Kıskandım
Transferler iki sebepten yapılır. Birincisi; takımın bir eksiğini kapatmak. İkincisi; seyirciyi harekete geçirmek. Carlos iki şarta da uyuyor 7 seneden beri tribünde maç seyretmedim. Roberto Carlos'u seyretmek için maça gitme arzusu belirdi içimde. Bu adama televizyondan doyulmaz... İstatistiklerine, başarılarına bakarsan Carlos gibi bir adam bulunmaz. Ama tekniğine, klasına bakarsan Hagi, Türkiye'ye gelmiş en iyi oyuncu
Fenerbahçe, bir süredir gündeminde olan Roberto Carlos'u renklerine katmasını bildi. Sarı- lacivertli ekip açısından baktığınızda Roberto Carlos doğru bir transfer mi?
Benim gibi bir Galatasaraylı "Kıskandım" diyorsa fazla bir yoruma gerek yok. Çok iyi bir transfer. Yani burun kıvırmak isteyenler bir sürü laf söyleyebilir. 'Brezilya Milli Takımı'na çağrılmıyor, Real Madrid'ten pasaportu verildi, kendisine takım bulması istendi' vs. vs. ama bir hatırlayın Popescu, Hagi ve Taffarel, Türkiye'ye geldikleri zaman bitmişlerdi. Futbolu fiilen bırakıp gelmişlerdi. Roberto Carlos için 'bitti' diye bir laf yok. Popescu, Hagi ve Taffarel burada yeni bir doğuş yaşadılar. Aradıkları motivasyonu burada buldular. Aynı şey Roberto Carlos için de geçerli olabilir. O da Türkiye'de yeni bir doğuş yaşayabilir.
DURAN TOP BÜYÜCÜSÜ
Ama yaşayıp yaşamaması önemli değil. Transferleri iki sebepten dolayı yaparsın. Yatırım için yapılan transferleri katmıyorum buna, o ayrı bir şey... O ticari bir iş. Gençtir, bilmem nedir, alır, yetiştirirsin, satarsın... Bunun örneği başarılabilseydi Ribery'di. 3 otuz paraya aldılar, 25 milyon dolarla satacaklardı, satamadılar çünkü Galatasaray'da tüccar kafalı yönetici yok. Ama en büyük örnek oydu. Asıl sebep; birincisi, mantıklı olanı, takımın bir gediğini, eksiğini gidermek. Bir yerde bir boşluk varsa oraya bir adam alırsın. Paran ne kadar yetiyorsa ona göre alırsın. Çok paran varsa dünyanın en iyisini alırsın. İkinci sebep; seyirciyi harekete geçirmek. Toplumun ilgisini çekmek. Şimdi Roberto Carlos, Fenerbahçe'de ikisine de cevap verebilecek bir transfer. Fenerbahçe'nin oldum olası kanatta oynayacak adamı yok. Bırak sol beki... Sağ beki yok, sol beki yok, sağ açığı, sol açığı yok. Şimdi birden bire Fenerbahçe, bir sol bek ve sol açık kazandı. Aynı adamla... Ve bir duran top büyücüsü kazandı. Topa müthiş vurabilen... Yani Fenerbahçe'de dolduracağı yer bomboştu zaten. İki; Roberto Carlos'un öyle bir ismi var ki, Fenerbahçe bu transfere harcanan parayı, daha sezon açılmadan, formasını satarak çıkarabilir. Fenerbahçe bu organizasyonu yapıyor da... Beceriyor ve başarıyor. Burada da Galatasaray'ın çok önündeler. Galatasaray, Süper Kupa'yı kazandı, 5 kuruş kazanmadı; Fenerbahçe, Roberto Carlos'un parasını bedavaya getirecek organizasyona, kafaya, beyine sahip... 7 seneden beri ben tribünde maç seyretmedim. Roberto Carlos'u seyretmek için maça gitme arzusu belirdi içimde. Bu adama televizyondan doyamazsın, orada seyretmek lazım. İşte bu... Daha ne bekleyeceksin bir transferden...
_Roberto Carlos'un Türkiye'ye gelen en kariyerli oyuncu olduğu şeklinde yorumlar yapılıyor. Bu yorumlara katılıyor musunuz?
Tabii futbolun istatistiklerine bakarsan, Brezilya ile dünya şampiyonlukları, Real Madrid'le Avrupa şampiyonluklarına bakarsan, hakikaten Roberto Carlos kadar çok şampiyonluk yaşamış bir adam bulmak mümkün değil. Ama futbolun tekniğine, klasına bakarsan, Hagi, Türkiye'ye gelmiş geçmiş en iyi oyuncu. Hagi, Türkiye'ye geldiğinde FIFA'nın yaptığı araştırmada dünyanın en büyük üç 10 numarasından biri seçilmişti ve o sırada diğer ikisi Platini ve Pele futbolu bırakmışlardı. Yani Hagi, oynayan en iyi 10 numaraydı, Türkiye'ye geldiğinde ve öyle olduğunu da gösterdi Galatasaray'da. Galatasaray, Türk kulüp tarihinin en büyük zaferini kazanırken, beyni, amirali Hagi'ydi.
RAHATSIZLIK YARATMAZ
_Futbolcuların aldığı ücretler, zaman zaman saha içine doğru orantılı olarak yansır. Roberto Carlos'un da 6 milyon euro gibi uçuk bir ücret alacağından bahsediliyor. Bu ücret, takım içinde bir sorun yaratır mı?
Sadece futbolda değil, her meslekte bu vardır. Senden aşağı yukarı pek farkı olmayan bir adamın, senin 2-3 misli fazla para aldığını bilirsen, rahatsız olursun. Ama bilirsen ki o adamın gelişi ile sen de daha fazla para kazanmaya başlayacaksın, daha çok maç kazanacaksın, daha çok galibiyet primi alacaksın, daha çok Avrupa primi alacaksın; bu adamın hakikaten senden, futbol olarak da, şöhret olarak da çok iyi olduğunu bilirsen o para seni rahatsız etmez. Aksine mutlu olursun. 'Bu sene biz daha iyi olacağız' demek 'Daha fazla para kazanacağız' demek. Şimdi şöyle bir örnek vereyim: Bugün Sabah'ın trajı belli, reklam geliri de belli. Öyle bir adamı alıyorlar ki gazeteye, yazar olarak, tirajı katlıyor; trajı katladığı için dolayısıyla reklam gelirini de katlıyor. Bu şu demek, benim maaşım da katlanacak. Benim maaşımı katlayacak bir adam Sabah'a niye gelir, nasıl gelir, hiç beni alakadar etmez. İster transfer ücretiyle gelsin, ister benim üç mislim maaş alsın gelsin, banane... Benim yaşantım düzelecek, benim gazetem iki misli duruma gelecek... Böyle biri gelsin tabii ki... Ama rastgale birini alıyor patron, 'arkadaşı' diye. Benim iki mislim maaş veriyor. Adam da gazeteye fazla bir şey katmıyor. O zaman yani... Herkes der. Olay bu...
ALEX DE KABUL EDER
_Roberto Carlos da pek kabul edilmeyecek birisi değil zaten... Roberto Carlos'u kabul etmeyecek bir adam Fenerbahçe kadrosunda var mı?
Alex dahil... En iyisi Alex değil mi, Brezilyalı değil mi? Alex 'Bu adam benden niye fazla para alıyor. Ben bu takımı şampiyon yaptım' falan filan diyebilir mi? 3 senedir Fenerbahçe'de oynuyor. 'Alex'i gideyim, seyredeyim' diye bir his duymadım hiç. Ama Roberto Carlos'un imzası atılır atılmaz, 'Gidip bunu görmem lazım' dedim kendi kendime...
Hıncal Ulucun bugünkü köşe yazısıdır......
Yorum