dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

    Bugüne kadar 10 bin kez ölüp dirildi..


    'Refleks anoksik nöbeti' yüzünden vücudunun fonksiyonları sık sık duran 12 yaşındaki George Livingstone, bugüne kadar 10 bin kez ölüp dirildi.

    İngiltere'de yaşayan 12 yaşında George Livingstone, vücudunun tüm fonksiyonlarının durmasına neden olan "refleks anoksik nöbeti" adı verilen bir hastalıkla pençeleşiyor.

    Ailesi, dünyada sadece 800 kişide görülen bu hastalık yüzünden küçük çocuklarının bazen günde altı kez kriz geçirdiğini söylüyor. Talihsiz George bugünlerde, geçirdiği krizlerin sayısının azalmasıyla teselli buluyor.


    'Bir gün bile önemli'

    Beklenmedik bir anda alkış sesi duyduğunda bile kalbi duran George, 30 saniyelik nöbetlerin hayatını pek etkilemediğini iddia ediyor. Annesi Deborah ise, "Herkes, onu pamuklar içinde korumamı bekliyor. Ama ben normal bir hayat sürmesini istiyorum" deyip, ekliyor: "Bizim için her gün değerli. Çünkü George'un kalbinin, bir daha çalışmamak üzere ne zaman duracağını bilemeyiz."

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

      Garip ama gerçek

      Aşağıda okuyacağınız olaylar asparagas yada düzmece haberler değildir. Hepsi polis kayıtlarına geçmiş, birçoğu yazılı, görsel başında yayımlanmıştır.

      Şimdi sıkı durun;

      Yer: Kayseri
      Siz hıç karanlıkta iyi göremediğiniz için yakıt deposunun, tam dolup dolmadığını çakmak yakarak kontrol etme cesaretini kendinizde buldunuzmu!
      Kayseri şehirlerarası otobüş terminalinde 38 AS 991 plakalı yolcu otobüsüne mazot alan muavin Z. T. deponun tam dolup dolmadığından emin olmak için çakmak çakarak kontrol etmek ister.
      Sonuç: Buharlaşan mazotun parlaması ve muavinin yanık tedavisi için hastahaneye kaldırılması...


      Yer: Diyarbakır
      Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna bağlanmış salıncaklardan oluşan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayı çalıştırırlar. Ancak sandelyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek açılmasından dolayı durdurmak içi şaltere ulaşamazlar ve sabaha kadar kimseye seslerini duyuramazlar.
      Sonuç: Bu bekçilerden biri hayatını kaybetmiş, diğeri işe gördügü uzun tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamamıştır...

      Yer: Karabük
      Siz demir çelik haddehanesinde çalışan bir işçinin, sigarasını yakmak için 600 tonluk preslerin arasından emekleyerek geçtiğini ve 2.450 santigrad derecedeki fırına ulaşmaya çalışırken son sigarasını yaktığını duydunuzmu.


      Yer: Giresun
      Siz hıç birisinin, dış ağrısından kurtulmak için çenesine kurşun sıktığını ve beynini dağıttığını duydunuz mu.

      Yer: İstanbul, Sultanbeyli
      Yuttuğu sineği öldürmek için ağzına Shelltox sıkip, zehirlenerek kendisi de ölen zamane uyanığını...

      Yer: Erzurum
      Birçok ülkede insanlar berbere gidip traş olurlar, ama hiçbir berber, masaj amacıyla müşterisinin kafasını sağa sola çevirirken boynunu kırmaz...

      Yer: Bozcaada
      Bankamatikten para çekerken başka bir ülkede elektrik çaprmasından ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz...


      Yer: AdapazarıSiz hiç arabası ile yolda giderken radyoda duyduğu göbek havasıyla coşup, göbek atmak için aracını kenara
      çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan gelen aracın altında kalıp ölen duydunuz mu? Söz konusu olay TEM
      otoyolu Sapanca mevkiinde cereyan etmiştir...

      Yer: Konya
      Aynı işyerinde, biri gündüz biri gece vardıyasında çalışan ve ikisi de işine motasiklet ile giden baba-oğulun, yolda karşılaşmaları normaldir, ama birbirlerine selam vermek içın ellerini sallarken, kaza yapıp ölmesi sadece bizde vaka-i adıyedendir...

      Yer: Kocaeli, Dilovası
      Hangi ülkede bir gemi mühendisı, kontrol etmek için gemi kazanına girdiğinde, biri başkası gelip kazan kapısını kapatır ve kazanı ateşleyip...

      Güven iyidir ama kontrol daha iyidir (ALMAN ATASÖZÜ)
      Güven iyidir ama kontrol gerekmez (TÜRK MANTALİTESİ)


      Yer: Rize
      Hangi ülkede; elektrik direğine yaşlanıp, ayakkabısına giren taşı çıkarmak için ayakkabısını silkeleyen birisi, yoldan geçen bir başkası tarafından (cereyana kapıldığı zannedilerek, kurtarmak amacıyla temas etmeden) kürekle vurularak kurtarılmaya çalışılır.

      Yer: Trabzon
      Siz hiç başka bir ülkede, bir insanın, tuttuğu futbol takımının maçı, ya da siyasi partinin şeçimi kazanıp kazanmayacağı hakkında bir "uzvu" üzerine iddiaya girdiğini, "eğer kazanamazsak, ben de bunu keserim"
      dediğini, iddiayı kaybedince Beşmele ile abdest alıp, iki rekat namaz kıldıktan sonra "onu" kestiği ve kan kaybından öldügünü duydunuzmu.

      Yer: Afyon
      Siz hıç kahvehanede Okey oynanırken, İnsanların ve okey masasının üzerine inek düstügünü, duydunuz mu?
      Toprak damlardan oluşan tipik anadolu mimarisi, sineklenen ve paniğe kapılarak nereye bastığını bilemeyen Sarıkız'ın ağırlığına dayanamamıştır..

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

        alaska depremi 9.2

        Alaska’da Alaska’yı ve batıdaki Yukon Bölgesi'nde etkili olan 9.2 büyüklüğündeki depremde, 125 kişi hayatını kaybetti, 311 milyon dolarlık hasar meydana geldi.Alaska depremi Tarihte olan 2. en büyük depremdir...








        27 Mart 1964 Alaska Depremi. Prince William Boğaz'ında bulunan Montague Adasının Cleare Burnu'ndaki deniz tabanının yükselmesi olayı gelmiş geçmiş en büyük tektonik yükseltim olarak kayıtlara geçmiştir (10 metre). Deniz suyu ile arkadaki uçurum arasındaki beyaz kaplı alan 400 metre uzunluğundaki bir şeridi kaplamaktadır. Bu bölümdeki beyazlık, deprem sırasında yukarı doğru hareket eden deniz tabanında kalarak kurumuş deniz canlılarınn kalıntılarıdır.










        27 Mart 1964 Alaska Depremi. Middleton Adasında, yaklaşık 35 metre yükseklikteki muskeg (bir tür bitki) kaplı taraça. Adadaki beş deprem yükseltisinden biri. Deniz kenarındaki uçurum ile gelgit seviyesi arasında 3 metre yüksekliğinde altıncı bir taraça oluşmuştur. Fotoğraf 4 Nisan 1964'teki 2 metrelik gelgit sırasında çekilmiştir.









        Alaska Depremi ,27 Mart 1964. Tsunami dalgalarının şiddeti. Fotoğraftaki adamın elindeki tekerleğe saplanmış kalın bir kalas parçası









        Alaska Depremi ,27 Mart 1964. Balıkçı teknesi , dalgaların etkisiyle limandan yaklaşık yüz metre içeriye savrulmuş. Fotoğraf:R.W. Lemke, 1964. Frontispiece,









        Seward'daki Tsunami hasarı. Dalgalar arka bölümde görülen ve sonradan oluşan körfezden gelmiştir.








        Alaska Depremi ,27 Mart 1964. Ev, fayın ilerlemesiyle ikiye ayrılmış. Hasar, evin fayın doğrultusunda hareket etmesiyle oluşmuş. Fotoğraf:W.R. Hansen, 1964.








        Alaska Depremi, 27 Mart 1964. Liman'daki Turnagain yükseltilerinde , yarılmış ve kayganlaşmış kilden oluşmuş bir bayır . Bayırın yüksekliği yaklaşık 6 metre. Solda yana yatmış bir blok görülüyor. Fotoğraf: W.R. Hansen, 1964.

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

          ilginç matemetik olayı


          12 345 679 x 9 = 111 111 111
          12 345 679 x 18 = 222 222 222
          12 345 679 x 27 = 333 333 333
          12 345 679 x 36 = 444 444 444
          12 345 679 x 45 = 555 555 555
          12 345 679 x 54 = 666 666 666
          12 345 679 x 63 = 777 777 777
          12 345 679 x 72 = 888 888 888
          12 345 679 x 81 = 999 999 999

          12 345 679 x 999 999 999 = 12 345 678 987 654 321


          1x1=1

          11x11=121

          111x111=12321

          1111x1111=1234321

          11111x11111=123454321

          111111x111111=12345654321

          1111111x1111111=1234567654321

          11111111x11111111=123456787654321

          111111111x111111111=12345678987654321

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

            GÖzÜmÜz KaÇ Megapİksel ?




            Günlük hayatta "vay be, adamın cep telefonunun kamerası 2.0 MP" ya da bende bir makine var "12 MP" gibi sözler duyarız ve "vay be, teknoloji nerelere kadar geldi" deriz. Hatta bazen "ya bu kamera benim gözümle gördüğümden de net çıkarıyor görüntüleri" dediğimiz bile olur. İşin aslını yapılan araştırmalar gösteriyor ve vücudumuzun günümüz teknolojisinin ne kadar ilerisinde olduğunu ortaya koyuyor.

            Gözümüz tek bir taslak üzerinde kurgulanmış anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi değildir. Daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Gözümüz, küçük açılarla, anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Ayrıca iki tane gözümüz vardır ve beynimiz, çözünürlüğü daha da arttırmak için her iki gözden gelen sinyalleri toplamaktadır. Daha fazla bilgi toplamak için de haliyle gözümüzü, gördüğümüz şeyin etrafında hareket ettiririz. Bu nedenlerden dolayı, göz ve beyin birlikteliği, retinadaki foto-alıcıların sayıca fazlalığı sayesinde,bir makinede olabileceğinden çok daha yüksek çözünürlükte veriler elde etmemizi sağlar. Aşağıda verilen eşdeğer megapiksel değerler, insan gözünün bir manzarayı ne kadar netlikte gördüğünü açıklayan bilimsel bir detaydır.

            Yukarıdaki insan gözünün çözünürlüğünü sağlamaya neden olan veriler ışığında,şimdi önce küçük bir örnekle başlayalım: Şimdi önünüzde 90 a 90 derecelik açıda (gözümüzün açıları yani) bir görüntünün olduğunu farz edelim, aynen pencereden dışarıdaki bir manzarayı seyredermiş gibi. Bu durumda piksel sayıları ortalama bir göz için:

            90 derece x 60 arc-dakika/derece x 1/0.3 x 90 x 60 x 1/0.3 = 324,000,000 piksel (324 megapiksel) olur.

            Gerçekte her an bu kadar çok çözünürlük elde etmiyoruz, ama gözümüz bir manzarada istediğiniz tüm detayları görmenize olanak sağlamak için sürekli istediğiniz detayın etrafında hareket eder. Ama insan gözü, bu açıdan çok daha fazla bir açı görür ki bu da 180 dereceye yakındır.Biraz küçük düşünüp 120 derecelik bir açıyla bakabildiğimizi varsayacak olsak bile:

            120 x 120 x 60 x 60 / (0.3 x 0.3) = 576 megapiksel verisini elde ederiz.

            İnsan gözünün görebileceği gerçek açı değeri şüphesiz ki çok daha fazla çözünürlüğe tekabül eder. Bu yapıdaki (çözünürlükteki) bir veriyi kaydetmek içinse, çok fazla alana kayıt imkanı sağlayabilecek kadar gelişmiş bir kamera olması lazım.

            Şimdi teorik bilgiyi bir kenara bırakıp , sözün özünü aktaracak olursak, pencere gibi sınırları olan bir alandan dışarıya baktığınızda gördüğünüz manzara, beyninizde 324 megapiksele eşdeğer olarak yer alıyor. Eğer görüntünüzü engelleyecek bir maniniz yoksa, 576 MP.

            Yorum

            • arif1
              Junior Member
              • 15-03-2005
              • 55

              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

              %90 müslüman olan bi ülkede baş örtülü diye, ramazan da iftar ettirilmedi.

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                Çölde bir okyanus doğuyor

                Bilimadamları Etiopya çöllerinde açılan devasa yarığın bir okyanus oluşumunun ilk adımı olabileceği görüşünde.



                Etiopyalı, ABD’li ve Avrupalı araştırmacılar Etiopya’daki Afar çölünün kuzeydoğusunda oluşan coğrafik değişikliğin yeni bir okyanus tabanı oluşumunun ilk işareti olabileceğini açkıladılar. Araştırmacılar 60 kilometre uzunluğundaki ve 4 metre genişliğindeki yarığın 14 Eylül tarihinde bölgede meydana gelen bir deprem sonrasında oluştuğuna dikkat çekerken, okyanus oluşma sürecinin milyonlarca yıl alabileceğini belirtiyorlar.

                İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD’den gelen bilimadamları Etiopya’nın başkenti Adis Ababa’nın yaklaşık bin kilometre kuzeydoğusundaki bölgede yaptıkları araştırmalar sonunda dünyanın yeniden şekillenmesine şahitlik ediyor olabilecekleri sonucuna vardılar.

                Adis Ababa Üniversitesi araştırma görevlisi Dejere Ayalew “Yeni bir okyanus tabanının oluşumunu gördüğümüzü düşünüyoruz. Bilim tarihinde daha önce yaşanmamış bir durum, çünkü bu tip ayrılmaları genelde olduktan çok sonra görürüz. Ama şimdi süreci ilk elden takip ediyoruz” diyor.

                Afar’daki bilim ekibinde yer alan ve Londra Royal Holloway Üniveristesi üyesi Cindy Ebinger ise yaşanan süreç hakkındaki görüşlerini “Şu anda uzay temelli teknikler kullanarak tespit etmeye çalıştığımız kırılma bölgelerini ilk kez olarak çıplak gözle görüyoruz. Bu da bize dünyanın değişim sürecinin nasıl çalıştığı konusunda eşsiz ipuçları verecek.” sözleriyle açıklıyor.

                ETİOPYA ADA OLACAK
                Dünyanın derinliklerinde neler olup bittiğinin anlaşılması için fırsatlar da sunan coğrafik değişimin ne kadar sürede tamamlanıacağı ise şimdilik netlik kazanmış durumda değil. Dejere bölünmenin uzun bir sürecin başlangıç aşaması olduğunu belirterek, bu sürecin sonunda Etiopya’nın doğu kesiminin Afrika kıtasından kopacağını ve açılacak boşluğu deniz suyunun dolduracağını savunuyor. Araştrıma sonuçlarına göre Afar çölü her yıl Afrika kıtasından 20 milimetre kadar uzaklaşıyor.

                Adis Ababa Üniversitesi Yer Bilimleri Bölüm Başkanı olan Ayalew Afar çölünde yaşanacak değişimi şu sözlerle anlatıyor: “Afar’ın altındaki yeryüzü kabuğu Kızıl Deniz’in altındakine benziyor. Bu kabuk bir kez oluştumu su da gelecektir,çünkü burası alçak bir alan ve Aden Körfezi ve Kızıl Deniz’den buraya deniz suyunun gelmesi kaçınılmaz olacak”

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler




                  8 x 8 = 5 x 13 = 64 = 65 midir? ............!

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                    Dünyada En Çok Cinayet İşleyen 10 Cani


                    1-BEHRAM
                    1790-1840 döneminde Thug mezhebinin lideriydi we 931'den fazla insanı boğarak kurban ettiği sanılıyor.

                    ------------------------------------
                    2-KONTES ERZSEBET BATHORY
                    Macaristan'da 1610 yılına kadar olan dönemde Bathory(1560-1614)genç kızların kanlarını içmenin onu yaşlanmaktan kurtaracağını sanarak 330-650 kızı öldürdü.Kontes Dracula olarak tanınan bu kadın 1611'de tutuklandı,mahkemede suçlu bulundu 21 Ağustos 1614'te kendi şatosunda öldü.
                    ------------------------------------
                    3-PEDRO ALONSO LOPEZ
                    Kolombiya canawarı ya da And canawarı olarak da tanınan 1980'de yakalanıncaya kadar Colombia,Ekvador we Peru'da 300'den fazla kenç kızı öldürdü.Onu Peru'da Atacucho kızılderilileri yakaladılar.Lopez onların çocuklarını kaçırıp bir kadın misyonerin de yardımıyla Ekwator'a götürmüştü.Lopez tutuklandıktan sonra polisleri 53 kurbanının mezarına götürdü.Bir nehir taştığı zaman,Lopez'in kurbanlarının cesetleri ortaya çıkıyor.Bir çocuğun inşaat alanlarında toprak altında kaldığı sanılıyor.
                    ------------------------------------
                    4-WILLIAM ESTEL BROWN
                    Brown, 17 mtemmuz 1961'de yıllar önce 18 mart 1937 tarihinde Teksas'ta Nw London'daki okulunun zemin katındaki gaz borularını bilerek gevşettiğini we böylece 282 öğrenci we 24 öğretmenin ölümüyle sonuçlanan patlamaya neden olduğunu itiraf etti.
                    -----------------------------------
                    5-GILLES DE RAIS
                    Çok tanınmış we zengin bir Fransız soylusu olan de Rais(doğumu 1404)60-200 çocuğu kaçırıp öldürmekle suçlanmıştı.De Rais,25 Ekim 1440'da Nantes'de boğazlanarak öldürüldü we cesedi yakıldı.
                    -----------------------------------
                    6-HERMAN WEBSTER MUDGETT
                    Mudgett (doğumu 1860)Chicago'da 63'üncü caddedeki şatosunda 150'den fazla kadını kandırıp getirdiğine we burada onları işkenceyle öldürdüğüne inanılıyor.27 cinayet işlemekle şuçlanan Mudgett 7 mayıs 1896'da idam edildi.
                    ------------------------------------
                    7-BRUNO LUDKE
                    Ludke (doğumu 1909) 1928 we 29 ocak 1943 tarihleri arasında 85 kadını öldürdüğünü itiraf etmişti sawaş sırasında 8 nisan 1944'te Viyana'da bir hastanede iğneyle öldürüldü.
                    ------------------------------------
                    8-WOU BOM-KON
                    Görevinden alınmış bir polisti 26-27 Nisan 1982 tarihlerinde Güney Kore'de iyice sarhoş olup tüfekler we patlayıcılarla sağa sola saldırdı 57 kişiyi öldürdükten sonra bir dinamit patlatarak kendini havaya uçurdu.
                    ------------------------------------
                    9-TED BUNDY
                    Dokuz yıl cezaevinde bekledikten sonra Bundy,24 ocak 1989'da Flarida Eyalet Cezaevi'nde idam edildi.12 yaşındaki Kimberley Leach'i öldürmekten suçlu bulunmuştu.Cezasının infazından bir kaç saat önce polise 23 cinayet işlediğini itiraf etti.Polis onun 36 kızın katili olduğu kanısındaydı.Ted Bundy,100 kişiyi öldürdüğünü iddia etti.
                    -----------------------------------
                    10-JOHN WAYNE GACY
                    13 Mart 1980'de Gacy(doğumu 1943) Chicago'da 33 erkeği öldürmekten suçlu bulunarak elektirikli sandalyede ölüme mahkum edilmişti.Cezası infaz edilmedi we John Wayne Gacy hala cezaevinde

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                      Ölüm ötesi Deneyimi


                      Bedensel islevleri bakimindan tibben ölü sayilmalarindan bir süre sonra, kendiliginden veya reanimasyon (yeniden canlandirma) yöntemleriyle yasama geri dönen kimselerin bu sirada geçirdikleri deneyimlere verilen ad. Terim, 1970’de ABD’li hekim ve arastirmaci Raymond Moody tarafindan ortaya atilmistir. Dr. Moody ve Dr. Elisabeth Kubler-Ross tarafindan hastane raporlarindan derlenen, ölüm-ötesi deneyimi geçiren hastalarin anlattiklarindan ve anlattiklarinin dogrulanmasindan olusan binlerce vakanin incelenme sonuçlarina göre, tibben ölü olarak ilan edilen bu kimseler, ölü sanildiklari bu süre sirasinda bilinçlerini yitirmemisler ve çevrelerinde olup bitenleri algilamislardir. Üstelik bu deneyim sirasindaki algilama, yalnizca çevrede olanlari degil, duvarlarin ötesinde olanlari veya baska bir kentteki tanidiklarini da görüp duyabilme tarzinda, bes duyunun sinirlarini asan, beden-disi bir algilama biçiminde gerçeklesmektedir.

                      Ölüm-ötesi deneyimler sirasinda algilanan olaylarin gerçekligi ilgili kimselerce dogrulandigindan, (-örnegin, hasta, ölü
                      sanildigi sirada hangi doktorun kendi bedenine hangi tibbi islemleri uyguladigini, hangi hemsirenin neyi almak üzere nereye, ne zaman gittigini vb.‘yi yasama geri döndügünde en ince ayrintisina dek anlatabilmektedir ölüm-ötesi deneyimler spiritüalistler ve kimi parapsikologlarca, ölümden sonra yasamin varligina iliskin kanitlardan biri sayilmaktadir.
                      Ölüm-ötesi deneyimi sirasinda yasananlar, bu deneyimi yasayanlarin anlattiklarina bakilirsa, dünyasal olaylarla yani fiziksel alemle sinirli kalmamaktadir. Örnggin, hasta, daha önce ölmüs bulunan yakinlariyla iletisim kurabilmekte ve öte-alemle ilgili vizyonlar alabilmektedir, Dr. E. Kubler-Ross, Dr. R. Moody ve Dr. Karlis Osis’in ölüm-ötesi deneyimlerle ilgili arastirma, deneme ve siniflandirma çalismalarinin sonuçlarina göre, bu deneyimi geçirenlerin tümü ayni seyleri anlatmamakla birlikte, anlatilanlarda bazi benzerlikler ve kimi deneyimlerde ortak noktalar gözlemlenmektedir.

                      Bu arastirmacilara göre, ölüm-ötesi deneyimi yasayanlarin (geçirenlerin) anlattildarinda, tümünde ortak olmasa da, azimsanmayacak ölçüde ortak veya benzer görülen noktalardan bazilari sunlardir:

                      1) Bedenin terkedildigi birinci asama:

                      - Huzur ve sükunet duygusu duyma;
                      - Çekilme veya firlama tarzinda yükselme (yukariya dogru çikma) izlenimi;
                      - ‘Ölüm dösegi vizyonlari’ denilen algilamalarda bulunma:

                      a - Daha önceden hiç duyulmamis harikulade bir melodiyi algilama;
                      b - Tertemiz, piril piril renkler algilama;
                      c - Çevredeki bedenlilerin göremedigi bir isigi algilama;
                      d - Önceden tanisilan, sevilen ölmüs bir veya birkaç yakini (anne, baba, es vb.) algilama veya onlarin karsilamak, öte-aleme geçisine yardim etmek üzere geldiklerini algilama.
                      e - Dinsel veya mitolojik varliklara iliskin imajlar:
                      - Karanhk bir tünele (koridora, dehlize, kanala) dogru çekildigi izlenimi.

                      2) Bedenin terkedilmesinden sonraki ikinci asama:

                      - Karanlik bir tünelden geçtikten sonra her seyin yeniden aydinlandigini fark etme;
                      - Kendi bedenini (fiziksel bedenini) ve bedeninin çevresindeki bedenlileri görme;
                      - Kendini bu bedenli insanlara duyuramama (sesini isitememeleri ve kendisini görememeleri. Bu fenomene kimi rüyalarda da rastlanir);
                      - Kendini çok hafif ve mutlu hissetme;
                      - Duvar gibi maddi nesnelerin içinden geçebilme;
                      - Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe;
                      - Fiziksel aleme iliskin görüntülerin bir süre sonra gitgide siliklesip kaybolmasi;
                      - Tüm yasaminin (yasamindaki, geçmisteki tüm olaylarin) bir film seridi gibi hizla gözünün önünden geçmesi.

                      3) Bedene geri dönüldügü üçüncü asama:

                      - Isik tarzinda algilanan bir varligin, tekrar dünyaya dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalismasi;
                      - isteyerek veya irade-disi olarak, fiziksel bedene dönülme izlenimi;
                      - Fiziksel bedene dönülürken sogukluk duygusu duyma.

                      Ölüm-ötesi deneyimi geçiren kimselerin bu deneyimden sonra, artik ölümden korkmadiklari ve içlerinden ölüm-ötesi yasama önceden inanmamakta olanlarinin da artik ölüm-ötesi yasama inanmaya basladiklari gözlemlenmistir.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                        Çinde olmuş ilginç bi olay

                        Çinde bir üniversitede oldukça ilginç tamamıyle gerçek bir olay..
                        Kızın biri bir gün yeni aldığı bisikletiyle okula geliyor ve okulun bahçesindeki bisiklet parkına henüz kilit almadığı için öylece bırakıyor.. Derslerin bitiminde okul çıkışı bisikletinin yerinde olmadığını görüyor ve çok sinirleniyor..
                        Ertesi gün sabah okula geldiğinde bisikletini üzerinde bir notla bir gün önce bıraktığı yerde buluyor. Üzerindeki notta “Çok özür dilerim ama bisikletine gerçekten çok ihtiyacım vardı aldıktan 2 saat sonra geri getirdim ama sanırım çıkışına yetişemedim çok üzgünüm anlayışın için teşekkürler.”
                        Kız doğruca bir bisikletçiye gidiyor ve 5 tane kilit alarak okula dönüyor.. Bisikleti iyice kilitleyip 5 farklı anahtarla derse giriyor ve olayı arkadaşlarına anlatıyor..
                        Ders bitimi okul çıkışında 5 kilit taktığını anlattığı arkadaşlarıyla beraber bisikletini almaya gittiğinde şok oluyor..
                        Bisikletin üzerinde 10 kilit ve birde not var.. “Eğer acil ihtiyacım olduğu halde ben kullanamayacaksam sen hiç kullanamayacaksın!”

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                          Brüksel'deki Forest hapishanesinde bulunan bir tutuklu, ilginç bir şekilde firar etti.

                          Brüksel'deki Forest hapishanesinde bulunan bir tutuklu, tahliye edilmesi gereken hücre arkadaşının yerine geçerek firar etti. Savcılık kaynaklarından elde edilen bilgiye göre, çeşitli silahlı soygunlara katıldığı için yargılanmayı bekleyen Bilal Ould Haj isimli tutuklu, geçen Çarşamba günü, ceza süresi dolan ve tahliye edilecek olan hücre arkadaşının kıyafetlerini giyerek, hapishane yönetimine gitti. Yönetim, Haj'ı salıverdi. Hapishane yetkilileri, olaydan yarım saat sonra, gerçekten tahliye edilmesi gereken tutuklunun kendilerine başvurduğunu ve bir firar olayı yaşandığını o zaman ''fark ettiklerini'' bildirdiler. Belçika Adalet Bakanı Laurette Onkelinx, olayı bir ''skandal'' olarak nitelendirerek, soruşturma açılması talimatı verdi. Yetkililer, normal koşullarda, hapishanelere giren ve tahliye edilen tutuklulara parmak izi kontrolü yapılması gerektiğini, Forest hapishanesi yönetiminin bu kuralı uygulamadığının belirlendiğini duyurdu. Bilal Ould Haj'ın aranmasına devam ediliyor.
                          Son düzenleme delphin; 11-10-2006, 16:21.

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                            UFO lar bölümü başlıyor






                            New Mexico'nun, Roswell bölgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...

                            2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir çift, evlerinin yakınında UFO gördüklerini bildiriyorlar. Bölgedeki ilk işaret böylece verilmiş oluyor.

                            4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere çakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parçalar, William Mac Brazel adlı çiftçinin arazisinde bulunuyor. Aralarında "Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu çok sayıda tanık, UFO'nun yere düşerken çizdiği rotayı gözlemlediklerini bildiriyorlar.

                            5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bölgeyi ziyaretçilere kapatıp uzay cismine ve içinde bulunan mürettebata el koyuyorlar. Aynı gün, çiftçi Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gözden kaçmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.

                            6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol çalışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.

                            7 Temmuz 1947: Roswell şehri güvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parçaları teslim alıyorlar.

                            8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parçalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henüz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gün askeri yetkililer, gazetede çıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.

                            Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız türden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hükümeti UFO gerçeğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava üssüne taşındı. Dünya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik özelliklerini dünyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gerçekleştirildi ve otopsi çalışmaları filme alındı.

                            Orduda görevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tüm çevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını açıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla süren bu filmde, belki de dünyanın en büyük sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hükümet tarafından açığa çıkarılmadı. Ancak bazı iddialara göre, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...

                            Günümüze gelindiğinde, filmin dünya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına göre, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını çıkartmayı başarmıştı.

                            1993 yılında Santilli, büyük şirketler adına çalışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar önce Amerikan Hava Kuvvetleri'nden çaldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerçeğin dünya insanıyla paylaşılması gerektiğini söylüyordu.

                            Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir çek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dünya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşça dışarıya sızmaya başladı.

                            Film önce BBC aracılığıyla dünyaya tanıtıldı. Başlangıçta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gösterilirken kısa sürede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bölgelerinde en çok satan dergi kapaklarında görülmeye başlandı. Karşı çıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile türlü fikirleri öne sürüyorlardı artık...

                            Acaba çağdaş dünya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini görme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gerçek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi görünüyordu...

                            Oysa ülkelere ve dönemlere yayılmış biçimde, kaçırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon çıkartmak mümkündü. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden önce herkesçe bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:

                            UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

                            1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.

                            2- Baş, insan görünümü taşısa da bedene kıyasla çok büyük kalıyor.

                            3- Gözler büyük ve çukura kaçmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gözünden çok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine çekik.

                            4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek çıkıntılara sahip değiller.

                            5- Burun göze çarpmayacak kadar belirsiz.

                            6- Ağız düz bir çizgi veya yarık biçiminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşçasına silikleşmiş.

                            7- Boyun dikkati çekecek kadar ince.

                            8- Saçlar... Kimi tanıklara göre uzaylıların saçları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bölgesinde hafifçe renkli bir leke gördüklerini söylüyorlar. Bedenin hiç bir bölgesinde tüye rastlanmıyor.

                            9- Gövdenin tümü zayıf ve küçük olarak tanımlanıyor. Olayların çoğunda gövde bir tür giysi ya da üniforma ile örtülmüş durumda. Karında göbek deliğine rastlanmıyor.

                            10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.

                            11- Eller, dört parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gözlemciler tırnaklardan söz ederken, başkaları tırnak görmediklerini belirtiyorlar.

                            12- El ve ayaklan tanımlayacak genel özellikler yok.

                            13- Cilt rengi tanıkların gözlemlerine göre bej, güneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gözlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kaçan gri ten renginden söz ediliyor.

                            14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hiç bir şey bilinmiyor.

                            15- Üreme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek üreme organına sahip olmadıklarını söylüyor. Klonlama ya da dünyada henüz bilinmeyen farklı yöntemlerle üredikleri düşünülebilir.

                            16- Kimi olaylarda dünya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışçasına birbirinin eşi, benzer görüntüler ve biyolojik özellikler taşıyorlar.

                            17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.

                            18- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.

                            19- Beslenme... Katı ve sıvı besin ürünlerini tanımıyorlar. Ele geçen UFOların hiç birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bölgeye sahip değiller.

                            20- Söz konusu özellikler taşıyan dünya dışı varlıklara genelde insansı ya da hümonoid adı veriliyor. Ancak hangi güneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim güneş sistemimizin farklı bir bölgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.

                            Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mümkün. Basına yansıyan "Otopsi Filmi" gerçek miydi?

                            Ayrıntılarını seçmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gözler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.

                            Ne başta, ne de bedenin diğer bölümlerinde tek bir tüye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın içinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mümkün değil. Erkek ya da dişi olduğunu gösterir üreme organları bulunmuyor çünkü.

                            Buraya kadar Roswell yaratığının dış görüntüsü 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer özellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu görüyoruz. Çünkü Roswell varlığı oldukça kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda söylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...

                            Sonra izole edici beyaz giysilere bürünmüş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parçalamaya başlıyorlar. Bisturi (görebildiğimiz kadarıyla) önce göğüs ve karın boşluğunu iki yana açıyor... Bedenden dışarı çıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla çekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.

                            Gerçek mi, yoksa dünyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da göz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu ölü uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki görüntü, bir uzaylının bedeninden çok, bir mankene benzemeye başlıyor...

                            Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin düzmece olma ihtimali üzerinde duruyorlar. Onlara göre dünya dışı bir varlık, iç organları ele alınmadan önce dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parçalanıyor. Doktorlar sanki cesedi önceden çok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni açmaya başlıyorlar.


                            Roswell Otopsisi'nden bir görüntü

                            Başın büyüklüğüne göre ise kafatasından çıkartılan beyin çok küçük kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun büyüklükte olması gerekir. Bu otopsi gerçek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dünyayı sarsacak bu olay için en iyi patologları çağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği düşündürücü.

                            Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Çünkü gerçek bir ölüm sonrası incelemede varlığın ağzı açılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Ölü olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı biçimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru açılmış. Böyle bir rastlantı kabul edilemez, ölüm sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi görüntü alamaz.

                            Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak söz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde üretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki geçmişte üretilmiş bir filme alınmıştı.

                            Dünya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, ünlü yönetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili çekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yönetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Üçüncü Türden Yakın Karşılaşmalar" ve "E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir üçleme yapmak istiyordu.

                            Büyük olasılıkla çekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu örgütün adıydı. Bilim ve sanat çevreleri, Spielberg'in yeni filminde gerçek belgesel görüntülerle kendi çekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu görüntüler Spielberg'in yeni filmi için özenle çekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti..

                            Tüm bu sorular UFO çevrelerini kuşkuya düşürürken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey özellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tüm nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını üretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figürler, usta ışıkçılar ve özel efektler sayesinde inanılmaz derecede gerçek görüntüsünü verebiliyordu...

                            Olaylar gittikçe dağılırken, parçalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuç bugün bile şüpheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gerçekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hükümeti'nin UFO gerçeğini küçültmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gözünde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.

                            Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını önce kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parçaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri sürdü. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parçalanan uzay cismine UFO ya da Uçandaire adı verilse de, Roswell olayında parçalanan cisim üçgen biçimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gözleminde karşılaştığı üçgen biçimli uçan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parçalanan UFO'dan çıkan varlıkların yaşadıklarını söylediler...

                            Siyah beyaz görüntülerinden tanıdığımız ölü uzaylı büyük bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek için, mutlaka gerçeğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası çıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cümleyle, belki de en güzel şöyle toparlayabiliriz: Olay gerçek, ancak ekranlara yansıyan görüntüler sahte...
                            Son düzenleme delphin; 11-10-2006, 16:35.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                              Brezilya'daki Uzaylılar


                              Tüm Güney Amerika ülkeleri gibi, Brezilya da Ufolojik yönden zengin kaynak ve bilgiyi barındıran bir merkezdir. Ancak 20 Ocak 1996 tarihli vaka, sadece Brezilya'da değil tüm Dünya Üroloji Literatürü'nde artık önemli bir yer tutuyor... Bu ilginç olay, Varginha bölgesinde yaşanmış ve pekçok kişi tarafından gözlemlenmiştir.

                              20 Ocak günü sabahın çok erken saatlerinde O.Augusta ve Eurico Rodrigues adlı evli çift, yaşadıktan çiftlik evinde hayvanlardan gelen garip sesler nedeniyle uyandılar. Neler olduğuna bakmak için dışarı çıktıklarında, yere beş metre kadar inmiş, hafifçe dalgalanmakta olan garip cismi gördüler. Nesne bir minibüs büyüklüğünde, ışıksız, gri renkte ve puro biçimindeydi. Alt kısmından hafif bir duman çıkıyordu.

                              Aynı gün, Varginha'dan 80 km ötedeki Alfenas yerleşim bölgesinden bir tanık saat 10.30'da bir buçuk metre boyunda ve başında üç garip çıkıntı olan, maymun benzeri tuhaf bir yaratık gördüğünü bildirdi. Ufolog Vitorio Pacaccini ve avukat Ubirajara Franco Rodrigues hemen olayı araştırmaya karar verip varlığın görüldüğü yere gittiler. Daha sonra iki adam daha bulup, karşı koyamayan varlığın üzerine basit bir ağ atarak yakaladılar.

                              Öğleden sonra Valquiria, Liliane ve Katia adında üç genç kız, okuldan evlerine dönerlerken, hayatları boyunca asla unutamayacakları bir karşılaşma yaşadılar... Yedi metre yüksekliğinde bir duvarın üzerinde kendilerine bakan, insanımsı varlığı gördüler. Varlık 1.5 metre boyundaydı, maymunla insan arası bir görünümü vardı ve başında üç çıkıntı bulunuyordu. İri gözleri kırmızı renkteydi. Kahverengi cildinin altında kırmızı damarları açıkça belli oluyordu. Genç kızların gördüğü varlık da sabah yakalanın bir kopyası gibiydi.

                              Kızların ihbarı üzerine polis ve yetkililer gelerek ikinci yabancıyı da yakaladılar. Varlıklar önce Varginha Bölge Hastahanesi'ne, sonra da bir başka sağlık kuruluşuna götürüldüler. Hospital Humanitas adını taşıyan bu merkez en iyi sağlık donanıma ve klinik ekibine sahip olmakla ün kazanmıştı. Ancak ne yazık ki, garip yaratıkları yaşatmak mümkün olmadı ve önce biri sonra da diğeri öldü. Pacaccini ve Rodrigues'e göre yaratıklar tahta kutulara kondu ve üzerleri de plastikle kapandı. Bir süre sonra cesetlerden çok kökü kokular yayılmaya başladı.

                              Cesetlerin götürüldüğü yerler hakkında farklı yorumlar yapıldıysa da, olaya karışan kişiler bir süre sonra gördüklerini yalanlamaya başladılar. Ancak Paccaccini ve Rodrigues olayların üzerine giderek dünyanın her yerine verdikleri bilgi ile UFO araştırmacılarını Varginha'ya çektiler. Cesetlerin götürülmesi sırasında konvoylara eşlik eden üst düzey askeri yetkililerse, daha sonraki açıklamalarında böyle bir olayın yaşanmamış olduğu konusunda ısrar ediyorlardı...

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                                FBI'ın Araştırmaları « FBI Dosyaları

                                1947 yazında Amerikan Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Amerika hava sahasını neredeyse işgal eden, uçandairelerin araştırılması için FBI'dan yardım istedi. Sonuçlar yakın zamana kadar gizli tutuluyordu ve bunlar FBI'ın gerçek "X Dosyalan"ydı. FBI dünya üzerinde kaza yapıp parçalanan UFOlarla ilgili bin sayfayı aşan bir rapor hazırlamıştı. Ancak Silahlı Kuvvetler bu son derece bağlayıcı kabul edilen bilgilerin, FBI tarafından dışarıya sızdırılmasını engelledi.

                                9 Temmuz 1947 günü Washington kenti tarihi bir buluşmaya tanıklık ediyordu. Askeri Hava Enformasyon Dairesi Başkanı General George Schulgen ve FBI ajanı Reynolds tüm ülke gazetelerinde yer alan, büyük bir sansasyona neden olan Roswell olayını hangi yolla yalanlayabileceklerini konuşacaklardı.

                                Ünlü Roswell kazasına kadar uçandaireler ya da UFOlar Amerikan Hükümeti tarafından ulusal güvenliği tehdit eden birer yabancı nesne olarak görülmüyorlardı. Ve halk UFO kazasıyla ilgili haberleri basın organlarından izlerken böyle bir tehdit unsuru kimsenin aklına gelmemişti.

                                Çok geçmeden Amerikan askeri kuruluşları, halkın ilgisini başka yöne çekmek ve haberi yalanlamak için propaganda yapmaya başladılar. Böylece daha yeni doğmuş olan Roswell vakası bir sessizlik perdesi ardında gömülmüş oldu. Yetkililer FBI'a başvurma nedenlerini ise ulusal güvenliği tehdit eden her olayda olduğu gibi halkın çıkarlarını korumak amacıyla bu iş birliğine başvurduklarını iddia ettiler.

                                General Schulgen'in tek amacı uçandaireler konusunun ardında yatan gerçeği öğrenebilmekti. Diğer yanda Amerikan hava sahasını önüne geçilmez bir şekilde işgal eden bu gizemli uçan cisimler FBI için de tehlikeli bir rakip oluşturuyordu.

                                Bir başka FBI ajanı E.G. Fitch, General Schulgen'e yazdığı cevapta şöyle diyordu:

                                "Uçandaireler sorununun gerçekten var olup olmadığını araştırmak için mümkün olan her türlü çaba sarf edilecektir. Kuruluşumuz söz konusu fenomenin içeriğini ortaya çıkartmak için her türlü bilimsel yöntemi kullanacağını garanti etmektedir."

                                Ajan Fitch tarafından hazırlanan bu dosya, 1978'de çıkartılan "Bilgi Edinme Hakkı Yasası"na kadar, yıllarca gizli tutuldu. Yetkililer Roswell olayından hemen sonra UFO'ların araştırılması için Askeri bir komite kurulduğunu inkar ediyorlardı. Oysa Fitch tarafından hazırlanıp General Schulgen'e sunulan rapor, durumun hiç de böyle olmadığını açıkça gösteriyordu...

                                1947 Temmuz ayının sonlarına doğru artık UFO konusu öyle ulaşılmaz bir gizliliğe bürünmüştü ki, basın mensupları bile bu konuda soru sormaya çekinir hale gelmişlerdi. Diğer yanda yeni bir UFO gözlemine karşı tedbirler alınmış, alarma geçilmişti. UFO gördüğünü iddia eden tanıkların dikkatle sorguya çekilmesi isteniyordu. Gerçekten böyle bir gözlemde bulunup bulunmadıkları ya da sadece dikkat çekmek amacıyla, hatta politik nedenlerle bile yalan uydurmuş olabilecekleri üzerinde duruluyordu.

                                Ancak FBI Başkanı J.Edgar Hoover'in dikkatle üzerinde durduğu bir nokta daha vardı ve şöyle diyordu:

                                "Yere çakılan uçandairelerden parça almak konusunda ısrarcı olmalıyız. Örneğin 'La Vakası'nda ordu bizden önce davrandı ve deney yapmamız için bize tek bir parça bile bırakmadılar."

                                Kısacası FBI bir başka UFO kazasında Amerikan Ordusu'nun uçan nesneden geriye kalan ne varsa hepsini toplayıp götürdüğünü açıkça belirtiyordu. Yıllar sonra Amerikalı Ufologlar, "La Vakası"nın 7 Temmuz 1947 günü Louisiana Shreveport'a düşen yaklaşık 40 santim yarıçapında küçük bir metal disk olduğunu öğreneceklerdi... Ancak Roswell olayından sonraki günlerde bu olay çabucak yalanlandı ve bir sahtekarlık örneği olarak gösterildi...

                                Yine de büyük gizlilik içinde UFO sorunu ile ilgili araştırmalar sürdürülüyordu...

                                General Schulgen aynı yılın 19 Mayıs ve 10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen 18 ayrı UFO gözlemiyle ilgili yazılmış raporları aldı. Tanıklar: Hava Kuvvetleri'nde çalışan yetkililer ve halktan sivillerdi. Raporda gözlemlenen cisimlerin disk biçiminde, her yöne uçabilecek mükemmel bir teknolojiye sahip ve üst kısmında bir de kutbu bulunduğu açıklanmıştı.

                                Aradan geçen bir yıl içinde geliştirilen "Project Sing" çerçevesinde, Hava Kuvvetleri UFO konusunda bir sonuca varmıştı ve şöyle diyorlardı:

                                "UFO'lar hiç şüphesiz bir başka dünyadan gelen uçan gemilerdir."

                                Ancak bu rapor üst makamları memnun etmedi ve Hava Kuvvetleri Baş Komutanı Hoyt S.Vandenberg, raporu geri çevirdi. Bu da yetmiyormuş gibi, Project Sign'da görev alan elemanlarını yenileriyle değiştirdi!... Böylece UFO fenomenini yalanlamak amacını güden yeni bir kampanya daha başlatıldı.

                                1949 yılının Ocak ayında bir başka FBI ajanı olan Jerry Maxwell, özel emirle Texas El Paso'da bulunan Amerikan Nükleer Araştırmalar Merkezi'ne gönderildi. Görevi bu gizemli bölgede yürütülen çalışmaları yakından izlemek ve bilgi edinmekti. Son derece gizli tutulan askeri üslere yakın bölgelerde yeşil renkli ateş toplarının görüldüğü bildirilmişti. Yeşil renkli topların saatte 35.000 km'lik hız yaptığı saptandı. Ve tabii dönemin Amerikan mantığına göre nesneler hemen Rus yapısı hava silahı olarak yorumlandılar!...

                                Gizli yürütülen araştırmalarda 150'den fazla çözümlenemeyen olay üzerinde durulmuştu. Görülen nesneler üç gurupta toplanıyordu:

                                1- Yeşil renkli ateş topları...
                                2- Küre ya da disk şeklindeki cisimler...
                                3- Gök taşına benzeyen, sürekli renk değiştiren büyük hıza sahip olan nesneler...

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X