dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

    Edirne den ilginç olaylar

    İstanbul surlarını açmak için kullanılan büyük topu (Şahitop) Fatih’in hesapları üzerine mühendis Muslihiddin ile Sarıca Sekban (Sarıcapaşa) ve Macan kökenli Urben 300 kantar bakırdan döktüler. Top, Cihannüma Kasrı önünde denenip 12 kantar ağırlığındaki mermer gülleyi bir mil uzağa atmıştır.(1452)

    Padişah I. Ahmet’in attığı gürz, köşkün üzerinden aşarak saray avlusunun ortasına düşmüştür. Gürzün düştüğü yere uzun bir sütun dikilmiş olup bu nedenle o yere Sırık Meydanı denilmişti.(1605)

    Sultan İbrahim, harem halkıyla beraber Edirne’ye gelmiştir. Haseki Sultan Edirne’nin odunlarını beğenmeyince İstanbul’dan hamallar sırtında odun getirilmiş, bu halk arasında dedikodulara yol açmıştı.(1644)

    Edirne’de örneği görülmedik bir kış oldu. Kar, yolları kapadı. Halk, evlerini yıkıp odun yerine yaktı. Bir tahta 50 ve bir direk 100 akçeye satıldı. Saray bahçesindeki ağaçlarda kesilip yakıldı.(1657)

    İstanbul’da kahvehanelerde tütünün yasaklanması üzerine İstanbul Bostancı Başısı Doçe Mehmet Paşa kahvehanelerin yıkılıp, uymayan kahvecilerin asılması emriyle Edirne’ye gelmiş, emir gereği kahvehaneleri yıktırıp, uymayanları öldürerek İstanbul’a dönmüştür.(1663)

    Padişah IV. Mehmet’in önünde hüner gösteren bir canbaz, mesleğini bıraktığı için günde 40 akçe ile müteferrikalığa alındı.(1664)

    Acem Şahı tarafından padişahın tahta çıkışını kutlamak için gönderilen elçi, Edirne’ye gelip huzura kabul edildi. Elçi armağan olarak bir fil, beş at, kırkbeş acem katırı, bir mücevherli kaftan ve bir altın kılıç getirmiştir.(1691)

    Şeyhülislam Feyzullah Efendi ve oğulları, başlarından yeşil sarıkları alındıktan sonra zindana atılmış, sonradan verilen fetva üzerine buradan çıkartılıp bir hamal beygirine bindirilerek Edirne’nin Pit Pazarı’na getirilip öldürülmüştür. Daha sonra ayak takımından bazıları tarafından ayağına ip takılıp 300 kadar Hiristiyan’nın eline verilmiş ve papazlara ayin yaptırılarak Yeniçeri karargahına getirilmiştir. Bundan sonra cesedi Tunca Nehri’ne atılmış, başı bir sırığa takılıp sokaklarda dolaştırıldıktan sonra o da Tunca Nehri’ne atılmıştır.(1703)

    Baltacı Mehmet Paşa Prut Savaşı’ndan sonra Edirne’ye dönmüş ve burada görevinden alınarak Midilli’ye sürgün edilmesi için Edirne Bostancı Başısı’na ferman gönderilmiştir.(1711)


    İngiltere’nin İstanbul büyükelçisinin eşi Leydi Montegau Edirne’de uygulanan çiçek aşısı hakkında Edirne’den İngiltere’deki dostlarına mektupla bilgi vermiştir.(1717)

    Hindistan elçisi olduğunu söyleyen bir kişi Edirne’ye gelmiş elinde bir belgesi olmamasına rağmen iyi kabul görüp, yolluğu da verilerek memleketine gönderilmiştir.(1717)

    Alay Köşkü Meydanı karşısında secdegah yanındaki çeşmede Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem El Haç Mehmet Emin Paşa’nın siyaseti (başının kesilmesi veya asılarak idamı) yapılmış, bu çeşmeye Siyaset Çeşmesi adı verilmiştir.(1769)

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

      iLGİNÇ OLAYLAR
      TITANİC'I BATIRAN MUMYA

      Titanic'in sahibi The White Star Line diye bi şirketmiş. Bu firmanın ortaklarından olan Sir James Cole'un babası, vakti zamanında, Mısır'da Ramses mumyasının kazılarına katılan 70 kişiden biriymiş. Bu yüzden ailesiyle birlikte sonsuza dek lanetlenmiş. Mister Cole, kazılardan kısa bi süre sonra diğer arkadaşları gibi esrarengiz bi şekilde hastalanıp ölmüş. Üstelik cenazesini taşıyan gemi de Akdeniz'de kaybolmuş.

      Oğlu James ise hayatı boyunca bu lanetten nasibini almış. Annesi ve kız kardeşini evlerinde çıkan bi yangında kaybetmiş. 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşamak zorunda kalmış. Yine de başarılı bi iş adamı olup, The White Star Line adlı bir deniz taşımacılığı şirketine ortak olmuş. Ancak babasının katıldığı kazının 20'inci yılında şirketin gemileri tek tek talihsiz kazalar geçirmeye ve batmaya başlamış.



      Şirket bi türlü kazaların önünü alamamış. Üstelik basın da üzerine geliyor, her gün boy boy eleştiri yazıları çıkıyomuş. Şirketin zararı feci boyutlara ulaşmış. The White Star Line son kozunu oynamaya karar vermiş. Tüm mal varlığını üç büyük, süper lüks gemiye yatırmış. Bu gemilerin adları Olympic, Titanic ve Britannic'miş.

      Bu üç geminin de üzerinde bi lanet varmış. İlk gemi Olympic, 1911'de, Atlantik Okyanusu'nda bi buzdağına çarpmış. Tamir için getirildiği tersanede çıkan bir yangında da tamamen yanmış. Titanic illegal bir şekilde mumya taşıdığı söylentilerine rağmen 1912 yılında ilk seferine çıkmış. Titanic'in trajik hikayesini herkes bilir; onun da yoluna bi buzdağı çıkmış. Britannic ise 1. Dünya Savaşı sırasında Atina açıklarında, 1916 yılında meydana gelen bi patlamada batmış. Kısa süre sonra The White Starline şirketi denizcilikten çekildiğini açıklamış.

      James Cole'un babasının katıldığı kazıda mumyası çıkartılan Ramses'in laneti ise şöyleymiş: "Beni yerimden oynatan herkesi sulara gömeceğim".

      BEN ÖLDÜM GALİBA..

      Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş. İşe sabahın kör vakti gelen işçiler, tırı yüklemeye başlamışlar. Alelacele işi bitirmişler. Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola çıkmış. Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse farketmemiş. Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi, ancak tır hareket edince farkedebilmiş. Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağından, arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmiş.

      Bir süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş. Bir süre sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye başlamış. Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış. 1. saat: çok üşüyorum; 2. saat: her yerim uyuşuyor; 3. saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4. saat: donarak ölmek istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadı, ellerim dondu...

      Tır etleri teslim edeceği yere geldiğinde şoförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin soğuk olmadığını farketmiş. Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu çalıştırmadığını hatırlayan şoför, lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi görmüş. Adamın uyuyakaldığını sanan şoför, işçiyi sarstığı halde uyandıramamış.

      Polis olaya el koymuş, şoför tutuklanmış. Bir müddet sonra adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu açıklanınca temize çıkmış. Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüşmüş.......


      YURTTAKİ CİNLER

      Bu efsane, 80'li yıllarda dilden dile dolaşıyordu. Gazi Kız Öğrenci Yurdu'nda bir grup kız, eğlence olsun diye cin çağırmaya karar vermiş. Bi odaya toplanıp başlamışlar seansa. Cin çağırmadaki en önemli husus da, cini geri göndermekmiş. Kızlarımız cini çağırıp bi güzel eğlenmişler. Hatta dalga falan bile geçmişler, gülmekten yerlere yuvarlananlar olmuş.

      İşleri bitince cini göndermek istemişler ama cin gitmiyomuş. Saatlerce uğraşmışlar. Sonunda cin gitmiş. En azından öyle sanmışlar. Gece yarısından sonra ise katlardan tuhaf tuhaf gürültüler gelmeye başlamış. O aralarda da bi sapık hadisesi yaşanmışmış yurtta. Cin olayını bilmeyen diğer kızlar korku içinde gürültüleri yurt idaresine haber vermiş. Gene sapık geldi sanılmış ve yurt didik didik aranmış ama bi'şey bulunamamış. Herkes tekrar odasına çekilmiş. Ancak o tuhaf gürültüler hala devam ediyomuş. Bu kez polis çağırılmış. Bütün kızlar dışarı çıkarılıp bi de polis didik didik etmiş yurdu. Ama yine nafile. Hiiiç bi'şey bulunamamış.

      Bu esrarengiz gürültüler durmuyomuş. Cin çağıran kızlar, olayı kendi aralarında konuşurlarken birisi, "Yaa yoksa bizim cin mi gitmedi mi, o çıkarıyo olmasın bu gürültüleri?" demiş. Aynı cini tekrar çağırmaya karar vermişler. Evet, gerçekten de önceki cin kendisiyle alay edildiği için gitmemiş ve cini kim çağırdıysa ancak o ikna edip gönderebilirmiş. Cini çağıran grubun başındaki kız panik olmuş. Çok da iyi bilmezmiş bu işleri. Ertesi gün bilenlerden cinlerle ilgili bi'şeyler öğrenerek cini göndermeye çalışmış. Ama o gürültüler durmamış. Cinin gidip gitmediği tam anlaşılamamış. Ancak o günlerde Gazi Yurdu'nun üst katlarından atlayarak intihar eden kızın, işte bu kız olduğu söyleniyormuş......

      DİNDAR BİLGİSAYAR

      Amerika'da katolik kilisesinin yöneticileri, "Madem ki devir bilgisayar devri, o zaman çoook güçlü bi bilgisayar yaptırıp elimizde dinlerle ilgili ne kadar bilgi varsa yükleyelim, sonra da soralım bakalım, 'En iyi din hangisi?" Amerikalılar bu deney sonunda bilgisayarın kesinlikle hıristiyanlığı seçeceğinden eminmişler. Dertleri de, sonucu Dünya'ya açıklayıp hava atmakmış.
      IBM firmasına accayip güçlü bi bilgisayar ısmarlanmış ve bütün kutsal kitaplar, peygamberlerin hayatı, işte ne bileyim, dine dair ellerinde ne varsa yüklemişler hard diske. Sonra da "En iyi din hangisi?" diye yazıp "start" düğmesine basmışlar.

      O dev bilgisayar tuhaf sesler çıkarıp haldır huldur günlerce çalışmış. Çalışmış, çalışmış, çalışmış... Sonunda da hoparlöründen tok bi ses gelmiş: "Laaaaa ilahe illallahhhh.....


      YUMURTANIN KABUGU

      Din üzerine olan sayısız efsanenin en yaygınları yumurtanın kabuğunda, ağacın kesitinde ortaya çıkan Arapça Allah, besmele yazıları herhalde. Doğanın müminliğine en popüler örneklerden biri rahmetli Barış Manço’nun Afrika’daki ağaçlardan birinde bulduğuydu hatırlarsanız. Daha da komplike olanlar var tabii. Örneğin, üzerine birkaç kat boya da sürseniz boyaların dökülüp, ayetlerin ortaya çıktığı sunta parçası, kendiliğinden yıpranan cilt kapağının üzerinde Allah yazısının çıkması gibi...
      Müslüman ülkelerde eğer genç bi kız idam cezasına çarptırılmışsa, infaz gerçekleşmeden önce kıza tecavüz edilerek bekareti bozulurmuş. Çünkü İslamiyet’te bakire birini öldürmek yasakmış.

      Futbol İslamiyet’e göre günahtır. Çünkü efsaneye göre, Yezidiler Hazreti İbrahim’i öldürdükten sonra kafasıyla top gibi oynamışlar. Peygamber de bunun üzerine futbolu yasak etmiş.

      Bi arkadaşın babaannesi bi gün namaz kılıyomuş. Kadıncağız secde etmiş. Kalktığında karşısında bi kadının oturduğunu görmüş. Anlamamış başta taabi. Namazını bozmasın diye kadına eliyle, “Kenara çekil, kenara çekil” anlamında bi işaret yapmış. Bu kadın meğer kötü bi cinmiş. Babaanneyi örgülü saçlarından tuttuğu gibi havaya savurmuş ve GÜMM diye yere vurmuş.”

      İLAHİYATTAKİ DİLENCİ

      Olayımız İngiltere’de bi ilahiyat fakültesi geçmiş. Son sınıf öğrencileri bütün bi yıl boyunca “İsa’nın Hayatı” başlıklı bi ders almış. Öğrenciler yıl sonunda final sınavına geldiklerinde sınıfın kapısında bi not görmüşler. Kağıtta sınavın kampüsün diğer ucundaki bi anfide yapılacağı yazıyomuş. Duyuruyu görenler sınava geç kalmamak için koştura koştura yeni salonun yolunu tutmuş. Yeni anfinin olduğu binanın girişinde de hırpani kılıklı biri varmış. Adamcağız, “Allah rızası için yardım edin. Üç gündür ağzıma lokma girmedi” gibi şeyler söylüyomuş ama öğrenciler zaten sınava yetişme telaşında, hiiççç kimse ilgilenmemiş dilenciyle
      . Sınav saati geldiğinde hoca sınıfa girmiş, “Sınava gerek kalmadı. Hepiniz kaldınız. Seneye görüşmek üzere” demiş. Öğrenciler hiç bi şey anlamış taabii. İşin rengi sonradan ortaya çıkmış. Meğerse sınavı zaten yapmış hoca. Binanın girişindeki dilenci bi aktörmüş. Herif öğrencilerin İsa’nın erdemlerinden pay alıp almadığını test etmek için oradaymış....


      CEHENNEME AÇILAN KUYU
      Çeşitli milletlerden bi jeolog ekip Sibirya’da araştırma yapıyomuş. Özel aletlerle yerin dibini delip çıkardıkları taş örnekleriyle yeryüzünün yapısını inceliyolarmış. Bunlar bi gün dele dele 14 kilometre 400 metreye kadar inmişler. Yalnız bu derinliğe ulaşıldığında bi tuhaflık olduğu farkedilmiş. Delici aletin ucu sanki bir boşluğa denk gelmişçesine boşa dönüyomuş.
      Sebebini pek anlayamamışlar ama bazıları, “dünyanın merkezindeki boşluğa ulaşıldığını” iddia etmiş. Dipteki ısı ölçülmüş ner’deyse 2000 derece! Bunların yanında çok hassas mikrofonlar varmış. Deliğin içine sarkıtıp ortamın sesini kaydetmek istemişler. Magma mı akıyo, yoksa boşluk mu anlayalım diye heralde. Yerin altından kaydedilen sesleri dinlerken jeologlar küçük dillerini yutacakmış. Artık her birinin dini neyse, “Aziz Allahhh, Oh Jesus, Buda sen bizi koru” gibi mırıldanmalar yükselmiş. Çünkü kasetten milyonlarca insandan çıkan iniltiye, bağırtıya benzer sesler geliyormuş. Ama nasıl? Duysan için parçalanır. Canhıraş çığlıklar, işkenceye uğrayan insanlardan çıkan bağırışlar. Anlaşılmış ki, meğer bilim adamları rastlantı sonucu cehennemi keşfetmiş! Heepsi o an araştırmayı bitirip tam gaz ülkesine dönmüş ve kendini dine vermiş. Çoğu kimseye anlatmamış olan biteni. Anlatanlara da kimse inanmamış zaten....


      EDİSONUN BÜYÜK SIRRI (NUR SURESİ)


      Edison ölüm döşeğinde... Yatağın başındaki en baba profesörler meraktan inim inim inliyomuş. Sonunda biri dayanamayıp ağzındaki baklayı çıkarmış: “Yahu Edison, bak ölüyosun. Tanrı aşkına söyle. Nasıl buldun bu elektriği, ampulu?” Mucit baba zaten son nefesini vermek üzereymiş, “Bu zamana kadar sakladım da n’oldu? Şunlara söyleyim de gider ayak bi hayır olsun” diye düşünmüş.
      Hafifçe doğrulmuş, “Bakın” demiş, heepsi, o koca koca bilimadamları, Aynştayn, Madam Küri, Pastör mastör pür dikkat kulaklarını dikmiş. Edison son bi gayretle kapıya doğru uzatmış parmağını, “Şu içerki odada bi kasa var. Anahtarı da çalışma masamın ikinci çekmecesinde. Ben öldükten sonra açın bakın, sorunuzun cevabı o kasada gizli.”

      Neyse abicim, Edison beş dak’ka sonra hakkın rahmetine kavuşmuş. Adamların hepsi bir koşu kasanın başında almışlar soluğu. Kasayı açmışlar ki bir de ne görsünler canım abim; kasada Nur Suresi duruyomuş, Nur Suresiii


      UZAYDA EZAN SESİ

      Sene 1969. İnsanoğlu ilk aya inme olayına giriyo. Neil Armstrong’un uzay aracı Apollo 11, 16 Temmuz 1969’da ayın yörüngesine girmiş. Ertesi gün aya inecek. Herif accayip heyecanlı. Boru değil, aya ayak basıcak. O gece uyumaya çalışırken derinlerden derinlerden bi ses geldiğini farketmiş. Ama Allah’ın uzayı, or’da hava yok ki ses olsun. Bizim Neil de biliyo bunu taabi. Nefesini tutup kulaklarını dikmiş. Yahu basbayağı şarkı gibi bişeymiş bu. Uzayın boşluğundan dalga dalga geminin içine kadar geliyomuş.
      Bizimki dinlemiş dinlemiş ama hiç bi şey anlamamış. Bilmediği bi lisandaymış çünkü. Armstrong, “Şimdi bunu Nasacılara söylesem bana deli derler. Hava değişimi, hayal filan görüyosun diye salak salak açıklamaya çalışırlar. İyisi mi ben kimseye anlatmayım bunu” diye düşünmüş. Sabah olmuş, aksilikler filan derken uzay aracının inişi 20 Temmuz’a ertelenmiş, sonra aya inip Armstrong “aya ilk ayak basan adam” ünvanını almış, “Bu benim için küçük ama insanlık için...” Görev öylece tamamlanmış.

      Planlanan tarihte dünyaya dönülmüş. Armstrong hiiiççç kimseye bahsetmemiş bu şarkı olayından. Hatta kendisi bile “Ulan acaba o stressle hayal mi gördüm acaba?” diye şüpheye düşmüş. Abicim bizimki bi gün televizyonda belgesel izliyomuş. Bi de ne duysun, uzayda duyduğu ezginin aynısı! Aynısı ne demek, tıpkısı tıpkısı! Aynı şekilde: “Allahu Ekber, Allahu Ekbeeerrr..” Televizyondan öğrenmiş ki o duyduğu Müslümanların ezan dediği hadise. Adam hemmen evden fırlamış. En yakın kitapçıdan İslamiyet’le ilgili ne kadar kitap varsa toparlayıp gelmiş. Sabaha kadar hepsini tek tek hatmetmiş. Gün ışırken de Kelimeyi Şahadet getirip hak dine girmiş. Vay be görüyo musun sen olayı. Taaa uzaylara git, or’da nelere şahit olup müslüman ol. Şanslı adammış abicim bu Armstrong yaa. Valla bravo!


      KUSTONUN MÜSLÜMANLIGI


      Kaptan Kusto’yla ekibi Cebelitarık’ta araştırma yapıyomuş. Bi de görmüşler ki boğazda iki akıntı karşı karşıya geliyo; biri tatlı, biri tuzlu ama bunlar hiç karışmadan, tatlısı alttan, tuzlusu üstten paşa paşa akıyomuş. Kafayı yemiş adamlar. Ulan nasıl olur, nasıl olur? Koca koca kitapları karıştırmışlar açıklaması yok! Böyle bi’şey litetatüre geçmiş değil.
      Kalipso’da da Müslüman bi tayfa varmış. Faslı mı ne? Unuttum şimdi. “Niye şaşırıyonuz ki, bu Kur’an’da da yazıyo zaten’” demiş. Kusto “Olmaz öyle şey” deyip terslemiş tayfayı. Adam koyu hıristiyan. En fanatiklerinden. Kabullenir hiç böyle bi’şeyi. Yine de içine bi şüphe düşmüş taabi. O Faslı’ya, “Sen de vardır, ver bakalım şu Kur’an’ı da bi bakayım” demiş. O gece sabaha kadar Kur’an okumuş. Güneş doğarken gemi mürettabatı bi sese uyanmış. “Allahu ekber, Allahu ekberrrr” Hepsi güverteye toplanmış, noluya falan? Bakmışlar ki Kusto kaptan köşkünün önünde ezan okuyo. Ezanı bitirince bunlara, “Hepiniz saf tutun, söylediklerimi tekrarlayın” demiş. “Eşhedü Ennaaa...” “Eşhedü Ennaaaa...” İşte o sabah Kusto’yla Kalipso’nun mürettebatı böylece müslüman olmuş abicim.


      ŞEHİTLER ÖLMEZ
      Olay 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekatı'nda yaşanmış. Savaş sırasında bir gün, bizim askerlerden birinin yanına bir başka Mehmetçik gelmiş. Biraz hoşbeşten sonra, ailesine ulaştırması için ona bir mektup vermiş. Bizimki, "Kardeşim savaştayız. Kimin ne olacağı belli değil ki. Belki sen gidersin de, ben kalırım" dese de diğer asker, sürekli, "Hayır sen gideceksin, ben kalacağım," diyormuş. Sonunda başa çıkamayınca razı olmuş. Mektubu götüreceğine söz vermiş. Bir daha o askeri görmemiş. Bi süre sonra da olayı unutmuş.

      Savaştan yıllar sonra, askerlikle ilgili eşyalarını karıştırırken bir anda eline o mektup geçmiş. Verdiği sözü tutmamış olmanın rahatsızlığıyla hemen mektubun üzerindeki adrese doğru yola çıkmış. Giderken de, "Döndüyse kendisini görürüm, şehit olduysa ailesine başsağlığı dileyip mektubu veririm" diye aklından geçiriyormuş.

      Sonunda evi bulup kapıyı çalmış. Kapıyı açan yaşlı teyzeye, Kıbrıs'ta birlikte savaştıkları oğullarından bir mektup getirdiğini, kendisiyle görüşmek istediğini söylemiş. Kadın şaşkınlık içinde adamı içeri buyur edip kocasının yanına götürmüş. Yaşlı adam olayı dinledikten sonra, "İyi de evladım, bizim Kıbrıs'ta savaşan bir oğlumuz yok ki" demiş. Ardından da diğer odaya gitmiş ve elinde bi fotoğrafla geri dönmüş. Resmi bizimkine göstererek, "Sana mektubu veren bu muydu?" diye sormuş. Bizim Kıbrıs gazisinin gözleri parlamış: "Evet, işte bu askerdi. Ama Kıbrıs'ta savaşan oğlunuz yok demiştiniz." Anne çoktan gözyaşlarına boğulmuşmuş bile. Baba ise başını sallayıp üzüntülü bi sesle, "Evet bu bizim oğlumuz. Ancak Kıbrıs'ta değil, yıllar önce Kore'de şehit oldu" demiş.


      MEREBA DÜNYALI

      Amerikalılar Ay'a indiklerinde topladıkları taşları yıllar sonra, gelişmiş teknolojik aletlerle incik cincik araştırmışlar ve Ay'ı oluşturan maddenin Güneş sistemindeki tüm gezegenlerden daha yaşlı olduğunu bulmuşlar. Ancak bunu açıklamamışlar. Çünkü Ay, aslında uzaylılar tarafından dünyayı izlemek için yörüngeye oturtulmuş yapay bir uyduymuş.

      Kutuplarda eksenlerin geçtiği noktada dünyayı boydan boya geçen bir tünel varmış. Bu tüneli uzaylılar kullanıyormuş. Anlayacağınız UFO'lar, dünyayı yüzyıllardır yol geçen hanı yapmış. Zaten genelde bu tünelleri kullandıkları için çok az kişi UFO görebiliyormuş.
      Bu efsaneyi Cihan Yılmaz gönderdi.

      Uzaylıların dünyaya saldırmamalarının nedeni, cami minarelerini füze sanmalarıymış.
      Bu efsaneyi Ozan İlter gönderdi.

      NASA'nın Mars'a örnek toplamaya ve resim çekmeye gönderdiği Pathfinder bir kayaya takılıp kalınca ikincisi gönderilmiş. İkinci araç Mars'a doğru yola çıktığında ilk aracın kayaya takılmadığı, NASA'nın şifrelerini kıran iki hacker'ın aracı frenlediği ortaya çıkmış. NASA önlem almakta çok geç kalmış. İkinci araç Mars'a inince, yine bu iki kafadar, Mars üzerinde Pathfinder'larla bir müddet resmen yarış yapmış. Daha sonra yakalanma korkusuyla Pathfinder'ları serbest bırakmışlar.

      JAPONLARIN SIRRI
      "Bu Japonlar niye sürekli fotoğraf çekerek gezerler" diye merak ederiz ya, meğer bu olayın aslı sandığımızdan çok başkaymış. Her Japon'un yılda 2 kez yurtdışına çıkması mecburiymiş. Bunu bilmeyen yok zaten. Ancak Japonlar'ın gittikleri her ülkede fotoğraf çekmeleri de zorunluymuş!

      Yüzbinlerce insanın çektiği milyonlarca fotoğraf, devletin sırf bunun için kurulmuş bi biriminde incelenip arşivleniyomuş. Meğer adamlar giyimden kuşama, alet edavattan binalara kadar her şeyin fotoğrafını çekip son trendleri, eksikleri gedikleri inceleyerek ona göre teknoloji üretiyolarmış. Vay beee! Japon bu, korkulur valla!

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

        ilginç olaylar

        Geleceği gören harita :
        Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.

        2000 yıllık pil :
        Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından 1938'de Irak'ın başkenti Bağdat'ın yakınlarında bulunan 2 bin yıllık pil, bilim adamlarını şaşkına düşürdü. Konig, 13 santimetre boyundaki toprak bir kabın içine monte edilmiş bir bakır silindir, onun etrafındaki demir çubuk ve testinin ağzını kapatan asfalttan oluşan bu nesneyi "dünyanın en eski pili" olarak tanımladı. Pilin 2 volt enerji ürettiği saptanırken, 1800'lü yularda modern pili icat eden Alessandro Volta adlı İtalyan kontunun da şöhretine gölge düştü.

        Antik çağ bilgisayarı :
        1900 yılında Girit açıklarındaki bir batıkta araştırma yapan bilim adamları ilginç bir cisme rastladı. Tahta bir muhafazanın içine yerleştirilmiş bir dizi bronz dişliden oluşan bu garip nesnenin kasası, yüzeye çıkarıldığı anda dağıldı ve cihazın içindeki karmaşık yapı ortaya çıktı. Yapılan çalışmaların ardından, bu aygıtın Ay, Güneş ve diğer gezegenlerin konumlarını hesaplamak ve istendiği anda bunların pozisyonlarına yönelik tahminlerde bulunmak için geliştirildiği anlaşıldı.

        Kristal kuru kafa :
        Maya dönemine ait 1000 yıllık bu kristal kuru kafa, tek bir blok kristal üzerine oyma olarak yapılmış. Nasıl yapıldığı hala anlaşılamayan kuru kafanın altından tutulan ışık, doğrudan göz çukurundan yansıyor. Bu teknolojinin bugün bile mümkün olmadığı söyleniyor.

        Generalin kemer tokası :
        M.S. 300'lü yıllarda ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası, yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu.

        1000 yılda yapılan kent :
        Pasifik Okyanusu'ndaki Mikronezya adası yakınlarına kurulu antik Nan Madol kentinin inşası, M.Ö 200'de başladı ve 1000 yıl sürdü. 250 milyon tonluk dev bazalt bloklar kullanılarak yapılan bu kent, 100 yapay adayı kanallarla birbirine bağlıyor. Bu kadar bazaltın bölgeye nasıl getirildiği ise hâlâ sır.

        Uzaylılar için iniş pisti :
        Peru'nun Pampa sahilindeki 450 kilometrekarelik alan üzerine çizili motifler, M.O. 300 üe M.S. 600 arasındaki dönemi kapsayan hayvan ve bitki şekillerini resmediyor. Nazca medeniyeti tarafından yapıldığı düşünülen bu garip motiflerin, uzaylılar için bir iniş pisti vazifesi gördüğü öne sürülüyor.

        Concorde'un atası :
        M.Ö 200'de yapıldığı sanılan bu nesne, 1898 yılında Mısır'da bir lahitte bulundu. Ancak gerçek uçaklar icat edilene kadar ne olduğu konusunda kimse bir fikir beyan edememişti. 1972'de arkeolog Halil Mesiha bunun bir model uçak olduğunu, mükemmel bir aerodinamiğinin bulunduğunu ve kanatlarının Concorde'u andırdığını iddia etti.

        Kayaya gömülü çekiç :
        Tahta sap ve demir tokmaktan oluşan bu çekiç, 1936'da Teksas'ta 400-500 milyon yıllık bir kayanın içine gömülü olarak bulundu. Modern bir aletin tarih öncesi bir kaya kütlesinin içine nasıl girdiği bir yana, çekiçte kullanılan demirin günümüz demirlerinden bile saf olması bilim adamlarını hayrete düşürdü.

        Harçsız taş set :
        Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

          ölümle ilgili ilgiç haber

          Amerikan Discover dergisi ölüm ile ilginç bilgiler yayınladı. İşte ölüm hakkında merak edilenler:

          İlk ölüleri toprağa gömme işlemi, İspanya’nın Atapuerca bölgesinde 350 bin yıl öncesine kadar dayanıyor.

          Bütün ölümlerin temelinde oksijen eksikliği yatar.

          Ölümün ilk üç gününde enzimler yemeğe başladığınız gibi sindirilmeye devam ediyor. Parçalanan hücreler bağırsaklarda yaşayan bakterilerin yemeği oluyor.

          ABD’de gömülen cesetler, toprağa her yıl ortalama 3 milyon litre sıvı bırakıyor.

          Bİr İsveç şirketi, cesetleri çeşitli kimyasal maddelerle donduruyor. Ceset, bir tüpün içinde 6 ila 12 ay arasında ayrışıyor ve tamamen yok oluyor. Böylece çevreye zarar verilmediğini iddia eden şirket, buna ’ekolojik defin’ diyor.

          Hİndİstan’dakİ Zerdüştler, cesetleri akbabaların yemesi için açık alana atıyor.

          İNGİLİZ Kraliçesi Victoria’nın kocası Prens Albert, bornozu ve elinin alçısıyla gömülmek için ısrar etmişti.

          Madagaskar’da aileler akrabalarının kemiklerini çıkarıp törenle köyün etrafında dolaştırıyor. Daha sonra da kemikler yeni bir kefene koyulup yeniden gömülüyor. Eski kefen, yeni evlenene veriliyor veya çocuğu olmayanların yataklarına seriliyor.

          19’uncu yüzyılda Mısır’da demiryolu inşaatı yapan şirket, mumyaları lokomotiflere yakıt olarak kullandı. Böyle büyük tasaruf yaptılar.

          İngİlİz filozof Francis Bacon, tavuğu dondurmak istedi. Tavuğun içini karla dolduran Bacon, soğuktan hastalığa yakalandı. 1926 yılında da zatürreeden hayatını kaybetti.

          Embrİyonİk gelişim döneminde organların oluşumunda bazı hücreler ihtihar ediyor. Eğer bazı hücreler ölmeseydi, ördekler gibi taraklı ayaklarla doğardık.

          1907 yılında Massachussettsli bir doktor, özel bir ölüm döşeği tasarladı. Sonra da insan vücudunun ölüm anında 21 gram kaybettiğini rapor etti. Bu nedenle ruhun 21 gram tuttuğu varsayılıyor.

          ABD’de insanların yüzde 80’i hastanede ölüyor.

          ABD’NİN New York kentinde cinayet kurbanından çok intihar eden insan var.

          İnsanlIĞIN başlangıçından beri 100 milyar insanın öldüğü sanılıyor.

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

            Pearl Harbor Olayı
            Amerikalılar Japon Planlarını Hafife Alınca
            1941, Pearl Harbor

            1941 Aralık ayına gelindiğinde Japonya ve ABD arasındaki gerilim onuncu yılına girmişti. Delano Roosevelt, Japon yayılmacılığına karşı hep tetikte olmuştu ve Japonya'nın Çin üzerindeki hevesleri rahatsızlık vericiydi. O sırada Japonya bütün demir, çelik ve petrolünü ABD'den alıyordu ve bu malzemeleri stoklamadan ABD'yle aralarını bozmak istemiyordu.

            Japonların İtalya ve Almanya ile üçlü ittifaka girdiği 1940 Eylülünden beri sinirler gergindi. Japonya Hindi Çin'in tümüne el koyunca ABD Japonya'ya petrol, demir ve çelik ambargosu uygulamaya başladı. Arkasından da Panama kanalını Japon gemilerine kapadı. 1941 Ekiminde Japonya'nın savaş yanlısı partisinin başkanı General Hideki Tojo başa geçti. İki taraf da savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyordu, ancak yine de Washington'da anlaşma arayışları devam ediyordu.

            25 Kasım 1941'de ABD ile görüşmeler devam ettiği halde Tojo uçak gemilerini Hawai'ye doğru yönlendirdi ve askerlerini Malezya sınırına yığdı. 6 Aralık'ta Roosevelt, Japon imparatoruna barış için son bir çağrıda bulundu ama işe yaramadı. Amerikalılar ise Japonların ilk Singapur'a saldıracağım ve ABD'nin İngiltere'ye yardım edip etmeme konusunda kararsız kalacağını hesaplayacaklarını düşünüyordu. ABD'ye karşı doğrudan bir saldırı olacağım düşünmüyorlardı. Uzmanlar o kadar emindi ki, Japonya'nın Singapur'a saldırması sabırla bekleniyordu.

            Ohau'da üslenmiş iki Amerikan radar operatörü 2 Aralık'ta bir Japon saldırı gücünün yaklaştığını bildirdiğinde yanlış yaptıkları düşünülmüştü. Pearl Harbor yönetimi de alarma geçmeye gerek olmadığını düşünmüştü. Pearl Harbor'un hedef olabileceğini gösteren hiçbir delil yoktu. Honolulu'daki bir Japon ajanından Pasifik filosu hakkında bir rapor istendiği bilinmesine rağmen bunun bir öneminin olacağı düşünülmemişti. Sonuçta Washington Japonya'nın önce Singapur'a saldıracağından emindi.

            En sonunda 7 Aralık 1941 sabahı Pearl Harbor'da sıradan bir gün gibi başladı. Subaylar ve gemi personeli kıyıdaydı. Uçaklar yerlerinde duruyordu ve cephaneler başka yerde saklanıyordu. Filosunun attığı demiri koruyacak torpido ağları bile yoktu. Çünkü Pearl Harbor güvenli bir yerdi.

            Düşünülmeyen, hiç beklenmeyen saldırı iki dalga halinde gerçekleşti.

            İlk dalga Pearl Harbor'u 7 Aralık 1941'de sabah 7:55'de vurdu. Japonlar altı uçak gemisi ve 432 uçak göndermişti. 9:45'de görev sona ermişti ve uçaklar gemilere döndü. Oahu'daki Amerikan uçakları, sekiz savaş gemisi, üç destroyer, üç keşif gemisi imha edilmişti. İki binden fazla kişi de ölmüştü.

            Japonlar ise sadece 29 uçak kaybetti.

            Amerikan Pasifik Donanması Komutanı Amiral Kimmel ve Hawai Askeri Bölge Komutanı General Short, Pearl Harbor'da Japonlara savunmasız yakalandıkları için görevden alındılar. Amerikalılar şans eseri daha büyük kayıp vermekten kurtulmuştu. Pasifik filosunun bir parçası olan üç büyük uçak gemisi ve dev petrol tankerleri saldırı sırasında Pearl Harbor'da değildi.

            Böylece Amerikan donanması ciddi ölçüde zarar gördü, ancak Roosevelt'in "daima utanç içinde hatırlanacak bir gün" diye nitelendirdiği saldın gününün hemen ertesi günü yeni gemilerin inşasına başlandı.

            Son bir not: Japonya Pearl Harbor'dan bir gün sonra Singapur'a saldırdı ve 15 Şubat 1942'de ele geçirdi.

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

              Son düzenleme delphin; 10-10-2006, 21:21.

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                ilginç olaylar


                1. Exxon'a ait bir petrol tankeri Kanada aciklarinda battiktan sonra, iki tane deniz ayisi 80.000 dolar harcanarak temizlenmis ve buyuk bir torenle denize birakilmislar. Tam 2 dakika sonra herkesin gozleri onunde bir mavi balina deniz ayilarini yemis.

                2. New York'ta yasayan bir psikoloji ogrencisi kiz bos odasini bir marangoza kiralar. Amaci onunla konusup, adamin davranislarini incelemek. Ama iki hafta sonra marangoz kizi bir balta ile parcalar.

                3. Bonn'da iki gosterici, domuzlarin kesimevi'ne barbarca goturulup orada kesilmelerini protesto ederken, domuzlarin bulundugu yerin kapilari kirilir ve 2000 domuz kacisirken, iki gostericiyi ezerek oldururler.

                4. Amerika'da kadinin biri evine gelir ve kocasini mutfakta titrerken gorur. Belinden su-kaynatici'ya dogru bir kablo gitmektedir. Kadin hemen kalin bir tahta parcasi bulur ve adamin koluna vurarak onu elektrik sokundan ayirmaya calisir. Adamin kolu iki yerinden kirilir. Sonradan anlasilirki, kocasi orada mutlu bir sekilde wallkman dinliyordur.

                5. Irakli bir terorist postaya bombali-mektup verir. Posta ucreti eksik odendigi icin mektup kendisine geri postalanir. Herseyi unutan terorist mektubu acinca parcalanarak olur.

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                  ilginç olaylar

                  ABD'de Massachusetts İnstitute of Technology'de okuyan bir öğrencinin tanık olduğu bu öykü, bir tez çalışmasının nelere yol açacağını göstermesi açısından ilginç bir örnek oluşturuyor:
                  Bir lisansüstü ögrencisi bir yaz mevsimi süresince her gün üzerine siyah-beyaz çizgili bir tişört giyerek Harvard futbol sahasına gider.

                  15 dakika boyunca sahayı bir uçtan diğer uca yürüyerek yerlere kuş yemi serper.

                  Bu arada cebinden bir hakem düdüğü çıkartıp öttürür. Yağmur, çamur demeden hergün aynı saatte aynı hareketleri törensel bir ciddiyetle yapar.

                  Derken sonbahar gelir, futbol mevsimi başlar. Harvard futbol takımının ilk maçı oynanacaktır.

                  Siyah-beyaz tişörtlü hakem başlama düdüğünü çalar ve o anda olanlar olur.

                  Yüzlerce kuş sahaya hücum eder ve doğal olarak maç ertelenir. Bu arada öğrenci tezini vermiş ve mezun olmuştur.



                  BEYİN TIKACI
                  Bu ilginç öykü ABD' den Alexandra Donahue'nun arkadaşı Linda'nın başından geçiyor:

                  Arkansas'a akrabalarını ziyarete giden Linda, alışveriş için bir süpermarkete gider. Arabasını park ederken yanındaki park etmiş arabanın sürücü mahalinde oturan kadın dikkatini çeker.

                  Kadın ellerini başının arkasına kavuşturmuş, gözleri kapalı, kıpırdamadan durmaktadır. Linda, kadının durumunda bir tuhaflık sezer, ancak müdahale etmez. Alışverişini tamamlayıp, arabasına döndüğünde kadını hala aynı pozisyonda görünce dayanamayıp arabanın camına vurur:

                  "Iyi misiniz?".
                  Kadın cevap verir:
                  "Başımdan vuruldum. Beynim dışarı akmasın diye tutuyorum".

                  Bu cevap üzerine telaşlanan Linda, süpermarket yetkililerinden yardım ister. Ambulans çağrılır. Otomobilinin kapı kilidi kırılarak açılır ve kadın dışarı çıkartılır. Ancak büyük bir şaşkınlıkla kadının başının arkasında bir parça ekmek hamurunu sıkıca bastırarak tuttuğu görülür.

                  Sonunda olay anlaşılır.

                  Kadının marketten satın aldığı mayalı ekmek hamurunun poşeti, otomobilin içindeki sıcak havanın etkisiyle, tabanca sesine benzer bir sesle patlamış; hamur parçaları büyük bir hızla çevreye saçılmıştır.

                  Duydugu sesi tabanca sesi, başının arkasına yapışan hamuru kurşun deliğinden dışarı sızan beyni sanan kadın, Linda'nin gelişiyle sanal kâbustan kurtulur.



                  KIZARMIS HAYALET




                  Bu öykü Yeni Zelanda'dan Kay Martin' e ait: Akşam yemeğine arkadaşlarını çağıran Kay, yemekten önce küçük bir aperatif hazırlarken bir tavuğun acı acı bağırdığını duyar.

                  Sesin nereden geldigini merak eden Kay bahçeye çıkar. Bahçede bir şey göremez.

                  Ancak ses daha yakınlardan, hatta mutfaktan gelmektedir.

                  Giderek yükselen sesin kaynağını keşfettigi zaman tüyleri diken diken olur. Kızarmasi için fırına yerleştirdiği tavuktan çığlık çığlığa sesler gelmektedir. "O anda elim ayağım boşandı. Tavuğu canlı canlı pişiriyorum sandım. Korkudan az daha ölüyordum." diyor..
                  Tavuğun çığlıkları Kay'inkiler ile birleşince konuklar mutfaga üşüşür ve çığlıkların nedeni ortaya çıkar. Tavuğu fırından çıkartan konuklar, hayvan sogudukça seslerin kesildiğini fark ederler.

                  Yeni Zelandâ da tavuk çiftliklerinde hayvanlar, bizde olduğu gibi boynu kesilerek öldürülmez.
                  Kay'in akşam yemeği için hazırladığı tavuğun ses telleri kesilmediği için tavuğun karnında biriken buhar, hayvanın boğazından geçerken büyük bir basınçla ses tellerini harekete geçirmiştir.

                  Bu olaydan sonra, tahmin edebileceginiz gibi, Kay bir daha evinde tavuk pişirmez.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                    ilginç olay

                    Hakkari'de beyin kontrolünü başkasının yönlendirdiğini ileri süren bir anne, görenleri hayrete düşürüyor.

                    Bir kamu kurumunda 10 yıldır memur olarak çalışan, 2 üniversite bitiren ve 3 ayrı yabancı dil bilen 2 çocuk annesi kadın, beyninin yönlendirdiğini iddia ediyor. Bilim adamlarının kendisine sahip çıkıp başına gelenleri araştırmasını isteyen kadın, aksi halde bu duruma daha fazla dayanamayarak intihar edeceğini söyledi.

                    49 yaşındaki Ümran Oyan, beynine giren bir güvün kendisini yönettiğini, bu duruma daha fazla dayaamayacağını anlattı. Kendisine yardımcı olunmaması halinde intihar edeceğinini belirten Oyan şöyle konuştu:


                    ELEKTRİĞE YAKLAŞAMIYOR

                    "Eğer bunları anlatmadan önce intihar etseydim kimse bana inanmazdı. Benim başıma gelen her an herkesin başına gelebilir. Ben Allah'a inanın bir insanım Allah'a şükür müslümanım, Kuranı Kerim'in birçok suresini de ezbere olarak biliyorum. Beynimi ele geçirenler benim çok zeki olduğumu söylüyor. Helikopter ve uçaklar geçtiğinde inanılmaz şeyler oluyor ve beynim sinyal veriyor. Beynime giren ve bana komut veren kişi hem bana zarar veriyor, hem de lazerle yaralarımı iyileştiriyor. Ailemin bütün hayatımın en ince noktasına kadar biliyorlar ve kayıt etmişler. Onlar kim ve neden bunu yapıyorlar ben onlardan öğrenemiyorum. Ama onlar her şeyi benden alabiliyorlar. Elektriğin önüne geçtiğim zaman elimden olmayan nedenlerden dolayı çok ilginç hareketler yapıyorum ve bunlar benim kontrolüm dışında gelişiyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama beynimde bir türlü çıkmıyor. Ben günlük ne yapıyorsam kiminle konuşuyorsa onları hepsini kayıt ediyorlar. İngilizce, Boşnakça biraz da İtalyanca ve Arapça biliyorum. Ben İngilizce bir cümleyi yanlış söylediğim zaman onlar otomatik olarak beynimde düzgün hale getiriyorlar. Çarşıda yürüyorum beynime girip kahkaha attırıyor ve komut veriyor bana. Ben normal bir insanım bütün komşularım beni tanır, işime de gidip geliyorum. Ama beynimi ele geçirenlerin bana etmedikleri eziyet kalmadı. Elektrik ışını ile vücuduma lazer gönderip ve istediği gibi yakıp iyileştiriyor. Benim beynime Nasa tarafından komut verdiği için biyonik bir robot gibi istediğini bana yaptırıyor. Benim yaşadıklarımın psikolojik bir hastalık olmadığına inanıyorum. Beynimi ele geçirenler beni istedikleri gibi yönlendiriyorlar".

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                      ilginç olay

                      Reyhanlı’da "Böyle tesadüf olamaz" dedirten acı bir olay yaşandı. Askerden izne gelen Hasan Şanverdi’nin kullandığı otomobil, düğünden dönen amcasının oğlu Fevzi Şanverdi’nin otomobiliyle çarpıştı. Kazada, kuzenlerden Hasan Şanverdi ile birlikte 5 kişi öldü, 3’ü ağır 5 kişi de yaralandı.

                      HATAY’ın Reyhanlı İlçesi Belediye Başkanı Hüseyin Şanverdi’nin İstanbul’da askerlik yapan amcasının oğlu Hasan Şanverdi (20), 10 gün önce memleketine izne geldi. Şanverdi, önceki akşam otomobille arkadaşı Ahmet Çakan (25) ile birlikte Antakya’ya eğlenmeye gitti. Sabaha karşı 04,00 sıralarında da evlerine dönmek için arkadaşıyla birlikte yola çıktı.

                      Reyhanlı’ya 24 kilometre kala, karşı yönden gelen ve yakınlarıyla birlikte düğünden dönen Fevzi Şanverdi’nin (30) kullandığı otomobil, sol ön lastiğinin patlaması nedeniyle sürücünün direksiyon kontrolünü kaybetmesi sonucu diğer şeride geçip kuzeni Hasan Şanverdi’nin kullandığı otomobille çarpıştı.

                      Kazada, Hasan Şanverdi ile yanındaki arkadaşı Ahmet Çakan, diğer otomobilde bulunan 2 aylık Necati Alkaya ile ağabeyleri Doğan( 1 )ve Halil Alkaya ( 4 ) yaşamlarını yitirdi. Lastiği patlayan otomobilin sürücüsü Fevzi Şanverdi, Nuray Erişik ile Yasemin Alkaya, Mehmet Alkaya ve Halis Alkaya kardeşler ise yaralandı. Antakya Devlet Hastanesi’ne götürülen yaralılardan durumları ağır olan Fevzi Şanverdi ile Mehmet ve Halis Alkaya Kardeşler Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                        ilginç olay

                        Pasifik'te inanılmaz bir olay
                        Geçen yılın ekiminde Meksika'nın kuzeybatısındaki San Blas'tan rasgele deyip denize açılan üç balıkçı, 9 metrelik tekneleri arızalanarak akıntıya kapılınca aylarca serseri mayın gibi sularda dolaştıktan sonra 8 bin kilometre uzaktaki Marshall adaları yakınlarında bir Tayvan balıkçı gemisi tarafından kurtarıldı.

                        Meksika TV'sine başlarından geçeni anlatan balıkçı Jesus Vidana, yağmur suyu içip çiğ balık ve martı yemek zorunda kaldıklarını söyledi. Anlattıklarına göre, köpekbalığı avındayken bu korkunç maceranın içine yuvarlanan balıkçılar, 15 gün aç kaldıkları dönemler bile olduğunu söyledi.

                        Balıkçı gençler, San Blas'tan ayrılırken en fazla 60 kilometre ötedeki Marias adalarına kadar gidip dönmeyi tasarlamıştı. Bu yüzden yanlarına yiyecek bile almamışlardı. Ancak motor arızalanınca, fırtına geri dönmelerini engellemişti. Balıkçıların yanında sadece pusula, saat ve İncil vardı.
                        Marshall adaları Yeni Zellanda ile Tayland açıklarında bulunan bir kara topluluğu. 1986'da ABD'den ayrılarak bağımsızlığını kazandı.


                        Jesus Vidana, “Allah'tan ümidimizi hiç kesmedik. Benim inancım çok güçlüdür. Onun bize yardım edeceğini biliyordum. Arkadaşlarla İncil okuyup birlikte dua ediyorduk” dedi.

                        Luico Rendon adlı balıkçı da aylar boyunca okyanusta hiçbir gemiye rastlamadıklarını anlattı. Güney Pasifik sahillerine yaklaşınca uzaklarda gemiler görmeye başladıklarını belirten balıkçı, “Gemi görünce kurtulacağız diye seviniyorduk, ama hep hevesimiz kursağımızda kalıyordu” şeklinde konuştu.

                        Üç balıkçının el, yüz ve ayaklarının şiştiği, ama sağlıklarının iyi olduğu tespit edildi. Balıkçıların öldüğüne inanan köylüleri, kurtuluş haberiyle sevince boğuldu.

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                          ilginç olay

                          Batman'ın Sason İlçesi'ne bağlı Dörtbölük Köyü Bozdoğan Mezrası'nda bir evin bahçesine 30 kilogram ağırlığında buz düştüğü iddia edildi.
                          Önceki akşam saat 21.00 sıralarında Bozdağan Mezrası sakinleri, büyük bir sesle irkildi. Mezralarına roket veya uçak düştüğünü zanneden köylüler, sesin geldiği noktaya gidince, 30 kilo ağırlığında bir buz kütlesiyle karşılaştı.

                          Bir süre buza dokunmaya korkan köylüler, daha sonra "Buz Allah'tan geldi, şifalıdır" diyerek buzu yediklerini söyledi. Buzun tadının çok değişik olduğunu ve içinde ot parçalarının bulunduğunu belirten köylüler, 4-5 saat içinde eridiğini ifade etti. Buz parçasının yere düşmeden önce büyük bir ses duyulduğunu söyleyen mezra sakinlerinden Celal Kartal, "Evimin önünde oturuyordum. Havadayken uçak sesine benzer bir ses geldi. Uçak düştü sandım. Düşünce top sesine benzer bir patlama sesi işittik. Önce her an patlayabilir diye kimse yanına yaklaşmadı. Daha sonra 30 kilogram ağırlığında buz parçası olduğunu fark ettik" dedi.

                          Buz parçası evinin önüne düşen Mehmet Algan ise, "Evimin önünde Kazım Algan ve annem Ayşete ile beraber oturuyordum. 3 metre önümüzde büyük bir patlama sesi geldi. Ben roket zannettim ve hemen bütün elektrikleri yaktım. Sonra yanına yaklaştık ve baktık ki buz parçası. Yere düşünce üstteki ağacın dallarını kırdı. Düştüğü yerde de odun vardı. Onları da kırdı ve büyük bir çukur açtı. Yaklaşık 30-40 kilo civarı vardı. Bu ara bütün köylüler geldi. Evimize uçak düştü zannettiler. Sonra buz parçalarını toplayıp yediler" diye konuştu.

                          Buz parçalarını şifalı zannettikleri için yediklerini ifade eden Hikmet Algan, buzun yaklaşık 2 kilosunu kendisinin aldığını ve eriterek suyunu içtiğini söyledi. Buz kütlesinin herhangi bir evin üstüne düşmesi halinde büyük bir tehlikeye neden olabileceğine dikkat çeken köy sakinlerinden Metin Ağım, "Bu buz kütlesi, evin 3 metre yakınına düştü. Evin üzerine düşseydi, büyük ihtimalle ölümlere sebep olacaktı. Nerden geldiğini bilmiyoruz. Sadece köylüler, bu kütlenin gece gökyüzünden geldiğini gördü. Başka bir gezegenden mi geldi, herhangi bir uçaktan mı düştü, bulutlardan mı oluştu? Bilmiyoruz. Yetkililerin bu konuyu araştırmalarını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                            ilginç olay



                            TESADÜFÜN İĞNE DELİĞİ

                            Dünyada, kayıtlara geçmiş en ilginç gerçekleşen ölüm; çok ilginç
                            üstelik yakın tarihten.

                            1996 yılı. Bizde olduğu gibi Yunanistan da yaz döneminde orman
                            yangınlarıyla boğuşuyordu. Yunanistan itfaiye ekibi büyük bir yangını
                            söndürmüş ama oldukça geniş bir alanı da kurtaramamışlardı.

                            Yangın sonrasi uzmanlar,yanan alanda araştırma yaparken, gördükleri
                            karşısında küçük dillerini
                            yutarlar.

                            Görünen, denizden bir kaç kilometre uzakta ve yüksekte olmasına
                            karşın yanmış bir balıkadamdır. Snorkeli ve zıpkını da elindedir üstelik.

                            Sen, balık avlamak için denize dal ... Sonra bir yangın söndürme
                            helikopteri gelip seni çeksin ve yangının üzerine
                            bıraksın...............

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                              ilginç olaylar

                              Balkona 50 kişinin çıkması sonucu meydana gelen toplu ölüm.(Dudullu'da bir köy nişanı töreninde)

                              TEM'de seyreden araçtaki 5 kişinin, radyoda oynak şarkı çalınca aracı sağa çekerek otoyolda göbek atmaya başlaması ve üçüne ayrı ayrı araçların çarpması sonucu ölümü.(Adapazarı-Hendek)

                              Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısındaki taşı çıkarmak için ayağını silkeleyen kişiyi elektrik çarptığını sanan bir başkasının akımdan kurtarmak amacıyla kafasına kürekle vurup öldürmesi.(Rize- Tunca Köyü)

                              Midesine sinek kaçan bir kişinin sineği öldürmek için odaya sıkar gibi ağzına sheltox isimli sinek ilacı sıkması ve sinekle beraber, sinekten beter ölümü.(İstanbul-Sultanbeyli)

                              Mühendisin kontrol için geminin buhar kazanına girdiği sırada bundan habersiz bir gemi personelinin kapağı kapatması ve geminin sefere çıkmasıyla mühendisin ölümü.(Kocaeli)

                              Aynı işyerinde biri gündüz biri gece vardiyasında çalışan baba-oğulun motorsikletle eve giderken sert bir virajda karşılaşıp birbirlerine selam vermek isterken çarpışarak ölmeleri.(Konya)


                              Nüfus sayımı nedeniyle kendisinden başka kimsenin bulunmadığı yolda (üstelik de otoban) sayım görevlisinin bariyerlere çarparak ölümü(Tem Otoyolu-Gebze)

                              Karabük demir-çelik fabrikasında 600 tonluk pres makinasının arasından emekleyerek geçen işçinin 2450 santigratlık fırından sigarasını yakmaya çalışırken can vermesi.(Karabük)

                              Tıraş olurken berberin rahatlatır diye boynu aniden sağa sola çevirme hareketi sonucu küt diye boynu kırılan müşterinin koltukta rahmetlik oluşu.(Erzurum)

                              Bir vatandaşın yatağındaki tahtakurusunu öldürmek için yaptığı ilaçlamadan sonra uykuya dalınca tahatakurularıyla birlikte zehirlenmesi.(Bodrum-Yalıkavak)

                              Bir lunaparkta iki kafadar gecebekçisinin uçan sandalyeye binip çalıştırmaları ve durduracak kimse olmayınca inemeyip sabaha kadar kusarak hayatlarını kaybetmeleri.(Göztepe)

                              Arkadaşlarıyla iddiaya tutuşup kafasıyla mermer bloğu kırmaya çalışan medyatik karatecinin mermer yerine kafasını kırarak beyin travması sonucu ölmesi.(İstenbul-Esenler)

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                                harflerin okunuşu



                                sgveli akrdalsr grekçten iglniç dğliemei )))) Burda ne yazıyor peki.!
                                ))


                                Harflerin okunuşu... İlginç....

                                Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn
                                hnagi
                                srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain
                                yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş.
                                Çnükü
                                kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.

                                Bakın nasıl da düzgün okudunuz, ilginç değil mi !!

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X