Ünlü yazar Vladimir Nabokov’un yazarlığa başlamadan önce kelebekbilimci olarak keşfettiği yeni bir tür, bilim insanları tarafından genetik olarak kanıtlandı.
İSTANBUL - Vladimir Nabokov, henüz ‘Lolita’ kitabıyla şöhrete kavuşmadığı 1940’larda, bir doğabilimci olarak kelebeklerle ilgileniyordu. Nabokov, Kuzey Amerika’da yaygın bir yaşam alanı olan Lycaeides kelebeklerinin klasifikasyonunu yaparak bilim çevrelerinde prestij kazanmıştı. Nabokov, Lycaeides kelebeklerini iki kategoriye ayırarak incelemişti; Lycaeides melissa (maviş) ve Lycaeides idas (kuzey mavişi). Nabokov, Lycaeides türüne ait bazı kelebeklerin de aslında özgün türlerden ayrıldığını, birçoğunun melez olduğunu belirtmiş, nitekim bunu genetik olarak kanıtlayamamıştı.
Teksas Eyalet Üniversitesi, University of California-Davis, Nevada Üniversitesi-Reno ve Tennessee Üniversitesi uzmanları Kuzey Amerika çapında yaptıkları araştırmada, Sierra Dağları’nda iki Lycaeides türünün kırması olan melez Alpine Lycaeides türüne rastladı.
MELEZ TÜR KANITLANDI
Ana Lycaeides türleri sulak ovalarda yaşarken, melez Lycaeides kelebekleri yükseklerde ormansız dağ sırtlarında koloniler oluşturuyor. Melez Lycaeides türü, coğrafi koşullarla belli vadilere sınırlandığı için, davranış ve fizik açısından çeşitli karakteristik farklılıkları gösteriyor. Bu durum, kelebek türünün üreme alışkanlıklarını da etkiliyor. Harvard Üniversitesi'nin Zooloji Müzesi'ndeki kelebek koleksiyonunu, 1940'larda Nabokov tanzim etmişti.
Araştırma ekibinden Texas Eyalet Üniversitesi uzmanı Zachariah Gompert, melez türün 440.000 yıl önce ortaya çıktığını ve o günden bu yana üçüncü bir tür olmayı hakedecek kadar değişiklik geçirdiğini vurguluyor. Üçüncü tür, yumurtlamadan besin edinimine kadar birçok yaşamsal alanda 2 ana türden ayrılıyor.
AYRIŞMA NASIL OLDU
Lycaeides melissa 1.9 milyon, Lycaeides idas ise 1.26 milyon yaşında. Bilim insanlarına göre, 440.000 yıl önce dönemsel bir iklim dönüşümünün buzullarda yol açtığı değişiklik sonucunda, her iki türden de bir grup canlı ABD’nin batısındaki Sierra Dağları’nda bir vadide sıkışıp kaldı. Vadide kalan kelebekler daha sonra yıllar içinde kendi aralarında çiftleşerek melez türü yarattı. Nabokov, 1955'te Lolita kitabıyla dünya çapında şöhrete kavuştuktan sonra, İsviçre'nin Montrö kentine yerleşmişti.Coğrafik olarak vadiye sıkışan melez tür genetik olarak kendi melez özelliklerini güçlendirerek soyunu sürdürdü. Sonuçta melezlik kendi başına bir tür olarak evrildi.
TÜRLER ARASI GEN AKTARIMI
Moleküler biyolojideki yeni teknikler sayesinde bilim insanları türler, alt-türler ve popülasyonlar arasındaki gen değişim ve aktarımlarını belgeleyebiliyor. Bu sayede hibrid türlerin genetik özgeçmişi daha iyi anlaşılıyor. Sonuçta türler ve alt-türler arasında genlerin aktarımı süreklilik arzediyor, yeni kuşaklar bir yandan homojenliğe diğer yandan da melezliğe doğru evriliyor. Aynı familyanın türleri arasındaki çiftleşmelerde, ana türe geri dönüş olmuyor, melez özellikler kendini pekiştiriyor.
Not: Araştırma ABD’de New York Times gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorum