Cumhurbaşkanı Gül’ün Beyaz Saray ziyareti gayet yerindeydi. İstenen sonuç elde edildi ve Türkiye’nin elini güçlendirdi. Ancak, bu ilişkiler tek yanlı olmaz. Bir eliyle veren, öbür eliyle karşılığını bekler. Başkan Bush, belki Cumhurbaşkanı Gül’ün yüzüne söylememiş olabilir, ancak Washington’un Ankara’dan beklentileri var.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Beyaz Saray’da ABD Devlet Başkanı Bush ile yaptığı ziyaret, yansımalarına göre, son derece olumlu geçmiş.
Her iki liderin açıklamaları, vücut dilleri, birbirlerinin sırtlarını sıvazlamaları, Türk-ABD ilişkilerinin rayına oturmaya başladığını gösteriyor.
Daha önce Başbakan’ın yaptığı ziyaret, dönüşümü sağlamıştı. Şimdi, Cumhurbaşkanı Gül’ün görüşmesi bunu perçinledi.
Genel manzara, Beyaz Sarayın Türkiye’yi genelde desteklediği ve özelde de PKK terörüne karşı ortak mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduğu şeklinde.
Bu ziyaret, Türkiye’nin elini güçlendirdi.
Hem PKK’ya karşı mücadelede, hem de genel ilişkilerde, Türk-ABD stratejik işbirliği tekrar canlandırıldı. Bu arada Türkiye, iki ayrı konuda daha destek istedi. Biri, Washington’un Kıbrıs konusunda yeni bir girişimi desteklemesi, diğeri AB konusunda Sarkozy ve Merkel’in olumsuz tutumlarını değiştirmelerine yardımcı olunması.
Bu gelişme, neresinden bakarsanız bakın, ülkemiz için önemli bir artı katma değerdir.
Peki bütün bunlar karşılıksız mı olacak ?
Cumhurbaşkanına bu soru sorulmuş, o da “ Hayır, Başkan Bush’un bizden herhangi bir isteği olmadı” demiş.
Doğrudur, eminim Bush hiçbir istekte bulunmamıştır. Ancak bu, ABD’nin Türkiye’den beklentileri bulunduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.Washington, görüşlerini çeşitli yollardan iletir. Dışişleri Bakanıyla veya Savunma Bakanıyla görüşmelerde, heyetler arası temaslarda, tekli veya çok sayılı başka toplantılarda, hatta açık demeçlerle beklentilerini seslendirir.
İşte bir örnek…Gül’ün Bush ile görüşmesi öncesinde bir açıklama yapan Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino “ Başkan Bush’un C.Başkanı Gül’den, PKK’ya karşı uzun vadeli bir siyasi çözüm bulunması için, Iraklı yetkililerle birlikte çalışmasını isteyeceğini”söyledi. Görüşme sırasında bu konu belki genel bir tek cümleyle geçiştirilmiştir. Ancak, bu görüşün altı doludur.
Şimdiye kadar yapılan açıklamalar, basına sızan haberler ve Türk ve Amerikan yetkililerle yaptığım konuşmalar sonunda, ABD’nin Türkiye’den beklentilerini veya Beyaz Saray’ın istek listesini, şöyle özetleyebilirim:
- TALABANİ ile GÖRÜŞ- BARZANİ ile DİYALOÐU AÇ:
Washington, Ankara’nın Irak C.Başkanı Talabani ile artık görüşmesini ve Barzani ile de diyalog yolunu açarak, PKK’ya karşı mücadeleyi, Türkiye-Irak-ABD eksenine taşımasını istiyor. Kuzey Irak yönetiminin görmezden gelinip, konunun sadece ABD üstünden halledilmemesi gerektiği görüşü ağırlık kazanıyor.
- PKK’yı DAÐDAN İNDİR:
PKK sorununu aramızdaki ilişkilerin dışına çıkarılması, Amerikalılar açısından iki konuda Türkiye’nin atacağı adımlara bağlı. Bunlardan biri, PKK’nın dağ kadrolarını dağıtacak bir yasal düzenleme ve genel Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacak bir siyasi zeminin oluşturulması.
- ERMENİ SINIRINI AÇ:
Washington’un beklentileri arasında, bir de Ermenistan konusunda bir şeyler yapılması var. Ermeni tasarısının bu yıl yeniden gündeme geleceği biliniyor. Seçim döneminde bir engellemenin güçlüğüne de dikkat çekiliyor ve örneğin Türkiye’nin sınır kapısını açmasının Beyaz Saray’ın elini rahatlatacağı, tasarıya karşı daha etkili mücadele edilebilineceği belirtiliyor.
- 301’i DEÐİŞTİR:
Ne zaman Avrupa Birliği ile ilişkilerden söz açılsa, Washington’un verdiği yanıt aynıdır: Sizde 301’inci maddeyi değiştirin. Her yönden aleyhinize işleyen bir maddedir. Yapılan son çalışmaların yetersizliği de,yine Bush yönetimi tarafından tekrarlanıyor.
Bunları, Başkan Bush teker teker tekrarlamamış olabilir. Ancak beklenti listesinin başındaki maddeler bunlar. Ayrıntıya girmek isteseniz, liste uzayabilir. Nasıl bizim istek listemiz varsa, onlarınkini de dikkate almak zorundayız.
Biz nasıl “Aman PKK için destek verin” diyorsak, onlar da “ Aman İran, Afganistan için destek verin” diyorlar.
Karşılıklı bir alış veriştir. Siz benim sırtımı kaşırsanız, ben de sizin sırtınızı kaşırım,anlayışı egemendir. Gayet tabii, zengin ve güçlü olanın ikna yeteneği daha fazla olur, ancak bu bir pazarlığa dönüşmez. Pazarlık konusu edilmez. Sadece not edilinir ve ona göre adımlar atılır.
Bu beklentileri “ödün “gibi de görmememiz gerekir. Ayrıca önerilen unsurlar Türkiye’nin aleyhine değildir. Burada bizler de hemen hemen aynı konular etrafında tartışıyoruz. İçerde de bu adımların atılması durumunda ilerlemenin hızlanacağını söylüyoruz.
Türkiye bugün olumlu bir rüzgar yakalamıştır. Eğer bu rüzgarın hakkını verir ve gereken adımları atarsa, işini daha da kolaylaştırmış olur.
M.Ali Birand
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Beyaz Saray’da ABD Devlet Başkanı Bush ile yaptığı ziyaret, yansımalarına göre, son derece olumlu geçmiş.
Her iki liderin açıklamaları, vücut dilleri, birbirlerinin sırtlarını sıvazlamaları, Türk-ABD ilişkilerinin rayına oturmaya başladığını gösteriyor.
Daha önce Başbakan’ın yaptığı ziyaret, dönüşümü sağlamıştı. Şimdi, Cumhurbaşkanı Gül’ün görüşmesi bunu perçinledi.
Genel manzara, Beyaz Sarayın Türkiye’yi genelde desteklediği ve özelde de PKK terörüne karşı ortak mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduğu şeklinde.
Bu ziyaret, Türkiye’nin elini güçlendirdi.
Hem PKK’ya karşı mücadelede, hem de genel ilişkilerde, Türk-ABD stratejik işbirliği tekrar canlandırıldı. Bu arada Türkiye, iki ayrı konuda daha destek istedi. Biri, Washington’un Kıbrıs konusunda yeni bir girişimi desteklemesi, diğeri AB konusunda Sarkozy ve Merkel’in olumsuz tutumlarını değiştirmelerine yardımcı olunması.
Bu gelişme, neresinden bakarsanız bakın, ülkemiz için önemli bir artı katma değerdir.
Peki bütün bunlar karşılıksız mı olacak ?
Cumhurbaşkanına bu soru sorulmuş, o da “ Hayır, Başkan Bush’un bizden herhangi bir isteği olmadı” demiş.
Doğrudur, eminim Bush hiçbir istekte bulunmamıştır. Ancak bu, ABD’nin Türkiye’den beklentileri bulunduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.Washington, görüşlerini çeşitli yollardan iletir. Dışişleri Bakanıyla veya Savunma Bakanıyla görüşmelerde, heyetler arası temaslarda, tekli veya çok sayılı başka toplantılarda, hatta açık demeçlerle beklentilerini seslendirir.
İşte bir örnek…Gül’ün Bush ile görüşmesi öncesinde bir açıklama yapan Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino “ Başkan Bush’un C.Başkanı Gül’den, PKK’ya karşı uzun vadeli bir siyasi çözüm bulunması için, Iraklı yetkililerle birlikte çalışmasını isteyeceğini”söyledi. Görüşme sırasında bu konu belki genel bir tek cümleyle geçiştirilmiştir. Ancak, bu görüşün altı doludur.
Şimdiye kadar yapılan açıklamalar, basına sızan haberler ve Türk ve Amerikan yetkililerle yaptığım konuşmalar sonunda, ABD’nin Türkiye’den beklentilerini veya Beyaz Saray’ın istek listesini, şöyle özetleyebilirim:
- TALABANİ ile GÖRÜŞ- BARZANİ ile DİYALOÐU AÇ:
Washington, Ankara’nın Irak C.Başkanı Talabani ile artık görüşmesini ve Barzani ile de diyalog yolunu açarak, PKK’ya karşı mücadeleyi, Türkiye-Irak-ABD eksenine taşımasını istiyor. Kuzey Irak yönetiminin görmezden gelinip, konunun sadece ABD üstünden halledilmemesi gerektiği görüşü ağırlık kazanıyor.
- PKK’yı DAÐDAN İNDİR:
PKK sorununu aramızdaki ilişkilerin dışına çıkarılması, Amerikalılar açısından iki konuda Türkiye’nin atacağı adımlara bağlı. Bunlardan biri, PKK’nın dağ kadrolarını dağıtacak bir yasal düzenleme ve genel Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacak bir siyasi zeminin oluşturulması.
- ERMENİ SINIRINI AÇ:
Washington’un beklentileri arasında, bir de Ermenistan konusunda bir şeyler yapılması var. Ermeni tasarısının bu yıl yeniden gündeme geleceği biliniyor. Seçim döneminde bir engellemenin güçlüğüne de dikkat çekiliyor ve örneğin Türkiye’nin sınır kapısını açmasının Beyaz Saray’ın elini rahatlatacağı, tasarıya karşı daha etkili mücadele edilebilineceği belirtiliyor.
- 301’i DEÐİŞTİR:
Ne zaman Avrupa Birliği ile ilişkilerden söz açılsa, Washington’un verdiği yanıt aynıdır: Sizde 301’inci maddeyi değiştirin. Her yönden aleyhinize işleyen bir maddedir. Yapılan son çalışmaların yetersizliği de,yine Bush yönetimi tarafından tekrarlanıyor.
Bunları, Başkan Bush teker teker tekrarlamamış olabilir. Ancak beklenti listesinin başındaki maddeler bunlar. Ayrıntıya girmek isteseniz, liste uzayabilir. Nasıl bizim istek listemiz varsa, onlarınkini de dikkate almak zorundayız.
Biz nasıl “Aman PKK için destek verin” diyorsak, onlar da “ Aman İran, Afganistan için destek verin” diyorlar.
Karşılıklı bir alış veriştir. Siz benim sırtımı kaşırsanız, ben de sizin sırtınızı kaşırım,anlayışı egemendir. Gayet tabii, zengin ve güçlü olanın ikna yeteneği daha fazla olur, ancak bu bir pazarlığa dönüşmez. Pazarlık konusu edilmez. Sadece not edilinir ve ona göre adımlar atılır.
Bu beklentileri “ödün “gibi de görmememiz gerekir. Ayrıca önerilen unsurlar Türkiye’nin aleyhine değildir. Burada bizler de hemen hemen aynı konular etrafında tartışıyoruz. İçerde de bu adımların atılması durumunda ilerlemenin hızlanacağını söylüyoruz.
Türkiye bugün olumlu bir rüzgar yakalamıştır. Eğer bu rüzgarın hakkını verir ve gereken adımları atarsa, işini daha da kolaylaştırmış olur.
M.Ali Birand
Yorum