Defne SAMYELİ Yazıyor

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    Defne SAMYELİ Yazıyor

    Bizi de ilgilendiriyor... Bakın neden ?

    Şu politika ne kadar değişken...
    Geçen yıl bu zamanlarda ABD'nin yeni Başkanı'nın Demokrat, büyük bir ihtimalle de Hillary Clinton olacağına pek çok politika uzmanı neredeyse yemin bile edebilirdi.
    Bugünse durum farklı...
    Demokrat Parti'nin Başkan Adaylığı için yarışan isimlerden Obama, delege sayısında ilk kez Hillary Clinton'ı geride bıraktı.
    Demokratlar, ciddi ciddi Obama'yı düşünmeye başladılar. Clinton cephesinde hava biraz bulutlu... Son yenilgilerden sonra Hillary, kampanya sorumlusunu görevinden aldı.
    Bu seçimin çok sıkıcı ve sürprizden uzak olacağını öngörenler fena halde yanıldı; çünkü Demokrat cephede ipi kimin göğüsleyeceği Süper Salı'daki önseçimlere rağmen belli değil... Cumhuriyetçiler'in adayı olması kuvvetle muhtemel isim, John McCain, yakın zamana kadar kendi kampanyasında büyük zorluklar yaşamıştı; çoğu gözlemci onun da yarıştan kopacağı düşüncesindeydi.
    Ne var ki bu yaşlı adam da, ABD'nin gelecek Başkanı olabilir. Bırakın yalnız Cumhuriyetçiler'i, liberal söylemleriyle Demokratlar'ın da oyunu alabilme potansiyeli var. Zaten McCain, herkesin yaşına ve tecrübesine saygı duyduğu bir savaş gazisi...
    Diyelim Demokrat Parti'nin adayı Obama oldu; Clinton'cıların bir kısmı, Obama'ya oy vereceklerine Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olması muhtemel McCain'e yönelebilir.
    Çok ilginç bir seçim bekliyor, hem ABD'yi, hem de bizi...
    Geçenlerde CNN'de John Stewart'ı izliyordum. Haberleri mizahi dille yorumlayan ünlü showman, uluslararası yayında ABD seçimleri ve bunlardan başka bir konuya eğilmeyen ABD televizyonlarını -CNN de dahil- ti'ye aldıktan sonra dedi ki 'Yaaa, 'bütün bunlardan bize ne' diyorsunuz değil mi? Haklısınız. Ama öyle düşünmeyin. ABD'nin Başkanı olarak sizin de dünyayınızı mahvedecek bir sonraki kişinin kim olacağını bilmek sizin de hakkınız!'
    !!!


    'Kötülükten Men' adına 'kırmızı gül'e yasak
    Suudi Arabistan'da akıllara zarar bir uygulama daha.
    Din polisi, efendim, 14 Şubat'ta, yani Batı'nın Sevgililer Günü olarak ilan ettiği günde, sevgililerin birbirine kırmızı gül almasını yasaklamış!
    Başkent Riyad'daki çiçeklere ve hediye eşyası satan dükkan sahiplerine ne mi emredilmiş:
    Sevginin sembolü olan kırmızı renkli eşyaların derhal ortadan kaldırılması...
    Kim mi emretmiş:
    'İyiliği Teşvik ve Kötülükten Men Komitesi'.
    !!!

    Mantaliteye bakın...
    Batı'nın değerlerini,adetlerini kabul etmezler, tamam... Bazı Batı adetlerinin 'dine aykırı ve kötülük timsali' olduğunu düşündükleri için kendi demokrasi(!) anlayışlarıyla kendi vatandaşlarınıza yasak etmeleri de-hadi en azından- şaşırtıcı değil diyelim...
    Ne var ki 'din adına' iyiliğe teşvik amacıyla yollarından öyle sapmışlar ki, Allah'ın kırmızı gülüne bile düşman kesilecek kadar gözleri dönmüş!
    Sevgililer Günü, benim için önemli bir şey ifade etmiyor. Eşimle bugün için birbirimize hediye falan da almayız. Toplumun iyice tüketime yönlendirilmesi için pompalanan bir tarih olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, 14 Şubat vesilesiyle de olsa, insanların birbirlerine sevgilerini ifade etmelerinde, bu ifadenin göstergesi olarak doğanın armağanı bir çiçeği araç olarak kullanmarında bırakın sakıncayı, bence ulvi bir yan var...
    Bizim dinimiz ne zaman sevgiyi yasakladı?
    Petrol zengini Arap ülkelerindeki din yorumu ve demokrasi anlayışı bu kadar işte...
    Suudi Arabistan Kralı ülkemizi ziyaret ettiğinde Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız tarafından pek bir sevinçle karşılanmıştı. Gül ve Erdoğan, Kral'ı görmeye Swissotel'e kadar gitmiş; üçünü otelde gösteren fotoğraf tartışma yaratmıştı.
    Kral Abdullah, Cumhurbaşkanı Gül'ü ve Başbakan Erdoğan'ı İstanbul'da bir restoranda ağırlamak istemişti.
    Fakat o da ne?
    Restoranın, -neredeyse her restoranda olduğu gibi- bir barı vardı ve Yüce Kral'ın oturduğu yerden bu barı görmemesi gerekiyordu.
    Bunun üzerine, Kral'ın talimatıyla barın önüne duvar örüldü de, Kral günaha girmekten kurtulmuş oldu.
    Biz de ucuz kurtulmuşuz valla...
    Ya bu ziyaret 14 Şubat'a denk gelseydi?
    Kral Efendi görüp de huzuru kaçmasın diye yollarda ve bahçelerdeki kırmızı gülleri ortadan kaldırmak gerekebilirdi mazallah!

    İlle de kaos...
    Dediğimiz çıktı.
    Anayasa değişiklikleri sonrasında, daha bu değişiklikler Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadan bazı ünivesiteler kapılarını türban takan öğrencilere açtı bile...
    Bazı üniversitelerin kapılarındaki görevliler şaşırdı kaldı. Kiminin rektörü türbanlılar için'Sok', kimininki 'Sokma' demişti zira... Bunlara bir de kapıdan ısrarla girmeyi isteyen türbanlı öğrencileri ekleyin.
    Siz güvenlik görevlisi olsanız ne yaparsınız?
    Yok efendim GATA formülüdür; çene altından olunca olur, çene altından olmazsa olmaz sözlerinin ne kadar balon olduğu da anlaşıldı.
    Rektörlerin kafası karışık...
    'YÖK Kanunu'nun ek 17. Maddesi düzenlenmeden türbanlıları içeri almayız' diyenler çoğunlukta...
    Türkiye'de yaratılan kaotik durum, dünya tarafından da ilgiyle izleniyor; olan biten 'laikliğin çöküşü' diye yorumlanırken, İslamla demokrasiyi bağdaştırabilen tek ülke olan Türkiye'nin de İslami giyim tarzına daha fazla direnemeyeceği yorumları yapılıyor.
    İçimizdeki bu sıkıntıyı daha 'gürültüsüz' aşabilseydik; dünyada böyle bir Türkiye fotoğrafı olmayacaktı.
    Ama ne gezer...
    Biz kim, mutabakat kim...
    'Üretken tartışma', 'anlaşma', 'uzlaşma', sanki bunlar, bizim siyasi kültürümüze uzak kavramlar...
    Ne olurdu bu iş yeni Anayasa'yla, sindire sindire, başı açıkların hakları güvence altına alınarak yapılsaydı?
    İlle de kıralım, dökelim, kaos çıksın...
    Bu kaosun sonu nereye varacak acaba?

    Defne SAMYELİ Güneş gazetesi yazarı Eski Showtv haber sunucusu
İşlem Yapılıyor