Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Baştan beri buna varım.

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Konular o kadar çokki, günlük yaşantımızda mutlaka günde en az 2 olay var.

Sırayla işleriz kötümü olur.

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

evet siyasete girmeden o konuda neler yapılabilir
eleştirmek yerine fikir üretme yanlışın hangi noktada olduğunu söyleme
kasıt olmadan
buna herzaman varım

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...


çok haklısınız sayın dönmez. bende şunu belirtmek istiyorum. siyasi içerikli tartışmalara yol açılabilecek konular gündeme getirilmesin, bunlarla alakalı konular ince elenip öyle konu yapılsın. sonuçta herkesin bir siyasi düşüncesi var. burası bir mahalle kahvesi değil her kesimden her siyasi partiye gönül vermiş insanlar var. konular açılırken biraz düşünülsün acaba diğer partilere sempatisi olan insanlar kıralabilirmi . aslında mümkünse siyasi partilerle ilgili ya da diğer hassas konularla ilgili tartışma yaratması imkan dahilinde olan haberler konu yapılmasın. böylece bu tip düzeysiz tartışmalar son bulmasada azalma olur. saygılar

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

böyle bir şeyi kim istemezki

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

CHP'li Çakar: Başörtüsü özgür bırakılmalı
Erdoğan'da Yargıtay'a cevap....
Dün Yargıtay, bugün Danıştay
Kenan Evren'den başörtüsü yorumu...

vb. konular siz istemesenizde tartışma yaratabilecek konular. bence bu konuları açan arkadaşlar konuların gidebileceği istikametleride iyice hesaplamalı. çünkü çok çeşitliliği bulunan bir toplumda yaşıyoruz.

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Peki ne yapacağız bu topicte valahi kimse yazmamış yazacaktım bişeyler kaldım öyle yani buraya neler yazacağız

İlk önce Ülke nedir , devlet nedir , hükümet nedir , millet nedir onu bir bilmek lazım yani kime dil uzatırken nereye gidecek bilmeliyiz . Muhalefet herzaman olacaktır . Muhalefet olmasa zaten işler yürümez peki doğru nerede istenilen şeylerle muhalefetin dediğinin ortası doğrumu kabul edilir tabiki değil e peki doğrusu nedir bugün bence din konusu hariç doğru yolu bulmak o günün şartlarına bağlı bişeydir

Yani burada anlatmak istediğim hükümete kızarken böyle devletmi olur demenin nerelere gittiğini bilmek lazım bence Hükümetse hükümet , devletse devlet , milettse millet denmeli

Ben Ülkemiz için neler düşünüyorum

-- Kim olusa olsun bu saftan bişey anlamaz itir gitsin demeyi ortadan kaldırmalı . Bu nasıl olacak karşında iş yerindeki müdüre naıl saygı gösteriyorsan bir tuvalaet temizleyen vatandaşada aynı saygıyı gösteriyorsan bu zaten kendiliğinden gelişir

-- Ülkenin zenginidir deyip ona ilk hakkı vermeyi sona erdirmek gerek .

-- Ülkemizin geleceği için rüşvet tamamen kalkmalı 1 çay ısmarlıyarak bile rüşvet verilmemeli . E nasıl olacak bu diyorsanız ilk olarak insan kendinden başlamalı

-- Zengin işverenlerin her yıl vergi kaçırmak için işyerlerine gereksiz duvar ekliyerek inşaat göstermeleri engellenmeli . Ödenen sigortalar hakkıyl ödenmeli .

-- Ülkeye yapılan herhangi bir işte borç olarak devlete %100 yük bindirilmemeli ödenebilecek işler yapılmalı

-- Özelleştirme yerine Üniversitede okumuş kafası çalışan aklı başında kişilere işin başına geçireler özelleştirme ortadan kaldırılmalı devletin bir idaresini aynı yerde 5 yıl dan fazla yürüten olmamalı işi başaka yere değiştirilmeli

-- Ülkede göç engellenmeli nasıl olacak derseniz bölgesine iş kuran ve İşveren olandan çalıştırdığı kişi sayısınca vergi düşülmeli iş olanakları artırılmalı . Mesela Bursanın bir köyüne adam iş kurmuş köylüye iş vermiş Bunu yapandan vergisi çalıştırdığı kişi kadar alınmamalı

-- Bölgesine istihdam sağlamak için para toplanmış bir yere devletin fon oluşturup yardım etmesini sağlamalı bu nasıl olacak Mesala Muğlanın bir ilçesinde su sorunu var ve ilçe kendisi için para toplamış fakat para ancak % 50 sini karşılıyor bu durumda fona müracat edip kalan parayı çekmek ve işi hallaetmek peki sonra ne olacak devlet fonunun verdiği % 50 lik geri kalan payıda iş bittikten sonra suparalarından bir bölümünü 5 sene içerisinde tekrar fona yatırmak bu iş olursa Ülkede yaşamak çok güzel olur . bir örnek daha aydının bir köyünde köylüler toplanmış hayvacılığı ortak yapacaklar herkes parasını vermiş büyük baş hayvan alacaklar ve % 80 paraları tamam % 20 si eksik işte devlet fonun baş vurup % 20 yi alıcaklar ve 5 sene içinde belli süt payından ve diğer tekrar fona ödenecek .

-- Devletin elektriği dışardan alınan enerjiyle değil kendi enerjisini üretmesini sağlamak

-- Ülke topraklarının il il bölünüp yabancıya her ilden sadece binde biri kadar satış verilmesi satışı dolan illerin yabancıya toprak satışının yasaklanması

-- Ülkemizin parası az daha değerlenirse batarız diyenler hakkında suç duyurusunda bulunulması beyenmeyen çeker gider

Askeri düşüncelerim

-- Ülkenin tehlike arz eden tüm sınırlarına deniz kısımları hariç gerikalan her sınıra Çin settinden daha büyük ve geniş set yapıp her Km sine sınır boyunda karakol yapı askerin çoğunluğunu bu karakollara çekip diğerlerinide her ile bölüm illerde büyük üs kurup konuşlandırmak

-- Polisi Ülke genelinde azaltıp jandarmayı şehir içlerinde görevlendirmek

-- Ceza evleri her yerde değilde Ülkede sadece 10 adet ceza evi yapıp idamı serbest etmek ve bazı suçların ayrılıp bu suçlulara günde sadece 1 ekmek ve bir tas çorba vermek dışarıdan cezaları boyunca görüşmeleri yasaklamak

-- Otoyoldan çok Ülkeye her yerine hizmet verebilecek gelişmiş demiryolu yapmak

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Size ne oluyor daha iki iletiyle hemen balıklama dalmışsınız? Efendi burada birilerini hedef alıp ileti yazmayın. Açarım geçmişte sizlerin karşı tarafı eleştirmek için açtığınız kasıtlı siyasi iletilerinizi. Sanki son dönemin olaylarına sizin düşüncenize karşıt olarak açılmış konular nedeniyle ortaya çıktığını düşünüyorsunuz. Hayır, bu son dönemin sert muhalefeti sırf sizin karşıt görüşe katlanamayıp forumda beğenmediğiniz bir görüşe karşı toplu çete gibi saldırıp duvar örmenizden kaynaklandı. AKP-Erdoğan-Gül denip de ufacık bir olumsuz eleştirel yaklaşımda eleştiriyi yapan sizi buldu. Hiç bir eleştirinizde ilgili kişilere toz kondurulmadı bile. En açık net eleştirilerde bile inatla karşıda durdunuz. Uzun süre size karşı muhalefet bile etmedim evvel olaylardan sonra, ancak gördükki forumda yine dediğim dedik, karşı tarafı aşağılayan, suçlayan hakaretlere boğan tavırla dikildiniz. Bu konuya başlarken siz uzaklaştırılanlar daha başlangıçta kaybetmişsiniz. Ben bu oluşumun içinde yer almaktan vazgeçiyorum. Çünkü bu insanlar aynı tas aynı hamam sürdürümde olacaklar. Azıcık yumuşasalarda balıklama dalsak diye bekliyorlar. Kim neyi tartışacaksa tartışsın ama bu uzaklaştırılmış üyeler olmadan. Çünkü bu grup foruma zarar vermeyi bile düşündür, hatta içlerinden biri saldırı bile yaptı. Bunların dedikleriyle mi birlik olacak forumda? Ben her açılan konuda bu insanların karşısında duracağım. Ben bu insanların evvelini de gördüm. Forumun gidişatına aynı zehiri sulandırıp sulandırıp vermediler mi? Yine aynı şeyi yapacaklar. Ben dönmem yolumdan kusura bakmayın. Ya forumdan giderim. Ya bunlara izin verilmesin...

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

evet deplhin işte sen konuya dalmışsın zaten, bu tür konular...siyasete dalmadan bir yerleri kötülemeden...yapılacak tartışmalar arzu ediyoruz.

Sağ sol yada adına her ne derseniz, her parti yada siyasi görüş bu ülkenin iyliğini istiyorsa siyasete bulaşmadan fikirleri söylemek zor değilki.

Ama gelin görünki herkese herşeyi beğendiremezsiniz, burada amaç herkese beğendirmek değil, yaklaşımların ortaya konması ve karşılıklı fikirlerin üslubu çerçevesinde konuulması.

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

Evet Üslub çok önemli. İnsanların kafalarında canlanan ince kırmızı geçilmemesi gereken hatlar var buda normal. Bir takım değerlerimiz var bunları korumalıyız buda normal. Ama bana şu çok trajikomik geliyor.
İki insanı örnek alıyorum. ( Tabiat olarak erkek ;çünkü şiddete eğilimliyiz diye düşünüyorum veya bir şekilde yakınlaşıyoruz. ) Bu insanlar birbirlerini tanımıyorlar ama aynı görüşü şiddetle savunan birbirlerini göremedikleri halde birbirlerine kardeşim , canım diyebilecek kadar yakın bir grubun üyesi. Bunlar bir maça gidiyor Fenrbahçe - Galatasaray olsun çünkü herzaman iddialı karşılaşmalar. bu iki insanın Biri Fenerli - biri Galtasaraylı. Maç sırasında birbirlerine tribünden tribüne küfür ediyor çıkıştada birbirlerinin gözünü patlatıyorlar. Yine bir örnek traji komik bir servis arkadaşım hiç görmediği servis müdürün arabasına çarptıktan sonra servis müdürü ile sokak ortasında küfürleşip tartışıyorlar . Olaydan çok sonra Sonra ikiside çalıştığı servisin aynı servis olduğunu anlıyor. Sonucunu söylememe gerek yok heralde.
Hayatımızın çoğu aslında tezatlıklarla geçiyor. Aslında hani bu tv lerden gördüğümüz sokaklarda yaka paça kavga eden, fikirlere saygısız ve böyle olumsuz davranışlar sergileyenler aslında onlar bir elin üç beş parmağını geçmez. Yok hayır doğru söylüyorum bir el zaten beş parmak işte bazen bizler bu şiddetin bazen direk olarak olmasakda dolaylı olarak içindeyiz. Formlara yazıyoruz. Ama çözüm yokki - hayır var ama " yapamıyoruz değil yapmıyoruz " (kadim)
Aslında şimdiye kadar yazdığım 3-5 mesajda kendi görüşümü yazdıktan sonra tamamda arkadaşlar çözüm öneriniz nedir diye soracak oldum. Sonra belki aslında ben herkesin sormak istediğini de soracaktım ama vazgeçtim. Niçin çünkü kendimde yapmıyorumki. Çözüme yardımcı olmuyorumki. Ülkece yani içinde yaşayan insanlarca ister bir elin bir parmağı kalalım istersede bir elin sadece bir parmağı biz kalalım ama kendi yaptığımız doğrumuki önce onu sorgulayalım. Elbette gruplar vardır futbol takımları vardır , daha nice nice ben hepsini renk olarak görüyorum iyikide varlar. Ama gerçekten ülke yararına işler yapılıyorsa tabiki. Bu gruplar , veya kurumlar içinde dünyanın neresinde olursa olsun rüşvet veya kirli çıkar ilişkileri her zaman olabilir. Dünyanın hiçbir yerinde ( istatiksel ) bu yoktur denemez. Ama tabiki olmamalı o ayrı konu. Fakat ordusuna ihanet eden bir asker yüzünden kendimizinde çocuklarımızında bünyesinde askerlik yaptığı kocaman bir orduya bu kurum bozuk demek kimseye yakışmaz.Zaten böyle birşeyde yapmıyoruz o ayrı konu . Aynı şey hangi kurum olursa olsun geçerli ; devlet , hükümet hangi görüş ve inanışda olursa olsun. Herzaman kocaman bir kazan sütün içine düşen bir sinek olabilir. Tabi bu kazanın bir kapağı olmalı işte aslında yazışarak , konuşarak bu kapağı contaları bozulduysa sütü suçlayıp değil kapağı onarmamız yada kapağı değiştirmemiz gerekiyor. Teknoloji ile çağdaşlık ile. Ama dedim ya birde ince kırmızı bir hat geçilmemesi gereken işte bazen sinekler ne yaparsanız yapın mesela kapağı kaldırıp süte bakarken birdenbire düşüyorlar içine ozaman sütü değil hatta sineğide değil sineğin oaraya düşmesine imkan veren bütün teorileri , imkanları düşünün eleştirin ama sütüde zehirlemeyin değilmi? Çözüm nedir? Bence Türkiyenin en büyük sorunu çözüm sırası ile ; eğitim ve sağlık ( içinde psikolojik iyileşmede var ) iyileştimesi , ekonomik iyileşme ,. Bu ülkeyi dışarıdan gelen hiçbir düşman yokedemedi edemez. Bu arada Fenerli veya Cimbomlu veya hangi takım olursa olsun yukarıdakiler ( servisçi arkadaşım hariç ) hayali bir örnektir. Aslında 10 parmağın en azından 1 inde çıkıyor bu insanlar o zaman bu 1 parmağa katılmamakla hatta önlemeye çalışmakla aslında çözüme sizde katılmaya başlıyorsunuz demek .Herkese saygılar.

Konu: Düşüncelerimizi yoğunlaştıracağımız yerler...

siyasete dalmadan bir yerleri kötülemeden...yapılacak tartışmalar arzu ediyoruz

İşte konu da burada kilitleniyor. Hangi görüşlerimizi paylaşmalıyız?

Örneğin; özelleştirmekle satmak arasındaki farkı belirtmeye çalışıyorum, yabancılara toprak satışının kriterlerinin tekrar belirlenmesi gerektiğine inanıyorum. Vakıflar, nükleer enerji, yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesi, orman arazileri, yerel yönetimler gibi pek çok konuda çıkartılan yasaların tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yasama, yürütme ve yargının kuvvetler dengesi olarak kalması gerektiğine, yargı mensuplarının seçimlerinin kendi kurullarında yapılarak politika dışı tutulması, milletvekili dokunulmazlık ve imtiyazlarının sınırlandırılması, Meclistekilerin kendilerini milletten üstün görmemeleri gerektiğini düşünüyorum.

Hepsinden ziyade, Cumhuriyetin bir yönetim biçimi olduğunu, demokrasiyi ise ancak görüşler yelpazenin genişletilerek, karar verme sürecine tüm kitlelerin katılımı ve neticede kararların; (sayıca) azınlığın haklarını yok etmeden, çoğunluğun görüşlerinin kabulü olarak tanımlıyorum.

Aslında çok daha fazla konu var. Ama ben bunları söylediğimde, hükümetin her uygulamasına karşı olduğum gibi bir görüş egemen oluyor, partizanlık olarak algılanıyor. Eğer bu şekilde algılarsak, karşı görüşü savunanları da direk olarak iktidardaki partinin adamları olarak nitelemiş olmaz mıyız? Kaldı ki ben forum dünyasına 2006 yılında Özmena ile aktif olarak katıldım. O günden bugüne bizleri yönetenler aynı. Eğer başka parti olsaydı, onun uygulamalarını da eleştirirdim. Hem daha önce de belirttiğim gibi, ben üç seçim üst üste aynı partiye oy vermiş birisi değilim.

Diğer bir konu; bana göre konuşulması, tartışılması gereken bir konu, bir başkası için tabu olarak nitelenebiliyor. Hatta o konuda beklentilerinin aksine görüş bildirirseniz, gizli veya açıktan hakarete bile uğrayabiliyorsunuz. Bazen farklılıklarımızı paylaşalım derken, uzun zamandır görüştüğünüz kişilerle bile ayrı kutuplara itildiğinizi, milyonlarca insanın gündelik yaşamda rahatça dile getirdiği ve anayasaya, temel kanunlara hatta ulusal dinamiklere dahi aykırı olmayan görüşlerinizden dolayı “ben bu görüşü paylaşana selam dahi vermem” reaksiyonu ile karşılandığınızı görüyorsunuz.

Paylaşamıyoruz. Diyalog kuramıyor, konuları monologlarla geçiştiriyoruz. Çünkü bizimle aynı eksende olmayanların konuşmalarından korkuyoruz. Belki de kendi değerlerimize olan bağlılığımızdan şüpheleniyor, görüşlerimizi yetersiz buluyor, kendimize güvenemiyoruz.

Hepsi bir yana, süresiz uzaklaştırmalarla karşılaşıyoruz. Yüzlerce mesaj yazmış, onlarca konu paylaşımında bulunmuş üyelerimizi, bir konudaki yazıları dahilinde, forum bağlarını keserek sistemden dışarı atıyoruz. Yönetici arkadaşlar kızmasın ama; “önce uyaralım, süreli cezalar verelim, daha kontrollü mesajlar yazmaya teşvik edelim” düşüncesi henüz oturmadı. Çoğu arkadaşın da banlanmayı kendisine yakıştıramadığı için mesaj yazmaktan uzak durduğunu düşünüyorum.

Özetle; konu çok. Eğer “ben kurallar dahilinde paylaşmaya varım” diyorsanız, şahsım adına buradayım. Görüşlerinizi her zaman saygıyla dinlerim. Elimde, çuvaldızdan daha sivri bir iğne olduğunu da bilmenizi isterim.

Forumda uzun süredir yayınlanan “Biz bir aileyiz” reklamındaki sözleri yüreğinde hisseden tüm arkadaşlarıma saygılarımla… llove