Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #16
    Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

    Yemen EKŞİOÐLU Fanatik

    Ah Rüştü ah

    Hafta sonu İstanbul’da 228 resmi müsabaka vardı. Dün saat 12.00’de kar yağışı başlamıştı. O saate kadar 48 müsabaka oynandı. Kar yağışından sonra, bugün dahil olmak üzere bütün müsabakalar ertelendi.
    Ama İnönü Stadı’na geldik. Turgut bey ve arkadaşları önlemini almıştı. Siyah-Beyazlılar, istekli bir oyunla 3 puanı aldı. Dün, göze hoş gelmeyen bir görüntü vardı; o da müsabakanın topu. Futbol topu ile haşır neşir olduğum dönemlerde, bu tür sahalarda hep kırmızı topu arardık. Tamam, sponsorun dediği olmalı ama parayı veriyorsun, hiç olmazsa malında görülsün, oynanan oyunda görülsün. Bilmiyorum ekran başında nasıl izlendi! Herkes Gordon’u merak ediyordu. Ben de merak ediyordum. Çünkü Ankara’daki TFF Genel Kurulu’nda sevgili kardeşim Hikmet Karaman ve yardımcısı Engin’le bu oyuncuyu masaya yatırdık. Sezon başı kampta birliktelermiş. Kafamı da çok karıştırmışlardı. Her topa çıkışında ‘acaba’ sorusu vardı. Dün, Ankara takımı son 15 dakika hariç, Beşiktaş defansını rahatsız edip pek ısırmadıysa da, topun sibobunu aramadan, risk almayarak ve en yakın arkadaşına topu yollayan biri olarak gözüktü. Ancak aranan kan değil.
    Aydın Karabulut... Ölü toplar da Delgado ve Ricardinho kadar etkili. Başarılı olmasını ailesinden de çok istiyorum. Bu tür maçlar şanstır. Daha üretken oynaması gerekirdi ama sırıtmadı. Cisse’de ne derece etkili bir oyuncu olduğunu dün akşam gösterdi. Çünkü Beşiktaş, Cisse’nın olmadığı her maçta çok sıkıntı çekiyor. Asıl sıkıntı ne biliyor musunuz? Defanstaki kafa karışıklığı. Yakalamışsın 2 farklı üstünlüğü. Öyle hatalar yapıyorsun ki, telafisi mümkün değil. Bu Beşiktaş takımı huzur göremiyecek mi? Ah Rüştü ah...

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #17
      Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

      Ali ERDOÐAN Fotomaç

      Buzda dans


      Trabzonspor zor olan maçı rahat kazandı. Hava şartları futbol oynamaya elverişli değildi. Futbolcular ayakta kalmakta zorlanıyordu. Belli ki yeni yönetim bordo-mavililere doping olmuş. Daha arzulu oynadılar ama futbol olarak vasatın üstüne çıkamadılar. A.Gücü defansı da hata üstüne hata yapınca her iki yarıda attıkları gollerle üç puan almayı bildiler. Gerçek Trabzonspor elbette bu değildi. Trabzonspor'un yeni yönetimi var ama A.Gücü yönetimsiz. Kulüp Allah'a emanet! Futbolcular da ne yaptıklarını bilemeyince 9 haftadır galibiyete hasretler. Dondurucu soğuğa rağmen 8 bine yakın taraftar galibiyet hasretini gidermek için maça gelmişlerdi ama başları önde stadı terk ettiler. Trabzon için bu sezon puan sıralamasındaki yer fark etmez! En kötü ihtimalle ligi 5. bitirirler. Ama A.Gücü için öyle değil. Kritik bir döneme girdiler. Panik başladı! Bu panik devam ettiği sürece A.Gücü hiç beklemediği tehlikeli bölgede yer alacak. Dünkü maçta A.Gücü'nde Gökhan dışında görevini yapan bir futbolcu göremedim. Trabzon'da Ayman ve Umut iyiler arasındaydı. Sonuçta buzda dansı Trabzonspor kazandı, MKE Ankaragücü kaybetti. Başkentte beyaz sayfa ne zaman açılacak bekleyip göreceğiz.

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        #18
        Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

        Cevat KOl Fotomaç

        Ankara havası


        Trabzon başkente yeni yönetimi ile sıkıntılı geldi. Tayfun ve Mustafa kart cezalısı, Tolga Seyhan ise sakatlığı nedeni ile kadroda yer alamadı. Teknik direktör Yanal takım içerisindeki arayışlarını A.Gücü maçında da sürdürdü. Kaptan Hüseyin'i riskli olmasına rağmen stoper olarak oynattı. Stoper Çağdaş savunmanın solunda görev yaparken, Ferhat sağda oynadı. Savunma kurgusunda yerinde oynayan bir tek Erdinç vardı. Orta alanda ise Hasan aylar sonra ilk 11'de forma şansı buldu. Bu kadar olumsuzlukları belirttikten sonra bir de buna iklim ve saha koşullarını eklersek bordo- mavililerin içinde bulunduğu durumu anlamış oluruz. Zorunluluktan doldurulan 18 kişilik kadroya değinmiyorum bile! A.Gücü maçını bir çıkış olarak gören Trabzonspor eksiklerini, iklim koşullarını bilerek mücadele etti. Umut'un ayağından bulduğu gole Ayman'ın şık golünü de ekleyince rahatladı. Bu koşullarda şu oyuncu iyi oynadı, bu oyuncu kötü oynadı demek haksızlık olur. Sahada ayakta durmak bile zordu. Trabzonspor zorlu bir deplasmandan üç puanla ayrılarak yeni yönetimine hoş geldin dedi. Bu maçı çıkış olarak gören Trabzon önemli bir engeli aştı. Bordo-mavililer karlı havadan kârlı çıkmayı başardı.

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          #19
          Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

          Serap ÖZAKSOY Fotospor

          Aslan Allah a emanet

          Camianın önde gelen isimlerinden Turgay Kıran transferde yapılan hatalardan Seyrantepe projesine, yöneticilik vizyonundan kulübün durumuna kadar birçok konuda G.Saray’ı masaya yatırdı...

          ektepli olmak ayrı bir konudur... Hele bir de G.Saraylı iseniz.. Genelde başkanlık seçimlerinde hep ilk tercihtir.. İşte bu sebepten son kongrede başkanlığa adaylığını koyan Turgay Kıran, şansını denedi ama kürsüyü yine başkalarına bıraktı. Ve beklemeye başladı. Ne yapıldı, ne yapılacak, neler oluyor Galatasaray camiasında diyerek bizler de onun konuğu olduk. Çünkü Galatasaray camiası tek kelime ile çok ‘ketum’dur. Yani bir nevi ‘Mason Locası’ gibidir. Herşey çok gizlidir. Sanki devlet sırrı! Neyse bir konuğumuz Sayın Turgay Kıran’a Cim-bom dedik ve Ruşen Güven ile birlikte dinledik.. “Şimdi öncelikle başlamak istediğim yer SPOR ADAMLIÐI’dır. Öncelikle spor yöneticiliğinden söze başlamak lazım. Çünkü spor yöneticiliğini bilmeyen kişinin hem spordan, hem de sporcudan anlaması zor olur. Bunun bir okulu var. Ve bu kişinin hasbelkader bir kulüpte yöneticilik ve idarecilik yapması gerekir. Öyle idarecilik damdan düşer gibi gelinip de yapılmaz. Ama dikkat ederseniz bizde arkadaşların çoğunluğunda bu durum yok. Nitekim G.Saray’da da bu böyle... Hayatında yedek üye asil üye kavramını bilmeyen kişiler bir takım yerlerde görev alıyorlar. Mesela adam “İstifa ettim” diyor. Ama kardeşim sen zaten yedek üyesin etsen ne olur, etmesen ne olur ? Bilmem anlatabildim mi. Daha bu işin bilincinde değiller.” “Bravo.. Çok doğru. Çünkü yıllık bütçesi 550 milyar dolar. Dolayısıyla bunu yönetecek olan insanların da biraz daha bilinçli olmaları lazım. Türk sporuna ben Futbol Federasyonu’nda idarecilikle başladım. Aslında yukarıdan aşağıya inmek de yarar vardır hayatta. Mesela ben Ayhan Bermek’i çok takdir ediyordum. Çünkü hem bilgisi, hem cesareti, hem de kendine güveni ile işe soyundu. Fakat daha sonra çekilmeyi tercih etti. Bence en iyisini de yaptı. Eskimemek her zaman için güzeldir.” “100 yıl evvel bu kulüp kurulduğunda bir kültür, eğitim kurumunun içinden çıkmıştır. Bu da çok önemli bir konudur. Çünkü Fenerbahçe böyle bir olaydan oluşmamıştır. Batıya açılmak ayrı bir konudur.” “Vallahi artık biz doğuya açıldık gibi geliyor bana. Çünkü batı demokrasiye açık insanların kanadıdır. Bakın Galatasaray’da dikkat ettim. Mahsustan bazı kişilere pozisyonlar veriliyor ve kaybetmeleri isteniyor. Yok oldukları zaman da aranan suçlu bulunmuş oluyor ve baştaki yine bildiğini okuyor. Bu arada kulüpte sadece iki senelik yöneticilikle seçilip; hatta bazılarının statlara bile gitmediği durumlarda muhatap sayılan Adnan (Polat). İstenmeyen, sevilmeyen adam pozisyonuna sokuluyor. Bu sadece Adnan için değil... Daha evvel ben vardım, daha evvel Ergun vardı ve daha evvel de Ali Dürüst vardı. Ve işte sizlerinde gördüğü gibi öncelikle Galatasaray; ardından da Türkiye artık ne yazıktır ki, dünyaya batıdan değil, doğu penceresinden bakmaya başladı. Fransızların güzel bir tabiri vardır: Bon pour l’orient (Şark için iyi). Bunu şarka hizmete gidecek hocalar için kullanırlar. Şimdilik gidiyor, ama uzun süreli devam etmez. Bakın burada bir önemli husus daha var. Maalesef Galatasaray’da yapılmaması gerekenler de yapıldı.”“Seyrantepe projesi tamamen bir fiyaskodur. Nedenini de söyleyeyim size , çünkü beraber yaşadık. Biliyorsunuz, ilk projenin oluştuğu zaman başkan ile beraberdik. Sevgili Mustafa’nın (Şişli Belediye Başkanı) bize teklifi idi. Yönetimde herkes tarafından ret görmüştü. Daha sonra bu proje tekrar gündeme geldi. Hatta İş Bankası yöneticileri beni aradılar. Bu projede biz de olalım. Çünkü inanın tarihi bir proje... Ve de 800-900 milyon dolarlık bir şekil aldı.” “Evet, ta kendisi.. Hatta ortak olalım ve bunu gerçekleştirelim dediler. Uzun seneler bu proje gitti, gitti, geldi. Ve Başkan hep kendi yapma olayını tez kabul ettiği için Refik Hakan adındaki bankacı arkadaşı ile bu işi yürütmek istedi. Ve ne yazık ki 800-900 milyon dolarlık proje bugün 100-200 milyon dolarlık kısır bir proje haline getirilmiş vaziyette. Büyük bir işmiş gibi gösteriliyor. Tabii başkan için önemli; çünkü hiç olmazsa bir şey yapmış görünümünde..Seyrantepe ama, benim için Yeni Ali Sami Yen Kompleksi; başkanın 6 senelik icraatının bir eseri olarak ortaya atıldı. Çünkü insanlar kafalarında ve icraatlarında herhangi bir kompleks sunamayacak olurlarsa; bu defa kendileri komplekse girerler. Zaten bu projenin oluşumu için o kadar çok Ankara’ya gidildi ki; hükümete yakınlık açısından inşallah yakında Spor Bakanımız da olur. Zaten kendisine Futbol Federasyonu Başkanlığı da teklif edilmiş, ama reddetmiş.. İyi de yapmış, kabul etmemekle. Çünkü bir Galatasaray Kulübü’nün başkanlığı başka, o iş başka!..” “Maalesef Adnan Bey’in yine zorlandığı alanlardan biri. Sezon başında bize Amerika’dan bu transfer politikası için tez hazırlayan bir ekip var dediler. Hakikaten çok iddalı bir laf. Ama tezin sonuçlarını da görüyoruz... Düşünün artık çağın gereği bir takıma futbolcu mu seçeceksiniz.. Veya seçtiniz diyelim.. Adam nasıldır? Ne yer, ne içer? Nelerden hoşlanır? Sağlık durumu nedir? Kardeşim bunları illaki birilerinden öğrenmeğe gerek yok. Yani sözü uzatmayacağım bu menajer grubu var ya... İşte bir takımı vezir de, rezil de ediyorlar. Bağlamışlar kulüpleri tekellerine bildiklerini okuyorlar. Kulüplerde sanki onlardan başka bilgi sahibi yokmuş gibi davranıp adeta esirleri oluyor. Bunlar gerçek anlamda simsar. Bir de şuna dikkat etmek lazım. Bir isim menajerlik hususunda kapağı attı mı, olay bitiyor. Artık başkası o kulübün kapısını çalamıyor. Bence böyle bir tekele de hayır demenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Mesela Barousso.. Adamın internetten kaç dakika futbol oynadığını bizler bile görebiliyoruz. Artı bu adam uzun süren bir sakatlık geçirmiş. Bakalım hakikaten iyileşmiş mi. Adam sadece 24 dakika oynamış iyileştikten sonra! Bir iki adam gönderip yazılanlardan başka bilgiler de edinin. Ondan sonra transfere ciddi ciddi soyunmak lazım. Böylece paralar da boşa gitmesmiş olur... Mesela yine takımda ön libero oynayan Mehmet Topal gibi bir adamımız var. Bu adama şans verileceğine baltalamaya gidiliyor. Ferhat, Aydın, Ümit keza harcanan çocuklar. Millet alt yapısız iş beceriyor. Biz var yoksuluyuz.” “Galatasaray’In alacağı bir şampiyonluğun Avrupa’ya faydası olmayacak. Çünkü efsane takımın kazandığı başarının bir daha kazanılmaz diye de bir kaidesi yok. Bütün hadise istikrarda. Bu hem oyuncu, hem de hoca için geçerli. Bakın Fenerbahçe bunu yakalamış vaziyette. Hatta bir de liglere gülmesini öğretti Roberto Carlos vasıtası ile.. Darısı diğer kulüplerin de başına diyoruz..” Sayın Turgay Kıran öyle bir dertli idi ki.. Anlattıkları inanın aslında seri yazıya bile dönüşebilirdi. Sizler için sözün özünü derledik..

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            #20
            Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

            Turgut ÖZDEMİR Fotospor

            Trabzonspor hava yakaladı

            Trabzonspor, son üç haftadır üst üste aldığı galibiyetlerle iyi bir hava yakaladı. Bordo-mavili ekip Ankaragücü maçında kötü sahaya rağmen sahada iyi bir mücadele sergileyerek maçı kazandı. Kadrosunda oyuncu eksilmesine rağmen takviye yapamayan Trabzonspor, sakat ve cezalı oyuncuları nedeniyle Ankaragücü maçına eksik bir kadroyla çıktı. Teknik direktör Ersun Yanal özellikle savunmadaki bu eksiklikler nedeniyle zorunlu seçeneklerini kullandı. Kaptan Hüseyin’in Erdinç’le ortada, Ferhat’ı sağda, Çağdaş’ı ise sol kanatta oynattı. Orta alanda ise uzun bir aradan sonra Hasan Üçüncü’ye şans verdi. Onun yanında da Serkan Balcı ve Ayman’a görev verdi. Gökdeniz, Umut ve Yattara ile ileri üçlüde yer aldı. Trabzonspor, üç haftadır kazanıyor. Bunun en önemli nedeni geçtiğimiz maçlara oranla iyi mücadele etmesi, ve kazanma isteğinin üst düzeyde olmasından kaynaklanıyor. Ankaragücü maçında da kazanma hırsı üst düzeydi. Karla kaplı saha zemininde öncelikle iki takım da iyi mücadele verdi. İzleyenler maçtan büyük ***if aldılar. Trabzonspor yakaladığı pozisyonları iyi değerlendirdi. Bloklar arasında iyi bir diyalog yaşandı. Savunma, Ankaragücü ataklarına yerinde müdahale etti. Orta alan oyuncuları Ayman dışında fazla pas hatası yapmadı. Ancak bordo-mavili ekibin maçın kazanmasında en büyük rolü Gökdeniz ve Yattara oynadı. Trabzonspor’un yıldız oyuncuları saha zeminine rağmen çok iyi toplar taşıdılar. Bu toplarla gol paslara attılar. Ankaragücü savunmasına zor anlar yaşattılar. Sonuç olarak Trabzonspor, aldığı üç puanla üst sıralara doğru çıkışını sürdürdü. En önemlisi Trabzonspor iyi bir hava yakaladı. Yeni yönetimin de verdiği katkıyla bordo-mavililer önümüzdeki günlerde bu havasıyla birlikte çıkışını sürdürecektir.

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              #21
              Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

              Canan BAYRAM Fotospor

              Cinayet !..

              Kimse kusura bakmasın ama böyle bir havada, böyle bir sahada futbol oynatılmasına izin vermek resmen cinayetti. Dün Kayseri’de hakem Selçuk Dereli’nin tatil etme yerine bu maçı oynatma isteği yanlışların en büyüğüydü. Tamam kardeşim maçı oynatmak için fedakarlık şart ama Avrupa’da maçın olduğu için bunda ısrar etmek hiçte hoş değildi. Bir gün sonra sen olmaya bilirsin ama maçı yönetecek elbet birisi bulunurdu. İkinci yarının iki flaş takımı Kayserispor ve Gaziantepspor’un ilk 45 dakikada sergiledikleri futbola futbol yerine kör dövüşü demek daha mantıklı olurdu. Buna rağmen Gaziantepspor daha istekli, hareketli ve arzuluydu. Nurullah Sağlam’ın takımdaki havayı değiştirdiği büyük bir gerçek. Böyle sahalarda topu seven, topla fazla haşır neşir olan isimlerden ziyade fizik gücü yüksek isimleri tercih etmek gerekirdi. Kayserispor’da Tolunay Kafkas’ın Ragıp’ın yerine Kamber’i Cangele’den sonra Leonardo’yu daha erken oyuna dahil etmesi gerekirdi. Maçın aslında en kritik dakikası Ekrem’in 58. dakikada kaçırdığı, daha doğrusu, İvankov’un kurtardığı pozisyondu. Eğer o pozisyon gol olsaydı, tabeladaki sonuçta maçın rengi de değişirdi. Kayserispor dün iki golü de Mehmet Topuz’un kullandığı serbest atış sonunda buldu. Bu sahada bu havada Gaziantepspor gibi bir takım karşısında alınan galibiyet altın değerinde. Kayseri gibi zor bir deplasmanı Gaziantepspor başlangıçta kolaya dönüştürecek gibiydi. Ama Kayserispor pes etmedi ve ikinci yarıdaki yenilmezliğini sürdürerek fire vermedi..

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                #22
                Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                Kanat ATKAYA Hürriyet

                Tıkır tıkır


                KARIN neredeyse çığ şeklinde düştüğü Konya’da "Maç oynatmadan bırakmayız" ısrarıyla karşılaşan Galatasaray, hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zor bir maça çıktı.

                Fiziksel açıdan durum malumunuz; Konya Atatürk Stadı futbol, atletizm ve bisikletin ardından kış sporlarına da hizmet verecek kıvama gelmiş. Ruhsal açıdan ise ayarıyla oynanıp duruluyor futbolcuların: Oynanacak, oynanmayacak, bugün oynanmayacak, yarın belli değil...

                Bu arada Konya’ya giriş-çıkış kapanmış. Gezegenler arası seyahate ruhsat çıktığında Jüpiter üzerinden ulaşabilir isteyen, durum böyle.

                * * *

                Fakat maç oynanacak mı? Oynanacak. O yüzden lafı kesip sahaya dönmek lazım... "Benim bile vücut saatim şaştı; bu saatte maçı unutmuşuz" diye söylenerek maçı seyretmeye koyuldum.

                Zebra desenli yatak çarşafını andıran zemin üzerine mücadele için çıkan futbolcular emeklerine saygı gösterilmesi gereken bir performans sergilediler; önce bunu söyleyelim. Galatasaray, zeminin aksini dayatmasına rağmen oyun disiplininden kopmadı; yer yer yine sürat sınırını aştı.

                Korkulan sakatlığın gelip Uğur Uçar’ı bulmasının ardınan Feldkamp’ın yaptığı minik değişikliğin hiç aksama yaratmaması da umut verici bir "makineleşmenin" müjdecisi.

                İlk 45 dakikada oyunu rakip sahaya küfeyle getirip döken Galatasaray bir adet kaleciyle başbaşa sohbet (Hakan Şükür) ve bir adet direkten dönen topu kafayla tamamlama (Servet Çetin) imkanından yararlanamadı.

                Konyaspor iyi direndi, hatta yüzde yüz bir pozisyonu da değerlendiremedi.

                * * *

                Galatasaray, ikinci yarıya "Kaç gündür Konya’dayım. Etli Ekmek filan şahane de; üç puan vardı onu alıp öyle gideceğim" ısrarıyla çıktı.

                Aradığını da Konyaspor’un en başarılı isimlerinden (En iyisi kaleci Oğuzhan’dı) Batista’nın "ıskası" neticesinde buldu.

                Zamana ve zemine bağlı hataları göz ardı edersek gayet iyi bir maçtı. Ayrıca zorluklarla dolu bir seyahati üç puanla noktalamak da büyük başarıdır.

                İyi makine, nazar değmesin!

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  #23
                  Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                  İlhan SÖYLER Hürriyet

                  Ümit hamlesi


                  G.SARAY’da kişisel yetenekleri iyi olan oyuncu çok, ama zorlu hava ve zemin şartları ilk bölümde sonuca gitmeyi zorlaştırdı.

                  İkinci bölümde ise lider olan G.Saray bu şartlara alışıp Servet, Emre, Ayhan, Arda ve Ümit Karan gibi oyuncuların rollerini algılaması ile rahatladı. Hakan Şükür dün belki de birçok gole imza atmış bir şekilde sahayı terk edebilirdi. Kralın skora ulaşamamasının tek nedeni "Pozisyonlarda zaman ayarlamalarını iyi yapamaması" idi. Haftalardır asistleri ile konuşulan Ümit Karan ise bu kez başrole soyundu.

                  Golde her şeyi hızlı gördü ve atik davrandı. Topa olan temasını daha hızlı yapıp beklenen hedefe ulaştı. Bu da zaten onun hamurunda var. G.Saray 3 puanı kazanırken, Uğur’u kaybetmesi gerçekten üzücü. Çünkü genç futbolcu sezon başından bu yana sağ kanada alışmış, istikrar bayrağını elinde taşıyanların başında geliyordu.

                  Kalli, Uğur’un ardından Barış’ı sağa çekti, önüne ise Serkan Çalık’ı alarak, birbirini iyi tanıyan iki futbolcuyu aynı kulvarda oynatarak takımı garanti altına aldı. Bu iki genç de Konyaspor’un sol kanadını kilitledi. Golün hazırlanışı ise gerçekten alkışa değer nitelikteydi.

                  Servet kendini buldu

                  Baş aktör Arda’nın Barış’a sunduğu pas golün habercisi idi. Barış hiç macera aramadan topu tertemiz savunmanın ortasına bomba gibi bıraktı. Onu hedefe göndermek de Ümit’in işi idi, o da bunu yaptı.

                  Bir övgü de Ayhan Akman’a... Futboldan 4 ay uzak kalıp tekrar sahalara bu kadar hızlı ve formda girmek her baba yiğidin harcı değil. Belli ki Ayhan futbol için yaratılmış, sahada hiç sırıtmadan mücadele etti. Vallahi bu Servet’e 41 kere maşaallah... G.Saray’a geldi, kendini buldu. 76 numara Servet, G.Saray’da kesinlikle altın çağını yaşıyor. Beton gibi futbolu ile kimseye geçit vermiyor. Aslında burada asıl tebrik edilmesi gereken kişi sürekli eleştiri yağmuruna tutulan Kalli... Çünkü Alman teknik adam formasının hakkını veren oyuncuları isimlerine bakmadan sahneye sürüyor ve kimseden de korkmuyor. Bu cesareti her teknik adam gösteremez.

                  Konya’da G.Saray son bölümlerde biraz sallanır gibi oldu, eline geçen fırsatlarda farkı kaçıran G.Saray, son anda Ümit’in hamlesi ile acı biber yemekten kurtuldu. Bu arada maçın hakemi Barış Şimşek de görevini layıkıyla yaptı.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    #24
                    Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                    Korkut GÖZE Hürriyet

                    Kapa çeneni be adam!

                    SİYAH ve beyaz bir Süper Lig haftası yaşadık. Daha dün bir bugün iki... Ezeli rekabet, yeni doğan Futbol Federasyonu’nun kucağına bir bomba bırakıp, beklemeye geçti.

                    Allah aşkına nedir bu telefon krizi!

                    Söylentiler ve tehditler bir hafta sürüp gitti. Dilerim, daha uzamaz. Şimdi tam zamanıdır. Yeni federasyonunun telefon krizine takınacağı tavır, ’kuruluş’un gelecek günlerine de ışık tutacak.

                    Kimilerine göre, Futbol Federasyonu bir sınavdan geçecek. Ve alacağı not, kimliğine, kişiliğine, gücü ve dirayetine bir açıklık getirecek. Böyle söylüyorlar ve konuşuyorlar.

                    Kimi, işin nereye varacağını, kimileri de yeni federasyonun etini-budunu merak ediyor. Herkesin hesabı başka...

                    Tanrı, yeni federasyona kolaylıklar versin!

                    Ve hemen bu konudan uzaklaşmak istiyorum. Karla kaplı bembeyaz bir Süper Lig haftasının akıllarda kalan ilginç görüntülerinden birkaçını gündeme taşıyorum...

                    4 Önce Roberto Carlos’un Rizespor kale direğinde patlayan şutu. Herkesin dilinde... Öyle falsolu bir vuruş yaptı ki, kaleci Özden de şaşırdı. Havada falso alıp direkten dönen top, yine Özden’in kafasına çarparak kornere gitti.

                    Roberto Carlos, benzeri bir şutu, 1997 yılında oynanan Brezilya-Fransa Konfederasyon Kupası maçında atmıştı. Fransız kaleci Barthez, Carlos’un frikiğinde, auta doğru yönelen topu seyrederken, birden falso alarak filelerle buluşmasını hiç unutamadı.

                    Maçtan sonra Barthez, gazetecilerin bir sorusunu şöyle yanıtladı...

                    Hayatımda yediğim en güzel goldü. Utanmasam alkışlayacaktım!

                    Roberto Carlos’un, o golle ilgili sözleri ise, daha da ilginçti...

                    Ben bu tür golleri çocukluğumda da atardım!

                    * * *

                    BİR başka anlamlı ve güzel görüntü yine Rize-F.Bahçe maçında yaşandı. F.Bahçeli Selçuk ile Cumhur arasındaki bir ikili mücadelede Cumhur yere düştü.

                    Cumhur, bir faul kararı beklerken, yan hekemden bir işaret geldi...

                    Devam et, oyna... oyna!

                    Cumhur da yerden kalktı ve başladı çiftetelli oynamaya!

                    Keşke, her kafası bozulan öfkesini ve tepkisini böyle dile getirse...

                    * * *

                    BEŞİKTAŞ, Ankaraspor maçında paçayı İbrahim Toraman’ın son saniye golü ile kurtardı. Bana göre, bu golün değeri gelecek haftalarda daha da artacak.

                    Bir düşünün... İki puan da Ankaraspor’a kaptıran bir Beşiktaş, hafta sonu Denizli deplasmanına nasıl bir moralle giderdi...

                    Ve yitirilen iki puanın sancıları, iki hafta sonra oynayacağı G.Saray derbisine nasıl yansırdı...

                    Lafın kısası, bu felaket Beşiktaş’ı nasıl bir kaosun içine iterdi.

                    İşte bunun için Toraman’ın golü, bana göre haftanın golü idi!

                    İbrahim Toraman, bu tip golleri ilk kez atmıyor ki... Toraman, berabere bitecek 3 lig maçını daha attığı gollerle kazandırdı Beşiktaş’a. Üstelik, bir başka anlamı daha var bu golün...

                    Toraman’ın kafasını kopartın ama sağbekte oynatmayın!

                    Bu bölgede oynamaktan hiç hoşlanmadığını biliyorum. İşte attığı gol sadece Beşiktaş’ı kurtarmadı, Toraman’ın 90 dakika sağbekte oynamaktan çektiği sıkıntıları da unutturdu.

                    Maçtan sonra Ertuğrul Sağlam bir yorum yaptı. Dedi ki...

                    Acı çeke çeke hedefe ulaşacağız!

                    Duydun değil mi sevgili Toraman. Acının en büyüğünü de sen çekeceksin. Gordon’un gelişi ile, galiba bundan böyle yerin, savunmanın sağ kanadı olacak...

                    Bozma kafanı. Sen orada da işini bilirsin!

                    * * *

                    HAFTANIN bir başka değerli futbolcusu F.Bahçeli Selçuk idi... Rakamlara göre, haftanın en çok top çalan adamıydı.

                    Tam 7 top çaldı rakibin ayağından.

                    Bunun ötesinde haftanın en isabetli pas atan futbolcusuydu Selçuk Şahin. 66 pası hedefini buldu.

                    Selçuk’tan sonra iki Fenerbahçeli futbolcu daha ikinci ve üçüncü sırayı paylaştılar.

                    Aurelio 58, Roberto Carlos ve Deivid 52 isabetli pasla oynayarak takımlarına katkı yaptılar.

                    * * *

                    VE Ankaraspor maçında Başkan Yıldırım Demirören’e küfür eden taraftar yakalandı. Adı Yusuf Yıldırım. Kombine bilet sahibi ve koyu bir Beşiktaş taraftarıymış.

                    Yusuf Yıldırım’ın yanındaki

                    arkadaşları ise, olaya şöyle bir

                    savunma getirmişler...

                    Biz Demirören’e değil, Ankaraspor’un gollerine sevinen Melih Gökçek’e kötü şeyler söyledik. Bizim başkan yanlış anladı!

                    Kapa çeneni be adam...

                    Özrünüz kabahatinizden büyük!

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      #25
                      Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                      Can BARTU Hürriyet

                      Aralarında gece ile gündüz kadar fark var

                      F.Bahçe, bu defans anlayışıyla Sevilla önünde ne yapar. Önceki maçta Maldonado’yu oynatan Zico, Ç.Rize önünde şans tanımadı. Sizce oyun kurgusunda yarın akşam bir değişiklik olmalı mı?

                      MALDONADO, diğer oyunculardan çok farklı. Tek pas oynuyor ve iyi de top atıyor. Forvet ve orta sahadaki futbolcular bu tarz oyuncuyu çok sever. Bu tip oyuncuyla birlikte görev almak ***if verir. Öncelikle boşa kaçınca, top alırsın. Markajdan çıktığında, Maldonado ile oynuyorsan topa sahip olup pozisyona girersin. Bu da sana avantaj sağlar.

                      Ama orta sahada top sağa ve sola döndüğü zaman, ilerideki adam da markaja rahat girer. Etkisi de ortadan kalkar. Faullere de maruz kalırsın. Maldonado’nun oynaması çok önemli Fenerbahçe adına.

                      Çaykur Rizespor önünde görev almamasına çok şaşırdım. Bir hafta önce G.Birliği OFTAŞ maçında banko oynatmışsın. Adam da ilk 11’de görev almanın hakkını vermiş ve takımın en iyi ismi olmuş. Niye kesersin? Bu tip maçlarda oynatacaksın ki, takıma çabuk uyum sağlasın. Kaliteli bir oyuncu olduğu için de bu tarz şeylerde zorlanmaz.

                      Maldonado’nun Fenerbahçe’de yedek kalmaması lazım. Selçuk’un formda olduğu ve iyi oynadığı söyleniyor. Bunun için de Zico’nun, Maldonado’yu yedek bıraktığı belirtiliyor. Selçuk ile Maldonado arasında, gece ile gündüz kadar fark var. Şilili üst düzey bir futbolcu. Selçuk da Fenerbahçe’nin kendine göre savaşçısı. Maldonado’ya, Sevilla önünde görev alırsa büyük iş düşecek. Onun oynaması da Fenerbahçe’ye çok olumlu yansıyacak. Bu adam oynamalı ki maç kondisyonu da ortadan kalksın.

                      Maç ile idman bir değildir. Antrenmanda kaytarırsın, kaçarsın. Maçta bunu yapamazsın.

                      Lugano büyük tehlike

                      Fenerbahçe defansına gelince. Çok kötüler. Sezon başından beri aynı oyuncular birlikte oynamalarına rağmen dengeyi bir türlü sağlayamadılar. Benim gözüme de en çok batan Lugano. Adamın ağzı durmuyor. Eli kolu hep havada. Hakeme hep itiraz içinde. Ne kadar da çabuk Türkçe öğrenmiş bu. Nasıl anlaşıyor onu da anlamak güç. Uruguaylı her maçta atılmayı hak ediyor. Üstelik de antipatik oluyor.

                      Buna Zico başta olmak üzere yöneticilerin de "Ne yapıyorsun?" demesi lazım. Sevilla maçı Fenerbahçe için çok kritik. Defansa büyük iş düşecek. Ama ben Rize önündeki savunmayı hiç beğenmedim. Yarın akşam Fenerbahçe defansı gününde olursa, güzel bir sonuç alınır.

                      18 takım bu lige fazla

                      Konyaspor’la buzlu bir zeminde oynayan ve iki sakat (Uğur ve Mehmet Topal) veren G.Saray, zor şartlar altında gideceği Almanya’da B.Leverkusen karşısında ne yapar?

                      ALİ Sami Yen Stadı’nda ilk maçta gösterdiği performansı orada da sergileyebilirse kazanacak şansı var. Ancak, korkak bir oyun çıkarırsa o zaman işi zor olur. Dünkü maçta da gördük ki, Türkiye Ligi 18 takımı kaldıramaz. Arada milli maçlar oluyor, Avrupa Kupası maçları oluyor. Sahaların halini görüyoruz. Ne bir bakım var, ne de kardan korunacak bir durum... Bu durumda sakatlıklar da kaçınılmaz oluyor. Yazık değil mi G.Saray’a? Üç gün sonra çok önemli bir maç oynayacaklar. Böyle sahada ve bu şartlar altında sakatlıkların olması kaçınılmaz.

                      Bu adam G.Saray’a yakışmıyor

                      Galatasaray yöneticisi Tunca Hazinedaroğlu’nun, Ç.Rize-Fenerbahçe maçı öncesi hakemle ilgili ihbarını doğru buluyor musunuz? Federasyon nasıl bir yöntem izlemeli?

                      BU işler artık bitmeli. Böyle etrafı karıştıracak, herkesi rahatsız edecek durumlar ortadan kalkmalı. Burada Futbol Federasyonu’nun büyük hatası var. Geçmişten gelen bir hata bu. Kulüplere büyük cezalar vereceksin ki kimse çıkıp konuşamayacak. Bu iş sadece Türkiye’de var. Dünyanın hiçbir ülkesinde kulüp başkanları ve yöneticileri, federasyonları hakkında akıl almaz, abuk subuk yorumlar yapmaz.

                      Çünkü oralarda büyük cezalar var. Bizde, çıkıyor yönetici. Hakeme ağzına geleni söylüyor. Rakip futbolcuya sayıyor. O da yetmiyor diğer kulübün yöneticilerini hedef alıyor. Olacak iş değil. Entrikalarla dolu hayatımız var. Bizans oyunları oynanıyor.

                      Ç.Rize-Fenerbahçe maçı öncesi Tunca Hazinedaroğlu çıkıyor, Karadeniz ekibinin başkanı Abdülkadir Çakır’ı arıyor. Hakemi şikayet ediyor, ortamı geriyor. Herkesi hedef haline getiriyor. Hakemin sahadaki tutumuna bakıyorsun, hiçbir şey yok. Mükemmel maç yönetiyor.

                      Maçta bir şey yok. Ç.Rizespor Başkanı’nı niye rahatsız ediyorsun? Üstelik de Aziz Yıldırım’ın yanında. Olaya bakıyorsunuz, çok çirkin.

                      Esasında bu G.Saray adına çok çirkin. Çakır’ın arkadaşı olduğu için yapılmış bir şey söz konusu bile değil. Sporumuzda her zaman öncülük yapmış G.Saray’ı yönetenlere bak. Böyle bir idareci sarı kırmızılı kulübe yakışıyor mu? Ne yönetici seçmişler, kendilerine göre. Dediklerinin ıspatı falan da yok. Futbol Federasyonu durup dururken, elinde bir bomba buldu. Ortada garip bir durum var. Bunu da yapan garip bir adam.

                      Cimbom’a çok yanlış yapıldı

                      Yeni federasyon, göreve başlamadan iki sıkıntı ile karşı karşıya. Ç.Rize-F.Bahçe maçı öncesi yaşananlar ve Konya’daki erteleme tartışmaları federasyonfa nasıl yansır?

                      GALATASARAY’a burada büyük yanlış yapıldı. Federasyon olarak o maçı ileri bir tarihe erteleyeceksin. Dün oynatmayacaktın. Konya’da pazar günü o maçın oynanması mümkün değildi.

                      İstanbul’a gelerek Bayer Leverkusen’i düşünmeye başlayacaktı. Dün bu maçı oynattın ve G.Saray’ın da bütün planlarını alt üst ettin. Futbolcuyu yıprattın. Galatasaray’a karşı bunu yapma hakkın yok. Federasyonun bütçesi ve parası var. Kulüplere mali yardımda bulunur, saha zeminlerini kardan önlemek için branda sistemini kurdurursun.

                      Konya’daki maçın oynanmasında Ç.Rize-F.Bahçe sınavı öncesi yaşanan telefon krizinin de rolü var. Berbat bir telefonun devamı nereye geldi. Döndü, G.Saray’ın ayağına dolaştı.

                      Küfrü seviyoruz...

                      Yıldırım Demirören’in kendisine küfür eden taraftara galibiyet golü sonrası el kol hareketleriyle karşılık vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Statlardan küfürün kalkması için ne yapmak gerekir?

                      BİZDE küfür, normal bir konuşma tarzı olmuş. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’i seversin, sevmezsin. İyi veya kötü yapar. Küfür etmeye hakkın yok. Hele Beşiktaş Başkanı’na hiç hakkın yok. O camiayı temsil eden bir kişi. Bu çirkinliği ve gücü nereden buluyorlar, anlamak mümkün değil. O küfür edene de yakışmıyor. Beşiktaşlı olarak o tribüne geldiysen, kulüp başkanına karşı bu tarz bir davranışta bulunamazsın.

                      Küfür statlarımızdan eksik olmaz. Bizim karakterimizde var. Biz küfrü seviyoruz. "Nasılsın, iyi misin?" der gibi küfür ediyoruz. Statlar insanların deşarj olacağı, boşalacağı yerler değil. Küfür edilecek yer hiç değil. Bizde ise tersi oluyor.

                      Bir de beyanat veriyorlar, "Taraftar stres atıyor" diye. Git dağlarda stres at, orada boşal. Statlara girmeyin. Tribündeki yerini alıyorsan sporcuyu ve takımını alkışlayacaksın, tezahüratla destek vereceksin.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        #26
                        Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                        Kadir CETİNÇALI Vatan

                        Federasyona inat

                        Leverkusen cumartesi maçını oynamış, G.Saray�ı bekliyor. F.Bahçe cuma oynadı, normal. Avrupa�da olmayan Beşiktaş cumartesi oynuyor, G.Saray ise neden pazar oynamak zorunda? Hadi kar yolları kesti! Neden bu maç ertelenmez? Hasan Doğan federasyonu ilk fiyaskosunu yumurtladı. Umarım bu Kulüpler Birliği Başkanı�nın gözünü açar. Yorgun G.Saray 2 sakatla, 2 gün sonra Leverkusen ile bu ülkenin prestiji için Avrupa�da mücadele verecek. Ama Hasan Doğan zihniyetindeki kafalar için Avrupa önemli mi? Bu da tartışılır.
                        Herşeye rağmen G.Saray, Konya�dan sezonun en önemli 3 puanlarından birini aldı. İlk 20 dakika sonrasında buzlu zemine alışan sarı-kırmızılılar dakikalar ilerledikçe oyunda kontrolü ele aldı. Sert zemin pas alış-verişini zorlaştırmasına rağmen ilk yarıda Hakan Şükür ile 3 net pozisyon buldu. Ancak Hakan fazlasıyla beceriksiz günündeydi. İlk 45 dakikada ise Konya�nın �ofsayt�la bulduğu bir gol fırsatı vardı.

                        ÜMİT KAHRAMANLAŞTI

                        G.Saray 2. yarıya 3 puan için çok daha kararlı çıktı. Bozuk zeminin bahane etmeden mükemmele yakın oynadılar. Beklenen gol ise sahanın en iyisi Ümit Karan�dan geldi. Ümit son haftalarda şaşılacak kadar özverili oynuyor. Defansa gelip, en az 4 topu da çıkarttı. Kısaca maçın kahramanıydı.
                        G.Saray�ın son haftalarda dikkat çeken yönü, sezonun ilk yarısına oranla rakiplerine çok daha az gol pozisyonu vermesi. Bunun da sırrı; çift ön liberoda. Lincoln gelirse hücum zenginliği artar ama savunmada da sıkıntılar aynı şekilde. G.Saray�ın savunması başta Emre olmak üzere olağanüstü mücadele etti. Emre, Song�a formayı vermemekte kararlı gibi. Orta alanda uzun sakatlığın etkilerini atlatamayan Ayhan dışında herkes çok iyiydi. Arda özellikle maçın 2. yarısında etkili olarak galibiyette pay sahibiydi. Feldkamp değişikliklerde yine tutucu davrandı. Nonda-Hakan, H.Balta-M.Topal değişikliklerini yine geç yaptı. Buna rağmen Feldkamp�ı tebrik etmeli.

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          #27
                          Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                          Hakan YAŞAR Vatan

                          Operasyoncular

                          G.Saray�ın üst üste son 5 maça çıkan onbiri tamamıyla yerli. Daha ötesi bu takım F.Bahçe�den, hatta Beşiktaş�tan kalite olarak daha zayıf. Ancak ikisinden de iyi mücadele ediyor, daha çok gol pozisyonu buluyor. Tabii daha çok da fırsat kaçırıyor.
                          Konya maçında kötü zemine rağmen G.Saray�ın alışıldık operasyonlarını ve şovunu izledik. Doğru onbir, doğru taktik ve doğru oyunla neler yapabildiklerini kanıtladılar. Hem de karda, kışta, kurtların gezeceği ortamda işini bitiren bir �vurucu tim� gibiydiler. Adeta tabiata kafa tuttular.
                          İsabetli olan şey, kötü zeminde inatla ayağa top yapıp hızlı, basit oynamaktı. Böylece bol faul alıp, korner kazandılar. Bu anlayış nitekim 7 pozisyon getirdi. Gol ise duran toptan değil, A planı olan organize pasların ardından geldi... Karan, vuruş şansıyla ekmeğin de etlisini yedi...

                          ***


                          Detaylara gelince... Son iki maçta 15 pozisyon bulmak güzel. Ancak kaçan 14 fırsat var. Hele dün Hakan Şükür 3 golü ıskaladı ki, inanılır gibi değil. Hakan her geçen gün kafa vurmayı unutuyor. Bilmem bin kusurunca kez kaleciyle karşı karşıya kalmışlığı da vardır. 20 yıl geçti, hâlâ aynı pozisyonları atamıyor.
                          Oysa pozisyona girme zekası yüksek Ümit daha akıllı... Gerçi golü biraz sağ kanat kombinasyonlarıyla ilgili. Uğur çıkınca ilginçtir sağ kanatta Barış-S.Çalık ikilisi çok iyi tempo yakaladı. Ümit�i hep sağ çapraza kaçıran, onu yaratan bu ikiliydi... Kalli�ye belki de sırf sıradan bu iki oyuncuya atlattığı çıta için teşekkür etmek lazım. Özellikle �Gattuso� Barış�a... Dün onun kopyasıydı.. Hakikaten Gattuso�ymuş. Tabii Emre�yi, Topal�ı, Volkan�ı da yücelttiyor Kalli...

                          ***


                          Son 20 dakikalık Konya baskısı G.Saray adına kondisyon sorunu gibi gözükebilir. Konya�nın dış şutörlerini sokup beraberlik araması sıkıntı yaratabilirdi. Ancak, 83�te 5 Konyalı�yı ofsayta düşürecek kadar caseretliydi savunma. Emre�nin yükselen performansı, Servet�in savaşçılığıyla birleşince iyi bir duvar oldular. Tabii bu duvarın sırrı, 90+3�te Karan�ın şuta blok yapacak kadar takım defansına sadakati.
                          G.Saray�ı yerli kadrosuyla diğerlerinden önde tutan bu çalışkanlık. Bir de şu kar meselesine dokunalım. En güzel futbol romantizmidir karda oynamak. Ancak ne G.Saray, ne Konya önceki gün bu şansı kullanmadı, dün de buzda oynadı. Nitekim Uğur ve Topal�ı kaybetti Cimbom. �Sakınan göze çöp batar� derler.
                          Öyle oldu. Eğer iki genç bu sahaya bialışkın olsa, o sakatlıklar olmayabilirdi. �Tecrübe öğretilmiyor� işte. G.Saray, �operasyon� iması yapıp saha operasyonuyla işi bitirdi. Bu tür kaosları iyi kullanıyorlar zaten.

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            #28
                            Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                            Ömer ÜRÜNDÜL Sabah

                            Kanatlara dikkat

                            Fenerbahçe, Rize'de ilk devrenin son 15 dakikasına 4 gol sığdırıp kolay kazandı. Sarı-lacivertliler, Sevilla'yla eşleştikten sonra zaten yakından tanıdığım bu takımın o günden beri bütün oynadığı maçları dikkatle takip ettim. Neler yapılması gerektiği hakkında fikir jimnastiği yaptım.
                            Rize maçı Zico'nun Sevilla'yı iyi analiz etmediğini açıkça gösterdi. Bu maçı düşünerek beklediğim hiçbir deneme gündeme gelmedi. Sevilla iki kanadı da müthiş kullanan bir takım. Barcelona bile Sevilla'nın kanat ataklarını durdurmakta çok güçlük çekti.

                            VEDERSON'U HAZIRLAMALI
                            Fenerbahçe'nin alışılmış takım tertibini göz önüne aldığımızda ortanın sağında Deivid, solunda Uğur Boral'la İspanyol ekibinin kanat ataklarının tehlikelerini en aza indirmek mümkün değil. Uğur çok yetenekli ama bireysel oynuyor. Gereksiz top kayıplarıyla savunmanın dengesiz yakalanmasına sebep oluyor, defansif yönü de zayıf. Zico'nun Vederson'u motive edip Sevilla'ya hazırlaması lazım.
                            Sevilla'nın sağ kulvarında AlvesNavas ikilisi, bunlara sırtı dönük asistlerle yardımlaşmalı destek veren iki forvet Kanoute ve Fabiano, ayrıca ön liberodan da gelen ek yardım, sağ kanat bindirmelerini can alıcı bir şekile sokuyor. Defans bloğunun sağındaki Daniel Alves zaten başlı başına bir hücum silahı. Kısacası en ciddi tedbir düşünülmesi gereken yer bu bölge.
                            Selçuk'un da bu kanada yardıma gelmesi, Vederson ve R.Carlos'la birlikte sağlam bir set oluşturulması şart. Ayrıca Sevilla'nın sol kulvarında teknik kapasitesi yüksek, kolay adam eksilten, zeki, 100 metreci gibi sprint atabilen Capel var. Deivid'in; koşsa da, defansa yardım etse de yer seçme ve top kapma becerisi yok.

                            KEZMAN'LA OLMAZ
                            Zico'nun bunları düşünüp değişik bir kurgu oluşturmasını bekledim. Örneğin ikinci yarı Deivid'i çıkarıp Maldonado'yu Selçuk'un yanına çekip Aurelio'yu sağ kulvara monte etmek gibi. Gökhan'ın önünde Aurelio oynarsa Capel'in etkili girişimleri en aza indirilir.
                            Son paragrafı da Kezman için açmak istiyorum. Oftaş ve Rize maçlarında görüldü ki, Kezman hırslanmış. Eskisine göre çok daha diri ve hareketli. Tabii kalitesi de var. Ancak yine iddia ediyorum; 4-4-1-1 sisteminde Alex'in önünde Kezman oynarsa, bilhassa zorluk derecesi yüksek maçlarda sistem arızaya uğrar. Oftaş ve Rize maçları ölçü olmaz. En iyi örnek Kadıköy'deki Galatasaray kupa maçı. Kezman girdikten sonra tüm kontrol Galatasaray'a geçti. Bakalım yarın nasıl bir Kezman göreceğiz.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              #29
                              Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                              Levent TÜZEMEN Sabah

                              Hakan'ı da kurtardı

                              Ümit Karan "Serseri mayın" tanımına uyan bir golcü. Hangi takıma, ne zaman ve nerede çarpacağı hiç belli olmuyor. Bazen zorluk derecesi yüksek ve "Jenerik" olacak güzellikte gollere imza atıyor. Zaman geliyor taraftarlara "Bu nasıl kaçar?" diye saç baş yolduruyor. Ama bir gerçek var ki; "Kırılma noktası" sayılacak maçlarda sahneye hep Ümit Karan çıkıyor; golünü atıyor ve Galatasaray kazanıyor. Galatasaray, kaza yapabileceği bir viraj olan Konya deplasmanını da yine Karan'ın golüyle geçti.
                              Karan attığı kritik golle sadece Galatasaray'ı zirvede tutmadı, Hakan Şükür'ü de kurtardı. Galatasaray, Konya'da kazanmasaydı bütün oklar Hakan'ın üzerine çevrilecekti. Çünkü Manisa maçının yıldızı, Leverkusen karşılaşmasının çalışkan ismi Hakan, Konya'da inanılmaz golleri atamadı.
                              Buzlu zeminde ayağa isabetli pas yaparak oynamayı seven Galatasaray'ın nasıl bir oyun oynayacağı merak konusuydu. Ben Kalli'nin, Leverkusen maçını düşünürek kadroda rotasyona gideceğini düşünüyordum. Ama Alman hoca, Leverkusen onbirini sahaya sürdü. Konya'nın
                              "Dan dun" oyununa karşılık, Galatasaray "Ayağa pas" oynama alışkanlığından taviz vermedi. Volkan ve sakatlanıncaya kadar Uğur, daha sonra Barış kanat bindirmelerinin mimarlarıydı. Mehmet TopalAyhan ikilisi orta alanda rakibi karşıladıkları gibi özellikle Ayhan hücuma hep destek verdi. Servet'in sıkışık pozisyonlarda riske girmeyip topu taca atması akıllıcaydı.

                              BÜYÜK TAKIMA YAKIŞMAZ!
                              Golü düşünen, pozisyon üreten, hücuma ısrarla pas yaparak çıkmayı deneyen taraf hep Galatasaray'dı. Hakan Şükür, Karan'ın ara pasında topu sürmeyip dibine girebilse, Arda'nın kornerinde kafayı boş kaleye görerek vursaydı golleri kaçırmayacaktı. Konya'nın direnci de ilk yarıda tükenecekti. Buzlu ve kaygan zeminlerde kaleye şut denemek golü bulmak için futbolda bir kuraldır. Bu kuralı uygulayan Karan, attığı golle bu sezon Galatasaray'a Kasımpaşa ve Bursa maçlarından sonra tek başına galibiyeti getirdi. Gol hızlı bir hücumla geldi, Serkan'ın topu rakipten çalışı, Arda'nın topu Barış'ın koşu yoluna çabuk oynaması mükemmeldi. Gol sonrası Topal, Hakan ve Ayhan acelecilikten basit golleri kaçırdı. Son 10 dakikada Galatasaray'ın skoru korumak için geriye yaslanması "Büyük takım" felsefesine yakışmadı.

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                #30
                                Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları

                                Gürcan BİLGİÇ Sabah

                                Mazeret zamanı değil

                                Bu maçın sonucunu değil, neden oynandığını tartışacağız bir süre... Yönetmelikler; "Şartlar maçın oynanmasına izin vermezse, bir gün sonraya ertelenir" hükmünü içeriyor. Ama G.Saray yönetimi de, profesyonelleri de bu kararı olumlu karşılamadı. Perşembe günkü UEFA Kupası maçına daha az dinlenerek, gecikerek veya daha az hazırlanarak gideceklerini ifade ettiler.
                                Maç bittiğinde, yönetmelikleri uyguladıkları için yeni Futbol Federasyonu yönetimi eleştirildi. Galatasaray'ı yönetenler, bu zorlu yarışta kendilerine en iyi şartları sağlamak zorundalar. Bu yüzden maçın oynanmaması için sarfettikleri çaba çok doğal. Ama aynı olgunluğu, kuralları uygulayanlara da göstermeleri gerekirdi.
                                Fakat farklı yorumlardan hissettiğim kadarı ile " Bizi bu sahada oynattılar, sakatlarımız oldu, daha az dinlendik. Leverkusen'e yenilirsek, sorumlusu biz değil, maçımızı ileri tarihe erteleyemeyenlerdir" mazereti üretilmek isteniyor. Ya da 'mazlum' edebiyatı ile gereksiz bir "Haksızlığa uğruyoruz" gündemi oluşturulmaya çalışılıyor. Rizespor maçı öncesinde Tunca Hazinedaroğlu'nun Rizesporlular'a hakem hakkında "Sizi yakacak" iddiasında bulunması gibi...
                                Son düzlüğe girilirken, tüm takımlar can pazarına çıkmışken, artık telafiler zamanı geçmişken bu politikanın üretilmesi ilginç. Halbuki Galatasaray hala lider, eksiklere rağmen form grafiğini koruyor ve müthiş bir forma savaşının yaşandığı kadroya sahip. Peki bu güvensizlik neden?

                                İKİ TAKIM DA HIRSLIYDI
                                Böylesine saha koşullarında maçın taktik analizini sağlıklı yapmak zor. Normal baktığınızda, iki takımın da topu nasıl durduracağını bilemeyen 'kazma' oyunculardan kurulu olduğunu söylersiniz. Birisi bir hata yapacaktı, diğeri bunu değerlendirirse golü atacaktı. Ümit Karan bu hatayı değerlendirdi, Murat Hacıoğlu değerlendiremedi.
                                İki takımın da maça asılması, kazanmak için denemeler yapması ve vazgeçmeden oynaması takdir edilmeli. Galatasaray; Ayhan'ın dönüşünü moral olarak kabul etmeli, sakatları için dert yanmadan çare üretmeli.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor