Gümrükler ile ilgili bir toplantıda Müsteşar bey kürsüden istifasını sunuyor,sayın bakanda istifayı anında kabul ediyor. Olay bazı basın tarafından yolsuzluklarla mücadelede şeffaflık ve tarafsızlık,dürüstlük gibi yansıtılıyor. Oysa Vatan Gazetesi köşe yazarı Güngör Mengi bu olayların tamamını yazdığında işin renginin öyle olmadığı anlaşılıyor. Lütfen yazıyı okuyup siz karar verin.
Utanmazlık!
Devlet Bakanı Tüzmen’in koltuğunda oturmaya devam etmesi halka hakarettir!
Kürşad Tüzmen bu ülkenin insanlarını cahil, unutkan ve sersem mi sanıyor? Gerçek erdem sahipleri ile düştükleri yerden bir avuç toprakla kalkmayı kâr sayan fırsatçıları ayırt etmekten aciz miyiz?
Şu ibretli öykü, Türkiye’deki siyasetin kir kaldırmakta ve samimiyetsizlikte ne kadar umutsuz bir çöküntü içine düştüğünü çok iyi anlatıyor:
İzmit Gümrüğü’nde mayıs ayında ortaya çıkarılan akaryakıt kaçakçılığının günlerce manşetlere yansıyan haberlerini hatırlarsınız...
O olay pek çok bürokratın başını yemiş, bu arada hem Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin’in, hem Bakan Tüzmen’in kardeşinin rüşvet aldıkları iddiasını yansıtan bir ihbar mektubu işleme konulmuştu.
Provalı müsamere
Yolsuzluğa el koyan Bakanlık Teftiş Kurulu, Müsteşar Vekili Şahin hakkında “kaçakçılığa yardım” iddiası ile soruşturma açılmasını talep eden bir rapor düzenledi.
Bu rapor “gereği için” Bakan Tüzmen’e sunuldu. Tüzmen bu talebi uzun süre bekletip sonunda soruşturma istemini reddetti. Ve hesap vermesi gereken bürokratın yerine hesap sorulmasını isteyen Teftiş Kurulu Başkanı görevinden uzaklaştırıldı.
Yargı süreci ağır da işlese önünde sonunda hedefine varıyor: Danıştay önceki gün Bakan Tüzmen’in ret kararını iptal ederek Müsteşar Vekili Şahin’in yargılanması gerektiğine karar verdi.
Ve gümrüklerle ilgili bir törende dün Bakan Tüzmen’le müsteşarı “fazilet ve hamaset müsameresi” yaptılar.
Müsteşar bey “Sayın Bakanım uygun görürse, makamı zan altında bırakmamak ve soruşturmanın selâmeti için görevimden alınmamı arz ve talep ediyorum” dedi.
Danıştay kararından sonra zaten oturamaz ama olsun!
Devlet Bakanı Tüzmen de “Arkadaşımızı kendi talebi üzerine nadasa bırakacağız. Dönüşü çok daha iyi olacak” dedi.
Tüzmen de gitmeli
Ne zaman dokunulmazlık bahsi açılsa bu iktidar bozuk plak gibi hep aynı bahaneyi öne sürer:
“Bütün dokunulmazlıklar birlikte kalksın. Bürokratlarınki de dahil.. O zaman varız.”
Bu örnekte görüldüğü gibi bürokratı adaletten kaçıran bir dokunulmazlık mevcut değildir.
Böyle bir korumayı ancak amir sağlayabiliyor.
Nitekim Bakan Tüzmen, müfettiş raporuna rağmen müsteşarını yargıya göndermemiş, talebi reddetmiş, sonunda Danıştay’ın kararına boyun eğmek zorunda kalmıştır.
Yani Türkiye’deki düzen seçilmişe sadece dokunulmazlık vermiyor, emrindeki bürokratı yargıdan kaçırmasına dahi hak tanıyabiliyor.
Böyle bir düzende adalet olur mu, yolsuzlukların önü kesilebilir mi?
Yalnız müsteşar vekili değil, Bakan Kürşad Tüzmen de görevinden alınmalıdır.
Çünkü Bakan’ın “dönüşü muhteşem olacak” dediği birini yargı selâmetle yargılayamaz!
(Güngör MENGİ-VATAN GAZETESİ)
Utanmazlık!
Devlet Bakanı Tüzmen’in koltuğunda oturmaya devam etmesi halka hakarettir!
Kürşad Tüzmen bu ülkenin insanlarını cahil, unutkan ve sersem mi sanıyor? Gerçek erdem sahipleri ile düştükleri yerden bir avuç toprakla kalkmayı kâr sayan fırsatçıları ayırt etmekten aciz miyiz?
Şu ibretli öykü, Türkiye’deki siyasetin kir kaldırmakta ve samimiyetsizlikte ne kadar umutsuz bir çöküntü içine düştüğünü çok iyi anlatıyor:
İzmit Gümrüğü’nde mayıs ayında ortaya çıkarılan akaryakıt kaçakçılığının günlerce manşetlere yansıyan haberlerini hatırlarsınız...
O olay pek çok bürokratın başını yemiş, bu arada hem Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin’in, hem Bakan Tüzmen’in kardeşinin rüşvet aldıkları iddiasını yansıtan bir ihbar mektubu işleme konulmuştu.
Provalı müsamere
Yolsuzluğa el koyan Bakanlık Teftiş Kurulu, Müsteşar Vekili Şahin hakkında “kaçakçılığa yardım” iddiası ile soruşturma açılmasını talep eden bir rapor düzenledi.
Bu rapor “gereği için” Bakan Tüzmen’e sunuldu. Tüzmen bu talebi uzun süre bekletip sonunda soruşturma istemini reddetti. Ve hesap vermesi gereken bürokratın yerine hesap sorulmasını isteyen Teftiş Kurulu Başkanı görevinden uzaklaştırıldı.
Yargı süreci ağır da işlese önünde sonunda hedefine varıyor: Danıştay önceki gün Bakan Tüzmen’in ret kararını iptal ederek Müsteşar Vekili Şahin’in yargılanması gerektiğine karar verdi.
Ve gümrüklerle ilgili bir törende dün Bakan Tüzmen’le müsteşarı “fazilet ve hamaset müsameresi” yaptılar.
Müsteşar bey “Sayın Bakanım uygun görürse, makamı zan altında bırakmamak ve soruşturmanın selâmeti için görevimden alınmamı arz ve talep ediyorum” dedi.
Danıştay kararından sonra zaten oturamaz ama olsun!
Devlet Bakanı Tüzmen de “Arkadaşımızı kendi talebi üzerine nadasa bırakacağız. Dönüşü çok daha iyi olacak” dedi.
Tüzmen de gitmeli
Ne zaman dokunulmazlık bahsi açılsa bu iktidar bozuk plak gibi hep aynı bahaneyi öne sürer:
“Bütün dokunulmazlıklar birlikte kalksın. Bürokratlarınki de dahil.. O zaman varız.”
Bu örnekte görüldüğü gibi bürokratı adaletten kaçıran bir dokunulmazlık mevcut değildir.
Böyle bir korumayı ancak amir sağlayabiliyor.
Nitekim Bakan Tüzmen, müfettiş raporuna rağmen müsteşarını yargıya göndermemiş, talebi reddetmiş, sonunda Danıştay’ın kararına boyun eğmek zorunda kalmıştır.
Yani Türkiye’deki düzen seçilmişe sadece dokunulmazlık vermiyor, emrindeki bürokratı yargıdan kaçırmasına dahi hak tanıyabiliyor.
Böyle bir düzende adalet olur mu, yolsuzlukların önü kesilebilir mi?
Yalnız müsteşar vekili değil, Bakan Kürşad Tüzmen de görevinden alınmalıdır.
Çünkü Bakan’ın “dönüşü muhteşem olacak” dediği birini yargı selâmetle yargılayamaz!
(Güngör MENGİ-VATAN GAZETESİ)
Yorum