Türkiye'nin Uydu Tarihi...

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • PowerVu
    Member

    • 12-04-2004
    • 2540

    Türkiye'nin Uydu Tarihi...

    Uydular konusunda dünyadaki gelişmeler bizi de derinden etkiliyor. O zamanlar bizim tüm haberleşmeden sorumlu tek kamu tekelimiz olan PTT 'ye de bu konuda birşeyler yapması görevi veriliyor, ve bunun üzerine PTT içinde 1968 yılında "Peyk Telekomünikasyon Grup Başmühendisliği" kuruluyor. Böylece INTELSAT'a resmen katılmaya da karar veriyoruz. 20 Ağustos 1964'de 11 ülkeyle kurulan bu organizasyona Türkiye dördüncü yılında katılmış oluyor. Halen Türkiye %1.643509'luk bir pay ile INTELSAT'daki 15. ülke durumunda. Kuruluşunun 33.'ncü yılında (1997 Mart) Özbekistan'ın katılmasıyla teşkilata üye ülke sayısı 141'e ulaşmış. INTELSAT hala dünyanın en büyük uydu haberleşme kuruluşu. Üye olanlar ve olmayanlar da dahil dünyanın bilinen her ülkesi ve topluluğu bu teşkilatın bir kısım servislerinden yararlanıyor. İlk başlarda türkiyede hiç bir yer istasyonu yokmuş. Ama o yıllarda Yugoslavya ve İran'ın yer istasyonlarından yararlanarak ABD ile telefon bağlantısı kurabiliyoruz. 1970'lerde Türkiyede bir yer istasyonu kurulma çalışmalarına başlanıyor. Nihayet 1976 'de ihale açılıyor, ihale 1977'de sonuçlanıyor, kurulması 1979 yılında bitiriliyor. AKA-1 (Ankara 1) 23 nisan 1979 ingiltere ile 11 telefon kanalı kurularak servise veriliyor. 1977 'de 17 ülkenin katılımıyla kurulan EUTELSAT a biz de 1985 yılında katılıyoruz. Hisse oranımız 0.47 dolayında. Eutelsat 2 ile çalışan AKA-2 yer istasyonu 3 kasım 1985 tarihinde hizmete giriyor. Halen EUTELSAT'ın 47 üyesi var. 1979 yılında gemicilik ve deniz emniyetinin sağlanması amacıyla 26 üye ülkenin katılımıyla 1979 yılında INMARSAT oluşturulmuş ve 1982 yılında Marisat uyduları üzerinden çalışan ilk uydu kıyı yer istasyonu servise verilmiş halen 81 üye ülke bulunuyor. Türkiye 16 kasım 1989 yılında INMARSAT'a da üye olmuş. Halen teşkilattaki yatırım hissesi %0.26250
    80'lerin ikinci yarısında Özal devri geliyor, devletimiz uydular sahibi olma, işletmecisi olma kararını veriyor, ve ilk olarak 1989 yılında anahtar teslimi proje ihalesine çıkılıyor. Fransız Aerospatiale ile 21.12.1990 tarihinde $315 milyon ABD doları bedelli Türk Milli Haberleşme Uyduları Sistemi Sözleşmesi imzalanıyor. Rahmetli Özal'ın "İcraatın İçinden" programında kalemini gözümüzün içine doğru sokarak "bu işten çok kazanacağız" dediğini "önümüzdeki 10 yıl içinde de en az bir milyar dolardan fazla gelir getireceğini" söylediğini hatırlıyorum. Türkiye kabuklarını kıracak, büyük bir transformasyon yaşayacaktı, ve artık dünya toplumları içinde hak ettiği konuma gelecekti. Balkanlardan Çin seddine bir çok ülkenin yayınlarını bizim uydularımızdan yapmak isteyeceği konuşuluyordu, ve yatırılanın üç katını on yıl içinde geri toplayabilmek gerçekten hoş olurdu. Aynı dönemde böyle çok fazla yatırımlar yapıldı. Uçak fabrikası, oto yollar, digital santralar, v.s. Sonunda uydu da yapıldı bitti. Fırlatılacak... Bakanımız Kourou'ya gidiyor. Ama talihsizlik.., Türksat 1A uydusu, Ariane -4 fırlatıcı roketinin üçüncü katındaki arıza nedeniyle kaybediliyor (24 Ocak 1994). Bakanımız teminat veriyor, "kayıp nedeniyle bir tek dolar fazladan cebimizden çıkmayacak". O sırada bilmediğimiz şey sigorta maliyetlerinin neredeyse uydu kadar olduğu, dolayısıyla çok yüksek olan kaza oranına rağmen hem sigortacı, hem üretici, hem de fırlatıcı firmaların sürekli kazanabildikleri.
    Zaten o sırada üretilmekte olan ikinci uydunun bitirilmesi hızlandırılıyor ve TURKSAT 1B uydusu 42 derece doğu konumuna 11 Ağustos 1994 tarihinde yerleştiriliyor. 10 ekim 1994 tarihinde hizmete giriyor. Ağustos 1996'da Türksat 1C uydusu ile yer(31.3 Doğu) değiştiriyor. Bu uydunun Türkiye, Orta Avrupa ve Orta Asya olmak üzere 3 tür hüzmesi var. Üç hüzmenin EIRP değerleri sırasıyla 56, 58.5, ve 56.5 dBW. Türksat1B uydusunun Ku bantta çalışan 10 tanesi 36MHz, 6 tanesi 72 MHz genişliğinde toplam 16 transponderi bulunuyor. 31.3 konumunda çalıştırılmaya başlandıktan sonra bir ara yurtiçi ve yurtdışı IBS telefon kanalları, 22si digital, 1'i analog olmak üzere 23 TV kanalı, 7 adet digital yayında radyo bulunmaktaydı. Halen uyduda hiçbir TV ve radyo yayını yok. Sadece bir tek internet (Barracuda) yayını ile bazı aktarma yayınları görünüyor. .
    TURKSAT1B uydusunun tesliminin hemen ardından sözleşmenin sigorta maddelerine uygun olarak Aerospatiale bize yeni bir uydu yapmaya başlıyor. TÜRKSAT1C uydusu 10 temmuz 1996 yılında fırlatılıp 31.3 doğu konumuna yerleştiriliyor, yörünge testleri yapılıyor. Sonra Türksat 1C ile 1B (17 gün sürüyor) yer değiştirip 1C uydusu 42 derece, 1B ise 31.3 doğu yörüngesinde hizmet vermeye başlıyorlar. Türksat 1C uydusunda 1B'deki 3 kapsama alanı yerine daha geniş iki kapsama alanı var. Türkiye ve Avrupa ile Türkiye ve Orta asya arasında doğrudan bağlantı kurabilmek amacıyla Batı bölümünde Türkiye ve doğu bölümünde ise Türkiye ve Orta asyayı kapsamak üzere tasarlanmış. Uyduda 2003 başı itibariyle halen 39 digital TV, 12 analog TV, 17 digital radyo, ve 28 analog radyo yayını var.
    Birinci nesil çok başarılı oldu diye %51 Türk Telekom, %49 Aerospatiale olmak üzere Monaco'da EURASIASAT kuruluyor. Türk Telekom Genel Müdürü aynı zamanda bu şirketin de yönetim kurulu başkanıdır. 1999 yılı sonlarında uydu fırlatılması planlanıyor. Bu şirket ikinci nesil Türksat 2A (Eurasiasat) uydusunun yaptırılmasına 1998 başı itibariyle başlıyor. Nitekim 1999 sonunda 2000 yılı başında uydumuz fırlatılmaya çoktan hazır, uydunun kiracıları da sözleşme yapmışlar hazır beklemektedirler. Ancak o sırada Türk Telekom 'un özelleştirilmesi gündemde, bakanlık ise buna karşıdır. Anlaşılamaz nedenlere ve teknik gerekçeler ileri sürülerek uydunun fırlatılması altı aydan fazla geciktirilir. Sonunda TT satılamaz, uydu da fırlatılır ve 1 şubat 2001 yılında faaliyete başlar, ancak bu defa krizler başlamış, kiracı bulmak güçleşmiştir. Türksat2A (EURASIASAT-1) uydusu Alcatel Space'in üretiği 3 eksen stabilizeli bu uydu SpaceBus 3000B3 platformuna ve 32 adet yüksek güçlü Ku bandı transpondere sahip. "Avrupa'da bu güne kadar üretilmiş en güçlü uydu" sloganıyla pazarlaması yapılıyordu. Avrupa'yı asyaya bağlayan en önemli haberleşme ortamı olacağı 260 milyon dolara malolduğu, 15 yılda 1 milyar dolar gelir getireceği beklendiği söyleniyordu. Uydunun ayak izleriAvrupa Türkiye, ve Avrupa Orta Asya olan iki sabit hüzmesi ile iki ayarlanabilir hüzmesi var. Şirket merkezinin Monaco'da olması, ikincil yer kontrol istasyonunun Alcatel tesisleri içinde olması yabancı müşterilerimizin de epey olacağı kabulüne dayalı idi. Uydu ancak ikinci yılından sonra belirli bir doluluk oranı yakalayabildi. Halen 42 digital TV, 4 analog TV, 16 digital radyo ve 3 analog radyo yayını görünüyor. Ancak uydunun kurulu kapasitesi gözönüne alındığında daha birkaç ******** ile birkaç Star platformu sığabilir görünüyor. Yabancı müşteriler ise hala pek görünürde yoklar.

    2000 yılının aralık ayında TT Genel müdürünün yaptığı bir basın toplantısında "bir amerikan şirketiyle uydular satın almak üzere" sözleşme yapıldığını söylediği basında yer almıştı. Uydular Leasing(finansal kiralama) ile alınacak ve, ilki olan ANATOLIA-1 uydusu hemen 50 derece doğu konumuna yerleştirilecekti. Müdür "Bu iletişim çağında türkiyenin telekom gereksinimlerinin arttığını" söyledi "Uydu filolarımız olsun istiyoruz" dedi. Kendisinin yönetim kurulu başkanı olduğu Eurasiasat uydusu yerde beklettirilmekte iken bu iş bana bir muamma gibi gelmişti. Ancak, konuyu bilenler buradaki esas amacın Türkiye'nin 50derece doğu daki yerini gelecek uydular için korumak olduğunu, eğer belirli tarihe kadar o pozisyona bir uydu yerleştirilemez ise slotun türkiyenin elinden çıkacağını söylediler. (Yani bu bir milli dava imiş)
    ANATOLIA-1 yapılan uydu aslında hayatına Endonezya'nın Palapa C1 uydusu olarak başlamıştı. Boeing tarafından inşa edilen 601 serisi bir uydu. İlk olarak 31 ocak 1996 'da bir Atlas 2AS booster roketinin ucunda Fransız Guyana'sındaki Kourou'dan fırlatılarak 150ºDoğu konumuna yerleştiriliyor. (Palapa endonezcede "emeğin meyvası" demek). Ancak maalesef bu uydular uzayda pek fazla verimli olamamışlar. Üç tanesi hemen elektriksel arızalarla kaybedilmişler. Diğer birçoğu da kısmen arızalı olmuş. 24 kasım 1998'de, yani fırlatılışından üç yıl geçmeden Palapa C1 de elektriksel problemlerle karşılaşmış. Ancak arıza diğerlerinden biraz farklı. Akü şarj kontrol devresinde. O nedenle dünyanın güneşin hizasından geçtiği eklips zamanlarında aküler şarj olamadığından kesin güç kesilmesi oluyor. (Sağlam uyduda ise güneş enerjisi yok iken birkaç günlüğüne aküler sistemi idare edebiliyorlar) Yani sadece senede iki defa, altı ayda bir, iki gün transponderlerin yayını kesilmek zorunda. Uydunun bunun dışında tüm fonksiyonları mükemmel. Uydu bu arızası nedeniyle endonezyalı kullanıcısı tarafından sigortaya "kullanılamaz" olarak deklare ediliyor. Endonezyanın adaları arasında haberleşme bağlantısını yürüttüğü üç yıldan sonra faaliyet dışı kalıp, sigorta tarafından parası ödeniyor. Uydu sigorta şirketinin malı oluyor. Ocak 1999 yılında Hughes Global Services uyduyu satın alıyor, ve adını HGS3 yapıyor. Kullanılabilir duruma getirmeye çalışıyor. Ancak uydu tamirden sonra da senede 88 günün gece 11'den 2 ya kadar olan 3 saatlik dönemlerinde yeterli enerji bulamaz durumda. Yine de toplam sürenin %96'sında verimli ve tüm transponderleri tam faal.




    Anatolia - 1 'in yörüngedeki temsili resmi

    Adı türkçeye benzeyen Kalitel, isimli Amerikada kayıtlı bir şirket devreye giriyor, Aralık 2000'de HGS 3 uydusunu Hughes'den leasing'le alıp, leasing'le TürkTelekom'a satıyor. (Benim araştırmama göre Kalitel isimli telekom şirketi zaten o sıralarda kuruluyor ve bu güne kadar da bu uyduyu alıp TT'a satma dışında hiçbir faaliyeti yok). Uydu Hughes tarafından adı Anatolia 1 yapılıp 50º Doğu konumuna yerleştirilip bırakılıyor. 12 Şubat 2001 'de faaliyete giriyor. Faaliyet denince, bir ara Rustavi diye bir kanal göründü, belki bazı aktarmalar oldu, ama genel anlamda 50 derecede iken bu uydunun bir faaliyeti olduğu söylenemez. Ağustos 2002 tarihine gelindiğinde ise leasing süresinin bittiği, türkiyenin bu uyduya artık gereksinimi olmadığı deklare ediliyor. Uyduya Pakistan talip oluyor. Pakistan'ın da Nisan 2003 tarihine kadar işgal etmesi gereken bir 38'derece slotu var(eğer oraya bir uydu yerleştiremez ise elinden çıkacak). Aslında Pakistan daha önce ihmal edip kendisine tahsis edilmiş olan 4 slotu kaybetmiş durumda. Bu slot kendisine kalan sonuncu slot. O yüzden vakitlice eski ANATOLIA-1 uydusunu alıp adını PAKSAT 1 olarak değiştirtip 38 derece doğu slotuna yerleştirtiyor. Pakistan bu uyduyu 5 yıllığına leasingle tutmuş. 5 yıl dolmadan PAKSAT-2 yi yapıp yerine koymak niyetinde olduğu söyleniyor. Uydunun şu andaki durumda hepsi faal 30 C bandı transponderi (artı 8 yedek), 6 Ku bandı(10950-14490) transponderi bulunuyor. Ku transponderlerin 4'ü normal bant, ikisi üst bantta çalışıyor. Bant genişliği 72MHz, gücü 50 dBW (10990 / 11150 / 11490 / 11650 Mhz frekanslarına hemen yayın koyulabilir)
    Bu arada çok şaşırtıcı bir konu da NEWSAT uydusu. Türkiyenin olan 42.5 derece doğudaki slota bir özel amerikan şirketi(yeni kurulmuş) yine eski bir PALAPA uydusunu alıp adını NEWSAT yapmış ve getirip yerleştirmiş, orada uydu işletmeciliğine başlamış. Hemen SatTelecom ve ISkySat isimlerinde iki internet servis sağlayıcı müşteriyi de bulup koymuş. Burada bizim değerlendiremediğimiz bir pazar bir kapasite mi var Yani biz onca senedir transponderlerimize kiracı bulmak için uğraşıyoruz.. Bu durumda 42 Derece slotu türkiyenindir demek ne ifade ediyor ola ki? Bilen söylesin...
    Şu anda Türksat 1B uydusunun atıl kapasitesinin küçük bir kısmının da (X bandında) silahlı kuvvetler ihtiyacı olarak değerlendiğini duymuştum, ancak askeri istihbarat ihtiyaçlarımızın bununla bitmediği aşikar. Birkaç yıldan beri süren bir Casus Uydu projesi var. Bu proje için son açılan ihaleyi Ağustos 2000'de türkiyede de tesisleri olan Fransız Alcatel firması 250 Milyon ABD dolarıyla kazanmıştı. İhale Isys tasarımına dayalı yüksek çözünürlüklü görüntüleme cihazlarına ve Proteus küçük uydu bus'una sahip iki gözlem uydusunun inşasını kapsıyordu. Ancak hemen sonra "Ermeni Soykırım yasa tasarısı" gibi bir konu nedeniyle Fransa hükümeti ile sürtüşme yaşandı ve fransaya verilen ihaleler(başta Alcatel olmak üzere) askıya alındı. Bu arada 2002 yazında ABD ile 1.5 milyar dolarlık bir casus uçak (AWACS) sözleşmesi imzalandı.
    Askeri görüntüleme ve haber alma ihtiyaçları kapsamında İsrail ile yapılan askeri anlaşmalar çerçevesinde İsrail'in keşif uydusu Ofeq-3 ile Suriye'nin kuzey kısımlarından Kıbrıs'a kadar çeşitli bölgelere ilişkin görüntü bilgilerini alabildiğimiz kabul ediliyor. Ancak israil'n 2000 aralığında başarıyla yerleştirilen EROS-A1 ticari uydusu 2m piksel çözünürlüğüne sahip. Bunlar da ticari olarak temin edilebilir.
    Çeşitli kamu kurumlarının ayrıca bir Milli Uzay Ajansı kurulması, türkiyede uydular yapılması v.s niyet ve gayretleri var. Tübitak'ın Bilten araştırma enstitüsünün yapmak istediği uydu için gereken teknik bilgi ve eğitimi verecek şirket olarak da ingiltere'den Surrey Satellite Technology Ltd. (SSTL) seçilmiş durumda. Bu şirket daha önce Kore, Portekiz, Şili, Tayland, Malezya ve Çin ile benzer işbirliklerini başarıyla gerçekleştirmiş ve, eğitim vererek ürettiği uzaktan algılama kapasitesi olan 5-6 tane mikro uydu uzaya yerleştirilmiş. BiltenSAT anlaşması 14 milyon dolar. Bu uydu güneş yörüngeli 650km yüksekliğe yerleştirilecek, taşıyacağı CCD kameralar da 12m piksel çözünürlükte pan görüntü algılama yeteneğine sahip olacaktı. Multispektral çözünürlük 26m. 2MBps hızla S-bandından gönderecekti. Ayrıca türk tasarım ve üretimi bir bilimsel yükü taşıma kapasitesi de olacaktı.
    Üniversiteler, araştırma kuruluşları ve sivil kamu kuruluşlarının orta çözünürlüklü Landsat, SPOT, IRS, ERS ve Radarsat görüntülerine gereksinimleri sürekli artmaktadır. Haritacılık, Bitki, ziraat verim çalışmaları, kıyı şeridi gözlemesi, v.s...Daha önce bu görüntüler yabancı kaynaklar veya onların yerli temsilcileri üzerinden temin edilmekteydi. 1997 yılının ocak ayında küçük bir yer istasyonu amerikan SMARTech şirketinden(anahtar teslimi) alındı. Gebze'ye kuruldu. Halen Tübitak'ın Marmara Araştırma Merkezi(MAM) 'a ait olan Uzaktan algılama ve Sayısal görüntüleme Laboratuarı(UZALGIL) tarafından işletilmektedir. Bu tesis esas olarak NOAA uydularından düşük çözünürlüklü AVHRR görüntüleri almakta kulanılmaktadır.
    Istnbul Teknik Üniversitesinin Maslak kampüsünde inşası kısa süre önce bitirilen 13m çaplı çanağa sahip yer istasyonu Elektrik Elektronik mühendisliği fakültesine ait. Datron Advanced Technologies tarafından 10 milyon dolardan fazla maliyetle yapılmış. Ancak istasyonun işletme giderleri ve çeşitli (Landsat, SPOT, IRS, ERS ve Radarsat) sivil uydulardan veri alabilmesi için gereken lisans ücretlerinin yüksekliği fakülteyi batırma noktasına getirmiş.




    11 eylülden 20 gün sonra hala dumanlar tüten Manhattan'ın ticari IKONOS uydusundan çekilen bir görüntüsü



    Halen bir diğer büyük yer istasyonu da Gölbaşında(Ankara), bir ABD'li görüntüleme şirketinin yan kuruluşu Space Imaging Eurasia tarafından E-Systems şirketi için yapılıyor. Bu şirket Lockheed Martin ile birlikte Space Imaging şirketinin önemli ortağı. Bitince istasyonun sahibi ve işleticisi olacak olan türk şirketi Inta Uzay Sistemleri. Şirket %51 Çukurova ile %49 Uydusan şirketlerinin. İstasyonun niye kurulduğu biraz tartışmalı, çünkü Orta, Güney ve Doğu avrupa ile Yakın ve Orta Doğu bölgeleri halen Atina'da bulunan Space Imaging Europe (SIE) tarafından kapsanıyor. Orta Doğunun geri kalanı için de Dubai'de kurulu Space Imaging Middle East (SIME ) var. Esasen bu iki istasyonun kapsama alanları birbiriyle fazlasıyla çakışma içinde. O nedenle Türkiye'de kurulu üçüncü bir istasyona hiç gerek olmadığı düşünülüyor. Öte yandan Orta Doğu bölgesindeki IKONOS yüksek çözünürlüklü görüntü satışlarının en büyük kısmının savunma ve istihbarat birimlerine yapıldığı biliniyor. Çeşitli yorumcular türk savunma yetkililerinin IKONOS uydusundan görüntü alma işinin bir Yunan teşkilatının kontrolunda olmasını istemediklerini, o nedenle bu yer istasyonunun Ankara'da kurulmasının esas nedeninin Türk Silahlı Kuvvetlerinin isteği olduğu görüşünde birleşiyorlar.

    Not:uydutvhaber.com'dan alıntıdır.Sadece bilgiyi paylaşmak için verilmiştir.PowerVu


    BİLİM BİR OKYANUS OLSA BİZ O OKYANUSUN KENARINDA ÇAKIL TAŞLARI İLE OYNAYAN ÇOCUKLAR GİBİYİZ
İşlem Yapılıyor