Yazar : Prof. Dr. Zafer AYVAZ
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM), köylerimizin atıksu sorununu çözmek için bir proje başlattı. ‘Doğal Arıtma Projesi’ adı verilen bu projeyle, kanalizasyon inşaatı tamamlanmış bulunan köylerdeki atık sular bitkiler yardımıyla doğal olarak arıtılacak. Tamamen doğal malzeme kullanılarak yapılan ve hiçbir elektrikli alet gerektirmeyen bu tesislerin maliyeti, klasik arıtma yöntemlerine göre çok düşük. Genel Müdürlüğün makine ve işçilik imkanlarıyla kolaylıkla inşa edilebilen ve yapay sulak alan teknolojisine dayanan bu sistemin yatırım maliyeti, geleneksel arıtma yöntemlerine göre 40 kat, yıllık işletme maliyeti ise 60 kat daha ucuz. Ankara-Haymana-Dikilitaş ve İzmir-Torbalı-Korucuk köylerinde pilot uygulama olarak başlatılan bu projenin, Türkiye’deki 35116 köyden kanalizasyonu bitmiş olan 5208’inde uygulanması hedefleniyor. Suyu yeniden kazanarak, tarımsal sulamada kullanılabilecek hale getiren bu projenin tüm köylerde hayata geçirilmesi durumunda 546 milyon metreküp suyun geri kazanılacağı ve bu su hacminin bir Kemer Barajı veya 5 Kurtboğazı Barajı veya 12 Buldan Barajı, ya da 22 Çubuk (II) Barajı’nda tutulan suya eşdeğer olduğu hesaplanıyor.
Yapay sulak alan teknolojisi nedir?
Geçmişte sivri sinek yuvası bataklıklar olarak görülen ve kurutulmaya çalışılan doğal sulak alanların aslında yüksek arıtma kabiliyetinde olduklarının farkına varılmasıyla, bu sistemlerdeki işlemler bütününün ve bitki türlerinin modellenmesi yapılarak yapay sulak alanlar oluşturuldu. Bu sistemler, inşaatının basitliği, düşük maliyeti, işletmesinin uzmanlık gerektirmemesi, bakıma ihtiyaç göstermemesi ve yüksek arıtma kapasitesi gibi avantajlarıyla geleneksel arıtma yöntemleriyle rekabet edebilme şansı buldu. Doğadaki arıtma örnek alınarak geliştirilen bu projeye göre, hazırlanan sığ havuzların taban ve yan duvarları kil ile kaplanıyor. Bu havuzlar bitki köklerinin kolay gelişebileceği filtre malzemesi ile dolduruluyor ve yöreye uygun olarak seçilen sucul bitkilerin dikimi yapılıyor. Kendi kendini yenileyebilme özelliğinde olan bu sistemdeki bitkiler, filtre ortamı ve mikroorganizmalar yoluyla suyun arıtılmasını gerçekleştiriyor. Bu sistem, atık sulardaki organik maddeleri, ağır metalleri, toksik maddeleri, askıda katı maddeleri ve biyolojik unsurları arıtma özelliğine sahiptir. Bu teknolojide, suyu seven, sulak ortamda kendiliğinden yetişen saçak köklü bitkiler, sazlar ve kamışlar kullanılabiliyor. Cannas, Canna generalis, Sedges, Juncus ve Typhia doğal arıtma projesinde kullanılan sucul bitkilerden bazılarıdır. Kişi başına ihtiyaç duyulan havuz alan büyüklüğü, 0,5-5 m² arasındadır. 5000 kişilik bir yerleşim yeri için yapay sulak alan arıtma tesisinin ilk yatırım maliyetinin 7500 dolar, yıllık işletme maliyetinin ise 300 dolar olduğu belirtiliyor. Bu sistemle evsel atık sulardan BOI5, KOI ve bakteri giderilmesinde %80-99, askıda katı madde giderilmesinde %92-95, toplam azotta %30-80 ve fosforda %20-70 verim elde edilmiştir. KHGM, uygun arazi bulunması halinde, bu tesisleri 1000 köyde inşa etmeyi hedeflemektedir. Ankara ve İzmir’de faaliyete geçen tesislere, bu yıl Adana, Mersin, Karaman. Manisa, Isparta ve Tekirdağ’a bağlı köylerdeki yeni tesislerin eklenmesi beklenmektedir. Bu sistemle ilgili olarak KHGM’nin 10 Bölge ve 81 il Müdürlüğünde proje ve inşaat çalışmaları yapılmakta, 11 Araştırma Enstitüsü’nde ise atık su analizleri ve bitki hazırlama çalışmaları yürütülmektedir. Şimdiye kadar yol, köprü, içme suyu gibi hizmetlerin birinci önceliğe sahip olduğu kırsal alanda, bu projenin yaygınlaşmasıyla artık atık suların arıtılması da öncelikler sıralamasında ön sıralarda yer almaya başlayacak. Bu da, AB yolundaki ülkemizin sadece kentleriyle değil köyleriyle de bu topluluğa hazır hale gelmesinin yolunu açacak. Bu projeyle ilgili olarak KHGM’nin;
http://www.khgm.gov.tr/aritma_prj.htm adresindeki web sitesinden bilgi alınabilir.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM), köylerimizin atıksu sorununu çözmek için bir proje başlattı. ‘Doğal Arıtma Projesi’ adı verilen bu projeyle, kanalizasyon inşaatı tamamlanmış bulunan köylerdeki atık sular bitkiler yardımıyla doğal olarak arıtılacak. Tamamen doğal malzeme kullanılarak yapılan ve hiçbir elektrikli alet gerektirmeyen bu tesislerin maliyeti, klasik arıtma yöntemlerine göre çok düşük. Genel Müdürlüğün makine ve işçilik imkanlarıyla kolaylıkla inşa edilebilen ve yapay sulak alan teknolojisine dayanan bu sistemin yatırım maliyeti, geleneksel arıtma yöntemlerine göre 40 kat, yıllık işletme maliyeti ise 60 kat daha ucuz. Ankara-Haymana-Dikilitaş ve İzmir-Torbalı-Korucuk köylerinde pilot uygulama olarak başlatılan bu projenin, Türkiye’deki 35116 köyden kanalizasyonu bitmiş olan 5208’inde uygulanması hedefleniyor. Suyu yeniden kazanarak, tarımsal sulamada kullanılabilecek hale getiren bu projenin tüm köylerde hayata geçirilmesi durumunda 546 milyon metreküp suyun geri kazanılacağı ve bu su hacminin bir Kemer Barajı veya 5 Kurtboğazı Barajı veya 12 Buldan Barajı, ya da 22 Çubuk (II) Barajı’nda tutulan suya eşdeğer olduğu hesaplanıyor.
Yapay sulak alan teknolojisi nedir?
Geçmişte sivri sinek yuvası bataklıklar olarak görülen ve kurutulmaya çalışılan doğal sulak alanların aslında yüksek arıtma kabiliyetinde olduklarının farkına varılmasıyla, bu sistemlerdeki işlemler bütününün ve bitki türlerinin modellenmesi yapılarak yapay sulak alanlar oluşturuldu. Bu sistemler, inşaatının basitliği, düşük maliyeti, işletmesinin uzmanlık gerektirmemesi, bakıma ihtiyaç göstermemesi ve yüksek arıtma kapasitesi gibi avantajlarıyla geleneksel arıtma yöntemleriyle rekabet edebilme şansı buldu. Doğadaki arıtma örnek alınarak geliştirilen bu projeye göre, hazırlanan sığ havuzların taban ve yan duvarları kil ile kaplanıyor. Bu havuzlar bitki köklerinin kolay gelişebileceği filtre malzemesi ile dolduruluyor ve yöreye uygun olarak seçilen sucul bitkilerin dikimi yapılıyor. Kendi kendini yenileyebilme özelliğinde olan bu sistemdeki bitkiler, filtre ortamı ve mikroorganizmalar yoluyla suyun arıtılmasını gerçekleştiriyor. Bu sistem, atık sulardaki organik maddeleri, ağır metalleri, toksik maddeleri, askıda katı maddeleri ve biyolojik unsurları arıtma özelliğine sahiptir. Bu teknolojide, suyu seven, sulak ortamda kendiliğinden yetişen saçak köklü bitkiler, sazlar ve kamışlar kullanılabiliyor. Cannas, Canna generalis, Sedges, Juncus ve Typhia doğal arıtma projesinde kullanılan sucul bitkilerden bazılarıdır. Kişi başına ihtiyaç duyulan havuz alan büyüklüğü, 0,5-5 m² arasındadır. 5000 kişilik bir yerleşim yeri için yapay sulak alan arıtma tesisinin ilk yatırım maliyetinin 7500 dolar, yıllık işletme maliyetinin ise 300 dolar olduğu belirtiliyor. Bu sistemle evsel atık sulardan BOI5, KOI ve bakteri giderilmesinde %80-99, askıda katı madde giderilmesinde %92-95, toplam azotta %30-80 ve fosforda %20-70 verim elde edilmiştir. KHGM, uygun arazi bulunması halinde, bu tesisleri 1000 köyde inşa etmeyi hedeflemektedir. Ankara ve İzmir’de faaliyete geçen tesislere, bu yıl Adana, Mersin, Karaman. Manisa, Isparta ve Tekirdağ’a bağlı köylerdeki yeni tesislerin eklenmesi beklenmektedir. Bu sistemle ilgili olarak KHGM’nin 10 Bölge ve 81 il Müdürlüğünde proje ve inşaat çalışmaları yapılmakta, 11 Araştırma Enstitüsü’nde ise atık su analizleri ve bitki hazırlama çalışmaları yürütülmektedir. Şimdiye kadar yol, köprü, içme suyu gibi hizmetlerin birinci önceliğe sahip olduğu kırsal alanda, bu projenin yaygınlaşmasıyla artık atık suların arıtılması da öncelikler sıralamasında ön sıralarda yer almaya başlayacak. Bu da, AB yolundaki ülkemizin sadece kentleriyle değil köyleriyle de bu topluluğa hazır hale gelmesinin yolunu açacak. Bu projeyle ilgili olarak KHGM’nin;
http://www.khgm.gov.tr/aritma_prj.htm adresindeki web sitesinden bilgi alınabilir.
Yorum