaya sunarlar. Ancak iş burada bitmez ve klinik kullanım esnasında ilacın rapor edilmemiş yan etkileri yada istenmeyen etkileri olursa bu ilaç piyasadan toplatılabilir bile ... Bununda örnekleri çoktur.

            Sonuçta hastalık yoktur hasta vardır. Amaç önce zarar vermemek ardından tedavi etmektir.(Primum nil nocere) Hekimlik nosyonu bu temele dayanır.

            Yorum

            • TA2CCC
              Banned
              • 03-06-2004
              • 8304

              #7
              Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

              Sonuçta hastalık yoktur hasta vardır. Amaç önce zarar vermemek ardından tedavi etmektir.(Primum nil nocere) Hekimlik nosyonu bu temele dayanır.

              Dr.kardeş hastalık sonucu hastalar ortaya çıkyor zaten.

              Hekimlik nosyonunuzu bilemem ama özellilke son günlerde insanlara (hastalara) değer verilmediğini gözlemliyoruz.

              Özellikle belirli bir yaştan sonra hasta yakınları ile maddi menfaatler devreye giriyor.Eğer maddi durumu yoksa (altını çizerek söylüyorum) kesinlikle ölüme terk ediliyor.

              Yorum

              • drturgut
                Member
                • 16-09-2004
                • 1562

                #8
                Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

                Originally posted by TA2CCC View Post
                Sonuçta hastalık yoktur hasta vardır. Amaç önce zarar vermemek ardından tedavi etmektir.(Primum nil nocere) Hekimlik nosyonu bu temele dayanır.

                Dr.kardeş hastalık sonucu hastalar ortaya çıkyor zaten.
                Hayır bu cümle ile (Tüm doktorların çok iyi bildiği klasik bir tıp cümlesidir bu cümle) anlatılan: Hastalıkların klasik kitaplarımızda anlatılan şekilleri vardır. Örneğin basit bir enfeksiyon hastalığını örnek alalım ... Tonsilofarengit >> İşte kitaplar yazar şu etkenlerle olabilir, semptomları şunlardır, klinik ve laboratuvar bulguları bunlardır, tedavisi şu şekillerde yapılır ... filan şeklinde. Ancak hastalık yoktur hasta vardır derken kastedilen; tıp bilimi bir pozitif bilim olmadığıdır. Yani 2 kere 2 her zaman 4 etmez insan hastalıklarında. Bu kitabi bilgilere uymayan hastalar görmek gayet olasıdır. Her organizma birbirinden farklıdır ve bazen hem enfeksiyon ajanlarına hemde uygulanan tedavilere farklı yanıtlar verebilirler. Bundandırki bazı kimseler bir hastalığı daha hafif bazıları ise daha ağır geçirir yada birine etki eden ilaç diğerinde istenen etkiyi göstermeyebilir... Nedenleri çok çeşitlidir hiç girmeyelim )


                Originally posted by TA2CCC View Post
                Hekimlik nosyonunuzu bilemem ama özellilke son günlerde insanlara (hastalara) değer verilmediğini gözlemliyoruz.
                Nosyonumuzda hoşunuza gitmeyen birşeyler var olduğunu düşünmeye başlıyorum ama .. ) Şaka bir yana hastalara değer verilmemesi meselesi memleketimizin kronik bir sorunudur. Ülke şartları, hekim ücretleri, hekim başına düşen hasta sayılarının fazlalığı, sosyal güvenlik kurumlarının hali ve her hükümet elinde bir öyle bir böyle değişen sağlık politikaları gibi ... tonlarca sebep sıralayabilirim size ancak sizin gibi benide tüm bu yanıtlar tatmin etmiyor. Umuyorum ki standartlarımız yükselecek. Aslında yeni yeni gelişmeler olmaya başlıyor artık ...

                Originally posted by TA2CCC View Post
                Özellikle belirli bir yaştan sonra hasta yakınları ile maddi menfaatler devreye giriyor.Eğer maddi durumu yoksa (altını çizerek söylüyorum) kesinlikle ölüme terk ediliyor.
                Bunun açıklaması kolay ... Maddi menfaat peşinde koşmak kişisel bir problemdir. Herkesi böyle suçlayamazsınız, suçlamamalısınız. İşinizi iyi yaptıktan sonra ki taktir edersiniz zor bir iş yapmaktayız kazanmak hekimlerinde doğal hakkıdır. Ancak tabiki bu işte bir insanın sağlığına kavuşmasında bir nebze bile payınız olsa mutlu olur ve kendinizede pay çıkarabilirsiniz ki bence bu parayla ölçülmez. Ama söylediğiniz gibi kişilerin olmasıda mesleği kötülemez, bunlar istisnadır ve istisnalarda kaideyi bozmaz bence ... Ama neresinden baksanız hoş değil tabii ...

                Ölüme terk edilmek derken acil servis kapılarında yaşanan durumları kastediyorsanız onlar eskidendi artık yeni yasal düzenlemeler gereği özel hastaneler dahi Acil vakaların acil tedavilerini yapmak zorundadırlar.(Sonrasında ücret talep edebilirler) Devlete ait hastaneler ve Üniversitelerde de durum böyle ... Kimse ACİL hastayı kapıdan çeviremez, canına okursunuz, o hekiminde o kurumunda bundan emin olabilirsiz.

                Yorum

                • TA2CCC
                  Banned
                  • 03-06-2004
                  • 8304

                  #9
                  Konu: Bu isimlere bakıp korkmayın!

                  Bence siz en azından medyaya akseden olayları takip edin.Bu gibi olayların hariicinde yüzlerce olay vardır her gün.

                  Yukarıda rahmetli hanımım ile bilgileri verirken beni hiç alakası olmayan onlarca ekipman ve ilaçları almak zorunda bıraktılar.Ben o can havli ile ile kimleri araya soktum kimlere borçlandım ben bilirim.

                  Şimidi de aynı senaRYOLAR AYNI ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR.

                  Bulunduğu durum ile alakası olmayan onlareca ekipman ve ilaç aldırıldı (sene 1989) ama yine ben bu kadar masrafa rağmen neticeye ulaşamadım.

                  Ne ise Dr.Turgut kardeşim bu olaylar dizisi senelerdir vböyle devam eder.Bunun önüne de kimse geçemez.Çünki dokunulmazlıkları vardır.

                  Bir ameliyat neticesi menfi sonuç ile biterse "Yapacak herşeyi yaptık..." denir ve olay kapanır.

                  Yorum

                  İşlem Yapılıyor
                  X