Tweet
Paskalya heykellerini yapmak için geldiler
Yapılma nedeni bilinmeyen heykelleriyle ünlü Paskalya adası yerlilerinin, sadece heykel yapmak amacıyla adaya dışardan gelen yabancı bir kavim olduğu anlaşıldı.
Pasifik Okyanusu’ndaki Paskalya adası ufka bakan ve kim tarafından yapıldığı tartışılan heykelleriyle antropolojinin gizemli alanlardan biri. Antropologlar, Paskalya adası yerlilerinin doğaya zarar vermeden yaşadıktan sonra, 13’üncü yüzyılda aniden ormanları kesmeye başladığı düşünüyordu. Ancak yeni bir araştırma bu tezi tersine çevirerek, yabancı bir kavmin bu heykelleri yapmak amacıyla adayı ziyaret ettiğini ve ormanları yok ettiğini savunuyor.
Arkeologlar, toprak altında bulunan yemek pişirme aletleri üzerinde yaptıkları radyo-karbon testlerinden ilk kavimlerin adaya M.S. 800’de ayak bastığını düşünüyordu. Yaklaşık 13’üncü yüzyıl civarında ise, yerlilerin birden bire heykel yapımına başladığını ve bu amaçla da ormanları kestiği varsayılıyordu. Kerestenin, heykel taşlarının piştiği ocakların ısıtılmasında kullanıldığı düşünülüyordu. Hollandalı gemiciler adaya 1722’de ilk geldiklerinde, çıplak bir coğrafyada açlıkla mücadele eden ve heykellerin mimarı olamayacak kadar ilkel bir yerli grubu bulmuştu.
HEYKELLERİ YAPMAK İÇİN Mİ GELDİLER
University of Hawaii-Manoa’dan Dr. Terry Hunt ve California State University-Long Beach’ten Carl Lipo’nun yaptığı son araştırma ise, sahil bölgelerinde yapılan hidro-karbon okumalarında en eski yerleşimin en erken M.S. 1200 yılına ait olabileceğini belirledi.
Adanın tek kumsalı olan ve dolayısıyla da denizden gelenlerin kıyıya yanaşabileceği Anakena sahilinde yapılan incelemede de, bilim insanları, bu tarihten öncesine ait herhangi bir alet veya benzeri bir örneğe rastlanmadı. Uzmanlar bunu şöyle yorumluyor; sanıldığı gibi yüzyıllarca adada sakince yaşayan bir kavim olmadı, tersine adaya ayak basar basmaz ormanları keserek heykellerin yapımına geçen yabancı bir kavim söz konusu.
Araştırmayı yürüten bilim insanları, heykeli yapan kavimlerin ormanları hızla kesmesinin nedeninin bu amaçla adaya ayak basmaları olabileceğini öne sürüyor.
Not: Araştırmayı konu alan makale Science dergisinde yayımlanmıştır.
Kaynak: The NewScientist
Pasifik Okyanusu’ndaki Paskalya adası ufka bakan ve kim tarafından yapıldığı tartışılan heykelleriyle antropolojinin gizemli alanlardan biri. Antropologlar, Paskalya adası yerlilerinin doğaya zarar vermeden yaşadıktan sonra, 13’üncü yüzyılda aniden ormanları kesmeye başladığı düşünüyordu. Ancak yeni bir araştırma bu tezi tersine çevirerek, yabancı bir kavmin bu heykelleri yapmak amacıyla adayı ziyaret ettiğini ve ormanları yok ettiğini savunuyor.Arkeologlar, toprak altında bulunan yemek pişirme aletleri üzerinde yaptıkları radyo-karbon testlerinden ilk kavimlerin adaya M.S. 800’de ayak bastığını düşünüyordu. Yaklaşık 13’üncü yüzyıl civarında ise, yerlilerin birden bire heykel yapımına başladığını ve bu amaçla da ormanları kestiği varsayılıyordu. Kerestenin, heykel taşlarının piştiği ocakların ısıtılmasında kullanıldığı düşünülüyordu. Hollandalı gemiciler adaya 1722’de ilk geldiklerinde, çıplak bir coğrafyada açlıkla mücadele eden ve heykellerin mimarı olamayacak kadar ilkel bir yerli grubu bulmuştu.
HEYKELLERİ YAPMAK İÇİN Mİ GELDİLER
University of Hawaii-Manoa’dan Dr. Terry Hunt ve California State University-Long Beach’ten Carl Lipo’nun yaptığı son araştırma ise, sahil bölgelerinde yapılan hidro-karbon okumalarında en eski yerleşimin en erken M.S. 1200 yılına ait olabileceğini belirledi.
Adanın tek kumsalı olan ve dolayısıyla da denizden gelenlerin kıyıya yanaşabileceği Anakena sahilinde yapılan incelemede de, bilim insanları, bu tarihten öncesine ait herhangi bir alet veya benzeri bir örneğe rastlanmadı. Uzmanlar bunu şöyle yorumluyor; sanıldığı gibi yüzyıllarca adada sakince yaşayan bir kavim olmadı, tersine adaya ayak basar basmaz ormanları keserek heykellerin yapımına geçen yabancı bir kavim söz konusu.
Araştırmayı yürüten bilim insanları, heykeli yapan kavimlerin ormanları hızla kesmesinin nedeninin bu amaçla adaya ayak basmaları olabileceğini öne sürüyor.
Not: Araştırmayı konu alan makale Science dergisinde yayımlanmıştır.
Kaynak: The NewScientist
Yorum