Türkiye 'Gaz'la mı 'Terbiye' Ediliyor?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ali_ekber
    Member
    • 15-11-2004
    • 2525

    Türkiye 'Gaz'la mı 'Terbiye' Ediliyor?

    Her kış olduğu gibi bu kış da İran sattığı doğalgazı kesti. Peki parasını ödediğimiz halde İran neden gazı kesiyor? Amaç ne?
    08 Ocak 2008 / 16:30
    Stratejikboyut Analiz
    Türkiye’de son günlerde en çok konuşulan konulardan birini de “doğalgaz” oluşturuyor. Doğalgaz, önce artık bir klasik haline gelmiş zamları ve zam öncesi halkın sokaklarda uzun kuyruklar oluşturmasıyla gündeme gelmişti. Bu kuyruklar tam zamla aşıldı denilirken, bu sefer ikinci bir “panik dalgası” kapıya dayandı. Şimdi “kazık”ın adı zam değil, “dost” kazığı…
    Önce İran, ardından Rusya Türkiye’yi, Türk halkını büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. İran’ın havadan sudan gerekçelerle verdiği gazı kesmesi, buna bir tedbir olarak ek gaz talebiyle gidilen ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 60'lık kısmının ithal edildiği Rusya’nın da bu talebi geri çevirmesi, tek kelimeyle “enerji köprüsü” Ankara’yı derin düşüncelere sevk etti. Üstüne üstlük Rusya’nın, İran ile aynı gerekçeyle anlaşmalara göre vermesi gereken miktarın 5 milyon metreküp altında gaz göndermeye başlaması da, “ne oluyoruz” sorusunu kaçınılmaz olarak akıllara getirdi.
    Düne kadar “terörle terbiye edilmeye” çalışılan Türkiye, şimdi “gazla mı terbiye edilmeye” çalışılıyor?
    Rusya bu oyunu daha önce de oynamıştı…
    Biz bu oyunu Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerde (Özbekistan-Kırgızistan gibi), Rusya’nın yakın çevresine dönük “cezalandırma” politikalarından biliyoruz. Özellikle Rusya’nın gaz kartını, Gürcistan’ı, Gürcistan halkını soğuk kış günlerinde “titretmek” suretiyle bir anlamda Tiflis yönetimini bezdirmek ve halkı yönetime karşı “soğutarak”, meydanları harekete geçirmek için kullandığını biliyoruz. Fakat Tiflis’i Moskova eksenine çekme amacı güden bu oyun, Gürcistan’ın Ankara ve Washington eksenine daha fazla kayması ile neticelenmiş, Saakaşvili yönetimi gaz ile terbiye edilememişti.
    Hatta son seçimlerde de bir kez daha görüldüğü üzere, Gürcistan halkı yeniden Saakaşvili’yi seçmek ve NATO’ya üyelik konusundaki referandumda “evet” (yüzde 70 gibi ezici bir oranla) demek suretiyle, Kremlin’e tercihini ve iradesini çok açık bir şekilde ortaya koymuş durumda…
    Rusya’nın bu konudaki diğer adresi, hatırlanacağı üzere, Ukrayna idi. Rusya, bir süre sonra gaz üzerinden cezalandırma politikasına, bu ülkelere sattığı gazın fiyatını 200 doların üstüne, yani daha önceki fiyatın neredeyse 5-6 katına satmak suretiyle devam etmişti. Şimdi bu ülkeler bu fiyattan halkını ısıtmaya çalışıyor.
    Rusya’nın son dönemde Avrupa’ya dönük politikasının temel taşlarından birini de enerji oluşturuyor. Avrupa ülkelerini enerji üzerinden bölen (örneğin, Almanya ile Baltıklardan boru hattı geçirmek suretiyle, AB içinde Almanya ve başta Polonya olmak üzere, eski Doğu Bloku ülkeleri, ) Moskova, AB üzerindeki tekel konumunu sürdürmek istiyor ve bu kapsamda tüm alternatif projelerin de (NABUCCO gibi) baltalamaya, önünü kesmeye çalışıyor.
    Dolayısıyla, “enerji güvenliği” sorunu, Rusya merkezli bir sorun olarak, Moskova’nın emperyal dönüşünde bundan sonraki süreçte hem Türkiye’nin hem de AB’nin gündeminde daha çok yer alacağa benziyor.
    Moskova-Tahran İkilisinin Ankara’yı Kaybetme Korkusu…
    Ankara-Washington ilişkilerinde son dönemde yaşanan ve henüz adı bile konulamamış olan “güven” ve “yeni bir gelecek arayışı” yönündeki son gelişmeler, Moskova-Tahran ekseninde oldukça erken sayılabilecek bir tepkiye yol açmış durumda. Bu bağlamda PKK terör örgütü ile mücadele bağlamında sembolleşmeye başlamış olan Ankara-Washington ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, açıkçası Moskova ve Tahran tarafından endişe ile takip ediliyor. Gazdaki kesintinin ve miktar kısıtlamasının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ABD ziyaretine denk getirilmesi, herhalde sadece “koskoca” bir tesadüf olmasa gerek! En azından mevcut gelişmeler ve Rusya ile İran arasındaki “ağızbirliği”, kaçınılmaz olarak bizi böyle bir düşünceye sevk ediyor.
    Nitekim, Cumhurbaşkanı Gül’ün ABD gündemini sadece Irak’ın geleceğinin ve terörle mücadelenin oluşturmadığı, oluşturmayacağı bu başkentler tarafından da değerlendiriliyor olsa gerek.
    Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar dünyanın yeniden bir şekillendiği dönemde, Türk-Amerikan ilişkilerindeki “yeni bir dönem”, en fazla bu başkentleri yakından ilgilendiriyor. İran açısından Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni dönem, İran’a dönük olası bir operasyonla doğrudan ilintilendiriliyor ve bu noktada özellikle ülkedeki Türk varlığı Tahran’ı büyük bir endişeye sevk ediyor. Aynı şekilde, Ankara-Washington arasındaki işbirliğinin, İran’ı Ortadoğu’da, başta Suriye, Irak ve Filistin-İsrail sorununda olmak üzere zayıflatacağı da öngörülüyor.
    İran güvenilir bir gaz tedarikçisi değil…
    Türkiye-Suriye-İran ekseninin, ortak duruşunun yıkılması, hiç kuşkusuz İran’ı Washington karşısında zayıflatacaktır. Fakat, Tahran’ın bunu paranoya haline getirmesi ve Türk dış politikasında bir anda keskin dönüşler yaşanacağını düşünmesi, açıkçası Türk-İran ilişkilerindeki güven sorunun halen aşılamadığını gösterir ki, bu ikili ilişkilerin temeline dinamit yerleştirmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Oysa, içinde bulunduğumuz şu hassas geçiş sürecinde tarafların dünden daha fazla bugün ve gelecekte birbirlerine güven duyması ve ortak projelerle bunu pekiştirmesi gerekir, havadan sudan gerekçelerle gazını kesmesi değil…
    İran gazı keserek, Türk kamuoyundaki sempatisine darbe vuruyor…
    Bu yersiz korku sadece ve sadece Türk kamuoyundaki İran algılamasını kökten değiştirir ve Amerika’nın son dönemde uygulamaya koyduğu psikolojik operasyona katkıda bulunur. Dolayısıyla Tahran yönetiminin gaz kesintisini tekrar gözden geçirmesi ve farklı yollardan Türkiye’ye mesajlar vermesi daha uygun olacaktır. Diğer bir ifadeyle, dolaylı yollardan mesaj vermek yerine, doğrudan Ankara ile, varsa endişe ve bir takım korkularını iletmek daha sağlıklı olacaktır.
    Rusya’ya gelince, Moskova’nın son dönemde Ankara’ya dönük politikasını, Türk-Rus ilişkilerinde son dönemde yaşanan sıkıntıları ve bitmekte olan balayı dönemini bir önceki yazımda (Rusya’nın Emperyal Dönüşü ve Türkiye) ortaya koyduğumdan dolayı burada tekrarlamak istemiyorum. Ancak, Rusya’nın burada yapacağı şey, İran’ın oyununa gelmek ya da tam tersi, İran’ı oyununun bir parçası olarak Türkiye karşısında kullanmak değil, aksine daha önceden başarısız olduğu bu oyunu Türkiye üzerinde de oynamaktan vazgeçmek olacaktır.
    Dolayısıyla İran ve Rusya, Türkiye’ye karşı güvenilir bir tedarikçi olduklarını göstermek zorundadırlar…
    Son gelişmelerden Türkiye’nin kendisine çıkartacağı bir ders daha var. O da, Türkiye’nin enerji de artık dışarıya bağımlı olmaktan kurtulmanın yollarına bakması ve bu noktada da nükleer enerji başa olmak üzere tüm enerji alternatiflerini ve projelerini uygulamaya koyması. Aksi takdirde, Ankara bundan sonraki süreçte Tahran ve Washington’dan daha çok ricacı olmaya devam eder…
    Yard. Doç Dr. Mehmet Seyfettin Erol
    Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi


    Alıntıdır:
  • cemal344
    Senior Member
    • 03-11-2005
    • 3977

    #2
    Konu: Türkiye 'Gaz'la mı 'Terbiye' Ediliyor?

    malesef.

    Yorum

    • necatikaya
      Member
      • 20-12-2005
      • 1066

      #3
      Konu: Türkiye 'Gaz'la mı 'Terbiye' Ediliyor?

      Bu kadar beceriksiz vurdum duymaz bir hükümet düşünemiyorum.Geçen sene aynı sıkıntı yaşandı akılları bir karış havada olan ilgili bakanlık yan gelip yattı şimdiye kadar.Yahu hiçmi kafası çalışmaz ilgilinin yapın deponuzu.Yok..O zaman olurmu Özel elektrik üretenler nasıl zam yapsınlar.?Birde hiç utanmadan Özel sektöre ait depoyu kullanacaklarmış.Pes....

      Yorum

      • BOZTURK
        Banned
        • 09-01-2006
        • 262

        #4
        Konu: Türkiye 'Gaz'la mı 'Terbiye' Ediliyor?

        Eskiden doğalgaz olan il sayısı bir elin parmağını geçmiyordu.. ve ticarethaneler olsun elektrik üreten tesisler olsun doğalgazı kullanmıyordu... yinede ankarada gazsın kalındığını ankarada olan arkadaşlarımız iyi hatırlar... basınç olmazdı..veya gaz gelmezdi...

        ama ne var... acilen depo yapılması gerekmektedir... ve abd ye rağmen iranlada gaz anlaşması ve imzalanmış nabucco anlaşması yapılmıştır...

        ve yazında belirtirdiği üzerede alternatif enerji üretimi için çabalar vardır.. mesela nükleer enerji gibi.. ve bu nükleer enerjiye karşı çıkanlarda malumunuzdur..

        SAYGILARIMLA

        Yorum

        İşlem Yapılıyor