Türkiye'deki Radyo Televizyon ve Uydu Yayınlarının Kısa Tarihi

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • þampiyon01
    Banned
    • 16-01-2009
    • 537

    Türkiye'deki Radyo Televizyon ve Uydu Yayınlarının Kısa Tarihi

    Türkiye’de Radyo yayınlarının deneme olarak başlatıldığı 1927'den 1937 yılına kadar yayınların kontrolu ""Türk Telsiz ve Telefon A.Ş""'de idi. Bu şirket 1937 yılında kamulaştırıldı(PTT'nin eline geçti). Ondan sonra kontrol 1940 yılında Matbuat Umum Müdürlüğüne devredildi. Bu müdürlük yeniden yapılandırma ve isim değişikliği ile 1943 yılında Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü oldu. 1958 yılında Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı oldu. Daha sonra yetki 1964 yılında yeni kurulan Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) kurumuna devredildi.

    TRT 1968 yılında ilk olarak Ankara'da VHF bandından günde bir saatlik TV deneme yayınlarına başladı. Birkaç sene içinde de bu yayınlar gündüz boyu sürdürülür hale geldi. Ankara merkezli siyah-beyaz yayın gece en geç 12.00'de İstiklal Marşı ve bayrağın göndere çekilmesiyle kapanmaktaydı.

    1982'de ilk renkli TV ve 1990'da teletekst yayınlarına geçildi. 1986 yılında ise TRT-2 istanbul çıkışlı olarak UHF bandından renkli yayın başladı.

    11 Kasım 1983 tarihinde yapılan kanun değişikliğiyle Radyo-TV yayınları için milli siyasete uygun ilkelerin benimsenmesi, uygulamanın gözetim, denetim ve değerlendirilmesi bu iş için yeni kurulan "Radyo ve Televizyon Yüksek Kuruluna(RTYK) bırakıldı.

    Intelsat, Eutelsat ve Inmarsat
    Aslında, uydu haberleşme sistemleri konusunda dünyadaki gelişmeler daha en başından itibaren Türkiye tarafından da dikkatle izlenmekteydi. İlk gerçek zamanlı aktif telekom uydusu Telstar 1’in faaliyete geçmesinden ve ABD kongresinin Haberleşme Uyduları kanununu onaylayıp COMSAT’ı kurmasından(1962) sadece 6 yıl ve INTELSAT’ın 20 Ağustos 1964'de 11 ül***le kurulmasından sadece 4 yıl sonra o zamanlar bizim tüm haberleşmeden sorumlu kamu kurumumuz olan PTT 'ye bu konuda çalışma yapması görevi verildi. Bunun üzerine 1968 yılında PTT bünyesi içinde bir "Peyk(uydu) Telekomünikasyon Grup Başmühendisliği" kuruldu. Bu kurumumuzla INTELSAT'a resmen katılmaya karar verdik. Intelsat Kuruluşunun 33.'ncü yılında (1997 Mart) Özbekistan'ın katılmasıyla üye ülke sayısı 141'e ulaşmış olan dünyanın en eski uydu teşkilatı idi. Üye olanlar ve olmayanlar da dahil dünyanın bilinen her ülkesi ve topluluğu INTELSAT’ın bir kısım servislerinden yararlanıyordu. Daha sonra kurumsal statüsü değişip özel şirket haline geldi.

    İlk başlarda Türkiye’de hiç bir yer istasyonu yok. Ama o yıllarda Yugoslavya ve İran'ın yer istasyonlarından yararlanarak ABD ile telefon bağlantısı kurulabiliyordu. İlk olarak 1970'lerde Türkiye’de bir yer istasyonu kurulma çalışmalarına başlandı. Nihayet 1976 'da ihale açıldı, 1977'de sonuçlandı ve kurulması 1979 yılında bitirildi. İngiltere ile 11 telefon kanalı bağlantısı olan AKA-1 (Ankara 1) 23 Nisan 1979’da kurularak servise verildi. 1977'de 17 ülkenin katılımıyla kurulan EUTELSAT’a biz de 1985 yılında katıldık. Hisse oranımız 0.47 dolayındaydı. Eutelsat 2 ile çalışan AKA-2 yer istasyonu 3 Kasım 1985 tarihinde hizmete girdi.

    1979 yılında gemicilik ve deniz emniyetinin sağlanması amacıyla 26 üye ülkenin katılımıyla INMARSAT oluşturulmuş ve 1982 yılında Marisat uyduları üzerinden çalışan ilk uydu kıyı yer istasyonu servise verilmişti. Türkiye 16 kasım 1989 yılında INMARSAT'a da üye oldu.


    İlk Uydu TV çalışmaları
    Türkiye'de 1986 yılından itibaren yabancı uydu TV yayınlarının izlenmesini sağlayan çanak antenler hızla yaygınlaşmaya başlamıştı. Ancak o sıralar bireysel çanaklı alıcı sistemini kurabilmek için Telsiz Genel Müdürlüğüne(TGM) başvurup harç ödeyerek izlenen kanalların isimleriyle tevsik edildiği bir ruhsat almak gerekmekteydi.(Ruhsat harcı kanal sayısına göre olduğundan izlenebilen kanal sayısı arttıkça ruhsatın da yenilenmesi söz konusuydu. Harç düşük bir bedel de değildi. Eğer yasal statü bugün aynen devam etseydi tek çanaklı bir uydu sistemi olan her kişinin devlete yüzmilyarlarca lira aylık harç ödemesi gerekecekti.

    1989'da çıkarılan 3917 sayılı yasayla TRT'nin vericileri PTT'ye devredildi. Bu arada PTT kablolu yayına geçme ve mevcut telefon şebekesinden yararlanarak uydu yayınlarını abonelere ulaştırma hazırlıklarına başladı. Buna karşılık Radyo Televizyon Yüksek Kurulu da bu dağıtımın yayın kapsamına girdiği, ve bunun da Anayasa'nın 133. maddesindeki "TRT Tekeli'ne" aykırı düştüğü görüşüyle PTT'den projeyi durdurmasını istedi. Ama, RTYK'nın PTT için yaptığı suç duyurusu hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. 1991 yılı itibariyle yasalar hala özel radyo ve televizyon kuruluşlarının faaliyetlerine izin vermemekteydi. Ancak, 1990 yılı sonlarında Cumhurbaşkanı’nın oğlunun da ortak olduğu Magic Box isimli şirket bir transponder kiralayarak Almanya'dan Star 1 adı altında türkçe yayınlara başladı. Böylece yasal bakımdan olmasa da fiilen özel TV yayınlarına 1990 yılı sonunda başlanmış oldu.

    Türkiye 30 kadar Avrupa ülkesince de imzalanan 1989 tarihli Avrupa Sınırötesi Yayın Sözleşmesi’ni 22 Kasım 1993 tarihli bakanlar kurulu kararıyla onayladı. Bu sözleşmenin esasları 3915 sayılı kanun oldu.

    İlk milli uydularımız sipariş ediliyor
    80'lerin ikinci yarısında, devletimiz uydular sahibi bir uydu işletmecisi olma kararı vermişti, ve ilk olarak 1989 yılında anahtar teslimi proje ihalesine çıkıldı. Fransız Aerospatiale ile 21 Arlık 1990 tarihinde $315 milyon ABD doları bedelli Türk Milli Haberleşme Uyduları Sistemi Sözleşmesi imzalandı,
    Fırlatılan ilk uydumuz olan Türksat-1A, Ariane-4 fırlatıcı roketinin üçüncü katındaki arıza nedeniyle kaybedildi (24 Ocak 1994).

    Bunun üzerine zaten o sırada üretilmekte olan ikinci uydunun bitirilmesi hızlandırıldı ve ilk olarak TURKSAT 1B uydusu 42 derece doğu konumuna 11 Ağustos 1994 tarihinde yerleştirildi. 10 Ekim 1994 tarihinde hizmete girdi. Ağustos 1996'da Türksat 1C uydusu ile(31.3 Doğu) yer değiştirdi. Bu uydunun Türkiye, Orta Avrupa ve Orta Asya olmak üzere 3 tür hüzmesi vardı. Üç hüzmenin EIRP değerleri sırasıyla 56, 58.5, ve 56.5 dBW dı. Türksat1B uydusunun Ku bantta çalışan 10 tanesi 36MHz, 6 tanesi 72 MHz genişliğinde toplam 16 transponderi bulunuyor. 31.3 konumunda çalıştırılmaya başlandıktan sonra bir ara yurtiçi ve yurtdışı IBS telefon kanalları, 22si dijital, 1'i analog olmak üzere 23 TV kanalı, 7 adet dijital yayında radyo bulunmaktaydı. Halen bu uydumuz ömrünü tamamlamış durumdadır. (Haziran 2005 itibariyle üzerinde sadece bir tek internet (Barracuda) data yayını ile TRT’ye ait 4 ve TT’a ait bir dijital TV aktarma yayını görünmekteydi).

    TURKSAT1B uydusunun tesliminin hemen ardından sözleşmenin sigorta maddelerine uygun olarak Aerospatiale tarafından bize yeni bir uydu yapılmaya başlandı. TÜRKSAT1C uydusu 10 Temmuz 1996 yılında fırlatılıp 31.3 doğu konumuna yerleştirildi, yörünge testleri yapıldı. Sonra Türksat 1C ile 1B (17 gün sürdü) yer değiştirip 1C uydusu 42 derece, 1B ise 31.3 doğu yörüngesinde hizmet vermeye başladı. Türksat 1C uydusunda 1B'deki 3 kapsama alanı yerine daha geniş iki kapsama alanı var. Türkiye ve Avrupa ile Türkiye ve Orta Asya arasında doğrudan bağlantı kurabilmek amacıyla batı bölümünde Türkiye ve doğu bölümünde ise Türkiye ve Orta Asyayı kapsamak üzere tasarlandı. Uyduda 2005 Haziran ayı itibariyle 66 dijital TV, 1 analog TV, 28 dijital radyo, ve 1 analog radio ile 3 data yayını bulunuyor.

    Birinci nesil çok başarılı oldu düşüncesiyle %51 Türk Telekom, %49 Aerospatiale olmak üzere Monaco'da EURASIASAT kuruldu. Türk Telekom Genel Müdürü aynı zamanda bu şirketin de yönetim kurulu başkanıdır. 1999 yılı sonlarında uydu fırlatılması planlandı. Bu şirket ikinci nesil Türksat 2A (Eurasiasat) uydusunun yaptırılmasına 1998 başı itibariyle başladı. Nitekim 1999 sonunda 2000 yılı başında uydumuz fırlatılmaya çoktan hazırdı, uydunun kiracıları da sözleşme yapmışlar hazır beklemekteydiler. Ancak o sırada Türk Telekom 'un özelleştirilmesi gündemde, bakanlık ise buna karşıydı. Anlaşılamaz nedenler ve teknik gerekçelerle uydunun fırlatılması altı aydan fazla gecikti. Sonunda TT’un o zamanki özelleştirme ihalesi gerçekleştirilemedi.(Çok daha sonra, 2005 yılının ikinci yarısında gerçekleşebilen TT özelleştirmesi sırasında ise Uydular için ayrı bir şirket oluşturularak mülkiyeti ve işletmesi kamu'da bırakıldı).

    Sonunda Eurasiasat uydumuz fırlatıldı ve 1 Şubat 2001 tarihinde de faaliyete geçti.

    Türksat2A (EURASIASAT-1) uydusu Alcatel Space'in üretiği 3 eksen stabilizeli, SpaceBus 3000B3 platformuna sahiptir. 2001 yılında uzaya gönderilen 93 uydunun üçüncüsü ve genel listeye dünyanın 5932’nci uydusu olarak giren Eurasiasat-1/Türksat2A haberleşme(DBS) uydusu 10 Ocak 2001 günü saat 22.09(UTC) da bir Ariane 44P aracıyla Kourou Uzay Merkezindeki ELA-2 platformundan yola çıkmıştı. 41.9° Doğu yörüngesine yerleştirilen bu uydu, orta Avrupa’dan Hint yarımadasına kadar olan bölgede ses görüntü ve veri aktarımları ile, Doğrudan Eve Yayıncılık(DTH), yapabilen, "BSS ve FSS bantlarında çalışan" 32 transpondere sahip. Yaşlanmış Turksat 1C uydusunun yerine geçen bu uydu 3.4-ton ağırlığında, 9-kW güce sahip, 37 metrelik güneş panelleri bulunuyor.

    "Avrupa'da bu güne kadar üretilmiş en güçlü uydu" sloganıyla pazarlaması yapılmaktaydı. Avrupa'yı Asyaya bağlayan en önemli haberleşme ortamı olacağı, 260 milyon dolara mal olduğu, 15 yılda 1 milyar dolar gelir getirmesinin beklendiği söyleniyordu. Uydunun ayak izleri Avrupa-Türkiye ve Avrupa-Orta Asya olan iki sabit hüzmesi ile iki ayarlanabilir hüzmesi var. Şirket merkezinin Monaco'da olması, ve ikincil yer kontrol istasyonunun Alcatel tesisleri içinde olması yabancı müşterilerimizin de epey çok olacağı kabulüne dayalıydı. Ancak, uydunun faaliyete girdiği 2001 şubatında türkiyede çıkan ekonomik kriz nedeniyle kiracı bulmak güçleşmiş, ve uydu fırlatılmasının ancak ikinci yılından sonra belirli bir doluluk oranı yakalayabilmiştir.

    Ağustos 2006 itibariyle faal bulunan Türksat 1C ve 2A(Eurasiasat-1) uydularımızın bulunduğu 42 derece doğu konumunda toplam olarak 178 dijital TV kanalı, 99 dijital radyo ve 5 data yayını bulunuyor.

    Türkiye'nin bugüne kadar uzaya fırlattığı Türksat uydularının tamamı, aslında Fransa'nın uydu kontenjanı kullanılarak atılmış. Kayıtlarda bu uydular Fransız Uzay Ajansı’nın üzerinde gözüküyor. Türkiye kendi uzay ajansını kurduğu takdirde, uzayda askeri ve ticari uydu bulundurma hakkına sahip olacak. O nedenle Ulusal Havacılık ve Uzay Çalışmaları Konseyi ile kurulan Türk Uzay Ajansı arasındaki, görev alanlarının örtüşmesi sorununa bir çözüm bulunması bekleniyor.


    2000 yılının Aralık ayında TT tarafından "bir Amerikan şirketiyle uydular satın almak üzere" sözleşme yapıldığı basında yer almıştı. Uydular Leasing (finansal kiralama) ile alınacak ve, ilki olan ANATOLIA-1 uydusu hemen 50 derece doğu konumuna yerleştirilecekti. Boeing tarafından inşa edilen 601 serisi bir uydu olan ANATOLIA-1 uydusu aslında çalışmaya Endonezya'nın Palapa C1 uydusu olarak başlamıştı. İlk olarak 31 Ocak 1996 'da bir Atlas 2AS booster roketinin ucunda Fransız Guyana'sındaki Kourou'dan fırlatılarak 150ºDoğu konumuna yerleştirildi. (Palapa endonezcede "emeğin meyvası" demek). Ancak maalesef bu uydular uzayda pek fazla verimli olamdılar. Üç tanesi hemen elektriksel arızalarla kaybedildi. Diğer birçoğu da kısmen arızalandı. 24 Kasım 1998'de, yani fırlatılışından üç yıl geçmeden Palapa C1 de elektriksel problemlerle karşılaşdı. Ancak arıza diğerlerinden biraz farklıydı. Akü şarj kontrol devresi sorunluydu. O nedenle dünyanın güneşin hizasından geçtiği eklips zamanlarında aküler şarj olamadığından tam güç kesilmesi oluyordu. (Sağlam uyduda ise güneş enerjisi yok iken birkaç günlüğüne aküler sistemi idare edebiliyorlardı) Yani sadece senede iki defa, altı ayda bir, iki gün transponderlerin yayını kesilmek zorunda. Uydunun bunun dışında tüm fonksiyonları mükemmeldi. Uydu bu arızası nedeniyle Endonezyalı kullanıcısı tarafından sigortaya "kullanılamaz" olarak deklare edilmişti. Endonezyanın adaları arasında haberleşme bağlantısını yürüttüğü üç yıldan sonra faaliyet dışı kalıp, sigorta tarafından parası ödendi. Uydu sigorta şirketinin malı oldu. Ocak 1999 yılında Hughes Global Services uyduyu satın aldı, ve adını HGS3 yaptı. Kullanılabilir duruma getirmeye çalıştı. Ancak uydu tamirden sonra da senede 88 günün gece 11'den 2’ye kadar olan 3 saatlik dönemlerinde yeterli enerji bulamaz durumdaydı. Yine de toplam sürenin %96'sında verimli ve tüm transponderleri tam faaldi.

    Anatolia – 1 'in yörüngedeki temsili resmi

    Kalitel isimli Amerika’da kayıtlı (hemen o sıralarda kurulan) bir şirket, Aralık 2000'de HGS 3 uydusunu Hughes'den leasing'le alıp, leasing'le TürkTelekom'a satmış. (Şirketin bu uyduyu alıp TT'a satma dışında hiçbir faaliyeti görünmüyor). Uydu Hughes tarafından adı Anatolia-1 yapılıp 50º Doğu konumuna yerleştirilip bırakıldı. 12 Şubat 2001'de faaliyete girdi. Faaliyet denince, bir ara Rustavi diye bir kanal göründü, belki bazı aktarmalar oldu, ama genel anlamda 50 derecede iken bu uydunun bir faaliyeti olduğu söylenemez.

    Ağustos 2002 tarihine gelindiğinde ise leasing süresinin bittiği, Türkiye’nin bu uyduya artık gereksinimi olmadığı deklare edildi. Uyduya Pakistan talip oldu. Pakistan'ın da Nisan 2003 tarihine kadar işgal etmesi gereken bir 38'derece slotu vardı (eğer oraya bir uydu yerleştiremez ise elinden çıkacaktı). Aslında Pakistan daha önce ihmal edip kendisine tahsis edilmiş olan 4 slotu kaybetmiş durumdaydı. Bu slot kendisine kalan sonuncu slottu. O yüzden vakitlice eski ANATOLIA-1 uydusunu alıp adını PAKSAT 1 olarak değiştirtip 38 derece doğu slotuna yerleştirdi. Pakistan bu uyduyu 5 yıllığına leasingle tuttu. 5 yıl dolmadan PAKSAT-2 yi yapıp yerine koymak niyetinde olduğu söyleniyor. Uydunun şu andaki durumda hepsi faal 30 C bandı transponderi (artı 8 yedek), 6 Ku bandı(10950-14490) transponderi bulunuyor. Ku transponderlerin 4'ü normal bant, ikisi üst bantta çalışıyordu. Bant genişliği 72MHz, gücü 50 dBW (10990 / 11150 / 11490 / 11650 Mhz frekanslarına yayın koyulabilir durumda idi)

    Bu arada şaşırtıcı bir konu da adı NEWSAT yapılan bir başka eski PALAPA uydusunun Türkiyenin 42.5 derece doğudaki slotuna yerleştirilmesi idi. Uyduda ISkySat isimli bir şirkete ait iki transponderde iki adet C bandı data yayını yeralmaktaydı..

    Askeri görüntüleme ve haber alma ihtiyaçları kapsamında İsrail ile yapılan askeri anlaşmalar çerçevesinde İsrail'in keşif uydusu Ofeq-3 ile Suriye'nin kuzey kısımlarından Kıbrıs'a kadar çeşitli bölgelere ilişkin görüntü bilgilerini alabildiğimiz kabul ediliyor. Ancak israil'n 2000 aralığında başarıyla yerleştirilen EROS-A1 ticari uydusu 2 Megapiksel çözünürlüğüne sahip. Bunlar da ticari olarak temin edilebilir.

    Eurasiasat – 1 'in 4 hüzme çanağı açık görünümü

    Çeşitli kamu kurumlarının bir Milli Uzay Ajansı kurulması, Türkiye’de uydular yapılması gibi niyet ve gayretleri var. Tübitak'ın Bilten araştırma enstitüsünün yapmak istediği uydu için gereken teknik bilgi ve eğitimi verecek şirket olarak da İngiltere'den Surrey Satellite Technology Ltd. (SSTL) seçilmiş. Bu şirket daha önce Kore, Portekiz, Şili, Tayland, Malezya ve Çin ile benzer işbirliklerini başarıyla gerçekleştirmiş ve eğitim vererek ürettiği uzaktan algılama kapasitesi olan 5-6 tane mikro uydu uzaya yerleştirilmiş. BiltenSAT anlaşması 14 milyon dolar. Proje uydunun güneş yörüngeli 650km yüksekliğe yerleştirilmesini, taşıyacağı CCD kameraların da 12M piksel çözünürlükte pan görüntü algılama yeteneğine sahip olmasını öngörüyor. Multispektral çözünürlük 26m, 2Mbps hızla S-bandından gönderecek. Ayrıca türk tasarım ve üretimi bir bilimsel yükü taşıyor.

    Üniversiteler, araştırma kuruluşları ve sivil kamu kuruluşlarının orta çözünürlüklü Landsat, SPOT, IRS, ERS ve Radarsat görüntülerine gereksinimleri sürekli artmaktadır. Haritacılık, Bitki, ziraat verim çalışmaları, kıyı şeridi gözlemesi, v.s...Daha önce bu görüntüler yabancı kaynaklar veya onların yerli temsilcileri üzerinden temin edilmekteydi. 1997 yılının Ocak ayında küçük bir yer istasyonu amerikan SMARTech şirketinden(anahtar teslimi) alındı. Gebze'ye kuruldu. Halen Tübitak'ın Marmara Araştırma Merkezi(MAM) 'a ait olan Uzaktan Algılama ve Sayısal Görüntüleme Laboratuarı(UZALGIL) tarafından işletilmektedir. Bu tesis esas olarak NOAA uydularından düşük çözünürlüklü AVHRR görüntüleri almakta kulanılmaktadır.

    İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Maslak Kampüsü’nde inşası birkaç sene önce bitirilen 13m çaplı çanağa sahip uydu yer istasyonu Elektrik Elektronik Mühendisliği Fakültesi’ne ait. Datron Advanced Technologies tarafından 10 milyon dolardan fazla bir maliyetle yapılmış. Ancak istasyonun işletme giderleri ve çeşitli (Landsat, SPOT, IRS, ERS ve Radarsat) sivil uydulardan veri alabilmesi için gereken lisans ücretlerinin yüksekliği fakülteyi batırma noktasına getirmiş.

    Bir diğer büyük yer istasyonu da Gölbaşında(Ankara), bir ABD'li görüntüleme şirketinin yan kuruluşu Space Imaging Eurasia tarafından E-Systems şirketi için yapıldı. Bu şirket Lockheed Martin ile birlikte Space Imaging şirketinin önemli ortağı. İstasyonun sahibi ve işleticisi olan türk şirketi Inta Uzay Sistemleri. Şirketin %51 hissesi Çukurova ile %49’u Uydusan şirketlerine ait. İstasyonun niye kurulduğu biraz tartışmalı idi, çünkü Orta, Güney ve Doğu Avrupa ile Yakın ve Orta Doğu bölgeleri halen Atina'da bulunan Space Imaging Europe (SIE) tarafından kapsanıyor. Orta Doğunun geri kalanı için de Dubai'de kurulu Space Imaging Middle East (SIME ) var. Esasen bu iki istasyonun kapsama alanları birbiriyle fazlasıyla çakışma içinde. O nedenle Türkiye'de kurulu üçüncü bir istasyona hiç gerek olmadığı düşünülüyordu. Öte yandan Orta Doğu bölgesindeki IKONOS yüksek çözünürlüklü görüntü satışlarının en büyük kısmının savunma ve istihbarat birimlerine yapıldığı biliniyor.

    Çeşitli yorumcular türk savunma yetkililerinin IKONOS uydusundan görüntü alma işinin bir Yunan teşkilatının kontrolünde olmasını istemediklerini, o nedenle bu yer istasyonunun Ankara'da kurulmasının esas nedeninin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin isteği olduğu görüşünde birleşiyorlar.

    26 Şubat 2001 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Türkiye'nin uzay faaliyetlerini organize etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurulmasına karar verildi. Ajans’ın ABD'deki NASA ve Avrupa'daki ESA'ya benzemesi isteniyor. Ayrı ayrı dönemlerde Ulaştırma Bakanlığı ve TÜBİTAK bünyesinde başlatılan uzay ajansı kurma faaliyetleri, uzun süre ilgisizlik yüzünden sonuçlandırılamamış. Türkiye'nin uzaydan askeri ve ticari alanda faydalanması için öncelikle bir "uzay ajansına" sahip olması gerektiğinin üzerinde duran Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı, konuyu gündeme getiriyor. Hükümetin de onaylamasıyla, "Türk Uzay Kurumu" (TUK) kurulmasına karar veriliyor. Ancak, TUK ile ilgili brifingin MGK'ya, Hava Kuvvetleri Plan Prensipler Başkanlığı tarafından verilmesi, yeni kurumun bu kuvvet komutanlığına bağlı "askeri bir birim olacağı" yorumlarına neden olurken, bilim adamları, TUK'un dünyadaki diğer ajanslar gibi "sivil ve özerk" olmasının "şart" olduğunu vurguluyorlar. TUK'un; ODTÜ, İTÜ, TÜBİTAK ve Ulaştırma Bakanlığı ile yakın ilişki içinde olması gerektiği belirtiliyor. Genelkurmay'ın bir uzay ajansı kurulması üzerinde durmasının ardında, uzay ajansı olmayan ülkelerin, uzaya askeri ya da ticari amaçlı uydu fırlatamaması gerçeği yatıyor. Türkiye, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile uzayda işbirliği kurma konusunda çalışmalara başladı. Türkiye ile ESA arasındaki 'Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla İncelenmesi ve Kullanılması Konusunda İşbirliği Anlaşması' TBMM Başkanlığı'na sunuldu(Ocak 2005).

    Uzayın sismolojik araştırma, yeni enerji kaynaklarının bulunması, telekomünikasyon gibi amaçlarla kullanımı konusunda işbirliği için imzalanan anlaşmayla, ortak projeler ve eğitim imkânlarının geliştirilmesinin yolu açılacak.
  • gencgs_21
    Junior Member
    • 27-12-2008
    • 254

    #2
    Konu: Türkiye'deki Radyo Televizyon ve Uydu Yayınlarının Kısa Tarihi

    Aslında pek ağır bir ilerlememiz söz konusuymuş,İngiliz BBC 1928'de tv yayını yaparken biz radyo yayını bile yapamıyormuşuz...

    Yorum

    İşlem Yapılıyor
    X