Taşlardaki Türk izleri

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Kadim
    Senior Member

    • 30-01-2004
    • 4782

    Taşlardaki Türk izleri

    Taşlardaki Türk izleri


    Dağların doruklarına, gizemli vadilere ve kayalara kazınmış birbirinden ilginç figürler,
    Türk kültürünün Orta Asya ve Anadolu’daki tarihini ve yol haritasını gözler önüne seriyor.

    Türklerin, Orta Asya ve Anadolu’daki tarihinin, sanıldığından çok daha eskiye dayandığı ortaya çıktı. Atlas Dergisi, Moğolistan, Rusya, Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye’deki kaya resmi alanlarında birbirine tıpatıp benzeyen çizimlerin sırrını sayfalarına taşıdı. Servet Somuncuoğlu’nun 4 yıllık bir çalışma sonucu hazırladığı “Sibirya’dan Hakkari’ye Taştaki Türkler ve Bozkır Kavimleri” adlı ayrıntılı dosya, Türklerin de içinde olduğu bir kültürün Orta Asya’daki sürekliliğini ve hareketliliğini belgeliyor. Gizemli damgalar, uçan arabalar, göksel yolculuğa çıkan atlılar, hayvan kılığına girmiş insanlar, insan kişiliğine bürünmüş hayvanlar, şamanlar, savaşçılar ve çobanlar. Kendi iç dünyasıyla düşler aracılığıyla ilişki kuran ve bu imgeleri kayalar üzerine resmeden insanlar. Orta Asya’dan Anadolu’ya dek dağların doruklarında, gizemli vadilerde, nehir yataklarında, ıssız çöllerde sürekliliğini kayalara kazımış Türk kültürünün izleri ayrıntılarıyla anlatılıyor. Dergi ayrıca toplam 64 kaya resmi alanından fotoğrafların yer aldığı bir posteri de ek olarak okurlarına sunuyor. Aynı çalışma TRT’de “Karlı Dağların Ardındaki Sır” adıyla 5 bölüm halinde belgesel olarak yayımlanacak.

    ‘40 bin yıldır Anadolu’da yaşıyoruz!’
    İTÜ İnsan ve Toplum Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Antropolog Timuçin Binder, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada, Anadolu’nun 1071 sonrasında Türkleştiği gerçeğine karşı çıkmıştı. Orta Asya göçünün bir efsane olduğu iddiasında bulunan Timuçin Binder, şunları kaydetmişti: “Türkiye’de yaşayan insanların büyük bölümü, 40 bin yıl önce de bu topraklarda yaşamış. Yani Türkler 1071 yılında Anadolu’ya gelmedi. Orta Asya göçü bir efsane. Türklük, bizim ürettiğimiz kültürel kimlik ve son 200 yılın ürünü. Anadolu’da yaşayan halklar, Yunan halkına yakın. Türkiye, İran ve Yunanistan genetik açıdan birbirlerine ayrılmaz biçimde çok yakınlar.”

    Türk dünyası birlik-beraberlik içinde olmalı
    Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği tarafından 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle “Demokrasinin insan hakları üzerindeki etkileri” konulu bir sempozyum düzenlendi. 17 ülkeden Türk dünyası temsilcilerinin katıldığı sempozyumda, Avrupalılar tarafından Türklere karşı yapılan insan hakları ihlalleri tartışıldı. Batı Trakya’da, Irak’ta, Orta Asya’da, Azerbaycan ve KKTC’de Türklere karşı sürdürülen soykırımlara dikkat çekildi. Sempozyumda ortaya çıkan ortak fikir ise “Türk milletinin uğradığı haksızlıklara bütün Türk cumhuriyetlerinin birlik olarak karşı durması” oldu.

    Bizi kimse sindiremez
    Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Abdullah Buksur, yaptığı açılış konuşmasında, insan haklarının önemini vurguladı. Azerbaycanlı milletvekili ve Azerbaycan Kadın Hakları Derneği üyesi Elnur Cemilli, “Azerbaycan’ın asıl düşmanı Ermenistan değil Ermeni diasporasıdır. Diaspora devletten güçlüdür. Sözde Ermeni soykırımı birçok Avrupa ülkesi tarafından Türkiye’ye karşı politik olarak kullanılıyor. Biz bunlara birlikte karşı durmalıyız. Birlik olursak bizi kimse sindiremez. Koordinasyon içinde çalışmalıyız” dedi. KKTC Demokrasi ve İnsan hakları Örgütü Başkanı Emete Gözügüzelli de KKTC’de AB adı altında gençlerin kandırıldığını ve geçmişin unutturulduğunu belirtti. Sempozyuma MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici de katıldı.

    Kırgızistan’ın Talas bölgesindeki Çiğimtaş’ta bir pano gibi yükselen kayanın üzerinde yaklaşık 300 figür var.







İşlem Yapılıyor