Cevabı zor soru: Kalem mi tutayım yoksa silah mı?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    Cevabı zor soru: Kalem mi tutayım yoksa silah mı?

    Türkiye’de nelerin olup bittiğini anlamak için hiç uzağa gitmeye gerek yok. Yoldan bir genç çevirin ve sorun. O mutluysa güzel şeyler oluyor, mutsuzsa gidişatı sorgulamak gerekir. Lafı hiç uzatmadan önce şu mektubu okuyalım:
    “2007’de Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği’nden mezun oldum. KPSS’den 84 puan almama rağmen atanamadım. Aileme maddi açıdan külfet olmamak adına özel bir dershanede çalışmaya başladım. Koşullar sandığımdan da kötüydü. Oysa halk arasında ve genel kanı olarak bilinen, dershane öğretmeni dalında iyi bir öğretmendir, iyi para kazanır, seçilmiştir. Tüm bunların palavra olduğunu anlamak 2 yılıma mal oldu.
    Günde 10 saat bazen 12 saat derse giriyordum. Aldığım maaş, orada çalışan hizmetli kadardı. Hizmetlileri aşağılamak değil düşüncem ama bir iş için 4 yılını vermiş biri için gerçekten çok kötü bir rakamdı. Sonrasında öğrendiklerim daha da kötü. Arkadaşım 200 TL’ye benden daha ağır koşullarda çalışıyormuş.
    Şimdi size soruyorum, bir öğretmen 200 TL’ye ya da 500 TL’ye, günde 12 saat derse girerek ne kadar çalışabilir? Bu öğretmene emanet edilen Öğrenciler ne kadar iyi yetişebilir? Yapılan işten ne kadar verim alınabilir?
    Mantık nedir? İşi öğrenmek mi? Yoksa emeği sömürmek mi?
    Özel öğretim kurumları yönetmeliğiymiş v.s şu bu gibi hiçbir şeyin geçerli olmadığı kurumlar haline gelmiş dershaneler. Hiçbir öğretmenin sigortası aldığı maaş üzerinden ödenmiyor. Maaşlar gününde verilmiyor. İki yıldır çalışmama rağmen, kurumun bir kere bile denetlendiğini görmedim. Ne mali açıdan ne de eğitim açısından.
    Son beş ay hiç maaş almadan çalıştım. Sırf çocuklarımı SBS’ye hazırlanıyorlar yarı yolda bırakmayım diye. Öğretmen arkadaşlar bir süre durumu boykot ettiler. Derse girmediler. Sonrasında öğrendik ki işyerinin ortakları, işyerini, üzerinde hiçbir mal varlığı bulunmayan bir akrabalarının üzerine devretmişler. Yani derse girmemenin zararı yine öğrencilereydi.
    Çocuklarımızı kimlerin eline emanet ettiğimizi gördükçe bir kez daha hayal kırıklığına uğradım.
    Yine Türkiye çapında meşhur olduğu bilinen bir dershaneyle iş görüşmesine gittiğimde, işyerinin kurucusunun bana teklifi inanılmazdı! Bana İngilizce ve Matematik derslerine girmeyi önerdi. Maaşım da iyi olacaktı; üstelik 900TL + 50 TL vergi iadesi. Ama sigorta yine asgari ücretten yatacaktı. Günde 12 saat derse girecektim. Koşullar inanılmazdı(!)
    Tüm bunları gördüğümde maddi imkânsızlıklar ve eğitimin sadece ticarete döndüğü bir yerde çalışmaktan ümidimi kestiğim bir anda KPSS puanına göre 4 yıllık fakülte mezunlarından polis alacaklarını öğrendim ve başvurdum.
    Beni güzel sistemim, eğitimime, yeteneğime, ilgime ve birikimime göre değil, KPSS’den aldığım puana göre beni polisliğe kabul ediyordu. İnsanları ne kadar çaresizleştirdiler! Günlerce, kalem tutan ellerimin nasıl silah tutabileceğini düşündüm. Öğrencilerimin saçlarını severken polislikle nasıl başa çıkabileceğimi sorgularım. İçinden çıkamadım.
    İstanbul’da, spor ve sözlü mülakat sınavına gittiğimde karşılaştığım tablo karşısında ise ürperdim. Biz dört bayandık. Mesleklerimiz ise daha komik! Biyoloji öğretmeni, sosyal bilgiler öğretmeni, Türkçe öğretmeni ve ben fen bilgisi öğretmeni!..
    KPSS’de sorulan sorularla mı benim iyi bir fen bilgisi öğretmeni olacağım anlaşılacak? Ya da matematik yapamayan beden eğitimi öğretmeni matematik yapınca mı iyi bir spor eğitimi verecek?
    Benim güzel devletim, öğretmenlik eğitimi verdiği insanları öğretmenlik kadrosuna atamazken onları polis yapabiliyor. Bu nasıl bir saçmalık!
    Spor sınavında koşu, takla, şınav, mekik gibi hareketlerden oluşan bir parkurdan geçtik.
    Soruyorum size? Şimdi ben ne olduğu belli olmayan, denetlenmeyen dershanelerde çalışmaya devam mı edeyim yoksa sistemin beni ittiği, kalem tutmaya alışmış ellerime silah mı alayım?”
    Fazla söz hacet var mı.
    Özetin özeti: Gelinen nokta bu. Yarın da madalyonun diğer yüzü...
    Abbas Güçlü Diyalog
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    #2
    Konu: Cevabı zor soru: Kalem mi tutayım yoksa silah mı?

    Dün, bir öğretmenin yaşadığı ikilemi dile getiren bir mektubu sizinle paylaşmıştık. İçinde sorgulanması gereken o kadar çok konu var ki! Yaşadığımız çarpıklıkları A’dan Z’ye, neredeyse tümüyle ortaya koyuyor. Hatta daha fazlasını.
    İşte dünkü mektupta öne çıkan noktalardan bazıları:
    - Eğitim ve istihdam ilişkisi tümüyle çökmüş durumda. Gençler aldıkları eğitimin çok ötesinde, farklı işler yapmaya mecbur bırakılıyor. Öğretmen olmak isterken polis, mühendis olmak isterken de garson olabiliyor. Ya da çok büyük ihtimalle işsiz.
    - Dershane sistemi, işsiz genç öğretmenleri sömürme üzerine bir düzen kurmuş. Ve bu konuda hemen herkes seyirci. Devlet denetimi söz konusu değil. Kendi örgütleri ise söz geçiremiyor. Haksız rekabetten kadrolaşmaya, kadrosuz öğretmen çalıştırmaktan vergi kaçağına kadar ne ararsanız var. Devletin hazırladığı raporlarda da bu zaten mevcut.
    - Sosyal güvenliğe yönelik yasalar ya hiç işlemiyor ya da hep işverenin lehine. Denetleyeni ise yok gibi. Dershanecilik teşvik mi ediliyor yoksa çökmeleri için zemin mi hazırlanıyor, hiç belli değil. Ama ortada ciddi bir sıkıntı olduğu kesin.
    - Gençler mutsuz. Hem de çok mutsuz. Onca yıl okuduklarına mı yansınlar, işsiz kaldıklarına mı, yoksa hayalini kurdukları mesleklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan işlerde çalışmak zorunda kaldıklarına mı? Birileri onlarla konuşmalı, dinlemeli ve mantıklı açıklamalar getirmeli. Yoksa hayata küstükleri yetmiyor gibi yediden yetmişe tüm kişi ve kurumlara olan saygı ve güvenlerini de yitirecekler.
    - Dershane sistemi hızla yozlaşıyor. Ciddi olanlara da zarar verecek boyutlara geldi. Dışarıdan bir müdahale tümüne zarar verebilir. Bu yüzden hızla kendi içlerinde iyiyi, kötüyü birbirinden ayıracak yeni bir yapılanmaya gitmeleri gerekir. Yoksa tümü için alınacak bir kararla, onca yılın emeği ve birikimi heba olabilir. İşini layıkıyla yapanları da yıpratabilir.
    - Zoraki öğretmenlik gibi zoraki polislik de olmaz. İşsiz kaldığı için öğretmen ya da polis olan ile bu kutsal mesleklere gerçekten gönül verenlerin verimliliği aynı değildir. Siz, isteyenleri değil de puanı tutanları seçerseniz, ne onlar kazanır ne de o meslekler ve hizmet alanlar!..
    - Türkiye bir an önce, uzun vadeli eğitim ve istihdam planlaması yapmak zorunda. Bir zamanlar diğer fakülte mezunları öğretmen yapılırken, şimdi öğretmenler başka mesleklere yönlendiriliyor. Üstelik bu durum, sadece öğretmenler için geçerli değil. Hemen her alanda on binlerce üniversite mezunu fazlalığı var. Bu da o meslekleri itibar erozyonuna uğratmaya yetiyor da artıyor.

    Peki ne olacak?
    Dün, öğretmen olup kalem tutmak isterken bir anda polis olmak zorunda kalan bir gencin, “Kalem mi yoksa silah mı?” sorusuyla karşı karşıya kalmıştık. Çok sayıda, çok farklı yorumlar geldi. Eminiz ki en doğru cevabı kendisi verecektir. Çünkü, kendisini, en iyi yine kendisi tanıyor ve gelecek onun geleceği...
    Peki sizler de, tıpkı devleti yönetenler, DPT, YÖK, MEB, SGK, ÖZDEBİR ve diğer ilgili kurumlar gibi olup biteni sadece izlemekle mi yetineceksiniz?
    Medya olarak bizim görevimiz, bir ayna görevi görüp, olayı kamuoyuna yansıtmak. Sonrası sizlere düşüyor. Çünkü çocuklar sizlerin çocukları ve gelecek, o en fazla değer verdiğiniz yavrularınızın geleceği...
    Bu konulara karşı daha ne kadar duyarsız kalabilirsiniz?
    Kontenjanlar arttı diye sevinirken, gün gelip mezun olduklarında, nerede, nasıl ve ne kadar zamanda iş bulabileceklerini de göz önünde bulunduruyor musunuz?
    Yoksa üzülen sadece onlar değil sizler de olursunuz.
    En büyük zenginliğimiz genç nüfusumuz diye böbürlenip duruyoruz. Ama bu zenginliği işleyip, daha fazla katma değer kazandıracağımıza, bir mirasyedi gibi hovardaca harcamaya devam ediyoruz.
    Bu konuda abbasguclu.com.tr’de bir platform oluşturduk. Görüşlerinizi editor@abbasguclu.com.tr’ye gönderebilirsiniz...
    Özetin özeti: Gençlerimizi cevabı zor sorularla daha fazla karşı karşıya bırakmayalım.
    Milliyet Gazetesi'nin internet dünyasındaki yüzü, uluslararası ve yerel haberler, son dakika haberleri, basın, medya, güncel, spor, siyaset, ekonomi, magazin, sinema, kültür ve sanat, yaşam, astroloji, dünya, eğitim, sağlık, otomobil, hava durumu, yaşam, güncel, finans, blog, şans oyunları, video, TV rehberi, internet TV, yazar, tatil, anket, arşiv, ilan, çizerler, ombudsman

    Yorum

    • aaron_1212
      Senior Member
      • 03-11-2006
      • 4376

      #3
      Konu: Cevabı zor soru: Kalem mi tutayım yoksa silah mı?

      Valla günümüzde o kadar mantar sporlarından daha çok öğrenci mezun ediliyor
      Fakat bunların yerleştirileceği alanlar çok sınırlı
      Bu sporlar nereye düşecek, öylece rüzgara kapılıp kurda kuşa yemmi olacak
      Kendi adıma söylüyorum keşke hiç okumasaydım , yaşıtlarım okula giderken keşke simit satsaydım, keşke sanayiide ya tornacı ya kaportacı ya elektrikçi , ya marangoz ustası yada rot balansçının yanında çalışsaymışım
      yaşıtlarım okuma ile oyalanırken
      ben kendi geleceğimi kendi ellerimle garanti hazırlamış olurdum

      Keşke okumasaydım..

      Yorum

      • nail40
        Member
        • 20-03-2006
        • 1528

        #4
        Konu: Cevabı zor soru: Kalem mi tutayım yoksa silah mı?

        Türkiye de eğitim çarpık her zaman söylüyorum da sakalım yok işte

        Yorum

        İşlem Yapılıyor