Kültür Başkenti’nde patlama...
"Kültür Başkenti"ndeki patlamadan sonra, kentin valisi, kendi kendine "Koş..." dedi:
"Koş Muammer, bir şey patladı..."
Patlayıcı maytap, havai fişek malzemeleri ile ateşli buharlı kazanlar yan yanaydı.
Eğilip uzun uzun baktılar:
Niye patladı?..
Dünyanın her yerinde patlayıcılar ile ateş yan yanayken patlama olmaması durumunda koşup bakarlar; niye patlamadı.. "Kültür Başkenti"nin adamları ise eğilmiş bakıyorlar; patlayıcı ile ateş bir araya gelince niye patladı.
"Kültür Başkenti" ilginç bir yerdir.
Misal "Kültür Başkenti"nin valisi enteresan bir haber verdi:
"68 yaralıdan 40’ı ambulans ile taşınmıştır..."
Oooooo...
Bu iyi bir şey.
Demek ki ambulans ile yaralılar denk gelebildi.
Peki 40’tan geri kalan 28 yaralı ya da 20 ölü.
Vali onları bulmak için kendi kendine şöyle dedi:
"Koş Muammer..."
*
"Kültür Başkenti"nde boya atölyeleri, iplikçiler, çorap imalathaneleri, ilaç depoları, naylon işleme fabrikaları, lastikçiler, petrol tankları, fişek-maytap yapıcıları, kuş yemi satıcıları, tavuk kesimhaneleri, tenekeciler, borucular, plastikçiler, káğıtçılar... Saymakla bitmez, tümü iç içe, kentin içindedir.
Kentin yüzde 60’ı ruhsatsız, kaçak, izinsiz...
Zaten burayı "Kültür Başkenti" yapmaya kalkan Başbakan, Bizans kalıntısı antik yapılara daha geçen gün "Harabe..." dedi. Ve o tarihin kentin üzerine betonarme otel yapılmasına karşı çıkanlara kızdı.
"Kültür Başkenti" böyle bir yer.
Gerçi "Kültür Başkenti" kendine dünyada itibarlı bir yer arıyor aramasına... Diyelim ki maytap-havai fişekler ile ateş kazanlarının bir arada olduğu o patlayan binanın adı ne:
"Prestij..."
Vali de eğilmiş bakıyor:
Niye patladı?..
Bakarken birisi bağırıyor "Kültür Başkenti"nde:
"Yine patlayacak, kaçın..."
"Kültür Başkenti"nin valisi söyleniyor:
"Koş Muammer..."
Yılmaz ÖZDİL
Kazan bu...
Doğurduğuna
inanıyorsan
patladığına da
inanacaksın!
İşyeri, ruhsatsız.
İşçi, sigortasız.
Maaş, kayıtdışı.
Vergi, kaçak.
Elektrik, arak.
Üretim, belirsiz.
Kazan, denetimsiz.
Bina, çürük.
*
Netice?
20 insanımız daha gitti.
*
Vali’ye soruyorlar...
Neden patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Neresi patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Ne üretiyorlarmış?
"Henüz bilmiyoruz."
Kaç kişi çalışıyormuş?
"Henüz bilmiyoruz."
*
Korktum bi an için.
"Siz ne iş yaparsınız" diye sorsalar...
Vali, "Henüz bilmiyoruz" diyecek!
*
Mayıs 2005...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Şubat 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Kasım 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Dün...
Zeytinburnu’nda bina patladı, çöktü.
*
Zeytinburnu Belediye Başkanı, üç dönemdir oturuyor o koltukta.
Son seçime baktım...
Yüzde 52.5 almış.
Necidir kendisi?
İmam.
Büyükşehir Başkanı?
O da imam.
*
E sonra ne oluyor?
Tren uçtu...
"Contadan."
Bina patladı...
"Kazandan."
Bu şartlarda nasıl yaşayabiliyoruz hálá?
Not alıntıdır: 01/02/2008 tarihli Hürriyet Gazetesi
"Kültür Başkenti"ndeki patlamadan sonra, kentin valisi, kendi kendine "Koş..." dedi:
"Koş Muammer, bir şey patladı..."
Patlayıcı maytap, havai fişek malzemeleri ile ateşli buharlı kazanlar yan yanaydı.
Eğilip uzun uzun baktılar:
Niye patladı?..
Dünyanın her yerinde patlayıcılar ile ateş yan yanayken patlama olmaması durumunda koşup bakarlar; niye patlamadı.. "Kültür Başkenti"nin adamları ise eğilmiş bakıyorlar; patlayıcı ile ateş bir araya gelince niye patladı.
"Kültür Başkenti" ilginç bir yerdir.
Misal "Kültür Başkenti"nin valisi enteresan bir haber verdi:
"68 yaralıdan 40’ı ambulans ile taşınmıştır..."
Oooooo...
Bu iyi bir şey.
Demek ki ambulans ile yaralılar denk gelebildi.
Peki 40’tan geri kalan 28 yaralı ya da 20 ölü.
Vali onları bulmak için kendi kendine şöyle dedi:
"Koş Muammer..."
*
"Kültür Başkenti"nde boya atölyeleri, iplikçiler, çorap imalathaneleri, ilaç depoları, naylon işleme fabrikaları, lastikçiler, petrol tankları, fişek-maytap yapıcıları, kuş yemi satıcıları, tavuk kesimhaneleri, tenekeciler, borucular, plastikçiler, káğıtçılar... Saymakla bitmez, tümü iç içe, kentin içindedir.
Kentin yüzde 60’ı ruhsatsız, kaçak, izinsiz...
Zaten burayı "Kültür Başkenti" yapmaya kalkan Başbakan, Bizans kalıntısı antik yapılara daha geçen gün "Harabe..." dedi. Ve o tarihin kentin üzerine betonarme otel yapılmasına karşı çıkanlara kızdı.
"Kültür Başkenti" böyle bir yer.
Gerçi "Kültür Başkenti" kendine dünyada itibarlı bir yer arıyor aramasına... Diyelim ki maytap-havai fişekler ile ateş kazanlarının bir arada olduğu o patlayan binanın adı ne:
"Prestij..."
Vali de eğilmiş bakıyor:
Niye patladı?..
Bakarken birisi bağırıyor "Kültür Başkenti"nde:
"Yine patlayacak, kaçın..."
"Kültür Başkenti"nin valisi söyleniyor:
"Koş Muammer..."
Yılmaz ÖZDİL
Kazan bu...
Doğurduğuna
inanıyorsan
patladığına da
inanacaksın!
İşyeri, ruhsatsız.
İşçi, sigortasız.
Maaş, kayıtdışı.
Vergi, kaçak.
Elektrik, arak.
Üretim, belirsiz.
Kazan, denetimsiz.
Bina, çürük.
*
Netice?
20 insanımız daha gitti.
*
Vali’ye soruyorlar...
Neden patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Neresi patladı?
"Henüz bilmiyoruz."
Ne üretiyorlarmış?
"Henüz bilmiyoruz."
Kaç kişi çalışıyormuş?
"Henüz bilmiyoruz."
*
Korktum bi an için.
"Siz ne iş yaparsınız" diye sorsalar...
Vali, "Henüz bilmiyoruz" diyecek!
*
Mayıs 2005...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Şubat 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Kasım 2006...
Zeytinburnu’nda bina çöktü.
Dün...
Zeytinburnu’nda bina patladı, çöktü.
*
Zeytinburnu Belediye Başkanı, üç dönemdir oturuyor o koltukta.
Son seçime baktım...
Yüzde 52.5 almış.
Necidir kendisi?
İmam.
Büyükşehir Başkanı?
O da imam.
*
E sonra ne oluyor?
Tren uçtu...
"Contadan."
Bina patladı...
"Kazandan."
Bu şartlarda nasıl yaşayabiliyoruz hálá?
Not alıntıdır: 01/02/2008 tarihli Hürriyet Gazetesi
Yorum