Çorum-19

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    Çorum-19

    GENEL BİLGİLER
    Yüzölçümü: 12.820 km²
    Nüfus: 549.878 (2007)
    İl Trafik No: 19
    Karadeniz Bölgesinin İç Anadolu’ya açılan kapısı olan Çorum İli , Anadolu kültür mozaiği içerisinde eşsiz bir konuma sahiptir.
    Günümüzden 7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum’da, ilk organize devleti kuran Hititlerin ilk başkenti Hattuşa bulunmaktadır.
    Hattuşa Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir. Hitit uygarlığı en az Mısır Uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlıktır. Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Boğazköy’de bulunmuştur.
    Hititlerin diğer önemli kült (dini) merkezlerinden sayılan, arkeolojide Arinna olarak bilinen Alacahöyük Ören Yeri; 13 Kral Mezarı , Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları ile görülmeye değer tarihi bir yerdir. Ulu Önder Büyük Atatürk’ün bizzat direktifleriyle ilk milli kazılarımızın başlangıç noktası olması ile de önem arzeder.
    Ortaköy İlçesindeki Şapinuva ören yeri de büyük bir Hitit kenti olup, hala sürmekte olan kazı çalışmalarında bol miktarda yazılı belge ortaya çıkarılmıştır.
    Ayrıca, 1990 yılında başlatılan ve kongre dili Türkçe olan "Hititoloji Kongresi" her üç yılda bir düzenlenmekte olup, 6 yılda bir de Çorum’da gerçekleştirilmektedir. Bu kongreye dünyanın bir çok yerinden bilim adamı katılmaktadır.
    Hitit uygarlığının yanısıra, her biri sanat şaheseri olan Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait; cami, köprü ve kalelerle süslü Çorum, yayları ve İncesu Kanyonu gibi doğal güzellikleri ile de görülmeye değer bir yerdir.
    Meşhur leblebisi, Osmancık ve Kargı’da üretilen kaliteli pirinçleri dünyaca tanınmaktadır.
    İLÇELER
    Çorum (merkez), Alaca, Bayat, Boğazkale, Dodurga, İskilip, Kargı, Laçin, Mecitözü, Oğuzlar, Ortaköy, Osmancık, Sungurlu, Uğurludağ.

    COÐRAFYA
    Çorum, Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesinin kesiştiği noktada bulunur ve denizden yüksekliği 770 metredir. Çorum'daki en yüksek dağ bu kesimdeki İskilip-Kargı arasındaki Köse dağdır (2.087).
    Ovalar ise; Çorum Ovası, Mecitözü Ovası, Hamamözü Ovası, Sungurlu Ovası'dır.
    En büyük akarsuları Kızılırmak ve Çat suyu (Derinçay)'dur.
    Ormanlık alanlar, İskilip, Bayat, Osmancık ve Kargı İlçelerindedir. İç kısımlarda ise stepler yer alır. Çorum'da İç Anadolu'nun kara iklimi hakim olmakla birlikte, Karadeniz' in yumuşatıcı etkisi bir dereceye kadar etkisini gösterir. Yaz aylarında kendisini hissettiren sıcak ve kurak havalar kış aylarında ise yerini şiddetli soğuklara bırakmaktadır.

    TARİHÇE
    Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik) Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4. aşamasında Çorum Bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alaca höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray'da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
    Çorum , binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelir.Maddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi ; 1830’lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir.
    Yazılı Tarih Öncesi Dönem
    Yontma Taş-Cilalı Taş Dönemleri: Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın yaşamış olduğunu bize göstermektedir.İnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ’da , Çorum ve çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir.
    Kalkoltik Dönem (M.Ö. 5500-3000): Anadolu kalkolitik devirde (M.Ö.5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle bakırdan yapılmış aletler görülmeğe başlar.Çorum ve çevresinde bugüne değin yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (M.Ö. 4000)’lerde başladığı tesbit edilmiştir. Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve KUşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde rastlanmıştır.
    Eski Tunç Çağı ( M.Ö.3200-2000): Eski tunç çağında (M.Ö.3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu’da olduğu gibi yoğun bir iskana sahne olur. Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar , alet ve silahlar bol miktarda kullanılmaya başlar.Feodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri kurulur , bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir.
    Alachöyük bu merkezlerden en önemlisidir.Alacahöyük eski tunç çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri , tarımda hayvan yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere sahiptir.At ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştir.Bu yüksek kültürü ortaya koyanlar ise , Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’lerdir.
    Alacahöyük’te bulunan Eski Tunç Çağı’na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan altın , gümüş , elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak , süüs eşyaları , silahlar , dinsel amaçlı güneş kursları ve boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini , yüksek sanat ve kültür seviyesini ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir. Bu çağa ait diğer önemli merkezler; Boğazköy , Eskiyapar , Kalınkaya , Kuşsaray, Çöplühöyük , Kültepe Höyüktür.Bu çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan organize devletlere zemin hazırlamıştır.
    Tarih Çağları
    Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö.1950-1750): Kuzey mezopotamya’da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular M.Ö. 2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu’da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar. Bu merkezlerden biri de “ HATTUŞ KARUM “ adını taşıyan Boğazköy , yani Hattuşaş’tır.
    Bu çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de , yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya’dan gelen tüccarların yerli halka devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit Sanatı ve Devletinin temelerini atmıştır.
    Hititler Dönemi (M.Ö.1650-1200): M.Ö. 2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren ve ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir.
    Asurlu tüccarlar M.Ö.1850 yıllarında Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’da ilk organize devletin temellerini atmışlardır.
    Koloni çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit çağı olarak bilinmektedir.İsmi bilinen ilk Hitit Kralı ise Anitta’dır. Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna’dır. (M.Ö. 1680) Bu kral zamanında Hititlerin Başkenti Neşa’dan Hattuşaş’a taşınmıştır.Labarna M.Ö. 1600 yılında ölünce yerine 1.Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep’e kadar genişlemiştir.Oğlu 1.Murşili ise Eski Babil Devletine Son vererek sınırları daha da genişletmiştir Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür. Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son vermek istemiş , M.Ö.1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar karanlığa gömülmüştür.
    Hitit imparatorluk dönemi , karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan 1.Şappilililuma (M.Ö.1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir çok seferle İmparatorluğun sınırlarını genişletmiştir. M.Ö. 1335 yılında küçük yaşta kral olan II.Murşili zaferden zafere koşarak önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. 1306 yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta geçmiştir. Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşını yapmış kendisinden sonra tahta geçen III. Hattuşili (M.Ö. 1275-1250) zamanında Mısırla eşit şartlar altında Kadeş Anlaşması yapılmıştır. Hititlerin son büyük krallarından IV.Tudhalia (M.Ö.1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusası yeniden imar etmiş , Boğazköy’ün 2 Km doğusundaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağını inşa etmiş , son şeklini vermiştir.
    Bu çağın en önemli şehirleri Hitit’lerin Başkenti Boğazköy (Hattusas) , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı , Kuşsaray , Ortaköy gibi merkezlerdir.
    Frig Dönemi ve Sonrası: M.Ö. 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar. Bu tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek , Güney Anadolu’ya geçerler.Anadolu’da ise 200 yıllık bir karanlık devre girer.M.Ö. 8. yy’da bu göçlerle geldikleri sanılan Frigler , yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar. Çorum bölgesinde Boğazköy , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı önemli Frig şehirlerindendir. Frig Devleti ise , M.Ö. 6. yy’nın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış , fakat kültürleri bir süre daha devam etmiştir.
    Kimmerler istilasından sonra Çorum ve çevresi İran’da devlet kuran Med’lerin daha sonra’da M.Ö. 546’dan M.Ö. 330’a kadar Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasına kadar Pers’lerin hakimiyetinde kalmıştır. M.Ö. 276’da Trakya üzerinden gelen Galat’lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu bölgeyi idareleri altına almışlardır. Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri İskilip , Osmancık , Alacahöyük , Boğazköy , Eskiyapar ve Avlat Köyü’dür. Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali Romalıların eline geçmiştir. Çorum Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştir.Ankara’dan-Amasya-Kavium’a , Sinop’tan Tuviuz-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmaktadır.Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması (M.S.395)ile doğu Roma’da daha sonra Bizans’ta kalan Çorum’un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya’dır.
    Çorum'un Türk Yönetimine Geçişi: 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Türk Beyleri bir çok koldan Anadolu içlerine akınlar düzenleyerek fetihleri sürdürmüştür. Çorum ve çevresinin fethi konusunda iki ayrı görüş vardır.İlk görüşe göre ; Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075 yılında fethedilmiştir. İkinci görüş ise Selçuklu sultanı Melikşahın ümerasından Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikten sonra bu bölgenin yönetimine getirildiği şeklindedir.
    Danişment Beyliği Döneminde Çorum: Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak ; Çorum’da içinde olmak üzere Sivas , Tokat , Ankara , Çankırı , Kastamonu ve Yozgat çevresindehüküm sürmüştür. Danişment beyliğinin en önemli olayları Haçlı seferlerine karşı mücadelelerdir.Danişment Beyliği II.Kılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır.
    Anadolu Selçukluları Döneminde Çorum: II.Giyasettin ***husrev zamanında Çorum’un idari bölümlerinden Serleşkerlik ( Bölge komutanlığı ve Sancak beyliği)olduğu ve başında Hatirüddün Zekeriya adlı bir komutanın bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenildikten sonra Anadolu’da karışıklıklar çıkmış , 1276’da Kunduz Beyin oğlu Emir Celalettin , Çorum’daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya’yı kurtarmıştır.Çorum’daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu beye ilişkin olarak verilmiştir.
    Osmanlılara Kadar Çorum: Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu’da kurulan beyliklerden Eretna Beyliği’nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu’da birliği kurmaya çalışırken 1398’de Çorum , Osmancık , ve İskilip’ten sonra Amasya’yı alarak oğlu Çelebi Mehmet’i Amasya’ya Vali olarak atamıştır.
    Osmanlılar Döneminde Çorum: Çorum , 1398 yılında Yıldırım Beyazıtın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Ankara Savaşından sonra Timur’un himayesinde Amasya egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet Çorum’da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş , 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu II.Muratı Amasya’ya vali atamıştır. Bu dönemde Tokat , Sivas , Canik ( Samsun) Şebinkarahisar yanında Çorum Sancağı da Amasya’ya bağlı idi.

    NE YENİR?
    Leblebisi ile ünlü olan Çorum, yöresel yemekler bakımından oldukça zengindir.
    İlin özgün yemekleri arasında Mayalı , (Saç Mayalısı, Tava Mayalısı) , Yanıç , Cızlak , Kömbe, Oğmaç, Hingal, Haşhaşlı Çörek, Borhani (Hamurlu, Yumurtalı, Mantarlı) Helise, Çullama, Madımak, Tirit , İskilip Dolması , Keşkek, Kara Çuval Helvası, Hedik, Teltel, Has Baklava sayılabilir.
    Çorum'dan Yemek Tarifleri
    Keşkek
    Malzemeler: (6 kişilik)
    500 gr yarma (gendirme)
    500 gr koyun eti
    2 adet soğan
    3 yemek kaşığı tereyağı
    1 yemek kaşığı tuz
    1 çay kaşığı kırmızı biber
    11 su bardağı su
    Hazırlanışı: Yarmalar akşamdan ıslatılır. Güveç tencereye (Toprak tencere) 2 kaşık yağ konulur. Soğanlar ince ince kıyılır. Et, biber, salça, tuz 1 su bardağı sıcak su ilave edilerek 15 dakika kaynatılır. Yarma yıkandıktan sonra 10 su bardağı sıcak ile birlikte tencereye ilave edilir.
    Kaynamaya başladıktan sonra ateş kısılır. Tencerenin kapağı kapatılıp hamurla kapağın etrafı kapatılır. Bir parmak sığacak kadar delik bırakılır, buhar çıkması için kısık ateşte 2 saat pişirilir.
    Not: Geleneksel bir çorum yemeğidir. İl merkezinde ve ilçelerde de yapılmaktadır. Genellikle ramazan aylarında sabah erken saatlerde güveç tencerede hazırlanıp fırına verilir. Turşu ve salata ile birlikte servis yapılır
    İskilip Dolması
    Malzemeler: (8 kişilik)
    2 kg pirinç
    1,5 kg et
    500 gr tereyağı
    5 yemek kaşığı tuz
    1 tatlı kaşığı taze çekilmiş karabiber
    15 su bardağı su
    5 adet kuru soğan
    Hazırlanışı: Pirinçler tuzlu suda yarım saat bekletildikten sonra yıkanıp süzülür, Tencereye 300 gr tereyağı konulur. 3 yemek kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiberle birlikte pirinçler ilave edilir. Tencerede 5 dakika kavrulur. Üzerine bir su bardağı su eklenip tencerenin kapağı kapatılıp dinlenmeye bırakılır. (30 dk) Et yağ ile kızartılır. Soğanlar ince kıyılarak tencereye atılır. Birkaç kez karıştırıldıktan sonra tuz ve karabiber ilave edilir. Kalan sıcak su ilave edilir. Et kaynamaya başladıktan sonra üzerine sacıyak yerleştirilir. Üstüne temiz bir tepsi yerleştirilir. Pirinçler temiz bir bez torbaya konularak tepsinin üstüne yerleştirilir. Tencerenin kapağı kapatılarak kapak kenarları hamurla sıvanır. Bir parmak sığacak kadar delik bırakılır. (Buhar çıkması için) kısık ateşte 4 saat pişirilir. Sıcak servis yapılır. Yanında turşu, ayran, komposto, salata ile servis yapılabilir.
    Not: Çorum’un İskilip ilçesinde yapılmaktadır. Düğünlerde dolmacı adı verilen aşçılar tarafından hazırlanır. Halen bu gelenek devam etmektedir
    Çatal Aşı
    Malzemeler: (6 kişilik)
    1 su bardağı yeşil mercimek
    1 su bardağı yarma (kırık)
    1 adet soğan (kuru)
    2 yemek kaşığı tereyağı
    1 yemek kaşığı tuz
    1 çay kaşığı biber (tkırmızı toz)
    1 çay kaşığı nane
    6 su bardağı su
    Hazırlanışı: Tencereye yağ konulur. Soğanlar ince ince kıyılır. Pempeleşinceye kadar kavrulur. Nane, biber ilave edilir. 3 su bardağı su konulup, kaynamaya başlayınca mercimek ilave edilir. 20 dakika kaynayınca 3 bardak sıcak su ilave edilip, yarma eklenir. 20 dakika kadar kaynatıldıktan sonra tuzu eklenir. Ateşi kısılır. 10 dakika kadar kaynadıktan sonra servise hazırdır.
    Not: Geleneksel Çorum yemeğidir. Çorum ve çevre ilçelerde de yapılır.Yanında turşu ve yeşil soğanla servis yapılır.

    NE ALINIR?
    Çorum ilinden alınabilecek şeylerin başında, şehrin sembollerinden olan , Çorum leblebisi ve bakır hediyelik eşya gelmektedir.
    Ayrıca, İskilip’te ağaç oyma işleri, Alaca Büyük Camili Köyünde kilim, Ortaköy İlçesi Karahacip beldesinde kilim, heybe, patik, çorap ve el örgü ürünlerini bulmak mümkündür.
    Osmancık ve Kargı’da üretilen pirinçler de, farklı lezzetleriyle mutlaka tadılması önerilen ürünlerdendir.

    YAPMADAN DÖNME
    Alaca höyük, Bogazkale Müze ve Ören yerlerini ziyaret etmeden Kargı ve Abdullah Yaylalarını, Osmancık Başpınar ve Karaca Yaylalarını, İskilip Elmabeli ve Bayat Kurtçaçimeni Yaylalarını gezmeden, Ortaköy İncesu Kanyonuna gitmeden, Bakır El Sanatlarını görmeden, Çorum Mantısı, Keşkek ve İskilip Dolması, Gül burma ve Has Baklavasını tatmadan, Çorum Leblebisi almadan,
    ...Dönmeyin

    NASIL GİDİLİR?
    Karayolu: Çorum İç ve Güneydoğu Anadolu’yu Karadeniz Bölgesine bağlayan devlet karayolu üzerinde yer alır.
    Çoruma Marmara Bölgesinden gelecekler için İstanbul- Samsun Karayolunu kullanmak daha avantajlıdır. Diğer alternatif yollar ise;
    -Çorum-Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Erzincan-Erzurum-Kars
    -Çorum-Amasya-Tokat-Sivas-Malatya-Elazığ-Diyarbakır
    -Çorum-Yozgat-Kapadokya-Adana-Hatay-Mersin
    Otogar kent merkezinde bulunmaktadır.
    Otogar Tel : (+90-364 ) 213 66 70
    Hattuşaş Otobüs İşletmesi : (+90-364 ) 224 44 24
    Çorum Özler Otobüs İşletmesi : (+90-364) 213 80 56
    Lider Turizm Otobüs İşletmesi : (+90-364) 225 07 75
    Hitit Tur Otobüs İşletmesi : (+90-364) 213 34 02
    Metro Otobüs İşletmesi : (+90-364) 224 28 40
    Havayolu: Çorum'da havaalanı bulunmamakta olup, En yakın havaalanı Samsun (176 km) ve Ankara (242 km)'da bulunmaktadır.
    TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AÐUSTOS 2005)
    Sit Alanları
    Arkeolojik Sit Alanı : 34
    Kentsel Sit Alanı : 3
    Doğal Sit Alanı : -
    Tarihi Sit Alanı : -
    Toplam : 37
    Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 230
    GENEL TOPLAM : 267

    İLETİŞİM BİLGİLERİ
    Kültür Bakanlığı'na Bağlı Birimler
    İl Kültür Müdürlüğü
    Tel: (364) 212 05 10
    Faks: (364) 212 05 10
    İl Turizm Müdürlüğü:
    Tel: (364) 213 77 17 - 224 81 35
    e-mail: corumhitit@ttnet.net.tr - info@corumturizm.gov.tr
    Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü
    Kültür Sitesi - ÇORUM
    Tel: (364) 213 70 38
    Faks: (364) 212 05 10
    Çorum Müzesi Müdürlüğü:
    Tel: (364) 213 15 68
    Boğazköy Müzesi:
    Tel: (364) 452 20 06
    Alacahöyük Müzesi:
    Tel: (364) 422 70 11
    Önemli Telefonlar
    Valilik : (+90-364) 213 84 18
    Belediye : (+90-364) 213 53 10
    Hastane : (+90-364) 225 40 00
    Polis : (+90-364) 224 10 09
    Jandarma : (+90-364) 225 15 00
    Gezilecek Yerler
    Tarihi Çorum Evleri
    Çorum’un eski evleri Türk toplumunun geleneksel yapısı ile bütünleşmiştir.Sözkonusu evlere; Çorum’un Çepni, Karakeçili, Devane gibi eski mahalleleri ile İskilip, Sungurlu ve Kargı’da rastlanılmaktadır.

    Cami ve Türbeler
    Elvançelebi Camii ve Türbesi:
    Mecitözü İlçesi, Elvançelebi beldesinde yer almaktadır. Orjinalde zaviye olduğu düşünülmektedir. Yapının cami kısmındaki kitabede H.681 (M.1282-83), türbe üzerindeki kitabede ise H.707 (M.1307) tarihleri bulunmaktadır.

    Evlik Köyü Cami ve Türbesi:
    İskilip ilçesine bağlı evlik Köyü'nde bulunmaktadır. Camii ve türbede Fatih'in hocası Aksemsettin'in oğlu (Nurum Hûda) ve aile efratlarının mezarları bulunmakta olup, camii ve türbenin yapımında ahşap malzeme kullanılmıştır.

    Hıdırlık Cami:
    Hz. Muhammed’in yakın arkadaşlarından ve onun sancaktarı Süheyb-i Rumi’ye saygı nişanesi olarak eski caminin yerine 2. Abdülhamit zamanında Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın isteği üzerine H. 1307 yılında inşa edilmiştir.

    Kulaksız Camii:
    H.1230 (1830) yılında yaptırılan caminin kitabesi yoktur. 1803 yılında onarım görmüştür.

    Ulu Cami:
    Selçuklu sultanı Alaattin zamanında azatlı kölesi Hayrettin tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. II. Beyazıt zamanındaki depremde harap olduğu için onarılan camii, IV. Murat zamanında Sultan Muradi Rabi Camii olarak adlandırılmıştır. Camiinin M.1306 tarihli minberindeki H. 707 tarihli kitabe camiinin de bu dönemde yaptırıldığını düşündürmektedir.

    Şeyh Muhittin Yavsi Camii:
    İskilip ilçesinde bulunan cami İslam alimlerinden Ebussuud Efendi’nin babası Şeyh Yavsi tarafından yaptırılmıştır.Tek kubbeli olarak yapılan caminin içerisinde ; daha sonra Ebussuud tarafından yaptırılan babasının türbesi vardır. Ayrıca , cami önünde Şeyh Yavsi’nin diktiği söylenen ulu bir karaağaç bulunmaktadır. Son yıllarda onarım gören caminin aslına zarar verilmemiştir.

    Hamamlar
    Ali Paşa Hamamı (Yeni Hamam):
    Saat kulesi yanında olup, bu hamam ilin en büyük hamamıdır. Erzurum beyler beyi olan Ali Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılmıştır.

    Güpür Hamamı:
    Merkez de Ulu camii karsısında bulunan hamam 1436 yılında yapılmıştır. Osmanlı dönemi mimari özelliğini taşır. Şu anda bakım çalışmaları devam etmektedir.

    Paşa Hamamı:
    1487 yılında Tabettin İbrahim Paşa Bin Hacı Bey tarafından yaptırılmıştır.Osmanlı dönemi eserlerinden olup, halen çalışmaktadır.
    Hanlar ve Köprüler
    Menzil Hanı:
    Hacıhamza Kasabasında olup, eski tarihi yol üzerindedir. Dikdörtgenli plan olup, kemerler üzerine oturtulmuştur. Beşik tonoz örgülüdür. Camisi ve hamamı ile bir Osmanlı Külliyesi olan yapının günümüze bazı kısımları ulaşabilmiştir.

    Osmancık Koyunbaba Köprüsü:
    Osmancık ilçesindeki köprü , Osmanlı Sultanı ll. Beyazıt zamanında 1489 (H.889) yılında inşasına başlanıp , 1491 (H.895) yılında tamamlanmıştır. 250 m. Uzunluğunda 7.5 m. Genişliğinde olup, 15 gözlüdür. Köprünün kuzey kısmında ve kalenin dibindeki kayalıkta kitabesi mevcuttur.
    Köprü, sayıları çok az klasik Türk sanatı eserlerindendir. Kızılırmak üzerinden yaklaşık 500 yılından beri sanat abidesi olarak durmakta ve bugün de hizmet vermektedir.

    Veli Paşa Hanı:
    Plan ve mimari açısından Osmanlı Çağı hanlarına örnek teşkil eden han 1000 m2 lik bir alan kaplar. Ahşap han iki katlı olup, yalnızca ön cepheye bakan köşk bölümü üç katlıdır.

    Kaleler ve Kuleler
    Osmancık Kalesi:
    Yüksek bir tepe üzerine kurulmuş olan kalenin surlarının uzunluğu 250 m. Yüksekliği 30 m.dir İlk defa kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Roma Devrinde yapılmış olduğu sanılmaktadır. Kaleden Kızılırmağa gizli yollar mevcuttur. Kale duvarı örgülerinde Horasan harcı kullanılmıştır. Kale içinde kayalar oyularak yapılmış bir hamam harabesi mevcuttur. Kalenin ön kısmında bir kitabe, gözlemci yeri, kapısı ve burçlardan kalıntılar bulunmaktadır.

    Saat Kulesi:
    l894 yılında Çorum’lu Beşiktaş Muhafızı Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından yaptırılmış olup, yüksekliği 27.5 m.dir. İlimizin tarihi bir simgesidir.

    Sungurlu Saat Kulesi:
    l892 yılında kaymakam Edip Bey tarafından yaptırılmıştır. İnşaat malzemesi olarak kesme taş kullanılan saat kulesi, kaide ve saç örgü kısmı dahil sekiz kısımdır. Saat çelik halat ve 50 kğ.lık kovalar vasıtasıyla çalışmaktadır.

    Çorum Kalesi:
    Selçuklu mimari özelliği taşıyan Çorum Kalesinde halen iskan mevcuttur. Şehrin güneyinde yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kare planlı olup, 80x80 ebatındadır. Yüksekliği 7.35 m. Duvarların genişliği 2.40 metredir. Kalenin kapısı kuzeyde olup, 2.70x3.30 m. Ölçüsündedir. Kalenin içerisinde büyük bir mescit bulunmaktadır. Kalenin kitabesi olmadığı için kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Danişmend veya Selçuklu Dönemine tarihlenen kalede düzgün kesme taş, moloz taş, Roma ve Bizans dönemine ait devşirme taşlar kullanılmıştır.

    İskilip Kalesi:
    Yüz metre yükseklikte, üç tarafı kayalık üzerine inşaa edilmiştir. Güneye bakan bir kapısı, kale içinde sol tarafta bir zindan odası vardır. Dört tarafında burçlar bulunmaktadır.

    Kaplıcalar
    Figani Beke Kaplıcası:
    İlçenin 16 km. doğusunda, Mecitözü ilçesinin Figani köyü yakınındaki Beke kaplıcasının vücut ısısındaki suyu oldukça boldur. Su küçük bir havuzdan kaynayıp oradan büyük havuza aktarılmaktadır.
    Bu kaplıcanın, idrar sökücü etkisiyle vücuttaki metabolizma artıklarının idrar yoluyla atılmasında ve asit ortamında oluşan taşların düşürülmesinde faydalı olduğu bilinmektedir.

    Hamamlıçay Köy Kaplıcası:
    Merkeze 12 Km. uzaklıkta Hamamlıçay Köyündedir. Bayanlara ve erkeklere ayrı ayrı yüzme havuzu mevcuttur. 10 adet özel kabin vardır. Suyu 42 derece sıcaklıkta olup; Romatizmal hastalıkları, cilt hastalıkları ve böbrek taşlarının düşürülmesine iyi gelmektedir.

    Korunan Alanlar
    Alacahöyük Tarihi Milli Parkı
    Yeri: İç Anadolu Bölgesinde , Çorum ili Sungurlu ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.
    Ulaşım: Milli Park alanına,Sungurlu-Çorum karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup saha Sungurlu'ya 26 km.,Yozgat'a 29 km., Ankara'ya 208 km.mesafededir.
    Özelliği: Milli Parkın ana kaynak değeri, tarih ve arkeolojidir. Anadolu'nun en önemli medeniyetlerinden biri olan Hitit uygarlığının merkezi Boğazköy (Hattusas)'ün kalıntılarını içerisine alan Milli Parkta başlıca yapılar surlar,surlardaki kapılar ve tünel, Büyükkaledeki saray arşiv binası ve mabetlerdir.
    Boğazköy'ün 2 km. kuzeydoğusunda Hitit başşehrinin dışında bulunan Yazılıkaya Açıkhava mabedine, Sungurlu'dan Boğazkale'ye gelirken köye girmeden sola sapılan bir yol ile ulaşılır. Anadolu'da bilinen ilk Panteon olan Yazılıkaya'da Hitit'lerin kralı, kraliçe,tanrı ve tanrıçaları rölyefleri yer almıştır.
    Saha, doğal değer açısından; insan eliyle Anadolu Platosunun flora ve faunaya yapılan tahribatı göstermesi sebebiyle örnek bir görünüm sunar. Orman örtüsünün yerini antropojen step araziye bırakması sonucu fauna değişmiştir. Genel olarak saha, çiftlik ve otlama için kullanılan hemen hemen ağaçsız bir step görüntüsü kazanmıştır.
    Görülebilecek Yerler: Hitit Uygarlığının merkezi Boğazköy (Hattusas)'ün kalıntıları, surlar, kapılar ve tünel, Büyükkale'deki saray arşivi binası ve mabetleri ile Anadolu'da bilinen ilk Panteon olan Yazılıkaya'daki Hitit'lerin kralı,kraliçe,tanrı ve tanrıça röliefleri Milli Park alanında ziyaretçilerin görmesi gerekli yerlerdir.
    Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkın yoğun ziyaretçi dönemi Mayıs-Ekim ayları arasıdır. Konaklama ihtiyacı Boğazkale köyünden karşılanabilir.

    Çorum - Çatak Tabiat Parkı
    Yeri: Orta Karadeniz Bölgesinde Çorum ili Merkez (Laçin) ilçesi sınırları içerisindedir.
    Ulaşım: Tabiat Parkına Çorum-Laçin karayolu ile ulaşılır. Çorum'a takriben 17-20 km. uzaklıktadır.
    Özelliği: Doğal yapısı manzara zenginlikleri ve özelliklerine sahip bulunması nedeniyle sahanın 387.5 hektarlık bölümü 1984 yılında ayrılmıştır.
    Sahada hakim ağaç türü karaçamdır. Az miktarda sarıçam görülmektedir. Tilki, tavşan, kurt, ötücü kuşlar ve keklik faunayı oluşturur.
    Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Tabiat Parkının ziyaretçi dönemi Mayıs-Ekim ayları arasındadır. Ziyaretçiler piknik imkanlarından yararlanabilirler.
    Tabiat Parkında geceleme(Orman Bakanlığı Milli Parklar-Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü'ne ait bir bina olmakla birlikte)ve yiyecek hizmetlerini park ziyaretçileri kendi olanakları ile karşılamaları gerekir.

    Mesire Yerleri
    Bahabey Çamlığı:
    İlimiz Devlet Hastanesi bitişiğinde bulunan mesire yeri ağaçlandırılmış olup, halkın piknik yaptığı ve eğlendiği mesire yeridir.

    Kırkdilim Mesire Yeri:
    Osmancık yolu üzerinde bulunan bu mesire yerinin Çorum’a uzaklığı 25 Km.’ dir.

    Laçin Köşk Evi Mesire Yeri:
    Laçin ilçemizde bulunan mesire yeri yüksek bir alanda olup, bütün vadiyi görme imkanı mevcuttur. Çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bir alana sahip olan mesire yeri halkın yaz aylarında piknik amaçlı gittiği yerdir.

    Sağmaca Suyu:
    Merkez İlçe Kuşsaray köyü sınırları içerisinde Çorum Sağmaca içme suyunun temin edildiği kaynaktır. Ayrıca özel bir firma tarafından kurulmuş alabalık üretim tesisi mevcuttur.

    Sıklık Mesire Yeri:
    Çorum- Samsun karayolu üzerinde günübirlik gidilen İlimiz merkezine yakın bir mesire yeridir.

    İskilip Elmabeli:
    İskilip’e 13 km. uzaklıkta İskilip-Tosya karayolu üzerindedir. Altyapısı Orman İşletmesince büyük ölçüde tamamlanmış ve bünyesinde oyun sahaları bulunan mesire yeri ; yöre halkının günü birlik piknik, eğlence sportif ihtiyaçlarına cevap vermektedir

    Müzeler
    Alacahöyük Müzesi
    Alaca İlçesi, Alacahöyük beldesinde yer almaktadır. Çorum Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede ; Alacahöyük kazılarında elde edilen Kalkolotik, Eski Tunç Çağı, Hitit ve Frig Dönemine ait eserler ile yöreden derlenen Etnoğrafik eserler sergilenmektedir.Çorum'a 45 km. uzaklıktadır. Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir.
    Çorum Müzesi'ne bağlı olarak hizmet veren Alacahöyük Müzesi, Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü'nde yer almakta olup, Çorum'a 45 km. uzaklıktadır. Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir.
    Giriş salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı seramikler ile Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
    İkinci salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde Hitit Dönemine ait pişmiş toprak gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit dönemlerine ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürinleri, iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir. Ayrıca aynı salonda Frig Dönemine ait tek vitrinde Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton yer almaktadır.
    Mahmut Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir.
    Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü
    Tel : (0364) 224 30 25
    Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

    Boğazköy Müzesi
    Çorum’a 84 km. uzaklıktaki Boğazkale ilçesinde yer almaktadır. Çorum Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede Boğazköy-Hattuşa kazılarında açığa çıkartılan eserler ile çevreden elde edilen eserler sergilenmektedir.
    12 Eylül 1966 yılında açılan Müze, Boğazköy (Hattuşaş) kazılarında açığa çıkan ve çevreden müzeye gelen eserlerin depo ve sergilemesinin yapıldığı mahalli bir müze konumdadır.
    Hitit Dönemine ait eserlerin ağırlıklı olduğu müzede ; Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler de sergilenmektedir.
    Çorum Müzesi Müdürlüğü'ne bağlı olarak hizmet veren Boğazköy Müzesi Çorum'un 82 km. güneybatısındaki Boğazkale İlçe merkezinde yer almaktadır. 12 Eylül 1966 yılında açılan Müze, Boğazköy (Hattuşaş) kazılarında açığa çıkan ve çevreden müzeye gelen eserlerin depo ve sergilemesinin yapıldığı mahalli bir müze konumdadır.
    Hitit Dönemine ait eserlerin ağırlıklı olduğu müzede Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler de sergilenmektedir.
    Müzenin giriş holünde Hattuşaş örenyerini gösterir bir harita ile kronolojik bir tablo yer almakta olup, aynı yerde Kral kapıdaki mülaj tanrı kabartması, Hitit Kralı IV. Tuthalia'nın kabartması ve onun karşısında ise hiyeroglif yazılı taş stel bulunmaktadır.
    Giriş holünden geçilen birinci salonda; Kalkolitik, Eski Tunç ve Asur Ticaret Kolonileri Çağına ait pişmiş toprak eserlerin sergilendiği vitrinler ile bu salondan büyük salona geçilen bölümde ise Yazılıkaya'dan getirilen tanrıça İştar'ın kabartması yer almaktadır.
    İkinci salonda; kronolojik olarak yapılan teşhir düzenlenmesinde Asur Ticaret Kolonileri ile Eski Hitit Dönemine ait büyük boy gaga ağızlı testiler ve bunların buluntu durumlarını gösteren fotoğraflar yer almaktadır. Bu vitrinlerin hemen yanında yer alan vitrinlerde ise Eski Hitit ve İmparatorluk Dönemine ait pişmiş toprak ve taş eserler, Frig Dönemine ait boyalı seramik kaplar, fibulalar, Roma Dönemine ait pişmiş toprak ve cam eserler, Bizans Dönemine tarihlenen bir kiliseye ait bronz malzemeler sergilenmektedir. Ayrıca müzede yer alan orta vitrinlerde yine Hitit Dönemine ait çivi yazılı tabletler, mühür baskılı pişmiş toprak bullalar, silindir ve damga mühürler, bronz baltalar, iğneler, taşçılık aletleri ve kalıplar ile fildişinden dans eden tanrıça, üçlü tanrıça grubu, pandantifler ve kabartmalı seramik parçaları teşhir edilmektedir. Vitrin aralarında da büyük boy testiler ile kabartmalı orthostatlar yer almaktadır.
    Boğazkale
    Tel : (0364) 213 15 68
    Faks : (0364) 224 30 25
    Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

    Çorum Müzesi
    İl merkezinde Endüstri Meslek Lisesi yanında yer almaktadır. Hicri 1332 yılına tarihlenen bina, yapıldığı bugünden bu yana hastane ve okul olarak kullanılmıştır. 1989 yılından itibaren Çorum Müzesi olarak kullanılmak üzere restorasyonuna başlanmış ve halen restore işlemi devam etmektedir. Müzede Geç Kalkolotik (M.Ö. 4500) dönemden itibaren kronolojik olarak Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Eski Hitit, Hitit İmparatorluk, Firig, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi eserlerinin sergileneceği arkeolojik salon ile Çorum yöresine ait Etnoğrafik eserlerin sergileneceği Etnoğrafik salonu açma çalışmaları devam etmektedir.
    Doğu ile Batı arasında bir köprü vazifesi gören, insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde ön sıralarda yer almış ve pek çok uygarlığın beşiği olmuş ülkemizde, Çorum ve çevresi binlerce yıldır süregelen Anadolu'nun yerli kültür ve sanat geleneğini devam ettiren bölgelerin başında gelir. Tarih öncesi ve tarih çağlarında önemli kültürlere, uygarlıklara sahne olan Çorum İli, İç Anadolu'nun kuzeyi ile Orta Karadeniz Bölgesi'nin iç kısımlarında oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Çorum'da araştırma yapma ve eski eserleri toplama bilincinin oluşması üzerine ilk kez 1937 yılında Müze faaliyetlerine başlanmıştır. 1935 yılında Atatürk'ün direktifleriyle başlanan Alacahöyük kazısından elde edilen buluntular da yörede arkeolojiye ve eski esere olan ilginin artmasına neden olmuştur.
    Çorum Müzeleri, İl sınırları içerisinde merkeze bağlı iki yerel müze ve örenyerleri ile birlikte üç ayrı yerde tek birim olarak hizmet vermektedir. Alacahöyük kazıları sonucunda eserlerin sergileneceği bir müzeye ihtiyaç duyulması üzerine 1940 yılında Alacahöyük Müzesi hizmete girmiş ve bu aynı zamanda ilk yerel müze ve ilk kazı yeri müzesi geleneğinin başlangıcı olmuştur. Bunu takiben 12 Eylül 1966 yılında Hititlerin başkenti Hattuşaş'ta Boğazköy Müzesi, 13 Ekim 1968 yılında ise Çorum Müzesi hizmete açılmıştır.
    Çorum Müzesi
    İl merkezinde, Şehitler Abidesi yanında yer alan müze, 13 Ekim 1968 yılında hizmete açılmıştır. Tek katlı binada birbirleriyle bağlantılı dört teşhir salonu, eski eser deposu ve fotoğrafhane yer almaktadır.
    Çorum Müzesi'nin çekirdeğini Alacahöyük, Boğazköy, Ortaköy, Eskiyapar, Pazarlı, Kuşsaray ve Alişar Höyük kökenli eserlerin yanında satın alma eserler teşkil etmektedir. Ayrıca müzede etnografik eserler de yer almaktadır.
    Birinci salon ve koridorda; Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait sikkeler, seramikler, cam koku kabı ve gözyaşı şişeleri, figürün ve heykelcikler, adak kabı, stel, lahit ve sütun başlıkları, süs eşyaları tipolojik olarak sergilenmektedir.
    İkinci salonda; Hitit ve Frig dönemlerine ait gaga ağızlı testiler, Hitit Dönemine ait banyo kabı, matara biçimli kap, vazolar, meyvelikler, ritonlar, kalıplar, potalar, ağırşaklar ve mühürler ile Frig Dönemine tarihlenen üzeri boyalı kaplar ve pişmiş topraktan üzeri kabartmalı çok renkli duvar levhaları sergilenmektedir.
    Salonların bağlantılarını sağlayan koridorda ise, Kalkolitik ve Eski Tunç Dönemine ait çeşitli formlardaki seramikler, idoller, taş ve bronzdan el baltaları, mızrak uçları ile Alişar kökenli kaplar yer almaktadır.
    Üçüncü ve dördüncü salonlarda Çorum yöresinin özelliklerini yansıtan halı ve kilimler, kadın giysileri, takı ve süs eşyaları ile Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait silahlar, ahşap ve madeni eserler, el yazması dini kitaplar sergilenmektedir.
    Bahçede; Hitit Dönemine ait Boğa tasvirli çeşme, Roma ve Bizans dönemine ait heykeller, mezar stelleri ile mil taşları, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait kitabe ve mezar taşları teşhir edilmektedir.
    Gülabi Bey Mahallesi Müze Sokak No: 1
    Tel : (0364) 213 15 68
    Faks : (0364) 224 30 25
    Son düzenleme orbay; 14-02-2008, 00:57.
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    #2
    Konu: Çorum-19

    Yaylalar
    Abdullah Yaylası:
    Kargı ilçesinde ve ilin en yüksek dağı olan Köse Dağı (2050) üzerinde yer almaktadır. Çorum’a uzaklığı 114 km, ilçe merkezine 26 km’dir. İstanbul’u Samsun’a bağlayan ve Osmancık İlçemizden geçen karayoluna 12 km mesafededir.
    Temiz ve bol suyu bozulmamış doğası yanında, sarıçam, karaçam gibi diğer kendine özgü bitki örtüsü ile görülüp konaklamaya değer yaylalardandır. Bünyesinde 22 yataklı konaklama ünitesi , 120 kişilik restorant ve 1000 kişilik piknik alanı bulunmaktadır.

    Bayat Kunduzlu ve Kuşcaçimeni Yaylaları:
    Çorum İli Bayat İlçesi sınırları içerisinde ve ilçenin kuzeyinde dağlık Karatepe mevkiinde yer almaktadır. İl Merkezine 100 km. İlçe Merkezine 25 km. uzaklıktadır. Yöre halkı yayla geleneğini bu yaylalarda sürdürmektedir. Özellikle Kuşcaçimeni yaylasında yaz aylarında kamp amaçlı çadırlar kurulmaktadır. Zengin bitki örtüsü ile kaplı olan yaylalarda sarıçam, karaçam ve köknar ağaçları dikkati çekmektedir. Bol su kaynakları ve bozulmamış doğa yapısı ile yayla turizmine elverişli alanların başında gelir.
    Ulaşım özel araçların yanı sıra; yaz aylarında haftasonları Belediye otobüsleri ile sağlanmaktadır.

    Elmabeli yaylası:
    Yaylanın alt yapısı büyük ölçüde tamamlanmış alt katı restaurant, üst katı otel olarak kullanılan bir bina ile futbol ve voleybol oyun sahaları mevcuttur. Ulaşım özel araçların yanı sıra; İskilip-Tosya arasında çalışan ticari minibüsler, yaz aylarında Cumartesi ve Pazar günleri Belediye otobüsleri ile sağlanmaktadır.

    Kargı Yaylası (Eğinönü):
    Kargı ilçesinin kuzeyindeki yüksek dağlık bölgede yer alan yayla Çorum’a 140 km, Kargı’ya 26 Km uzaklıktadır. Bu bölgede birbirine bağlantılı ; Eğinönü, Aksu, Karandu, Göl, Örencik, Karaboya, Gökçedoğan yaylaları mevcuttur. Bu yaylalarda, yöresel yayla mimarisine uygun yayla evleri geleneği halen devam etmektedir. Üzerlerinde sonradan yapılan Aksu ve Gökçedoğan göletlerinde yetiştirilen alabalıkları, yöreye özgü bitki örtüsü ve bol su kaynakları ile bir doğa harikası görünümündedir.

    Osmancık Yaylaları:
    Başpınar beldesine 8 km. uzaklıkta olup , altyapısı büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çadırlarda konaklama mevcuttur.

    İncesu Kanyonu:
    Ortaköy İlçesi İncesu Köyündedir. Özellikle tek giriş ve çıkışı bulunan İncesu Kanyonu , 12.5 km uzunluğundadır.Genişlik 40-60 metre arasında değişmektedir.Kanyonun her iki yamacı sarp kayalık olup , yer yer ormanlık alanlara rastlamak mümkündür. Kanyon rafting ve trekking sporları için uygun özellikler taşımaktadır. Bir doğa harikası olan kanyon , görülmeye değer bir yerdir.

    İskilip Yaylaları:
    İskilip İlçesinin kuzeyin, sarıçam, karaçam, köknar, meşe gibi yöreye özgü bitki örtüsü ile kaplı yüksek dağ silsilesi üzerinde birbiri ile irtibatlı birçok yayla yer almaktadır.
    Bunlardan İskilip-Tosya karayolu üzerinde bulunan Elmabeli-Beşoluk ve Çiçekli yaylaları, aynı güzergahın 8.inci km.’sinden sola 17 km. gidildiğinde Demirbükü ve Yalak yaylaları piknik ve mesire alanlarından iç turizmde yoğun şekilde yararlanılmaktadır.
    Ören Yerler
    Alacahöyük Örenyeri
    Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca İlçesinin 17 km kuzeybatısında yer almakta olup, Boğazköy’e 34, Ankara’ya ise 210 km uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir. Höyük, bilim alemine ilk kez 1835 yılında W.C.HAMİLTON tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur.
    Eski Tunç ve Hitit Çağında çok önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı bulunmaktadır. Geç Kalkolotik çağını Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemleri takip eder. Örenyerinde Hitit İmparatorluk dönemine ait Sfenksli Kapı, şehrin batısındaki Poternli Kapı ve mimari eserler ile Hatti uygarlığının aydınlanmasına çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı haneden mezarları ile yerel müzesi, Boğazköy ve Yazılıkaya’yı ziyaret edenler için aynı gün gezilebilecek önemli bir örenyeridir.
    Alacahöyük, Çorum'un 45 km. güneyinde, Alaca İlçesi'nin 17 km. kuzeybatısında yer almakta olup, Boğazköy'e 34, Ankara'ya ise 210 km. uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir.
    Höyük, bilim alemine ilk kez 1835 yılında W.C. Hamilton tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren höyük Orta Anadolu'yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur. 1861 yılında ise G. Perrot Anadolu gezisi sırasında höyüğe gelmiş ve kapının sağ ve solundaki dört köşe kulenin planı ile orthostatlardan birini açığa çıkarmışır. Perrot bu çalışmadan sonra bu kabartmaların hitit dönemine ait olduğunu da ilk olarak ileri süren kişi olmuştur.
    Törensel Sembol
    Tunç, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. Binin ikinci yarısı,
    Yüksekliği 34 cm. Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Anadolu'nun tarihi coğrafyasında emeği büyük olan W. Ramsey de Wilson ile birlikte 1881 yılında höyüğü inceleyerek birkaç yeni kabartmayı daha önce bilinenlere eklemişlerdir. 1893 yılında ise E. Chantre Anadolu'ya geldiğinde ilk olarak höyüğe gelmiş ve o da sfenkslerin arasındaki dört köşe dehlizi ve onun gerisindeki ikinci kapıyı ve kapının sövelerini ortaya çıkarmıştır. Kabartmaların mülajını alan Chantre, kabartmaların konularına bakarak, Perrot gibi burasının bir saraydan ziyade mabet kapısı olabileceğini ileri sürmüştür. Sfenksli kapının güneyindeki aslanları da inceleyen Chantre bu kapılardan biri üzerinde yer alan yazının Frig yazısı olduğu görüşünü Ramsey'in yazısından sonra daha da kuvvetlendirmiştir.
    Daha sonra 1906 yılından beri Boğazköy'de çalışan H. Winckler, Makridi Bey ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Ethem Bey'in teklifi üzerine Höyük'te araştırma yapmaya karar vermişlerdir. 1907 yılında Makridi Bey sfenksli kapıda yaklaşık 15 gün süren bir çalışma yapmış, bu çalışma sonucunda kapı önünde birkaç yeni orthostat daha bulmuştur. Höyüğün birkaç yerinde sondaj çalışması yaptıktan sonra, höyüğün kuzey eteğindeki poterni (girişi) görerek bunu Boğazköy'deki poternle karşılaştırmıştır.
    Höyük'te gerçek anlamda ilk sistemli kazılar, Cumhuriyet Döneminde Atatürk tarafından başlatılmıştır. 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adına Hamit Zübeyr Koşay, Remzi Oğuz Arık ve Mahmut Akok gerçekleştirdiği ilk kazı çalışmaları 1983 yılına kadar sürdürülmüştür. Bu tarihten itibaren ara verilen kazılara 1997 yılında Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu tarafından tekrar başlanmıştır.
    Törensel Sembol
    Tunç, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. Binyılın ikinci yarısı,
    Yüksekliği 24 cm. Dövme ve dökme tekniğiyle yapılmıştır.
    Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Yapılan araştırma ve kazılar sonucunda Alacahöyük'ün Kalkolitik Çağdan günümüze kadar kesintisiz olarak iskâna sahne olan höyükte 4 kültür katı tespit edilmiştir. Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerini kapsayan bu katlar kendi aralarında 15 ayrı mimari tabakaya ayrılmaktadır. Buna göre;
    Kalkolitik Çağ : M.Ö. 4000-3000 ana toprak üzerine 15-9 tabakada,
    Eski Tunç Çağı : M.Ö. 3000-2000 8-5 tabakada,
    Hitit Çağı : M.Ö. 1800-1200 4-2 tabakada,
    Frig Çağı : M.Ö. 750'den itibaren 1. tabakada yer almaktadır.
    Höyük'te Kalkolitik Dönemde gerçekleştirilen ilk iskân kuzey kısımları tepeciklerle korunan ve su seviyesinden yüksek bir konumda güneye bakan bir alan seçilerek gerçekleştirilmiş olup, bu yerleşme küçük bir köy durumundan ileriye gidememiştir. Bu dönemde mimari, taş temel ve kerpiçle örülen duvara dayanıyordu; çatı saz ve kamışla örtülerek, üzeri düz dam toprakla sıkıştırılıyordu.
    Geyik Heykeli
    Tunç, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. Binyılın ikinci yarısı,
    Yüksekliği 52.5 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Kalkolitik Dönemi takip eden ve 4 yapı katı ile temsil edilen Eski Tunç Çağı Alacahöyük'te 13 kral mezarı ile önem kazanmıştır. 5. ve 7. kata ait olduğu ileri sürülen mezarlar şehrin özel bir alanında yer almaktadır. Bunlar biçimleri bakımından Anadolu'nun ve hatta Önasya'nın eşsiz mezar örnekleri olarak nitelenebilir. Mezarlar yetişkin erkek ve kadınlara aittir. Bu mezarlara çocuk ve bebek gömülmemiştir. Ayrıca bu mezarlarda birden fazla gömüye de rastlanmamıştır. Orta Anadolu'daki diğer mezar tiplerinin aksine Alacahöyük'te hem mezarların hem de ölülerin istikametinde bir birlik vardır. Ölü hediyeleri Eski Tunç Çağında Ege ve Önasya'da bilinenlerin en zengini ve çeşitlisidir. Bunların arasında bugüne kadar benzerlerine diğer kültür bölgelerinde rastlanmayan güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, süs eşyaları, kama, kılıç, balta gibi savaş aletleri ile pişmiş toprak, taş, altın, gümüş, tunç, bakır ve elektrondan yapılmış eserler de vardır. Eski Tunç Çağında Alacahöyük'ün mimari sistemi, Anadolu'nun özgün
    yapı tekniğine dayanmaktadır; bu tekniğe göre yapılan taş temelli, kerpiç duvarlı, düz tavanlı, sıvalı taban ve toprak çatılıdır.
    Alacahöyük'ün şu an görülebilir kısmını oluşturan Hitit tabakaları üç yapı katından oluşmaktadır. Bu dönemde, 250 m. çapında daireye yakın şekildeki höyüğün kenarında bir savunma sistemi oluşturulmuş olup, savunma sistemi üzerinde şehre girişi sağlayan iki ana kapının varlığı tespit edilmiştir. Bunlardan biri güneydoğudaki sfenksli kapı, diğeri höyüğün batısındaki kapıdır.
    Kadeh
    Altın, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. Binyılın ikinci yarısı,
    Yüksekliği 13.9 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Höyük'te olası şehrin dinsel kapısını oluşturan güneydoğudaki sfenksli kapıda, iki sfenks yer almaktadır. İki metreden yüksek olan ve monolit taş lentoları üzerine yontulmuş olan sfenks protomlarında başlar dikkati çekmektedir. Dışarı taşkın şişkin gövdeli sfenksler ayrık ve kısa bacaklar üzerinde durmaktadır. Doğu tarafındaki sfenksin iç yüzünde pençelerinde tavşan taşıyan çift başlı kartal bulunmaktadır.
    Sfenksli kapının doğu ve batısında yer alan kulelerin altında bulunan kabartmalar alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş, ayrıntılar plastik olarak verilmiştir. Batı kulesi orthostatlarının hemen hemen hepsi tüm bir friz olarak izlenir. Bu kısımda altta kült-libasyon konularının ve üst sırada ise av sahnelerinin betimlendiği görülmektedir. Fırtına tanrısı onuruna kutlanan ve Hitit dini metinlerinden de bilinen bayram törenlerinde başrahip ve rahibesi olan kral ve kraliçe burada boğa karşısında dua pozisyonunda gösterilmiş, bunu izleyen kabartmalarda ise törenin diğer bölümleri betimlenmiştir. Doğu kulesindeki kabartmalarda oturan tanrıça önünde dua eden şahıslar yer almaktadır; bunlar kült törenlerinin devam ettiğini göstermektedirler.
    Gaga Ağızlı Kap
    Altın, Eski Tunç Çağı, M.Ö. 3. Binyılın ikinci yarısı,
    Yüksekliği 14.3 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Sfenksli kapıdan içeri girip, giriş kompleksini geçtikten sonra sağ tarafta "Mabet-Saray" olarak adlandırılan büyük bir Hitit yapısının temelleri görülmektedir. Bu yapı, çeşitli depo odaları ve diğer komplekslerden oluşmaktadır.

    Boğazkale Yazılıkaya
    Boğazkale, Hattuşa'nın 1.5 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Hattuşa’nın en büyük ve etkileyici olan kutsal mekanı, şehrin biraz dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya tapınağıdır. Özellikle ilkbahardaki yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu Açıkhava tapınağında, ülkenin önemli Tanrı ve tanrıçaları alay halinde kayalara kabartma olarak işlenmiştir.
    Yazılıkaya Açıkhava tapınağında tabii kayalığa yapılmış olan, A odası olarak adlandırılan büyük galeri ile, B odası olarak adlandırılan küçük galeri yer almaktadır. Büyük galeri’nin ( A Odası ) batı duvarı Tanrı kabartmalarıyla, doğu duvarı ise tanrıça kabartmalarıyla bezelidir. Ayrı bir girişi bulunan Küçük Galeriyi ( B Odası ) girişin iki yanında bulunan aslan başlı , insan gövdeli cinler korumaktadır. B odasının batı duvarında sağa doğru ilerleyen 12 tanrı, doğu duvarında ise Kılıç Tanrısı ile Tanrı Şarruma ve himayesindeki Kral IV.Tudhalia yer almaktadır.
    Hattuşaş örenyerinin 2 km. kuzeydoğusunda yer alan Yazılıkaya Tapınağı, önünde Hitit mimari özelliklerinin yansıtıldığı iki kaya odadan oluşmaktadır.
    Yazılıkaya Tapınağı'nın kayalığa yapılmış olan bu odaları "Büyük Galeri" (A odası) ve "Küçük Galeri" (B Odası) adıyla anılmaktadır.
    Büyük Galeri'nin (A odası) batı duvarı tanrı kabartmalarıyla, doğu duvarı ise tanrıça kabartmalarıyla bezeli olup her iki duvardaki figürler, doğu ve batı duvarlarının kuzey duvarı ile birleştiği ana sahnenin yer aldığı kısma doğru yönelmektedir. Tanrıların genel olarak sivri bir külâhı, belden kuşaklı kısa bir elbisesi, kalkık burunlu papuçları ile küpeleri vardır. Çoğu zaman kıvrık bir kılıç ya da topuz taşırlar. Tanrıçaların hepsi uzun bir etek giyer, başlarında silindir biçimli bir başlık vardır. Doğu ve batı duvarının birleştiği kuzey duvarında, ana sahneyi oluşturan baş tanrılar yer almaktadır. Burada dağ tanrıları üzerinde duran Hava tanrısı Teşup ve karısı tanrıça Hepatu ile arkasında oğulları Şarruma ve çift başlı kartal yer almaktadır. Kral IV. Tuthalia'nın kabartması ise doğu duvarda yer almakta olup, galerinin en büyük kabartmasıdır.
    Ayrı bir girişi bulunan Küçük Galeri'yi (B odası) girişin iki yanında bulunan aslan başlı, insan gövdeli kanatlı cinler korumaktadır. B odasının batı duvarında sağa doğru sıralanan oniki tanrı, doğu duvarında ise Kılıç Tanrısı ile Tanrı Şarruma ve himayesindeki kral IV. Tuthalia yer almaktadır. Bu kısımda iyi korunmuş kabartmalar dışında kayaya oyulmuş üç adet niş bulunmakta olup, bu nişlere bir takım hediyelerin veya Hitit kral ailesinin ölü küllerinin saklandığı kapların konulduğu düşünülmektedir.

    Boğazköy Örenyeri
    Boğazköy ( Hattuşa ) Örenyeri , Çorum ilinin 82 km güneybatısında yer almakta olup, Ankara’ya uzaklığı ise 208 km’dir. Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy ( Hattusa ) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda , ovadan 300 m. Yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup, kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir. Arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılarak restore edilen ve artık bir açık hava müzesi niteliğinde ziyaret edilebilen kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Parkı’nın da odak noktasını oluşturmaktadır. Hattuşa 1986 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmıştır. Ayrıca burada bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 2001 yılından itibaren UNESCO’nun “Dünya Belleği Listesinde” yer almaktadır.
    Hattuşa’nın keşfi 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır. Bu buluş aslında yalnızca Hattuşa’nın keşfi değil , tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da tanımlanabilir. 1893-94’de Ernest Chantre’nin birkaç sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadarki dönemde pek çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret eder. Muze-i Humayun müdürü Osman HAmdi Bey, 1906’da müzesi adına Makridi’nin sorumluluğunda Boğazköy kazılarını başlatmış, zamanın çivi yazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak , burasının Hitit Başkenti Hattuşa olduğunu tespit etmişlerdir. 1931-1939 yılları arasında ve 2.Dünya savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir.
    Antik Kapadokya bölgesinin kuzey sınırına yakın bir yerde bulunan ve arkeolojik kazılarla gün ışığına çıkartılıp restore edilen ve açık hava müzesi niteliğindeki ziyaret edilebilen Hititlerin başkenti Hattuşa-Boğazköy’deki kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Parkın temelini oluşturmaktadır. Yüz yıldır sürdürülen kazı ve araştırmalar Hattuşa-Boğazköy çevresindeki en erken yerleşmenin Kalkolotik çağda (M.Ö. 6000) olduğunu ortaya koymuştur. Eski Tunç Çağı’nda da sürekli yerleşmenin görüldüğü Hattuşa’da bu dönemi Asur Ticaret Koloni devri izler. Yazılı belgelere göre M.Ö. 2. binin başlarında Kuşar’lı Anitta Hattuşa Kralı Pijusti’yi yenip şehri tahrip eder ve şehri lanetler. Anitta’nın lanetine rağmen şehir M.Ö. 1600/1650 yıllarında Hitit Kralı 1. Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir. Hititlerin M.Ö.1200’de şehri çeşitli nedenlerle terk etmesiyle burada Erken Demir Çağı (Karanlık Çağ) başlar. Bu dönemi M.Ö. 9.yüzyılda Frig Çağı daha sonra Helenistik, Galat ve Roma/Bizans çağları takip eder.
    Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri, Çorum İli'nin 82 km. güneybatısında yer almakta olup Ankara'ya uzaklığı ise 208 km'dir. Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda, ovadan 300 m. yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir.
    Hattuşaş örenyeri ilk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır. Bu kalıntılarla Hitit devleti arasında ilk kez bir bağ kuran kişi Sayce'tır. Bu zamana kadar Hitit'lerin merkezinin Suriye olduğu sanılmaktaydı. 1882'de Carl Human, Otto Puchstein ile Boğazköy'e birlikte gelmiş ve ilk kez toplu bir plan çalışması yapmıştır. Halen Pergamon Müzesinde bulunan Yazılıkaya'nın kalıplarını da çıkarmışlardır. E. Chantre ilk test kazısını 1893-1894'te gerçekleştirmiş, 1905 yılında ise Makridi ve H. Winckler Boğazköy'ü gezmişler ve 1917 yılına kadar devam eden kazı çalışmalarını yürütmüşlerdir. 1932 yılında ise Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt Bittel tarafından başlanılan sistemli kazılara II. Dünya savaşı sırasında bir süre ara verildikten sonra, yeniden başlanmış ve 1978 yılına kadar çalışmalar aralıksız sürdürülmüştür. 1978 yılından 1993 yılına kadar Dr. Peter Neve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarını, 1994 yılından itibaren Dr. Jurgen Seeher üstlenmiştir.
    Boğazköy (Hattuşaş) örenyerinde M.Ö. III. binden itibaren yerleşim görülmektedir. Bu dönemdeki küçük ve müstahkem yerleşmenin Büyükkale ve çevresinde olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Aşağı Şehir'de Asur Ticaret Kolonileri Çağı yerleşmeleri görülmektedir ve şehrin adına ilk kez bu çağa ait yazılı belgelerde rastlanmıştır.
    Boğazköy (Hattuşaş) Sfenski
    Kalker, M.Ö. 14-13. Yüzyıl, Yüksekliği 2.58 m, Boğazköy güney kapısının say yanındaki sfenks olup Almanya'da Berlin Müzesin'nde sergilenmektedir.
    Hattuşaş'taki ilk gelişme dönemi büyük bir yangınla sona ermiştir; bu yangının sorumlusu Kuşşara kralı Anitta olmalıdır. Belgelere göre hemen bu tahripten sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında yeniden yerleşime açılan Hattuşaş 1600'lerde Hitit devletinin başkenti olmuştur; kurucusu tıpkı Anitta gibi Kuşşara kökenli olan I. Hattuşili'dir.
    Hattuşaş başkent olduktan sonra şehrin gelişmesinin en uç noktasında anıtsal bir yapılaşmayla karşılaşılmaktadır; 2 km. genişliğindeki şehir saray, tapınak ve mahalleleriyle M.Ö 13. yüzyıldaki haline kavuşmuştur. Hattuşaş'ın ikinci gelişme döneminde imparatorluğun son yıllarında hem içte hem de dışta üç önemli Hitit kralı etkin olmuştur. Bunlar III. Hattuşili, oğlu IV. Tudhalia ve onun oğlu II. Şuppiluliuma'dır. II. Şuppiluliuma'nın son dönemlerinde (M.Ö. 1190) ekonomik sıkıntılar ve iç karışıklıklar nedeniyle yıkılan Hitit devletinden sonra Boğazköy 4 yüzyıl boyunca terk edilmiştir. Daha sonra buraya Frigyalılar (M.Ö. 8. yy. ortaları) yerleşmiştir. Hellenistik ve Roma Döneminde (M.Ö. 3. - M.S. 3. yy.) Hattuşaş küçük surla çevrili bir beylik merkezi, Bizans Döneminde ise bir köy durumundadır.
    Boğa Ritonları
    Pişmiş topraktan törensel içki kapları, Eski Hitit Dönemi,
    M.Ö. 16. yüzyıl, Yükseklikleri 90 cm.,
    Fırtına tanrısının iki boğasını simgelemektedir.
    Anadolu Medeniyetleri Müzesi
    Hattuşaş'ın "Yukarı Şehir" olarak bilinen kesimi 1 km² den daha büyük bir yüzölçüme sahip, eğimli bir arazidir. Bu alan M.Ö. 13. yüzyılda Geç İmparatorluk Çağında şehrin gelişmesine sahne olmuştur. Yukarı Şehir'in geniş bir bölümü yalnızca tapınak ve kutsal alanlardan oluşmaktadır. Yukarı Şehir geniş bir kavis halinde onu güneyden çeviren bir surla donatılmış olup, sur üzerinde 5 kapı mevcuttur. Şehir surunun en güney ucunda ve kentin en yüksek noktasında bastion ile sfenksli kapı yer almaktadır. Diğer dört kapıdan güney surunun doğu ve batı ucunda karşılıklı Kral Kapısı ve Aslanlı Kapı yer almaktadır.
    Yukarı Şehir'de görülen yapılaşma üç evrelidir. Birinci evre ilk surların inşaatı ile çağdaştır. İkinci evre, surlarda görülen ilk tahribattan sonraki yeniden yapım ve tapınak kentinin son biçimini almış olması ile belli olan evredir. Son evrede ise mevcut yapılarda görülen tadilat ve tamiratlar dışında dinsel amaçlar dışında bir yeni yapılaşma başlamıştır. Yukarı Şehir'de "Mabedler Mahallesi" olarak bilinen alan sfenksli kapıdan; Nişantepe ve Sarıkale'ye kadar uzanır. Bu alanda çeşitli evrelere ait bir çok tapınak açığa çıkarılmıştır. Tapınak planlarının genel karakteri, bir orta avludan girilen ve birer dar ön mekân ile derin ana mekânlardan oluşan kült odaları grubunun yapıyı biçimlendirmesidir.
    Tapınaklarda ele geçen malzemeler beş gruba ayrılmaktadır.
    1- Seramikler,
    2- Aletler,
    3- Silahlar,
    4- Kült objeleri,
    5- Yazılı belgeler.
    Yukarı Şehir'in girişinde, Büyükkale'nin hemen önünde yer alan Nişantepe ve Güneykale'de Hitit sonrası yapılaşmalar dikkat çekicidir ve bu M.Ö. 7-6. yüzyıla tarihlenen Frig yerleşmesidir. Hitit Döneminde bu alan topoğrafyaya göre üç bölümde incelenir:
    Büyükkale'nin güneyindeki geçit (viaduct), Yukarı Şehir'e giden yolun iki tarafında ve Nişantepe'nin kuzeyinde önceden yerleşilen plato ile Güneykale'nin yerleşim alanı.
    Kadeş antlaşması Çivi Yazılı Tablet
    Pişmiş toprak, M.Ö. 13. yüzyıl, 13.8x17.6x5.1 cm. ve
    9.2x4x2.7 cm., Hitit Kralı 3. Hattuşili ile Mısır Firavunu 2. Ramses arasında M.Ö. 1280-1269 yılları arasında yapılan dünyanın ilk yazılı antlaşmasından iki parça. İstanbul Arkeoloji Müzesi
    Kuzey ve güney binası dışında önemli bir yapı da Batı Binası ve Saray Arşividir. Büyük bir yangınla tahrip olmuş binanın yamaçta iki bodrum katı olduğu düşünülmektedir. Bu iki bodrum katında yaklaşık 3300 adet bulla ve 30 çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bullaların 2/3'ü büyük kral mühürleri taşımakta ve kronolojik listeye göre I. Şuppiluliuma'dan Hattuşaş'ın son kralı ve onun torunu II. Şuppiluliuma'ya kadar kralları temsil etmektedir. Kral mühürleri yanında kraliçe mühürleri de açığa çıkarılmıştır.
    Güneykale'deki yapılaşma ise II. Şuppiluliuma tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu alanda geniş bir gölet ile üç ayrı noktasında üç yapı mevcuttur. Oda 1 ve 2 olarak adlandırılan ve ayakta duran iki yapıdan oda 2, göletin kuzey köşesinin batısında yer alır. Tek mekânlı olan bu oda içe doğru daralarak küçülen parabol biçimli bir kubbeye sahiptir. Oda 1'de ise in situ olarak az kalıntı ele geçmiştir. Oda 2'nin duvarlarının üçü de kabartmalarla bezelidir. Karşı duvardaki ana tasvirde sola dönmüş, uzun elbiseli bir figür vardır. Yuvarlak başlığı üstünde kanatlı bir güneş kursu bulunmakta, sol elinde litus, sağ elinde ise ankh motifini tutmaktadır. Doğu duvarında Şuppiluliuma'ya ait kabartma vardır. Karşısındaki batı duvarında ise hiyeroglif kitabe yer almaktadır.
    Boğazköy - Hattuşaş Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı
    Hattuşaş kalıntılarına 2 km. uzaklıktadır. Resimde anıt üzerinde kabartma tanrıların yürüyüşü sahnesi görülmektedir.
    Hattuşaş örenyerinde Büyükkale'de yapılan kazılar M.Ö. 13.-14. yüzyılda Hitit krallarının saray yapılarını ve bunları koruyan sur sisteminin özelliklerini gün ışığına çıkarmıştır. Giriş kapısı güneybatıda olan kalenin surları, sandık duvar tekniğiyle inşa edilmiştir.
    Büyükkale'de bir bütün halinde saray yapısı görülmez, kazılar sonucunda ortaya çıkan farklı boyutta ve türdeki yapılar, büyük iç mekânlar, avlular ve direkli galeriler yoluyla birbirine bağlanarak kale içindeki bütünü oluştururlar. Kalede arşiv odaları, depo odaları, büyük kabul salonu, su kültü ile ilgili bina ve kutsal mekânlar yer almaktadır. Hitit sonrasında ise kalede Frig yapı kalıntılarına rastlanmıştır.
    Boğazköy'de en önemli mimari alanlardan birisi de Büyük Mabet'tir. (1 No.lu Mabet) Hattuşaş'ta kuzey şehrin merkezini oluşturan Büyük Mabet, Hati'nin Fırtına Tanrısı ve Arinna Şehri Güneş tanrıçasının evi olarak yapılmıştır. Tapınak iki aditonlu olup, tapınağın çevresinde kaldırım taşlı yollar, meydanlar ve bunların arkasında bu yollara açılan dört yönde depo odaları yer almaktadır. Büyük Mabet, Aşağı Şehir mahallelerinden bir temonos duvarı ile ayrılmaktadır. Taş bir teras üzerine kurulan Büyük Mabet'in, kutsal bir merkez olduğu kadar, ekonomik bir merkez olarak da kullanıldığı magasinlerde açığa çıkarılan büyük küplerden anlaşılmıştır. Yine mabedin doğu magasinlerinde tabletlerin bulunması burada bir arşivin olduğunu da ortaya koymuştur.
    Büyük Mabetin etrafı ikinci derecede önem taşıyan yapılarla çevrilmiştir. Bunlardan en önemlisi yamaç evidir. Büyüklüğü, planı ve çok katlı oluşuyla dikkat çekmektedir.

    Eskipazar Örenyeri
    Alaca ilçesinin 5 Km Batısında,Alaca-Sungurlu yolu üzerindeki höyük,Boğazköy’ün 25 Km Kuzeydoğusunda, Alacahöyük’ün ise 20 Km Güneydoğusunda yer almaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda Höyükte kesintisiz bir iskanın varlığı tespit edilmiş olup,Höyükte eski Tunç,Hitit,Frig,Roma ve iki safhalı Helenistik döneme rastlanmıştır.
    Höyükün Kuzeydoğu ve Batı kesimlerinde Hitit İmparatorluk çağı şehir surunun temelleri bulunmuş,dikdörtgen planlı,avluları taş döşeli binalar Boğazköy ve Alacahöyükteki binalardan farksız olarak ,Hitit üslubunda inşaa edilmişlerdir.Höyükün Güneydoğu kesiminde geniş bir alana yayılan eski Hitit dönemi mahallesinin yanmış evlerinden çok sayıda toprak eserler elde edilmiştir.Yine bu alanlarda bulunan kabartmalı kült vazoları burasının dini bir merkez olduğu görüşünü kuvvetlendirmiştir.Höyükte Hitit tabakaları altında yer alan eski Tunç çağı tabakalarında yapılan çalışmalarda ,bir evin tabanı altında altın ve gümüş objelerden oluşan bir defineye rastlanılmıştır.Gümüş vazolar,Suriye şişesi,gümüş merasim baltası ,değişik tiplerde altın iğne,boncuk,küpe ve bileziklerden oluşan define,bir taraftan Alacahöyük,Kültepe,diğer taraftan Truva ,Poliochni ve Kuzey Suriye-Mezopotamya buluntularıyla benzer olup bu buluntular Ankara Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir.
    Alaca İlçesi'nin 5 km. batısında, Alaca-Sungurlu yolu üzerinde, Boğazköy'ün 25 km. kuzeydoğusunda, Alacahöyük'ün ise 20 km. güneydoğusunda yer almaktadır.
    Eskiyapar'da ilk kazı çalışmalarına Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi adına Raci Temizer başkanlığında 1968 yılında başlanmış olup çalışmalar 1983 yılına kadar devam etmiştir. Bu yıldan sonra kazı çalışmaları bir süre durdurulmuştur. 1989-1991 yılları arasında Çorum Müzesi Müdürlüğü'nün denetiminde çalışmalara yeniden başlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda höyükte kesintisiz bir iskânın varlığı tespit edilmiştir. Höyükte Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve iki safhalı Hellenistik Dönemin izlerine rastlanmıştır.
    Höyüğün kuzeydoğu ve batı kesimlerinde Hitit İmparatorluk Çağı şehir surunun temelleri bulunmuştur. Dikdörtgen planlı, avluları taş döşeli bu binalar Boğazköy ve Alacahöyük'tekilerden farksız olarak, Hitit üslubuna uygun olarak inşa edilmiştir. Höyüğün güneydoğu kesiminde Eski Hitit Döneminden kalma mahallesinin yanmış evlerinden çok sayıda pişmiş toprak eserler çıkarılmıştır. Yine bu alanlarda bulunan kabartmalı kült vazoları burasının dini bir merkez olduğu görüşünü kuvvetlendirmiştir.
    Höyükte Hitit tabakaları altında yer alan Eski Tunç Çağı tabakalarında yapılan çalışmalarda, bir evin tabanı altında altın ve gümüş objelerden oluşan bir defineye rastlanmıştır. Gümüş vazolar, Suriye şişesi, gümüş merasim baltası, değişik tiplerde altın iğne, boncuk, küpe ve bileziklerden oluşan define, bir taraftan Alacahöyük, Kültepe, diğer taraftan Troya, Poliochni ve Kuzey Suriye-Mezopotamya buluntularıyla benzerlik göstermektedir. Bu buluntular halen Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.

    Laçin Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı
    Çorum’un yaklaşık 27 km. kuzeyinde, Kırkdilim mevkiinde oldukça sarp, kayalık ve akarsu tarafından yarılmış derin vadilerin oluşturduğu engebeli arazi üzerinde, kuzeye doğru uzanan bir kaya blokunun burun kısmının kuzey-batı köşesinde yer almaktadır.
    Komutan İKEZİOS’a ait hellenistik dönem kaya mezarı olup, M.Ö. II.yüzyıla tarihlenmektedir. Çay seviyesinden 65 m. Yükseklikteki kaya mezarının yamuk biçimli bir podyum zemini vardır.Bu podyumdan 8 basamaklı merdivenle ikinci platformda, oradan da 12 basamaklı merdivenle mezar önündeki podyuma geçilmektedir.
    Mezar odasının kapısı üzerinde İKEZİOS”yazısı okunmaktadır. Mezar odası kareplanlı olup , girişin sağ ve solunda niş şeklinde oyulmuş ölü şekilleri vardır.

    Ortaköy Şapinuva
    Çorum’un 53 km güneydoğusunda yer alan Ortaköy ilçesinin , 3 km güneyindedir. Ortaköy Hitit şehri ,Yeşilırmak Nehrinin üzerinde bulunduğu ve Kelkit’ten başlayan Koyulhisar-Reşadiye-Niksar üzerinden Amasya’ya doğru gelişen vadinin hemen sonunda yer almaktadır.Şehir derince bir vadinin kuzey yamaçlarındaki bir plato üzerine kurulmuştur.
    1990 yılında Prof. Dr.Aygül Süel ve Dr.Mustafa Süel başkanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır.1994 yılında Ortaköy’ün Hitit Çağı’ndaki adının Şapinuwa olduğu tesbit edilmiştir. Bu önemli Hitit şehri Hitit Devleti’nin başkentlerinden biridir.
    Yapılan çalışmalarda monumental yapılar günışığına çıkarılmıştır.Bu binalarda şu ana kadar sayıları dört bini aşan Hitit çivi yazılı tablet arşivleri ele geçirilmiştir. Bunların çoğunu Hititçe metinler oluşturur. İçerik olarak birbirleriyle ilişkileri, paleografileri ve buluntu durumlarına göre, Ortaköy -Şapinuva tabletlerinin büyük bir kısmının aynı döneme ait oldukları, Boğazköy ve Maşat Höyük belgeleri ile olan ilişkileri nedeniyle de bu tabletlerin Orta Hitit döneminin sonlarına tarihlendiği açıklanmıştır.
    Ortaköy, Çorum İli'nin 53 km. güneydoğusunda, Alaca Ovası'nın kuzeydoğusunda, Göynücek, Zile ve Amasya Ovalarının birleştiği boğaz üzerindedir. Ortaköy örenyeri ilçenin 2.5 km. güneybatısında bulunan Tepelerarası ve Ağılönü mevkiinde yer almaktadır.
    Ortaköy örenyerindeki kazı çalışmalarına 1990 yılında Çorum Müzesi Müdürlüğü'nce başlanmış olup çalışmalara 1991 yılında da devam edilmiştir. 1992 yılından sonra Prof. Dr. Aygül Süel'in başkanlığını üstlendiği kazı çalışmalarına aynı ekiple devam edilmektedir.
    Bölge coğrafi açıdan önemli ve tarıma elverişli oluşu nedeniyle ilk çağlardan günümüze kadar devamlı iskâna sahne olmuştur. Bugüne kadar sürdürülen kazı çalışmaları sonucunda, Hitit İmparatorluk Dönemine tarihlendirilen büyük boy taşlardan yapılmış mabet-saray kompleksi ile bu binanın 150 m. güneydoğusunda yine aynı teknikle yapılmış üzeri kerpiç örgülü depo odaları olarak tanımlanan ikinci mekân çıkarılmıştır. Hitit İmparatorluk dönemi binaları içinde Roma Dönemine ait taş sanduka mezarlara da rastlanmıştır; bu mezarlarda değişik gömülerin bulunduğu görülmektedir.
    Kazı çalışmaları sonucunda anıtsal mabet-saray kompleksi içinde Hitit tarihine ve kültürüne ışık tutacağı düşünülen 3000'i aşkın çivi yazılı belge bulunmuştur. Çorum Müzesi'nde korunan, dini ve siyasi konuları içerdiği bilinen ve bir çoğunun da mektup olduğu anlaşılan tabletler dışında, çeşitli formalarda seramikler, metal aletler, üçgen objeler, obsidiyenden yapılmış süs eşyaları ve mühür baskılarıda ortaya çıkarılmıştır.
    Ortaköy örenyerinde elde edilen çivi yazılı belgelere bakarak Ortaköy örenyerinin Hitit Dönemindeki adının Şapinuva olduğu ileri sürülmüştür.

    Yörüklü (Hüseyindede Tepesi)
    İlimiz Sungurlu ilçesi,Yörüklü kasabası Hüseyindede tepesi olarak adlandırılan mevkiide bulunmaktadır.Yapılan çalışmalar sonucunda Eski Hitit dönemine ait iki ayrı kabartmalı vazo parçalarına yine aynı döneme ait olan tek mekanlı bir odada rastlanmıştır.Elde edilen parçaların restorasyon çalışmaları sonucunda birisinin inandık vazosu tipinde olduğu,diğerinin ise daha küçük ve boyun üzerinde tek filiz halinde Hitit dini törenlerini anlatan bir tasvir bantının olduğu tespit edilmiştir.Bu tasvir bantı üzerindeki en önemli sahneyi ise boğa üzerinde takla atan bir akrobat oluşturmaktadır.İnandık vazosu tipinde olan ve üzerinde 4 tasvir bantı olan büyük vazonun ağız kenarında küçük bir tekne ve başları içe bakan dört boğa başı yer almaktadır.Tasvir bantlarında konular yine Hitit dini törenlerini anlatmaktadır.Bu kabartmalı vazoların yanı sıra yapılan çalışmalarda Eski Hitit dönemine ait olan (formlarını daha önceden bilinen) Matara biçimli kap ve yuvarlak ağızlı yüksek boyunlu testiler de elde edilmiştir. 1998 yılı
    ndaki çalışmalarda ise teraslama tekniğinde yapıldığı ortaya çıkan Eski Hitit Dönemine ait mimari takip edilmiş olup, ileri ki dönemlerde kazı çalışmalarına devam edilecektir.
    Çorum İli, Sungurlu İlçesi, Yörüklü Kasabası, Hüseyindede Tepesi olarak adlandırılan mevkide kaçak kazılar sonucu tahrip edilen alanın Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Protohistorya ve Önasya Arkeoloji Anabilim dalı öğretim üyeleri Yard. Doç. Dr. Tunç Sipahi ve Yard. Doç. Dr. Tayfun Yıldırım tarafından görülmesi üzerine Çorum Müdürlüğü'nce 1997 yılında kısa süreli bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir.
    Yapılan bu çalışma sonucunda Eski Hitit Dönemine ait bir odada aynı döneme ait kabartmalı iki ayrı vazo parçasına rastlanmıştır. Elde edilen parçaların restorasyon çalışmaları sonucunda birisinin İnandık vazosu tipinde olduğu anlaşılmıştır. Diğerinin ise Hitit dini törenleriyle ilgili bir tasvir bandı olduğu tespit edilmiştir. Bu tasvir bandı üzerindeki en önemli sahneyi ise Boğa üzerinde takla atan bir akrobat oluşturmaktadır. İnandık vazosu tipinde olan ve üzerinde 4 tasvir bandı olan büyük vazonun ağız kenarında küçük bir tekne ve başları içe bakan dört boğa başı yer almaktadır. Tasvir bantlarında yine Hitit dini törenleri anlatılmaktadır. Kazı sonucunda bu kabartmalı vazoların yanı sıra Eski Hitit Dönemine ait olan matara biçimli kap ve yuvarlak ağızlı yüksek boyunlu testiler de elde edilmiştir.

    İskilip Kaya Mezarı
    İskilip merkezinde bulunan Osmanlı dönemine ait 100 m yükseklikteki tabi bir kaya üzerine inşa edilmiş, kalenin güney ve güneydoğu eteğinde Roma dönemine ait kaya mezarları bulunmaktadır. Güneydoğusunda bulunan kaya mezarının iki sütunlu dikdörtgen bir girişi vardır.Yuvarlak sütun gövdeleri yukarı doğru inmektedir. Başlıklarda bulunan bilezikler üzerinde oturmuş birer aslan bulunmaktadır. Sütun başlıkları üzerindeki üçgen alınlık içerisinde ise yatar durumda karşılıklı kanatlı iki aslan figürü bulunmaktadır. Kabartmalardan birinin elinde kılıç, diğerinin elinde kadeh mevcuttur. Mezar odası içerisinde iki adet ölü *****i bulunmaktadır.

    İlçeleri
    Alaca:
    İl merkezine uzaklığı 50km’dir. Yozgat-Çorum, Sungurlu-Tokat karayollarının kesiştiği yerde bulunmaktadır.
    Alaca’da turizme açık en önemli tarihi yerler Eskiyapar ve Mahmudiye köyündeki tarihi kalıntılar ile Hitit Dönemi eserleriyle dolu olan Alacahöyük, Kalınkaya ve Pazarlı ören yerleridir. Gerdekkaya mezarı ile Koçhisar Mağarası da turistlerin uğrak yerlerindendir. İlçe merkezinde 1763 yılında Ömer Osman Paşa tarafından yaptırılan Eski Cami ile 1893 yılında Ardahan Göçmeni Şeyh Efendi tarafından ahşap olarak yaptırılan Yeni Cami ve Hüseyin Gazi Türbesi de tarihi değeri olan yapılardır.

    Boğazkale:
    İl merkezine uzaklığı 83 km’dir. İlçede bulunan BOÐAZKÖY, UNESCO tarafından Dünya kültür mirası olan ülkemizdeki 9 yerden birisidir. Ayrıca; Yazılıkaya Açık hava mabedi ilin önemli bir turistik yerlerindendir.

    Kargı:
    İl merkezine uzaklığı 113 km’dir. Osmancık -Tosya yolu üzerinde Kızılırmak Vadisinde şirin bir ilçedir. Kargı’da tarihi eserler arasında IV.Muradın hanımı Mihrihatun adına Karaseki Köyünde yaptırılan Mihrihatun Cami ve hamamı, Oğuz köyünde Selçuklulardan kalma cami, Hacıhamza Kalesi ve Hanı en önemlileridir.
    Kargı'nın yaylaları en önemli turistik mekanlardır. Abdullah yaylasında her türlü alt yapı mevcut olup, konaklama problemi bulunmamaktadır. Sözkonusu yöre; Kargı Yaylası, Eğinönü Yaylası, Aksu, Göl, Örencik, Karaboyu, Gökçedoğan Yaylaları ile yayla turizmine oldukça elverişli bir yerdir.

    Laçin:
    Laçin, Çorum -Osmancık karayolu üzerindedir. Anıtsal Kaya Mezarı, Laçin Köşk Evi Mesire Yeri çekim alanlarıdır.

    Mecitözü:
    Çorum-Amasya karayolu üzerindedir. Çorum’a uzaklığı 37 km’dir. İlçede turizme hizmet edebilecek en önemli tarihi yapı Elvan Çelebi Cami(1352) Tekke ve Türbesi ile yanındaki hamamıdır.Beke (Figani)kaplıcaları da iç turizme hizmet vermektedir.

    Ortaköy:
    İl merkezinin güneydoğusunda, Mecitözü ilçesinin güneyinde yer alır. İl merkezine uzaklığı 53 km’dir. Ortaköy ilçesinde Hititlerin önemli ticaret merkezlerinden olan Şapinuva'da kazı çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca; İlçeye bağlı İncesu köyündeki İncesu kanyonu ve Aşdavul kasabasındaki Damlataş mağarası görülmeye değer yerlerdendir. İncesu köyüne yakın Çekerek ırmağı kıyısında, İncesu Kanyonunun içerisinde kayalara oyulmuş Kybela Kaya Kabartması önemli tarihi yapılardandır.

    Osmancık:
    İl merkezine 56 km uzaklıktadır. Çorum-Kargı ile Samsun-İstanbul yollarının kavşak noktasındadır. Çorum'un en eski ilçelerinden biridir. Osmanlı döneminde tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Osmancık'ta Koyunbaba Köprüsü ve Türbesi, Osmancık Kalesi, Koca Mehmet Paşa Camii (imaret camii) Baltacı Mehmet Paşa Çeşmesi görülmeye değer yelerdir. Ayrıca ; Başpınar ve Karaca Yaylaları, yayla turizmi açısında oldukça elverişli doğal güzelliklerdir.
    Son düzenleme orbay; 14-02-2008, 00:57.

    Yorum

    • orbay
      Senior Member
      • 11-02-2005
      • 5871

      #3
      Konu: Çorum-19

      YouTube - Corum

      Yorum

      • orbay
        Senior Member
        • 11-02-2005
        • 5871

        #4
        Konu: Çorum-19

        İlçelere göre şehir ve köy nüfusları

        Yorum

        • YÜZBAÞI OÐULLARI
          Diamond Group

          • 01-04-2004
          • 19785

          #5
          çorum resimleri..









          Saat Kulesi ve Çevresi



          Saat Kulesi Kuş Bakışı Havadan



          Potern ve Surları (Hattuşa)



          Yazılıkaya B Odası (Hattuşa)



          Sfenksli Kapı (Alacahöyük)



          Sfenks Kabartmaları (Alacahöyük)



          Kızılırmak ve Çeltik Tarlaları



          Gölünyazı Sulak Alanından Bir Görünüm



          Helenistik Dönem Kaya Mezarı (Alaca)



          Kaya Mezarları (İskilip)



          Hitit Uygarlığına Ait Gölet (Alacahöyük)



          Aslanlı Kapı (Hattuşa)



          Yerkapı (Hattuşa)



          Sfenks (Alacahöyük)



          örencik-şelalesi

          Yorum

          İşlem Yapılıyor