Kral TV satılıyor
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ATV-Sabah’ın Rekabet Kurumu’nun onayından geçmesinin ardından, alıcı Çalık Grubu’na devir işleminin gerçekleştirilmesi için şimdi de RTÜK’ün onayını beklediklerini söyledi.. ATV-Sabah’ın satış süreciyle ilgili konuları değerlendiren TMSF Başkanı Ertürk, kamuoyunda dile getirilen bazı tartışmalara da açıklık getirdi.
Ertürk, medyada yüzde 25 ile sınırlanan yabancı payının arttırılmasına yönelik yasa çalışmalarının sürmesi nedeniyle satış için bu yasanın çıkmasını neden beklemedikleri yolundaki eleştirilere, “Henüz ortada bir yasa yok. Kimse bize böyle bir yasa tasarısı hazırlığı olduğunu da söylemedi. Biz de onu gazetelerden, kulis haberlerinden öğrendik. Ama bunlar bizim için beklemeyi gerektirecek ya da beklememizi haklı çıkaracak bilgiler değil. Çünkü, bu takdirde de yarın bir değer kaybı olsa, ya da uluslararası piyasada, iç piyasada bir dalgalanma, genel bir kriz olsa biz bunun hesabını veremeyiz. O nedenle, burada büyük bir risk var. Bize, “Niye beklemediniz" diyen arkadaşlar aynı zamanda bunun beklenseydi olabilecek muhtemel risklerini de iyi hesaplamaları lazım. Satış için daha fazla beklemek ciddi bir risk teşkil ederdiî diye konuştu.
ÇOK İYİ BEDELLE SATTIK
Ertürk, TMSF olarak ihalede çok iyi bir muhammen bedel ortaya koyduklarını belirterek, îKoyduğumuz değer, ki bütün gözlemcilerin ittifakla, iyi bir değer olduğunu söyledikleri bir fiyattır ve biz de bu rakamı ortaya çıkardık. Bu rakamı bulamamış olsaydık, ya da daha düşük bir fiyata satmak zorunda kalsaydık bize, “Niye beklemediniz, niye acele ettinizî denebilirdi. Ama sonuçta hedefimiz, bu değeri bulmaktı. Bunu bulduğumuz için, kendimizi başarılı görüyoruzî dedi.
MEDYADA YAYIN POLİTİKASINA MÜDAHALE ETMEDİK
TMSF’nin medyada bu kadar uzun süre kalmasının da yine aynı kişiler tarafından eleştiri konusu edildiğini, bu nedenle satış için daha fazla beklememe kararında bu tür yaklaşımların da rol oynadığını kaydeden Ertürk şunları söyledi: “Bizim, TMSF olarak medyadaki varlığımız her zaman tartışıldı. TMSF olarak medyada, kendimizi, kamuoyunu çok zora sokacak şeyler yapmadık. Sonuçta, yönetimi devraldığımız her medya organının zaten geleneksel bir çizgisi var. O çizgiyi de biz belirlemiyoruz. O medya organının, gazetenin, televizyonun yıllar içinde oluşturduğu bir çizgi. Ne Star gazetesi ve televizyonunda, ne de Sabah gazetesinde her ne ise o çizgi, hiç müdahale etmedik. Ama zorunlu olarak elbette bir takım yönetici değişiklikleri olacaktır. Aksi takdirde, TMSF’nin varlığı sorgulanır. TMSF, oraya yönetici atıyorsa, daha önceki yönetim dönemlerinde atanmış yöneticilerde bir değişiklik yapması çok doğal hakkıdır. Ama bunu yaparken, hiçbir zaman bir politik ya da bir ideolojik taraf sergilememiştir. Tamamen işin gerekleri, performans ve o işin özel, hukuksal durumu dikkate alınarak yapılmıştır. Sabah gazetesinde de, ATV’de de bu tür değişiklikler minumumda tutulmuştur. “
PAZARLIK ŞARTNAMEYE AYKIRI
İhalede neden pazarlık yapılmadığına dair gazetelerde yine sorular sorulduğuna dikkat çeken Ertürk, “Pazarlık yöntemi bu tür ticari ve iktisadi bütünlük satışlarında, ihalede verilen en yüksek fiyatın, bizim muhammen değerin altında kalması halinde başvurulan bir yoldur. Bizim hem şartnamemizde hem de satış yönetmeliğimizde, bu çok açık şekilde belirtilmektedir. Muhammen değeri bulduğumuz takdirde burada pazarlık yapmamız şartnameye aykırılık teşkil eder. O bir iptal sebebi olarak kullanılabilirdi yargıda. O nedenle biz burada bir pazarlık aşaması uygulamadık. Ama ihale sırasında ihaleyi yöneten arkadaşımız teklif etti, sembolik de olsa bir artırım yapmak için, karşı taraf bunu kabul etmedi. Orada kabul etseydi, o elbette ihale fiyatı olarak kabul edilecekti. Ama orada 10 milyon dolar bile arttırılmadı. Muhammen değeri verdiler ve orada durdular. ıhale şartnamesi çerçevesinde yapabileceğimiz bir şey yokî görüşünü dile getirdi.
YARISI PEŞİN ÖDENİR MADDESİ CAYDIRICI BİR ÖNLEM
İhale Şartnamesinde ihale bedelinin yarısına kadar olan kısmının ihale onayından önce talep edilebileceğine dair bir madde olduğunu söyleyen Ertürk, bu maddenin, esas itibariyle bu ihaleye katılmayı finansal varlığı, gücü olan daha ciddi kuruluşların, bu işe girmelerini teşvik etmek veya bu nitelikte olmayanları caydırmak için konulmuş bir güvenlik mekanizması olduğunu savunarak şöyle dedi: “Yani böyle bir imkanı olmayıp, bu işe girmeye soyunan insanlara bu madde bir yaptırım olarak, 'TMSF, gerekirse yarısını isteyebilir' maddesi, bir yaptırım olarak durmaktadır. Bu şartı bugüne kadar işletmeye gerek görmedik. Bugüne kadar da hiçbir ihalede böyle bir yola gitmedik. Her ihalede de böyle bir madde yoktur. Bu bizim, ihalenin niteliğine göre koyduğumuz bir maddedir. Burada da böyle bir madde koyduk. Ama bunu istemek tamamen, işin ciddiyetine göre değişebilecek bir karardırî.
ÇALIK GRUBU’NA ÖDEME İÇİN SÜRE VERECEÐİZ
TMSF Başkanı Ertürk satış işleminin RTÜK tarafından da onaylanması durumunda devir işlemlerine başlayacaklarını kaydederek bundan sonraki süreçle ilgili şu bilgileri verdi: “Ödemeyle ilgili belli bir proses yürüyor. Herhangi bir sıkıntı, aksaklık yok. Şu anda Rekabet Kurulu’nun onayı tamam, henüz yazılı olarak gelmedi ama kuruldan çıktığını biliyoruz. RTÜK’ün onayını bekliyoruz. Bu hafta bir beklentimiz var. Eğer onay çıkarsa, teslim çalışmalarımız başlayacak. Tabiî ki ödeme konusunu konuşacağız karşı tarafla. Bu çok büyük bir rakam. Yani 1 milyar 100 milyon dolar bütün dünya ölçeğinde çok büyük paradır. Bu paraların tahsilatı, bankacılık transfer işlemleri gibi, belli bir zamanı gerektiriyor. Bütün ihalelerde, ihale bedelinin yatırılması için belli bir süre veriyoruz. Tabii 1 milyar 100 milyon doların hemen bir iki gün içinde ödenmesini beklemiyoruz. Transfer işlemleri için bile belli bir zaman gerekiyor. Şimdi, devir onayı geldikten sonra, alıcı tarafla o çalışmaları, o görüşmeleri yapacağız. Şu tarihte tamamının nakden ödenmesini istiyoruz diyeceğiz. Bu uzun bir süre olmayacakî.
SÜREÇ UZUN SÜRERSE SABAH-ATV’NİN PERFORMANSI ETKİLENEBİLİR
Onay sürecinin bir an önce tamamlanmasının önemine vurgu yapan Ertürk, “Tabiî ki bütün beklentimiz, arzumuz bu geçiş döneminin uzun sürmemesi. Geçiş döneminin uzun sürmesi bir yönetim boşluğuna yol açabilir. Bu da gazete ve televizyonun performansını olumsuz etkileyebilirî dedi.
KRAL TV VE KRAL FM SIRADA
Ahmet Ertürk medya kuruluşu olarak Sabah-ATV’nin satışından sonra TMSF’nin elinde sadece Kral TV ve Kral FM’in kalacağını söyledi ve “Şu an Kral TV ile Kral FM yönetimimiz altında, onların da satışı için süreci önümüzdeki günlerde ilan edeceğiz. Satış için çalışmalar son noktaya gelmiş durumdaî bilgisini verdi.
MEDYADAN ÇIKINCA ÜZERİMİZDEN TONLARCA YÜK KALKACAK
TMSF’nin medyadaki varlığının çokça tartışma konusu edildiğini, medya ile ilgili en küçük tasarruflarının bile kamuoyunda yaygın bir tartışmaya neden olduğunu belirten Ahmet Ertürk bu konudaki görüşlerini şöyle özetledi: “Bu tartışmalar politika arenasında, vatandaşlar arasında, medya sektöründe yapılıyor. Bu tartışmalar, zaman zaman bizim hiç amaçlamadığımız ya da hiç hak etmediğimiz eleştirilere dönüşebiliyor, hiç amaçlamadığımız noktalara çekilebiliyor. Biz bunlardan tabiî ki rahatsız oluyoruz. Bizim işimiz medya aktörlüğü, oyunculuğu değil. Biz orada bir yasal zorunluluk dolayısıyla, kamu alacağını tahsil etmek için bulunuyoruz. En kısa zamanda da buradan çıkmak hedefimiz. Medyadan çıktığımızda, bu bizim için hem fiziksel olarak, hem psikolojik olarak üzerimizden tonlarca yükün kalkması gibi olacaktır. O zaman TMSF gerçek fonksiyonlarını daha rahat ve hızlı yapabilir hale gelecek"
15 Ocak 2008, 15:02
kaynak:medyakafe
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ATV-Sabah’ın Rekabet Kurumu’nun onayından geçmesinin ardından, alıcı Çalık Grubu’na devir işleminin gerçekleştirilmesi için şimdi de RTÜK’ün onayını beklediklerini söyledi.. ATV-Sabah’ın satış süreciyle ilgili konuları değerlendiren TMSF Başkanı Ertürk, kamuoyunda dile getirilen bazı tartışmalara da açıklık getirdi.
Ertürk, medyada yüzde 25 ile sınırlanan yabancı payının arttırılmasına yönelik yasa çalışmalarının sürmesi nedeniyle satış için bu yasanın çıkmasını neden beklemedikleri yolundaki eleştirilere, “Henüz ortada bir yasa yok. Kimse bize böyle bir yasa tasarısı hazırlığı olduğunu da söylemedi. Biz de onu gazetelerden, kulis haberlerinden öğrendik. Ama bunlar bizim için beklemeyi gerektirecek ya da beklememizi haklı çıkaracak bilgiler değil. Çünkü, bu takdirde de yarın bir değer kaybı olsa, ya da uluslararası piyasada, iç piyasada bir dalgalanma, genel bir kriz olsa biz bunun hesabını veremeyiz. O nedenle, burada büyük bir risk var. Bize, “Niye beklemediniz" diyen arkadaşlar aynı zamanda bunun beklenseydi olabilecek muhtemel risklerini de iyi hesaplamaları lazım. Satış için daha fazla beklemek ciddi bir risk teşkil ederdiî diye konuştu.
ÇOK İYİ BEDELLE SATTIK
Ertürk, TMSF olarak ihalede çok iyi bir muhammen bedel ortaya koyduklarını belirterek, îKoyduğumuz değer, ki bütün gözlemcilerin ittifakla, iyi bir değer olduğunu söyledikleri bir fiyattır ve biz de bu rakamı ortaya çıkardık. Bu rakamı bulamamış olsaydık, ya da daha düşük bir fiyata satmak zorunda kalsaydık bize, “Niye beklemediniz, niye acele ettinizî denebilirdi. Ama sonuçta hedefimiz, bu değeri bulmaktı. Bunu bulduğumuz için, kendimizi başarılı görüyoruzî dedi.
MEDYADA YAYIN POLİTİKASINA MÜDAHALE ETMEDİK
TMSF’nin medyada bu kadar uzun süre kalmasının da yine aynı kişiler tarafından eleştiri konusu edildiğini, bu nedenle satış için daha fazla beklememe kararında bu tür yaklaşımların da rol oynadığını kaydeden Ertürk şunları söyledi: “Bizim, TMSF olarak medyadaki varlığımız her zaman tartışıldı. TMSF olarak medyada, kendimizi, kamuoyunu çok zora sokacak şeyler yapmadık. Sonuçta, yönetimi devraldığımız her medya organının zaten geleneksel bir çizgisi var. O çizgiyi de biz belirlemiyoruz. O medya organının, gazetenin, televizyonun yıllar içinde oluşturduğu bir çizgi. Ne Star gazetesi ve televizyonunda, ne de Sabah gazetesinde her ne ise o çizgi, hiç müdahale etmedik. Ama zorunlu olarak elbette bir takım yönetici değişiklikleri olacaktır. Aksi takdirde, TMSF’nin varlığı sorgulanır. TMSF, oraya yönetici atıyorsa, daha önceki yönetim dönemlerinde atanmış yöneticilerde bir değişiklik yapması çok doğal hakkıdır. Ama bunu yaparken, hiçbir zaman bir politik ya da bir ideolojik taraf sergilememiştir. Tamamen işin gerekleri, performans ve o işin özel, hukuksal durumu dikkate alınarak yapılmıştır. Sabah gazetesinde de, ATV’de de bu tür değişiklikler minumumda tutulmuştur. “
PAZARLIK ŞARTNAMEYE AYKIRI
İhalede neden pazarlık yapılmadığına dair gazetelerde yine sorular sorulduğuna dikkat çeken Ertürk, “Pazarlık yöntemi bu tür ticari ve iktisadi bütünlük satışlarında, ihalede verilen en yüksek fiyatın, bizim muhammen değerin altında kalması halinde başvurulan bir yoldur. Bizim hem şartnamemizde hem de satış yönetmeliğimizde, bu çok açık şekilde belirtilmektedir. Muhammen değeri bulduğumuz takdirde burada pazarlık yapmamız şartnameye aykırılık teşkil eder. O bir iptal sebebi olarak kullanılabilirdi yargıda. O nedenle biz burada bir pazarlık aşaması uygulamadık. Ama ihale sırasında ihaleyi yöneten arkadaşımız teklif etti, sembolik de olsa bir artırım yapmak için, karşı taraf bunu kabul etmedi. Orada kabul etseydi, o elbette ihale fiyatı olarak kabul edilecekti. Ama orada 10 milyon dolar bile arttırılmadı. Muhammen değeri verdiler ve orada durdular. ıhale şartnamesi çerçevesinde yapabileceğimiz bir şey yokî görüşünü dile getirdi.
YARISI PEŞİN ÖDENİR MADDESİ CAYDIRICI BİR ÖNLEM
İhale Şartnamesinde ihale bedelinin yarısına kadar olan kısmının ihale onayından önce talep edilebileceğine dair bir madde olduğunu söyleyen Ertürk, bu maddenin, esas itibariyle bu ihaleye katılmayı finansal varlığı, gücü olan daha ciddi kuruluşların, bu işe girmelerini teşvik etmek veya bu nitelikte olmayanları caydırmak için konulmuş bir güvenlik mekanizması olduğunu savunarak şöyle dedi: “Yani böyle bir imkanı olmayıp, bu işe girmeye soyunan insanlara bu madde bir yaptırım olarak, 'TMSF, gerekirse yarısını isteyebilir' maddesi, bir yaptırım olarak durmaktadır. Bu şartı bugüne kadar işletmeye gerek görmedik. Bugüne kadar da hiçbir ihalede böyle bir yola gitmedik. Her ihalede de böyle bir madde yoktur. Bu bizim, ihalenin niteliğine göre koyduğumuz bir maddedir. Burada da böyle bir madde koyduk. Ama bunu istemek tamamen, işin ciddiyetine göre değişebilecek bir karardırî.
ÇALIK GRUBU’NA ÖDEME İÇİN SÜRE VERECEÐİZ
TMSF Başkanı Ertürk satış işleminin RTÜK tarafından da onaylanması durumunda devir işlemlerine başlayacaklarını kaydederek bundan sonraki süreçle ilgili şu bilgileri verdi: “Ödemeyle ilgili belli bir proses yürüyor. Herhangi bir sıkıntı, aksaklık yok. Şu anda Rekabet Kurulu’nun onayı tamam, henüz yazılı olarak gelmedi ama kuruldan çıktığını biliyoruz. RTÜK’ün onayını bekliyoruz. Bu hafta bir beklentimiz var. Eğer onay çıkarsa, teslim çalışmalarımız başlayacak. Tabiî ki ödeme konusunu konuşacağız karşı tarafla. Bu çok büyük bir rakam. Yani 1 milyar 100 milyon dolar bütün dünya ölçeğinde çok büyük paradır. Bu paraların tahsilatı, bankacılık transfer işlemleri gibi, belli bir zamanı gerektiriyor. Bütün ihalelerde, ihale bedelinin yatırılması için belli bir süre veriyoruz. Tabii 1 milyar 100 milyon doların hemen bir iki gün içinde ödenmesini beklemiyoruz. Transfer işlemleri için bile belli bir zaman gerekiyor. Şimdi, devir onayı geldikten sonra, alıcı tarafla o çalışmaları, o görüşmeleri yapacağız. Şu tarihte tamamının nakden ödenmesini istiyoruz diyeceğiz. Bu uzun bir süre olmayacakî.
SÜREÇ UZUN SÜRERSE SABAH-ATV’NİN PERFORMANSI ETKİLENEBİLİR
Onay sürecinin bir an önce tamamlanmasının önemine vurgu yapan Ertürk, “Tabiî ki bütün beklentimiz, arzumuz bu geçiş döneminin uzun sürmemesi. Geçiş döneminin uzun sürmesi bir yönetim boşluğuna yol açabilir. Bu da gazete ve televizyonun performansını olumsuz etkileyebilirî dedi.
KRAL TV VE KRAL FM SIRADA
Ahmet Ertürk medya kuruluşu olarak Sabah-ATV’nin satışından sonra TMSF’nin elinde sadece Kral TV ve Kral FM’in kalacağını söyledi ve “Şu an Kral TV ile Kral FM yönetimimiz altında, onların da satışı için süreci önümüzdeki günlerde ilan edeceğiz. Satış için çalışmalar son noktaya gelmiş durumdaî bilgisini verdi.
MEDYADAN ÇIKINCA ÜZERİMİZDEN TONLARCA YÜK KALKACAK
TMSF’nin medyadaki varlığının çokça tartışma konusu edildiğini, medya ile ilgili en küçük tasarruflarının bile kamuoyunda yaygın bir tartışmaya neden olduğunu belirten Ahmet Ertürk bu konudaki görüşlerini şöyle özetledi: “Bu tartışmalar politika arenasında, vatandaşlar arasında, medya sektöründe yapılıyor. Bu tartışmalar, zaman zaman bizim hiç amaçlamadığımız ya da hiç hak etmediğimiz eleştirilere dönüşebiliyor, hiç amaçlamadığımız noktalara çekilebiliyor. Biz bunlardan tabiî ki rahatsız oluyoruz. Bizim işimiz medya aktörlüğü, oyunculuğu değil. Biz orada bir yasal zorunluluk dolayısıyla, kamu alacağını tahsil etmek için bulunuyoruz. En kısa zamanda da buradan çıkmak hedefimiz. Medyadan çıktığımızda, bu bizim için hem fiziksel olarak, hem psikolojik olarak üzerimizden tonlarca yükün kalkması gibi olacaktır. O zaman TMSF gerçek fonksiyonlarını daha rahat ve hızlı yapabilir hale gelecek"
15 Ocak 2008, 15:02
kaynak:medyakafe