10 Temmuz, 2007 11:15:00 (TSİ)
ODTÜ'lü bilimadamlarının da dahil olduğu araştırma grubu, insan gözünün en dış katmanı olan korneayı laboratuvar ortamında geliştirmek için çalışıyor.
Sağlıklı göz dokusundan alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılıp göze nakledilerek kornea dokusu elde edilmesini sağlayacak Kornea Mühendisliği projesi üzerinde çalışan araştırmacılar, yapay korneanın yakında hayvanlar üzerinde deneneceğini ve 7 yıl içinde de insanlar üzerinde uygulanabileceğini belirtiyor.
Projenin başarıyla tamamlanması halinde yılda ortalama dünyada yapılan 60 bin kornea nakil ameliyatında kullanılacak yapay kornea biyomedikal yöntemlerle kolayca elde edilebilecek.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Hasırcı, kornea kadar karmaşık bir yapıyı kök hücre yoluyla laboratuvarda oluşturmak amacıyla ODTÜ'yle birlikte 13 Batı Avrupalı ekibin yaklaşık 4 yıl önce çalışmaları başlattığını kaydetti.
Hasırcı, Kornea Mühendisliği Projesi'nin kök hücre dokularının laboratuvar ortamında çoğaltılmasında ve hastaya naklinde kullanılan 'biyobozunur-(vücutta eriyen)' yapının üretim ve hücre yükleme çalışmalarının önemli bir kısmının Türkiye'de gerçekleştirildiğini ve yakında Fransa'da tavşanlar üzerinde deneylerin başlatılacağını bildirdi.
Vücutta eriyen gözenekli yapı
Projenin Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı projelerinden biri olduğunu vurgulayan Hasırcı, proje kapsamındaki çalışmalarını şöyle anlattı:
"Çalışmada, korneayı oluşturan katmanların ana malzemesinin ya biyoteknolojik yöntemlerle mikroplara ürettirilmesi ya da hayvansal ürünlerden saflaştırılarak elde edilmesi, sonra bunun, hücrelerin yerleştirileceği, vücutta eriyen gözenekli, süngersi bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor.
Yapıya katılacak kornea hücrelerinin de bu arada elde edilip saflaştırılması, çoğaltılması ve olgunlaştırılması, sonra da süngersi taşıyıcıya yüklenerek yapay korneanın laboratuvar ortamında oluşması bekleniyor. Yeterli dayanıklılığa ulaşan yapay kornea, nakil işleminde kullanılacak."
Projede, ODTÜ Biyomateryal ve Doku Mühendisliği Grubu'nun,temelde sentetik ve doğal kaynaklı polimerleri kullanarak araştırma yaptığını anlatan Hasırcı, "Bu yapı, öncelikle tavşanlarda ve klinikte hastalarda denenecek. Başarıya ulaştığımızda dünyada yılda ortalama 60 bin doku nakli ameliyatında kullanılmak üzere bağışçılardan kornea almak yerine, hastanın kendisinden alınan hücrelerle elde edilecek bu malzeme kullanılacak" dedi.
Korneanın, gözü hem toz, çöp gibi dışetkenlerden koruduğunu hem de göze gelen ışığın ilk kırıldığı bölge olması nedeniyle büyük önem taşıdığını belirten Vasıf Hasırcı, kornea ve kornea nakli konusunda bilgi verdi:
"Kornea, asit, alkali ve benzeri kimyasalların zarar vermesi, fiziksel etkenler ya da doğuştan bazı hastalıklar sonucu şeffaflığını yitirince görme duyusu kaybolur. Günümüzde böyle bir talihsizliğin çözümü hastaya bir başka insandan organ bağışı yoluyla kornea aktarılması ya da sentetik plastik malzemelerle bir çeşit kontakt lensin hasarlı kornea yerine hastaya nakledilmesindedir.
Dünyada ve ülkemizde bağışlanan organ ve dolayısıyla kornea sayısı yeterli değildir. Ayrıca miyopi gibi bazı görme bozuklarının lazer ve benzeri yöntemlerle düzeltilme işlemleri, korneayı nakledilemez hale getirdiği için nakledilebilir kornea sayısı daha da düşmektedir.
Plastik yapay kornealar ise zaman içinde özelliklerini yitirdikleri ve vücuda yabancı oldukları için ideal çözüm değillerdir. Bu nedenle ciddi bir kornea eksiği bulunmaktadır. Çalışmamız, bu gereksinimi, doğal korneanın yerini geride iz ve yabancı madde bırakmayacak biçimde karşılamayı hedeflemektedir."
"Tam kalınlıklı" kornea
Araştırmanın son aşamasında korneanın 3 temel katmanını kendilerine özgü 3 ayrı tip hücresiyle birlikte taşıyan "tam kalınlıklı" bir korneanın laboratuvarda oluşturulduğunu dile getiren Vasıf Hasırcı, dünyadaki doku mühendisliği çalışmalarından da örnekler verdi.
Hasırcı, bu yöntemle ilk olarak piyasaya çıkmış bir yapay derinin de bulunduğunu ve diğer dokular üzerinde çalışmaların da hızla sürdüğünü belirterek, ODTÜ'deki çalışma grubunun bu konuda Avrupa'nın "mükemmeliyet merkezlerinden" biri olduğunu kaydetti.
Kornea Mühendisliği projesinde ODTÜ-BIOMAT ekibinin, "biyobozunur hücre taşıyıcı yapının elde edilmesi ve onun hücrelerle etkileşiminin incelenmesi" olarak tanımlanan görevini en iyi şekilde tamamladığını belirterek, tasarımlarının yeniliği dolayısıyla ODTÜ Teknokent ve TÜBİTAK desteğiyle patent başvurusu yaptıklarını bildirdi.
Haber Videosu için tıklayınız
ODTÜ'lü bilimadamlarının da dahil olduğu araştırma grubu, insan gözünün en dış katmanı olan korneayı laboratuvar ortamında geliştirmek için çalışıyor.
Sağlıklı göz dokusundan alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılıp göze nakledilerek kornea dokusu elde edilmesini sağlayacak Kornea Mühendisliği projesi üzerinde çalışan araştırmacılar, yapay korneanın yakında hayvanlar üzerinde deneneceğini ve 7 yıl içinde de insanlar üzerinde uygulanabileceğini belirtiyor.
Projenin başarıyla tamamlanması halinde yılda ortalama dünyada yapılan 60 bin kornea nakil ameliyatında kullanılacak yapay kornea biyomedikal yöntemlerle kolayca elde edilebilecek.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Hasırcı, kornea kadar karmaşık bir yapıyı kök hücre yoluyla laboratuvarda oluşturmak amacıyla ODTÜ'yle birlikte 13 Batı Avrupalı ekibin yaklaşık 4 yıl önce çalışmaları başlattığını kaydetti.
Hasırcı, Kornea Mühendisliği Projesi'nin kök hücre dokularının laboratuvar ortamında çoğaltılmasında ve hastaya naklinde kullanılan 'biyobozunur-(vücutta eriyen)' yapının üretim ve hücre yükleme çalışmalarının önemli bir kısmının Türkiye'de gerçekleştirildiğini ve yakında Fransa'da tavşanlar üzerinde deneylerin başlatılacağını bildirdi.
Vücutta eriyen gözenekli yapı
Projenin Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı projelerinden biri olduğunu vurgulayan Hasırcı, proje kapsamındaki çalışmalarını şöyle anlattı:
"Çalışmada, korneayı oluşturan katmanların ana malzemesinin ya biyoteknolojik yöntemlerle mikroplara ürettirilmesi ya da hayvansal ürünlerden saflaştırılarak elde edilmesi, sonra bunun, hücrelerin yerleştirileceği, vücutta eriyen gözenekli, süngersi bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor.
Yapıya katılacak kornea hücrelerinin de bu arada elde edilip saflaştırılması, çoğaltılması ve olgunlaştırılması, sonra da süngersi taşıyıcıya yüklenerek yapay korneanın laboratuvar ortamında oluşması bekleniyor. Yeterli dayanıklılığa ulaşan yapay kornea, nakil işleminde kullanılacak."
Projede, ODTÜ Biyomateryal ve Doku Mühendisliği Grubu'nun,temelde sentetik ve doğal kaynaklı polimerleri kullanarak araştırma yaptığını anlatan Hasırcı, "Bu yapı, öncelikle tavşanlarda ve klinikte hastalarda denenecek. Başarıya ulaştığımızda dünyada yılda ortalama 60 bin doku nakli ameliyatında kullanılmak üzere bağışçılardan kornea almak yerine, hastanın kendisinden alınan hücrelerle elde edilecek bu malzeme kullanılacak" dedi.
Korneanın, gözü hem toz, çöp gibi dışetkenlerden koruduğunu hem de göze gelen ışığın ilk kırıldığı bölge olması nedeniyle büyük önem taşıdığını belirten Vasıf Hasırcı, kornea ve kornea nakli konusunda bilgi verdi:
"Kornea, asit, alkali ve benzeri kimyasalların zarar vermesi, fiziksel etkenler ya da doğuştan bazı hastalıklar sonucu şeffaflığını yitirince görme duyusu kaybolur. Günümüzde böyle bir talihsizliğin çözümü hastaya bir başka insandan organ bağışı yoluyla kornea aktarılması ya da sentetik plastik malzemelerle bir çeşit kontakt lensin hasarlı kornea yerine hastaya nakledilmesindedir.
Dünyada ve ülkemizde bağışlanan organ ve dolayısıyla kornea sayısı yeterli değildir. Ayrıca miyopi gibi bazı görme bozuklarının lazer ve benzeri yöntemlerle düzeltilme işlemleri, korneayı nakledilemez hale getirdiği için nakledilebilir kornea sayısı daha da düşmektedir.
Plastik yapay kornealar ise zaman içinde özelliklerini yitirdikleri ve vücuda yabancı oldukları için ideal çözüm değillerdir. Bu nedenle ciddi bir kornea eksiği bulunmaktadır. Çalışmamız, bu gereksinimi, doğal korneanın yerini geride iz ve yabancı madde bırakmayacak biçimde karşılamayı hedeflemektedir."
"Tam kalınlıklı" kornea
Araştırmanın son aşamasında korneanın 3 temel katmanını kendilerine özgü 3 ayrı tip hücresiyle birlikte taşıyan "tam kalınlıklı" bir korneanın laboratuvarda oluşturulduğunu dile getiren Vasıf Hasırcı, dünyadaki doku mühendisliği çalışmalarından da örnekler verdi.
Hasırcı, bu yöntemle ilk olarak piyasaya çıkmış bir yapay derinin de bulunduğunu ve diğer dokular üzerinde çalışmaların da hızla sürdüğünü belirterek, ODTÜ'deki çalışma grubunun bu konuda Avrupa'nın "mükemmeliyet merkezlerinden" biri olduğunu kaydetti.
Kornea Mühendisliği projesinde ODTÜ-BIOMAT ekibinin, "biyobozunur hücre taşıyıcı yapının elde edilmesi ve onun hücrelerle etkileşiminin incelenmesi" olarak tanımlanan görevini en iyi şekilde tamamladığını belirterek, tasarımlarının yeniliği dolayısıyla ODTÜ Teknokent ve TÜBİTAK desteğiyle patent başvurusu yaptıklarını bildirdi.
Haber Videosu için tıklayınız