Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Kadim
    Senior Member
    • 30-01-2004
    • 4782

    Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

    Konuyu herhangi bir sorun yokken neden kapatmak istiyorsunuz ki anlamadım doğrusu. Güzel güzel değerlendirmeler yapıyorsunuz. Kimse kimseye hakaret etmediği sürece, bu konunun kapatılmasının gereği nedir? Birileri konuya yazmak istiyorsa yazar. Zaten neredeyse 20 sayfa yazmışız yazılacak bir çok şeyi yazdık dersiniz yazmazsınız. Ama konunun kapatılmasını gerektiren neden nedir? Bir de ben yasalara ters düşen bir hitap da görmedim. Birileri elini ayağını denk alsın demek de ne oluyor. Forum yöneticileri yasa dışı bölümleri ya silerler ya da düzenlerler. Böyle bir davanın Türkiye'deki yansımalarının daha günlerce devam edeceği aşikardır. Ancak konuyu kapatmak için başka mazeret ya da gerekçeli bir neden varsa forum kurallarını aşan v.s kapatın. En güzel hareketi yapmak bizlere kalmış...Fakat ortaya çıkacak yeni olaylara ve haberlere karşı yeni başlık açmak yerine derli toplu bir çok bilginin yer aldığı başlık daha iyi değil midir? Kapatırsanız da yadırgamam. Olağan bir durum olarak karşılarım... Deniz Feneri için Türkiye'de soruşturma, inceleme, dava vs süreci oluşursa o ayrı bir başlık altından açılabilir tabi ki... Onda bile bu başlığa atıflar yapılacağı aşikardır...
    Son düzenleme Kadim; 18-09-2008, 23:50.

    Yorum

    • black belt
      Senior Member
      • 08-06-2004
      • 6523

      Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

      Originally posted by Kadim View Post
      Konuyu herhangi bir sorun yokken neden kapatmak istiyorsunuz ki anlamadım doğrusu. Güzel güzel değerlendirmeler yapıyorsunuz. Kimse kimseye hakaret etmediği sürece, bu konunun kapatılmasının gereği nedir? Birileri konuya yazmak istiyorsa yazar. Zaten neredeyse 20 sayfa yazmışız yazılacak bir çok şeyi yazdık dersiniz yazmazsınız. Ama konunun kapatılmasını gerektiren neden nedir? Bir de ben yasalara ters düşen bir hitap da görmedim. Birileri elini ayağını denk alsın demek de ne oluyor. Forum yöneticileri yasa dışı bölümleri ya silerler ya da düzenlerler. Böyle bir davanın Türkiye'deki yansımalarının daha günlerce devam edeceği aşikardır. Ancak konuyu kapatmak için başka mazeret ya da gerekçeli bir neden varsa forum kurallarını aşan v.s kapatın. En güzel hareketi yapmak bizlere kalmış...Fakat ortaya çıkacak yeni olaylara ve haberlere karşı yeni başlık açmak yerine derli toplu bir çok bilginin yer aldığı başlık daha iyi değil midir? Kapatırsanız da yadırgamam. Olağan bir durum olarak karşılarım...
      bizde hakaret olmaz,hepimiz kardeşiz...

      yansımalara ve gelişmelere göre modlar topici izlesin o zaman...problem yoktur..

      İyi ve güzel geceler herkese...

      Yorum

      • ybæl©ik
        ADMINISTRATOR
        • 25-01-2003
        • 30775

        Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

        Originally posted by ybalcik View Post
        Arkadaşlar

        Görüyorum ki konu başlığından uzaklaşılıyor.
        Tekrar hatırlatırım, konuyu kimse kendisine göre esnetmesin, farklı anlamlar çıkartmasın, kendisine malzeme aramasın.

        Yorum

        • ssevers
          Junior Member
          • 21-01-2008
          • 329

          Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

          Türkiye'yi suçlamam istendi
          Almanya'da görülen Deniz Feneri davasında 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Gürhan, kamuoyuna yazdığı açık mektupla kendisini savundu.

          Gürhan, dikkat çekici bir iddia ortaya atarak, Alman mahkemesinin Türkiye'yi suçlamak için kendisine baskı yaptığını söyledi. Gürhan, “Uzlaşma sürecinde bana Türkiye ile ilgili suçlamalarda bulunmam için sürekli telkin ve pazarlık yapılmıştır. İfadem anlattığım bu durum dikkate alınarak değerlendirilmelidir" dedi.

          Mektubunda 16 milyon Euro'nun nereye gittiğini detaylı bir şekilde anlatan Gürhan şunları söyledi: “Çok kötü şartlardaki ağır tutukluluk halimin ve baskının bir an önce sona erebilmesi için avukatım, önerilen uzlaşmayı kabul etmiştir. Dolayısıyla uzlaşma ifadem gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadır."
          Bugün

          Yorum

          • kanarya1958
            Member
            • 01-06-2008
            • 1306

            Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

            bu arada doğan holding hiselerine ne oluyo anlamadım ..ilk seansta % 20 olmaz böyle bi yükseliş.tavan bu kadar yüksek nasıl tutluyo anlamadım. ..DOÐAN ŞİRKETLER GRUBU HOLDİNG A.Ş.
            Son işlem fiyatı: 1,60 % 20,30DOHOL en çok tıklanan
            hisseler
            içinde 1. sırada

            Yorum

            • Kadim
              Senior Member
              • 30-01-2004
              • 4782

              Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

              Deniz Feneri Almanya’da karardı Kanal 7 Türkiye’de ’daraldı’


              Sadi ÖZDEMİR


              Almanya’daki Deniz Feneri davasında, bağış paralarının bir kısmının aktarıldığı belirlenen Kanal 7 TV’de garip bir sermaye küçültme operasyonu yapıldı. Alman savcının, ’olayın asıl sorumluları’ olarak gösterdiği Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan’ın da ortak olduğu şirketin sermayesi 14.6 milyon YTL’den 403.2 bin YTL’ye indirildi. 14.2 milyon YTL’lik indirimin de ortaklara dağıtılması kararlaştırıldı.

              ALMANYA’daki Deniz Feneri davasında Türkiye’ye aktarılan bağış paralarının adresi olarak gösterilen Kanal 7 TV’de kafaları karıştıran bir sermaye operasyonu yapıldı. Alman hakimin ’asıl sorumlular’ olarak nitelendirdiği Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ve Kanal 7 Reklam ve Mali İşler Müdürü İsmail Karahan’ın da büyük ortağı olduğu Kanal 7 markasının sahibi Yeni Dünya İletişim A.Ş.’nin 14.6 milyon YTL olan sermayesi, 403.2 bin YTL’ye indirildi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası sürerken geçtiğimiz ağustos ayı içinde yapılan bu operasyon ile, Yeni Dünya İletişim’in 1 yıl önce 16 Temmuz 2007’de 8.6 milyon YTL’den 14.6 milyon YTL’ye artırılan sermayesi, 14.2 milyon YTL indirildi.

              Ortaklara geri ödeme

              Şirket ortakları, yasal prosedür gereği sermaye indirimi ile ilgili Ticaret Sicili Gazetesi’nde birer hafta ara ile 3 kez ilan ile duyuru yaptı. Tamamen Türk Ticaret Kanunu’na uygun götürülen bu operasyon ile indirilen 14.2 milyon YTL’lik sermayenin de şirket ortaklarına dağıtılmasına karar verildi.

              Almanya’da Deniz Feneri e.V davası tüm hızıyla devam ederken, sanıkların sorumlu olarak işaret ettikleri ve kuryelerle Türkiye’ye taşınan bağış paralarını teslim ettikleri kişi ya da kişilerin hissedar oldukları şirkette böyle bir ’şok sermaye indiriminin’ Türkiye’de başlayabilecek bir adli süreçte şirkete el konulması ihtimaline karşı önlem olduğu bildiriliyor. Bu konuda görüşüne başvurduğumuz Prof. Dr. Şükrü Kızılot, "Normal şartlarda her şirket sermaye artırır. Eğer sermayeyi azaltıyorsa bu o şirketin faaliyetlerineson vereceğini gösteriyor. Böyle bir sermaye indirimde, hissedarlar ortaklıkları oranında şirketin sermayesini şahsi olarak çekerler ve paylaşırlar. Tabii ki borcu varsa o da ödenir" dedi.

              Avans almış olabilirler

              Yeni Dünya İleşitim A.Ş.’nin sermaye indirimi ilanında yer alan ve bu şirketten alacaklıların üçüncü ilandan sonra 2 ay içinde müracaatlarını öngören ibarenin şirketin ortaklarının paylarına karşılık gelen paraları almalarını da 2 ay süreyle bağladığı ancak, ’avans adı altında’ söz konusu iki aylık süreyi beklemeden ortaklara ödeme yapılabileceği bildirildi. Uzmanlar bu gibi durumlarda ortaklara ödenen avanslar için ’sonradan bilinmeyen alacaklı çıkmasına karşı’ şerh içerdiği ancak genellikle alacaklı çıkmadığını ve avans müessesesinin çalıştığını belirtiyorlar.

              Sermaye indiren ilanda ne yazıyor

              TÜRKİYE Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilki 8, ikincisi 15 ve üçüncüsü de 22 Ağustos 2008’de olmak üzere tekrarlanan ilanda, "İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda 295461 sicil numarasıyla kayıtlı bulunan şirketimiz TTK 396-397-398 madde hükümleri çerçevesinde 14.600.000 YTL olan şirket sermayesini 14.196.793,52 YTL azaltarak 403.206,48 YTL’ye indirmeye karar vermiş bulunmaktadır. Şirketin sermaye azaltımı sonucu şirket alacaklarının haklarının korunacağı hususu istanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 27.05.2008 tarihli 2008/788 D iş sayılı kararı ve 14.07.2008 tarihli bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş bulunmaktadır. Şirketimiz alacaklılarının beyan ederek ödeme veya teminat istemek üzere bu ilanın üçüncü defa yayınlanmasından itibaren iki ay içinde Defterdar Mahallesi Ortakçılar Caddesi No: 60 Eyüp İstanbul adresinde bulunan şirket merkezine gelerek yönetim kuruluna müracaatları ilan olunur" deniliyor. Sermaye indiriminden Zekeriya Karaman’ın 5.1 milyon YTL, Mustafa Çelik 3.5 milyon YTL, İsmail Karaman ve Ahmet Hüküm de yaklaşık 2.8 milyon YTL alması bekleniyor.

              Yorum

              • NicK-EL
                Member
                • 14-07-2008
                • 1137

                Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                tam Türkiye'ye özgü bir yansımıma size

                Bas?n? boykotla tehdit etti

                * EVİNİZE SOKMAYIN: Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Bunu böyle bilin. Partimin mensupları olarak yalan yanlış yazan medya karşısında sizler de kampanyanızı yapın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın. Bu kadar açık konuşuyorum. Bunu başka türlü değerlendirebilirler. Siz mi bize karşı yalan yanlış bu tür kampanyalar yapıyorsunuz, biz de size karşı en doğal, tabii kampanyamızı başlatıyoruz. Almayacağız.
                bir tane daha yansıma ...
                Bu kez de Murat Akgün'ü ha?lad?!

                Bu kez de Murat Akgün'ü haşladı!

                Erdoğan'ın öfteli üslubuna, CHP'lilerin iddiasını soran NTV'nin Ankara Temsilcisi Murat Akgün de hedef oldu.

                Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili gelişmeleri haberleştiren basın organlarını boykot çağrısı yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sert üslubuna, CHP'lilerin iddiasını soran NTV'nin Ankara Temsilcisi Murat Akgün de hedef oldu.



                Akgün, önceki gün NTV'de canlı yayına aldığı AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'a CHP'lilerin iddialarını sorunca Erdoğan'ı kızdırdı. Akgün Fırat'a şu soruyu yöneltti:

                "CHP'nin Sayın Başbakan'a yönelik iddiaları var. Mesela bugün de Başbakan'a yönelik açıklamalarda, 'Malvarlığı alın teri ile mi alınmıştır?' Yani mal varlığının boyutları değil nasıl elde edildiği sorgulanıyor ve Sayın Başbakan'ın siyasete atılmadan önce çalıştığı kurumlar, kazandığı paralar göz önünde bulundurulduğunda şu anda dolar milyarderi olduğu, bunun da mümkün olmasının sözkonusu olmayacağı söyleniyor."



                Fırat soruyu yanıtlarken, Erdoğan'ın daha önce bu konuya ilişkin açıklama yaptığını ve CHP'nin sürekli iftira attığını söyledi. Canlı yayın devam ederken, Başbakanlık'tan NTV'ye bir açıklama geldi. Akgün bu açıklamayı hemen okuyarak "Başbakanlık'tan yapılan açıklamada da 'dolar milyarderi olduğuna dair ifadeler yalandır' denmiş. Sayın Başbakan'ın servetine yönelik olarak bunu da söylemiş olalım" dedi.

                Fırat da bunun üzerine "Doğru, ben milyar lafını duymamıştım, milyon anlamıştım, o bakımdan. CHP'nin yaptığı numaralardan birisidir, oyun yapıyor. Milyon yerine milyar diyor" diye konuştu.



                Eleştirilerden kurtulamıyor

                CHP'lilerin iddiasını soran Akgün, canlı yayında Başbakanlığın açıklamasını da okumasına rağmen Erdoğan'ın sert eleştirisinden kurtulamadı. Erdoğan, AKP Ankara İl Başkanlığı'nın önceki akşamki iftar yemeğinde Akgün'ü isim vermeden şöyle eleştirdi:

                "Bugün bir tane maalesef moderatör -ki kendisine saygım da olan bir arkadaş- beni 'dolar milyarderi' ifadesiyle sağ olsun suçluyor. Yazıklar olsun. Ya sen hesap bilmiyorsun, ya matematik, neyse oraları karıştırmayalım, ya sen hiç kitap okumadın. Dolar milyarderi ne demek ya? Ayıptır ya. İnsan utanır, sıkılır, ama bunlarda böyle şey yok. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na bu yakıştırmayı yapacak, ondan sonra bunlara cevap verdiğin zaman 'Niye bunları muhatap alıyorsun' diyecekler.




                Ağzının payını verdi

                Ama nasıl demeyesin? Gerçi sağ olsun Dengir kardeşim gereken cevabı verdi, ağzının payını verdi, payladı. CHP zihniyeti de bu işte, hep böyle dolar milyarderi diye bizleri tavsif (nitelendirme) ediyorlar, 'Çıkar bakalım' deyince hesabı çıkaramıyorlar."

                CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün düzenlediği basın toplantısında, "Kasımpaşa'da beraber top oynadığı arkadaşı, 'Parası olmadığı için aramızda para toplayıp kramponları ona alırdık' diyor. Şimdi kendisi dolar milyarderi" demişti. (ANKARA MİLLİYET)

                Yorum

                • NicK-EL
                  Member
                  • 14-07-2008
                  • 1137

                  Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                  Ak gömleği lekelendi



                  Deniz Feneri e.V. davasının sonuçlarını değerlendiren Alman basını, 'Frankfurt'taki karar, Türkiye'de bir depreme yol açacağının işareti

                  Yargı süreci Almanya'da olmasına rağmen Türkiye'de de büyük tartışma yaratan Deniz Feneri e.V. davasının sonucu, dünkü Alman gazetelerinde de yer aldı. Davanın başlangıcında pek ciddiye alınmayan skandal, mahkemenin sonuçlanmasıyla birlikte yazılı basında geniş yer buldu.
                  Gazetelerde öne çıkan başlıklar ve yorumlar da özetle şöyle oldu:

                  TAGESZEITUNG - TAZ: Deniz Feneri davası, Aydın Doğan'ın Erdoğan'a karşı bir puan alması ile son buldu. Artık paraların AKP'de parti işleri için kullanıldığı tartışılmaz. Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ilk kez ak gömleğinde leke var.

                  BILD: Aşağılık vurgunculara hapis. Vatandaşlarını sosyal bir dernek yardımıyla 18 milyon euro dolandırdılar. Dava kapanmış değil. Frankfurt Savcılığı, Türkiye'de medya kuruluşlarının baş deneticisi olan (RTÜK Başkanı) Zahid Akman hakkında soruşturma yürütüyor.

                  DIE ZEIT:</B> Devlet çamurda. Başbakan Erdoğan, seçime gitse oyların yüzde 50'sini alır. Soruşturma sonucunu beklemek yerine, suçlanan parti arkadaşlarına arka çıktı. Aydın Doğan'la arasındaki mücadele, Türkiye'de gündemi değiştirdi.

                  HANDELSBLATT: Türk derneği Deniz Feneri'ndeki bağış skandalında 5 yıldan 10'ya kadar hapis cezaları verildi. Aynı zamanda Türkiye'nin en büyük medya deneticisi hakkında da yeni iddialar ortaya atıldı. Frankfurt Savcılığı, bağış skandalı ile ilintili olan RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın sanık olduğunu belirtti.

                  FRANKFURTER RUNDSCHAU: İslami bağış skandalı. Frankfurt'taki mahkemeden sonra kapı önünde yaşananlar, kararın Türkiye'de bir depreme yol açacağına dair bir işaret. Hakim, skandalın elebaşlarının Türkiye'de olduğunu ve arkasında ekonomik ve politik çıkarların yattığını açıkladı.

                  WİESBADENER KURIER: Deniz Feneri, dolandırıcılık batağında battı. Dava Türkiye'de siyasi malzeme oldu, ama gerçek şu ki, Deniz Feneri insani yardım yapmak yerine kriminallerin self servis dükkanı gibi çalıştı. Mahkeme dolandırıcılığın ele başlarının Türkiye'de olduğunu ve derneğin sermaye oluşturulması için bir araç olarak kullanıldığını söylüyor.

                  FRANKFURTER ALLGEMEINE: Bağış toplayıcılarına hapis cezası. Deniz Feneri yöneticilerinin yaptığı kriminal işlerin gölgesi, Ankara'ya kadar uzadı. Türkiye'nin Başbakanı, Frankfurt'taki davayla ilgili olarak siyasi baskı altına girdi. Erdoğan, bu konuda haber yayımlayan, tanınmış Türk işadamı Aydın Doğan'ın medya imparatorluğuna karşı sert bir çatışmaya girdi. Erdoğan'ın bu medya grubuna yönelik tehditleri, geçen günlerde AB tarafından eleştirildi. Çünkü basın özgürlüğü tehli***e girebilir.

                  Deniz Feneri davası ve Türkiye’deki tartışmaları, Almanya’nın dışındaki Avrupa basınına da yansımaya başladı. The Economist dergisi, AKP’nin, kısaltmasının “beyaz” anlamına gelmesiyle övündüğünü ancak artık durumun değiştiğini öne sürerek “Bir dizi yolsuzluk iddiaları, AK Parti’nin dürüstlük imajını kirletiyor” diye yazdı. The Times ise, “Türkiye’deki iktidardaki parti, bir yıldan az bir süre içerisinde ikinci defa kapatma davası ile karşı karşıya kalabilir” iddiasında bulundu.

                  ECONOMİST: “GÜRÜLTÜYE RAÐMEN ERDOÐAN’IN POPÜLARİTESİ ÇOK YÜKSEK”

                  İngiltere’de yayımlanan haftalık The Economist dergisinin son sayısında Deniz Feneri davasına ilişkin “O kadar ak değil mi?” başlıklı bir analize yer verildi. Türkiye’de hükümet yolsuzlukları iddialarına ilişkin artan bir kavganın yaşandığı belirtildiği analizde şunları yazıldı:
                  “Türkiye’de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK), kısaltmasının Türkçede ‘beyaz’ veya ‘temiz’ anlamına gelmesiyle övünmeyi seviyor. Ancak artık değil. Bir dizi yolsuzluk iddiaları, AK Parti’nin dürüstlük imajını kirletiyor.”

                  The Economist, Deniz Feneri kuruluşunun, karıştığı skandal ile ilgili olarak “çok çamur” atıldığını belirtirken Almanya’daki mahkemenin, Deniz Feneri davasının 3 sanığını 18.6 milyon euroyu hortumlamaktan mahkum ettiğine dikkat çekti.

                  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “muhalifleri”nin paranın bir bölümünün, hükümete yakın Kanal 7’ye aktarıldığını öne sürdüklerini kaydeden dergi, ancak mahkemenin, AK Parti ile bir bağlantıya ilişkin kanıt bulmadığını da belirtti.

                  İngiliz dergi, Erdoğan ile Doğan grubu arasındaki tartışmalara da yer verdiği analizinde Başbakan Erdoğan’ın kullandığı ifadelere ilişkin olarak adı açıklanmayan bir Avrupalı Büyükelçisine aften “Acaba oruç, sinirlerini bozmuş olabilir mi?” diye yazdı.

                  AKP’nin geçen Temmuz ayında kapanmaktan kıl pay ile kurtulduğunu anımsattıktan sonra dile getirilen bazı yolsuzluk iddialarının sonuç vermeye başladığı belirtilen analizde Şaban Dişli'nin AKP’deki görevinden istifa etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.

                  The Economist, Ali Bulaç’ın Deniz Feneri olayının “travma” yarattığı açıklamasını aktardığı analizinde Çalık Holding’in kısa bir süre önce bir devlet bankasının verdiği “cömert” kredi ile Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunu satın aldığını, Erdoğan’ın 29 yaşındaki damadının da “Çalık’ın Ceo’su” olduğunu yazdı. Dergi, şu değerlendirmeyi de yaptı:

                  “Gürültüye karşın anketler, Erdoğan’ın yüzde 50 civarındaki popülaritesiyle rakiplerinin açık farkla önünde gittiğini gösteriyor. Doğan Holding hisselerinin değeri ise, büyük ölçüde düştü.”

                  TİMES: “AKP İLE LAİKLER ARASINDAKİ 6 YILLIK SAVAŞ SONA ERMEDİ”

                  Deniz Feneri sorununu da değerlendiren İngiliz The Times gazetesi, olayın, Türkiye’de yeni “siyasi çalkantılar”ı yaratabileceği yorumunu yaptı. Gazete “Türkiye’de iktidardaki parti, bir yıldan kısa bir süre içinde ikinci defa bir kapatma davası ile karşı karşıya kalabilir” dedi.

                  Gazete şöyle devam etti:

                  “Ön soruşturma olsa da ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında resmi bir davanın bulunmamasına karşın hukuk uzmanları, mahkemenin, Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri Vakfı’ndan zimmete geçirilmiş para aldığını kanıtlaması halinde otomatik olarak kapatabileceğini söylüyorlar.”

                  AKP’nin söz konusu vakıf ile bir bağ olduğunu reddettiğine dikkat çeken gazete, Deniz Feneri olayının, Erdoğan ile Doğan grubu arasında “zararlı” olabilecek bir kavga alevlendirdiğini kaydetti.



                  The Times, AKP’nin Temmuz ayında kıl pay ile kurtulduğu kapatma davası ile parti ile laik sistem arasındaki “altı yıllık güç mücadelesinin doruğa ulaştığı"nı savunarak “Şimdi ise kapatma olasılığının yeniden ortaya çıkması, savaşın sona ermekten uzak olduğunun işaretidir” yorumunu yaptı.


                  ALINTI

                  Yorum

                  • NicK-EL
                    Member
                    • 14-07-2008
                    • 1137

                    Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                    Buda garip bir olay -

                    Yansımalardan bazıları




                    Kanal 7'de garip operasyon

                    Deniz Feneri Almanya’da karardı Kanal 7 Türkiye’de ’daraldı’

                    Almanya’daki Deniz Feneri davasında, bağış paralarının bir kısmının aktarıldığı belirlenen Kanal 7 TV’de garip bir sermaye küçültme operasyonu yapıldı. Alman savcının, ’olayın asıl sorumluları’ olarak gösterdiği Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan’ın da ortak olduğu şirketin sermayesi 14.6 milyon YTL’den 403.2 bin YTL’ye indirildi. 14.2 milyon YTL’lik indirimin de ortaklara dağıtılması kararlaştırıldı.

                    ALMANYA’daki Deniz Feneri davasında Türkiye’ye aktarılan bağış paralarının adresi olarak gösterilen Kanal 7 TV’de kafaları karıştıran bir sermaye operasyonu yapıldı. Alman hakimin ’asıl sorumlular’ olarak nitelendirdiği Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ve Kanal 7 Reklam ve Mali İşler Müdürü İsmail Karahan’ın da büyük ortağı olduğu Kanal 7 markasının sahibi Yeni Dünya İletişim A.Ş.’nin 14.6 milyon YTL olan sermayesi, 403.2 bin YTL’ye indirildi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası sürerken geçtiğimiz ağustos ayı içinde yapılan bu operasyon ile, Yeni Dünya İletişim’in 1 yıl önce 16 Temmuz 2007’de 8.6 milyon YTL’den 14.6 milyon YTL’ye artırılan sermayesi, 14.2 milyon YTL indirildi.

                    Ortaklara geri ödeme

                    Şirket ortakları, yasal prosedür gereği sermaye indirimi ile ilgili Ticaret Sicili Gazetesi’nde birer hafta ara ile 3 kez ilan ile duyuru yaptı. Tamamen Türk Ticaret Kanunu’na uygun götürülen bu operasyon ile indirilen 14.2 milyon YTL’lik sermayenin de şirket ortaklarına dağıtılmasına karar verildi.

                    Almanya’da Deniz Feneri e.V davası tüm hızıyla devam ederken, sanıkların sorumlu olarak işaret ettikleri ve kuryelerle Türkiye’ye taşınan bağış paralarını teslim ettikleri kişi ya da kişilerin hissedar oldukları şirkette böyle bir ’şok sermaye indiriminin’ Türkiye’de başlayabilecek bir adli süreçte şirkete el konulması ihtimaline karşı önlem olduğu bildiriliyor. Bu konuda görüşüne başvurduğumuz Prof. Dr. Şükrü Kızılot, "Normal şartlarda her şirket sermaye artırır. Eğer sermayeyi azaltıyorsa bu o şirketin faaliyetlerineson vereceğini gösteriyor. Böyle bir sermaye indirimde, hissedarlar ortaklıkları oranında şirketin sermayesini şahsi olarak çekerler ve paylaşırlar. Tabii ki borcu varsa o da ödenir" dedi.

                    Avans almış olabilirler

                    Yeni Dünya İleşitim A.Ş.’nin sermaye indirimi ilanında yer alan ve bu şirketten alacaklıların üçüncü ilandan sonra 2 ay içinde müracaatlarını öngören ibarenin şirketin ortaklarının paylarına karşılık gelen paraları almalarını da 2 ay süreyle bağladığı ancak, ’avans adı altında’ söz konusu iki aylık süreyi beklemeden ortaklara ödeme yapılabileceği bildirildi. Uzmanlar bu gibi durumlarda ortaklara ödenen avanslar için ’sonradan bilinmeyen alacaklı çıkmasına karşı’ şerh içerdiği ancak genellikle alacaklı çıkmadığını ve avans müessesesinin çalıştığını belirtiyorlar.

                    Sermaye indiren ilanda ne yazıyor

                    TÜRKİYE Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilki 8, ikincisi 15 ve üçüncüsü de 22 Ağustos 2008’de olmak üzere tekrarlanan ilanda, "İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda 295461 sicil numarasıyla kayıtlı bulunan şirketimiz TTK 396-397-398 madde hükümleri çerçevesinde 14.600.000 YTL olan şirket sermayesini 14.196.793,52 YTL azaltarak 403.206,48 YTL’ye indirmeye karar vermiş bulunmaktadır. Şirketin sermaye azaltımı sonucu şirket alacaklarının haklarının korunacağı hususu istanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 27.05.2008 tarihli 2008/788 D iş sayılı kararı ve 14.07.2008 tarihli bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş bulunmaktadır. Şirketimiz alacaklılarının beyan ederek ödeme veya teminat istemek üzere bu ilanın üçüncü defa yayınlanmasından itibaren iki ay içinde Defterdar Mahallesi Ortakçılar Caddesi No: 60 Eyüp İstanbul adresinde bulunan şirket merkezine gelerek yönetim kuruluna müracaatları ilan olunur" deniliyor. Sermaye indiriminden Zekeriya Karaman’ın 5.1 milyon YTL, Mustafa Çelik 3.5 milyon YTL, İsmail Karaman ve Ahmet Hüküm de yaklaşık 2.8 milyon YTL alması bekleniyor. (HÜRRİYET)



                    Kanal 7'de garip operasyon

                    Yorum

                    • ybæl©ik
                      ADMINISTRATOR
                      • 25-01-2003
                      • 30775

                      Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                      Bir de buna bakın ... Ama kimsenin işine gelmediği için çok fazla gündeme getirilmiyor, gözardı ediliyor .... gerçekleri yazan basın tarafından.


                      Deniz Feneri sanığı Gürhan'dan açık mektup

                      Deniz Feneri davasında dolandırıcılık suçundan 5 yıl 10 ay mahkumiyet cezası alan Mehmet Gürhan, avukatı Ünal Kaymakçı aracılığıyla kamuoyuna açık mektup yolladı

                      Mektubuna, “Almanya'nın Frankfurt mahkemesince hakkımda verilen mahkumiyet kararıyla ilgili olarak siz değerli kamuoyunu aydınlatmak istiyorum” diyerek başlayan Gürhan, 1998 yılından bu yana Avrupa'da, önce Media 7, ardından da Kanal 7 İNT televizyonunun yayınını sağlayan Euro 7 GmbH isimli şirketin ortağı ve tam yetkili genel müdürü olarak iş hayatını sürdürdüğünü belirtti.

                      Gürhan, mektubunda şunları ifade etti:

                      “Kanal 7 İNT'in Avrupa temsilcisi olarak yayıncılık çalışmalarım devam ederken Deniz Feneri programını seyreden Avrupa'daki vatandaşlarımızın talebi üzerine Deniz Feneri e.V'yi 27.02.1999 tarihinde Almanya'nın Mörfelden şehrinde 7 arkadaşımla birlikte kurdum. Bu tarihten 2006 yılına kadar, hem kendi ticari işlerimi, hem de gönüllü olarak Deniz Feneri e.V'nin hizmetlerini yürüttüm. Başta Türkiye olmak üzere, Etiyopya'dan Endonezya'ya, Pakistan'dan Nijer'e, Mali'den Yemen'e, Sudan'dan İran'a, Irak'tan Azerbaycan'a kadar Afrika, Asya, Kafkaslar ve Balkanlar'daki onlarca ülkede, mazlum ve yoksul insanlara yardım ulaştırmaya çalıştım. Dünyanın dört bir yanında açlık, kuraklık, deprem ve diğer doğal afetler yüzünden yardıma muhtaç duruma düşmüş on binlerce insana yardımsever insanımızın bir araya getirdiği gıda, giyim, sağlık, eğitim ve barınma yardımları ulaştırdım. Bütün bu faaliyetleri, az sayıda gönüllü arkadaşımla ve gündelik hayatımdan, hatta çocuklarıma ayırmam gereken zamandan fedakarlık ederek gerçekleştirdim. Bu süreçte, özellikle Avrupa'ya üniversite eğitimi almaya gelen yoksul ve başarılı öğrencilerimiz için çeşitli kalıcı ve sosyal projeler ürettim.”

                      Suçlandığı diğer konunun elden para çekme iddiası olduğunu belirten Gürhan, mektubunda şöyle devam etti:

                      “Alman yasalarına göre elden para çekmek suç değildir. Nitekim elden para çekme hususu Frankfurt am Main savcılığında incelenmiş olup 26.04.2004 tarihinde takipsizlik kararı verilmiştir. Zaten önemli olan paranın elden çekilip çekilmemesi değil, yardımın yerine ulaşıp ulaşmadığıdır. Mahkemenin kararında amaç dışı kullanıldığı belirtilen 16 Milyon Euro'nun tamamının yardım amacıyla kullanıldığı, mahkemenin elindeki 600 klasörde bulunan on binlerce yardım alındı belgesi ile sabittir. Bu belgelerin hiçbirisini dikkate almayan mahkeme, Firdevsi Ermiş'in beyanlarıyla bu kanaate ulaşmıştır. Tüm bunları yaparken kişisel hiçbir çıkarın peşinde olmadım derneği daha çok gelire kavuşturmak amacıyla hareket ettim”

                      “Ben, Mehmet Gürhan olarak, kişisel bir çıkar, bir ikbal peşinde olsaydım kişisel hayatımda da bu durumun yansımaları olurdu” diyen Gürhan, şunları kaydetti:

                      “Bilinmelidir ki, günlerdir Türk medyasını işgal eden haberlerin tüm gerçekliği anlattıklarımdan ibarettir. Ancak, burada çok önemli bir hususu da ayrıca belirtmek istiyorum. Avukatlarımın hazırlayıp Alman mahkemesine sunduğu ifademin içeriği avukatlarım, savcılık ve mahkeme heyeti arasında yapılan bir uzlaşmanın sonucudur. Çok kötü şartlardaki ağır tutukluluk halimin ve üzerimde oluşturulan baskının bir an önce sona erebilmesi için avukatım, önerilen uzlaşmayı kabul etmiştir. Dolayısıyla uzlaşma ifademde yazılı olan hususlar, gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadır. Hakimin uzlaşma olmasaydı dava sonuçsuz kalırdı cümlesi de bunun açık bir göstergesidir. Uzlaşma sürecinde bana Türkiye ile ilgili suçlamalarda bulunmam için sürekli telkin ve pazarlık yapılmıştır. İfadem anlattığım bu durum dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

                      Koparılan bunca fırtınanın ve girişilen bu aşağılık linç kampanyasının neredeyse tek dayanağı olan Firdevsi Ermiş isimli şahıs, ortağı ve yöneticisi olduğum şirketlerin ve Deniz Feneri e.V'nin muhasebe bölümlerinin tek sorumlusu, ayrıca Deniz Feneri e.V'nin imza yetkisi olan ikinci adamıdır. Mahkeme sürecinde gösterdiği tavırlarla bu şahsın, Deniz Feneri e.V'ye ve yöneticisi olduğum şirketlere zarar verebilmek için bazı çevrelerce özel olarak görevlendirildiğini düşünüyorum. Zamanı gelince bu müfteri işbirlikçiye, şahsıma ve ortağı olduğum şirketlere vermiş olduğu maddi ve manevi zararların hesabını her türlü hukuki hakkımı kullanarak mutlaka soracağım.”

                      Adının Abdurrahman Vural olduğunu gazetelerden öğrendiği, hiç tanışmadığı bir şahsın ortaya attığı iftiraların kesinlikle doğru olmadığını belirten Gürhan açık mektubunda şu ifadelere yer verdi:

                      “Doğru olan bir şey varsa o da bu şahsın, kurduğu derneği dolandırmış olma suçundan mahkumiyet almış olmasıdır. Şahsıma karşı yürütülen bu kampanya, üzülerek söylüyorum ki adeta bir linç kampanyasıdır. İmzasız bir mektupla aile hayatımı ağır şekilde yaralayabilecek çirkin bir iftiraya maruz kaldım. Hayatı boyunca karakola dahi düşmemiş biriyken bir anda büyük bir terör örgütü üyesi muamelesine tabi tutuldum. Geriye dönüp baktığımda en başından beri bu operasyonun, siyasi bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde toplam 27 kişinin çalıştığı bir binaya 340 polisle ve binanın tüm açık kapıları kırılarak bir baskın yapılmış olmasının mantığı nasıl izah edilebilir ki? Bu provokasyonun tüm amacı, dünyada yükselen yoksul ve mazlumlarla dayanışma kültürünü yok etmektir. Soruşturmayı yürüten şahsın, soruşturma sürecince sergilediği tavırlar ve mahkeme salonundaki siyasi şovu da benim bu düşüncemi destekler niteliktedir. Fakat asıl üzücü olan taraf bu şov değil, bu provokasyona Türkiye'de bazı çevrelerin verdiği açık destektir.

                      Geldiğimiz noktada, bugün itibariyle mali müşavirlerin ve işbirlikçi Firdevsi Ermiş'in yanlış yönlendirmelerine aldanmam sonucu, hukuki hatalarım nedeniyle Alman mahkemesi tarafından mahkum edildim. Bir diğer yanlışım ise kimi iddialı projelere imza atmaya çalışmak oldu. Bu yüzden öncelikle Deniz Feneri e.V derneğimize bugüne kadar maddi manevi hiçbir desteklerini esirgemeyen bağışçılarımız bilmelidirler ki, bir kuruşlarını bile yardım dışı bir amaç için kullanmadım. Sonsuz güvenlerini hep yanımda hissettiğim, Almanya'daki şirketlerinin yönetimini bana bırakan ortaklarımdan, Kanal 7 camiasından ve tüm kamuoyundan bu siyasi komployu zamanında fark edip önleyemediğim ve boşa çıkaramadığım için özür dilerim. Kendi küçük siyasi ve ticari hesapları için büyük bir provokasyonun parçası olmaktan bir an olsun çekinmeyen o yaygaracılara gelince, onlara sadece bir acıma borçluyum. Keşke, bir yoksulun göz bebeğindeki sevinci anlayabilecek kadar iyi insanlar olabilselerdi. Tekrar belirtmek isterim ki, Deniz Feneri e.V derneğine bağışlanan paraların bir kuruşunu bile şahsi ve ticari emellerim için kullanmadım. Bu yardımları başkalarının benzer amaçları için kullandırtmadım. Hukuki hatalarım olmuş olsa bile, ahlaken ve vicdanen hiçbir hatam olmamıştır. Allah'ın adaletinin bu büyük haksızlığı cezasız bırakmayacağına inancım tamdır. Saygılarımla.”

                      ekolay

                      Yorum

                      • ybæl©ik
                        ADMINISTRATOR
                        • 25-01-2003
                        • 30775

                        Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                        Birileri, öyle kör olmuşlar ve hırs gözlerini, kalblerini öyle bir bürümüş ki, hangi ve nasıl bir siyasi amaçtır, ekonomik çıkardır bilinmez, Türkiye'deki malzemeler yetmemiş, Türklerin çoğunlukta bulunduğu Almanya'da kendilerine komplo ile malzeme bulmuşlar, şahsiyetsiz satın almışlar ve amaçları doğrultusunda kullanmışlar, amaç darbedir, kendi siyasi emelleridir, .... neyse. Bunu yaparken de Türkiye ve Türk halkının itibarını asla düşünmemişler ve yerlerde süründürmüşlerdir.

                        Temizleyin pisliğinizi ve kazandırın şimdi Türkiye'nin ve Türklerin itibarını hadi ...



                        Bu haber de Doğan Grubuna ait ( ekolay )


                        AB'de 'Türkiye karşıtlığı' artıyor

                        Fransa'da yayımlanan Valeurs Actuelles dergisi için 7 AB ülkesince gerçekleştirilen ankete göre, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanların oranı, 2004 yılından bu yana çok büyük bir artış gösterdi. Fransızların yüzde 80'ı ve Almanların yüzde 76'sı, Türkiye'yi AB'de görmek istemiyor.

                        Avrupa Birliği ülkelerinde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanların oranının son yıllarda büyük bir artış gösterdiği öne sürüldü. Fransız Valeurs Actuelles dergisince yayınlanan kamuoyu yoklamasına göre, Fransızların yüzde 80'ı ve Almanların yüzde 76'sı, Türkiye'yi AB'de görmek istemiyor. Ancak, en büyük destek kaybının, özellikle Türkiye'nin adaylığına en olumlu bakıldığı İspanya, İtalya ve İngiltere'de meydana geldiği savunuluyor.

                        Muhafazakar görüşleri ile tanınan Valeurs Actuelles dergisi, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda 7 Avrupa ülkesince araştırma şirketi Ifop'a yaptırdığı anketin sonuçlarını yayınladı. Dergiye göre, AB ülkelerinde Türkiye'nin AB'ye katılması konusundaki olumsuz görüşleri son yıllarca iyice arttı.

                        İfop tarafından AB'nin nüfusunun üçte ikisini oluşturan, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Hollanda ve İspanya'da toplam 7 bin 7 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen anket, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olanların oranı, Fransa'da yüzde 80, Almanya'da yüzde 76, Belçika'da yüzde 68, Hollanda'da yüzde 67, İngiltere'de yüzde 57, İtalya'da yüzde 56 ve İspanya'da yüzde 51'e ulaştı.

                        Valeurs Actuelles, anket sonuçlarının, aynı şirket tarafından 2004 yılında Le Figaro gazetesi için yürütülen araştırmaya göre, Türkiye'nin AB üyeliği karşıtlığında büyük bir artış olduğunu gösterdiğini belirtti. Dergiye göre, en büyük artışlar da, 2004 yılında Türkiye'ye en çok destek veren ülkeler olan İspanya, İtalya ve İngiltere'de meydana geldi.

                        Olumsuz bakanların sayısı giderek artıyor
                        Türkiye'nin AB'ye katılmasına olumlu bakmayanların oranının dört yılda İspanya'da 29 puan, İtalya'da 23 puan, İngiltere'de ise, 15 puan arttığı belirtiliyor. Anketin sonuçlarına göre, Türkiye'yi AB'de görmek istemeyen Fransızların oranı 12, Almanların oranı ise 13 puan yükseldi.

                        AB halkı ile Türkiye'nin üyeliğini destekleyen Avrupa Komisyonu arasında "tam bir görüş ayrılığı" olduğunu savunan dergi, halen AB Dönem Başkanlığını yürüttüğü için Türkiye konusunda daha dikkatli davranmak zorunda kalan Fransa'nın görevi devredeceği 1 Ocak'tan itibaren "yeniden serbestçe hareket edebileceği"ni yazdı.

                        Yorum

                        • Kadim
                          Senior Member
                          • 30-01-2004
                          • 4782

                          Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                          Halkın elinden artanını halka ulaştırmak bir kaç kişinin (iyiniyetli dahi olsa) görevi değil yine tüm halkın görevidir. Bu görevi halk adına elbette devlet yapmalıdır. Bu tür yönetimi halktan kopuk girişimler elbette başarıya ulaşmaz. Herşeyden önce devlet ıslah edilmeli, gerekirse radikal(köktenci) değişimlere tabi tutulmalıdır. Radikalden kastım vatanın kuruluşunda bu devlete yüklenen ruha uygun bir yapılanma ve hakimiyettir. Bunu yapacak olansa yine halktır. Birlik olmuş, adaletle ve eşitlikle yürüyen tam bağımsız bir halk Allah'ın vecdidir. Osmanlı devletinin yıkılmasının en temel nedeni kuruluş özüne uygun kökten değişimlere tabi tutulmamasıdır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın...
                          Son düzenleme Kadim; 20-09-2008, 00:29.

                          Yorum

                          • Kadim
                            Senior Member
                            • 30-01-2004
                            • 4782

                            Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                            Avşa forumda gördüğüm bir mesel

                            Hikâye mâlum, hatta meşhur, fakat tam yeridir, tekrarında fayda var:

                            Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin dillere destan,
                            eşi-menendi az bulunur bir atı varmış.

                            Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle
                            gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken
                            uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş. Bir insan, yerde yatıyor. Belli ki
                            çok hasta veya ölmek üzere. Yardıma muhtaç.

                            Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş. Hâlâ nefes
                            aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken,
                            yerdeki mecâlsiz ve hasta adamı, o herkesten kıskandığı değerli atın
                            üzerinde görünce şaşırıvermiş. Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar
                            uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine,

                            Fakat bir gariplik var; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor;
                            sadece durduğu yerde ağlıyor.

                            - Ne oldu diye seslenmiş hırsız, 'Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi?
                            Sen ki bu atı kendi gözünden, evlâdından bile kıskanırdın ama bak, aklım ve
                            çevikliğim sâyesinde şimdi benim oldu atın; ne kadar ağlasan yeridir!'

                            Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; demiş ki, 'Hayır ey hırsız, atımı çok
                            severdim, doğrudur; senin onu benden çalman elbette gücüme gitti, fakat onun
                            için ağlamıyorum.'

                            - Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?

                            - Şunun için: Bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile
                            atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç
                            kimse, ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye
                            çekinecektir. Üzüntüm ondan!

                            Yorum

                            • black belt
                              Senior Member
                              • 08-06-2004
                              • 6523

                              Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                              kıssadan hisse mükemmel Kadim...

                              kulaklara küpe olacak cinsten..

                              "Güven" çok zor kazanılan, çok kolay kaybedilen bir duygudur çünkü...

                              Tüm Dünya'da böyledir..

                              Bu olay, Avrupa'da prestijimizi sarsmıştır ve çok üzücüdür...

                              inşaallah bir daha benzer olaylar yaşamayız...

                              Selam

                              Yorum

                              • ali_ekber
                                Member
                                • 15-11-2004
                                • 2525

                                Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

                                Originally posted by NicK-EL View Post

                                Gazete şöyle devam etti:

                                “Ön soruşturma olsa da ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında resmi bir davanın bulunmamasına karşın hukuk uzmanları, mahkemenin, Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri Vakfı’ndan zimmete geçirilmiş para aldığını kanıtlaması halinde otomatik olarak kapatabileceğini söylüyorlar.”
                                akp almanyadaki karara dayanarak kapatırsalar üzülürüm
                                ben isterim insanlar gerçek yüzlerini görüp
                                sandıkta bu partiyi halk kapatsın isterim

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X