DEMOKRASİ ”, “Büyük fırsat”, “Açılım”, “Analar ağlamasın”, “Gözyaşları dinsin”, “Silahlar sussun” diyorlar...
Osman Pamukoğlu Paşa tüm bunlara:
“Orta oyuncular halka tiyatro sergiliyorlar” diyor ve ekliyor:
“Yapılan tüm faaliyetler halkın muhakeme gücünü bulandırma ve görme netliğini bozmaya dönüktür. 50 yıldır dış politikası Amerika ve Avrupa’ya yalvarmaktan ibaret olan bu ül***i gene Avrupa ve Amerika’nın Irak’taki petrol çıkarlarına hizmet ettirmeye hazırlamak için bu işler yürütülüyor.”
“Tamam da Paşam, bir terör uzmanı olarak terör nasıl önlenir? Bu nasıl bir şey olacaksa bu açılım terörü bitirir mi?” diye soruyorum.
Terörle mücadelenin “efsanevi komutanı”, Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı E. Tümgeneral Osman Pamukoğlu, acı acı gülümsüyor:
“1984’te ‘Bağımsız Kürdistan’ çığlıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne silahla meydan okumaya başlayan PKK (Kürdistan İşçi Partisi) gelinen noktada halen Türkiye ve Kuzey Irak’ta bulunan 5-6 bin silahlı kadrosuyla devlete meydan okuyup istekler dayatıyor!
Haberiniz olsun, bütün çözüm gayretleri nafile... Çünkü ne PKK’yı tanıyorlar, ne de onun niyet ve maksadından haberleri var! Bu tür örgütlerle nasıl ve ne şekilde mücadele edilir, zaten onların anlayacağı bir şey değil!” “Yani PKK terörü bitmesi istenmiyor mu?”
“Bu 25 yıllık belanın def edilmesini kim istemez? Bunun tersini düşünmek mümkün mü? Fakat onlar bu işin salya sümük ağlayarak, şehit anaları sömürüsüyle, tornadan çıkma akademik laflar geveleyerek olacağını mı sanıyorlar? Kurşun havada tutulmaz!”
“Peki, ne olacak bunun sonu?”
“Bu aç gözlü ve ikiyüzlü, eşkıyadan güç alan Kürt şovenistlerle asla bir yere gidilemez!”
“Peki, ne olacak?”
“Tek bir yol var. PKK’nın dağ kadrosunu yok edeceksiniz ve onların kendi siyasi dayatmalarına rest çekeceksiniz. Ulus, daha fazla bu lanet olası mesele yüzünden üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık ve tiksinti ile yaşatılamaz.”
“Öyle diyorsunuz ama terör 25 yıldır bitmiyor, temizlenemiyor.”
“Evet, eşkıya temizlenemiyor, neden? Bu, devletin gücünün eksikliğinden değil ki... Sebebi; devlette sağlam bir irade, bir kararlılık olmaması, başı dik bir devlet politikası yürütülmemesi! Devlet güç ve kudretin temsilcisidir. Demokratik haklar başka, dağda eşkıya besleyerek devlete siyasi hedefler dayatma başkadır. Eşkıya ve uzantıları sanki birkaç meydan savaşı kazanmış gibi müzakere talep ediyorlar.”
“Tamam da Paşam, sonuç ne olacak?”
“Sonuç: Türkiye hayalet kovalıyor. Bilmeyen uyduruyor, az bilen de tavuk ayağı gibi eşiniyor. İş, sonunda dağların temizlenmesine gelip dayanacak. Halkımızın Hak ve Eşitlik Partisi’ne yönetim yetkisi vermesi halinde eşkıyanın karşısına Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı, dağlarda gayri nizami harbi en mükemmel şekilde yürütecek olan seçkin subay, astsubay ve gönüllü askerlerden meydana gelen 20 bin kişilik ‘Eşkıya Takip Kuvveti’ ile ‘Eşdeğer rakip’, ‘Tam sürpriz’, ‘Benzer anatomi’, ‘Hayalet ve şeytan adamlar’ olarak çıkacağız. Bir yıl sonra kimse ne eşkıya, ne siyasi dayatma, ne kan ne de gözyaşı, hiçbirini görmeyecek. Devletin asli işi adalet ve güvenliği sağlamaktır. Devlet, saygısızlığın ve tecavüzün büyüğüne de, küçüğüne de sırt dönemez. Her şey küçük şeylere boyun eğmekle başlar ve ilk önce zayıflar teslim olur! Durumumuz maalesef budur!”
Osman Pamukoğlu Paşa tüm bunlara:
“Orta oyuncular halka tiyatro sergiliyorlar” diyor ve ekliyor:
“Yapılan tüm faaliyetler halkın muhakeme gücünü bulandırma ve görme netliğini bozmaya dönüktür. 50 yıldır dış politikası Amerika ve Avrupa’ya yalvarmaktan ibaret olan bu ül***i gene Avrupa ve Amerika’nın Irak’taki petrol çıkarlarına hizmet ettirmeye hazırlamak için bu işler yürütülüyor.”
“Tamam da Paşam, bir terör uzmanı olarak terör nasıl önlenir? Bu nasıl bir şey olacaksa bu açılım terörü bitirir mi?” diye soruyorum.
Terörle mücadelenin “efsanevi komutanı”, Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı E. Tümgeneral Osman Pamukoğlu, acı acı gülümsüyor:
“1984’te ‘Bağımsız Kürdistan’ çığlıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne silahla meydan okumaya başlayan PKK (Kürdistan İşçi Partisi) gelinen noktada halen Türkiye ve Kuzey Irak’ta bulunan 5-6 bin silahlı kadrosuyla devlete meydan okuyup istekler dayatıyor!
Haberiniz olsun, bütün çözüm gayretleri nafile... Çünkü ne PKK’yı tanıyorlar, ne de onun niyet ve maksadından haberleri var! Bu tür örgütlerle nasıl ve ne şekilde mücadele edilir, zaten onların anlayacağı bir şey değil!” “Yani PKK terörü bitmesi istenmiyor mu?”
“Bu 25 yıllık belanın def edilmesini kim istemez? Bunun tersini düşünmek mümkün mü? Fakat onlar bu işin salya sümük ağlayarak, şehit anaları sömürüsüyle, tornadan çıkma akademik laflar geveleyerek olacağını mı sanıyorlar? Kurşun havada tutulmaz!”
“Peki, ne olacak bunun sonu?”
“Bu aç gözlü ve ikiyüzlü, eşkıyadan güç alan Kürt şovenistlerle asla bir yere gidilemez!”
“Peki, ne olacak?”
“Tek bir yol var. PKK’nın dağ kadrosunu yok edeceksiniz ve onların kendi siyasi dayatmalarına rest çekeceksiniz. Ulus, daha fazla bu lanet olası mesele yüzünden üzüntü, öfke, korku, şaşkınlık ve tiksinti ile yaşatılamaz.”
“Öyle diyorsunuz ama terör 25 yıldır bitmiyor, temizlenemiyor.”
“Evet, eşkıya temizlenemiyor, neden? Bu, devletin gücünün eksikliğinden değil ki... Sebebi; devlette sağlam bir irade, bir kararlılık olmaması, başı dik bir devlet politikası yürütülmemesi! Devlet güç ve kudretin temsilcisidir. Demokratik haklar başka, dağda eşkıya besleyerek devlete siyasi hedefler dayatma başkadır. Eşkıya ve uzantıları sanki birkaç meydan savaşı kazanmış gibi müzakere talep ediyorlar.”
“Tamam da Paşam, sonuç ne olacak?”
“Sonuç: Türkiye hayalet kovalıyor. Bilmeyen uyduruyor, az bilen de tavuk ayağı gibi eşiniyor. İş, sonunda dağların temizlenmesine gelip dayanacak. Halkımızın Hak ve Eşitlik Partisi’ne yönetim yetkisi vermesi halinde eşkıyanın karşısına Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı, dağlarda gayri nizami harbi en mükemmel şekilde yürütecek olan seçkin subay, astsubay ve gönüllü askerlerden meydana gelen 20 bin kişilik ‘Eşkıya Takip Kuvveti’ ile ‘Eşdeğer rakip’, ‘Tam sürpriz’, ‘Benzer anatomi’, ‘Hayalet ve şeytan adamlar’ olarak çıkacağız. Bir yıl sonra kimse ne eşkıya, ne siyasi dayatma, ne kan ne de gözyaşı, hiçbirini görmeyecek. Devletin asli işi adalet ve güvenliği sağlamaktır. Devlet, saygısızlığın ve tecavüzün büyüğüne de, küçüğüne de sırt dönemez. Her şey küçük şeylere boyun eğmekle başlar ve ilk önce zayıflar teslim olur! Durumumuz maalesef budur!”
Yorum