ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

Kapat
Konu Kapalı.
X
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • @kdeniz
    Member
    • 15-07-2004
    • 596

    Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

    bu arada centrion arkadaş batı bilimi son 400 yılda ileri gitti diyelim onun ileri gitmesinin sebebini tartışacak değilim ama kullandığın avatardaki mısırlılar bile yunanlılar bile çok tanrılıda olsa öteki aleme inanmışlardır dahada öteye amerikaya gidelim inkalar asya güneye inelim hindistan çin japonmya hepsi öteki aleme inanmışlardır senin batı alemi 400 yıllık onlarında bilgileri nerden çaldıkları apaçık ortadadır istersen onlarıda yazalım

    Yorum

    • centurion
      Junior Member
      • 08-10-2005
      • 131

      Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

      Originally posted by dus-sokagi
      bu arada centrion arkadaş batı bilimi son 400 yılda ileri gitti diyelim onun ileri gitmesinin sebebini tartışacak değilim ama kullandığın avatardaki mısırlılar bile yunanlılar bile çok tanrılıda olsa öteki aleme inanmışlardır dahada öteye amerikaya gidelim inkalar asya güneye inelim hindistan çin japonmya hepsi öteki aleme inanmışlardır senin batı alemi 400 yıllık onlarında bilgileri nerden çaldıkları apaçık ortadadır istersen onlarıda yazalım
      Bak olayı anlamamış. Hala yazıyor..

      Yorum

      • Kadim
        Senior Member

        • 30-01-2004
        • 4782

        Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

        Originally posted by centurion
        Yoksa gerçekten sizinle tartışacağımı mı düşündünüz.
        Size inanmıyorum..Ciddi olamazsınız..

        abi ne olur tartış be ne olur yalvarırım ....::p

        Yorum

        • bercenay
          Member

          • 05-04-2004
          • 1785

          Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

          arkadaslar;bu topicde daha once acılan topice benzemeye basladı.
          burada kendisini ateist diye ifade eden tek arkadasımız centurion'dur.sizi bu arkadasımızın goruslerine karsı saygılı olmaya davet ediyorum.siz saygı gostermezseniz sizede saygı gosterilmesini beklememelisiniz.o yuzden sacma sapan satasmalardan ve alaycı yaklasımlardan cok bilimsel zemine dayalı ve mantıklı ifadeler kullanmanız en dogrusudur.bu topic kapanırsa centurion'un yuzunden degil,sizin saldırgan davranıslarınız yuzunden kapanır.bunuda boyle bilin.

          bu arada su meshur darvinizm,topic'in konu edildigi forumda bilimsel olarak curutulmustur.ilginen arkadaslar bakabilir...

          Yorum

          • emre1982
            Junior Member
            • 30-05-2004
            • 80

            Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

            Yazılarınızla desteğinizi bekleriz


            annsccu FORUM ADRESİ http://as.oyunlordlari.com

            Yorum

            • ecelik
              Senior Member
              • 29-06-2004
              • 3902

              Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

              Originally posted by centurion
              En büyük evrim başka büyük yok.
              Evrim sen bizim herşeyimizsin.
              Sana ispat et dedim tezahürat yap demedim cahil seni.Sen varya hayatın boyunca çizgi roman okumuşsun.Şuna bak savunduğun teorinin ne olduğunu bile bilmiyorsun bahse girerim.Niye kaçtın akşam sabaha kadar oturacaktım aslında.Yok öyle kaçamak cevaplar o yazdığım 19 maddeyi çürüteceksin ya da buraya hiç yazı yazmayacaksın.Hadi bekliyorum 1.madden başla bakalım.

              Yorum

              • ecelik
                Senior Member
                • 29-06-2004
                • 3902

                Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                Originally posted by bercenay
                arkadaslar;bu topicde daha once acılan topice benzemeye basladı.
                burada kendisini ateist diye ifade eden tek arkadasımız centurion'dur.sizi bu arkadasımızın goruslerine karsı saygılı olmaya davet ediyorum.siz saygı gostermezseniz sizede saygı gosterilmesini beklememelisiniz.o yuzden sacma sapan satasmalardan ve alaycı yaklasımlardan cok bilimsel zemine dayalı ve mantıklı ifadeler kullanmanız en dogrusudur.bu topic kapanırsa centurion'un yuzunden degil,sizin saldırgan davranıslarınız yuzunden kapanır.bunuda boyle bilin.

                bu arada su meshur darvinizm,topic'in konu edildigi forumda bilimsel olarak curutulmustur.ilginen arkadaslar bakabilir...
                Arkadaşım ben de çürütüyorum burada işte bakalım arkadaş bize evrimi ispat edebilecekmi bekliyorum.Elimde 31 madde daha var.

                Yorum

                • Kadim
                  Senior Member

                  • 30-01-2004
                  • 4782

                  Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                  bercenay sende amma uçmuşsun ha.Sende mi ateistsin yoksa? Adam cahil cühelatakımı diyor bu sataşma değilmi?Evrimi çürüttük diyonuz nerde hani.Ne kimse evrimi çürütmüş ne de Allah' ın olmadığını ispatlamış değil.Herkes bir yerlerden kılıfına uyduruyor.Sen bişi yazsan o ardından hemen başka bi kılıf bulacaktır merak etme.

                  Yorum

                  • bercenay
                    Member

                    • 05-04-2004
                    • 1785

                    Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                    Originally posted by eMpReSaRiO
                    bercenay sende amma uçmuşsun ha.Sende mi ateistsin yoksa? Adam cahil cühelatakımı diyor bu sataşma değilmi?Evrimi çürüttük diyonuz nerde hani.Ne kimse evrimi çürütmüş ne de Allah' ın olmadığını ispatlamış değil.Herkes bir yerlerden kılıfına uyduruyor.Sen bişi yazsan o ardından hemen başka bi kılıf bulacaktır merak etme.
                    ben curutmuyorum.evrimbilimciler cutuyor.

                    asagıdaki yazıyı bir okuyun lutfen.
                    tumuyle bilimsel bir yazıdır.
                    2001 yılına ait.


                    Evrim teorisine göre türlerin zaman içinde sayıca artar ve yeryüzüne yayılır. Oysa bu iddianın doğru olmadığı artık kanıtlanmış bulunuyor. Bu yüzden güncel bilimden uzak teorisyenler dışında evrimin bir ağaç gibi dallandığını iddia eden kimse kalmamış bulunuyor.

                    Science dergisin 25 Mayıs 2001 sayısında heber verilen ve yine Amerikan Bilimler Akademisi'nin yayında da geniş yer verilen gelişmeye göre:

                    "Tür çeşitliliğin zamanla arttığı görüşü, yeni araştırmalara ters düşüyor. 25 paleontolog tarafından yürütülen araştırma, 180 yıl boyunca paleontologların fosil kayıtlarını hatalı olarak örneklendirdiklerini gösterdi. Yeni geliştirilen metod, paleontolojik veri-tabanı çalışmalarında bir dönüş noktası teşkil ediyor. Elde edilen veriler, çeşitliliğin daha çok bir düzlemde sabit olduğunu ve artmadığını ortaya koyuyor. (Putting Limits on the Diversity of Life, Richard A. Kerr, Science, 25 Mayıs 2001, Cilt 292, Sayı 5521)
                    İnceleme sonuçları bilim dünyasına evrimcilerin en önemli merkezi olan Washington Doğa Tarihi Müzesi'nden geldi. Değişen fikirleri yine aynı kaynakta aktarılan Paleontolog Douglas Erwin:

                    "20 yıldır yanlış yönlendirilmiş olabiliriz, Bazı önemli gerçekler varlığı söz konusu." diyor. (Putting Limits on the Diversity of Life, Richard A. Kerr, Science, 25 Mayıs 2001, Cilt 292, Sayı 5521)
                    Evrimcilerin fikirlerindeki bu önemli değişim, bugüne dek yalnızca önyargılarla ayakta tutulan evrim iddiasının bilimsel gerçekler karşısında artık dayanamayacak durumda olduğunu gösteriyor. Arizona Üniversitesi'nden çevre bilimci Michael Rosenzweig önyargıların sebep olduğu yanlışlığı şöyle dile getiriliyor:

                    "İlk defa, geniş bir kitle, paleo-biyolojinin yanlış yapmakta olduğunu söylüyor. Önyargılardan kurtuldukça, çeşitlilik eğrisi daha bir düzleşiyor." (Putting Limits on the Diversity of Life, Richard A. Kerr, Science, 25 Mayıs 2001, Cilt 292, Sayı 5521)

                    Yorum

                    • AbdullahMORCOL
                      Member
                      • 14-01-2005
                      • 746

                      Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                      Originally posted by centurion
                      Bizim tek de olsa gerçek bir dünyamız var. Hayal dünyasında yaşamıyoruz.
                      Oysaki bizim iki tane dünyamız var birisi fani olan şuanda yaşadığımız Dünya, diğeri ise ebediyeten yaşayabileceğimiz ölüm kavramı olmayan bir dünya..

                      Yorum

                      • emre1982
                        Junior Member
                        • 30-05-2004
                        • 80

                        Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR


                        Yorum

                        • ecelik
                          Senior Member
                          • 29-06-2004
                          • 3902

                          Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                          20
                          Hücre Yapılarındaki Tasarım,
                          Evrim Teorisinin Geçersizliğini
                          Gösteren Bir Delildir

                          İnsan vücudundaki yaklaşık 200 farklı tipteki hücre mükemmel tasarımları sayesinde farklı görevler üstlenirler. Örneğin sinir hücrelerinin omurilikten ayağa kadar uzanan yaklaşık 1 metrelik uzantıları vardır. Bu sayede uyarılar tek bir hat üzerinden hızla gidecekleri bölgeye ulaşırlar. Kan hücreleri ise sadece 7 mikrometre boyundadır. Böylece mikroskobik boyuttaki kılcal damarlardan sıkışmadan geçebilirler. Gözdeki ışığa duyarlı retina hücrelerinde ışığa duyarlı pigmentleri ve sinir bağlantısını taşıyan çok sayıda zar vardır. Bu sayede göz hücreleri ışığa duyarlıdır. İnce bağırsakta da görevine uygun şekle sahip, besinleri emici hücreler vardır. Tüm bu hücreler tek bir hücrenin bölünerek çoğalmasından oluşmuştur. Peki tüm bu hücrelerin tasarımını, görevleri için en uygunu olan kusursuz şekillerini şuursuz atomlar ve tesadüfler mi üstlenmişlerdir? Evrim teorisinin kesinlikle açıklayamayacağı bu olağanüstü organizasyon ve tasarım, Allah'ın yaratışının bir delilidir.


                          21
                          Canlılık Uzaydan Geldi İddiası
                          Hayal Ürünüdür

                          Evrimci çevreler ilkel dünya şartlarında tesadüfen amino asit oluşamayacağı gerçeği karşısında yeni açıklama arayışlarına yönelmişlerdir. Ortaya atılan yeni iddialardan birine göre, uzaydan yeryüzüne düşen meteorlarda bulunan amino asitler ile organik maddeler reaksiyona girmiş ve böylece canlılık oluşmuştur. Oysa ilkel dünya atmosferinin amino asitleri parçalayıcı özellikte olduğu bilinmektedir. Ayrıca, ilkel dünya koşullarında, uzaydan çok bol miktarda amino asit gelseydi ve hatta yeryüzü tamamen amino asitlerle kaplı olsaydı dahi bu, canlıların kökenini açıklayan bir durum olmazdı. Çünkü amino asitlerin tesadüfen ve rastgele biraraya gelerek son derece kompleks, üç boyutlu bir proteini ve proteinlerin, hücrenin organellerini, ardından bu organellerin de tüm mucizevi yapısıyla bir canlı hücreyi meydana getirmesi mümkün olmazdı.
                          Bir diğer görüşe göre ise, ilk canlılık dünya dışında, başka gezegenlerde oluşmuştur. Daha sonra bu canlıların spor ya da tohumları göktaşları ile Dünya'ya taşınmış ve canlılık başlamıştır. Ancak bugünkü bilgilere göre spor ve tohumların uzayda, Dünya'ya gelişleri sırasında sıcaklık, basınç, zararlı ışınlar vb. koşullara dayanması mümkün görülmemektedir. Kaldı ki, ilk hücrenin başka bir gezegende oluştuğu iddiası aslında evrimcilerin sorununu çözmemekte, sadece başka bir adrese taşımaktadır. Canlılığın tesadüfen oluşumu önündeki engeller Dünya'da ne ise, bir başka gezegende de odur.


                          22
                          "Hayatın İlkel Dünyada Tesadüfen
                          Oluşabildiği İspatlanmıştır" Yalanı

                          Bu iddiayı öne süren evrimci kaynaklarda tek kanıt olarak 1953 yılındaki Miller Deneyi gösterilir. Oysa bu deneyde canlı bir hücre oluşturulmamış, sadece birkaç basit aminoasit sentezlenmiştir. Aminoasitlerin tesadüfen doğru sıralamayla dizilerek proteinleri oluşturmaları, bunların da bir hücre meydana getirmeleri matematiksel olarak imkansızdır. Kaldı ki, Miller'ın sentezlediği aminoasitler dahi anlam taşımamaktadır. Çünkü Miller deneyinde ilkel dünya atmosferinde bulunmayan gazlar kullanmıştır.

                          23
                          Evrim Teorisi, Proteinlerin Yeteneklerinin
                          Nasıl Oluştuğunu Asla Açıklayamaz

                          Vücuttaki proteinlerden biri olan albumin, kolesterol gibi yağları, hormonları, zehirli safra kesesi maddesini ve penisilin gibi ilaçları kendine bağlar. Daha sonra kanla birlikte vücutta gezerek, topladığı maddeleri karaciğerde kullanılır hale getirilmek üzere bırakır, besin maddelerini ve hormonları ise gerekli oldukları yerlere götürür.
                          Albumin gibi, hiçbir bilgisi, şuuru olmayan atomlardan oluşmuş bir molekül nasıl olur da, yağları, zehirleri, ilaçları, besin maddelerini birbirinden ayırt edebilir?
                          Dahası, nasıl olur da karaciğeri, safra kesesini tanıyıp, taşıdığı maddeleri şaşırmadan, yanılmadan, hiç hata yapmadan her seferinde doğru yere ve ihtiyaç oranında bırakabilir? Kanda taşınan zehirli maddeleri, ilaç ve besin maddelerini insanlar dahi birbirinden ayırt edemezken, atomlardan oluşmuş bir molekül bunu nasıl başarabilmektedir?


                          24
                          Vücudumuzda Bir Enerji Santrali Kurmayı
                          Şuursuz Atomlar mı Düşünüp Tasarlamışlardır?

                          Milimetrenin 100'de biri büyüklüğünde olan hücrelerimizin içindeki "mitokondri" isimli enerji santrali, bir petrol rafinerisinden ya da bir hidroelektrik santralinden daha komplekstir. Binlerce mühendisin, teknik uzmanın, işçinin, tasarımcının biraraya gelerek, en yüksek teknolojiyi kullanarak sağladıkları enerjiyi, belirli sayıda atomun birleşmesinden oluşan, şuur ve bilgi sahibi olmayan hücrelerimiz çok daha ekonomik ve pratik bir yöntemle elde ederler.
                          Hücrelerimizdeki enerji santralinde, enerji tasarrufundan artık maddelerin değerlendirilmesine kadar her türlü detay planlanmış ve kusursuzca yaratılmıştır. Evrim teorisi, hücrenin içindeki bu gibi detaylardan bir tanesinin bile oluşumunu açıklamaktan acizdir.


                          25
                          DNA'daki 25 Ciltlik Ansiklopedi
                          Dolusu Bilgi Tesadüfen Ortaya Çıkamaz

                          İnsanın tek bir DNA molekülünde bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak bilgi bulunmaktadır. Bu bilgilerin tamamı çok önemli bir sıralamaya sahiptir. Şimdi düşünün, milyonlarca harfi rastgele caddeye serpsek, serpilen bu harflerin hepsi bir makale haline dönüşse, sonra bu milyonlarca harf gazete sayfasındakiler gibi yazılar oluştursa, bunun kör bir tesadüf eseri olduğunu söylemek mümkün müdür? Elbette ki hayır. Ancak Darwinist anlayışa göre bu olağanüstü olayın tesadüfen gerçekleşmesi mümkündür.
                          26
                          Farklı Canlı Türleri Nasıl Farklı
                          DNA'lara Sahip Olmuşlardır?

                          Evrimciler, canlı türlerinin farklı genetik bilgilere sahip olmalarını mutasyonlara bağlarlar. Mutasyon DNA'da radyasyon ya da kimyasal etkiler sonucunda meydana gelen değişikliklerdir. Oysa mutasyonlar DNA'ya ya zarar verir ya da üzerinde etkisiz olurlar.
                          Bunu şöyle bir örnekle açıklayalım: Kalın bir dünya tarihi kitabının baştan sona bilgisayara yazılmasını isteyelim. Bu iş yapılırken, kitabı birkaç kez baştan yazdıralım ve her seferinde kitabı yazan kişiye arada tuşlara gözlerini kapatarak (tesadüfen) basmasını isteyelim. Bu yöntemle tarih kitabı gelişir mi? Örneğin daha önce kitapta var olmayan "Eski Mısır Tarihi" gibi bir bölüm oluşabilir mi?
                          Elbette ki kitaba eklediğimiz harf hataları kitabı geliştirmez, aksine tahrip eder, anlamını bozar. Ama evrim teorisinin iddiası, "harf hatalarının bir kitabı geliştirdiği" yönündedir.


                          27
                          Genlerdeki Hiyerarşik Düzenin
                          Kurucusu Kimdir?

                          Bazı genler diğerleri üzerinde kontrol yetkisine sahiptir. Örneğin bazı kontrol genleri, çocukluk döneminde hemoglobin üreten genin çalışmasını durdurur. Bu, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir bilgidir. Genler, atomlardan oluşan moleküllerdir. Peki bu moleküller, aralarında böylesine düzenli bir organizasyonu nasıl kurmuşlardır? Nasıl olup da, bir molekül bir insanın artık boyunun uzamasını durdurma kararı alır, bu kararını diğerine iletir, diğeri ise bu kararı nasıl anlayıp, itaat edip, uygulamaya koyar? Bu disiplinin kurucusu kimdir? Dahası, milyonlarca yıldır, trilyonlarca gen, aynı disiplin, itaat, akıl ve şuurla görevini eksiksiz yerine getirmektedir.
                          Böyle kusursuz çalışan bir sistemin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, çok büyük bir safsatadır.


                          28
                          Evrimcilerin İçinde Bulundukları
                          Çıkmazı Gösteren Bir Örnek

                          Evrimciler, büyük varillerin içine canlılığın yapısında bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal şartlarda bulunmayan ancak bu karışımın içinde bulunmasını gerekli gördükleri malzemeyi de bu varillere eklesinler. Karışımların içine, istedikleri kadar (dünya atmosferinde kendiliğinden oluşumu mümkün olmayan) amino asit, istedikleri kadar da (bir tekinin bile rastlantısal oluşması imkansız olan) protein doldursunlar. Bu karışımlara istedikleri oranda ısı ve nem versinler. Bunları istedikleri gelişmiş cihazlarla karıştırsınlar. Varillerin başına da dünyanın önde gelen bilim adamlarını koysunlar. Bu uzmanlar nöbetleşe milyarlarca, hatta trilyonlarca sene varillerin başında beklesinler. Bir insanın oluşması için hangi şartların var olması gerektiğine inanılıyorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar o varillerden kesinlikle bir insan çıkaramazlar. Zürafaları, aslanları, arıları, kanaryaları, bülbülleri, papağanları, atları, yunusları, gülleri, orkideleri, zambakları, karanfilleri, muzları, portakalları, elmaları, hurmaları, domatesleri, kavunları, karpuzları, incirleri, zeytinleri, üzümleri, şeftalileri, tavus kuşlarını, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canlı türünden hiçbirini oluşturamazlar. Değil burada birkaçını saydığımız bu canlı varlıkları, bunların tek bir hücresini bile elde edemezler.
                          Kısacası, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluşturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek oluşan bu hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda başka kararlar alıp, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yapısını bu mikroskop altında izleyen profesörleri yaratamazlar. Madde bilinçsiz, cansız bir yığındır ve ancak Allah'ın üstün yaratmasıyla hayat bulur.
                          Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen aykırı bir safsatadır. Evrimcilerin ortaya attığı iddialar üzerinde biraz bile düşünmek, üstteki örnekte olduğu gibi, bu gerçeği açıkça gösterir.


                          29
                          Evrim Teorisi, Canlılardaki
                          Bilinçli Tasarımı Açıklayamaz

                          Bir odaya girdiğinizde eğer masanın üzerindeki kağıdın üzerinde mürekkep lekesi görürseniz, mürekkep şişesinin bir şekilde kağıdın üzerine döküldüğünü ve orada rastgele bir şekil oluşturduğunu düşünürsünüz. Ancak eğer bu kağıdın üzerine mürekkeple yazılmış "BABANI ARA" diye bir not görürseniz, bu yazının kağıdın üzerinde rastgele oluşmadığını bilirsiniz. Notun sahibini görmeseniz bile, bunun bilinçli bir kişi tarafından yazılmış anlamlı ve amaçlı bir not olduğundan şüphe etmezsiniz. Veya, çok güzel bir tablo gördüğünüzde, ressamını görmemiş olsanız bile bu tablonun bilinçli bir tasarımın eseri olduğunu bilirsiniz.
                          Boyaların yere dökülerek bu resmi rastgele oluşturduğunu hiçbir zaman düşünmezsiniz. Aynı gerçek canlılıktaki kusursuz tasarım için de geçerlidir. Canlılardaki kusursuz ve olağanüstü tasarım, onların tesadüflerin eseri olmadıklarını, bilinçli bir tasarımın sonucu olduklarını açıkça göstermektedir. Evrim teorisi ise, bu gerçek karşısında çökmüştür. Canlılıktaki bilinçli tasarımın sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'tır.


                          30
                          Canlılardaki İndirgenemez Kompleks
                          Yapılar Evrim Teorisine Meydan Okuyor

                          Evrim teorisinin iddialarını tümüyle geçersiz kılan indirgenemez komplekslik, evrimcilerin iddia ettikleri aşama aşama gelişimi imkansız hale getirir. Örneğin biraraya gelerek gözü oluşturan, gözyaşı bezi, retina, iris gibi organellerin aşamalarla teker teker oluşmaları mümkün değildir. Çünkü gözü oluşturan tüm parçalar eksiksiz olduğunda görme gerçekleşecektir. Biri eksik olsa organ işlevsiz olacağından evrime göre işlevsiz bir organın "doğal seleksiyona" uğrayarak yok olması gerekmektedir.


                          31
                          İnsan Gözü En Gelişmiş Kameradan
                          Çok Daha Kompleks ve Kusursuzdur

                          İnsan gözü, 40 temel parçadan oluşur ve en gelişmiş kameradan çok daha kusursuz bir görüntü ve netlik sağlar. Gözün görebilmesi için bu 40 temel parçanın hepsinin aynı anda birden var olması ve uyum içinde çalışması gerekir. Bu parçalardan biri olmasa göz göremez. Bir kamera nasıl, kendisini oluşturan parçaların tesadüfler sonucunda biraraya gelmesiyle aşama aşama oluşamazsa, göz de aşama aşama ve tesadüflerin sonucunda oluşamaz.


                          32
                          İnsan Beyni Karmaşık ve Üstün
                          Bir Organizasyona Sahiptir

                          Beyin yaklaşık 100 milyar sinir hücresinden oluşur. Beyindeki sinir hücreleri, aralarında "sinaps" denilen bağlantı noktaları sayesinde iletişim kurarlar. Her bir nöronda 10 bin sinaps bulunmaktadır. Bu, bir nöron aynı anda 10 bin farklı nöronla iletişim kurabilir demektir. İnsan beyninin içindeki sinapsların sayısının 1 katrilyon olduğu tahmin edilmektedir. (Bu 1.000.000.000. 000.000 haberleşme demektir.) Bilgisayarlardaki sinir hücrelerine denk gelen transistörlerde ise sadece 6 bağlantı noktası bulunmaktadır.
                          Dünyanın en hızlı işlem yapan bilgisayarları ortalama, olarak saniyede 109 işlem yapabilmektedir. Beynin hızı ise aynı işlem için 1015'tir. (saniyede 10.000.000.000. 000.000 hızında) Dahası bilgisayar hafızasının kapasitesi 1011 bit'ken (bit= bilgisayarda kaydedilebilen en küçük bilgi birimi) beyninki 1014'tür. Aradaki bu fark beynin kapasitesinin, 1000 adet bilgisayarın toplam kapasitesi kadar olduğunu göstermektedir.
                          Tesadüflerin, hayranlık uyandıracak bir iletişim ağı kuracak şekilde sinir hücrelerini organize etmeleri kesinlikle imkansızdır. Bu, 20. yüzyılın en büyük gelişmelerinden biri olan internet teknolojisinden çok daha kompleks ve harika bir sistemdir. Peki nasıl olur da, internet teknolojisinin veya en basit bir telefon santralinin dahi tesadüfen oluşamayacağını, bunun mühendislik, tasarım, bilgi, bilinç, akıl ve teknoloji gerektirdiğini bilen insanlar, beyindeki çok daha olağanüstü sistemin tesadüfen oluştuğunu iddia edebilmektedirler?
                          Kuşkusuz bu, evrim teorisine körü körüne bağlılığın bir sonucudur. Önyargısız yaklaşan her insan insanın yaratılışındaki ihtişamı görebilir.

                          33
                          Evrimcileri Çaresiz Bırakan
                          Bakteri Kamçısı

                          Bakteri kamçısı, bazı bakteriler tarafından sıvı bir ortamda hareket edebilmek için kullanılır. Bu organik motor, hücre içinde ATP molekülleri halinde saklı tutulan hazır enerjiyi kullanmaz. Bunun yerine kendine özel bir enerji kaynağı vardır: Bakteri, zarından gelen bir asit akışından aldığı enerjiyi kullanır. Kamçıyı oluşturan yaklaşık 240 ayrı protein vardır. Bilim adamları kamçıyı oluşturan bu proteinlerin, motoru kapatıp açacak sinyalleri gönderdiklerini, atom boyutunda harekete imkan sağlayan mafsallar oluşturduklarını belirlemişlerdir.
                          Sadece bakteri kamçısının bu kompleks yapısı dahi evrim teorisini çökertmek için yeterlidir. Çünkü kamçı hiçbir şekilde basite indirgenemeyecek bir yapıdadır. Kamçıyı oluşturan moleküler parçaların tek bir tanesi bile olmasa, ya da kusurlu olsa, kamçı çalışmaz ve dolayısıyla bakteriye hiçbir faydası olmaz. Bakteri kamçısının ilk var olduğu andan itibaren eksiksiz olarak işlemesi gerekmektedir. Bu gerçek karşısında evrim teorisinin "kademe kademe gelişim" iddiasının anlamsızlığı, bir kez daha açıkça ortaya çıkmaktadır.


                          34
                          Hafıza ve Laboratuvar Sahibi
                          Savunma Sistemi

                          Antijen adı verilen bazı mikroplar ve yabancı maddeler dolaşım sistemine girerek insan için tehlike oluştururlar. Bunun üzerine savunma sistemi hücreleri antijenlere karşı "antikor" adı verilen maddeler üreterek onları yok etmeye ya da çoğalmalarını önlemeye çalışırlar.
                          Antikorların sahip oldukları en önemli özellik doğada var olan yüzbinlerce birbirinden farklı mikrobu tanıyıp, kendilerini onları yok etmeye yönelik olarak hazırlayabilmeleridir. Fakat asıl ilginç olan laboratuvarda oluşturularak insan vücuduna yerleştirilen yapay antijenleri bile tanıyan antikorların bulunmasıdır.
                          Bir hücre nasıl olur da yüzbinlerce farklı yabancı hücreyi tanıyabilir? Üstelik bunun yanısıra, yapay olarak üretilen bir maddenin de bilgisine sahip olabilir? Dahası, antikorlar yabancıya karşı kullanılacak etkili silahları da anında tespit edip üretebilirler. Bu durum, evrimcileri büyük bir çıkmaza sokmaktadır.


                          35
                          Bir Heykeltıraş Gibi Çalışan Kemik
                          Hücreleri, Tesadüflerin Eseri Değildir

                          Kemikte yer alan osteoklast adlı hücrelerin görevlerinden biri kemiğin bazı bölgelerindeki boşluklarda yıkıma yol açarak, kemiğin biçiminin ve boyunun değişmesini ve giderek erişkin boyutlara varmasını sağlamaktır. Bir yandan da kemik yüzeyindeki çıkıntıların küçülmesini sağlar. Osteoklastların kemikte yaptığı yıkım sırasında osteoblast adlı kemik hücreleri de iskeleti oluşturmak üzere yeni kemik yapmaya başlar.
                          Her insanda kemiklerde bulunan bu hücreler aynı görevi görürler. Hepsi kemik yüzeyini nasıl küçülteceklerini bilirler. Kafatasındaki kemiklerle uyluk kemiği arasındaki farklılıkları bilerek kemiklere nasıl şekil vereceklerini, ne zaman uzamasının duracağını, incelik ve kalınlığının nasıl olacağını bilirler. Kemik hücreleri, vücudun iskelesini, adeta bir heykeltıraş gibi, büyük bir titizlikle hazırlarlar. Her parçanın sertliğini, uzunluğunu, şeklini, girinti çıkıntılarını, birbirleriyle kesişeceği yerleri kusursuzca tasarlayan ve inşa eden bu hücrelere her adımlarını ilham eden Yüce Allah'tır.


                          36
                          Kanın Pıhtılaşmasındaki Mucize

                          Kanın pıhtılaşması, otoyolda meydana gelen bir kazaya acil çağrılarla yetişen devriye ve ambulansların ilk yardımlarını anımsatan bir işlemdir.
                          Vücudun herhangi bir bölgesinde bir kanama olduğunda ilk yardım trombosit adı verilen kan plakçıklarından gelir. Trombositler kanın içinde dağınık olarak dolaşırlar, bu nedenle kanama vücudun neresinde olursa olsun mutlaka o bölgeye yakın, devriye gezen bir trombosit vardır.
                          "Von Willebrand" isminde bir protein ise, kaza yerini işaret ederek yardım isteyen bir trafik polisi gibi, trombositleri gördüğünde önlerini keser ve olay yerinde kalmalarını sağlar. Olay yerine gelen ilk trombosit, aynı telsizle yardım ister gibi, bir madde salgılayarak, diğerlerini de olay yerine çağırır.
                          Bu arada, vücutta yer alan 20 enzim biraraya gelerek yaranın üzerinde trombin adında bir protein üretmeye başlar. Trombin sadece açık yaranın olduğu yerde üretilir. Bu, olay yerinde bulunan ilk yardım ekibinin, hasta için gereken ilacı olay yerinde imal etmesi gibi bir olaydır. Üstelik bu üretim tam ihtiyaç kadar olmalıdır. Ayrıca bu proteinin üretimi tam zamanında başlamalı ve tam zamanında durdurulmalıdır. Başlama ve durdurma emrini bu proteini üreten enzimler kendi aralarında verirler.
                          Yeterli miktarda trombin proteini üretildikten sonra fibrinojen adı verilen iplikçikler oluşturulur. Bu iplikçikler kanın üzerinde bir ağ meydana getirirler ve gelen trombositler bu ağa takılarak birikir. Bu birikim yoğunlaştığında ise kanın dışarı akışı durur. Burada bahsedilen enzimler, proteinler, cansız, şuursuz, kör atomların farklı şekillerde dizilmelerinden oluşmuş yapılardır. Bunların her biri, yaralanma olayının en başından itibaren bir görev üstlenerek, en acil şekilde akan kanı durdurmak için "organize olurlar". Bu atom yığınlarının böylesine bir şuur göstermesi ise kuşkusuz çok büyük bir mucizedir ve tümüyle rastlantılara dayalı olan "evrim" sürecinin ürünü elbette olamaz.


                          37
                          Tek Bir Molekülün Özellikleri Dahi
                          Evrim Teorisini Çürütmek İçin Yeterlidir

                          Trombin, kanı pıhtılaştıran bir proteindir. Ancak, bu protein sürekli kanın içinde dolaşmasına rağmen, her zaman kanı pıhtılaştırarak akışını durdurmaz. Sadece damarlardan birinde kanama olduğunda pıhtılaşma gerektiğini anlar ve kanı pıhtılaştırır. Eğer trombin hiç durmadan görevini yerine getiriyor olsaydı, kandaki trombin proteinleri nedeniyle damarlardaki tüm kan pıhtılaşır ve canlı yaşayamazdı. Peki, cansız ve şuursuz atomlar, hem kanamayı durdurmak için bu proteini tasarlamış, hem de bu proteinin canlıya zarar vermesini önlemek için gerekli özellikleri düşünüp oluşturmuş olabilirler mi? Bilinçsiz atomlar, bu kadar aşamalı, detaylı ve muazzam bir bilgi ve yetenek gerektiren mekanizmaları meydana getirebilirler mi? Elbette ki hayır. Tüm bunları tasarlayan ve yaratan Yüce Allah'tır.

                          Yorum

                          • ecelik
                            Senior Member
                            • 29-06-2004
                            • 3902

                            Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                            Ateist bunlar sana korkak çıksana ortaya hani cevapların nerde ben adamı böyle sustururum işte vallaha beni fena gaza getirdin ya hadi hayırlısı!!!!!!!
                            Sonuç kısmını iyi oku.


                            38
                            Yararlı ve Zararlı Maddeleri
                            Birbirinden Ayırt Edebilen Kan Hücreleri
                            Kan, hücrelerin atıklarını toplayan bir çöp ünitesi gibidir. Atık maddeleri böbreklere taşır ve bu maddeler böbreklerde temizlenir. Hücrelerde üretilen zehirli karbondioksit gazı ise yine kan tarafından akciğerlere taşınır ve burada vücuttan atılır.
                            Damarlarda hareket eden kan hücreleri, son derece bilinçli bir şekilde, atık maddeleri ve yararlı maddeleri birbirlerinden ayırt edebilmekte ve hangisinin nereye bırakılacağını çok iyi bilmektedirler. Örneğin hiçbir zaman zehirli gazları böbreklere veya atık maddeleri akciğere taşımazlar. Ya da, besin ihtiyacı olan bir organa atık maddeleri götürmezler. Kan hücrelerinin, hiçbir şaşırma, karıştırma, aksatma ve hata olmadan, son derece bilinçli bir şekilde görevlerini yerine getirmeleri, onları kontrol eden, düzenleyen, organize eden bir akıl ve bilincin de varlığını göstermektedir. Kana tüm bu özellikleri verenin ve kusursuz bir sistem yaratanın üstün kudret sahibi Allah olduğu apaçık bir gerçektir.


                            39
                            Böbreklerin Seçiciliği
                            Tesadüflerin Eseri Değildir

                            Böbrekler, vücutta dolaşan kanı sürekli olarak temizlerler. Süzdükleri maddenin bir kısmını vücuda kullanılmak üzere geri gönderen böbrekler, işe yaramayan ve zararlı olanları ise vücuttan atarlar. Peki böbrekler bu ayrımı nasıl yapar? Proteini, üreyi, sodyumu, glikozu ve diğerlerini birbirinden nasıl ayırt ederler?
                            Neyin atılıp neyin tutulacağına karar veren böbreklerdeki "glomerül" adı verilen ve kılcal damarlardan oluşan yapıdır. Bir et parçası, hangi maddenin ne kadarının atılıp ne kadarının tutulacağına nasıl karar verebilir? Böbrekleri seçici özelliği ile tasarlayan, ne kimya, ne fizik ne de biyoloji eğitimi almamış, şuursuz atomlar veya kör tesadüfler olabilir mi? Elbette ki hayır. Tüm bunlar, kusursuz ve bilinçli bir tasarımın, Allah'ın üstün yaratışının delillerindendir.


                            40
                            Böbreklerin Tesadüfen Oluştuklarını
                            İddia Etmek Büyük Bir Hatadır

                            Böbrek, yalnızca 5-7 cm yer tutar, sessizce, hissettirmeden, durmaksızın ve hiçbir bakıma ihtiyaç duymadan çalışır; kanın kalitesini kontrol eder, kan hücrelerinin üretilmesini emreder, kandaki su miktarını ayarlar, tansiyonu kontrol eder, kanı temizler, vücudun ihtiyaçlarına en uygun 2.400.000 filtre ünitesi aralıksız çalışır, çalışması için özel bir vakit ayırmaya gerek yoktur günlük yaşam içinde insan nerede olursa olsun çalışmasını sürdürür.
                            Diyaliz makinesi, orta boy bir buzdolabı büyüklüğündedir, elektrikle çalışır, gürültülüdür, 3-4 yılda yıpranır, sürekli bakım gerektirir, böbrek çalışmadığı için vücutta kan üretilemez, hasta kansız kaldığı için sık sık kan nakli gerektirir. Steril hastane koşullarında uzman doktor ve teknisyenler tarafından çalıştırılır, tüm hastalar yüksek tansiyon hastasıdır, makineye bağlanınca tansiyon aşırı düşer, hastanın nefesi daralır, titreme krizleri gelir, kanamalar kolay ve sık olur, sık sık kas krampları oluşur, basit bir filtredir. Kanı kabaca süzdüğü için hastanın tahlilleri yapılır, eksilen maddeler serumla tekrar verilir, insanı 3 günde bir 5 saat boyunca yatağa bağlı tutar, hareket etme imkanı vermez.
                            Bir diyaliz makinesinin tesadüfen oluşamayacağını bilen insanların, ondan daha üstün özelliklere sahip olan böbreklerin tesadüfen oluştuklarını iddia etmeleri büyük bir mantıksızlıktır.


                            41
                            Kemik Hücrelerinin Kalsiyum
                            YakalamaYeteneği Tesadüfen Oluşamaz

                            Kemikler kalsiyum ve fosfor gibi hayati maddeleri depolar, herhangi bir durumda ihtiyaç olduğunda depoladıkları bu maddeleri vücuda geri verirler. Gözü veya herhangi bir duyu organı olmayan bir kemik hücresi, kanda bulunan binlerce değişik madde arasından kalsiyumu ve fosforu kolaylıkla ayırt eder. Sonra hiç şaşırmadan bu atomları yakalar.Bir insan dahi önüne koyulan kalsiyum, fosfor, demir, çinko gibi farklı element tozlarını -eğer bu konuda bir eğitim almamışsa- ayırt edemez.
                            Ayrıca kemik hücresi kendisine "kalsiyum depola" emri (Kalsitonin hormonu) geldiğinde bu emre hemen itaat eder. Eğer kendisine "depoladığın kalsiyumu bırak" emri (Parathormon hormonu) gelirse, bu emre de itaat eder. Kemik hücresi yüksek şuur, kabiliyet, sorumluluk ve disiplin anlayışıyla gece gündüz görevine devam eder. Özel yetenekleri olan bu hücrelerin tesadüfen oluşamayacakları çok açık bir gerçektir.



                            42
                            Midedeki Kusursuz Tasarım

                            Besinleri ve onların içerdiği protenleri sindirebilmek için midede çok güçlü asitler salgılanır. Bu asitler tıraş bıçağını dahi sindirebilecek güçtedir. Peki bu asitler, kendisi de proteinlerden oluşan mideye nasıl olup da zarar vermezler? Bunun cevabı, insan vücudundaki benzersiz tasarım örneklerinden birinde gizlidir. Midenin girintili çıkıntılı duvarlarının derinlikleri sayesinde, mide kendi kendini sindirmez.
                            Mide duvarlarındaki bu derin çukurlarda birbirinden farklı özelliklere sahip hücreler yer alır. Hassas bir denge içinde, midedeki birtakım hücreler asit salgılarken, bu hücrelerin yanıbaşında bulunan başka hücreler de yapışkan bir sıvı salgılar. "Mukus" isimli bu sıvı midenin yüzeyini örter ve mide duvarını asitlere karşı bir kalkan gibi korur ve enzimlerin mideye zarar vermesini engeller. Peki mide için bu akılcı önlemi alan karar merkezi, hücreler veya atomlar olabilir mi? Elbette ki hayır. İnsan vücudunun her özelliği, kusursuz bir yaratışın delilidir.


                            43
                            Evrim Teorisinin Açmazlarından Biri:
                            Bilgi Teorisi

                            Evrimcilerin açıklayamadıkları konulardan biri canlılıktaki bilgidir. Çünkü bilgi asla maddeye indirgenemez.
                            Örneğin bir kitap kağıttan, mürekkepten ve içindeki bilgiden oluşur. Kağıt ve mürekkep maddesel bir şeydir, ancak kitabın içindeki bilgi maddesel değildir.
                            Eğer bir madde bilgi içeriyorsa, o zaman o madde, söz konusu bilgiye sahip olan bir akıl tarafından düzenlenmiştir. Örneğin, her kitaptaki bilginin kaynağı, o kitabı yazmış olan yazarın zihnidir.
                            Canlıların DNA'larında da son derece kapsamlı bir bilgi bulunur. 20. yüzyılda bilim DNA'daki bilginin, materyalistlerin iddia ettiği gibi, maddeye indirgenemeyeceğini ortaya çıkarmıştır. DNA'daki bilgi, üstün bir Aklın ve sonsuz bir İlmin eseridir. Canlılığın kökeninde yer alan bu olağanüstü bilgi, materyalist felsefeyi çökertirken, alemlerin Rabbi olan Allah'ın apaçık varlığına sayısız deliller sunmaktadır.


                            44
                            İnsan Embriyosunda
                            Solungaçlar Vardır Yalanı

                            Bu iddia, evrimci biyolog Ernst Haeckel tarafından 20. yüzyılın başında yapılan bir bilim sahtekarlığına dayanmaktadır. Haeckel, evrime delil oluşturmak için, insan, tavuk, balık gibi canlıların embriyolarını yanyana çizmiş, ancak bu çizimler üzerinde çarpıtmalar yapmıştır. Bugün tüm bilim dünyası bunun bir sahtekarlık olduğunu kabul etmektedir. Haeckel'in "solungaç" diye gösterdiği yapı, gerçekte insanın orta kulak kanalının, paratiroidlerinin ve timüs bezlerinin başlangıcıdır.
                            45
                            Moleküler Kıyaslamalar Evrim
                            Teorisine Delil Oluşturmamaktadır

                            Evrimciler, farklı canlı türlerinin DNA şifrelerinin ya da protein yapılarının benzer olduğundan söz ederler ve bunu, bu canlı türlerinin birbirlerinden evrimleştiklerinin delili olarak yorumlarlar. Öncelikle belirtmek gerekir ki, canlıların temel yaşamsal işlevleri birbiriyle aynıdır, dolayısıyla benzer DNA'lara sahip olmaları doğaldır. Bu ortak bir atadan evrimleştiklerini göstermez. Ayrıca farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA benzerliklerinin ya da farklılıklarının, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Canlılarda anatomik ya da kimyasal benzerlikler arayan ve bunu evrime delil saymaya çalışan iddialar, bilimsel bulgular karşısında geçersizdir.


                            46
                            Bakterilerin Antibiyotik Direnci
                            Evrime Delil Değildir

                            Evrimciler, bakterilerin bazı antibiyotiklere direnç göstermeye başlamalarını da evrime delil olarak gösterirler.
                            Söz konusu direnç şöyle oluşur: Bakteriler belli bir ilacın etkisine maruz kaldıklarında, ilaca dayanıksız varyasyonlar yok olur; dirençliler ise hayatta kalır ve daha fazla çoğalma imkanına kavuşurlar. Bir süre sonra, aynı bakteri türü yalnızca söz konusu antibiyotiğe dirençli olan bireylerden oluşmuş bir koloni haline gelir.
                            Görüldüğü gibi antibiyotik direncinin genetik bilgisi bakterinin DNA'sında en baştan beri bulunmaktadır. Yani bu direnç tesadüflerle ortaya çıkmış, sonradan kazanılmış değildir.


                            47
                            Allah Canlılığı Evrimle Yaratmamıştır

                            Bazı kişiler hem Allah'a iman ettiklerini hem de evrim teorisine inandıklarını söylemektedirler. Oysa bu hatalı bir bakış açısıdır. Çünkü;
                            1. Allah'a ve Allah'ın dinine inandığını söyleyen bir insan için tek başvuru kaynağı ve rehber Kuran'dır. Kuran'da ise evrimle birlikte yaratılış olduğuna dair bir bilgi yoktur. Aksine ayetlerde canlılığın ve evrenin, Allah'ın "Ol" emriyle yoktan var edildiği bildirilmektedir.
                            2. Evrim teorisinin odak noktası, Yaratıcı'nın varlığının inkar edilmesidir. Darwin'den bu yana evrim teorisini savunanların hepsi bunu açıkça ortaya koymuşlardır. Teori, 150 yıldır ateizmin en önemli dayanağıdır. Ateizmin en önemli dayanağı ile Allah'a iman arasında elbette bir ortaklık kurulamaz.
                            Ayrıca evrim teorisini kabul edilemez yapan bir diğer faktör, evrim teorisinin bilim tarafından yalanlanıyor olmasıdır. Evrim teorisi temel iddialarını bile delillendirememiştir.


                            48
                            Varyasyonlar Evrimin Delili Değildir

                            Varyasyon, genetik biliminde kullanılan bir terimdir ve "çeşitlenme" demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün içindeki bireylerin ya da grupların birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olur. Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır.
                            Evrimciler ise, bir türün içindeki varyasyonları evrim teorisine delil olarak göstermeye çalışırlar. Oysa varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilginin farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir ve genetik bilgiye yeni bir özellik kazandırmaz.
                            Örneğin bir kedi türünü ne kadar kendi içinde türeterek zenginleştirmeye çalışırsanız çalışın, kediler hep kedi olarak kalacak, bunlar asla köpeklere dönüşmeyeceklerdir.


                            49
                            Davranışların Kökeni Evrim Değildir

                            Evrimciler tüm hayvanların ve insanların davranışında belirli bir evrimsel köken olduğunu kabul ederler. Fakat davranışların evrimi gibi bir açıklamanın gerçeklerle bağdaşan hiçbir yönü yoktur. Çünkü canlıların deneme yanılma yaparak öğrenecek, sonra bunları genlerinde bir davranış modeli olarak kaydedecek ve gelecek nesillere aktaracak akıl, şuur ve yetenekleri yoktur. Onlar yaşamlarını kurtaran savunma şekilleri, yuva kurma modelleri gibi davranış biçimlerine doğuştan sahip olurlar.
                            Allah her canlıyı kendine has özelliklerle ve davranış şekilleriyle yaratmaktadır. Örneğin bir kelebeğin hayatta kalabilmek için kendini daha iyi kamufle edebileceği kuru bir yaprak görünümüne sahip olmayı kendi kendine düşünüp, bunu vücudunda bir değişikliğe dönüştürmesi mümkün değildir. Ya da bir kunduzun akarsu yatağında suyun akışını kesecek kadar ileri derecede mühendislik hesapları gerektiren bir baraj inşa edebilmesi ve ilk doğduğu andan itibaren bunu yapabilmesi kuşkusuz öğrenme ile ya da doğal seleksiyon gibi bilinçsiz mekanizmalarla açıklanabilecek bir durum değildir. Canlılar, yaratıldıkları ilk andan itibaren kendilerini koruyabilecekleri birtakım özellik ve davranış biçimlerine sahip olarak doğarlar. Onlara bu özellikleri veren Allah'tır.


                            50
                            Darwinizm 20. Yüzyıla Felaket
                            Getiren İdeolojilerin Temelidir

                            Darwinizm'in temelini "yaşam mücadelesi" kavramı oluşturur. Darwinizm'in diğer önemli iki özelliği ise, insanları bir hayvan türü olarak görmesi ve Allah'ı ve dini inkar eden felsefe ve ideolojilere sözde bilimsel bir zemin hazırlamasıdır. Darwinizm'in bu özellikleri, 20. yüzyılda vahşi kapitalizm, ırkçılık, öjeni, komünizm, faşizm gibi birçok tehlikeli ideoloji ve felsefeye destek sağlamış ve onları güçlendirmiştir.
                            Darwinizm'in bazı çevrelerden büyük destek görmesinin bir nedeni de budur: Bu sayede barbarca katliamlar yapanlar, insanlara hayvan gibi davrananlar, milletleri birbirlerine düşürenler, ırklarından dolayı insanları hakir görenler, haksız rekabetle küçük işletmeleri kapattıranlar, fakirlere yardım elini uzatmayanlar artık kınanmayacak veya engellenemeyecektir. Çünkü onlar bunu sözde "bilimsel" bir doğa kanununa uyarak yapmaktadırlar.
                            Darwinizm bu nedenle son derece tehlikelidir ve günümüzde de toplumlara ve insanlığa zarar getiren ideoloji ve felsefelerin birçoğuna sözde bilimsel bir destek sağlamaktadır. Darwinizm'in bilimsel olarak çürütülmesi bu nedenle büyük bir önem taşımaktadır.


                            SONUÇ


                            Tüm canlılığı yaratanın alemlerin Rabbi Allah olduğu çok açık bir gerçektir. Çevresindeki canlılar ve kendi bedeni üzerinde biraz düşünen her insan bu açık gerçeği hemen görür ve kavrar.
                            Evrim teorisinin ise bilim ve akıl dışı bir iddia olduğu son derece açıktır. Kör tesadüflerin canlılıktaki kusursuz tasarımı meydana getiremeyeceği ortadadır. Bir plastik şişenin dahi tesadüfen meydana gelemeyeceğini kabul eden bazı insanlar, sadece Allah'ın varlığını inkar edebilmek, ateist ve materyalist dünya görüşünü yaşatabilmek uğruna, kusursuz ve olağanüstü kompleks tasarımlara sahip canlıların tesadüfen meydana geldiğini iddia edebilmektedirler.
                            Ancak, bu iddiaları artık kabul görmemektedir. 21. yüzyıl tüm insanlığın Allah'ın tek Yaratıcı Güç olduğunu kabul edeceği tarihi bir dönüm noktası olacaktır. 19. yüzyıl nasıl materyalist dünya görüşünün hakim edildiği bir yüzyıl olarak tarihe geçmişse, 21. yüzyıl da Allah'ın varlığına ve birliğine olan inancın güçlendiği bir dönüm noktası olarak tarihe geçecektir. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

                            De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başka-sını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)

                            Yorum

                            • ecelik
                              Senior Member
                              • 29-06-2004
                              • 3902

                              Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                              İşte 50 madde tüm evrimcilere.Bu 50 madde ile bu teori çöker.Benden bu kadar sataşma içeren cevap yazma savunduğun düşünceyi ispatla.Eğer ki bunu yapamıyorsan ki yapamayacaksın buraya yazı yazma.

                              Yorum

                              • centurion
                                Junior Member
                                • 08-10-2005
                                • 131

                                Konu: ATEİZM İLE İLGİLİ BİR FORUM HAKKINDA -İNANLIMAZ YAZILAR

                                Arkadaşlar

                                Size genel bir cevap yazıyorum.

                                Evrim olayını sizinle tartışmayı düşünmüyorum.

                                Bunu tartışmayı son derece gereksiz buluyorum. Bunun sebebi; ne benim bu konuda bilgisiz olmam, ne de sizi bilgisiz bulmam, yazdığınız yazılara bakılacak olursa epey uğraşmışsınız. Dediğim gibi benim için gereksiz. Ben bu tartışmaların üstündeyim.

                                Eğer illaki tartışalım diyorsanız, bahsettiğiniz Ateist forumlarda bu konularda sizinle kıran kırana tartışabileceğiniz kişiler bulabilirsiniz. Ha onları gözünüz kesmiyorsa bu sizin bileceğiniz bir iş.

                                Seviye düşme meselesine gelince sizin seviyeniz düşerse, etki tepki prensibine göre benimki de düşecektir..

                                Saygılar...

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor