Bu ülke adına çok üzülüyorum...
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de hatta dünya genelinde “büyük” denebilecek “işadamlarının” olduğu bir yemeğe katıldım. Hiçbiri AKP’li değildi. Geçmişlerinde, bugün AKP’ye “meyil etmelerine” sebep olacak bir iz yoktu. Ama hemen hemen hepsi “Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik” düzenden memnundu ve ortak bir noktada birleşiyorlardı; “İşler iyi.”
Onların fikirlerine saygı duyuyorum özellikle “döviz bozup, bono alarak” elde ettikleri “faiz ve kur farkı” ile azan “faaliyet dışı kârlarından” dolayı, taşıdıkları heyecanı da anlıyorum... Anlıyorum ama benim düşüncem net: “İllüzyon içinde her şey iyi algılanabilir” ama “illüzyonu sağlayan” yapı ortadan kalktığı zaman “ortaya tam bir enkaz” çıkacak. Trilyon dolara yakın faiz ve anapara ödemiş bir ülke ve “bütün varlıkları” ele geçirilmiş bir sistem!
Bu noktada, “benim gözümden işlerin neden iyi olmadığının” detaylarını sizlere aktarmak istiyorum:
1- Bir ülke dünya üzerindeki en yüksek nominal faizi ödüyor ve düşen kur ile birlikte “içeriden-dışarıdan” bozulan dolarlar; “yıllık yüzde 35 ila 42” dolar bazında getiri sağlıyorsa,
2- Sıcak paranın sağladığı getiri, bir ülkenin “vatandaşına harcanması gereken sağlık, eğitim, savunma, yatırım” harcamalarından kesilerek “ aktarılıyorsa”,
3- Konsolide bütçe rakamlarının neredeyse yarısı “sıcakçılara” sunuluyorsa,
4- Sıcak para “finansal sonuçları” değiştiriyor, ama arkasında “makro dengeler” tarihte görülmemiş seviyelerde “bozulma” gösteriyorsa,
5- Ülkenin “reel sektör” kuruluşları, bankaları, telekomünikasyon şirketleri, limanları, yeraltı kaynakları kontrolsüz bir “özelleştirme” politikası sonucu “yabancıların kontrolüne” geçiyorsa,
6- Sıcak paranın yarattığı sonuçlar “makro ekonomik bozuklukların” kısa vadede algılanmasına izin vermiyor, orta ve uzun vadeli “enkazın” sorgulanmasını engelliyorsa,
O ülkede “işler” yabancı sıcak para ile hareket eden “mutlu azınlık” için, daha doğrusu “yüzde 1 için iyi” olabilir ama yüzde 99’un geleceği acımasızca “tüketiliyor” demektir.
Sonuç: Askerlikte bir kural vardır; keşif yaptığınız arazi cetvelle çizilmiş gibi muntazam ise “mayın” tehlikesi fazla demektir. Türk ekonomisi de “aynen” mayınlı arazi gibi. Sıcak paranın “dünya genelindeki konjonktür” ile içeride yarattığı “fazla muntazam” arazi, aslında “ağzına kadar mayın dolu.” Sıcak para “Türkiye’nin varlıklarını” sonuna kadar “emdikten” sonra mayınlar “aynen 2001 krizi” gibi tek tek patlamaya başlayacak.
Son söz: Ülkem adına gerçekten çok üzülüyorum. Bu ülkenin “burjuvazisi”, “akademisyeni”, “askeri”, “düşüneni”, “vatandaşı” yukarıda tarif ettiğim “sahte” cenneti göremiyor ve “İşler iyi” diyorsa; sanırım bize de “Fazıl Say” gibi “çekip, gitmek” kalıyor!
Not: “Çekip, gitmek” işin “laf” kısmı... Ben sonuna kadar “buradayım”... Yukarıdaki gerçekleri “herkes” görene kadar ve en önemlisi “geç” olmadan birlikte “dur” diyebilecek bir “yapı” oluşana kadar, elimden geleni yapmaya devam edeceğim...
Yiğit Bulut ybulut@gazetevatan.com
( VATAN )
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de hatta dünya genelinde “büyük” denebilecek “işadamlarının” olduğu bir yemeğe katıldım. Hiçbiri AKP’li değildi. Geçmişlerinde, bugün AKP’ye “meyil etmelerine” sebep olacak bir iz yoktu. Ama hemen hemen hepsi “Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik” düzenden memnundu ve ortak bir noktada birleşiyorlardı; “İşler iyi.”
Onların fikirlerine saygı duyuyorum özellikle “döviz bozup, bono alarak” elde ettikleri “faiz ve kur farkı” ile azan “faaliyet dışı kârlarından” dolayı, taşıdıkları heyecanı da anlıyorum... Anlıyorum ama benim düşüncem net: “İllüzyon içinde her şey iyi algılanabilir” ama “illüzyonu sağlayan” yapı ortadan kalktığı zaman “ortaya tam bir enkaz” çıkacak. Trilyon dolara yakın faiz ve anapara ödemiş bir ülke ve “bütün varlıkları” ele geçirilmiş bir sistem!
Bu noktada, “benim gözümden işlerin neden iyi olmadığının” detaylarını sizlere aktarmak istiyorum:
1- Bir ülke dünya üzerindeki en yüksek nominal faizi ödüyor ve düşen kur ile birlikte “içeriden-dışarıdan” bozulan dolarlar; “yıllık yüzde 35 ila 42” dolar bazında getiri sağlıyorsa,
2- Sıcak paranın sağladığı getiri, bir ülkenin “vatandaşına harcanması gereken sağlık, eğitim, savunma, yatırım” harcamalarından kesilerek “ aktarılıyorsa”,
3- Konsolide bütçe rakamlarının neredeyse yarısı “sıcakçılara” sunuluyorsa,
4- Sıcak para “finansal sonuçları” değiştiriyor, ama arkasında “makro dengeler” tarihte görülmemiş seviyelerde “bozulma” gösteriyorsa,
5- Ülkenin “reel sektör” kuruluşları, bankaları, telekomünikasyon şirketleri, limanları, yeraltı kaynakları kontrolsüz bir “özelleştirme” politikası sonucu “yabancıların kontrolüne” geçiyorsa,
6- Sıcak paranın yarattığı sonuçlar “makro ekonomik bozuklukların” kısa vadede algılanmasına izin vermiyor, orta ve uzun vadeli “enkazın” sorgulanmasını engelliyorsa,
O ülkede “işler” yabancı sıcak para ile hareket eden “mutlu azınlık” için, daha doğrusu “yüzde 1 için iyi” olabilir ama yüzde 99’un geleceği acımasızca “tüketiliyor” demektir.
Sonuç: Askerlikte bir kural vardır; keşif yaptığınız arazi cetvelle çizilmiş gibi muntazam ise “mayın” tehlikesi fazla demektir. Türk ekonomisi de “aynen” mayınlı arazi gibi. Sıcak paranın “dünya genelindeki konjonktür” ile içeride yarattığı “fazla muntazam” arazi, aslında “ağzına kadar mayın dolu.” Sıcak para “Türkiye’nin varlıklarını” sonuna kadar “emdikten” sonra mayınlar “aynen 2001 krizi” gibi tek tek patlamaya başlayacak.
Son söz: Ülkem adına gerçekten çok üzülüyorum. Bu ülkenin “burjuvazisi”, “akademisyeni”, “askeri”, “düşüneni”, “vatandaşı” yukarıda tarif ettiğim “sahte” cenneti göremiyor ve “İşler iyi” diyorsa; sanırım bize de “Fazıl Say” gibi “çekip, gitmek” kalıyor!
Not: “Çekip, gitmek” işin “laf” kısmı... Ben sonuna kadar “buradayım”... Yukarıdaki gerçekleri “herkes” görene kadar ve en önemlisi “geç” olmadan birlikte “dur” diyebilecek bir “yapı” oluşana kadar, elimden geleni yapmaya devam edeceğim...
Yiğit Bulut ybulut@gazetevatan.com
( VATAN )
Yorum