Bremen mızıkacıları

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • serdo
    Senior Member
    • 30-04-2006
    • 5368

    Bremen mızıkacıları

    'Bremen Mızıkacıları' aramızda




    06.11.2008 - 19:07


    En umutsuz, en çaresiz kaldığınızda, kendinizi işe yaramaz ve bir kenarda yapayalnız hissettiğinizde ne yaparsınız?Bir çıkış yolu bulmak için harekete mi geçer, yoksa o ‘kenarda’ her şeye boyun eğip, bir mucize olmasını mı beklersiniz?

    İşte bu masal da tam burada başlar. Bir varmış’lar, bir yokmuş’lar, bir, eşek, bir horoz, bir köpek ve bir kedi, masal bu ya aynı dertlerden yaka silkip bir araya gelmişler.






















    Nilüfer TÜRKOÐLU
    nilufer.turkoglu@gazeteport.com.tr

    Dünyanın en güzel masallarından biri olarak kabul edilen Grimm Kardeşler’in Bremen Mızıkacıları, sahipleri tarafından ‘tembel’ , ‘beceriksiz’, ‘işe yaramaz’ ilan edilip sokağa atılan ve bir anda tek başına kalan dört hayvanın naif dostluğunu ve birlikte başarma hikayesini konu edinir.
    Masal, birbirinden farklı dört hayvanın çaresizlikten kurtulup hayallerini gerçekleştirmek için ‘tüm rüyaların gerçek olduğu’ Bremen’e gidip bir müzik grubu kurma fikriyle sarıp sarmalanır. Birliktelik, dostluk, takım ruhu, hayaller çerçevesinde gelişen olaylar, yan karakterler olan ‘iyi insan’ ve ‘kötü insan’ (hırsızlar) ile şekillenir.
    BREMEN MIZIKACILARI’NA “VE PERDE”
    Ve şimdi Bremen Mızıkacıları, Zorlu Çocuk Tiyatrosu oyuncularının katkılarıyla çocuklarla kitap sayfaları yerine tiyatro sahnesinde buluşuyor. Üstelik çalgılı, türkülü; müzikal oyun tadında!
    Özlem Saraç’ın oyunlaştırdığı masal, Gaye Cankaya ve Bahtiyar Engin rejisörlüğünde hayvanlar dünyasına farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
    Masal bu ya, konuşan ve düşünen, düşündüğünü ortaya koyan, hayalleri olan ve onları gerçekleştirmek için hedef belirleyen hayvanların dünyasının anlatıldığı Bremen Mızıkacıları, aslında birbirleriyle hiç geçinemeyeceğini sandığımız dört hayvanın nasıl iyi arkadaş olabileceğinin de en güzel kanıtı aslında.

    ÇOCUKLAR ARASINDA OYUN İZLEMEK
    Bremen Mızıkacıları masalını yıllar yıllar önce okuyan ve artık 20’li yaşlarını bitirmesine az kalan ben, 1 Kasım Cumartesi günü saat 12:00’da Beşiktaş Kültür Merkezi’nde yerini aldı.
    Yaşlarını çok da kestiremediğim ama aralarında bebeklikten çocukluğa henüz geçmiş miniklerin de olduğu salonda, çocuk ruhumun bana emredip de giy dediği tupturuncu elbisemle oyunun başlamasını bekledim.
    Kimisi annesiyle gelen, kimisi babasının tepesine çıkmış, ne olup bittiğini anlamaya çalışan onlarca çocuğun, sahnede ışıklar yanıp da rengarenk dekor ağaçlar göründüğünde suspus olması, oyunun sessiz mi yoksa cıvıl cıvıl mı geçeceği konusunda bana pek bir fikir vermedi, önce.
    Eşek başlıklı bir adamın (Bay eşek) uyuklamasıyla açılan sahne, meraklı bakışların dikkatli takibiyle ilerlerken, oyuncularla konuşan, konuşmaya çalışan çocuklar, onları benim gibi dikkatle izleyen anne ve babalara eğlence kaynağı oldu.
    Emin Önal’ın artık yük hayvanı değil de sahibine yük olan bir eşeği canlandırdığı bezgin eşek tiplemesi, öylesine kıvamındaydı ki, fiziksel olarak da rolünü hakkıyla veren Önal, perde arasında çocukların en sevdiği karakterlerden biri olmuştu.
    “Eşeği görmek istiyorum ben baba!” diye yırtınan lüle lüle saçlı kız çocuğu, hızla geçip gitti yanıbaşımdan…
    Nedense aklıma çizgi film Tweety’i getiren sevimli Horoz da en az eşek kadar inandırıcı ve çok sevimliydi. Önce şarkı söylemesini beceremediğini iddia etse de, sonrasında çıkardığı sesler ve yaptığı hareketlerle hık demiş de horozun burnundan düşmüştü! İpek Türktan’ın canlandırdığı Horoz, özellikle kız çocukların favorisi oldu.
    Kediyle köpek anlaşamaz diye kim demiş?Bal gibi de anlaşıyorlar işte! Başta hafif bir çatışma yaşasalar da, fareleri ve hırsızları yakalayamadıkları için kapı dışarı edilen kedi ve köpeğin aslında dost oldukları, en azından çocuk dünyasında ‘onaylandı’
    Köpek rolünde Cengiz Okuyucu, kostümünün etkisiyle biraz terlese ve zor anlar yaşasa da, tam da ‘köpek formu’nda, oyun boyunca döktürdü de döktürdü. Üstelik en esprili repliklerin ve en hareketli dansların da tek sahibiydi. Amuda bile kalktı!
    Ahh şu kedilerin kendini beğenmiş olmadığını ne zaman kabul edecek dünya?Bir kedi sahibi olarak konuşuyorum (Çok mu belli ettim yoksa!)Bremen Mızıkacıları’nda da kedi yine o bilindik kedi. Asil duruşundan ödün vermeyen, etrafına ‘küçük dağları ben yarattım” ifadesiyle bakan Kedi, kostümüyle bile hemen diğer üç hayvandan ayrılıyordu.
    Bir kere o gerçekten ‘farklı’ydı. Siyah eldivenlerini en zarif hareketlerle koluna doğru çekerken, Bremen’e gitmekte pek kararsız görünüyordu. Yaşlanıp bir köşede sonunun gelmesini beklediğini söylese de arkadaşlarının gönlü onun 'paspas' olmasına razı gelmedi.
    HIRSIZLAR DOLAŞIYOR
    ‘İyi insanlar’ anne ‘Dilek Demir’ ve kızı ‘Duygu Yılancı’ , Bremen’e gitmek için yollara düşen dört hayvana evlerini açarken, ortalıkta dolaşan ama en sonunda çalmanın kötü bir şey olduğunu anlayan hırsızlar Mono, (Kemal Erdurak) Mini (Şevket Çapkınoğlu) ve usta oyuncu Sinan Bengier’in oynadığı Mene, ‘kötü insanlar’ olarak sahnede.
    Hırsız tiplemeleri aynı çizgi filmlerdekini andırıyor. Zayıf vücutları ve upuzun boylarıyla, hırsızların rol aldığı bölümler pek ***ifli. Çalmanın kötü, çalışmanın iyi bir şey olduğu hiç de didaktik olmayan, samimi bir yolla anlatılıyor ki, çocukların sıkılmasına olanak yok!
    Oyunun en büyük destekleri hiç kuşkusuz kostüm ve dekordan geliyor. Nalan Türkoğlu’nun tasarımlarındaki ustalık, özellikle dört hayvanın kostüm ve aksesuarlarında kendini gösterirken, oyuncuların yüzlerinin görünmesine ve rahat bir oyunculuk sergileyebilmelerine fırsat veren başlıklar, çok yaratıcı.
    Ali Cem Köroğlu’nun tam da çocuk dünyasını içine alan rengarenk dekoru ve Fatih Ihlamur’un müzikleri de oyunun ruhuna ruh katan etkenler.
    Kısacası herkesin eline sağlık!
    ÇOCUÐUNUZU VE ÇOCUK RUHUNUZU ALIP GİDİN
    Her şeyin sonu gibi oyunun da sonu geliyor. O küçük ellerden bazıları ilk defa bir tiyatro oyununa alkış tutarken, anne babalar güzel bir cumartesi yaşamanın mutluluğunda.
    Bremen’e hiç gidemeyen ama hayalini kura kura yollara düşenlerin hikayesi Bremen Mızıkacıları’nı izlemek için siz de bu cumartesi saat 12:00'da yollara düşün. Çocuğunuzu ve çocuk ruhunuzu da yanınızda götürmeyi unutmayın! Bir de turuncu elbise giyseniz,, hiç de fena olmaz, hani!
    kaynak:gazeteport
İşlem Yapılıyor
X