GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 14.294 km²
Nüfus: 331.667(2007)
İl Trafik No: 51
Kapadokya Bölgesinde yeralan Niğde, antik kentleri, tarihi ve kültürel eserleri, Aladağ Milli Parkı ile önemli bir turizim merkezidir.
İLÇELER:
Niğde ilinin ilçeleri; Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik ve Ulukışla' dır.
COÐRAFYA
Niğde İç Anadolu Bölgesi'nin "Orta Kızılırmak" olarak adlandırılan kesiminde bulunmaktadır. Kapadokya Bölgesi içinde yer alan Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Adana, İçel ve Konya ileri ile çevrilidir.
Deniz düzeyinden 1300 m yükseklikte bulunan ilin batı kesimi dalgalı düzlükler, kuzey, güney ve doğu kesimleri ise dağlık alanlarla kaplıdır. Güney ve güneydoğu sınırlarını Orta Torosların temelini oluşturan Bolkar Dağları çizmektedir.
İç Anadolu Bölgesinin özelliğini taşıyan karasal iklim Niğde'de de egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve genellikle kar yağışlıdır.
TARİHÇE
M.Ö. 3000 - 2000 yıllarını kapsayan Eski Tunç Devri'nde Niğde çevresinde önemli yerleşim birimlerinin olduğu yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda anlaşılmıştır. Eski Hitit Dönemi olarak adlandırılan bu dönemden sonra Niğde, Frig, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans egemenliklerinde kalmıştır.
Niğde yöresi daha sonra Selçukluların, Moğolların, Karamanoğullarının eline geçmiş, 1471 yılında da Osmanlı topraklarına katılmıştır.
NE YENİR?
Niğde Mutfağı, değişik besinlerin tat vericilerle belirli yöntemlerle pişirilmesi ile kendine özgü bir karakter kazanmıştır. Niğde'nin özel yemekleri arasında Niğde tavası, pancar çorbası, kuskus pilavı, ditme, tirit, Niğde çanağı, papara, oğma çorbası, mangır çorbası sayılabilir. Özel tatlıları ise hüsmeni (güllü), halveter, köfter ve pekmezdir.
YAPMADAN DÖNME
Aladağlar ve Bolkarlardaki doğal güzellikleri, Kayaardı bağlarını, Narlıgöl'ü gezmeden,
Kapadokya'nın hiç bozulmamış fresklerinin bulunduğu Gümüşler Manastırını, Antik Tyana kentini, Alaaddin Camisini görmeden,
Aladağlar ve Bolkar dağları eteklerindeki alabalık tesislerinde balık, kent merkezinde Niğde tavası yemeden,
Niğde'nin önemli el sanatı ürünlerinden olan halı ve kilimleri satın almadan,
.....Dönmeyin.
NASIL GİDİLİR?
Karayolu: Niğde'den ülkenin her tarafına karayolu ile ulaşmak mümkündür.
Otogar Tel : (+90-388) 232 35 37
Demiryolu: Niğde il merkezinden demiryolu ulaşımı Kayseri-Niğde-Adana bağlantılı yapılmaktadır.
İstasyon Tel : (+90-388) 232 35 41
Havayolu: Havayolu ulaşımı için Niğde'ye 130 km uzaklıktaki Kayseri Havalimanı kullanılmaktadır.
TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AÐUSTOS 2005)
Sit Alanları
Arkeolojik Sit Alanı 35
Kentsel Sit Alanı : -
Doğal Sit Alanı : 7
Tarihi Sit Alanı : 1
Diğer Sit Alanları
Arkeolojik ve Doğal Sit : 4
Arkeolojik ve Kentsel Sit : 2
Toplam : 49
Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 292
GENEL TOPLAM : 341
İLETİŞİM BİLGİLERİ
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (+90-388) 232 34 00
Fax: (+90-388) 232 00 58
İl Turizm müdürlüğü
Tel: (+90-388) 232 33 93
Önemli Telefonlar
Valilik : (+90-388) 232 23 12
Belediye : (+90-388) 232 35 55
Hastane : (+90-388) 232 22 22 - 232 22 23
Polis : (+90-388) 232 32 22
Jandarma : (+90-388) 232 20 14
Gezilecek Yerleri
Niğde - Aladağlar Milli Parkı
Yeri: Niğde,Kayseri ve Adana illeri sınırları içerisindedir.
Ulaşım: Milli Park Niğde ili sınırları içerisinde Çamardı ilçesine yaklaşık 15 km.,Kayseri Yahyalı ilçesine 30 km.uzaklıktadır.
Özelliği: Milli Park içerisinde kamp alanları, günübirlik alanlar ve molakamp
(Primitif kamping) alanları, doğa yürüyüş güzergahları, tırmanma doğrultuları düzenlenerek Yayla girişimleri oluşturulacaktır.
Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ,sportif olta balıkçılığı yapılmasına olanak sağlanacaktır. Yaban hayvanları üretme istasyonu tesis edilecektir. Yaban Hayatı sakinleri ; yaban keçisi , ayı, başak,sansar ve su samurudur.
Jeolojik yapı açısından Aladağlar Milli Parkı değişik zamanlara ait formasyonlarla temsil edilmekle birlikte, en yaygın formasyon mezozoik yaşlı kireç taşlarıdır. Bunun yanında sahada entrüsif volkanizmanın ürünü olan gabro, piroksenit gibi kayaçlara,subofiolitik metamorfitlere ve daha geniş dönemleri karakterize eden tersiyer ve kuaterner oluklarına da rastlanılmaktadır.
Aladağlar yöresi ülkemizin tektonik açıdan en faal bölgelerinden birisidir. Yöre özellikle Alp orojenezi sırasında şaryaj ve bindirmelere sahne olmuştur.Tektonik literatürüne"Ecemiş Koridoru" olarak da giren bu sahada düşey ve yatay atımlı birçok fay bulunmaktadır. Dokusuyla yörede jeomorfolojik süreçler sonucu oluşan naplar,klipler,pencereler ilginç yapısal unsurlar olarak dikkati çeker.
Aladağlar Milli Parkı gerçek anlamda bir jeomorfolojik açık hava müzesidir. Yörenin şekillenmesinde yapı ile birlikte flüvial koşullar ve Pleistosen buzullaşması önemli bir rol oynamıştır.Yörede bu üç unsura ait değişik morfolojik birimlere rastlamak çok olağandır. Yörenin belli başlı jeomorfolojik karakteri vadilerlede bir şekilde parçalanmış olmasıdır.Buzul morfolojisine ait bir çok izlere rastlanmakta , özellikle yöredeki bir çok sirk gölleri ve moreller bu morfolojinin kılavuz şekilleri olarak görülür.
Yöre klimatik açıdan kendine has özelliklere sahiptir. Yazları sıcak,kışları soğuk ve kar yağışlı olarak tanımlanabilecek bu klimatik yapı yörenin yüksek kesimlerinde kalıcı karların barınmasına imkan sağlamaktadır. Yörede gece ile gündüz sıcaklık farkı(Günlük Amplitüd) oldukça fazla olup , geceleri göllerin donmasına neden olan düşük sıcaklık, gündüzleri 30 dereceye kadar çıkmaktadır.
Aladağlar Milli Parkı vejetasyon açısından çok zengin olup ,ormanı oluşturan hakim türler karaçam ve kızılçamdır.Karaçamdan kızılçama geçiş zonunda yer yer bu iki türün oluşturduğu karışık meşçerelere de rastlanmaktadır.Karaçamın yayılış alanındaki güney bakılı kesimlerde iç meşçere oluşturmayan sedir ve kuzey bakılı nem bakımından daha elverişli yerlerde de göknarlara rastlanmaktadır.
Ormanın üst sınırından itibaren Alpin zon başlar. Bu zon da Alpin çayırları yer almaktadır. Alpin zon ve daha yüksek kesimlerde yükseklik ve eğim koşullarından kaynaklanan çıplak kayalık kesimlere ulaşılmaktadır.
Görülebilecek Yerler: Milli Parkın peyzaj güzelliği görülmeye değer niteliktedir.
Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkta Yaban Hayatı Koruma Bölgesi ayrılmış olup, Üretme İstasyonu mevcuttur.
Milli Parkta kamp alanı, günübirlik alanlar, mola alanları, yürüyüş parkurları, tırmanma doğrultuları, bazı noktalarda yayla gelişimleri planlanmıştır.
Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ve spestif olta balıkçılığı yapılma olasılığı olan Aladağlar ülkemiz turizmine alternatif olanaklar yaratacak potansiyele sahiptir. Çadırla konaklanabilir.
Kale ve Kuleler
Niğde Kalesi Kalenin temeli M.Ö. 8.yy. da Geç Hitit Döneminde yapılmış, Roma-Bizans Selçuklu, Osmanlı Döneminde onarım görmüştür.
Saat Kulesi Kalenin batı burçlarından birinin üzerine inşa edilmiştir.
Kaplıca Ve İçmeceler
Çiftehan Kaplıcası:
Niğde'ye 80 km. uzaklıktaki Çiftehan Kasabasındadır. Hem banyo hem de içme türlerine elverişli olan kaplıca sularının, romatizma, sinirsel hastalıklar, deri, kadın hastalıkları, beslenme bozukluğu gibi hastalıklara olumlu etkisi bulunmaktadır. Kaplıca merkezinde tesisler modern ve büyük kapasitelidir.
NİÐDE MÜZESİ
Müzeler; kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır.
Niğde Müzesi üç büyük teşhir salonu, ihtisas kütüphanesiyle, modern konferans ve sergi salonlarıyla, Orta Anadolu'nun en önemli müzelerinden birisi durumundadır.
Niğde'de ilk müzecilik faaliyetleri 1939 yılında, müze olarak kullanılan Akmedrese'de (Karamanoğlu Ali Bey tarafından yaptırılmıştır) başlatılmıştır. Burası 1939-1950 yılları arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin deposu olarak kullanılmıştır.
1950-1957 yıllarında depo olarak kullanılan Akmedrese'de 1957 yılında "Niğde Müzesi Müdürlüğü" kurulmuş, bina onarılarak teşhir-tanzimi yapılmış ve ziyarete açılmıştır.
Medresenin modern teşhire uygun olmaması nedeniyle, Kültür Bakanlığı'nca yeni müze binasının temeli Temmuz-1971 ayında atılmıştır. 1977 yılında ise Akmedrese kapatılarak yeni, modern müze binasına taşınılmıştır.
Yeni müze binasının teşhir-tanzimi ve düzenlemesi Kasım-1982 yılına kadar sürmüş, 12 Kasım 1982 yılında düzenlenen törenle ziyarete açılmıştır.
Niğde Müzesi'ne girmeden, ziyaretçileri Geç Hitit Dönemine ait, bazalttan yapılmış, "Hitit Fırtına Tanrısı" yani "Teşup kabartması" karşılar. Bu eser M.Ö. VIII-VII. yüzyılda Orta Anadolu'da hüküm süren Geç Hitit devletlerinden birisi olan "Nahita Krallığı"na ait önemli eserlerden birisidir.
Ziyaretçilerin müzeyi gezme planı çerçevesinde salonlar hakkında bilgiler şöyledir:
1- Etnografik Eserler Salonu
Halkın sosyal hayatını yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil bilim, din ve sanatlarla ilgili taşınır kültür varlıkları olarak tanımlanan "etnografik eserler"den derlenen koleksiyonlar bu salonda sergilenmektedir.
Salona girişten itibaren sağ taraftaki panolar üzerinde, Niğde yöresinden derlenen ve satın alınan halı ve kilimler sergilenmektedir.
Salonun ortasında bulunan büyük vitrinlerin birincisinde, bilhassa Niğde köylerinden satın alınıp müze koleksiyonlarına katılan kadın giysileri, ikinci büyük vitrinde ise erkek giysisi örnekleri sergilenerek, Niğde'nin geleneksel etnografyası hakkında bilgi verilmeye çalışılmaktadır.
İki büyük vitrin arasında kalan mekânda sediri, gümüş sim işli sedir örtüsü, sim işli yastıklarıyla, köşe minderleriyle ve orta sinisiyle bit Türk evi canlandırılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca etnografya salonunun kolonları arasında bulunan köşe vitrinlerinde sırasıyla takılar, yazı takımları, hamam takımları, porselen takımları, nişan ve madalyonlar, tepelikler sergilenmektedir.
Bu salonun, en ilgi çeken eseri de bir orta sinisidir. Bu eser, M.S. 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında yaşayan Kaçar Türklerine ait olsa gerektir. Sininin üzerine İranlı, Şair Firdevsi'nin Şeyhname'sinde ismi geçen kralların büstleri ve bastırmış olduğu paralar kazıma tekniği ile işlenmiştir. Etnografya salonunda II. Abdülhamid zamanına ait bir Osmanlı arması da yer almaktadır.
2- Önasya Medeniyetleri Salonu
Küçük Asya olarak tanımlanan Anadolu, tarih boyunca çeşitli insan topluluklarının iskânına uğramış ve bölgesel özellikler taşıyan renkli ve çok sayıda uygarlığa sahne olmuştur.
Niğde bölgesi de bu süreç içerisinde M.Ö. 7-6 bin yıllarından (Neolitik Çağ - Cilalı Taş Devri) itibaren zamanımıza kadar, çeşitli medeniyetlerin gelip geçtiği önemli bölgelerden birisidir. Bölgede bugüne kadar yapılan arkeolojik kazılar sonucunda Niğde İli'nin zengin bir kültüre sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Dünyada iklim şartlarının yumuşamasıyla son buzul çağı sona ererken, insanlık yalnız avcılık ve toplayıcılıkla geçen yaşam sürecini tamamlamış bulunuyordu.
Uygarlık tarihinde "Neolitik Çağı" olarak tanımlanan dönemin en önemli olaylarından birisi insanın doğa ile ilişkilerini kendi tarafına çevirmeyi başarıp, çevresinde var olan bitki ve hayvan cinslerinden bazılarını evcilleştirerek kendi eliyle üretir hale gelmesidir.
Yapılan araştırmalardan bu devir insanının üretici olduğunu, çiftçilik ve hayvancılık yaptığını, bir meydan etrafındaki dikdörtgen planlı, taş temel ve kerpiç duvarlı, düz damlı yapılarda oturduğunu, taş ve kemikten aletler, öğütme taşları, obsidiyenden ok ve mızrak uçları yaptığını, ölülerini evlerinin içine gömdüğünü ve kilden çanak-çömlek yaptığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Neolitik Çağın, Orta Anadolu'daki en önemli merkezlerinden birisi de İlimiz Bor İlçesi Bahçeli Kasabası'nda bulunan Köşk Höyük'tür.
Burada 1982 yılından bu yana yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin bir bölümü de bu salonun 1-2 nolu büyük vitrinlerinde sergilenmektedir.
M.Ö.IV. binin sonu ve III. binin başlarında Anadolu'da bakır ve kalay karıştırılarak tuncun elde edilmesi, bunun silah yapımında kullanılmasıyla Anadolu insanı "Tunç Çağı"na girmiş olmaktadır. İnsanoğlu çok önemli bu alaşımla silah, kap-kacak ve süs eşyaları üretmeyi başarmış; bakır, altın, gümüş gibi asıl ve asıl olmayan madenleri de dövme tekniği ile işleyerek, dinsel amaçlı veya günlük ihtiyaçlarına cevap veren objeler üretmiştir.
Niğde İli'nde bu dönemin en önemli merkezi, İlimiz Çamardı İlçesi, Celaller Köyü yakınındaki Göltepe-Kestel Örenyeridir.
M.Ö.III. binde Anadolu'da kalayın elde edildiğini ispatlayan Göltepe-Kestel kazıları bu yönüyle Anadolu arkeolojisinin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmıştır.
Bu kazılardan elde edilen arkeolojik malzemeler IV. büyük vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca vitrinin yan kısmında da Kestel maden ocağından ısıtma yöntemi ile elde edilen maden cevherinin zenginleştirilmesi, eritilerek potalara dökülmesi canlandırılmaya çalışılmıştır.
III No.lu büyük vitrinde ise Aksaray İli Acemhöyük Örenyerinden, Darboğaz Kasabası'ndan ve Bor Pınarbaşı Höyüğü'nden çıkarılan Eski Tunç Çağı buluntuları sergilenmektedir.
Salonun 5-6 No.lu vitrinlerinde ve 3 adet köşe vitrininde de Aksaray İli Acemhöyük Örenyeri'nde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan ve "Asur Ticaret Kolonileri Çağı" olarak tanımlanan dönemin buluntularından örnekler sergilenmektedir.
Acemhöyük'te (Puruşhanda) Prof. Dr. Nimet Özgüç başkanlığında bir heyet tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, buranın Anadolu'nun M.Ö. II. bin başlarında Asurlu tüccarlar tarafından kurulan önemli Karum'lardan (pazar yeri) birisi olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda ortaya çıkarılan iki adet yanmış saraydan elde edilen önemli arkeolojik buluntuların büyük bir bölümü Niğde Müzesi'nde bulunmaktadır.
Salonun en sonunda ise, Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Anadolu'da "Geç Hitit Devletleri" olarak tanımlanan ve şehir krallıkları döneminden (Nahita Kralığı ve Tuvanuva Krallığı'nı içine alan Tabal Krallığı) kalma Bereket tanrısı, Hitit çivi yazılı (Hitit hiyeroglifi) kitabeler, Göllüdağ arslanı, Kaynarca tümülüsü buluntuları, Frig Çağı seramikleri ve Porsuk kazısında bulunan mezar küpü (pithos) sergilenmektedir.
Salonun oda şeklindeki bir bölümünde de sikke ****iyonu bulunmaktadır.
Sikke ****iyonunda Tepebağları kazısında bulunan Kappadokya krallıklarına ait (M.Ö. 50-60. yılları) gümüş define ile İlimiz Merkez Sungurbey Camii yakınında yapılan kamulaştırma ve kanal açma çalışmaları sırasında bulunan Osmanlı altınları duvar vitrinlerinde sergilenmektedir.
Ayrıca 4 adet yatay vitrinde de en eski sikkelerden (Part sikkeleri), Osmanlı sikkelerine kadar tüm devirlere ait sikkeler bir kronoloji içerisinde sunulmaktadır.
3- Klasik Eserler Salonu
Salonun girişindeki pano üzerinde, buluntuları sergilenen kazı yerleri hakkında bilgi verilmektedir.
Salonun girişinden itibaren sağ kısmında bulunan 3 büyük vitrinde, Tepebağları, Porsuk, Acemhöyük gibi önemli kazı merkezlerinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan Hellenistik ve Roma Çağının önemli eserleri; salonun sol kısmında bulunan 3 büyük vitrinde ise Müze Müdürlüğü'nce halktan satın alma yolu ile derlenen Hellenistik-Roma Döneminin seçme eserleri sergilenmektedir. Bunlar genellikle mezar hediyeleri olup en ilgi çekenler gözyaşı şişeleri, koku kapları, kandillerdir. Kemerhisar'da bulunan, akik üzerine kazıma tekniği ile yapılmış kartal kabartmalı bulunan altın yüzük en gözde eserlerdendir.
Orta platformda, Kemerhisar'dan (Antik Tyana) heykeltraşlık eserleri; Geç Osmanlı Dönemindeki azınlıklara ait kiliselerden getirilen kitabeler; büyük köşe vitrinlerinde ise Bizans Çağı (Hıristiyanlık) eserleri sergilenmektedir. Bu salonda Niğde Müzesi'nin en ilgi çeken eserlerinden olan rahibe mumyası (M.S.X. yüzyıl) diğer platformda sergilenmektedir.
Aksaray İli Ihlara Vadisinden (muhtemelen Yılanlı Kilise) bulunarak 1965 yılında müzeye getirilen rahibe mumyası, Ihlara Vadisi'nin maketi ve tanıtıcı fotoğraflarıyla beraber sergilenmektedir. Mumya teşhirinin arka bölümünde de, Orta Anadolu'nun en büyük ve en önemli Roma kenti durumunda antik Tyana'dan (Kemerhisar) bulunarak getirilen yüksek kabartma tekniğiyle yapılmış taş eserler sergilenmektedir. Bu salonun önemli eserlerinden birisi de aruz vezinli ağıt kitabesiyle "Karamanlıca Kitabe" olarak tanınan, M.S. 19. yüzyıla ait mezar taşıdır.
Yukarı Kayabaşı Mah. Öğretmenler Cad. 51200 Niğde
Tel : (0388) 232 33 90
Faks : (0388) 233 00 41
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Sportif Etkinlikler
Aladağlar, dağcılık ve trekking için Toroslar'ın en uygun bölümüdür.
Bolkar Dağları trekking ve kış sporları açısından oldukça çekicidir. Özellikle 7 km.yi bulan doğal pisti ile tur kayağına ilgi duyanları memnun etmektedir. Bolkar Dağlarından tırmanış genellikle Ulukışla İlçesinin Bolkar Dağları eteklerindeki Darboğaz kasabası ve kasabanın 8 km. kadar yukarısındaki Meydan denilen bölgeden başlar.
Camiler ve Türbeler
Niğde'de oldukça iyi korunan Selçuklu ve Osmanlı Camilerinin başlıcaları Alaaddin Cami Sungurbey Cami (1335), Paşa Cami (17.yy.), Kale Cami (1747), Hanım Cami (1452) dir.
Selçuklardan kalma Hüdavend Hatun Türbesi, Dörtayak Türbesi ve Osmanlı Dönemi Şerifali Türbesi en önemlileridir.
Aladdin Cami (Merkez):
Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alaaddin Keykubat zamanında, Niğde Sancak Beyi (valisi) olan Ziynettin Beşare tarafından 1223 yılında, il merkezindeki Alaaddin Tepesi üzerine yaptırılmıştır. Selçuklu bezeme sanatının tüm inceliklerini yansıtan cami, özellikle mimari açıdan türünün ilk ve ilginç örneklerinden biridir.
Caminin en zengin kısmı, geleneksel Selçuklu sundurma örneğine göre yapılmış olan portalidir. Doğuya bakan portalin en büyük özelliği güneş ışıklarının belirli bir açıyla, belirli bir saat ve dakikalarda (yalnızca yaz ayları saat 10.00-11.00 civarında), portaldaki taş oymaları üzerinde bıraktığı gölgelerle "Taçlı Kadın Başı" oluşturmasıdır. Cami bu özelliği ile Selçuklu yapıları içinde ayrı bir öneme sahiptir. Taç giymiş ve örgülü saçı olan bu kadın başından dolayı kapıya "Taç kapısı" denir.
Anlatılan efsaneye göre; camiyi yapan usta, zamanın Niğde Sancak Beyinin kızına yani prensese aşık olur. Usta, prensesle hiçbir zaman evlenemeyeceklerinin de bilincindedir. Bir gün ustaya Sancak Beyi tarafından kentte bir cami yaptırılması için emir verilir. Usta ise prensese olan aşkını anlatmak için bir fırsat aramaktadır. Aşkının sonsuza dek süreceği anlamına gelecek şekilde, portalin üzerine prensesin yüz kısmını taşlara mükemmel bir şekilde işler.
Caminin eski kapısı Müzededir. Kapının üzerinde beyaz mermerden yapılmış ters "T" şeklinde bir kitabesi vardır. Kitabede eserin 620 yılında yaptırıldığı yazılıdır.
Gümüşler Manastırı (Merkez):
İl merkezine 9 km, Niğde-Kayseri karayoluna ise 4 km mesafededir.
X. yy. Bizans sanatının en güzel örneklerinden olan Kaya Manastırı ayrıca, günümüze kadar en iyi korunmuş eserlerden de biridir. X. yy.a tarihlenen manastırın VIII. yy. - XII. yüzyıllar arasında yapımının devam ettiği konusunda belirtiler vardır. Kilise içinde son derece iyi korunmuş, muhteşem renkli freskler bulunmaktadır. Fresklerde; Hz. İsa'nın doğumu, vaftiz edilmesi, kiliseye takdimi, Havariler ve Hıristiyanlığın ileri gelenlerini gösteren konular işlenmiştir. Apsisin solundaki nişte ise "Gülümseyen Meryem ve Bebek İsa" resmedilmiştir. Bu Anadolu'daki tek gülümseyen Meryem freski olarak belirlenmiştir.
Hüdavend Hatun Türbesi (Merkez):
Niğde il merkezinde olan Türbe, Selçuklu sanatının en nadide eserlerinden biridir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev oğlu IV. Rükneddin Kılıçaslan kızı Hüdavend Hatun tarafından 1312 tarihinde yaptırılmıştır.
Pencere üstlerinde insan başlı kuşlar ve çeşitli hayvanlar kabartma olarak oyulmuştur. Bir yerde aslanın yanında ürkek bir ceylan, bir başka yerde kanatlarını açmış çifte başlı bir kartal (Bu kartal Selçukluların sembolüdür.) bulunmaktadır.
Türbe içinde, dantel gibi işlenmiş süsleme ve bezemelerle görkemleşmiş bir portaldan girilir. Türbede 1332 yılında ölen Hüdavend Hatunun mezarı ile yanında iki mezar daha vardır. Sanat değeri tartışılmayan Hüdavend Hatun Türbesi Anadolu'daki en önemli ve görkemli Selçuklu eserlerinden birisidir.
Sungur Bey Cami (Merkez):
Sungur Bey Cami, İlhanlılar zamanında Niğde Valisi olan Seyfettin Sungur Bey tarafından il merkezinde, 1335 yılında yaptırılmıştır. Doğuda ve kuzeyde bulunan iki giriş kapısı ve mihrabı bulunan caminin kuzeye bakan kapısının orijinal dantel gibi ahşap işlemesi muhteşemdir.
Tarihi Yerler
Niğde ve yöresi antik ören yerleri bakımından oldukça zengindir. Bu ören yerleri kazı buluntularının çoğu Niğde Müzesi'nde sergilenmektedir.
Önemli ören yerleri, Köşk Höyük ören yeri (Bor-Bahçeli Kasabası), Göltepe-Kestel ören yeri (Çamardı), Göllüdağ ören yeri (Göllüdağ), Porsuk Höyük ören yeri (Ulukışla-Darboğaz), Tyana ören yeri (Bor-Bahçeli) olarak sıralanabilir.
Gümüşler Ören Yeri ve Manastırı:
Niğde'ye 9 km. uzaklıktaki Gümüşler kasabasındadır.Bizans sanatının Anadolu'daki en güzel ve en iyi korunmuş eserlerinden biridir. 1973 yılında arkeolojik sit alanı kabul edilen manastır oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesi içine kazılmıştır.
Kaya oyuğu şeklinde dört sütunu bulunan kilisenin duvarlarını freskler kaplamaktadır. Kilisedeki fresklerin güçlü ve canlı anlatımları, barındırdığı yeraltı şehri, büyük mezarlık odası ve oldukça büyük kaya kütlesine kazılmış yerleşim birimleriyle birlikte arıtılmış savunma önlemleri nedeniyle Gümüşler ören yeri ve manastırı döneminin önemli din merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir.
Kuşkayası Mezarlığı:
Niğde'ye yaklaşık 40 km uzaklıktaki Karaltı Kasabası'nın yakınında bulunmaktadır. Kasabanın Güneybatısında bulunan kaya mezarları bir vadinin iki yamacında sıralanır.
İlçeleri
Altunhisar:
İlçeye bağlı Yeşilyurt Kasabası'ndaki Bizans Dönemi kilise ile Keçikalesi Köyü yakınındaki aynı adı taşıyan kale önemli eserlerdendir.
Bor:
Niğde'ye 15km uzaklıktadır. İlçe merkezinden Alaaddin Cami Karamanoğulları döneminden, Paşa ve Kale Camileri Osmanlı döneminden kalma önemli eserlerdir. Bor'a 5km uzaklıkta bulunan Tyana Ören Yeri Roma döneminin çok önemli yerleşim merkezlerinden biridir.
Ulukışla:
Ulukışla Aladağlar ve Bolkar Dağları'nın birleştiği ve güneye geçiş olanağı tanıdığı yerde, 17. Yy 'da kurulmuştur. İlçe merkezinde Osmanlı Dönemi eserleri olan Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Porsuk köyü yakınındaki geç Hitit ve Frig dönemi kalıntılarını barındıran Porsuk Höyük önemli örenlerdir. Ayrıca çok önemli çevre çekiciliklerine sahip Bolkar Dağlarının önemli bir kısmı Ulukışla'da bulunmaktadır.
Çamardı:
Niğde'ye 65 km uzaklıktaki Çamardı İlçesine bağlı Kavlaktepe köyü yakınlarındaki Göltepe - Kestel ören yeri önemli tarihsel kalıntılardır. Çevre çekiciliği olarak Aladağlar'da yapılabilecek trekking ve tırmanış sporları sayılabilir.
Çiftlik:
Niğde'ye yaklaşık 75 km olan bölgede Bizans Dönemi kaya yerleşimleri önemlidir. Ayrıca Narlıgöl ve Nar Vadisi görülmeye değer.
Yüzölçümü: 14.294 km²
Nüfus: 331.667(2007)
İl Trafik No: 51
Kapadokya Bölgesinde yeralan Niğde, antik kentleri, tarihi ve kültürel eserleri, Aladağ Milli Parkı ile önemli bir turizim merkezidir.
İLÇELER:
Niğde ilinin ilçeleri; Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik ve Ulukışla' dır.
COÐRAFYA
Niğde İç Anadolu Bölgesi'nin "Orta Kızılırmak" olarak adlandırılan kesiminde bulunmaktadır. Kapadokya Bölgesi içinde yer alan Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Adana, İçel ve Konya ileri ile çevrilidir.
Deniz düzeyinden 1300 m yükseklikte bulunan ilin batı kesimi dalgalı düzlükler, kuzey, güney ve doğu kesimleri ise dağlık alanlarla kaplıdır. Güney ve güneydoğu sınırlarını Orta Torosların temelini oluşturan Bolkar Dağları çizmektedir.
İç Anadolu Bölgesinin özelliğini taşıyan karasal iklim Niğde'de de egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve genellikle kar yağışlıdır.
TARİHÇE
M.Ö. 3000 - 2000 yıllarını kapsayan Eski Tunç Devri'nde Niğde çevresinde önemli yerleşim birimlerinin olduğu yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda anlaşılmıştır. Eski Hitit Dönemi olarak adlandırılan bu dönemden sonra Niğde, Frig, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans egemenliklerinde kalmıştır.
Niğde yöresi daha sonra Selçukluların, Moğolların, Karamanoğullarının eline geçmiş, 1471 yılında da Osmanlı topraklarına katılmıştır.
NE YENİR?
Niğde Mutfağı, değişik besinlerin tat vericilerle belirli yöntemlerle pişirilmesi ile kendine özgü bir karakter kazanmıştır. Niğde'nin özel yemekleri arasında Niğde tavası, pancar çorbası, kuskus pilavı, ditme, tirit, Niğde çanağı, papara, oğma çorbası, mangır çorbası sayılabilir. Özel tatlıları ise hüsmeni (güllü), halveter, köfter ve pekmezdir.
YAPMADAN DÖNME
Aladağlar ve Bolkarlardaki doğal güzellikleri, Kayaardı bağlarını, Narlıgöl'ü gezmeden,
Kapadokya'nın hiç bozulmamış fresklerinin bulunduğu Gümüşler Manastırını, Antik Tyana kentini, Alaaddin Camisini görmeden,
Aladağlar ve Bolkar dağları eteklerindeki alabalık tesislerinde balık, kent merkezinde Niğde tavası yemeden,
Niğde'nin önemli el sanatı ürünlerinden olan halı ve kilimleri satın almadan,
.....Dönmeyin.
NASIL GİDİLİR?
Karayolu: Niğde'den ülkenin her tarafına karayolu ile ulaşmak mümkündür.
Otogar Tel : (+90-388) 232 35 37
Demiryolu: Niğde il merkezinden demiryolu ulaşımı Kayseri-Niğde-Adana bağlantılı yapılmaktadır.
İstasyon Tel : (+90-388) 232 35 41
Havayolu: Havayolu ulaşımı için Niğde'ye 130 km uzaklıktaki Kayseri Havalimanı kullanılmaktadır.
TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AÐUSTOS 2005)
Sit Alanları
Arkeolojik Sit Alanı 35
Kentsel Sit Alanı : -
Doğal Sit Alanı : 7
Tarihi Sit Alanı : 1
Diğer Sit Alanları
Arkeolojik ve Doğal Sit : 4
Arkeolojik ve Kentsel Sit : 2
Toplam : 49
Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 292
GENEL TOPLAM : 341
İLETİŞİM BİLGİLERİ
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (+90-388) 232 34 00
Fax: (+90-388) 232 00 58
İl Turizm müdürlüğü
Tel: (+90-388) 232 33 93
Önemli Telefonlar
Valilik : (+90-388) 232 23 12
Belediye : (+90-388) 232 35 55
Hastane : (+90-388) 232 22 22 - 232 22 23
Polis : (+90-388) 232 32 22
Jandarma : (+90-388) 232 20 14
Gezilecek Yerleri
Niğde - Aladağlar Milli Parkı
Yeri: Niğde,Kayseri ve Adana illeri sınırları içerisindedir.
Ulaşım: Milli Park Niğde ili sınırları içerisinde Çamardı ilçesine yaklaşık 15 km.,Kayseri Yahyalı ilçesine 30 km.uzaklıktadır.
Özelliği: Milli Park içerisinde kamp alanları, günübirlik alanlar ve molakamp
(Primitif kamping) alanları, doğa yürüyüş güzergahları, tırmanma doğrultuları düzenlenerek Yayla girişimleri oluşturulacaktır.
Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ,sportif olta balıkçılığı yapılmasına olanak sağlanacaktır. Yaban hayvanları üretme istasyonu tesis edilecektir. Yaban Hayatı sakinleri ; yaban keçisi , ayı, başak,sansar ve su samurudur.
Jeolojik yapı açısından Aladağlar Milli Parkı değişik zamanlara ait formasyonlarla temsil edilmekle birlikte, en yaygın formasyon mezozoik yaşlı kireç taşlarıdır. Bunun yanında sahada entrüsif volkanizmanın ürünü olan gabro, piroksenit gibi kayaçlara,subofiolitik metamorfitlere ve daha geniş dönemleri karakterize eden tersiyer ve kuaterner oluklarına da rastlanılmaktadır.
Aladağlar yöresi ülkemizin tektonik açıdan en faal bölgelerinden birisidir. Yöre özellikle Alp orojenezi sırasında şaryaj ve bindirmelere sahne olmuştur.Tektonik literatürüne"Ecemiş Koridoru" olarak da giren bu sahada düşey ve yatay atımlı birçok fay bulunmaktadır. Dokusuyla yörede jeomorfolojik süreçler sonucu oluşan naplar,klipler,pencereler ilginç yapısal unsurlar olarak dikkati çeker.
Aladağlar Milli Parkı gerçek anlamda bir jeomorfolojik açık hava müzesidir. Yörenin şekillenmesinde yapı ile birlikte flüvial koşullar ve Pleistosen buzullaşması önemli bir rol oynamıştır.Yörede bu üç unsura ait değişik morfolojik birimlere rastlamak çok olağandır. Yörenin belli başlı jeomorfolojik karakteri vadilerlede bir şekilde parçalanmış olmasıdır.Buzul morfolojisine ait bir çok izlere rastlanmakta , özellikle yöredeki bir çok sirk gölleri ve moreller bu morfolojinin kılavuz şekilleri olarak görülür.
Yöre klimatik açıdan kendine has özelliklere sahiptir. Yazları sıcak,kışları soğuk ve kar yağışlı olarak tanımlanabilecek bu klimatik yapı yörenin yüksek kesimlerinde kalıcı karların barınmasına imkan sağlamaktadır. Yörede gece ile gündüz sıcaklık farkı(Günlük Amplitüd) oldukça fazla olup , geceleri göllerin donmasına neden olan düşük sıcaklık, gündüzleri 30 dereceye kadar çıkmaktadır.
Aladağlar Milli Parkı vejetasyon açısından çok zengin olup ,ormanı oluşturan hakim türler karaçam ve kızılçamdır.Karaçamdan kızılçama geçiş zonunda yer yer bu iki türün oluşturduğu karışık meşçerelere de rastlanmaktadır.Karaçamın yayılış alanındaki güney bakılı kesimlerde iç meşçere oluşturmayan sedir ve kuzey bakılı nem bakımından daha elverişli yerlerde de göknarlara rastlanmaktadır.
Ormanın üst sınırından itibaren Alpin zon başlar. Bu zon da Alpin çayırları yer almaktadır. Alpin zon ve daha yüksek kesimlerde yükseklik ve eğim koşullarından kaynaklanan çıplak kayalık kesimlere ulaşılmaktadır.
Görülebilecek Yerler: Milli Parkın peyzaj güzelliği görülmeye değer niteliktedir.
Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkta Yaban Hayatı Koruma Bölgesi ayrılmış olup, Üretme İstasyonu mevcuttur.
Milli Parkta kamp alanı, günübirlik alanlar, mola alanları, yürüyüş parkurları, tırmanma doğrultuları, bazı noktalarda yayla gelişimleri planlanmıştır.
Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ve spestif olta balıkçılığı yapılma olasılığı olan Aladağlar ülkemiz turizmine alternatif olanaklar yaratacak potansiyele sahiptir. Çadırla konaklanabilir.
Kale ve Kuleler
Niğde Kalesi Kalenin temeli M.Ö. 8.yy. da Geç Hitit Döneminde yapılmış, Roma-Bizans Selçuklu, Osmanlı Döneminde onarım görmüştür.
Saat Kulesi Kalenin batı burçlarından birinin üzerine inşa edilmiştir.
Kaplıca Ve İçmeceler
Çiftehan Kaplıcası:
Niğde'ye 80 km. uzaklıktaki Çiftehan Kasabasındadır. Hem banyo hem de içme türlerine elverişli olan kaplıca sularının, romatizma, sinirsel hastalıklar, deri, kadın hastalıkları, beslenme bozukluğu gibi hastalıklara olumlu etkisi bulunmaktadır. Kaplıca merkezinde tesisler modern ve büyük kapasitelidir.
NİÐDE MÜZESİ
Müzeler; kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır.
Niğde Müzesi üç büyük teşhir salonu, ihtisas kütüphanesiyle, modern konferans ve sergi salonlarıyla, Orta Anadolu'nun en önemli müzelerinden birisi durumundadır.
Niğde'de ilk müzecilik faaliyetleri 1939 yılında, müze olarak kullanılan Akmedrese'de (Karamanoğlu Ali Bey tarafından yaptırılmıştır) başlatılmıştır. Burası 1939-1950 yılları arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin deposu olarak kullanılmıştır.
1950-1957 yıllarında depo olarak kullanılan Akmedrese'de 1957 yılında "Niğde Müzesi Müdürlüğü" kurulmuş, bina onarılarak teşhir-tanzimi yapılmış ve ziyarete açılmıştır.
Medresenin modern teşhire uygun olmaması nedeniyle, Kültür Bakanlığı'nca yeni müze binasının temeli Temmuz-1971 ayında atılmıştır. 1977 yılında ise Akmedrese kapatılarak yeni, modern müze binasına taşınılmıştır.
Yeni müze binasının teşhir-tanzimi ve düzenlemesi Kasım-1982 yılına kadar sürmüş, 12 Kasım 1982 yılında düzenlenen törenle ziyarete açılmıştır.
Niğde Müzesi'ne girmeden, ziyaretçileri Geç Hitit Dönemine ait, bazalttan yapılmış, "Hitit Fırtına Tanrısı" yani "Teşup kabartması" karşılar. Bu eser M.Ö. VIII-VII. yüzyılda Orta Anadolu'da hüküm süren Geç Hitit devletlerinden birisi olan "Nahita Krallığı"na ait önemli eserlerden birisidir.
Ziyaretçilerin müzeyi gezme planı çerçevesinde salonlar hakkında bilgiler şöyledir:
1- Etnografik Eserler Salonu
Halkın sosyal hayatını yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil bilim, din ve sanatlarla ilgili taşınır kültür varlıkları olarak tanımlanan "etnografik eserler"den derlenen koleksiyonlar bu salonda sergilenmektedir.
Salona girişten itibaren sağ taraftaki panolar üzerinde, Niğde yöresinden derlenen ve satın alınan halı ve kilimler sergilenmektedir.
Salonun ortasında bulunan büyük vitrinlerin birincisinde, bilhassa Niğde köylerinden satın alınıp müze koleksiyonlarına katılan kadın giysileri, ikinci büyük vitrinde ise erkek giysisi örnekleri sergilenerek, Niğde'nin geleneksel etnografyası hakkında bilgi verilmeye çalışılmaktadır.
İki büyük vitrin arasında kalan mekânda sediri, gümüş sim işli sedir örtüsü, sim işli yastıklarıyla, köşe minderleriyle ve orta sinisiyle bit Türk evi canlandırılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca etnografya salonunun kolonları arasında bulunan köşe vitrinlerinde sırasıyla takılar, yazı takımları, hamam takımları, porselen takımları, nişan ve madalyonlar, tepelikler sergilenmektedir.
Bu salonun, en ilgi çeken eseri de bir orta sinisidir. Bu eser, M.S. 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında yaşayan Kaçar Türklerine ait olsa gerektir. Sininin üzerine İranlı, Şair Firdevsi'nin Şeyhname'sinde ismi geçen kralların büstleri ve bastırmış olduğu paralar kazıma tekniği ile işlenmiştir. Etnografya salonunda II. Abdülhamid zamanına ait bir Osmanlı arması da yer almaktadır.
2- Önasya Medeniyetleri Salonu
Küçük Asya olarak tanımlanan Anadolu, tarih boyunca çeşitli insan topluluklarının iskânına uğramış ve bölgesel özellikler taşıyan renkli ve çok sayıda uygarlığa sahne olmuştur.
Niğde bölgesi de bu süreç içerisinde M.Ö. 7-6 bin yıllarından (Neolitik Çağ - Cilalı Taş Devri) itibaren zamanımıza kadar, çeşitli medeniyetlerin gelip geçtiği önemli bölgelerden birisidir. Bölgede bugüne kadar yapılan arkeolojik kazılar sonucunda Niğde İli'nin zengin bir kültüre sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Dünyada iklim şartlarının yumuşamasıyla son buzul çağı sona ererken, insanlık yalnız avcılık ve toplayıcılıkla geçen yaşam sürecini tamamlamış bulunuyordu.
Uygarlık tarihinde "Neolitik Çağı" olarak tanımlanan dönemin en önemli olaylarından birisi insanın doğa ile ilişkilerini kendi tarafına çevirmeyi başarıp, çevresinde var olan bitki ve hayvan cinslerinden bazılarını evcilleştirerek kendi eliyle üretir hale gelmesidir.
Yapılan araştırmalardan bu devir insanının üretici olduğunu, çiftçilik ve hayvancılık yaptığını, bir meydan etrafındaki dikdörtgen planlı, taş temel ve kerpiç duvarlı, düz damlı yapılarda oturduğunu, taş ve kemikten aletler, öğütme taşları, obsidiyenden ok ve mızrak uçları yaptığını, ölülerini evlerinin içine gömdüğünü ve kilden çanak-çömlek yaptığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Neolitik Çağın, Orta Anadolu'daki en önemli merkezlerinden birisi de İlimiz Bor İlçesi Bahçeli Kasabası'nda bulunan Köşk Höyük'tür.
Burada 1982 yılından bu yana yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin bir bölümü de bu salonun 1-2 nolu büyük vitrinlerinde sergilenmektedir.
M.Ö.IV. binin sonu ve III. binin başlarında Anadolu'da bakır ve kalay karıştırılarak tuncun elde edilmesi, bunun silah yapımında kullanılmasıyla Anadolu insanı "Tunç Çağı"na girmiş olmaktadır. İnsanoğlu çok önemli bu alaşımla silah, kap-kacak ve süs eşyaları üretmeyi başarmış; bakır, altın, gümüş gibi asıl ve asıl olmayan madenleri de dövme tekniği ile işleyerek, dinsel amaçlı veya günlük ihtiyaçlarına cevap veren objeler üretmiştir.
Niğde İli'nde bu dönemin en önemli merkezi, İlimiz Çamardı İlçesi, Celaller Köyü yakınındaki Göltepe-Kestel Örenyeridir.
M.Ö.III. binde Anadolu'da kalayın elde edildiğini ispatlayan Göltepe-Kestel kazıları bu yönüyle Anadolu arkeolojisinin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmıştır.
Bu kazılardan elde edilen arkeolojik malzemeler IV. büyük vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca vitrinin yan kısmında da Kestel maden ocağından ısıtma yöntemi ile elde edilen maden cevherinin zenginleştirilmesi, eritilerek potalara dökülmesi canlandırılmaya çalışılmıştır.
III No.lu büyük vitrinde ise Aksaray İli Acemhöyük Örenyerinden, Darboğaz Kasabası'ndan ve Bor Pınarbaşı Höyüğü'nden çıkarılan Eski Tunç Çağı buluntuları sergilenmektedir.
Salonun 5-6 No.lu vitrinlerinde ve 3 adet köşe vitrininde de Aksaray İli Acemhöyük Örenyeri'nde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan ve "Asur Ticaret Kolonileri Çağı" olarak tanımlanan dönemin buluntularından örnekler sergilenmektedir.
Acemhöyük'te (Puruşhanda) Prof. Dr. Nimet Özgüç başkanlığında bir heyet tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, buranın Anadolu'nun M.Ö. II. bin başlarında Asurlu tüccarlar tarafından kurulan önemli Karum'lardan (pazar yeri) birisi olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda ortaya çıkarılan iki adet yanmış saraydan elde edilen önemli arkeolojik buluntuların büyük bir bölümü Niğde Müzesi'nde bulunmaktadır.
Salonun en sonunda ise, Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Anadolu'da "Geç Hitit Devletleri" olarak tanımlanan ve şehir krallıkları döneminden (Nahita Kralığı ve Tuvanuva Krallığı'nı içine alan Tabal Krallığı) kalma Bereket tanrısı, Hitit çivi yazılı (Hitit hiyeroglifi) kitabeler, Göllüdağ arslanı, Kaynarca tümülüsü buluntuları, Frig Çağı seramikleri ve Porsuk kazısında bulunan mezar küpü (pithos) sergilenmektedir.
Salonun oda şeklindeki bir bölümünde de sikke ****iyonu bulunmaktadır.
Sikke ****iyonunda Tepebağları kazısında bulunan Kappadokya krallıklarına ait (M.Ö. 50-60. yılları) gümüş define ile İlimiz Merkez Sungurbey Camii yakınında yapılan kamulaştırma ve kanal açma çalışmaları sırasında bulunan Osmanlı altınları duvar vitrinlerinde sergilenmektedir.
Ayrıca 4 adet yatay vitrinde de en eski sikkelerden (Part sikkeleri), Osmanlı sikkelerine kadar tüm devirlere ait sikkeler bir kronoloji içerisinde sunulmaktadır.
3- Klasik Eserler Salonu
Salonun girişindeki pano üzerinde, buluntuları sergilenen kazı yerleri hakkında bilgi verilmektedir.
Salonun girişinden itibaren sağ kısmında bulunan 3 büyük vitrinde, Tepebağları, Porsuk, Acemhöyük gibi önemli kazı merkezlerinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan Hellenistik ve Roma Çağının önemli eserleri; salonun sol kısmında bulunan 3 büyük vitrinde ise Müze Müdürlüğü'nce halktan satın alma yolu ile derlenen Hellenistik-Roma Döneminin seçme eserleri sergilenmektedir. Bunlar genellikle mezar hediyeleri olup en ilgi çekenler gözyaşı şişeleri, koku kapları, kandillerdir. Kemerhisar'da bulunan, akik üzerine kazıma tekniği ile yapılmış kartal kabartmalı bulunan altın yüzük en gözde eserlerdendir.
Orta platformda, Kemerhisar'dan (Antik Tyana) heykeltraşlık eserleri; Geç Osmanlı Dönemindeki azınlıklara ait kiliselerden getirilen kitabeler; büyük köşe vitrinlerinde ise Bizans Çağı (Hıristiyanlık) eserleri sergilenmektedir. Bu salonda Niğde Müzesi'nin en ilgi çeken eserlerinden olan rahibe mumyası (M.S.X. yüzyıl) diğer platformda sergilenmektedir.
Aksaray İli Ihlara Vadisinden (muhtemelen Yılanlı Kilise) bulunarak 1965 yılında müzeye getirilen rahibe mumyası, Ihlara Vadisi'nin maketi ve tanıtıcı fotoğraflarıyla beraber sergilenmektedir. Mumya teşhirinin arka bölümünde de, Orta Anadolu'nun en büyük ve en önemli Roma kenti durumunda antik Tyana'dan (Kemerhisar) bulunarak getirilen yüksek kabartma tekniğiyle yapılmış taş eserler sergilenmektedir. Bu salonun önemli eserlerinden birisi de aruz vezinli ağıt kitabesiyle "Karamanlıca Kitabe" olarak tanınan, M.S. 19. yüzyıla ait mezar taşıdır.
Yukarı Kayabaşı Mah. Öğretmenler Cad. 51200 Niğde
Tel : (0388) 232 33 90
Faks : (0388) 233 00 41
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Sportif Etkinlikler
Aladağlar, dağcılık ve trekking için Toroslar'ın en uygun bölümüdür.
Bolkar Dağları trekking ve kış sporları açısından oldukça çekicidir. Özellikle 7 km.yi bulan doğal pisti ile tur kayağına ilgi duyanları memnun etmektedir. Bolkar Dağlarından tırmanış genellikle Ulukışla İlçesinin Bolkar Dağları eteklerindeki Darboğaz kasabası ve kasabanın 8 km. kadar yukarısındaki Meydan denilen bölgeden başlar.
Camiler ve Türbeler
Niğde'de oldukça iyi korunan Selçuklu ve Osmanlı Camilerinin başlıcaları Alaaddin Cami Sungurbey Cami (1335), Paşa Cami (17.yy.), Kale Cami (1747), Hanım Cami (1452) dir.
Selçuklardan kalma Hüdavend Hatun Türbesi, Dörtayak Türbesi ve Osmanlı Dönemi Şerifali Türbesi en önemlileridir.
Aladdin Cami (Merkez):
Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alaaddin Keykubat zamanında, Niğde Sancak Beyi (valisi) olan Ziynettin Beşare tarafından 1223 yılında, il merkezindeki Alaaddin Tepesi üzerine yaptırılmıştır. Selçuklu bezeme sanatının tüm inceliklerini yansıtan cami, özellikle mimari açıdan türünün ilk ve ilginç örneklerinden biridir.
Caminin en zengin kısmı, geleneksel Selçuklu sundurma örneğine göre yapılmış olan portalidir. Doğuya bakan portalin en büyük özelliği güneş ışıklarının belirli bir açıyla, belirli bir saat ve dakikalarda (yalnızca yaz ayları saat 10.00-11.00 civarında), portaldaki taş oymaları üzerinde bıraktığı gölgelerle "Taçlı Kadın Başı" oluşturmasıdır. Cami bu özelliği ile Selçuklu yapıları içinde ayrı bir öneme sahiptir. Taç giymiş ve örgülü saçı olan bu kadın başından dolayı kapıya "Taç kapısı" denir.
Anlatılan efsaneye göre; camiyi yapan usta, zamanın Niğde Sancak Beyinin kızına yani prensese aşık olur. Usta, prensesle hiçbir zaman evlenemeyeceklerinin de bilincindedir. Bir gün ustaya Sancak Beyi tarafından kentte bir cami yaptırılması için emir verilir. Usta ise prensese olan aşkını anlatmak için bir fırsat aramaktadır. Aşkının sonsuza dek süreceği anlamına gelecek şekilde, portalin üzerine prensesin yüz kısmını taşlara mükemmel bir şekilde işler.
Caminin eski kapısı Müzededir. Kapının üzerinde beyaz mermerden yapılmış ters "T" şeklinde bir kitabesi vardır. Kitabede eserin 620 yılında yaptırıldığı yazılıdır.
Gümüşler Manastırı (Merkez):
İl merkezine 9 km, Niğde-Kayseri karayoluna ise 4 km mesafededir.
X. yy. Bizans sanatının en güzel örneklerinden olan Kaya Manastırı ayrıca, günümüze kadar en iyi korunmuş eserlerden de biridir. X. yy.a tarihlenen manastırın VIII. yy. - XII. yüzyıllar arasında yapımının devam ettiği konusunda belirtiler vardır. Kilise içinde son derece iyi korunmuş, muhteşem renkli freskler bulunmaktadır. Fresklerde; Hz. İsa'nın doğumu, vaftiz edilmesi, kiliseye takdimi, Havariler ve Hıristiyanlığın ileri gelenlerini gösteren konular işlenmiştir. Apsisin solundaki nişte ise "Gülümseyen Meryem ve Bebek İsa" resmedilmiştir. Bu Anadolu'daki tek gülümseyen Meryem freski olarak belirlenmiştir.
Hüdavend Hatun Türbesi (Merkez):
Niğde il merkezinde olan Türbe, Selçuklu sanatının en nadide eserlerinden biridir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev oğlu IV. Rükneddin Kılıçaslan kızı Hüdavend Hatun tarafından 1312 tarihinde yaptırılmıştır.
Pencere üstlerinde insan başlı kuşlar ve çeşitli hayvanlar kabartma olarak oyulmuştur. Bir yerde aslanın yanında ürkek bir ceylan, bir başka yerde kanatlarını açmış çifte başlı bir kartal (Bu kartal Selçukluların sembolüdür.) bulunmaktadır.
Türbe içinde, dantel gibi işlenmiş süsleme ve bezemelerle görkemleşmiş bir portaldan girilir. Türbede 1332 yılında ölen Hüdavend Hatunun mezarı ile yanında iki mezar daha vardır. Sanat değeri tartışılmayan Hüdavend Hatun Türbesi Anadolu'daki en önemli ve görkemli Selçuklu eserlerinden birisidir.
Sungur Bey Cami (Merkez):
Sungur Bey Cami, İlhanlılar zamanında Niğde Valisi olan Seyfettin Sungur Bey tarafından il merkezinde, 1335 yılında yaptırılmıştır. Doğuda ve kuzeyde bulunan iki giriş kapısı ve mihrabı bulunan caminin kuzeye bakan kapısının orijinal dantel gibi ahşap işlemesi muhteşemdir.
Tarihi Yerler
Niğde ve yöresi antik ören yerleri bakımından oldukça zengindir. Bu ören yerleri kazı buluntularının çoğu Niğde Müzesi'nde sergilenmektedir.
Önemli ören yerleri, Köşk Höyük ören yeri (Bor-Bahçeli Kasabası), Göltepe-Kestel ören yeri (Çamardı), Göllüdağ ören yeri (Göllüdağ), Porsuk Höyük ören yeri (Ulukışla-Darboğaz), Tyana ören yeri (Bor-Bahçeli) olarak sıralanabilir.
Gümüşler Ören Yeri ve Manastırı:
Niğde'ye 9 km. uzaklıktaki Gümüşler kasabasındadır.Bizans sanatının Anadolu'daki en güzel ve en iyi korunmuş eserlerinden biridir. 1973 yılında arkeolojik sit alanı kabul edilen manastır oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesi içine kazılmıştır.
Kaya oyuğu şeklinde dört sütunu bulunan kilisenin duvarlarını freskler kaplamaktadır. Kilisedeki fresklerin güçlü ve canlı anlatımları, barındırdığı yeraltı şehri, büyük mezarlık odası ve oldukça büyük kaya kütlesine kazılmış yerleşim birimleriyle birlikte arıtılmış savunma önlemleri nedeniyle Gümüşler ören yeri ve manastırı döneminin önemli din merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir.
Kuşkayası Mezarlığı:
Niğde'ye yaklaşık 40 km uzaklıktaki Karaltı Kasabası'nın yakınında bulunmaktadır. Kasabanın Güneybatısında bulunan kaya mezarları bir vadinin iki yamacında sıralanır.
İlçeleri
Altunhisar:
İlçeye bağlı Yeşilyurt Kasabası'ndaki Bizans Dönemi kilise ile Keçikalesi Köyü yakınındaki aynı adı taşıyan kale önemli eserlerdendir.
Bor:
Niğde'ye 15km uzaklıktadır. İlçe merkezinden Alaaddin Cami Karamanoğulları döneminden, Paşa ve Kale Camileri Osmanlı döneminden kalma önemli eserlerdir. Bor'a 5km uzaklıkta bulunan Tyana Ören Yeri Roma döneminin çok önemli yerleşim merkezlerinden biridir.
Ulukışla:
Ulukışla Aladağlar ve Bolkar Dağları'nın birleştiği ve güneye geçiş olanağı tanıdığı yerde, 17. Yy 'da kurulmuştur. İlçe merkezinde Osmanlı Dönemi eserleri olan Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Porsuk köyü yakınındaki geç Hitit ve Frig dönemi kalıntılarını barındıran Porsuk Höyük önemli örenlerdir. Ayrıca çok önemli çevre çekiciliklerine sahip Bolkar Dağlarının önemli bir kısmı Ulukışla'da bulunmaktadır.
Çamardı:
Niğde'ye 65 km uzaklıktaki Çamardı İlçesine bağlı Kavlaktepe köyü yakınlarındaki Göltepe - Kestel ören yeri önemli tarihsel kalıntılardır. Çevre çekiciliği olarak Aladağlar'da yapılabilecek trekking ve tırmanış sporları sayılabilir.
Çiftlik:
Niğde'ye yaklaşık 75 km olan bölgede Bizans Dönemi kaya yerleşimleri önemlidir. Ayrıca Narlıgöl ve Nar Vadisi görülmeye değer.
Yorum