Fatih Altaylı, "İktidar Kanaltürk'e Maliye kanalıyla baskı uyguluyor. Basın özgürlüğü tehdit altında. Neden tek satır yazmıyorsun" diyen okur maillerine, bugünkü yazısında yanıt veriyor.
Denetim baskı aracı olmamalı
Okurlar mail yağmuruna tutmuş.
"İktidar Kanaltürk'e Maliye kanalıyla baskı uyguluyor. Basın özgürlüğü tehdit altında. Neden tek satır yazmıyorsun" diye...
Okurlar haklı. Düşündüklerimi yazmam gerek.
Kanaltürk, Tuncay Özkan ve arkadaşlarının kurduğu bir "gazeteciler ortak girişimi."
Ortak yapısında Tuncay Özkan'ın payı bildiğim kadarıyla çok küçük. Ancak Kanal'da eski dostum Özkan söz sahibi. Yani tepede o var.
Tuncay, bir yandan televizyonculuk yapıyor, diğer yandan ise "muhalefet liderliği."
Haliyle televizyonu da hayli muhalif.
Kanaltürk'teki haber programlarında söylenmeyen pek çok şey söyleniyor, iktidara hayli yükleniliyor ve bir yandan da Türkiye'de kendini "ulusalcı" olarak tanımlayan kesimin sözcülüğü yapılıyor.
İktidar da bu yayınlardan memnun olmadığı için Kanaltürk'ü "kuşatma altına" alıyor. Tuncay'ın daha önce televizyonu Murdoch'a satmak üzereyken, Ankara'dan birilerinin devreye girmesiyle bu satışın suya düştüğünü bizzat Tuncay Özkan'dan dinlemiştim.
Elbette ki, iktidar sahiplerinin ellerindeki gücü kullanarak "muhalif sesleri" susturmaya çalışması demokrasi ve özgürlükler açısından kabul edilemez bir durum.
Ve biliyoruz ki, Türkiye'de bir iktidar hangi işkolunda olursa olsun bir işadamını iş yapamaz hale getirebilir.
Ancak ortada bir başka gerçek daha var.
Biz gazeteciler, gazete sahipleri, yöneticileri hepimiz "hesap verebilir" durumda olmalıyız.
Ben Doğan Grubu'nda çalışırken Maliye denetçileriyle "kardeş" olmuştuk. Çünkü her gün sürekli denetim yaparlardı.
Şimdi Ciner Grubu'ndayım durum farklı değil. Sürekli denetleniyoruz. Öyle ki, Maliye mensuplarına, rahat çalışabilsinler diye binalarımızda oda veriyoruz.
Devletin başkalarından hesap sormasını talep eden bizler, hepimiz hesap verebilir olmak zorundayız.
Başkalarından hesap sorulmasını isterken, kendimizden hesap sorulmasından şikâyet edemeyiz.
Bu nedenle Kanaltürk'ün mali denetimden geçirilmesini normal buluyorum.
Ancak bu denetimin bir "baskı aracı" olarak kullanılması halinde, Tuncay dostuma ve Kanaltürk'e elimden gelen desteği vereceğimden kimsenin kuşkusu olmasın. </B>
Denetim baskı aracı olmamalı
Okurlar mail yağmuruna tutmuş.
"İktidar Kanaltürk'e Maliye kanalıyla baskı uyguluyor. Basın özgürlüğü tehdit altında. Neden tek satır yazmıyorsun" diye...
Okurlar haklı. Düşündüklerimi yazmam gerek.
Kanaltürk, Tuncay Özkan ve arkadaşlarının kurduğu bir "gazeteciler ortak girişimi."
Ortak yapısında Tuncay Özkan'ın payı bildiğim kadarıyla çok küçük. Ancak Kanal'da eski dostum Özkan söz sahibi. Yani tepede o var.
Tuncay, bir yandan televizyonculuk yapıyor, diğer yandan ise "muhalefet liderliği."
Haliyle televizyonu da hayli muhalif.
Kanaltürk'teki haber programlarında söylenmeyen pek çok şey söyleniyor, iktidara hayli yükleniliyor ve bir yandan da Türkiye'de kendini "ulusalcı" olarak tanımlayan kesimin sözcülüğü yapılıyor.
İktidar da bu yayınlardan memnun olmadığı için Kanaltürk'ü "kuşatma altına" alıyor. Tuncay'ın daha önce televizyonu Murdoch'a satmak üzereyken, Ankara'dan birilerinin devreye girmesiyle bu satışın suya düştüğünü bizzat Tuncay Özkan'dan dinlemiştim.
Elbette ki, iktidar sahiplerinin ellerindeki gücü kullanarak "muhalif sesleri" susturmaya çalışması demokrasi ve özgürlükler açısından kabul edilemez bir durum.
Ve biliyoruz ki, Türkiye'de bir iktidar hangi işkolunda olursa olsun bir işadamını iş yapamaz hale getirebilir.
Ancak ortada bir başka gerçek daha var.
Biz gazeteciler, gazete sahipleri, yöneticileri hepimiz "hesap verebilir" durumda olmalıyız.
Ben Doğan Grubu'nda çalışırken Maliye denetçileriyle "kardeş" olmuştuk. Çünkü her gün sürekli denetim yaparlardı.
Şimdi Ciner Grubu'ndayım durum farklı değil. Sürekli denetleniyoruz. Öyle ki, Maliye mensuplarına, rahat çalışabilsinler diye binalarımızda oda veriyoruz.
Devletin başkalarından hesap sormasını talep eden bizler, hepimiz hesap verebilir olmak zorundayız.
Başkalarından hesap sorulmasını isterken, kendimizden hesap sorulmasından şikâyet edemeyiz.
Bu nedenle Kanaltürk'ün mali denetimden geçirilmesini normal buluyorum.
Ancak bu denetimin bir "baskı aracı" olarak kullanılması halinde, Tuncay dostuma ve Kanaltürk'e elimden gelen desteği vereceğimden kimsenin kuşkusu olmasın. </B>
Yorum