Kayseri-38

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    Kayseri-38

    GENEL BİLGİLER

    Yüzölçümü: 16.917 km²

    Nüfus: 1.165.088(2007)

    İl Trafik No: 38

    Kayseri tarih boyunca Anadolu'nun önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Ticaretin yanı sıra, görkemli Erciyes Dağı ve gelişen kış turizmi potansiyeli ve lezzetli yemekleriyle görülmeye değer bir orta Anadolu şehridir.

    İLÇELER:

    Kayseri (merkez), Akkışla, Bünyan, Develi, Felahiye, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi, Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı, Yeşilhisar'dır.

    COÐRAFYA

    İç Anadolu'nun Kızılırmak bölümünde, kuzeyde Yozgat ve Sivas, batıda Niğde ve Nevşehir, güneyde Adana, güneydoğusunda Kahramanmaraş ve doğuda Malatya illeri arasında yer alır. Denizden yüksekliği 1050m.dir. İlde, İç Anadolu Bölgesi'nin tamamında olduğu gibi, bozkır iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışın ise soğuk ve yağışlı geçer.

    TARİHÇE

    Kayseri, Orta Anadolu'da 3917 m. yüksekliğindeki Erciyes Dağı eteklerinde kurulmuş, 6000 yıllık tarihi olan en eski yerleşme yerlerinden biridir. M.Ö. 4000'den yani, Kalkolitik Çağlarından başlayarak Asur, Hitit, Frig, Roma,Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri'nde önemli bir kültür ticaret merkezi olmuştur.

    NE YENİR?

    Pastırma ve Sucuk, Kayseri'nin meşhur mantısı (yağ, tepsi, vs) mutlaka tadılmalıdır.

    Kayseri'den Yemek Tarifleri

    Kesme çorba

    Malzemeler:

    2 su bardağı un

    1 adet yumurta

    1 çay bardağı su

    2 yemek kaşığı kıyma

    1 yemek kaşığı margarin

    1 yemek kaşığı salça

    4 su bardağı su

    Tuz karabiber ve nane

    Hazırlanışı: Yumurta, un, tuz ve 1 çay bardağı su ile hamur hazırlanır ve açılır, ince şeritler halinde kesilir. Su kaynatılır, kesilmiş olan hamurlar ilave edilir. Kıyma ve salça eklenir, kaynatmaya devam edilir. Hamurlar pişince üzerine yağda kızdırılmış nane dökülerek servis edilir.

    Kağıtta pastırma

    Malzemeler:

    100 gr ince dilimlenmiş pastırma

    2 adet domates

    3 adet sivri biber

    1 yemek kaşığı tereyağı

    4 sap maydanoz

    6 dilim limon

    6 alüminyum folyo (15x15 cm)

    Hazırlanışı: 15x15 cm ebadında kesilmiş 6 alüminyum folyonun içi tereyağı ile yağlanır. Folyoların içine ikişer dilim pastırma yerleştirilir. Pastırmaların üzerine sırasıyla domates dilimleri, sivri biber, maydanoz ve limon dilimleri yerleştirilir ve fındık büyüklüğünde tereyağı eklenerek kapatılır. Orta hararetli fırında 20-25 dakika pişirin.

    Havleter

    Malzemeler:

    1/2 çay bardağı su

    1 fincandan bir parmak eksik buğday nişastası

    1 fincan pekmez

    3 yemek kaşığı sıvı yağ

    Hazırlanışı: Tüm malzeme karıştırılır. Teflon tencerede 3 yemek kaşığı sıvı yağ kızdırılır, karışım dökülür. Karıştırarak pişirilir. Kaşığı tutunca ateş kısılır, tencerenin ağzı kapatılır. Sık sık ezerek karıştırılır. Sünger parçaları gibi ayrılınca karıştırma bırakılır. Servis tabağına alınarak servis edilir.

    NE ALINIR?

    Bünyan ve Yahyalı halısı ile ünlü olan Kayseri'de pastırma ve sucuk alınması gereken yiyecek malzemeleridir.

    YAPMADAN DÖNME

    Erciyes Dağında kayak, trekking yapmadan,

    Erdemli ve Soğanlı Vadisindeki kaya kiliselerini görmeden,

    Kapuzbaşı Şelalelerinde piknik yapmadan,

    Kayseri Kalesi ve Tıp Tarihi Müzesini gezmeden,

    Pastırma ve Sucuk tatmadan,

    Yöresel El Dokuma ve Bünyan ya da Yahyalı halıları almadan,

    ...Dönmeyin.

    NASIL GİDİLİR?

    Karayolu : Kayseri günümüzde Karayollarının önemli bir kavşak noktasındadır. Kuzeybatıda Ankara'dan gelen devlet yolu ile güneyden Adana ve Niğde'den gelen yol, Kayseri şehir merkezinin 15 km. kuzeybatısında Boğazköprü mevkiinde birleşir. Buradan doğuya yönelen yol şehir çıkışında ikiye ayrılır ve yollardan biri Samsun-Sivas, diğeri de Malatya eksenine bağlanır. Bu haliyle Kayseri'den Türkiye'nin her tarafına ulaşım imkanı vardır.

    Otogar Tel: (+90-352) 336 43 73

    Demiryolu : İstanbul ile Ankara'nın doğu ve güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illere bağlantısı Kayseri üzerinden gerçekleşmektedir. Afyonkarahisar, Konya, Karaman ile güneyde Mersin, Adana'dan gelen demiryolu hattı il merkezinin kuzey batısındaki Boğazköprü istasyonunda Ankara hattına bağlanmaktadır.

    İstasyon Tel: (+90-352) 231 13 13

    Havayolu: Şehir merkezine 6 km. uzaklıkta bulunan Erkilet Havaalanından THY, Kayseri-İstanbul-Kayseri olmak üzere yaz ve kış çerçevesinde her gün karşılıklı seferler düzenlenmektedir.

    Erkilet Hava Limanı Tel: (+90-352) 338 33 53 - 337 52 44

    THY Şehir İçi Bürosu Tel: (+90-352) 222 38 58

    TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AÐUSTOS 2005)

    Sit Alanları

    Arkeolojik Sit Alanı : 133

    Kentsel Sit Alanı : 2

    Doğal Sit Alanı : 8

    Tarihi Sit Alanı : 1

    Diğer Sit Alanları

    Arkeolojik ve Doğal Sit : 1

    Toplam :145

    Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 608

    GENEL TOPLAM : 753

    İLETİŞİM BİLGİLERİ

    İl Kültür Müdürlüğü

    Tel: (+90-352) 222 08 98

    Faks: (+90-352) 232 25 81

    İl Turizm Müdürlüğü

    Tel: (+90-352) 222 39 03

    Kayseri Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü

    Müdür: Adnan BEDİROÐLU

    Adres: Cumhuriyet Meydanı

    Valilik Binası 1. Kat Kayseri

    Tel: (+90-352) 232 53 44

    Fax: (+90-352) 222 86 21

    Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü

    Cumhuriyet Mah. Tennuri Cad.

    Atatürk Evi KAYSERİ

    Tel: (+90-352) 222 04 56

    Faks: (+90- 352) 232 25 81

    Önemli Telefonlar:

    Valilik : (+90-352) 221 09 17

    Belediye : (+90-352) 231 13 76

    Hastane : (+90-352) 336 88 84

    Polis : (+90-352) 338 14 02

    Jandarma : (+90-352) 437 58 09

    Camiler,Kiliseler,Sinegoglar

    İnanç Turizmi

    Şehir merkezinde bulunan Ulu Cami, Güllük, Han, Hacıkılıç, Kurşunlu ve Kale camileri kentin önemli camileridir. Merkezdeki Avgunlu, Çifte, Sırçalı, Şah Kutlu Hatun, Ali Cafer, Köşk kümbetleri ile Melik Mehmet Gazi ve Seyyit Burhanettin türbeleri önemli olanlarıdır.

    Sahabiye Medresesi, Hunat Medresesi, Seraceddin Medresesi, Köşk Medresesi, Hatuniye Medresesi Kayseri'nin önemli medreseleridir.

    Kayseri-Adana yolu istikametinde, Kayseri'ye 70 km. uzaklıktaki Erdemli vadisi içerisinde manastır, kiliseler ve kaya mekanları görülmeye değerdir.

    50'ye yakın kaya kilisesi ve mağaranın bulunduğu Soğanlı Vadisi önemli bir turistik merkezdir.

    Azize Barbara Kilisesi (Tahtalı Kilise-Yeşilhisar):
    Soğanlı Köyünden batıya uzanan vadinin sonunda yer alır. Duvarlarında, Peygamberin görünümü, deesis, müjde, ziyaret, bakireliğin ispatı, Beytüllahim'e yolculuk, doğum, İsa'nın cehenneme inişi, yedi uyuyanlar ve aziz tasvirleri bulunmaktadır.

    Döner Kümbet (Merkez):
    Prenses Şah Cihan Hatun adına yapılmış olan bu kümbet, kendisine has özellikleriyle dikkati çeken bir eserdir.

    Selçuklu eserlerinin Kayseri'deki en güzel örneklerindendir. Çokgen şeklindeki kümbetin, her bir yüzüne çeşitli geometrik şekiller, efsanevi yaratıklar kabartma olarak yapılmıştır.

    Gülük Cami (Merkez):
    Şehrin içinde, Düvenönü semtinin güneybatısında Gülük Mahallesinde yer alır. Danişmentlilere ait cami ve medreseden meydana gelen bu yapıyı Muzaffereddin Mahmut'un kızı "Atsız Elti Hatun", 1211 yılında yaptırmıştır.

    Çok güzel çini mozaiklerle süslü mihrabı, Selçuklu çini sanatının şaheserlerinden biri olarak ayaktadır.

    Hacı Kılıç Cami ve Medresesi (Merkez):
    İstasyon Caddesindeki medrese ve cami, II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in oğlu İzzeddin Keykavus zamanında 1249-1250 tarihinde yaptırılmıştır. Birbirine bitişik olan binaların ayrı girişleri olup, sol tarafı cami, sağ tarafı medresedir.

    Hunat Cami ve Külliyesi (Merkez):
    Cami, 1238 yılında Selçuklu hükümdarı I. Alaeddin Keykubat'ın karısı Mahperi Hatun tarafından yaptırılan külliyenin bir bölümüdür. Ortasındaki kubbesi ve minaresi sonradan inşa edilmiştir. Doğu ve batısındaki taç kapıları Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Ahşap minberi orijinaldir. Sağlam kesme taş işçiliği ve kaleyi andıran duvarlarıyla dikkati çeker.

    Karabaş Kilisesi (Yeşilhisar):
    Soğanlı Vadisinin sağ yamacında yer alır. Buradaki kayalıkta Karabaş Kilisesinden başka pek çok mezar odaları ve rahiplerin devamlı olarak kaldıkları mekanlar bulunmaktadır. Farklı zamanlarda ve farklı tekniklerle boyanan kilise XI. yüzyıla tarihlenmektedir.

    Duvarlarında, Deesis, Müjde, Doğuş, İsa'nın mabede takdimi, Başkalaşım, İsa çarmıhta, İsa'nın çarmıhtan inişi, göğe çıkışı ve aziz tasvirleri bulunmaktadır.

    Kubbeli Kilise (Yeşilhisar): Kubbeleri, Peri Bacasının işlenmesiyle oluşturulan kilise, tonozları ile ileri bir mimari özellik gösterir.

    Kurşunlu Cami (Merkez):
    Hacı Ahmet Paşa tarafından yaptırılan cami, Mimar Sinan'ın eserlerinden olup klasik Osmanlı mimarisi üslubunda, kitabesine göre 1585 yılında inşa edilmiştir. Mermer işçiliği, minberi, mihrabı ve kürsüsü orijinaldir.

    Kutluğ Hatun Türbesi (Merkez):
    Hunat Caminin doğusundadır. Şah Kutluğ Hatunun emriyle 1349 yılında yapılan bu kümbet, büyük ve süslü taç kapısı ile Kayseri'de türünün başyapıtıdır.

    Lale Cami (Merkez):
    Lale Mahallesinde, Lala Musluhiddin Paşa tarafından yaptırılan cami, Selçuklu devrine aittir.

    Selçuklu tarzı ahşap minberi üzerinde yazılı Ayetel Kürsi orijinalliğini korumaktadır. Minaresi sonradan yapılan caminin doğu tarafında bir türbe, kuzey tarafında bir hamam bulunmaktadır.

    Mahperi Hatun Türbesi (Merkez): Hunat Cami ile medresenin arasında, eşine az rastlanır bir sanat eseridir.

    Soğanlı Vadisi Kiliseleri:
    Soğanlı Vadisi Yeşilhisar ilçe sınırları içinde, Ürgüp'ün 40 km güneydoğusundadır. İki kısımdan oluşan vadiye Roma döneminden itibaren devamlı olarak yerleşilmiştir. Vadi yamaçlarında yer alan kaya konilerini Romalılar mezarlık, Bizanslılar kilise olarak kullanmışlardır.

    Bölgede 50'ye yakın kaya kilise ve mağara vardır. Bunlardan; Karabaş, Gök, Tokalı, Karanlık, Yılanlı, Kubbeli, Balıklı, Geyikli ve St. Barbara Kiliselerini saymak mümkündür.

    Sırçalı Kümbet (Merkez): Silindir şeklinde olan kümbet, çok düzgün ve üstün işçilikle kesme taşlarla yapılmıştır.

    Ulu Cami (Sultan Cami-Merkez):
    Cami Kebir Mahallesinde, Kapalı Çarşının hemen yanında yer almaktadır. Halk arasında "Ulu Cami" denilmekte, eski kayıtlarda ise "Sultan Cami" olarak geçmektedir. Ulu Cami 1134-1143 yılları arasında Kayseri'yi, devletine başkent yapan Danişmentiler'in 3. hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu Hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1205 yılında Yağıbasanoğlu Muzaffereddin Mahmut tarafından onarılmıştır.

    Çifte Kümbet (Merkez):
    Kayseri'den 1 km uzaklıkta Sivas yolu üzerinde 2 kümbet vardır. Bunlardan birisi iz bırakmadan harap olmuştur, ikincisi oldukça iyi korunmuş ve bugün ayaktadır. 1247 yılında Melike Adile Hatun adına kardeşleri tarafından yaptırılmıştır.

    Han ve Kervansaraylar

    Bedesten:
    Kapalı çarşının içinde bulunan bedestenin, üç büyük kubbe ve kubbeciklerden meydana gelen tavan örtüsü mevcuttur. 1497 yılında yaptırılmıştır.

    Kapalı Çarşı:
    Türkiye'nin dört büyük kapalı çarşısından biri olan ve dört giriş kapısı bulunan Kayseri Kapalı Çarşısı, 1859 yılında halk tarafından yaptırılmıştır.

    Kara Mustafa Paşa Kervansarayı:
    İncesu ilçesinde bulunan ve camisi, medresesi otuz dükkanlık alışveriş yeri ile bir külliye olan bu eseri, 1660 yılında Osmanlı vezirlerinden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa yaptırmıştır.

    Karatay Kervansarayı:
    Bünyan İlçesi, Karadayı köyünde bulunan Kervansarayı 1255 yılında Selçuklu vezirlerinden Celalettin Karatay yaptırmıştır.Türbe ve sütunlarındaki kabartmalar Selçuklu taş işlemeciliğinin güzel örneklerindendir

    Sultanhanı Kervansarayı:
    Kayseri-Sivas karayolunun 50.km.sinde bulunmaktadır. Selçuklu Sultanı 1. Alaattin Keykubat zamanında (1232-1236) yapılmıştır. Kervansaray kapı süslemesi ve iç mimarisi ile ön plana çıkmıştır.

    Vezir Han:
    Şehir içi Kapalı Çarşının yanında bulunan bu iki katlı han, Damat İbrahim Paşa tarafından 1727 yılında yaptırılmıştır. İlginç mimarisi ile dikkati çeken hanın ortasında bir çeşme vardır.

    Kaplıcalar

    Bayramhacı Kaplıcası:
    Kayseri'nin 65 km. batısında, Bayramhacı köyüne 1,5 km. uzaklıkta yer alan kaplıcada 55 oda 140 yatak kapasitesi, iki erkek, iki bayan olmak üzere toplam dört havuzla hizmet vermektedir. Kaplıcanın 38ºC / 40ºC sıcaklığındaki suyun romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, solunum yolu ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

    Tekgöz Kaplıcaları:
    Kayseri'ye 33 km. uzaklıkta Kocasinan ilçesi Yemliha kasabasında bulunan kaplıcada, biri erkek biri bayan olmak üzere iki havuz mevcuttur. Kaplıcanın 43ºC sıcaklığındaki suyu; romatizma, deri, solunum yolu, böbrek ve idrar yolları, kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

    Milli Parklar ve Koruma Alanları

    Kayseri - Sultansazlığı Tabiatı Koruma Alanı

    Konumu: İç Anadolu Bölgesi'nde Kayseri ili, Develi-Yahyalı ve Yeşilhisar ilçeleri, Sultansazlığı mevkiinde yer almaktadır. Alanın büyüklüğü; 3650 Ha. Yay Gölü 1900 Ha.,Kebir Sazlığı 3300 Ha. Sultansazlığı,8350 Ha. Otluk Alan olmak üzere toplam 17.200 Ha.dır.

    Ulaşım: Sahaya Kayseri -Niğde devlet karayolunun 62 km. sindeki Yeşilhisar ilçesinden ayrılan 15 km.lik bir yol ile ulaşılmaktadır.

    Özellikleri: Milletlerarası öneme sahip sulak saha habitatın da nesli tehlikeye düşmüş veya düşebilir türlerin de yer aldığı 301 kuş türü bulunması, 85 kuş türünün kuluçka yaptığı Türkiye'nin en önemli kuluçka alanlarından biri oluşu , tatlı ve tuzlu su ekosistemlerinin bir arada bulunduğu nadir bir ekosistem oluşu, Avrupa'da turna, Flamingo, balıkçıl, kaşıkçı kuşlarının bir arada kuluçka yaptığı tek alan olması, göç yolları üzerindeki önemli bir kuş toplama yeri oluşu özelliklerini oluşturmaktadır.

    Sahada saz, kamış(Prakmites communic), Üç köşe (Scirpus ssp.), Kındıra (Carex ssp.), sulak saha içinde Nilüfer, Göl Sarmaşığı ve yosunlar bulunmaktadır.

    Memelilerden; su faresi,yarasa, adalarda tilki ve tavşan, balıklardan; sazan ve bazı küçük balıklar, sürüngenlerden; su yılanı ve kertenkele, adalarda su kaplumbağası, kurbağa ve sülük bulunmaktadır.

    Müzeler

    Atatürk Müzesi

    Kayseri merkez, Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Sokağı'nda bulunan bina; 19. yüzyıl sonunda Raşit Ağa tarafından ev olarak yaptırılmıştır.

    Bina kesme taşlardan inşa edilmiş, iki katlıdır. Atatürk Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 20.12.1919' da Kayseri'ye geldiğinde bu evde kalmıştır. Bunun anısına restore edilen binanın üst kattaki bir odasında, Kayseri'yi ziyaretleri ile ilgili belge ve fotoğraflar sergilenmektedir.

    Güpgüpoğlu Konağı

    Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Caddesi üzerinde bulunmaktadır. 1417-1419 tarihleri arasında yapılmıştır. Haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

    Selamlık bölümü, konağa daha sonra eklenmiş olup, bugün Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.

    Haremlik bölümü, harem odası, sofa, gelin odası, mutfak, hizmetli odası, misafir odası, günlük oda ve gelin-damat odası olarak yapılmıştır.

    Sofa (salon) yalnız kapı ve kapının üzerindeki pencerelerle aydınlatılır. Dışarıya açılan başka penceresi olmadığı için loş, dramatik ve gizemli bir karakter taşır. Sofa'nın boyu 10 m., eni 5 m., yüksekliği ise 7 m. dir. Kapıdan "seki altı" denilen kısma girilir. Ortada "çağ taşı" denilen bir taş yer alır. Seki altından iki basamakla tahtalı olan üst kısıma çıkılır. Buranın üç tarafı 30 cm. yüksekliğinde, 70 cm. genişliğinde bir divanla çevrilmiştir. Sofa'nın yan duvarlarında gömülü ahşap dolap ve nişler yer almaktadır. "Yüklük" denilen bu büyük dolaplar yatakları koymak içindir. Sofa'da mankenlerle evin sahibi ve misafirleri canlandırılmıştır.

    Sofa'nın doğusunda gelin odası yer almaktadır. Konağın yabancıların girmesinin istenmediği mahrem bölümüdür. Sedirleri, gömme dolapları ile çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.

    Sofa'nın batısında bir kapı ile ön mutfağa, oradan da asıl büyük mutfağa (tokana) geçilir. Yemek pişirmek için yapılmış ocak, tokana'nın en belirgin özelliğidir. Burada mankenlerle mutfaktan günlük işleri yapan ev kadınları canlandırılmıştır.

    Tokana'nın kuzeyinde eve sonradan eklenmiş bir kabul (misafir) odası vardır. Misafir odasının karşısında da konağın işlerini gören hizmetçilere tahsis edilmiş, küçük bir oda yer almaktadır.

    Hizmetçi odasının üzerinden ahşap merdivenle ikinci kata çıkılır. İkinci katta gelin-damat odası ve günlük oda yer almaktadır.

    Yazlık köşk kısmı, konağın batısındadır. Ahşap kolonlar üzerinde yükselir ve binaya sonradan ilave edilmiştir. Tavanı işlemeli olan köşkün önünü dekoratif taşlarla yapılmış bir havuz süsler.

    Evin Tarihi

    Kayseri'nin tarihinde de yazıldığı gibi 1419'da Mısır Kralı El Müeyeddin'in yardımı ile burada Zülkadiroğulları devleti kurulmuştur. Mısır'da o zamanlar Memlûkler saltanat sürüyordu. Memlûkler zamanında Kahire'de yapılan camilere bakarsak sofa'nın içinde, pencere kenarlarında kullanılan sütunların, onların zamanında yapılanlarla aynı olduğunu görürüz; ayrıca kapı üzerindeki siyah-beyaz taşlarla örülen kemerde ve kapı yanlarındaki taşa oyulan nişciklerdende bir Arap havası sezmek mümkündür.

    Fatih Sultan Mehmet 1468 de burayı bir Osmanlı eyaleti haline getirmişti. Kayseri bedesteninin kuzey tarafındaki eski Pamukçular Çarşısı'na açılan kapının üzerindeki mermer kitabeden banisinin Kayseri Emiri Mustafa Bin Abdullah Bey olduğu ve binanın 1497 yılında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme sicillerindeki kayıtlarla, vakfiyesinde yazılı bilgilerden bu zatın Bursalı olduğu yazılmaktadır. Buradan da Bursalı ustaların Kayseri'de çalıştıklarını anlıyoruz.

    Evin yapılış tarihi: 1419-1497 yılları arasıdır.
    Kayseri Arkeoloji Müzesi

    Kayseri İli, Merkez Melikgazi İlçesi, Gültepe Mahallesi Kışla Caddesi No: 2'de yer alır. Müze inşaatına 1965 yılında başlanmış olup 26 Haziran 1969 yılında teşhir ve tanzim çalışmaları bitirilerek hizmete açılmıştır.

    Müze, 8704 m²lik bahçesi içerisinde 580 m²lik iki katlı bir kullanım alanı üzerine oturmaktadır. Bina iki büyük salon, bir koridor ve çalışma odaları ve depodan oluşmaktadır.

    Günümüzde tamamı arkeolojik eserlerden oluşan müzedeki eserlerin teşhir ve tanziminde, eldeki imkanlar ölçüsünde kronolojik bir düzen gözetilmiştir; eserler iki büyük salon ve bahçede sergilenmektedir. Buna göre 1. salonun girişinde Eski Tunç Çağının boyalı ve boyasız seramikleri ile mermer (alabastron) idollerden örnekler verilmektedir. Salonun devam eden bölümünde Kültepe'de açığa çıkarılan Asur Ticaret Kolonileri devrine ait eserler, tipolojik olarak sergilenmektedir. Bunlar arasında çivi yazılı tabletler, pişmiş topraktan yapılmış yuvarlak gaga ve yonca ağızlı testiler, çömlekler, vazolar, meyvelikler, silindir ve damga mühürler, hayvan biçimli içki kapları (ryton), madeni eşyalar ve kalıplar önemli bir yer tutar. Aynı salonun güney bölümünde Geç-Hitit Devrine ait taş heykelleri ve hiyeroglifli steller bulunmaktadır.

    II. salona geçiş koridorunda Firig Çağının boyalı ve boyasız seramikleri teşhir edilmektedir.

    II. salonda ise; Hellenistik-Roma ve Bizans çağlarının Kayseri çevresinde bulunmuş eserleri, Beştepeler-Garipler Tümülüsü'nden çıkarılan mezar hediyeleri ile Herakles-lahti ve urnalar sergilenmektedir.

    Bahçede; Hellenistik, Roma ve Bizans çağlarının mermer heykelleri mezar stelleri, lahitler ve pişmiş topraktan iri küpler açıkta sergilenmektedir.

    Gültepe Mahallesi, Kışla Caddesi No:2

    Tel : (0352) 222 21 49

    Faks : (0352) 232 48 12

    Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

    Kayseri Etnografya Müzesi

    Güpgüpoğlu Konağının selâmlık bölümünde yer almakta olup doğuda dış kale duvarlarına yaslanmaktadır. İki katlı yoğun bir kütleye sahiptir. Hayvanlara ait olan alt katı, bugün sergi salonu olarak düzenlenmiştir.

    Üst kata dışardan bir merdivenle çıkılır. Odalar orta hol çevresinde düzenlenmiştir.

    Müzede Kayseri yöresinin özelliklerini yansıtan Türk İslâm kültürünün çini, silah, ahşap, maden, el yazma, halı, kilim, erkek ve kadın giysileri ile takı ve süs eşyaları sergilenmektedir. Ayrıca Türk-İslâm çağlarının, altın, gümüş ve bronzdan yapılmış sikkeleri kronolojik bir düzen içerisinde sunulmaktadır.

    Holün doğusundaki büyük odada Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları dönemine ait cam, çini ve ahşap-madeni eserler, ikinci odaya giriş koridorunda, ateşli-kesici silahlar ile erkek kıyafetleri, küçük odada ise, kadın kıyafetleri ve süs eşyaları sergilenmektedir.

    Holün güneyindeki iki odanın büyük olanında Türk-İslâm devletlerine ait sikkeler diğer odada ise yazma eserler, batıdaki büyük odada, bakır ev eşyaları, halı ve kilimler sergilenmektedir.

    Kuzeydeki yarı açık köşkte topak Türkmen çadırı, bahçede ise İslâmi döneme ait mezar taşları teşhir edilerek ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur.

    Adres: Gavremoğlu Mah. Huant Hatun Medresesi/ Kayseri

    Tel: (0 352) 222 21 48

    KAYSERİ MÜZESİ

    1930 yılında Hunat Hatun Medresesi'nde kurulmuş, 1969 yılında Gültepe Mahallesi, Kışla Caddesi'nde yeni yapılan bugünkü binasına taşınmıştır. Eserler kronolojik bir düzen içerisinde iki büyük salon ve bahçede sergilenmektedir.

    Birinci salonda; ilkin Eski Tunç Çağı'nın boyalı ve boyasız seramikleri ile su mermeri (alabastron) idollerinden örnekler, sonra da Kültepe kazılarında elde edilen Assur Ticaret Kolonileri Çağına ait eserler tipolojik olarak sergilenmektedir.

    Bunların arasında çivi yazılı tabletler, pişmiş topraktan yapılmış yuvarlak, gaga ve yonca ağızlı testiler, çömlekler, vazolar, meyvelikler, kantharoslar, hayvan biçimli içki kapları (rython), kalıplar, madeni eşyalar, damga-silindir mühür ve mühür baskıları sayılabilir. Aynı salonun güney bölümünde Geç Hitit Çağının taş heykelleri ve hiyeroglifli stelleri bulunmaktadır.

    İkinci salonda; geçiş koridorunda Frig Çağının boyalı ve boyasız seramiklerinden sonra Hellenistik, Roma ve Bizans çağlarının Kayseri çevresinden derlenmiş eserleri, Beştepeler ve Garipler tümülüslerinden ele geçen mezar hediyeleri sergilenmektedir. Bahçede; Hellenistik, Roma ve Bizans çağlarının mermer heykelleri, mezar stelleri, lahitler ve pişmiş toprak iri küpler açıkta sunulmaktadır.
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    #2
    Konu: Kayseri-38

    Çifte Medrese, Kayseri (Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi)

    Kayseri'de Çifte Medrese adıyla tanınan bina birbirine bitişik, açık avlulu iki yapıdan teşekkül eder. Birinin diğerinden daha enli olması dışında her iki bina da tipik medrese şemasına sahiptir. Ancak form bakımından görülen benzerlik fonksiyon bakımından görülmez; çünkü batıdaki bina bir şifahane, doğudaki tıp medresesidir. Diğer bir deyişle biri sağlık, öbürü eğitim kurumudur.

    Gerek şifahane gerekse medrese bir açık avlu etrafında tertiplenen dört eyvanlı şemaya uygun olarak inşa edilmiştir. Şifahane, dış ölçüleri 41x32.50 m. olan dikdörtgen biçiminde bir yapıdır. Dört köşe avlusunun bir kenarı 12.50 m. olup üç yanı üç kemerli revaklarla çevrilidir. Ana eyvanın önüne rastlayan dördüncü revak tek açıklıklı yapılmıştır. Eyvanlar geniş açıklıklı orta kemerlerin gerisinde bulunur. Kuzeye düşen ana eyvan 10.50 m. derinliğinde ve 9 m. eninde büyük ve yüksek bir mekândır. Ana eyvanın iki yanına odalar konulmuş bunlardan batıdaki küçük bir oda, doğudaki ise birinden ötekine geçilen iki dikdörtgen oda şeklinde tertiplenmiştir. Portal yapının uzunlamasına ekseni üzerinde değildir; avlunun batısındaki revağın ekseni üzerinde bulunur. Beşik tonozlu dar bir geçitle şifahane bölümüne içeriden bağlanmış olan medrese, şifahaneden bir metre kadar geride yer almıştır, bununla giriş cephesindeki iki yapı vurgulanmak istenmiştir. Bu küçük fark göz önüne alınmazsa medresenin derinliği şifahaneninkine eşittir denilebilir. Ancak eni daha dar olup 27.50 metredir. Dolayısıyla avlusu da 14.00x8.00 m. ölçülerinde bir dikdörtgendir. Şifahanede olduğu gibi burada da bir revak avlunun dört tarafını çevirir. Dikdörtgen avlunun uzun kenarında revak üç kemerlidir ve yan eyvanlar orta açıklığın gerisinde bulunur. Avlunun dar kenarı kuzeyde, ana eyvanın önünde, tek kemerli; güneyde ise iki kemerlidir. Bu durum güneydeki binanın ekseninden kaydırılarak kemerlerden batıdakinin arkasına konulması zorunluluğunu doğurmuştur. Medresenin ana eyvanı, şifahanenin ana eyvanından daha dar ve daha az derindir (9.70x7.50 m.); bu eyvanın iki yanında ise biri büyük diğeri küçük iki oda vardır.

    Doğu eyvanıyla yapının kuzeydoğu köşesindeki oda arasında bulunan ve altlı üstlü mezar mahzeni ile mescit kapıları avluya bakan türbe, dıştan sekiz köşeli mescid katı ve sekiz köşeli prizmatik külâhı ile tipik bir Selçuklu türbesidir. Mescidin içi silindir biçimindedir. Karşılıklı olarak duvarlarına biri dikdörtgen, öbürü yarımdaire sekiz niş açılmıştır. Bunlardan güneydoğudaki yarım-daire niş mihraptır. Dış görünüşü itibariyle sekizgen olan külâh içte de sekiz köşeli olarak yükselir ki, bu duruma külâhlarının içi daima kubbeli olan Anadolu Selçuklu türbe mimarisinde az rastlanmaktadır. Medresenin portali yine şifahanede olduğu gibi, batı revağının ekseni üzerinde, yanı soldadır.

    İki binadan meydana gelen iki kapılı manzumeden yalnız şifahanenin portali üzerinde bulunan kitabe günümüze kadar gelmiş bulunuyor. Kitabeden şifahanenin 602 H.(1205) yılında II. Kılıç Arslan'ın kızı ve I. Gıyâseddin Keyhüsrev'in kardeşi Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine inşa edildiğini öğreniyoruz. Şifahaneye bitişik olan Tıp Medresesi ise Gıyâsiye Medresesi adıyla tanınır ve Gıyâseddin Keyhüsrev (1192-1196, 1204-1210) tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Ancak Tıp Medresesi'nin Gıyâseddin Keyhüsrev tarafından yapıldığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur. Selçuklu Döneminde yan yana, fakat değişik fonksiyona sahip iki yapının başka şahıslarca yaptırıldığı vâkidir. Buna örnek olarak Divriği Ulu Camii ve Darüşşifa'sını gösterebiliriz. Diğer yandan bunun tam tersi durumlar da söz konusu olabilmektedir. Kayseri'de Hacı Kılıç Camii ve Medresesi veya Mahperi Huand Hatun Külliyesi gibi. Şu halde, Çifte Medrese'nin iki binasını da aynı şahsın yaptırmış olması imkansız değildir.

    Medrese ve şifahanelerde bulunan türbelerde genellikle bunların bânilerinin yattığı bir gerçektir. Meselâ I. Keyhüsrev'in oğlu I. İzzeddin Keykâvus (1210-1219) Sivas'ta kendi yaptırdığı darüşşifadaki türbede gömülüdür. Gıyâsiye Medresesi diye bilinen medresede de bir türbe var, fakat bu türbenin Gıyâseddin Keyhüsrev'e ait olmadığını biliyoruz. Çünkü bu sultan Konya Alâeddin Camii'nin haziresindeki Kümbedhâne'de gömülüdür. Dolayısıyla türbenin Gevher Nesibe Hatun'a ait olduğunu düşünmek gerekir. Ancak bu takdirde türbenin neden Gevher Nesibe Hatun tarafından yaptırıldığı kitâbesiyle sâbit olan şifahane kısmında değil de medrese kısmında bulunduğu sorusu karşımıza çıkıyor. Bu sorunun cevabı iki şekilde olabilir: Ya şifahane aslında türbenin bulunduğu bina idi ve kitabe sonradan bu binanın portalinden sökülüp bugün şifahane olarak tanınan binanın portaline konulmuştur ya da her iki bina aynı kimse tarafından yaptırılmış ve bâniyesinin türbesi külliyenin uygun bir yerine oturtulmuştur. Biz bu iki ihtimalden ikincisinin doğru olduğu kanısında bulunuyor ve Çifte Medrese'nin tamamının Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine yaptırıldığını ve türbede de bu sultanın yattığını sanıyoruz.

    Çifte Medrese bugün Mimar Sinan Parkı içinde kalmakta olup Erciyes Üniversitesi'ne bağlı Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmaktadır.

    TELEFONLAR:

    (0 352) 437 52 72

    (0 352) 231 35 65

    Sportif Etkinlikler

    Doğa Yürüyüşü Aladağlar, Hacer Boğazı ve Yedigöller mevkii trekking ve doğa yürüyüşü için uygun bölgelerdir.

    Niğde-Aladağlar

    Kayseri - Niğde - Adana illeri arasında bulunan Aladağlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitleri bakımından zengin bir çeşitliliğe sahiptir, bu nedenle dağın 54.524 hektarlık bir bölümü 1995 yılında Milli park ilan edilmiştir.

    Aladağlarda tırmanışlar için 3700 metre üzerinde üç doruk, 3000 metrenin üzerinde çok sayıda doruk olan dağ içinde bir çok gölün bulunduğu genişçe bir kazanı andırır. İlk baharda eriyen karlardan dolayı bir çok göl oluşur ama kurak yaz mevsiminde bir çok göl buharlaşıp yok olur. Sadece yer altı suyu ile beslenen bir kaç göl kalır.

    Yükseklik 3756 m.

    Konumu Niğde il sınırları içinde devam eden Toros dağ kıvrımlarının (Orta Toroslar) en yüksek doruklarıdır.

    Tırmanış Zamanı En uygun zaman Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları

    Özellikleri Kalker kayalardan oluşmaktadır. Emli ve Barasama vadileri dışında ormanlık alan görülmez, Alpin bitki toplulukları gelişmiştir.

    Ulaşım ve Konaklama Aladağlara ulaşım için üç ana yol bulunmaktadır. Batı Yönünden: Niğde'den araçla 1,5 saatte Çukurbağ veya Demirkazık köyüne gidilir. Bu köyde her tür otel hizmeti veren bir dağ evi vardır. Güney Yönünden: Adana'dan Karsantıya buradan da Acıman veya Trak yaylarına gidilir. Kuzey-Kuzeydoğu Yönünden: Kayseri'den Yahyalıya buradan da Barazama veya Büyük Çakır (Şelale) köylerine gidilir.

    Tırmanışlar

    Malzemeler Normal Kamp Malzemeleri, İp, Emniyet Malzemeleri (Karabin, Sikke, Perlon Bant vb), -Kişisel Gereçler

    Demirkazık Tırmanışı Aladağların en yüksek zirvesi olan Demirkazık (3756 m.) tırmanışı için Çukurbağ köyünden yaya olarak 1,5 saat uzaklıktaki Sokulupınar kamp yeri olarak seçilir. Kamp yerinden doruğa tırmanış ve dönüş normal olarak 10-12 saat sürer. Aladağlara çok sayıda tırmanış yapacaklar Yedigöller Vadisini kamp yeri olarak seçmelidirler. Çukurbağ köyü-Yedigöller yaya 10-12 saattir. Yedigöllerden Emler Zirvesi, (3723 m) Kızılkaya (3723 m), Direktaş (3470 m) doruklarına çeşitli çıkış yollarından ulaşılır. Demirkazık Köyünde Özel İdarece yaptırılmış bulunan 100 yataklı yeni ve modern bir Dağ Evi bulunmaktadır. Burada yemek ve duş imkanı olduğu gibi, bir kütüphanesi ve dinlenme salonları da mevcuttur. Dağ evinden hareket edilerek Demirkazık ve Küçük Demirkazık (3425 m) zirvelerine tırmanmak mümkündür. Ayrıca Çukurbağ köyünden hareketle 1,5-2 saatlik bir yürüyüş sonunda Emli vadisine varılır. Buradan da Kaldı (3734 m), Güzeller (3461 m) ve Alaca (3588 m) zirvelerine tırmanmak mümkündür.

    Kayak Merkezi: Kayseri'de bulunan Erciyes Kayak merkezi, ülkenin önemli kayak alanlarından biridir.

    Kayseri - Erciyes

    Orta Anadolu'nun en yüksek doruğu olan Erciyes Dağı (3916 m.) Kayseri ilinin 25 km. güneyinde yükselir. Sönmüş bir volkan olan dağın yüksek kısımları yılın her mevsiminde kalıcı karlarla örtülüdür. Dağın kuzeyinde ise bir km. uzunlukta bir dağ buzulu mevcuttur. Kayak Merkezi Dağın kuzey yamaçlarında yeralan Tekir Yaylası üzerindedir. Erciyes, Kayak Merkezi olmanın dışında, dağcılık sporu açısından ülkenin önemli dağlarından biridir.

    Ulaşım: Kayak tesislerine en yakın havaalanından (Kayseri-Erkilet) otobüsle 40 dakika, kent merkezinden 30 dakikada ulaşılmaktadır. Kayseri şehir merkezinden kayak tesislerine ulaşım özel araçlarla mümkündür. Ayrıca bir çok otel müşteriler için servis organize etmektedir.

    Coğrafya: Erciyes Dağınının doğu ve kuzey yamaçlarında yeralan kayak alanları 2200 -3100 metre yükseklikleri arasındadır. Kayak için en uygun zaman 20 Kasım-20 Nisan tarihleri arasıdır. Normal kış koşullarında kar kalınlığı 2 metre dolayında bulunmaktadır. Genellikle toz kar niteliğindedir. Yaz Kayağı, Tur Kayağı ve Helikopterli Kayak yapılması mümkündür. Yörede karasal iklim hüküm sürmektedir. Hakim rüzgar yönü güney ve batı yönlerindedir.

    Konaklama ve Diğer Hizmetler: Dört devlet konuk evi, bir otel bulunmaktadır. Konaklama yerlerinde lokanta, bar, yüzme havuzu, kayak hocası ile malzeme kiralama hizmetleri mevcuttur. Ayrıca büyük bir kafeterya ve sağlık ocağı bulunmaktadır.

    Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak merkezinde toplam 1905 kişi/saat 2 adet teleski ve 1 adet telesiyej olmak üzere 3 adet mekanik tesis mevcuttur.

    Hava sporları: Kayseri, hava sporları için elverişli alanlara sahiptir.

    Yamaç Paraşütü

    HAVA SPORLARI

    Yamaç Paraşütü sporu, ilk bakışta serbest atlama paraşütüne benzeyen bir paraşüt ile uçak yerine, yüksek bir tepeden koşulmak sureti havalanmaktır.Eğimli ve yüksek bir tepeye açık olarak serilen paraşüt, pilotun koşmaya başlaması ile hava ile dolar ve pilotla birlikte havalanır. Uçuşların süresi kullanılan malzemenin performansı ve pilotun tecrübesine bağlı olarak kilometrelerce /saatlerce sürebilir. Tek kişi olabileceği gibi iki kişilik ( tandem ) kanatları da vardır.

    İlk denemesi 1940'lı yıllara uzanan yamaç paraşütü günümüze kadar pek çok değişiklik göstermiş, uçuş süresi ve güvenliğini artırıcı yapısal gelişme kaydetmiştir.İlk yamaç paraşütü serbest atlayış paraşütüne benzemekteydi.Zamanla değişiklik göstererek basınca dayanıklı olma özelliği yerine yüksek kaldırma gücüne sahip aerofil yapıya dönüştü.

    Yamaç paraşütü kanat yapısı 1980 li yıllardan itibaren kolay havalanan, iyi bir süzülme performansı ve yavaş çöküş oranı için en uygun şekline ulaştı. Ülkemizde Yamaç Paraşütü Sporu 1990 başlarında Fethiye Ölüdeniz bölgesindeki Baba Dağı'nın yabancı pilotlar tarafından keşfedilmesi ile tanınmış, ilk olarak üniversite kulüplerinde aktif olarak başlamıştır.

    Bilinen en ekonomik hava aracı olması ve doğa sporları ile iç içe olması bugün geniş bir kitle tarafından sevilerek yapılmasını sağlamıştır.Temelde özel bir yetenek ve aşırı efor gerektirmeyen Yamaç Paraşütü Sporu standart bir eğitim sonrasında yapımı oldukça kolay ve zevklidir. THK, üniversite kulüpleri ve özel kulüpler tarafından Yamaç Paraşütü Eğitimleri düzenlenmektedir.

    Kayseri

    Konum:Kayseri ili sınırlarındaki Ali Dağı, il merkezine 15 dk. uzaklıktadır. Otomobil ile dikkatlice çıkılabilir. Ya da, Zincidere otobüslerine binerek Alidağı Tabelası'nda inildiğinde, yürüyerek 45 dakikada tepeye ulaşılabilir.

    Bölge Özellikleri dünyaca ünlü Kapadokya'da yer alan Kayseri her yıl binlerce yerli yabancı turisti ağırlamaktadır. Kayseri elverişli coğrafyası ile yamaç paraşütünün yanı sıra, kayak, bisiklet gibi diğer sportif turizm çeşitlerine de olanak sunar. Erciyes Ünivesitesi'ndeki Sivil Havacılık MYO, Ali Dağına hafta sonları eğitim uçuşları düzenlemektedir.

    Kalkış Pisti:600 ile 750 irtifa farkına sahip, birisi güney, diğeri kuzey rüzgarlarına uygun iki kalkış pisti mevcuttur. Stabil rüzgarlarda tepenin dik ve düzgün eğimi saatlerce yelken yapmaya elverişli,ancak türbülanslı havalarda dikkatli olmak gereklidir.

    İniş Pistleri: Tepenin önünde rahatlıkla iniş yapılabilecek alanlar bulunmaktadır

    Yamaç Paraşütü Yapabilmek için Fiziksel Koşullar

    Yamaç paraşütü yapabilmek için alt yaş sınırı 16'ı üst yaş 55 'dır. Üst yaş sınırı için sağlık durumuna göre esnek olunabilir. Kilo sınırı en az 40 kg, en çok 130 kg'dır. Epilepsi, astım, kalp, bel ve omurga rahatsızlıkları olanlar yamaç paraşütü eğitimlerine katılamazlar. Yamaç paraşütü eğitimine katılmak için sağlık koşullarının uygun olduğu beyan eden bir form doldurulur.

    Paraşüt Tipleri

    Paraşütler (kanat) pilotun ağırlığına göre ve uçuş tipine göre farklı ebat ve tiptedir. Hafif kilolu pilotun kullandığı paraşüt, ağır pilotun kullandığına göre daha küçük ebattadır. Paraşütlerin, alınan eğitim ve tecrübeye göre farklı performanslar gösteren 5 tipi bulunur.

    Kanat Yapısı

    Yamaç paraşütü:Kanopi (Kubbe), Askı ve fren ipleri, Taşıyıcı kolonlar ve Harnes (kuşam tertibatı) olmak üzere 4 bölümde incelebilir.

    Kanopi:Paraşüt içerdeki hava basıncını sağlayıp havada kalmasını sağlayacak, hava geçirgenliği olmayan kumaştan yapılır. Kanopiler, pilotun ağırlığı ve uçuş tipine göre yaklaşık 40-60 hücreden oluşur ve bu hücreler hava basıncını sağlamak için kapakçıklarla birbirine bağlanır.

    Askı ve fren ipleri:Oldukça dayanıklı ve hafif bir malzemeden yapılmış olan ipler pilotu taşımak üzere kanopiye dengeli bir şekilde dağılmıştır. Kanopinin önünde bulunan ipler toplanarak ön kolonlarda, arkadakiler ise arka kolonlarda toplanırlar. Fren ipleri farklı renkte olup bir halkadan geçerek (pilot bırakırsa dahi savrulmayacak şekilde) en son kolona yerleştirilirler.

    Taşıyıcı Kolonlar:Taşıyıcı kolonlar, kubbe iplerini kuşama bağlarlar. Pilota kalkışta uygun tutunma yerleri sağlarlar.Kalkışı kolaylaştırmaktan öte farklı harnes kullanımına imkan tanırlar.Azı gelişmiş yamaç paraşütlerinde speed sistemi denilen hızlandırıcılar bulunurken bazılarında harnes kolonlara sabit olarak bağlanmıştır.

    Harnes (Kuşam): Pilotun oturacağı kısımdır. Temel olarak pilotun takabilmesi için, kol ve bacaklardan geçen askılardan oluşur. Yapısı kullanılan malzeme ve ek donanımlara göre farklılıklar arz edebilir. Bazı harneslerde çapraz kolonlar bulunur. Bunlar kubbeyi daha güvenli tutmak için pilotun vücut hareketini doğrudan yukarıya iletmesini engelleyen bir yapıları vardır. Gelişmiş harneslerin, hızlandırıcı (speed sistem) bağlantıları, sırt koruyucusu, hava yastığı, yedek paraşüt bölümü gibi avantajları vardır. Bütün harnesler pilotun vücut yapısına göre ayarlanabilir.

    Meteorolojik Bilgiler

    Hava sporlarını güvenli bir şekilde yapmak için uygun hava koşulları çok önemlidir. Özellikle yamaç paraşütü için temel meteorolojik bilgiler gereklidir.Rüzgarın hareketi ve bulutların şekli uçuş için ilk işaretin alındığı meteorolojik olgudur. Diğer iki olgu türbülans ve termik'tir.

    Türbulans dikey hava hareketleridir. Türbulanslar;5 km/h aşan darbe hareketlerinde, belli coğrafik bölgelerde, dik bir tepeye arkadan gelen rüzgar ile, termik giriş-çıkışlarında ve cephe bölgelerinde gözlenir.

    Termik:Sıcak hava kütlesinin yükselmesiyle oluşur. Bu hava kütlesi soğuyarak uçuşu engelleyici bulutları oluşturur, bu da şiddetli türbülansa neden olur. Termik özellikle kayalık bölgelerde, asfalt alanlarda, orman bölgesinde, su bölgesinde(nehir,göl,deniz...) ve tarlalı alanlarda daha fazlaca oluşum gösterir.

    Kurslar

    Ülkemizde Yamaç Paraşütü kursu Türk Hava Kurumu, üniversite kulüpleri ve özel kulüpler tarafından eğitim düzenlenmektedir.

    Türk Hava Kurumu Tarafından Düzenlenen Yamaç Paraşüt Uçuş Kursları

    Yamaç Paraşüt Başlangıç Kursu

    Kurs süresi : 12 gün. Kurs süresince devamlılık mecburidir.

    Kurs ücreti : Ücretsiz olup, kursiyerlerin yatak ve yemek ihtiyaçları da Türk Hava Kurumu tarafından karşılanmaktadır.

    Kurs yeri : İnönü Eğitim Merkez Müdürlüğü

    Katılma Şartları

    - Yaş: 15 Yaşını bitirmiş 16 yaşından gün almış olmak

    - Tahsil : En az ilköğretim okulu mezunu olmak

    - Boy: En az 1.55 m, en fazla 2.00 m boyunda olmak

    - Kilo: En az 45 kg, en fazla 100 kg ağırlığında olmak

    Müracaat Şekli:Bu kursa katılabilmek için 01 Ocak - 31 Mart 2003 tarihleri arasında Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı Atatürk Bulvarı No:33 (06100) Opera/ANKARA adresine dilekçeyle müracaat edilecektir.

    Kursa Katılacakların Belirlenmesi:Kursiyerler 01 - 15 Nisan 2003 tarihleri arasında kura usulü ile belirlenmektedir. Kursa katılacakların adreslerine kursa katılım formları gönderilir.

    Kurs Tarihleri

    I.DÖNEM: 14-29 TEMMUZ 2003 25 (Kontenjan 25 kişi)

    II. DÖNEM: 04-19 AÐUSTOS 2003 25 (Kontenjan 25 kişi)

    III.DÖNEM:20 AÐUSTOS - 02 EYLÜL 2003 25 (Kontenjan 25 kişi)

    Yamaç Paraşüt Tekamül Kursu

    Katılma Şartları :

    - Tahsil: En az lise veya dengi okul mezunu olmak

    - Boy: En az 1.55 m, en fazla 2.00 m boyunda olmak

    - Kilo: En az 45 kg, en fazla 100 kg ağırlığında olmak

    - Yamaç paraşüt Öğrenci Pilot Sertifikasına sahip olmak

    Müracaat Şekli:01 Ocak - 31 Mart 2003 tarihleri arasında Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı Atatürk Bulvarı No:33 (06100) Opera / ANKARA adresine katılmış oldukları kurs yılı, dönemi ve sertifika numarasını belirtir bir dilekçe ile müracaat edenler arasından Çok Hafif Hava Araçları Yamaç Paraşüt Kısmındaki dosya kayıtlarına (disiplin, başarı, fizik, yaş vb.)göre 10 (on) kursiyer kursa ücretsiz olarak alınacaktır.Bu ON kişi haricinde yamaç paraşüt tekamül kursuna ücretli olarak katılmak isteyen kursiyerlere imkanlar nispetinde tekamül kursları verilecektir. Bunun içinde Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı Atatürk Bulvarı No:33 (06100) Opera/ANKARA adresine katılmış oldukları kurs yılı, dönemi ve sertifika numarasını belirtir bir dilekçe ile müracaat edilecektir.
    Rafting:
    Aladağlar Milli Parkı alanında yer alan Zamantı ırmağında rafting yapılmaktadır.Zamantı ırmağı üzerinde biri 1 km. olmak üzere iki doğal köprü bulunmaktadır. Ayrıca amatör raftingciler için Kızılırmak'ta rafting yapılacak parkurlar tespit edilmiştir.

    Ören Yerleri

    Kapuzbaşı Takım Şelaleri:
    Yahyalı İlçesine 76 km. uzaklıkta olan ve boyları 30-50 m. arasında değişen yedi ayrı dizi halinde akan Yahyalı Şelaleleri Zamantı nehrine karışmakta ve bu nehirlerle birlikte Seyhan'a ulaşmaktadır.Debisi ve yüksekliği ile dünyanın belli başlı şelalelerinden olan Yahyalı Şelaleleri, görüntüsü ile insanları büyüleyen bir tabiat harikasıdır.

    Kültepe Örenyeri

    Kayseri-Sivas karayolunun 20. km.sinde yolun 2 km. kuzeyindedir. Yüksekliği 22 m. çapı 50 metreyi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren "Karum" adı verilen aşağı şehirden ibarettir.

    1948 yılından beri Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığındaki heyet tarafından sistemli olarak kazılmaktadır. Kazılarda höyükteki en eski yerleşimin Geç Katolik Çağ (M.Ö.300-2500) olduğu, onu Eski Tunç Hitit, Frig, Hellenistik-Roma çağlarının takip ettiği tespit edilmiştir.

    Karum sahası; höyüğün doğu ve güneydoğu eteklerini çevirmektedir.

    M.Ö. 1950-1650 yıllarında Anadolu'ya ticaret maksadıyla gelen Assurlu tüccarlar tarafından iskân edilmiştir. Höyük ve Karum alanında açığa çıkarılan büyük dinsel ve resmi yapılar, evler, dükkanlar ve atölyelere ait mimari kalıntılar açık hava müzesi olarak sergilenmektedir.

    Kültepe-Kaniş-Karum Örenyeri

    Kayseri Müzesi'ndeki eserlerin kaynağını temsil eden Kültepe, eski ismiyle Kaniş, Kayseri'nin 21 km. kuzeydoğusunda eski Kayseri-Sivas; Kayseri-Malatya anayolu üzerindedir. Kültepe, biri yerlilerin oturduğu höyükten, öteki aşağı şehir veya Asur'lu tüccarların yerleştiği Karum alanından oluşmuştur.

    Höyüğün çapı 500 m., ova seviyesinden yüksekliği 20 m. dir. Tepeyi dört yanından aşağı şehir/Karum çevirmiştir. Karum, üç yönünde düz ova şeklinde görülmekle beraber, doğu yönü ova seviyesinden 1.5-2.5 m. lik bir yüksekliğe sahiptir. Çapı 2 km.yi bulan Karum, höyük ve ortasındaki kalesi sağlam birer sur ile çevrilidir.

    Kültepe, araştırmacıların dikkatini 1881 den sonra çekmiştir. O zamana kadar benzerlerine rastlanmamış olan çivi yazılı tabletler müzelere akıyordu. 1893 ve 1894'de E. Chantre, 1906'da H. Wickler, H. Grothe yaptıkları kazılarda tabletlerin bulunduğu yeri tespit edemediler. B. Hrozny 1925'te tesadüfen, tabletlerin çıkarıldığı yeri ve dolayısıyla Asur Ticaret Kolonileri'nin merkezini/Karum'u keşfetti.

    1948 yılında Türk Tarih Kurumu ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına höyükte ve Karum'da başlatılmış olan sistemli kazılar, kesintisiz olarak sürdürülmektedir.

    Eski dünyanın ünlü ticaret merkezi Karum Kaniş'te sonuncusu iki safhalı olmak üzere (la-b), dört yapı katı vardır (I-IV). Günümüzden dörtbin yıl önce Kuzey Mezopotamyalı/Asurlu tüccarların Anadolu'da kurdukları aşağı yukarı yüzelli sene süren bu uluslararası ticaret ilişkileri döneminde, Anadolu Mezopotamya'nın eski uygarlığına açılmış, onlardan yazıyı öğrenmiş, kültür seviyesini yükseltmişti. II. ve I. katlarında keşfedilen eski Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletler, Anadolu ile Asur arasında sürdürülen ticaret hakkında detaylı bilgilerin yanı sıra, borç alıp-verme, faiz, evlenme-boşanma, veraset, esir ticareti, mahkeme kararları ve yerli beylerle yapılan yazışmalar hakkında da canlı bilgiler vermektedir. Bunlar arasında, daha az sayıda, edebi metinler ve okul temrin metinleri de bulunmaktadır. Anadolu'yu tarih aydınlığına bu vesikalar kavuşturmuştur. Bunlar Anadolu'nun en eski yazılı belgeleridir. Anadolu tarihi burada başlamıştır. Kaniş'in en önemli özelliği budur. Kültepe-Kaniş Anadolu'daki bu ticaret sisteminin baş şehridir. Aynı zamanda Kaniş Krallığı'nın da merkezidir. I. ve II. katlar arkeoloji, filoloji ve şehircilik bakımından en zengin ve en önemli olanlarıdır. Bu iki şehrin birbirinden taş döşeli sokaklarla ayrılan büyük mahalleleri, tam planlarıyla açığa çıkarılmıştır. Eski dünyanın ayrı dilleri konuşan bu iki ülkesinin temsilcileri bu şehirlerde yan yana yaşamışlardır. Onların planları açıkça belli olan evleri, arşivleri, atölyeleri, depoları, dükkanları gün ışığına çıkarılmıştır. İki katlı evlerin çoğunda oturma odaları, arşiv ve kiler/depolar bir birinden ayrılmış durumdadır. Her iki şehir de çıkan bir yangın sonucunda yok olmuştur.

    Hitit kültürü ve sanatı, eski Babil sanatını temsil eden Asurlularla yerlilerin karışmasından meydana gelmiş bir sanattır. Hitit sanat üslubunun Eski Hitit Krallığı (1650) kurulmadan önce geliştiğini kanıtlayan buluntuların, -damga mühürlerin, kurşun, tunç, fildişi, gümüş kadın ve erkek tanrı heykelciklerinin- sayısı az değildir. Bunlar arasında eski Babil tesirini gösteren heykelciklerin yanı sıra Kuzey Suriye'den ithal edilmiş fayans heykelcikleri de vardır. Bu, uluslararası bir ticaret merkezinde beklenmesi gereken bir özelliktir.

    Hitit seramik sanatı, Kültepe'de teknik ve şekil açısından en yüksek noktasına erişmiştir. Seramiğin bir bölümü günlük işlerde kullanılmaya uygun değildir. Onlar törenlerde ve özel durumlarda kullanılmış olmalıdır.

    Kültepe ustaları topraktan hayvan şeklinde içki kapları yapmakta usta idiler. Ayakta duran, yatan, diz çökmüş durumda tasvir edilmiş bu içki kaplarının yanında, hayvan başı şeklinde olanları da vardır. Bu kutsal hayvan biçimli kaplar, kıymetli madenlerden yapılmış olanların taklididir. En çok rastlanan ritonlar; aslan, boğa, antilop, kartal biçimli olanlardır.

    İçine tabletlerin konulduğu pişmiş topraktan, mühür baskılı binlerce zarf bulunmuştur. Mühür ve baskıları sosyal yapıya uygun olarak çeşitli üsluplardadır. Her iki katta da üslupların gelişimini izlemek ve bunları kronolojik biçimde göstermek mümkündür.

    Silindir baskıların büyük çoğunluğu ikinci kattadır. Bu çağda Mezopotamya ile kurulan sıkı ilişkiler, Anadolu'da da silindir mühür kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bu çağ mühürleri; 1. Eski Babil, 2. Eski Asur, 3. Eski Suriye, 4. Eski Anadolu üsluplarına ayrılır. II. kattaki silindir mühür baskılarının çoğu eski Asur üslubundadır.

    Eski Anadolu üslubu, Mezopotamya düşünce tarzının Anadolu'ya yerleşmesinden sonra olgunlaşmıştır. Hitit sanatının kaynağını oluşturan bu üslup dini, mitolojik, savaş ve av sahnelerinden oluşur. Mitolojik sahnelerde Mezopotamyalı Anadolulu unsurlar yan yana görülmektedir.

    I. katında çivi yazılı tabletlerde görülen değişiklikler, mühürlerde de tespit edilmektedir. Bu çağın üslupları II. kattakilerden farklıdır. Ayrıca tabletler de mühürlenmeye başlanmıştır.

    Anadolu üslubunu taşıyan mühürler iki türlüdür:

    1. Geleneğe bağlı kalanlar.

    2. Eski Hitit mühürleri.

    Damga şeklindeki eski Hitit mühürlerinin konularını dini sahneler, karışık varlıklar, heraldik kartallar, hayvanlar ve yıldızlı simgeler oluşturmaktadır. Bu çağda Asur ile ticaret bağları çok zayıflamış; yerli özellikler artmış ve yerli krallar güçlenmiştir. Anadolu birliğe doğru gitmektedir.

    II. Kat M.Ö. 1920-1840; I. katı 1798-1740 yılları arasına tarihlenmiştir. II. ile I. arasında 50-60 yıllık bir boşluk vardır. Kültepe Höyüğü'nün Roma-Hellenistik, Greco-Pers ve özellikle Tabal ülkesinin bir şehri olarak önemini Geç-Hitit Döneminde de koruduğu anlaşılmıştır. Kalede Kaniş Kralı Varşama'nın sarayı keşfedilmiştir. Sarayın büyük bir kısmı tahrip edilmiş olmasına rağmen zemin katın 50 odası ve arşiv vesikalarından bir kısmı açığa çıkarılmıştır. I. katı ile çağdaş olan saray, altındaki II. kat sarayının enkazı üstüne kurulmuştur. Saray eski Babil modasına göre inşa edilmiştir.

    Tepede bu çağın altındaki Eski Tunç Çağının son ve orta safhaları geniş bir alanda tetkik edilmiştir. Kültepe'nin bu dönemi Sümer, Akad sonrası, Akad çağları ile çağdaştır. Kuzey Suriye ve Mezopotamya'dan bölgenin tipik seramiği, altın, mücevherat, Akad sonrasına özgü silindir mühürler ithal edilmiştir. Bunlar Anadolu Mezopotamya ilişkilerinin Asur Ticaret Kolonileri Çağından çok daha önceleri başladığını kanıtlamaktadır.

    Soğanlı Örenyeri

    Kayseri-Adana karayolu üzerinde bulunan Yeşilhisar İlçesi'ne bağlı, ilçeye 15 km. mesafede Soğanlı Köyü'nün içindedir.

    Ürgüp, Göreme, Ihlara ve Zelve vadilerinin benzeri doğal oluşum ile kaya kilise ve mağaralarının, bugünkü köy evleriyle iç içe girdiği bir yerleşim yeridir.

    IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlığın Kappadokya'daki merkezlerinden biri olmuş, VII. ve VIII. yüzyıllarda önemini sürdürmüştür.

    Elliye yakın kaya kilise ve mağarası bulunduğu anlaşılmakla beraber, ancak Balıklı Gök, Tokalı, Karabaş, Yılanlı, Kubbeli, Geyikli ve St. Barbe kiliseleri gezilebilmektedir. Bu kiliselerin hepsinde de İsa ve havarilerini konu alan freskler bulunmaktadır.

    VIII. ve XIII. yüzyılda Kappadokya bölgesinde yapılan kilise (şapel) ve manastırlardan en ilginç plan ve görünüşe sahip olanları Soğanlı'dadır. Ayrıca Soğanlı'nın eski halkı da kayalara oyulan ev ve barınaklarda yaşamıştır.

    Halen Kappadokya bölgesinde dini amaçlı binlerce kaya olukları ve sivil amaçlı kaya yerleşimleri bulunmaktadır. Bu oyuklardan 600 kadarı Soğanlı ve Erdemli köylerindedir. Soğanlı Kayseri'den 80 km., Göreme ve Ürgüp'ten 70 km., Derinkuyu ve Doğanlı yeraltı şehrinden 35 km. uzaklıktadır.

    Soğanlı yer hareketleri sırasında çökmelere uğramış ve çöken yerler sel suları ile daha da derinleşmiş; burada uçurumları olan derin vadiler meydana gelmiştir.

    Yer hareketleri ve erozyon sonucu ortaya çıkan en ilginç doğa manzarası masa biçimli dağlardır. Masa biçimli tepeler ve kubbeli kaya kiliseleri Kappadokya'dan başka bir yerde görülmeyen kültür ve doğa varlıklarıdır.

    Soğanlı kaya kilisesinin duvarları değişik renklerle boyanmış durumdadır ve üzerine resimler yapılmıştır. Ayrıca bu kiliseler içinde ve bazı kaya oluklarında dini resimlerin yasaklandığı ikonoklastik döneme ait tek renkli geometrik motifler ve haç resimleri bulunmaktadır.

    Duvar resimlerindeki konular İncil'den alınmıştır. İsa peygamberin doğumu, vaftiz edilişi, mahkemesi, mucizeleri, çarmıha gerilişi, Hz. Meryem'in başından geçen olaylar, at üzerinde Kudüs'e gidişi ve azizlere ait freksler vardır.

    Soğanlı kiliseleri arasında Tokalı, Gök, Karabaş, Canavar, Meryem Ana, St. Barbe ve Geyikli kiliseleri en fazla ilgi çeken ve gezilen yerlerdir.

    İlçeleri

    Bünyan:
    İl merkezine 45 km. uzaklıkta bulunan ilçe el dokuma halıları ile ünlüdür. İlçeye bağlı Karadayı köyünde bulunan Karatay ve Kayseri-Sivas karayolu üzerindeki Sultanhanı önemli eserlerdir.

    Develi:
    İl merkezine Erciyes Dağ yolundan 45 km. uzaklıkta bulunan ilçe merkezinde; Sivas Hatun (Ulu) Cami, Dev Ali Türbesi, Seyyid Şerif Türbesi, Hızır İlyas Türbesi ve ilçeye bağlı Gümüşören köyü yakınlarında bulunan Hitit dönemine ait Fraktin Kabartması ile İmamkulu kaya kabartması gezilebilecek yerlerdir.

    Kocasinan:
    Büyükşehir statüsündeki ilin iki merkez ilçesinden birisidir, ilçe merkezinde; Hacı Kılıç Cami, Mimarsinan (Kurşunlu) Cami, Gıyasiye ve Şifahiye (Tıp Tarihi Müzesi) Medresesi., Sahabiye Medresesi, İlçe çevresinde ise; Kültepe-Kaniş-Karum ve Hıdırilyaz Köşkü gezilebilecek yerlerdir.

    Melikgazi:
    Kayseri’de iki merkez ilçeden biriside Melikgazi ilçesidir. İlçe merkezinde; Kayseri Kalesi ve Surları, Ulu Cami (Cami Kebir), Gülük Cami, Hunat Hatun Külliyesi, Han Cami, Köşk ve Hatuniye Medreseleri, Döner Kümbet, Çifte Kümbet, Sırçalı Kümbet, Seyyid Burhaneddin Türbesi, Hunat, Kadı ve Seladdin Hamamları, Arkoloji, EtnoğrafZya, Atatürk Evi ve Esnaf ve Sanatkarlar Müzeleri, ilçe çevresinde ise; Gesi ve çevresinde Anadolu sivil mimarisinin en güzel örneklerini teşkil eden Kayseri Evleri ve yöreye has Kuş Evleri, Mimar Sinan'ın doğum yeri olan Ağırnas kasabasında bulunan Mimar Sinan'ın doğduğu ev, yer altı şehri ve kiliseler gezilmeye ve görülmeye değer önemli yerlerdir.

    Talas: İl merkezine 6 km. uzaklıkta bulunan ilçe özellikle 19. Yüzyılda Türk, Rum ve Ermenilerin birlikte yaşadığı önemli bir merkezdir.

    Yeşilhisar:
    Kayseri'ye 69 km. uzaklıkta ve ilçemize bağlı Erdemli köyünde bulunan, Erdemli Vadi'sinde göz kamaştırıcı bir tabiat içerisinde manastır, kilise ve kaya mekanlar bulunmaktadır. İlçe sınırları içerisinde bulunan ve Kapadokya'nın bağlantısı olan Soğanlı vadisi ilçenin önemli turizm merkezleridir.

    Yorum

    • orbay
      Senior Member
      • 11-02-2005
      • 5871

      #3
      Konu: Kayseri-38

      YouTube - KAYSERİ

      Yorum

      • orbay
        Senior Member
        • 11-02-2005
        • 5871

        #4
        Konu: Kayseri-38

        İlçelere göre şehir ve köy nüfusları

        Yorum

        • OfThELoRd
          Member
          • 17-07-2004
          • 2830

          #5
          Konu: Kayseri-38

          hocam koskoca SARIMSAKLI BARAJI MESİRE alanın unutmuşsun :D bak kırıldım şimdi sana ha :D :D

          ellerine sağlık güzel olmuş ...

          Yorum

          İşlem Yapılıyor