Aşkın Hikayesi

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Kadim
    Senior Member

    • 30-01-2004
    • 4782

    Aşkın Hikayesi

    Bu bir sevdanın hikâyesidir. Bir garip delikanlının ulu sevdasının hikâyesi;

    Erkek hiç ağlar mı? Bak ağlıyor, sevdiği elinden kuş gibi uçup gittiği için. Erkeklerin zayıf noktası bundan başka ne olabilir ki? Ne para için, ne açlık için, ne yenildiği için, ne başarısız olduğu için, ne yakını öldüğü için ne de başka arkadaşlarını kaybettiği için ağlamadı bu delikanlı. Ağlayabileceği tek şey ölesiye sevdiği şey içindi. Her şeyin bir oluru bulunabilir ama yürekte yara yapmış bir sevdanın çaresi bulunabilir mi? İşte böyle bir sevdadır seven delikanlının yüreğinde yaşattığı. Sevdiğinden “Senden git gide soğuyorum” lafını duymak kadar ters gelebilecek bir cümle olabilir mi? Sevgi sıcaklık değil mi? Bize yanlış mı öğretti dedelerimiz? Bu sevda bizi gerçeğe hazırlayacak benzetme değil miydi?

    Ve sonunda gitti, ardına bile bakmadı. Nerede kaldı o daha birkaç gün öncesinin sevgi dolu anları? Nerede kaldı o deniz kenarında el ele dolaşılan günler? Nerelerdedir şimdi en kuytu köşelerdeki en masum kaçamaklar? Hepsi gözlerdeki birer damlaya dönüştü. Bir sevda vardı derinlerde, kalplerin en güzel köşesinde ama kanadı o kalp, kan; aktı aktı…

    Başka biri mi var gönlünde? Ama olamazdı ki, niçin olsundu ki? Ne soğutmuştu seveni sevdiğinden? Şeytan mı? Melek mi? O ruhunun da gıdası değil miydi? Yaşam kaynağı değil miydi? Her yiğidin arkasında ondan bir adet bulunmuyor muydu? Kötülük mü etmişti felek onlara? Yoksa yaşamın ışıkları ışıl ışıl gözlerini mi almıştı? Garipti delikanlı…

    Ama bak ne diyor büyükler; “gün gelir devran döner, ama unutan unutulmuştur artık” Çekilmiştir zindanına sevdasıyla bu pak canlar, dağların karlı tepelerinde gezer, sevdası için dolanır dolanır…

    Bir tohum atılmıştır en güzel köşede. Filizlenip yeşermesi beklenir dört gözle, beklenir de beklenir, tüm sevda ona yüklenir. İlişilmez yasaktır bu numuneye. O büyüyene kadar ince bir perde çeker üstüne, bırakılır sakal; uzar… uzar…

    Geceleri uyku yoktur; yıldızlar ve gökyüzü izlenir, insan yoktur konuşulan, konuşulsa da iki kelime, sokağa bile çıkılmaz, çıkılsa da boyun eğik. Nefret insana yönlenmiştir, onlar kötü pis kakadır. Dünya’nın kendisi değil mi O? Sevdiğini de elinden almadı mı O? Bak celallendim birden yine…

    Sonra bir gün ağaç olduğunda o minik tohum, zehir dökülür dibine. Bir hafta içinde ölür ağaç. Şimdi sakallara kılıç çekmenin vaktidir. Kökünden kazınır hepsi de. Boyunları vurulur… Aşk ve keder, çiçek ve silah…

    Sakın şimdiden kazandım sanmayasınız bu savaşı. Su uyur düşman uyumaz, o sizden kat kat güçlü savaş makinesidir. Onu ancak korkutabilirsiniz de kaçar. Yine de sakınıp, tam tekmil bekleyin onu…

    Kin diri tutulur, kin soğuktur, dokunulmaz, hazır değilsin, erken saldırı yıkım getirir. Daha uzun zaman devam edecektir. Anlayın ki bu aşk denilen şey yaptığınız bir hatanın bedelinin ömür boyu ödenmesidir. Acı ve bela insanın bineğidir bu yolda. En azından ilahi aşka kılavuzlar insanı...

    Perde!…
    Hazırım bütün ışıkları aç Patron!
    Yıldım hiçbir şey görmek istemiyorum…

    ANONİM (Verilen acıya da, çileye de çekilen belaya da teşekkür, verene de hamd olsun...görmeyen gözler artık görsün... sanatını anlasın...)
    Son düzenleme Kadim; 17-09-2007, 22:39.
İşlem Yapılıyor