istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • kara_ababa
    Banned
    • 23-11-2006
    • 371

    istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

  • zafer murat
    Junior Member
    • 24-10-2004
    • 348

    #2
    Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

    harika bir manzara teşekküler

    Yorum

    • melihkucuk
      Member

      • 25-01-2004
      • 2494

      #3
      Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

      geceside bir başka oluyor şu güzel İstanbul'un

      Yorum

      • ergenekon34
        Junior Member
        • 26-06-2005
        • 193

        #4
        Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

        ne diyelim boğazın incisi

        Yorum

        • frantic
          Senior Member

          • 26-01-2004
          • 3696

          #5
          Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

          harika olmalı bogaza gece izlemek
          sonucta büyükşehir..

          Yorum

          • orbay
            Senior Member
            • 11-02-2005
            • 5871

            #6
            Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

            muhteşem tek kelimeyle

            Yorum

            • zigana
              Senior Member

              • 26-01-2004
              • 3796

              #7
              Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

              yok böyle bir güzellik

              Yorum

              • alfonzo21
                Member
                • 17-10-2005
                • 1850

                #8
                Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                beton yığını,keşmekeş ,gürültü ,kirlilik.çokmu kötü bir tablo,amma gerçek.
                çıkın bir kıra tenefüs edin temiz havayı ,çalıların murtun ,yarpuzun,çayırın çimenin eşsiz kokusunu .çevirin yüznüzü gök yüzüne seyredin uçsuz bucaksız evreni.duyun horozun börtü böcek senfonilerini ,hatta biraz daha dikkat ederseniz aralarındaki müthiş armoniği bile farkedersiniz.
                kornaların ,motor gürültülerinin ambulans sirenlerinin ,bağrışanların ,bir şey kıranların ve daha nice çıldırtan gürültünün imkanınız varsa uzağında yaşayın .
                istanbul büyüsüne kapılanların ALLAH yardımcısı olsun.
                günde yüz bin kişinin tutuğu kapı kolları,cm karesinde milyonlarca eksoz kurşun partiküleri,oto lastik defermasyonundan yayılan korkunç lastik tozları ,tutulan her koldan ,kulptan bulaşabilecek ,ekzemalar,hepatitler,gripler,bakteriler ,mikroplar ve daha niceleri .
                ozanın dediği gibi hadi köyümüze geri dönelim .
                küçük kasabalar oluşturalım ,kasabalar şehir karmaşasından köyün itilmişliğinden daha mantıklı geliyor.
                saygılar

                Yorum

                • delpiero
                  Junior Member
                  • 02-07-2005
                  • 20

                  #9
                  Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                  müthiş bir görüntü istanbulda olmak isterdim...

                  Yorum

                  • jnihas
                    Junior Member
                    • 12-04-2006
                    • 97

                    #10
                    Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                    paylaştığın için teşekkürler

                    Yorum

                    • cemal344
                      Senior Member
                      • 03-11-2005
                      • 3977

                      #11
                      Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                      Wauww harikaymış.

                      Yorum

                      • biricik
                        Junior Member
                        • 14-10-2005
                        • 389

                        #12
                        Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                        paylaşımın için teşekkürler arkadaşım

                        Yorum

                        • texas50
                          Junior Member
                          • 07-07-2006
                          • 172

                          #13
                          Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                          Bu istanbulun bir benzeri de cennette vardır inşaallah...

                          Yorum

                          • Tactless
                            Member
                            • 28-06-2004
                            • 1799

                            #14
                            Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                            Yazan:Abdulhak Hamit
                            İstanbul düşman istilası altında iken Çamlıca’da


                            Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle.
                            Küskün duruyorsun.
                            Bir şey kuruyorsun.
                            Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle:
                            Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet.
                            Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.
                            Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin Bir sâha-i nilî.
                            Ey neyyir-i leylî,
                            Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin
                            Bir şeb ki, zîrinde küsûfun,
                            Seyrangehi olmakda tuyûfun.

                            Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl.. Bir âh-ı müebbed.
                            Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl, Ey şi’r-i muakkad
                            Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab
                            Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb Olmazdı
                            sabahın da yarın gülmeye meyli Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun.
                            Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta’b;
                            Oldum sanıyordum Melekü’l Mevt ile hem-hâb.




                            Yazan: Yahya Kemal Beyatlı
                            Bir başka tepeden


                            Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
                            Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
                            Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
                            Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

                            Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
                            Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
                            Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
                            Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.




                            Yazan: Nazım Hikmet Ran
                            İstanbul’da


                            İstanbul’da, Tevkifane avlusunda, güneşli bir kış günü,
                            yağmurdan sonra, bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm
                            yerde su birikintilerinde kımıldanırken, ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak,
                            ne kadar kuvvetli, ne kadar zayıf şeyi varsa hepsini taşıyarak;
                            dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm... 1939 Şubat İstanbul Tevkifanesi




                            Yazan:Ümit Yaşar Oğuzcan
                            İstanbul


                            Evin içinde bir oda, odada İstanbul
                            Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
                            Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
                            Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
                            Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
                            Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
                            Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
                            Şişede İstanbul, masada İstanbul
                            Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
                            Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
                            İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
                            Nereye gidersen git, orada İstanbul.




                            Yazan:Sultan II.Mahmut
                            Şarkı


                            Pek hâhişi var gönlümün ey serv-i bülendim
                            Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim

                            Redditme sakın bu sözüm şâh-ı levendim
                            Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim

                            Râhat mı olur anda iken cümle ahibbâ
                            İster ki gönül zevk idelim biz bize tenhâ

                            Bir gün de Fenerbağçesi’ne gitmeli ammâ
                            Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim




                            Yazan: Cahit Sıtkı Tarancı
                            Bahar sarhoşluğu

                            İlk sevgilinin gülüşüne benzer
                            Bir Nisan havası değil mi esen?
                            Zincirlere, kelepçelere inat,
                            Kanatlarımı açmak zamanıdır;
                            Allaha ısmarladık kaldırımlar.

                            Giyenler düşünsün dar elbiseyi,
                            Ölçülü sözü, hesaplı adımı
                            Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan;
                            Saltanat sürer gibi uçuyorum,
                            Erik ağacı gelin olduğu gün.


                            Hayranım bu şehrin bacalarına
                            İrili ufaklı hep bir ağızdan.
                            Nasıl derinden bu gökyüzüne doğru
                            Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz!
                            Dumanın daim olsun güzel baca!

                            Yuvası saçakta kalan kırlangıç,
                            Yavrusu dallara emanet serçe,
                            Derken camiler üstünde güvercin
                            Minareler katından geçiyorum
                            Gökyüzü mahallesi İstanbul’un

                            Süt beyaz bir martıyım açıklarda
                            Gemilere ben yol gösteriyorum,
                            Buğday ve ilaç yüklü gemilere
                            Bir kanat vuruşta bulutlardayım;
                            Bir süzülüşte vatanım dalgalar!



                            Yazan:Özdemir Asaf
                            Boğaz Gezintisi


                            Ne günlermiş, ne günlermiş
                            Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
                            Ne günlermiş, ne günlermiş
                            Gelip geçmiş!

                            Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen;
                            Boğaz'dan yalılar geçiyor,
                            Toplamış buralardan eteklerini...
                            Dairesine çekilen bir saraylı gibi
                            Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor
                            Bırakıp bu sessiz gecelerini.
                            Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar.
                            Ortaklığı ayrılmış kıt'aların
                            Anadolu günden güne Rumeli'ye küsmüş...
                            Bugün biz değiliz bakan yalılara;
                            Yalılar boynu eğik bize bakıyor
                            Biz değiliz sarkan hatıralara..
                            Göğüs gererek dalgalara
                            Yalılar bir hayal için denize sarkıyor
                            Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.
                            Ne günlermiş, ne günlermiş
                            Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
                            Ne günlermiş, ne günlermiş
                            Gelip geçmiş!



                            Yazan:Ziya Osman Saba
                            İstanbul


                            Seni görüyorum yine İstanbul
                            Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
                            Minare minare, ev ev,
                            Yol, meydan.

                            Geliyor Boğaziçi'nden doğru
                            Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
                            Mavi sular üstünde yine
                            Bembeyaz Kızkulesi.

                            Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
                            Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım.
                            Baktıkça hep, semt semt, yer yer,
                            Beş yaşım, onbeş yaşım, ah yirmi yaşım!

                            Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
                            Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
                            Bir gün bir kızını benim eden
                            Evlendirme dairesi.

                            Benim de sayılmaz mı oralar?
                            Elimi tutar gibi iki yanımdan,
                            Babamın yattığı Küçüksu,
                            Anamın toprağı Eyüpsultan.

                            Önümde, açık kollarıyla boğaz,
                            Çengelköy'den aktarma Rumelihisarı.
                            İstanbul, İstanbul'um benim,
                            Kadıköy'ü, Üsküdar'ı...

                            Gün olur, Köprü ortasında durur
                            Anarım, Adalar'da çamların uykusunu.
                            Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim,
                            Koklamak isterim Tünel'in kokusunu.

                            Bulut geçer üstünden,
                            Gemi gelir yanaşır
                            Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar,
                            "İçi dolu çamaşır."

                            Göğünde tanıdım ayın ondördünü.
                            Kırlarında bilirim baharı,
                            Herşey içimde, herşey,
                            İstanbul yadigarı.

                            Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
                            Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
                            Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
                            Öpüp başıma koymak istediğim şehir



                            Yazan: Orhan Veli
                            İstanbul'u Dinliyorum


                            İstanbul'u Dinliyorum
                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
                            Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
                            Yavaş yavaş sallanıyor
                            Yapraklar ağaçlarda;
                            Uzaklarda, çok uzaklarda
                            Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
                            İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

                            İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı;
                            Kuşlar geçiyor derken
                            Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;
                            Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
                            Bir kadının suya değiyor ayakları;
                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
                            Serin serin Kapalıçarşı,
                            Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
                            Güvercin dolu avlular,
                            Çekiç sesleri geliyor doklardan
                            Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
                            Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
                            Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
                            Dinmiş lodosların uğultusu içinde.
                            İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
                            Bir yosma geçiyor kaldırımdan.
                            Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
                            Bir şey düşüyor elinden yere;
                            Bir gül olmalı.
                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

                            İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
                            Bir kuş çırpınıyor eteklerinde.
                            Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum;
                            Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum
                            Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
                            Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
                            İstanbul'u dinliyorum.



                            Yazan:Hasan Gezer
                            İstanbul
                            Gün ve gece bir başka tablo İstanbul'da;
                            Sabah erken, akşam geç olur İstanbul'da...

                            Kalbin uzak ise, O'na yakın olsan da;
                            Hasret yaman, sevda güç olur İstanbul'da!...

                            Birazcık gölge, bir yudum çay Çamlıca'da;
                            Mana derin, madde hiç olur İstanbul'da...

                            Gün gelip, nefes bitip, vade dolduğunda
                            Yıl ne zaman, saat kaç olur İstanbul'da?


                            Yazan: Nuh KENİŞ
                            İSTANBUL ŞİİRİ



                            Ben anlatmayayım be İstanbul seni
                            Sen kendin anlat
                            Galata Köprünü anlat
                            İrili ufaklı canlı kanlı balık tutanları
                            Karanlık köşelerinde büzülüp yatanları anlat
                            Öte yakanı beri yakanı
                            Yakasına kırmızı gül takanı
                            Tarihin koynunda yatanı anlat


                            Ben anlatmayayım be İstanbul seni
                            Sen kendin anlat
                            Eminönü'ndeki,Sirkeci'ndeki
                            Mahmutpaşa'ndaki,Kapalı Çarşı'ndaki
                            Mahşeri kalabalık ne yana gider,ne yana döner
                            Kimi biner trenlere,nereye gider
                            Kimi iner trenlerden dikilir kalır
                            Niye kalır be İstanbul
                            Sen anlat


                            Boğaz hattına,Adalar'a giden vapurlar
                            Kadıköy'e,Üsküdara giden vapurlar
                            Kaç yolcu taşır
                            Kaçı gençtir,kaçı ihtiyardır bunların
                            Kaçı sevdalı,kaçı bahtı karalı
                            Kaçı işli,kaçı işsiz,kaçı ayık,kaçı sarhoştur
                            Kaçı umutlarını yitirmiştir bir yerlerde
                            Kaçı umut yolculuğuna yeni çıkmaktadır
                            Sen iyi bilirsin be İstanbul
                            Sen anlat


                            Ben anlatmayayım be İstanbul seni
                            Sen kendin anlat
                            Kaç babayiğidi un ufak ettin sokaklarında
                            Kaç çocuğu ağlattın
                            Kaç körpe kızı telef ettin
                            Kaç delikanlıyı kirli meydanlarında
                            Anasından doğduğuna pişman ettin
                            Anlat be İstanbul
                            Sen anlat


                            Güvercinler doluşur cami avlularına
                            Tabak tabak atılan yemlere üşüşür
                            Bir hile sezdiler mi hemen kaçışır
                            İnsanlar bağrışır
                            İnsanlar çağrışır
                            İnsanlar sarılmış birbirine ağlaşır da ağlaşır
                            Niye ağlaşır be İstanbul
                            Sen anlat


                            Ben anlatmayayım be İstanbul seni
                            Sen kendin anlat
                            Taşın toprağın altın mıdır
                            Yüreğin yufka mı,yoksa katı mıdır
                            Nedir be İstanbul
                            Sen anlat


                            Niye sever seni insanlar
                            Niye bağlanır kalır sana
                            Niye ayrılamaz,niye ayrılmak istemez senden
                            Ayrılsa da bir parçası sen de kalır
                            Büyü mü edersin
                            Ne edersin be İstanbul
                            Sen anlat


                            Ağacında ne öter
                            Toprağında ne biter
                            Fırınlarında pişen ekmekler kime yeter
                            Yeter be İstanbul yeter
                            Sen anlat


                            Ben anlatmayayım be İstanbul seni
                            Sen kendin anlat
                            Anlat
                            Hazır bir dinleyicin varken karşında
                            Kaçırma
                            Anlat


                            Yazan: Nihat İncekara
                            E Y Ü P

                            İstanbul'un fethiyle anılır adı
                            Tarihler boyunca hiç unutulmadı
                            Ensari'den bizlere yadigar kaldı
                            Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp

                            Her köşesi bir tarih bir efsanedir
                            Kalblere nur veren ziyarethanedir
                            Orda dua orda niyaz halisanedir
                            Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp

                            Mavi Haliç sahilinden gezerek gelin
                            Mihmandarın türbesinde dualar edin
                            Piyerlotiden bakıp şehri seyredin
                            Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp

                            Yorum

                            • Tactless
                              Member
                              • 28-06-2004
                              • 1799

                              #15
                              Konu: istanbul bogazı gece nasıl bakınız.

                              İstanbul bu insanı aşka getirir..!

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor