Kuru Ot ve Paçavra Fiyatına, Okkası Üç Kuruş On Paraya” Bulgaristan’a sattığımız Osmanlı arşivleri...
“…Mayısın on ikinci Salı günü Sultanahmetteki Maliye evrak hazinesinin önünde (20–30) kadar araba sıralanmış kapının önüne büyük bir baskül konmuş, bir takım çemberlenmiş kâğıtlar tartılıyor ve hamallarla bu arabalara konuluyor ve Sirkeci istasyonuna taşınıyordu. Bu ameliye esnasında bunlardan birçokları da sokaklara dökülüp saçılıyordu.
Bu binanın önünde Sultanahmet tramvay mevkiine kadar olan yol birçok vesikalarla dolmuş ve örtülmüştü. Bilhassa tapu dairesinin önündeki bunlar bir yığın teşkil ediyordu.
Bu sırada bir ses yükseldi. Bu Hazine Bekçisi Bekir Ağanın sesi idi. Yoldan arabalarile geçen çöpçülere çıkışıyor, vazifelerini yapamadıklarını söylüyor, yol üzerindeki kâğıtları süpürmelerini ihtar ediyordu.
Çöpçülerde cevap veriyor, kâğıtların çokluğundan şikâyet ediyor, akşama kadar çalışsalar bitiremeyeceklerini anlatıyorlardı.
Nihayet çöpçüler bu kâğıtların bir kısmını toplayarak Kumkapı sahillerine atmak üzere kaldırmaya başladılar…” (Son Posta Gazetesi, 4 Haziran 1931)
Son Posta Gazetesi, Osmanlı Arşivlerinin Bulgaristan’a “kuru ot ve paçavra fiyatına, okkası üç kuruş on paraya” (3.10 kuruş) satılmasını olayı bu sözlerle okuyucularına aktarıyordu.
Evet yanlış okumadınız. Yukarıda O dönemde çıkan Son Posta Gazetesi'ne de haber olan hatta Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün bu konuyla ilgili tam 604 sayfalık bir kitap yayınladığı bir gerçekten, dünya tarihinde eşine rastlanamayacak şekilde, bir ülkenin nerdeyse 600 yıllık tarihi birikimi, bir milletin hafızası ve birçoğu altın yaldızlı, el emeği, göz nuru tarihi belgeleri, maliyeye gelir getirsin diye kuru ot fiyatına Bulgaristan'a satılan Osmanlı arşivlerinden bahsediyoruz.
Stratejikboyut, artık bu kadarı da olmaz diyeceğiniz bir olayı, maliyeye gelir getirsin diye bir milletin 600 yıllık hafızasının, Osmanlı Arşivleri'nin Bulgaristan'a nasıl satıldığını belgelerle açıklıyor. Alıntıdır:Osmanlı Arşivlerini Okkayla Satmışız | Stratejik Boyut - Demokratik Düşünce Platformu
“…Mayısın on ikinci Salı günü Sultanahmetteki Maliye evrak hazinesinin önünde (20–30) kadar araba sıralanmış kapının önüne büyük bir baskül konmuş, bir takım çemberlenmiş kâğıtlar tartılıyor ve hamallarla bu arabalara konuluyor ve Sirkeci istasyonuna taşınıyordu. Bu ameliye esnasında bunlardan birçokları da sokaklara dökülüp saçılıyordu.
Bu binanın önünde Sultanahmet tramvay mevkiine kadar olan yol birçok vesikalarla dolmuş ve örtülmüştü. Bilhassa tapu dairesinin önündeki bunlar bir yığın teşkil ediyordu.
Bu sırada bir ses yükseldi. Bu Hazine Bekçisi Bekir Ağanın sesi idi. Yoldan arabalarile geçen çöpçülere çıkışıyor, vazifelerini yapamadıklarını söylüyor, yol üzerindeki kâğıtları süpürmelerini ihtar ediyordu.
Çöpçülerde cevap veriyor, kâğıtların çokluğundan şikâyet ediyor, akşama kadar çalışsalar bitiremeyeceklerini anlatıyorlardı.
Nihayet çöpçüler bu kâğıtların bir kısmını toplayarak Kumkapı sahillerine atmak üzere kaldırmaya başladılar…” (Son Posta Gazetesi, 4 Haziran 1931)
Son Posta Gazetesi, Osmanlı Arşivlerinin Bulgaristan’a “kuru ot ve paçavra fiyatına, okkası üç kuruş on paraya” (3.10 kuruş) satılmasını olayı bu sözlerle okuyucularına aktarıyordu.
Evet yanlış okumadınız. Yukarıda O dönemde çıkan Son Posta Gazetesi'ne de haber olan hatta Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün bu konuyla ilgili tam 604 sayfalık bir kitap yayınladığı bir gerçekten, dünya tarihinde eşine rastlanamayacak şekilde, bir ülkenin nerdeyse 600 yıllık tarihi birikimi, bir milletin hafızası ve birçoğu altın yaldızlı, el emeği, göz nuru tarihi belgeleri, maliyeye gelir getirsin diye kuru ot fiyatına Bulgaristan'a satılan Osmanlı arşivlerinden bahsediyoruz.
Stratejikboyut, artık bu kadarı da olmaz diyeceğiniz bir olayı, maliyeye gelir getirsin diye bir milletin 600 yıllık hafızasının, Osmanlı Arşivleri'nin Bulgaristan'a nasıl satıldığını belgelerle açıklıyor. Alıntıdır:Osmanlı Arşivlerini Okkayla Satmışız | Stratejik Boyut - Demokratik Düşünce Platformu
Yorum