Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ssevers
    Junior Member
    • 21-01-2008
    • 329

    Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

    benimde aklıma şu geliyor. bu alamanlar paralarının dışarı çıkmasını engellemek için bu ve benzeri kurumlara bu şekilde darbe vuruyor olabilirler. zaten alamanyanın ekonomisinin eskisi gibim olmadığını söylüyor gurbetçiler

    Yorum

    • ybæl©ik
      ADMINISTRATOR
      • 25-01-2003
      • 30775

      Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

      ( Batı ) Almanya, Doğu Almanya ile birleştikten sonra ekonomisi çöküşe geçti.

      İşsizlik artıyor, sosyal güvenceler azalıyor, .... sonuç olarak da Almanya'da olan yabancılara ve özellikle de Türklere karşı saldırı ve eylemler çoğalıyor ... Bunu aşırı milliyetçiler gibi gösteriyorlar ama çoğu Alman yabancıları istemiyorlar ... Çünkü yabancılar yüzünden kendilerinin işsiz kaldıklarını düşünüyorlar.

      Yorum

      • Kadim
        Senior Member
        • 30-01-2004
        • 4782

        Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

        Türkiye'de 1.5 milyon Alman çalışsaydı ve kazandıklarını Almanya'ya aktarsaydı diye başlayan bir irdeleme ile yol alınırsa isabetli olur. Elbetteki bir yerde edinilen rızk edinildiği yerin ekonomisine dahil olmalıdır. Bu ise ancak sosyal bir devlet anlayışı gereğidir. Alman devletinğin yayılımcı ve sömürücü oluşu ile ilgili derecesini ekonomistler daha iyi bilirler fakat söz konusu olan eğer kapitalist (karı halka intikal yerine şirket sermayesine ekleme) sisteme dahil bir ülke ise onun bunun olmuş bir manası yoktur. Çünkü o para ne Alman halkına ne de Türk halkına kalmaz, gideceği yer zenginin kasasıdır.
        Son düzenleme Kadim; 22-09-2008, 01:47.

        Yorum

        • zigana
          Senior Member
          • 26-01-2004
          • 3796

          Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

          BORÇLAR GURBETÇİLERE KALDI!
          Bir dönem Zahid Akman’ın da yöneticiliğini yaptığı, Almanya’daki OWG adlı kooperatife yaklaşık 8 milyon Euro kaptıran gurbetçilere, bir kötü haber de Alman Maliyesi’nden geldi.

          Kooperatife, üye başına 1500 ile 4 bin Euro konut edindirme yardımında bulunan Alman Maliyesi, ortada ne para ne de konut olduğu için, bu yardımların geri tahsilatına başladı. Yani, kooperatife milyonlarca Euro kaptıran gurbetçiler, yine birilerinin götürdüğü Alman yardımını da ceplerinden ödeyecek.

          AlmanMaliyesi, RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da bir dönem yöneticiliğini yaptığı, Offenbacher and Frankfurter Wohnungsbaugenossenschaft (OWG) adlı kooperatifin 1300 gurbetçisine yaptığı mali yardımı geri alacak. Kooperatifzedeler, doğrudan kooperatif yönetimi tarafından tahsil edildiği için yüzünü bile görmedikleri Euro’ları, şimdi Alman Maliyesi’ne ödemek zorunda kalacaklar.

          İki kere mağdurlar

          Konuyla ilgili açıklamayı, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Akman’ın da bir dönem yöneticiliğini yaptığı kooperatifin, 1300 üyeden konut teşvik primi ve aidatla beraber 8 milyon Euro topladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Alman Maliyesi şimdi konut yardımı yaptığı vatandaşlardan parayı geri almaya başladı. Vatandaş bu paraları geri ödeyecek; üstelik kooperatife 96 ay boyunca ödediği aidatlardan da oldu" dedi.

          Geri ödemeler başladı

          Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bu kooperatif, Alman hükümetinden üye başına 1500 ile 4 bin Euro arasında değişen konut edindirme yardımı alıyor. Ayrıca üyelerin kendi ödediği aidatlar da var. Şimdi gurbetçiler Alman Maliyesi’yle ödeme konusunda pazarlık yapıyor. Kimisi ödedi; kimisi de durumuna göre ödeme takvimi belirlemeye çalışıyor. Gurbetçilerimiz bir yandan da avukatları aracılığıyla, aralarında Akman’ın da bulunduğu kooperatif yöneticileri hakkında dava açtı.

          1300 kişiye 10 daire

          Bu dava dışında iki ayrı dava daha var, Akman ve diğer arkadaşları hakkında. Zahit Akman ve diğer yönetim kurul üyeleri aleyhine nitelikli dolandırıcılık davası açılıyor. Basına daha önce yansıdığı gibi, ’7670Js241702/07’ dosya numaralı dava sürüyor şu anda. Çünkü bin 300 kooperatif üyesi karşılığında, ortada olan yaklaşık 10 daire var. İkinci dava ise ’Kooperatifin iflasını geciktirerek bildirme’ suçlamasını kapsıyor.

          Malına tedbir konsun

          Alman hukukuna ve dernekler yasasına göre fahri üyelik yok. Bir kooperatif yönetim kurumu üyesi, kooperatifin bütün işlemlerinden sorumludur; Akman da sorumludur. Dolayısıyla gurbetçilerimizin haklarını korumak adına Zahit Akman’ın Türkiye’deki mal varlığına tedbir konmalı. Hukukçu arkadaşlarımız gerekli araştırmaları yapıyorlar. Meclis’te yapabileceğimiz bütün denetim mekanizmalarını işleteceğiz. Öyle anlaşılıyor ki Akman artık Meclis’e gelemeyecektir. Meclis’e her geldiğinde kendisine hem kooperatif ve Deniz Feneri olayı sorulacaktır. Başbakan Akman’ı kurtarmak istiyorsa seçimlerde aday yapar.

          Nereden buldun Akman

          CHP MYK üyesi Ali Kılıç ise RTÜK Başkanı Akman’la ilgili olarak Alman hükümetine "Armada" çağrısı yaptı. Kılıç, "Paranın nereye gittiği belli oldu. Armada’ya ortak olmuş anlaşılan Sayın Akman. Zaten Alman hükümeti de para Türkiye’de diyor. Almanya Armada’daki hisselere el koyma başvurusu yapmalı bence. Türkiye’de de dava açmalı, ’Nereden buldun sorusu’ sormalı" diye konuştu.

          Yorum

          • Kadim
            Senior Member
            • 30-01-2004
            • 4782

            Konu: Almanya Deniz Feneri e.V. davası sonuçları ve Türkiye'deki yansımaları

            CHP'den bir belge daha

            22 Eylül 2008
            A.A
            .hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;} .hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;} CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya'daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan'ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'ı, “Türkiye'deki işlerinde vekil tayin ettiğine ilişkin” 2007 tarihli noter belgesini açıkladı.

            Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin Şişli İlçe Kongresinde dile getirdiği “3Y (yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele) söylemine” artık vatandaşın itibar etmediğini iddia etti.

            “Yolsuzlukla mücadele edeyim derken, AKP ve Sayın Başbakan bugün yolsuzluk yapanların en büyük hamisi durumuna gelmiş durumda” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
            “Almanya tarihinin en büyük nitelikli dolandırıcılık davasının Türkiye'deki faili olarak mahkeme kararına geçen kişi, bugün RTÜK'ün başında ve Sayın Recep Tayip Erdoğan'ın koruması altında. Sayın Başbakana sormak isterim: Almanya'daki dolandırıcılık davasının Türkiye ayağını oluşturan kişilerden birisi olarak, adı defalarca geçen kişiyi, RTÜK Başkanı olarak görmeyi nasıl içinize sindiriyorsunuz? Bu anlayışınızı, yolsuzlukla mücadele söyleminin neresine oturtuyorsunuz? Sayın Zahid Akman'ı, Kanal 7'yi birlikte kurduğunuz için mi koruyorsunuz? Bu bağlamda bir korumanın suçu paylaşmak anlamına geldiğini çevrenizdeki kişiler acaba size söylemediler mi? Bu davranışınızı hangi şeref ve haysiyet anlayışınıza oturtuyorsunuz?

            Almanya'daki Deniz Feneri olayında olduğu gibi, Kanal 7'nin yurt dışı hesaplarını resmi defterlerine kaydetmediği devletin raporları ile saptanmasına karşın, bu raporları sümenaltı edip, savcılığa göndermeyen SPK Başkanı Turan Erol'u hangi şeref ve haysiyet anlayışı ile yerinde tutuyorsunuz? Şayet yolsuzluklarla mücadele programınız bu anlayış ile hazırlanmışsa, onun adı 'yolsuzlukla mücadele' değil, yolsuzluklara yataklık yapmadır. Almanya'daki dolandırıcılık olayının Türkiye baş aktörü Zekeriya Karaman'ın akrabanız olması, size böyle bir korumacılık yetkisi vermez, vermemelidir. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı vergi kaçakçılarının, hayali ihracatçıların, karaparacıların hamisi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti, karapara kuryecilerinin ve karaparanın cenneti olamaz.”

            “BİAT BELGESİ”

            Kemal Kılıçdaroğlu, basın toplantısında,Almanya'daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan'ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'ı vekil tayin ettiğine ilişkin, 21 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul 10. Noterliğince düzenlenen belgeyi de açıkladı.

            Belgeyi “biat belgesi” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, genel vekaletname” başlıklı belgede, “Türkiye hudutları dahilindeki ortağı olduğum şirketlerdeki hisselerimi devretmeye, Türkiye hudutları dahilindeki şirketlere ortak olmaya, hisse satın almaya, ortaklıkla ilgili haklarımı takip etmeye benim adıma evrakları imzalamaya, kamu kurum ve kuruluşları ile özel ve tüzel şirketlerdeki işlerimi takip etmeye T.C. vatandaşı Kadir oğlu 03.01.1952 doğumlu Zekeriya Karaman'ı vekil tayin ettim” cümlelerinin yer aldığını kaydetti.

            CHP'li Kılıçdaroğlu, bu vekaletnamenin, “Mehmet Gürhan'ın aslında bir piyon olduğunu, tüm yetkilerin ve sorumluluğun Zekeriya Karaman'da bulunduğunu açıkça gösterdiğini” ileri sürdü.

            “KENDİNİZİ ÇIKMAZ SOKAKTA BULURSUNUZ”

            Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
            “Sayın Başbakana önerim: Sayın Başbakan bu vekaletnameyi önünüze alınız ve vicdanınızın da sesini dinleyerek bir düşününüz. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını kimler yiyor? Kimler İslamiyetin o güzel yardımlaşma duygularını özel çıkarları için kullanıyor ve siz Türkiye'deki asıl faillerin arkasında, onların destekçisi olarak görünüyorsunuz. Bunu gerçekten de içinize sindirebiliyor musunuz? Sayın Başbakan'ın etrafında saygın kişiler var. Lütfen onların uyarılarına kulak versin. Şayet Dengir Fırat'la yola çıkarsanız, kendinizi çıkmaz sokakta bulursunuz. Zaten ağzınızın bozukluğu da galiba buradan geliyor.”

            Kemal Kılıçdaroğlu, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile ilgili olarak da “Dengir Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS'ın ürünlerini yurt dışına götüren TIR'da 89 kilo eroin yakalandı mı, yakalanmadı mı? Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS şirketi hayali ihracat yaptı mı, yapmadı mı? Sayın Başbakanın imzasıyla Dengir Fırat'ın iftira attığını kanıtlarsam, Mehmet Mir Dengir Fırat'ı partideki görevinden alacak mısınız?” dedi.

            Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Başbakan Erdoğan'ın imzasıyla, Fırat'ın birisine iftira attığını kanıtlayacağını söyledi.
            “Kime iftira attığını söylemeyecek misiniz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “sayın Başbakan sorsun öğrensin bakalım. Ben bunu kanıtlayacağım, o zaman Sayın Başbakan dönüp Mehmet Dengir Mir Fırat'a ne söyleyecektir, ben de merak ediyorum. Ben bir şey istiyorum, milletvekilliğinden ayrılması...” diye konuştu.

            “DENGİR FIRAT'LA HESAPLAŞACAÐIZ”

            Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, Fırat'ın, hayali ihracat olayı ortaya çıktığı zaman “ben o şirketten ayrılmıştım” dediğini anımsatması üzerine, “Sayın Dengir Fırat'la hesaplaşacağız. Fırat'la bütün medyanın önünde herhalde bir araya geleceğiz. O zaman ben size Fırat'ın ve şirketinin gerçek yüzünü belgelerle göstereceğim. Öyle kafadan atmak, hakaret yok, kızmak da yok. Ben belgelerini göstereceğim, sayın Fırat da konuşacak” dedi.

            “Bu bir çağrı mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “kendisinin çağrısıydı, dün sayın Başbakan da çağrıya yanıt vermediğimizi söyledi. Sayın Fırat'la herhangi bir yerde tartışalım, basın mensupları da izlesinler” yanıtını verdi.

            Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP'nin Almanya'daki bir vakıftan 85 milyon avro yardım aldığına ilişkin iddialara” yönelik bir soruyu yanıtlarken, “Benim böyle bir hesabım ve param da yok. Ama açıklarlarsa sevinirim. Belki Almanya'da benim bir hesabım olduğunu da öğrenmiş olurum, paraya da ihtiyacım var” dedi.

            Yorum

            İşlem Yapılıyor
            X