Kistik Fibrozis ve Moleküler-Genetik Yaklaşımlar
ÖZET
Kistik fibrozis, yaklaşık 1/25 taşıyıcı sıklığı ve 1/2000-3500 canlı doğum insidansı ile, beyaz ırkta otozomal resesif geçiş gösteren en yaygın ölümcül hastalıktır. Tüm sistemlerdeki egzokrin glandları etkiler. Temel bozukluk ter, tükürük, trakeobronşiyal ağaç, kalın barsak ve pankreas egzokrin glandlarından anormal sekresyonların oluşumudur. Önde gelen klinik belirtiler, kronik obstrüktif akciğer hastalığına ve pankreas yetersizliğine ait bulgulardır.
Kistik fibrozis hastaları için ortalama yaşam süresi 30-33 yıldır ve bazı hastalar seyrek olarak 40 ve 50 yıl yaşar. Ancak az sayıda hasta 50 yaşından fazla yaşayabilmiştir. Tekrarlayan pulmoner (Akciğer) infeksiyonlar ölümün en sık sebebidir.
Uzun süredir bilimsel çevrelerde, kistik fibrozis gibi somatik ve kalıtılmış hastalıklara genlerdeki nokta mutasyonların neden olduğu kabul edilmektedir. Kistik fibroziste, etkilenmiş dokulardan cDNA araştırması ve çapraz tür hibridizasyon tekniği ile kistik fibrozis geni (Cystic Fibrosis Transmembrane Conductance Regulator-CFTR-Gene) izole edilmiştir.
Kistik fibrozis hastaları için ortalama yaşam süresi 30-33 yıldır ve bazı hastalar seyrek olarak 40 ve 50 yıl yaşar. Ancak az sayıda hasta 50 yaşından fazla yaşayabilmiştir. Tekrarlayan pulmoner (Akciğer) infeksiyonlar ölümün en sık sebebidir.
Uzun süredir bilimsel çevrelerde, kistik fibrozis gibi somatik ve kalıtılmış hastalıklara genlerdeki nokta mutasyonların neden olduğu kabul edilmektedir. Kistik fibroziste, etkilenmiş dokulardan cDNA araştırması ve çapraz tür hibridizasyon tekniği ile kistik fibrozis geni (Cystic Fibrosis Transmembrane Conductance Regulator-CFTR-Gene) izole edilmiştir.
Kistik fibrozisli hastaların akciğer ve pankreas gibi dokularından bağlantı analizi ile elde edilen DNA daraltılarak, bu segmentteki genlerin ekspresyonuna bakılabilir. CFTR geninde 1000’in üzerinde mutasyon tanımlanmıştır. Bunlar, gen kodonunun yanlış okunmasına yol açan delesyon ve inversiyonlar kadar, missens ve nonsens nokta mutasyonlarını da kapsar. Bu mutasyonlar nadir olup, moleküler seviyede dikkati çeken heterojenite toplum araştırma programlarının planlanmasında önemli bir anlama sahiptir. Moleküler-genetik alanındaki umut verici araştırmalarla, hastalığın özgül tedavisine yönelik gen terapisi yöntemlerinin geliştirilmesine çalışılmaktadır.
Yorum