Dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması insanlık için telafisi olmayan sonuçlara neden olacak.
Biyolog-Bir Derneği, Birleşmiş Milletlerin (BM ) iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artmasının, "kritik eşiğin aşılması" anlamına geldiğini, bunun da insanlık için "telafisi olmayan sonuçlar doğuracağını" bildirdi.
Biyolog-Bir Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, insanlar tarafından atmosfere bırakılan gazların, sera etkisi sonucu dünya yüzeyinde sıcaklık değerlerini arttırdığı, bunun da "küresel ısınma" olarak tanımlandığı hatırlatılarak, "Son 10-15 yıl içinde insanlığın temel ekolojik sorunları arasına eklenen küresel ısınma ve küresel iklim değişimi, ülkemizde içinde bulunduğumuz yılda kuraklık etkisiyle kendisini göstermiştir" denildi.
Güneşten gelen ışınların, yeryüzünden tekrar atmosfere yansıtıldığı, bazı ışınların da su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünya yüzeyinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutulduğu anımsatılan açıklamada, dünya sıcaklığının bu nedenle arttığı belirtildi.
"Son yüzyılda fosil yakıtların yakılması, ormansızlaştırma, hızlı nüfus artışı gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazotmonoksit gazlarının atmosferde birikmesi artmıştır" denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"1860 yılından günümüze kadar tutulan kayıtlar, küresel sıcaklığın ortalama 0,5-0,8 derece arttığını göstermektedir. Bilim adamlarına göre bu sıcaklık artışı, canlılar üzerinde etkisini göstermeye başlamış ve geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşmıştır. Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık, çölleşme yaşanırken, bazı bölgelerde kasırga, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artmıştır.
Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Rio Sözleşmesi, 21 Mart 1994 tarihinde, devamında da Kyoto Sözleşmesi 16 Şubat 2005 tarihinde resmen yürürlüğe girmiştir. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunluğu, sözleşmeyi imzalayıp onaylamıştır. Bu ülkelerden, tüm dünya sera gazı emisyonlarının yüzde 25’inden tek başına sorumlu olan ABD ve yüzde 1,5’lik paya sahip Avustralya, sözleşmeyi imzalamış, ancak onaylamayı reddetmiştir."
Türkiye’nin, küresel ısınma konusunda her zaman çok yavaş davranan, zaman kazanmaya çalışan bir ülke olduğu iddia edilen açıklamada, "Sözleşmenin getirdiği en büyük yükümlülük olan sera gazı envanterini, Birleşmiş Milletlere ancak 2006 yılında sunabilmiştir. Türkiye, yüzde 1,3 payla dünyada en fazla sera gazı üreten 13. ülke durumundadır" ifadelerine yer verildi.
"Sera gazı salınımına kısıtlama getiren fosil yakıtların kullanılmasının azaltılmasının, çok yönlü ekonomik sorunlar yaratmasına karşın, uygulanmasının zorunlu olduğu’ kaydedilen açıklamada, "Zira, BM’nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, kritik eşiğin aşılması anlamına geliyor. Bu da insanlık için telafisi olmayan sonuçlar doğuracaktır" denildi.
Biyolog-Bir Derneği, Birleşmiş Milletlerin (BM ) iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artmasının, "kritik eşiğin aşılması" anlamına geldiğini, bunun da insanlık için "telafisi olmayan sonuçlar doğuracağını" bildirdi.
Biyolog-Bir Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, insanlar tarafından atmosfere bırakılan gazların, sera etkisi sonucu dünya yüzeyinde sıcaklık değerlerini arttırdığı, bunun da "küresel ısınma" olarak tanımlandığı hatırlatılarak, "Son 10-15 yıl içinde insanlığın temel ekolojik sorunları arasına eklenen küresel ısınma ve küresel iklim değişimi, ülkemizde içinde bulunduğumuz yılda kuraklık etkisiyle kendisini göstermiştir" denildi.
Güneşten gelen ışınların, yeryüzünden tekrar atmosfere yansıtıldığı, bazı ışınların da su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünya yüzeyinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutulduğu anımsatılan açıklamada, dünya sıcaklığının bu nedenle arttığı belirtildi.
"Son yüzyılda fosil yakıtların yakılması, ormansızlaştırma, hızlı nüfus artışı gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazotmonoksit gazlarının atmosferde birikmesi artmıştır" denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"1860 yılından günümüze kadar tutulan kayıtlar, küresel sıcaklığın ortalama 0,5-0,8 derece arttığını göstermektedir. Bilim adamlarına göre bu sıcaklık artışı, canlılar üzerinde etkisini göstermeye başlamış ve geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşmıştır. Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık, çölleşme yaşanırken, bazı bölgelerde kasırga, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artmıştır.
Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Rio Sözleşmesi, 21 Mart 1994 tarihinde, devamında da Kyoto Sözleşmesi 16 Şubat 2005 tarihinde resmen yürürlüğe girmiştir. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunluğu, sözleşmeyi imzalayıp onaylamıştır. Bu ülkelerden, tüm dünya sera gazı emisyonlarının yüzde 25’inden tek başına sorumlu olan ABD ve yüzde 1,5’lik paya sahip Avustralya, sözleşmeyi imzalamış, ancak onaylamayı reddetmiştir."
Türkiye’nin, küresel ısınma konusunda her zaman çok yavaş davranan, zaman kazanmaya çalışan bir ülke olduğu iddia edilen açıklamada, "Sözleşmenin getirdiği en büyük yükümlülük olan sera gazı envanterini, Birleşmiş Milletlere ancak 2006 yılında sunabilmiştir. Türkiye, yüzde 1,3 payla dünyada en fazla sera gazı üreten 13. ülke durumundadır" ifadelerine yer verildi.
"Sera gazı salınımına kısıtlama getiren fosil yakıtların kullanılmasının azaltılmasının, çok yönlü ekonomik sorunlar yaratmasına karşın, uygulanmasının zorunlu olduğu’ kaydedilen açıklamada, "Zira, BM’nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, kritik eşiğin aşılması anlamına geliyor. Bu da insanlık için telafisi olmayan sonuçlar doğuracaktır" denildi.
Yorum