Küresel boyutta sıcaklık artışı ve kuraklık yüzünden doğal afetlerin artacağı, birçok hayvan ve bitki türünün yok olacağı, salgın hastalıkların yayılacağı bildirildi. Uzmanlar, bu gidişle Türkiye'nin 2100 yılında Afrika gibi olacağını belirtiyor.
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Zeynep Yöntem, iklim değişikliğine fosil yakıtların kullanılması, sanayileşme, enerji üretimi, ormansızlaşma ve diğer insan etkinlikleri, ekonomik büyüme ve nüfus artışının neden olduğunu ifade ederek, "Son yıllarda atmosferde çeşitli insan aktivitelerinden kaynaklanan nedenlerle karbondioksit, metan, ozon ve azot monoksit gibi gazlardan oluşan sera gazları, yeryüzü sıcaklığında belirgin artmalara sebep olmaktadır" dedi.
Yöntem, küresel boyutta olabilecek bir sıcaklık artışına bağlı olarak iklimde önemli değişmeler olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bu değişmenin sonuçları kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının sınırlarının değişmesi, meteorolojik olaylar ve bunlara bağlı doğal afetlerin artması şeklinde görülecektir. Bu olaylar bölgesel ve zamansal olarak çok değişik biçimde ortaya çıkacaktır. Örneğin, dünyanın bazı bölgelerinde görülen kasırgalar, kuvvetli yağışlarla bunlara bağlı oluşan sel ve taşkınlar gibi meteorolojik afetlerin şiddetinde ve frekansında artış olurken, bazı bölgelerde uzun süreli ve şiddetli kuraklıklarla birlikte çölleşme görülebilecektir."
Dünyanın bazı bölgelerinde daha çok hissedilen ve belirlenen iklim değişikliği özellikle de sıcaklık artışı ve kuraklık birçok fizik ve sistemleri etkilediğini anlatan Yöntem, sözlerine şöyle devam etti: "Orta enlemler yüksek enlemlere doğru genişliyor. Bazı bitki ve hayvan türlerinin sayısı azalıyor. Yeryüzü ve troposferdeki sıcaklık artışı nedeniyle kar ve buz örtüleri alansal ve hacimsel olarak azaldı. Nehirler ve göllerde geç donma, erken çözülme gözlenirken, buzullarda bir gerileme görülüyor. Geçen 30 yıl içinde dünyanın farklı bölgelerinde olağanüstü hava olayları yaşandı. Küresel boyutta geçen 10 yıl boyunca atmosfer kökenli afetlerin sayısı iki kat arttı. Birçok tropikal hastalık yüksek enlemlere ve kutuplara doğru yayılmış, salgın hastalıklar da gelişen teknolojiye rağmen arttı."
Yöntem, 1861 yılından beri yapılan sıcaklık ölçümlerine göre, 1998 yılından sonra en sıcak yıl olan 2001 yılında 2 bin 371 kişinin hayatını kaybettiğini, 13 milyar dolar ekonomik kayıp olduğunu bildirdi.
Bu yılda yaşanan kuraklıktan dolayı aynı kabusla karşılaşabileceğimizi anlatan Zeynep Yöntem, şöyle konuştu: "Sıcak kuşağın kutuplara doğru kayması sonucu mevcut ekosistemler kendilerini yeni koşullara uydurmak durumunda kalacak, belki de birçok canlı türü yok olacak."
Yağış rejiminde değişikliğin görüldüğü yerler ile yağışın şiddetinde ve miktarında artış görülen yerlerde sel, çığ, kütle hareketleri gibi daha birçok doğal afetin sayısında ve şiddetinde büyük artış olacağına dikkat çeken Yöntem, "Uzun süreli yağış azlığı nedeniyle dünyanın birçok bölgesinde daha etkili kuraklık ve çölleşme gibi iklim kökenli doğal afetler yaşanacak. Türkiye'de kuraklık böyle devam ederse 2100 yılında Afrika gibi olacak. Deniz seviyesinde olabilecek yükselmeler nedeniyle, dünya nüfusunun büyük bir bölümünün yaşadığı alçak kıyı ovaları ile deltalar sular altında kalacak"
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Zeynep Yöntem, iklim değişikliğine fosil yakıtların kullanılması, sanayileşme, enerji üretimi, ormansızlaşma ve diğer insan etkinlikleri, ekonomik büyüme ve nüfus artışının neden olduğunu ifade ederek, "Son yıllarda atmosferde çeşitli insan aktivitelerinden kaynaklanan nedenlerle karbondioksit, metan, ozon ve azot monoksit gibi gazlardan oluşan sera gazları, yeryüzü sıcaklığında belirgin artmalara sebep olmaktadır" dedi.
Yöntem, küresel boyutta olabilecek bir sıcaklık artışına bağlı olarak iklimde önemli değişmeler olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bu değişmenin sonuçları kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının sınırlarının değişmesi, meteorolojik olaylar ve bunlara bağlı doğal afetlerin artması şeklinde görülecektir. Bu olaylar bölgesel ve zamansal olarak çok değişik biçimde ortaya çıkacaktır. Örneğin, dünyanın bazı bölgelerinde görülen kasırgalar, kuvvetli yağışlarla bunlara bağlı oluşan sel ve taşkınlar gibi meteorolojik afetlerin şiddetinde ve frekansında artış olurken, bazı bölgelerde uzun süreli ve şiddetli kuraklıklarla birlikte çölleşme görülebilecektir."
Dünyanın bazı bölgelerinde daha çok hissedilen ve belirlenen iklim değişikliği özellikle de sıcaklık artışı ve kuraklık birçok fizik ve sistemleri etkilediğini anlatan Yöntem, sözlerine şöyle devam etti: "Orta enlemler yüksek enlemlere doğru genişliyor. Bazı bitki ve hayvan türlerinin sayısı azalıyor. Yeryüzü ve troposferdeki sıcaklık artışı nedeniyle kar ve buz örtüleri alansal ve hacimsel olarak azaldı. Nehirler ve göllerde geç donma, erken çözülme gözlenirken, buzullarda bir gerileme görülüyor. Geçen 30 yıl içinde dünyanın farklı bölgelerinde olağanüstü hava olayları yaşandı. Küresel boyutta geçen 10 yıl boyunca atmosfer kökenli afetlerin sayısı iki kat arttı. Birçok tropikal hastalık yüksek enlemlere ve kutuplara doğru yayılmış, salgın hastalıklar da gelişen teknolojiye rağmen arttı."
Yöntem, 1861 yılından beri yapılan sıcaklık ölçümlerine göre, 1998 yılından sonra en sıcak yıl olan 2001 yılında 2 bin 371 kişinin hayatını kaybettiğini, 13 milyar dolar ekonomik kayıp olduğunu bildirdi.
Bu yılda yaşanan kuraklıktan dolayı aynı kabusla karşılaşabileceğimizi anlatan Zeynep Yöntem, şöyle konuştu: "Sıcak kuşağın kutuplara doğru kayması sonucu mevcut ekosistemler kendilerini yeni koşullara uydurmak durumunda kalacak, belki de birçok canlı türü yok olacak."
Yağış rejiminde değişikliğin görüldüğü yerler ile yağışın şiddetinde ve miktarında artış görülen yerlerde sel, çığ, kütle hareketleri gibi daha birçok doğal afetin sayısında ve şiddetinde büyük artış olacağına dikkat çeken Yöntem, "Uzun süreli yağış azlığı nedeniyle dünyanın birçok bölgesinde daha etkili kuraklık ve çölleşme gibi iklim kökenli doğal afetler yaşanacak. Türkiye'de kuraklık böyle devam ederse 2100 yılında Afrika gibi olacak. Deniz seviyesinde olabilecek yükselmeler nedeniyle, dünya nüfusunun büyük bir bölümünün yaşadığı alçak kıyı ovaları ile deltalar sular altında kalacak"