110 bin kontenjan göz göre göre boş kaldı!

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • sak55
    Banned
    • 30-05-2008
    • 2059

    110 bin kontenjan göz göre göre boş kaldı!

    Üniversitelerde 110 bin kontenjan boş kaldı. Günlerdir YÖK’ün bu konuya bir açılım getirmesini bekliyoruz. Ama nafile. Belli ki umurlarında bile değil. Akılları fikirleri kadrolaşmada. Demokratik açılım falan hepsi de palavra. Sandıktan kimin çıktığı onlar için akla en son gelen yaptırım. Helal olsun! Hepsini kutluyoruz. Tıpkı Doğramacı, Sağlam, Gürüz ve Teziç gibi Özcan da tarihe geçecek. Elbette ağızlarından liyakati, ülke sevgisini, demokrasiyi düşürmeyen YÖK üyeleri de.
    Dünya üniversiteleri tek kontenjan açığına bile tahammül edemeyip, ülke ülke dolaşarak kontenjanlarını doldurmaya çalışırken, bizimkilerin bu vurdumduymazlığı, milli servete vurulan en büyük darbedir.
    Eğer hükümetler, öğrenci sayısına göre YÖK’e ve üniversitelere bütçe vermiş olsaydı ya da öğrencilerden alınan harçlarla çarklar dönüyor olsaydı, 110 bin kontenjan açığı karşısında böylesine duyarsız kalınabilir miydi?
    Ya da ülkemizde, demokratik açılımlar konusunda lafın ötesine geçip gerçekten sandığa saygı gösterilseydi, YÖK, en az oy alanı en üst sıraya çıkartabilir miydi?
    YÖK, dünden bugüne daha da tartışmalı bir şekilde yönetilmeye başladı. Elbette dünün de savunulacak tarafları yoktu ama eskiler bu kadar da at gözlüklü değildiler. Daha önceki yönetimlerden hiçbiri 110 bin kontenjan açığına karşı böylesine ilgisiz kalmazdı!..

    Kim hesap soracak?
    Türkiye’nin en büyük sorunlardan biri de hesap sorulmaması! Bu konuyu en fazla dillendirenlerin başında da mevcut iktidar geliyor. Köhne siyaset ve beceriksizliklerin hesabını soracağını her fırsatta dile getiriyor. Her vesileyle, dün yapılan yanlışlar, bugün yapılmayacak, hesap sorulacak diyor.
    İşte onlara tarihi bir fırsat:
    YÖK, üniversitelerdeki 110 bin kontenjan açığına neden seyirci kalıyor? Milli serveti niye ziyan ediyor? Öğrencilerin hayallerini neden karartıyor?
    YÖK ve ÖSYM’nin şu ana kadar ortaya koyduğu gerekçelerden hiçbirinin tutarlılığı yok. Eğer istenirse, hepsi de çok rahat aşılır. En zor konularda çok önemli risklere giren bir iktidarın, böyle bir açılıma karşı çıkması mümkün değil. Ama nedense bürokraside kendine güven yok...

    SBS’ye devam mı?
    YÖK’teki ürkekliğin aynısı, MEB bürokrasisine de hâkim. Onlar da fen ve anadolu liselerindeki 4 bin kontenjanın boş kalmasına seyirci kaldılar. O da yetmedi, Bakan Çubukçu’nun sınav sistemini değiştirmesine mani oldular.
    Aklı başında hiç kimsenin onaylamadığı SBS sistemi aynen devam edecekmiş. Dershaneler dışında kime ne yararı varsa! Hatta para kazanmalarına rağmen onlar bile şikâyetçi. Çünkü 4’üncü sınıfa kadar inen hazırlıkların, öğrencileri perişan ettiğinin farkındalar.
    Velilerin ne yaşadığını ise bizler biliyoruz. Yıllarca hayatları altüst oluyor. Giden paralar bir yana, istedikleri sonuca ulaşmaları da mümkün değil. İlköğretim başarı puanının yarattığı haksızlıklar ise anlatmakla bitmiyor.
    Yapılan tek şey, tek sınav, tek tercih ve tek yerleştirme sisteminin getirilecek olmasıymış. Olumlu bir adım ama eksik. Hatta yarın özel okullar ticari amaçlarla, ille de biz de bir sınav yapacağız derlerse hiç şaşırmamak gerekir.
    Oysa okul öncesinden doktoraya kadar Türk eğitim sisteminde köklü reformlar yapmak gerekiyor. Bu açıdan tek parti iktidarı Türkiye için bir şanstı. Ama bu şans öylesine hovardaca kullanılıyor ki, yapılması gerekenleri bırakın, olan da bozuluyor...
    Özetin özeti: Hesap verebilirlik anlayışı eğitime ne zaman gelecek? Hesap vermeyen bu sistem, nasıl hesap veren nesiller yetiştirebilir ki!..

    http://www.milliyet.com.tr/Yazar.asp...20Güçlü&ver=03
İşlem Yapılıyor