İnsanın içini kim bilir

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • avþa bayraktar
    Junior Member
    • 26-12-2007
    • 363

    İnsanın içini kim bilir

    Size bu yazımda bir Türk kızından söz etmek istiyorum. Türk müziğini sevenler şarkılarını zevkle dinler. Türk müziğine ilgi duyanlar ise karakteristik özelliğini bilirler. Herkesin gam ve kasavet yuvası diye eleştirdiği Türk müziğinde bir tek o vardır ki, bütün besteleri şen, bestelediği bütün şiirler insana hayatı sevdirir, gamı kasaveti bir yana attırır. Türk müziğinin o dillere pelesenk olmuş “ağıt/ruh karartan/insanın içini kapatan” nitelemeleri, onun için geçerli değildir. O, insanı, insanın ruhunu alır, toprağın karanlığından göğün mavisine, şafağın pembesine çıkarır. Bir hanımefendiden bahsediyorum: Neveser Kökdeş bu bahsettiğim bestekâr. 1900 yılında doğmuş. Her evin kızının bir müzik aleti çalmayı öğrendiği bir devrin çocuğu. Hane dışındaki dünyada neler olup bittiğini bilmeyen bir evin, bu evlerin çoğunlukta olduğu bir devrin çocuğu. Onbeş yaşının ürpertilerini yaşayan, hayatın vadettiği mut ve umutları bekleyen bir tazecik. Müziğe uzak değil. Ağabeyi Cumhuriyet döneminde Türk müziğinin önde gelen düzenleyicilerinden biri. (Adını sormayın. Aklımda değil, ve üstelik, şimdi kalkıp kütüphaneden kaynak arayacak halim de yok! Geçelim.)

    Neveser Hanım on beş yaşında görücü usulü ile evlendirilir. 1915 yılının ilkbaharıdır!.. Kocası, yakışıklı, kendi kişisel geleceğini, yok edilme tehlikesi yaşayan vatanının geleceği ile özdeşleştirmiş bir genç yüzbaşıdır. Bu iki güzel çocuk on beş günlük bir evlilik yaşarlar. Bu on beş gün içinde genç damadın görev yaptığı birlik, yeni görev yerine, Çanakkale’ye intikal etmiştir. Damat yüzbaşı da izin bitiminde göreve koşar, VE ORADA ŞEHİT DÜŞER!..

    İşte bunları yaşayan o çocuk gelin, kendini, yaşamını, yaşam amacını; o on beş günlük, henüz kokusuna alışamadığı kocasının umutları, amacı, görevleri ile özdeşleştirir. Besteler yapar. Şen, umut dolu, geleceğe bakan besteler yapar.

    Şimdi aşağıya onun en bilinen, en sevilen şarkılarından birinin sözlerini yazacağım. Bakın ve düşünün, bu sözlerde o on beş günlük kocaya, (henüz sevgili olmaya vakit bulamamış bir kocaya,) özlem, sevgi ve o on beş günde itirafa utanılan duygular yok mu? Bir şehide özlem yok mu?


    Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına
    Saçından bir tel alsam, koysam canıma
    Söylesem sevgimi,kalbimi açsam ona
    Aşkının çiçeğini taksam başıma

    Sözleri sitemkâr, kıskanır beni yakar
    Nazlanır, yalvarır,ah o güzel yar
    Söylesem sevgimi, kalbimi açsam ona
    Aşkının çiçeğini taksam başıma
    Bu yarısı kırık kadın uzun bir ömür yaşadı. Bir çok beste yaptı. Hepsi yaşama sevinci veren sözler üstüne yapılmış bestelerdi. Siz bile, kim bilir kaç kere radyoda dinlediniz onu, farkına varmadan.

    Bu büyümemiş, büyümesine tarihin hesabını soranların izin vermediği çocuk kadının yaşamı üzerine yazdıklarım bu kadar. Arkadaşlarımın eleştirilerini saygı ile beklerim.
    Son düzenleme fuga; 20-01-2008, 00:25.
  • Kadim
    Senior Member

    • 30-01-2004
    • 4782

    #2
    Konu: İnsanın içini kim bilir

    YouTube - TRT TSM Koro-Kuş olup uçsam sevgilimin diyârına

    Parçanın TRT Türk Sanat Müziği korosu tarafından seslendirilmiş halini dinleyebilirsiniz. Youtube sitesine giremeyenlerin, DNS numaralarını 4.2.2.5 ve 4.2.2.6 yapmaları yeterlidir.

    Parçanın yorumuna gelince; umutlar ve sevgi biçimlendirir geleceğimizi ve sonrakini, içimizde yeşertiriz o yüreklerde büyüttüğümüzü ve yaşarız o güne kavuşacağımızın eminliğiyle şen ve dirençli...

    Not: Pek kişinin bu başlık altına yorum yazacağını düşünmüyorum. Genel pop-top bilir sadece...

    Yorum

    • avþa bayraktar
      Junior Member
      • 26-12-2007
      • 363

      #3
      Konu: İnsanın içini kim bilir

      Sevgili Kadim, Hani adam sahile vuran deniz yıldızlarını gerisin geri denize atarmış ya!..

      Yorum

      • Kadim
        Senior Member

        • 30-01-2004
        • 4782

        #4
        Konu: İnsanın içini kim bilir

        Sevgili Kadim, Hani adam sahile vuran deniz yıldızlarını gerisin geri denize atarmış ya!..
        Bence bu öyküyü anlatmanız daha da vurgulayıcı olacaktır...

        Yorum

        • anterior
          Senior Member
          • 06-11-2006
          • 6453

          #5
          Konu: İnsanın içini kim bilir

          VALSLERİN BESTECİSİ NEVESER KÖKDEŞ

          Hayatı
          1904 yılında bazı kaynaklara göre Üsküdar' da, bazılarına göre de babasının sürgünde olduğu bugün Yunanistan sınırları içinde olan Drama' da dünyaya gelmiştir. Babası Başmabeyinci Hurşit Bey'dir.Bir baba ve üç anneden 8 kardeşler. Kardeşlerinden biri de ünlü operet bestecisi Muhlis Sabahattin Ezgi' dir.Neveser Hanım, Notre Dame de Sion' da okumuştur ve zamanına göre çok iyi bir eğitim almıştır. Varlıklı bir ailenin kızı ve döneminin şık hanımlarından biri olan Neveser Hanım, 16 yaşında topçu subayı Mehmet Ali Üsküdarlı ile evlenmiştir. Ancak, bu evlilik çok kısa sürmüş, henüz ikinci yılında eşinin Çanakkale Savaşı' nda şehit düşmesi neticesinde bir yaşındaki oğlu Adnan ile başbaşa hayatını devam ettirmiştir. Eşinin şehit olması ile ekonomik sıkıntılara girmiş,bu sıkıntı yüzünden içine kapanmış ve sinir hastası olmuş, 35 yaşlarında geçirdiği yüz felci nedeniyle yüzünün sağ tarafını kullanamaz olması da onu büsbütün üzmüştür. Hayatının son yıllarını Moda' da Ahmet Sapmaz' ın himayelerinde yalnız başına geçirmiş, 1962 yılının 7 temmuz günü Kadıköy'deki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Cenazesi ertesi gün İstanbulÜsküdar'daki Karacaahmet Mezarlığı'ındaki aile mezarlığında toprağa verilmiştir.Acı çeken ama hiçbir şeyden de taviz vermeyen bir İstanbul Hanımefendi'sidir.

          Sanat Hayatı
          Neveser Kökdeş, müzik zevkini, çeşitli klasik ve halk sazlarını çalabilen, amatör bir müzisyen olan babasından almıştır.Notre Dame de Sion' da piyano çalmasını da öğrenmiş, okuldaki bir yarışmada birincilik kazanmış. Besteciliğe henüz 12 yaşında polkalar besteleyerek adım atmıştır.İstanbul Radyosu'nda bir süre tanbur sanatçısı olarak da çalışmış, ama radyoda aradığı ortamı bir türlü bulamamış Ağabeyi Sabahattin Bey'in operet temsillerinde piyano çalmış ve ona ait bazı operet şarkılarını taş plaklara okumuştur.Piyano, tanbur ve gitar çalması, güftekarlığı yanında, hem kendine özgü bir tarz yaratmış olması ve hem de çok sayıda eser vermiş olması nedeniyle Neveser Kökdeş 'in ne kadar önemli bir üstat olduğunun kanıtıdır.

          Neveser Kökdeş, zamanının en popüler dergisi olan Radyo Alemi' nde (26 Mart 1953) yayınlanan bir röportajında şunları söylemektedir:''Fes-mes devri geçti, niçin musikimizde inkilabı hazmetmiyoruz. Dede'ler ve Rahmi Bey'lerin bile zaman zaman Türk mu*****inde inkilap yapmak üzere harekete geçtikleri görülmüş, fakat fes'in altındaki zihniyet karşısında daha fazla cesaret edememişlerdir. Yani herkes bilir ki Dede'nin valsleri vardır.Benim 'aman' larım basit eski tarz 'aman'lar değildir. Fakat geçenlerde radyoda dinledim bir hanım sanatkarımız bir köçekçemdeki 'aman'ı gazel 'aman' ına çevirdi. Bir 'aman' çekti ki, ben de aman dedim.Eserlerimi güzel okuyan sanatkar Sabite Hanım'dır. Mualla Mukadder de fena değil, fakat Sabite Tur'un sesi, alafranga nağmelere daha çok gidiyor.Bu işten kırk para kazanmıyorum. Üstelik eserlerimi orkestrasyon yaptırmak için cebimden para verdiğim bile oluyor. Bestekarlık bana sıhhatimi, saadetimi, her şeyimi kaybettirdi. Bütün bu zahmetin ve ızdırapların mükafatı nedir biliyor musunuz? Bestelerimi tahfir etmek suretiyle harcamak. Halimi görüyorsunuz. Halbuki Türk müziğini hudutlarımızın dışına çıkarmış bir sanatkarım. Eserlerim halen Londra ve Paris operalarında çalınıyor.'

          Neveser Kökdeş' in bazı kaynaklara göre 500'den, bazılarına göre ise 1000' den fazla eser bestelediği ileri sürülmekle beraber, elimizde bunların 100 kadarının notası vardır. Eserleri, tango, vals, operet ve şarkı formlarındadır.Şarkılarının çoğu semai (vals) usulündedir ve çoğu eserinin güftesini de kendisi yazmıştır.Bestelerini uzun süre saklamış ve ancak ağabeyi Muhlis Sabahattin' in ölümünden sonra ortaya çıkarmıştır. İlk eseri radyoda onun öldüğü gün yayınlanmıştır. Ölümünden sonra da eserlerinin yakılmasını vasiyet etmiş ve bu nedenle de pek çok bestesi yakılmış ve böylece de kaybolup gitmiştir.

          Kaynak

          İsmini ilk kez duydum. Siz buraya taşıyınca eleştiri notu düşünce, internette araştırdım ve bu bilgiler çıktı..

          "Musıkide inkılap yapmak..."

          Yapabildi mi acaba?

          Yorum

          • gönülver
            Member

            • 21-02-2004
            • 2747

            #6
            Konu: İnsanın içini kim bilir

            abim bu gibi yazılara ağırlık vereceğini bana söylemiştin ve yazmaya başladın inan beni çok mutlu ettin senin engin fikirlerinden ben herzaman faydalanabiliyorum ama diğer arkadaşlarımında bundan yararlanmasına fırsat verdiğine çok sevindim
            çok teşekkürler abicim

            Yorum

            • avþa bayraktar
              Junior Member
              • 26-12-2007
              • 363

              #7
              Konu: İnsanın içini kim bilir

              Sevgili Anterior,
              İlgi ve bilginize teşekkür ederim. Suat Yener, Batı müziği konusunda bilgi sahibidir. Neveser Hanım ile ilgili anlattıkları ağabeyinden dolayıdır. Ben anlattıklarımı Rahmetli Rüştü Şardağ'dan öğrendim. Kocasının l9l5 yılında Çanakkale'de şehit düştüğü en doğru nirengi taşı olduğuna göre 1900 doğumlu olması daha akla yakın geliyor. Ne dersiniz?
              Son düzenleme avşa bayraktar; 20-01-2008, 00:43. Reason: Musıkîde inkılab zor bir tabir, yeni bir kilometre taşı dikti desek mi?

              Yorum

              • anterior
                Senior Member
                • 06-11-2006
                • 6453

                #8
                Konu: İnsanın içini kim bilir

                Birkaç kaynağa daha baktım, onlarda da 1904 yazıyor ama teziniz mantıklı görünüyor.

                Yorum

                İşlem Yapılıyor