hahohihahohihahohihahohihahohihahohi
,
Kaan Tilmaç'ın röportajı
Prof. Dr. Selim Şeker cep telefonlarıyla ilgili yazılmış en samimi kitabın, “Tehlikeli Oyuncak: Cep Telefonu” kitabının yazarlarından. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde Öğretim Üyesi.
> Cep telefonları ilk çıktığı zaman büyük tepkiler de görmüştü. Basında baz istasyonlarının, cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu çok yazıldı. Bugün bu etkileri unutmuş gibi görünüyoruz ama MHP’nin TBMM’ye verdiği araştırma önergesiyle konu tekrar gündeme geldi. Gerçekten, neden dört bir yanımız baz istasyonlarıyla çevrili?
> Baz istasyonu sayısı daha da artacak. 3G dediğimiz, üçüncü nesil baz istasyonlarının ihalesi yapıldı, yakında bunlar da kurulmaya başlanır. Londra’ya 50–70 bin civarında yeni baz istasyonu takıldı. İstanbul da aşağı yukarı Londra büyüklüğünde bir şehir; buraya da aynı sayıda yeni istasyon kurmak isteyeceklerdir.
Telekomünikasyon şirketleri kendilerine en ucuz gelen yerlere koyuyorlar. Halk sağlığını düşünen yok.
İngiltere’de ve Avrupa’da bir sistem var. Şu anda google-earth’den yaşadığınız yeri, evinizi görebiliyorsunuz değil mi? İşte yurtdışında baz istasyonlarının yerleri de bu şekilde görülebiliyor. Yeni bir eve taşınacaksanız, o civarda, hangi noktalarda baz istasyonu var, gücü nedir, değerleri nedir, hepsini görebiliyorsunuz. Çocuğunuz için okul seçerken buna bakıyorsunuz. Burada da bu sistemin uygulanması lazım.
> Baz istasyonlarının kanserden tutun kısırlığa kadar birçok etkisi olduğunu biliyoruz. “Tehlikeli Oyuncak: Cep Telefonu” kitabında da bu olumsuz etkilerden uzun uzun bahsediyorsunuz. İyibilgi okuyucuları için eklemek istediğiniz noktalar var mı?
> Baz istasyonları korkunç bir elektromanyetik kirlilik yaratıyor. Bu, o kadar büyük boyutlarda ki, günlük hayatımızdaki birçok şeyi etkilemeye başlayacak. Dünyanın bu anlamda en kirli şehirlerinden New York’ta birçok ofis şehir dışına taşınmak zorunda kaldı. Çünkü bu kirlilik cihazların çalışmasını etkiliyor. Bankaya 50 lira yatırıyorsunuz ama 5 lira yatırmış görüneceksiniz. Borsanız etkilenebiliyor. Uçakları düşürebiliyor. Uzayla olan iletişimi çok etkiliyor; uydudan takip edilen terörist hareketler takip edilemez oluyor.
En önemlisi, insanlar üzerindeki etkisi tabii. Bir Alman alim, çocukların ergenliğe erken, kadınların menopoza geç girmesinin, çocukların boylarının aşırı derecede uzamasının sebebi olarak elektromanyetik kirliliği gösteriyor. Mesela Çinliler ve Japonlar kısa boylu insanlardır ama şimdiki gençlerine bakın, hepsi uzun boylu olmaya başladı.
Bugün gazetelerde bir haber vardı, ABD’li uzmanlar düşünce okuyorlar. Ben bunun mümkün olduğunu senelerdir söylüyorum. Hepsini elektromanyetik dalgalarla yapıyorlar. Bir elektromanyetik dalga uçağın beynini rahatsız ediyorsa, kulağınızdan içeri giriyor, insan beynini de rahatsız ediyor.
Sanayi devrimi fiziksel dünyayı, çevreyi mahvetti, bugün geri dönüşü yok. Elektromanyetik kirlilik de insanı mahvediyor…
> Bahsettiğiniz yeni baz istasyonları da konulursa herhalde insan vücudu feryat etmeye başlayacak… Nasıl koruyacağız kendimizi?
Gene Avrupa’dan bir örnek vereyim. Sigara paketlerindeki gibi, “cep telefonu zararlıdır” ibaresi var. Araba sürerken kullanmak kesinlikle yasak, büyük cezalar ödeniyor. Bizde emniyet şeridinden gidenleri kamerayla tespit edip ceza yazıyorlar ama araba kullanan herkesin bir eli cep telefonunda.
Almanya’da belli bir şehirdeki toplam yayın gücü sınırlıdır. Burada da sınırlamalar getirilmeli. Mesela Çamlıca’ya gidin bakın, önüne gelen yeni bir kanal açıyor. Bu kadar fazla kanal dünyanın hiçbir yerinde yok.
> Elektromanyetik kirlilik derken sadece baz istasyonları, cep telefonları değil, televizyon ve radyo istasyonlarını da hesaba katmak gerekiyor, değil mi?
Tabii, bütün bunlar toplam kirliliği oluşturuyor. Son zamanlarda Mühendisler Odası, Tabipler Odası ile birlikte bu konuda neler yapabileceğimizi tartışıyoruz. Elektromanyetik kirlilik ile ilgili, halk sağlığı doktorlarına eğitim verilmeli. Doktorlar bu konu hakkında yeteri kadar bilgiye sahip değil.
> Anne-babalar hiç değil. Küçücük bebekleri cep telefonuyla konuşturuyorlar. Anaokuluna giden çocuklar için üretilmiş telefonlar var. Hatta, dükkan dükkan dolaşarak, daha 8 yaşındaki çocukları için pembe cep telefonu arayan anne babalar var. Pembe yanaklı masum çocukların cep telefonu reklamlarında kullanılması milletçe savunma mekanizmalarımızı bozdu galiba, çocukların oyuncağı gibi görmeye başladık.
Çocuklardan cep telefonunu kesinlikle uzak tutmak lazım. Küçük çocuklar cep telefonlarıyla çok daha fazla radyasyon yutuyor.
Çocuklara cep telefonu vermek, onları esrara alıştırmak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlamak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlanırsa kümülatif etki daha fazla olur. Küçük yaşta cep telefonuyla konuşmaya başlamanın kümülatif etkisi çok daha korkunç.
Cep telefonunu çocuklara vermeyi bırakın, onların yanında bile cep telefonuyla konuşmamak lazım.
Sigara içen birisinin yanında oturan kişi nasıl pasif içici olarak aynı zehri soluyorsa, cep telefonuyla konuşan kişinin yanındakiler de aynı radyasyonu alıyorlar. Avrupa’da cep telefonları için “pasif içicilik”te olduğu gibi yasalar çıkmaya başladı. Toplum içinde, insanların yanında, cep telefonuyla konuşmak yasaklanıyor.
> Konuşmayı bırakın, bizde otobüslerde, iş yerlerinde cep telefonlarıyla uzun muhabbetler ediliyor.
Bunlar çok sakat şeyler. Eve, işe gidildiğinde cep telefonu kapatılır. Çok acil bir şey varsa iki söz söylenir kapatılır. Ancak bu şekilde kullanılmalı.
Bakın, bundan 20 yıl önce sigara teşvik ediliyordu. Bilim adamları zararlı, içmeyin, öldürür, diyorlardı ama kimse kulak asmadı. Bugün sigarayla ilgili yasalar yapıldı, yasaklandı, hepimiz öldürücü olduğunu kabul ediyoruz. Peki o zaman zarfında ölen insanlar ne olacak?
Aynı şey cep telefonları için de yaşanacak. Bundan 20 yıl sonra cep telefonu kullanmak çok tehlikelidir diyerek kullanılması yasaklanacak
(www.iyibilgi.com)
,
Kaan Tilmaç'ın röportajı
Prof. Dr. Selim Şeker cep telefonlarıyla ilgili yazılmış en samimi kitabın, “Tehlikeli Oyuncak: Cep Telefonu” kitabının yazarlarından. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde Öğretim Üyesi.
> Cep telefonları ilk çıktığı zaman büyük tepkiler de görmüştü. Basında baz istasyonlarının, cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu çok yazıldı. Bugün bu etkileri unutmuş gibi görünüyoruz ama MHP’nin TBMM’ye verdiği araştırma önergesiyle konu tekrar gündeme geldi. Gerçekten, neden dört bir yanımız baz istasyonlarıyla çevrili?
> Baz istasyonu sayısı daha da artacak. 3G dediğimiz, üçüncü nesil baz istasyonlarının ihalesi yapıldı, yakında bunlar da kurulmaya başlanır. Londra’ya 50–70 bin civarında yeni baz istasyonu takıldı. İstanbul da aşağı yukarı Londra büyüklüğünde bir şehir; buraya da aynı sayıda yeni istasyon kurmak isteyeceklerdir.
Telekomünikasyon şirketleri kendilerine en ucuz gelen yerlere koyuyorlar. Halk sağlığını düşünen yok.
İngiltere’de ve Avrupa’da bir sistem var. Şu anda google-earth’den yaşadığınız yeri, evinizi görebiliyorsunuz değil mi? İşte yurtdışında baz istasyonlarının yerleri de bu şekilde görülebiliyor. Yeni bir eve taşınacaksanız, o civarda, hangi noktalarda baz istasyonu var, gücü nedir, değerleri nedir, hepsini görebiliyorsunuz. Çocuğunuz için okul seçerken buna bakıyorsunuz. Burada da bu sistemin uygulanması lazım.
> Baz istasyonlarının kanserden tutun kısırlığa kadar birçok etkisi olduğunu biliyoruz. “Tehlikeli Oyuncak: Cep Telefonu” kitabında da bu olumsuz etkilerden uzun uzun bahsediyorsunuz. İyibilgi okuyucuları için eklemek istediğiniz noktalar var mı?
> Baz istasyonları korkunç bir elektromanyetik kirlilik yaratıyor. Bu, o kadar büyük boyutlarda ki, günlük hayatımızdaki birçok şeyi etkilemeye başlayacak. Dünyanın bu anlamda en kirli şehirlerinden New York’ta birçok ofis şehir dışına taşınmak zorunda kaldı. Çünkü bu kirlilik cihazların çalışmasını etkiliyor. Bankaya 50 lira yatırıyorsunuz ama 5 lira yatırmış görüneceksiniz. Borsanız etkilenebiliyor. Uçakları düşürebiliyor. Uzayla olan iletişimi çok etkiliyor; uydudan takip edilen terörist hareketler takip edilemez oluyor.
En önemlisi, insanlar üzerindeki etkisi tabii. Bir Alman alim, çocukların ergenliğe erken, kadınların menopoza geç girmesinin, çocukların boylarının aşırı derecede uzamasının sebebi olarak elektromanyetik kirliliği gösteriyor. Mesela Çinliler ve Japonlar kısa boylu insanlardır ama şimdiki gençlerine bakın, hepsi uzun boylu olmaya başladı.
Bugün gazetelerde bir haber vardı, ABD’li uzmanlar düşünce okuyorlar. Ben bunun mümkün olduğunu senelerdir söylüyorum. Hepsini elektromanyetik dalgalarla yapıyorlar. Bir elektromanyetik dalga uçağın beynini rahatsız ediyorsa, kulağınızdan içeri giriyor, insan beynini de rahatsız ediyor.
Sanayi devrimi fiziksel dünyayı, çevreyi mahvetti, bugün geri dönüşü yok. Elektromanyetik kirlilik de insanı mahvediyor…
> Bahsettiğiniz yeni baz istasyonları da konulursa herhalde insan vücudu feryat etmeye başlayacak… Nasıl koruyacağız kendimizi?
Gene Avrupa’dan bir örnek vereyim. Sigara paketlerindeki gibi, “cep telefonu zararlıdır” ibaresi var. Araba sürerken kullanmak kesinlikle yasak, büyük cezalar ödeniyor. Bizde emniyet şeridinden gidenleri kamerayla tespit edip ceza yazıyorlar ama araba kullanan herkesin bir eli cep telefonunda.
Almanya’da belli bir şehirdeki toplam yayın gücü sınırlıdır. Burada da sınırlamalar getirilmeli. Mesela Çamlıca’ya gidin bakın, önüne gelen yeni bir kanal açıyor. Bu kadar fazla kanal dünyanın hiçbir yerinde yok.
> Elektromanyetik kirlilik derken sadece baz istasyonları, cep telefonları değil, televizyon ve radyo istasyonlarını da hesaba katmak gerekiyor, değil mi?
Tabii, bütün bunlar toplam kirliliği oluşturuyor. Son zamanlarda Mühendisler Odası, Tabipler Odası ile birlikte bu konuda neler yapabileceğimizi tartışıyoruz. Elektromanyetik kirlilik ile ilgili, halk sağlığı doktorlarına eğitim verilmeli. Doktorlar bu konu hakkında yeteri kadar bilgiye sahip değil.
> Anne-babalar hiç değil. Küçücük bebekleri cep telefonuyla konuşturuyorlar. Anaokuluna giden çocuklar için üretilmiş telefonlar var. Hatta, dükkan dükkan dolaşarak, daha 8 yaşındaki çocukları için pembe cep telefonu arayan anne babalar var. Pembe yanaklı masum çocukların cep telefonu reklamlarında kullanılması milletçe savunma mekanizmalarımızı bozdu galiba, çocukların oyuncağı gibi görmeye başladık.
Çocuklardan cep telefonunu kesinlikle uzak tutmak lazım. Küçük çocuklar cep telefonlarıyla çok daha fazla radyasyon yutuyor.
Çocuklara cep telefonu vermek, onları esrara alıştırmak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlamak gibi. Çok küçük yaşta sigaraya başlanırsa kümülatif etki daha fazla olur. Küçük yaşta cep telefonuyla konuşmaya başlamanın kümülatif etkisi çok daha korkunç.
Cep telefonunu çocuklara vermeyi bırakın, onların yanında bile cep telefonuyla konuşmamak lazım.
Sigara içen birisinin yanında oturan kişi nasıl pasif içici olarak aynı zehri soluyorsa, cep telefonuyla konuşan kişinin yanındakiler de aynı radyasyonu alıyorlar. Avrupa’da cep telefonları için “pasif içicilik”te olduğu gibi yasalar çıkmaya başladı. Toplum içinde, insanların yanında, cep telefonuyla konuşmak yasaklanıyor.
> Konuşmayı bırakın, bizde otobüslerde, iş yerlerinde cep telefonlarıyla uzun muhabbetler ediliyor.
Bunlar çok sakat şeyler. Eve, işe gidildiğinde cep telefonu kapatılır. Çok acil bir şey varsa iki söz söylenir kapatılır. Ancak bu şekilde kullanılmalı.
Bakın, bundan 20 yıl önce sigara teşvik ediliyordu. Bilim adamları zararlı, içmeyin, öldürür, diyorlardı ama kimse kulak asmadı. Bugün sigarayla ilgili yasalar yapıldı, yasaklandı, hepimiz öldürücü olduğunu kabul ediyoruz. Peki o zaman zarfında ölen insanlar ne olacak?
Aynı şey cep telefonları için de yaşanacak. Bundan 20 yıl sonra cep telefonu kullanmak çok tehlikelidir diyerek kullanılması yasaklanacak
(www.iyibilgi.com)
Yorum