En az 3 çocuk

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    En az 3 çocuk

    1’inci hükümet...

    İsmet İnönü

    kabinesinde

    bakanların 27

    çocuğu vardı.

    *

    9’uncu hükümet.

    Celal Bayar

    kabinesinde...

    27 çocuk.

    *

    11’inci hükümet.

    Refik Saydam...

    28 çocuk.

    14’üncü hükümet.

    Şükrü Saracoğlu...

    29 çocuk.

    15’inci hükümet.

    Recep Peker...

    32 çocuk.

    17’nci hükümet.

    Hasan Saka...

    33 çocuk.

    19’uncu hükümet.

    Adnan Menderes...

    37 çocuk.

    30’uncu hükümet.

    Süleyman Demirel...

    45 çocuk.

    33’üncü hükümet.

    Nihat Erim...

    37 çocuk.

    40’ıncı hükümet, Ecevit...

    44 çocuk.

    45’inci hükümet, Özal...

    50 çocuk.

    47’nci hükümet, Akbulut...

    51 çocuk.

    50’nci hükümet, Çiller...

    52 çocuk.

    53’üncü hükümet, Yılmaz...

    52 çocuk.

    54’üncü hükümet.

    Necmetin Erbakan...

    55 çocuk.

    *

    Ve, 60’ıncı hükümet.

    Tayyip Erdoğan kabinesindeki bakanların toplam 65 çocuğu var.

    *

    27... 65.

    *

    Hálá ne diyor Başbakan?

    "Çoğalın, kökümüzü kurutmaya çalışıyorlar!"

    Yılmaz ÖZDİL
  • anterior
    Senior Member
    • 06-11-2006
    • 6453

    #2
    Konu: En az 3 çocuk

    Kadınları devletleştirmek

    "BUNLAR" diyor Başbakan Erdoğan, Uşak’ta AKP’li kadınlarla yaptığı toplantıda "kökümüzü kurutmak istiyorlar."

    Kim bunlar? Bakabileceğinden fazla çocuk doğurmak istemeyenler, aile planlaması politikalarına arka çıkanlar, çocuk doğurmak kadar doğurmamanın da bireysel hak olduğunu savunanlar.

    Konuşmasındaki "öfke üslubu"na bakınca da "bunlar" ile Başbakan’ın, "Batı’nın kötü taraflarını alanlar" ile "marjinal kadınlar"ı kastettiği hemen anlaşılıyor.

    "En az üç çocuk" diyor karşısındaki salonu dolduran ve aralara serpiştirilmiş parti amigolarının işaretiyle alkışlayıp işaretiyle susan kadın kalabalığına.

    "En az üç çocuk doğurmalısınız? Allah bereketini verir."

    Papa da San Marco ayinlerinde karşısındaki kalabalığa aynen böyle sesleniyor. "Çocuk doğurun" diyor, kürtajın yasaklanmasını istiyor.

    (Sıra oraya da gelir mi acaba?)

    ***

    DÜNYA kadınlar gününde Türkiye Başbakanı, kadınlara esas görevlerini hatırlatıyor, "çocuk doğurun, soyumuzu çoğaltın, bu arada da belediye seçimlerinde bizim için çalışın" diyor.

    Okul masraflarında indirim, çocuklar için eğitim-kültür-sağlık primlerinden de söz ediyor mu? Bu konuşmayı uzun uzun veren televizyon kanalına iyice kulak kabartıyorum, hayır bunlardan söz etmiyor.

    Ama teşviki de düşünüyor tabii. "Çocuk bereketiyle geliyor."

    Onbeş yılını iktidar zirvelerinde geçiren, oradan eteklerde yaşayanların durumunu pek göremeyen bir insanın böyle zannetmesinden doğal ne olabilir?

    Ama hangi çocuklar bereketiyle geliyor? Sokaklara salıverilen, suç çetelerinin eline düşen, islah evlerinde büyümeye çalışanlar değil kuşkusuz.

    ***

    BEN bu zihniyet meselesine taktım. Çünkü bu zihniyeti sorgulamadıkça, gerçekler gözden kaçıyor.

    Ne gerçek demokrasi adımları atılabiliyor, ne hak ve özgürlükler konusunda samimi dönüşümler gerçekleştirilebiliyor.

    Bir insan, bir hükümet, bir politika bir konuda fevkalade demokrat, özgürlükçü, reformist, bir başka konuda dindar muhafazakar olabilir mi?

    Kadınların eşitliğini savunup, bu yılı eşitlik yılı ilan edip, sonra da gidip kadınlara "en az üç çocuk doğurun" talimatı verilebilir mi?

    Kadınlara milletin kökü kurumasın diye kaç çocuk doğurmaları gerektiğini söyleyeceksin ama bu arada af isteyene de "Devlet katili affetme yetkisine sahip değil, yetki maktulün ailesine aittir" diyeceksin.

    Cezayı özelleştirecek, kadınları devletleştireceksin.

    Tam bir kabus ülkesi.

    Umuyorum ve diliyorum, yanlış ifadeler, dil sürçmeleri, öfke üslupları filandır duyduklarım. Eğer değilse, Başbakan kadınlardan özür dilemeli. Çocuk doğurup doğurmayacaklarına kadınlar karar verir demeli.

    Kadın haklarının ilk adımıdır çünkü bu mesele.

    Ferai Tınç

    Yorum

    • ali_ekber
      Member
      • 15-11-2004
      • 2525

      #3
      Konu: En az 3 çocuk

      550 yapmaya çalışıyorlar sanırım çocuk sayısını

      Yorum

      • ATmaCA_53
        Member
        • 12-11-2004
        • 1945

        #4
        Konu: En az 3 çocuk

        CUMHURİYET GAZETESİ'NDEN ÇOK ÇOCUK İÇİN KAMPANYA

        Atatürk de çok çocuk tavsiye etmiş
        Erdoğan’ın nüfusun artması gerektiğini söylemesi, Atatürk'ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında nüfus artışını nasıl teşvik ettiğini hatırlattı.

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Uşak'ta halka hitap ederken genç nüfusumuzun önemine dikkat çekip, "Sizinle bir başbakan olarak değil, dertli kardeşiniz olarak konuşuyorum. Biz genç nüfusumuzu aynen korumalıyız. Bir ekonomide aslolan insandır. Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyor. Yaptıkları aynen budur. Genç nüfusumuzun azalmaması için en az üç çocuk yapın" dedi.

        Başbakanın sözleri hemen tartışılmaya başlandı. Günümüzde herkes nüfus planlaması diye feryat edip, nüfus artış hızının düşmesi için çaba sarf ediyor. Hep kendimizi mukayese ettiğimiz Avrupa ile bu konuda nedense karşılaştırma yapılmıyor. Batı ülkelerinin nüfus yoğunluğu bizim dört beş mislimiz olmasına rağmen Avrupalılar nüfus planlaması mı yapıyor, yoksa yeni doğumları teşvik mi ediyor?

        Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra Türkiye'yi güçlü bir devlet hâline getirmek için nüfus artışını devamlı olarak teşvik etmişti. Atatürk'ten sonra ise yavaş yavaş nüfus artışının yerini nüfus planlaması aldı. Daha sonra nüfusun artmasının önemine dikkat çeken devlet adamımız Turgut Özal oldu. Turgut Özal, Bulgaristan'daki Türkler'e baskılar yapılırken, "Biz 70 milyon olursak onlara gösteririz" diyerek nüfusun önemine dikkat çekmişti.

        İTALYA’YI ÖRNEK ALALIM

        Cumhuriyet'imizin ilk yıllarında biz de nüfus planlaması yerine nüfus artışını teşvik etmiştik. Balkan Savaşı, Trablusgarp Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı derken nüfusumuz oldukça azalmıştı. Atatürk, bu yüzden Cumhuriyet kurulduktan sonra nüfususun arttırılması için önlemler aldırıp, nüfus artışını teşvik ettirmişti. Türkiye'nin en önemli tarihçilerinden Prof. Dr. Vahdettin Engin'in dönemin basınına dayanarak Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfus artışının nasıl teşvik edildiğini gösteren bir ilginç bir araştırması vardır.

        Biz Vahdettin Engin'in bu araştırmasından Cumhuriyetimizin başında nüfusumuzu artırmak için neler yaptığımızı naklediyoruz. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, nüfus artışını teşvikte gazetelerimizin önemli rolü olmuştur. 4 Şubat 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi "10-12 çocuklu ailelerin memleketi" başlığı altında kalabalık bir İtalyan ailesinin fotoğrafını yayınlayıp, bu manzaraya gıpta etmemenin mümkün olmadığını vurgulamaktaydı.

        SERVETİMİZ ÇOCUKLAR

        Gazetede İtalya'dan yeni dönen Doktor Osman Şerafettin Bey'in şu görüşlerine de yer veriliyordu: "Avrupa ülkeleri arasında nüfusu en hızlı artan ülke İtalya'dır. Bundan otuz sene kadar önce İtalya'nın nüfusu 26 milyon idi. Şimdi ise 44 milyondur. Bu nüfus artışına hayran olmamak elde değil. İtalya'da dikkatleri en çok çocuklar çeker. Şehirlerde biraz merkezden uzaklaştığınızda sokakların çocuklar ile dolu olduğunu görürüsünüz. İrili ufaklı birçok çocuk sokaklarda oynar.

        Bazen üzerlerinde don bile yoktur. Ekserisi zayıftır ve üstü başı temiz değildir. Çocukların en çok göründüğü yerler sokaklardır. Zira İtalya'da sokak evin tamamlayıcısı gibidir. Hatta birçok fakir evlerinin odaları doğrudan sokağa açılır. Kapıdan baktığınız zaman yatakta yatanları görmek mümkündür. Fakir mahallelerinde evler güneş görmediğinden çocuklar için hava alınabilecek tek yer sokaktır.

        Köylerde ise nüfus artışı daha bariz bir şekilde görülür. Köylerin sokaklarında birçok oynayan, koşan, bağıran dört beş yaşından on iki yaşına kadar çocuklara tesadüf edilir. Bunlar şehirdekilere oranla daha gürbüz ve daha zindedir. Üzerlerindeki elbiseler yırtık, oynadıkları yerler pis olmasına rağmen bu çocuklar sağlam ve kuvvetlidirler". Osman Şerafettin Bey, İtalyan nüfusunun artmasında en önemli faktörün eğlence hayatı olmadığı için erkenden yatmalarının olduğunu, İtalyanlar'ın "Biz fakir bir milletiz. Fakat bizim servetimiz çocuklarımızdır" dediklerini de söylemişti.

        ÇOK ÇOCUKLU AİLELERİN RESİMLERİ GAZETELERDE

        Cumhuriyet Gazetesi 11 Şubat 1928 tarihli nüshasında, nüfus artışını teşvik için bir kampanya başlattı. Çok çocuklu ailelerin fotoğrafları gazetede yayınlanacaktı. Çok çocuklu kabul edilmek için aynı anne ve babadan en az altı çocuk sahibi olmak ve çocukların hayatta olmaları şarttı. Böylece bir yandan fazla çocuk yapmanın önemi hatırlatılırken, diğer yandan doğan çocukları yaşatmanın da aynı derecede önemli olduğu vurgulanıyordu. Türk aileleri kampanyaya büyük ilgi gösterdi.

        İlk başvuruyu Şehzâdebaşı'nda Nezaket Apartmanı'nda ikamet eden saat tamircisi Faik Efendi yaptı. Faik Efendi'nin ailesiyle çekilen fotoğrafı gazetede yayınlandı. Sonraki günlerde de çok çocuklu ailelerin fotoğrafların yayınlanmasına devam edildi. Aileler tanıtıldıkça aralarındaki ortak bir nokta hemen dikkati çekiyordu. Bu aileler geçim sıkıntısı çekiyorlar ve özellikle de çocuklarını okutma imkânından mahrum bulunuyorlardı.

        NÜFUS ARTIŞI TEŞVİK EDİLDİ

        Gazetenin başyazarı Yunus Nadi Bey 29 Şubat 1928 tarihli makalesinde bu konuya ile ilgili olarak şunları yazmıştı: " Çok çocuklu aileler cemiyetin en hayırlı bir zümresini teşkil eder. Bundan dolayı özel bir şefkat ve hürmetle davranılmayı hak etmişlerdir. Bu tür aileler bazı vergilerden muaf tutulabilecekleri gibi ayrıca kıymetli yardımlar almağa dahi hak kazanmış sayılabilirler. Çok çocuk sahibi olmak memleket için maddi ve manevi anlamda bir kazançtır. Bu mesele bilhassa aziz Türkiye'mizde toplumca en özen gösterilen konular arasına yükseltilirse asla lüzumsuz bir iş yapılmış olunmaz.

        Türk ailesi esasen üretkendir. Bu kabiliyet, Türk milletinin her zaman ve zeminde en büyük manevi kuvvetini teşkil eder. Bunca badireden sonra nüfusumuzun 14 milyonu bulmasının sebebi budur. Eğer bu hakikati bilir ve milletçe lazım gelen önemi verirsek geleceğimizi garanti altına almış oluruz. Gazetemizin açtığı kampanya ilerledikçe bu hayati konu üzerinde daha çok söz söyleyeceğiz.

        Bu bakımdan çok çocuklu aileler bahsine el birliği ile sahip çıkalım. Bu bir milli ihtiyacın açığa çıkarılması ve ifade edilmesidir. Şunu tekrar ifade edelim ki, çok çocuklu aileler milletin en hayırlı uzuvlarıdırlar ve bu sebeple en fazla hürmet edilmeye ve yardım görmeye layıktırlar". Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfus artışını teşvik edici politikaların uygulanmasıyla istenilen netice kısa sürede alındı. 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus 1940 yılında 17,8 milyona ulaşmıştı.

        13 MİLYONDAN 70 MİLYONA

        Cumhuriyetin ilânından sonra ülkenin nüfuzu ve bu nüfusun sosyal ve ekonomik niteliklerinin tespiti için ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927'de yapıldı. İlk sayıma göre nüfusumuz 13. 648. 270'di. Ülkemizin nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 18 kişiydi. Sekiz yıl sonra 20 Ekim 1935'te yapılan ikinci nüfus sayımında nüfusumuz 16.158.018'e çıktı. Nüfus artış oranı yüzde 21.1'di. Yaklaşık 2.5 milyon kişi artan nüfusun içinde yeni gelen göçmenlerde bulunuyordu.

        Çoğu Balkanlar'dan 207.350 göçmen Türkiye'ye göçetmişti. Nüfusumuz 1940' t a 17.820.950 kişiye, 1945'te 18.790.174 kişiye, 1950'de 20.947.188 kişiye ulaştı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında nüfus artışımız düşmüştü. Sonraki yıllarda da Türkiye'nin nüfusu hızla artmaya devam etti. 1960'da 27 milyon, 1965'te 31 milyon, 1970'de 35 milyon, 1975'te 40 milyon, 1980'de 44 milyon, 1985'te 50 milyon, 1990'da 56 milyon, 1997'de 62 milyon, 2000'de 67 milyon kişiye ulaştık.

        Son yapılan adrese dayalı yeni nüfus sayımına göre 2007 sonu itibarıyla Türkiye'nin nüfusu 70.586.256 kişi çıktı. Nüfus yoğunluğumuz da kilometrekare başına 92 kişi oldu. Türkiye'nin nüfusu artmamalı diyenlere Hollanda'nın nüfus yoğunluğunun 481, Belçika'nın 318, İngiltere'nin 247, Almanya'nın 236, İtalya'nın 196 olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Siz bu ülkelerin nüfusumuz fazla artmamalıyız dediklerini hiç duydunuz mu? Tam tersine bu ülkeler bu kadar büyük nüfus yoğunluğuna sahip olmalarına rağmen nüfuslarında meydana gelecek azalmayı engellemek için çocuk doğumunu akla gelmeyecek şekillerde teşvik ediyorlar.

        Yorum

        • ali_ekber
          Member
          • 15-11-2004
          • 2525

          #5
          Konu: En az 3 çocuk

          Originally posted by YarasaSpor
          Tam tersine bu ülkeler bu kadar büyük nüfus yoğunluğuna sahip olmalarına rağmen nüfuslarında meydana gelecek azalmayı engellemek için çocuk doğumunu akla gelmeyecek şekillerde teşvik ediyorlar.
          onlar teşvik ediyor bizimkiler yapın diyor
          aradaki fark burada
          şu an almanyada doğum yapan bir kadın çocuğuna baktığı için maaş alıyor artı çocuk parası
          bizde verdikleri bir aylık çocuk parası çocuğun bir günlük masrafını karşılamıyor onuda çalışana veriyorlar
          yanlış hatırlamıyorsam çalışan kadın doğumdan sonra 2 sene çalışmıyor
          yani doğur demekle olmuyor

          Yorum

          • anterior
            Senior Member
            • 06-11-2006
            • 6453

            #6
            Konu: En az 3 çocuk

            Batı ülkelerinin nüfus yoğunluğu bizim dört beş mislimiz olmasına rağmen Avrupalılar nüfus planlaması mı yapıyor, yoksa yeni doğumları teşvik mi ediyor?
            O bahsedilen ülkelerde;

            1. Doğum öncesi, eşlerin profesyonel yardım almaları ve bilgilendirilmeleri konusundaki kurumsal destek ve toplumun buna tepkisi nedir?

            2. Anne-baba adaylarının, gebelik, doğum, bebek gelişimi, anne sağlığı hakkındaki bilgileri ne düzeydedir?

            3. Gebelik başlangıcından bebeğin doğumuna kadar geçen sürede; aylık, 15 günlük ve haftalık doktor kontrolüne gidilme oranı nedir?

            4. Doğumların sağlık kuruluşlarında gerçekleşme oranı nedir?

            5. Yenidoğan ölüm oranı kaçtır?

            6. Anne ölüm oranı kaçtır?

            7. Anne ve bebeğin sosyal güvencesi var mıdır?

            8. Bebeklerde, beslenme yetersizliğinden dolayı ölüm oranı kaçtır?

            9. Çocuklarda, beslenme yetersizliğinden dolayı oluşan hastalık, kalıcı sekel ve gelişim bozukluğu oranı nedir?

            10. Eğitim için yeterli kaynak ayrılmış mıdır? Bunun rasyonel olarak kullanımı sağlanmakta mıdır?

            11. Kız çocuklarının eğitim oranı nedir?

            12. Bir bebek mamasının, asgari ücrete oranı nedir?

            13. İşsizlik oranı kaçtır?

            Sadece birkaç dakika içerisinde aklıma gelenler bunlar. Önce bunların cevabını, sonra aynı sorulara Türkiye için cevapları versinler, ondan sonra Avrupa ülkeleriyle bizi kıyaslasınlar.

            Yorum

            • Alman_
              Member
              • 20-09-2005
              • 1423

              #7
              Konu: En az 3 çocuk

              Çocuk yap yap sonra bakamayınca devlete yüklenin... Tayyipin tuzu kuru tabi !!

              Yorum

              İşlem Yapılıyor