Tweet
İçerideki Düşmanlarla Yüzleşmek
İçerideki Düşmanlarla Yüzleşmek
Yazar: Jim Rohn
Cesaretle doğmayız; ama korkuyla da doğmayız. Bazı korkularımız, kendi deneyimlerimizden, birinin bize söylediklerinden ya da gazetelerde okuduklarımızdan kaynaklanabilir.
Sabahın ikisinde kötü bir muhitte tek başına yürümek gibi kimi korkulara hak verilmelidir. Ama, bir kez bu durumdan kaçınmayı öğrendiğinizde, söz konusu korkuyla yaşamak zorunda kalmazsınız. En temel olanları da dahil korkular, tutkularımızı tamamen yok edebilir. Korku, servetleri yok edebilir. Korku, ilişkileri yok edebilir. Korku, kontrol edilemezse, yaşamlarımızı yok edebilir. Korku, içimizde pusuya yatmış pek çok düşmandan biridir. İçimizde karşılaştığımız diğer beş düşmanı da tanıyalım.
O sizi yok etmeden sizin yok etmeniz gereken ilk düşman kayıtsızlıktır. Bu, ne kadar acı bir hastalıktır! “Aaa, bırak gitsin. Ben kendi başımın çaresine bakarım.” Burada şöyle bir sorun vardır; zirveye tek başınıza çıkamazsınız.
Karşılaştığımız ikinci düşman kararsızlıktır. Kararsızlık, fırsat ve girişim hırsızıdır. Daha iyi bir gelecek için elinizdeki tüm olanakları çalar. Bu düşmana kılıç çekin.
Üçüncü düşman şüphedir. Elbette, sağlıklı şüpheciliğe izin vardır. Her şeye inanamazsınız. Ama şüphenin, kontrolü ele geçirmesine de izin veremezsiniz. Pek çok insan, geçmişten şüphe eder, gelecekten şüphe eder, birbirinden şüphe eder, hükümetten şüphe eder, olanaklardan şüphe eder ve fırsatlardan şüphe eder.
En kötüsü de, kendilerinden şüphe ederler. Size şunu söyleyeyim; şüphe, yaşamınızı ve başarı şansınızı yok edecektir. Hem banka hesabınızı, hem de kalbinizi boşaltacaktır. Şüphe düşmandır. Onun peşinden gidin. Ondan kurtulun.
Dördüncü düşman endişedir. Hepimiz bir miktar endişe duymalıyız. Yeter ki endişenin sizi fethetmesine izin vermeyin. Bunun yerine, sizi uyarmasına izin verin. Endişe yararlı olabilir. Şehrin göbeğinde kaldırımdan inmişseniz ve bir taksi size doğru geliyorsa endişelenmelisiniz. Ama, kudurmuş bir köpeğin size köşeye sıkıştırması gibi, endişenin size hükmetmesine izin vermeyin. Endişelerinizle başa çıkmak için onları küçük bir köşeye itin. Sizi teslim almaya geleni siz teslim alın. Sizi zorlayanı siz itin.
Beşinci iç düşman, aşırı tedbirli olmaktır. Bu, yaşam karşısında çekingen davranmaktır. Çekingenlik, bir meziyet (alçakgönüllülüğün tersine; ikisi farklıdır) değildir. Aslında, bir hastalık olabilir. Fırsat tanırsanız, sizi fethedecektir. Çekingen insanlar yükselemezler. İlerleyemez, büyüyemez ve pazarda güçlü olamazlar. Aşırı tedbirli olmaktan kaçınmalısınız.
Düşmanla savaşın. Korkularınızla savaşın. Sizi geride bırakan, hedef ve hayallerinizden uzak tutan şeyle savaşmak için cesaretinizi toplayın. Hem yaşamınızda, hem de elde etmek istediğiniz şeylerin ve olmak istediğiniz kişinin peşinden giderken cesur olun.
Yazar: Jim Rohn
Cesaretle doğmayız; ama korkuyla da doğmayız. Bazı korkularımız, kendi deneyimlerimizden, birinin bize söylediklerinden ya da gazetelerde okuduklarımızdan kaynaklanabilir.
Sabahın ikisinde kötü bir muhitte tek başına yürümek gibi kimi korkulara hak verilmelidir. Ama, bir kez bu durumdan kaçınmayı öğrendiğinizde, söz konusu korkuyla yaşamak zorunda kalmazsınız. En temel olanları da dahil korkular, tutkularımızı tamamen yok edebilir. Korku, servetleri yok edebilir. Korku, ilişkileri yok edebilir. Korku, kontrol edilemezse, yaşamlarımızı yok edebilir. Korku, içimizde pusuya yatmış pek çok düşmandan biridir. İçimizde karşılaştığımız diğer beş düşmanı da tanıyalım.
O sizi yok etmeden sizin yok etmeniz gereken ilk düşman kayıtsızlıktır. Bu, ne kadar acı bir hastalıktır! “Aaa, bırak gitsin. Ben kendi başımın çaresine bakarım.” Burada şöyle bir sorun vardır; zirveye tek başınıza çıkamazsınız.
Karşılaştığımız ikinci düşman kararsızlıktır. Kararsızlık, fırsat ve girişim hırsızıdır. Daha iyi bir gelecek için elinizdeki tüm olanakları çalar. Bu düşmana kılıç çekin.
Üçüncü düşman şüphedir. Elbette, sağlıklı şüpheciliğe izin vardır. Her şeye inanamazsınız. Ama şüphenin, kontrolü ele geçirmesine de izin veremezsiniz. Pek çok insan, geçmişten şüphe eder, gelecekten şüphe eder, birbirinden şüphe eder, hükümetten şüphe eder, olanaklardan şüphe eder ve fırsatlardan şüphe eder.
En kötüsü de, kendilerinden şüphe ederler. Size şunu söyleyeyim; şüphe, yaşamınızı ve başarı şansınızı yok edecektir. Hem banka hesabınızı, hem de kalbinizi boşaltacaktır. Şüphe düşmandır. Onun peşinden gidin. Ondan kurtulun.
Dördüncü düşman endişedir. Hepimiz bir miktar endişe duymalıyız. Yeter ki endişenin sizi fethetmesine izin vermeyin. Bunun yerine, sizi uyarmasına izin verin. Endişe yararlı olabilir. Şehrin göbeğinde kaldırımdan inmişseniz ve bir taksi size doğru geliyorsa endişelenmelisiniz. Ama, kudurmuş bir köpeğin size köşeye sıkıştırması gibi, endişenin size hükmetmesine izin vermeyin. Endişelerinizle başa çıkmak için onları küçük bir köşeye itin. Sizi teslim almaya geleni siz teslim alın. Sizi zorlayanı siz itin.
Beşinci iç düşman, aşırı tedbirli olmaktır. Bu, yaşam karşısında çekingen davranmaktır. Çekingenlik, bir meziyet (alçakgönüllülüğün tersine; ikisi farklıdır) değildir. Aslında, bir hastalık olabilir. Fırsat tanırsanız, sizi fethedecektir. Çekingen insanlar yükselemezler. İlerleyemez, büyüyemez ve pazarda güçlü olamazlar. Aşırı tedbirli olmaktan kaçınmalısınız.
Düşmanla savaşın. Korkularınızla savaşın. Sizi geride bırakan, hedef ve hayallerinizden uzak tutan şeyle savaşmak için cesaretinizi toplayın. Hem yaşamınızda, hem de elde etmek istediğiniz şeylerin ve olmak istediğiniz kişinin peşinden giderken cesur olun.