Ne Neden Öyledir ?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • armonill
    Banned
    • 21-06-2005
    • 1909

    #61
    Konu: Ne Neden Öyledir ?

    Solaklık Nereden Kaynaklanır? (*)

    Solyanlılığın nereden kaynaklandığı konusu, bilimin halâ çözemediği sırlar arasında yer almaktadır. Bugüne kadar yapılagelmiş araştırmalardan, uygulanan test ve anketlerden çıkan sonuçlar; şu an için kesin bir yargıya varabilmek için yeterli görünmemektedir. Sağ veya solyanlılıkla ilgili teoriler, iki genel gruba bölünebilir: Bir grup, sağ veya solyanlı olmayı doğrudan doğruya bünye ve yaratılış farklarından olduğunu, diğer grup ise, bunun bir öğrenme ve alışkanlık sonucu olduğunu kabul etmektedir.
    Bünye ve yapılış farkı teorisini tutanlar, bunu soyaçekim, iç organların eşit olmaması, vücudun her iki tarafındaki temiz kan damarlarının aynı hızla gelişmemiş olması, kol kemiklerinin aynı büyüklükte olmaması ve çocuk henüz doğmadan ana rahmindeki duruşunun yaptığı bünye farkları gibi şeylerle anlatmaya çalışmışlardır. Öğrenme teorisini ileri sürenler ise, çocuğun sağ veya solyanlı olmasının, ana-babanın yahut dadı veya mürebbinin çocuğa verdiği alışkanlıklara bağlarlar.
    Solyanlılığın kalıtım yoluyla oluştuğu ilkesiyle hareket ederek yapılan bazı incelemelerde, sağ ellerini kullanan anne-babaların çocuklarının %10’undan daha azı solak olurken, bu oran sol elini kullanan ebeveynlerin çocuklarında %35’i aştığı belirtilmektedir. Bununla birlikte, yapılan araştırmaların bazılarında da, sağ veya solyanlılığın soya çekimle ilgisinin pek şüpheli olduğu ileri sürülmektedir. Diğer taraftan, beyinle ilgili yapılan son gelişmeler ışığında, sadece el yanallığına bakarak yanlılaşma ya da solyanlılığın nasıl ortaya çıktığı hakkında genel bir yargıya varmak, mümkün gibi görünmemektedir. Bu sebepledir ki, bu araştırmada, daha çok el yanallığı çağrışımı yapan “solak” veya “sağlak” kelimeleri yerine, vücudumuzun çift olan organların yanallığını ifade edeceği düşünülen “solyanlı” ya da “sağyanlı” kelimelerinin kullanılması tercih edilmiştir.
    Solyanlılığın doğuştan, kalıtımsal bir özellik olduğunu düşünen uzmanların yanı sıra, bazıları da, kalıtımsal gibi görünmesinin, yani solyanlı anne veya babaların solyanlı çocukları olmasının; en azından bir ölçüde, çocuğun anne veya babasının davranışını taklit etmesinden kaynaklandığını öne sürmektedirler.
    Solyanlılığın kalıtımla olan bağı üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda hayal kırıklığına uğradığını söyleyen Kanada’nın Columbie-Britannique Üniversitesi’nden Stanley Coren, şu an için kesin bir yargıya varabilmede araştırma ve bulguların yetersiz olduğunu, ispat edilmiş ve kesin sonuçları alınmış bir çalışmanın bulunmadığını belirtmektedir (COREN, 1992. Buna karşılık, G. Robin, (FOULQUIÉ, 1994'den naklen), “solyanlılık, beynin sağ yarıküresinin dominant olmasıyla ilgili olduğu kadar, aileden ve ırsiyetten geldiği kabul edilebilir” demektedir.
    Kalıtımın etkisi tümüyle göz ardı edilmemekle beraber, yapılan araştırmaların sonuçları o kadar belirsizdir ki, sağyanlı veya solyanlı olmanın, kalıtımdan kaynaklandığını söylemenin güç olduğu düşünülmektedir. Bazı araştırmacılar, solyanlılığın kalıtımsal gibi görünmesini, yani solyanlı anne ya da babaların solyanlı çocukları olmasını, daha önce belirtildiği gibi, en azından bir ölçüde, çocuğun, anne ya da babasını taklit etmesinden kaynaklandığını ileri sürmektedirler. Fakat, bütün bu görüşler, henüz tam olarak ispatlanamamış ve birer varsayım olmaktan öteye gidememiştir.
    Yanallaşmanın genetikle olan ilgisi hakkında, internetteki bazı web sitelerinde şu istatistiklerle rastlanmaktadır: Eğer çocuğun annesi ve babası sağ elini kullanıyorsa, çocuğun solyanlı olma oranı %2'dir. Bu rakam, anne ve babadan biri solyanlı ise, %17'ye yükselir. Eğer ikisi de solyanlı ise %50'ye sıçrar. Bu rakamlara nadiren rastlanmakla birlikte, Mc Manus ve Bryden (1992)'in ortak araştırmasında şu sonuca varmışlardır: Sağ elini kullanan anne-babanın solyanlı (en azından sol elli) bir çocuğa sahip olma şansı %9,5'tur. Bu oran, eğer anne-babadan biri solaksa (daha çok anne), %19,5'a yükselir. Bu araştırmanın analizleri sonucunda verilen diğer bir bilgiye göre de, Solyanlı ebeveyne sahip çocukların %26,1'i de solyanlıdır.
    Bütün bunlar, aşırı vakalar bir tarafa bırakılırsa, hem soya çekimin hem de öğrenmenin etkisi olduğuna işaret etmektedir. Sağ ya da sol eli tercih etmek her neden ileri gelirse gelsin, bunun pek küçük yaşta yerleştiği ve bütün hayat boyunca öyle kaldığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber, herhangi bir sebeple tercih ettikleri eli kullanamayacak hale gelince, diğer elin onun yerine geçtiği ve bu işi oldukça iyi bir şekilde yapmaya alıştırıldığı da görülmüştür.

    Yorum

    • b.sezgin16
      Junior Member
      • 04-03-2007
      • 4

      #62
      Konu: Ne Neden Öyledir ?

      hepsini okuyamadım ama ilginç gerçekten

      Yorum

      • armonill
        Banned
        • 21-06-2005
        • 1909

        #63
        Konu: Ne Neden Öyledir ?

        erkeklerin düğmeleri neden sağdadır???????


        Hakikaten, niçin erkeklerin tüm giysilerinde düğmeler sağda, ilikler solda iken
        kadın giysilerinde tam tersidir?

        İşte, insanların daha çok sağ ellerini kullanmalarından dolayı yerleşen bir
        alışkanlık daha. Sağ elini kullanan bir insan için, sağdaki bir düğmeyi, soldaki
        bir iliğe geçirmek daha kolaydır. Bu nedenle de erkeklerin düğmeleri daima
        sağdadır.

        Peki kadınların düğmeleri niçin solda? Kadınların çoğunluğu da, daha çok sağ
        ellerini kullanmıyor mu?

        Giysilerde düğmelerin kullanılmaya başlanıldığı ilk zamanlarda, düğmeler hem
        çabuk kırılabiliyordu, hem de herkesin alamayacağı kadar pahalı idi. Düğme
        alabilecek zengin kadınlar da, uzun elbiselerini ancak hizmetçilerinin yardımı ile
        giyebiliyorlardı.

        Hizmetçiler ise hanımlarının karşısında, onların düğmelerini, sağ ellerini
        kullanarak daha rahat ve daha hızlı ilikleyebiliyorlardı (tabii erkeklerin de daha
        hızlı çözdüklerini söylemeye gerek yok). Bu neden(ler)le, terziler düğmeleri
        hizmetçinin sağına, hanımının ise soluna gelecek şekilde diker oldular.
        Günümüzde her kadın, kendi kendine giyinip soyunmasına rağmen nedendir
        bilinmez, bu adet değişmedi.

        Yorum

        • armonill
          Banned
          • 21-06-2005
          • 1909

          #64
          Konu: Ne Neden Öyledir ?

          trafik lambaları neden sarı, kırmızı ve yeşildir!!!!


          Trafik ışıkları uygulaması, önceleri demiryollarının trenleri kontrol için
          uyguladığı sinyaller Örnek alınarak başlamıştır. Demiryolları idaresi kırmızı
          rengi 'dur' sinyali olarak seçmişti. Kırmızı renk kan rengi olduğundan asırlar


          boyu tehlikenin, tahribatın ve ölümün simgesi olmuştur. Demiryolları ilk
          faaliyete geçtiği 1830'lu yıllarda 'ikaz' ışığının rengi yeşil, 'geç' ışığının ise
          beyazdı.

          Bir süre sonra beyaz sinyal problem yaratmaya başladı. Beyaz renkli 'geç' sinyali
          diğer sokak lambaları ile karıştırılabiliyordu. Ama daha da kötüsü 'dur'
          işaretlerine konulan kırmızı mercekler yerlerinden düşünce ışık beyazlaşıyor,
          'geç' sinyali olarak algılanıyor ve kazalara yol açabiliyordu.

          Sonunda demiryolcular kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' sarı rengi de 'ikaz' sinyali
          olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz
          alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı
          görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu.

          Karayollarına gelince, yollarda sadece atların ve at arabalarının bulunduğu
          tarihlerde bile dünyanın büyük şehirlerinde trafik sorundu. İlk trafik lambası
          otomobillerin ortaya çıkmasından çok önce 1868'de Londra'da kullanıldı. Gazla
          yakılan ve bir eksen etrafında döndürülebilen kırmızı ve yeşil lambalar bir yıl
          sonra patlayıp, kendilerini çeviren polisi de yaralayınca bu uygulama ortadan
          kalktı.

          Ama öte yandan otomobillerin ortaya çıkması ve şehirlerde dolaşmaya
          başlamalarıyla birlikte durum iyice kötüleşti. Çeşitli şehirlerde değişik
          uygulamalar yapıldı. Demiryollarındaki uygulama örnek alındı ama
          demiryollarında birbirine paralel iki hat vardı. Bu sistem iki yolun kesiştiği
          kavşaklarda işe yaramıyordu.

          Sonunda günümüzdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambasını,
          ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett
          Morgan geliştirdi. 1914'de ilk denemelerine başlayan Morgan 1923'de de
          patentini aldı. Morgan 1963'de ölümünden az önce patentini 40 bin dolara
          General Electric firmasına sattı.

          Morgan'ın lambaları demiryollarına benzer şekilde bir "T" üzerinde kırmızı ve
          yeşil iki lambadan ibaretti. Çok geçmeden ikaz anlamında sarı lamba da ilave
          edildi ve uygulama bütün dünyaya süratle yayıldı.

          Aradan geçen yıllara rağmen sarı renk hala 'ikaz' anlamındadır ama günümüz
          sürücüleri onu 'geç' sinyali olarak algılıyorlar.

          Yorum

          İşlem Yapılıyor