İlginç bir yorum.Sizlerle paylaşmak istedim.: )
Osman Özsoy
yazaramesaj@gmail.com
Öncelikle üç noktanın altını çizelim.
Birincisi; yazının vermeye çalıştığı mesaj tüm arama motorlarını kapsamaktadır.
İki; eğer gelecekle ilgili ciddi kariyer planlarınız yoksa, yani hayatınız boyu düz bir insan olarak kalmayı düşünüyorsanız, bu yazıyı okuyarak zaman kaybetmeyiniz. Ama başarı basamaklarını tırmanırken birilerinin nasırına basmayı ve bazı riskleri göze almışsanız dikkatli okumanızı öneririm.
Üç; Yazı biraz uzunca ama hayati konulara temas etmektedir.
Bu sütunu takip edenler hatırlayacaklardır. Facebook’un henüz şimdiki kadar popüler olmadığı günlerde bu köşede; “Facebook başınıza nasıl bela olur?” başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Daha sonraki günlerde yazıda vermeye çalıştığımız mesaj doğrultusunda çok sayıda gelişme yaşandı dünyanın dört bir yanında… Şimdi sıra, henüz iş işten geçmeden ikinci uyarıyı yapmaya geldi.
Nerden başlasak ki…
Konu o kadar girift ki… İnsan nereden başlayacağını bilemiyor. Haydi, konuya ısınma ve dikkatinizi çekebilme adına farklı bir giriş yapmayı deneyelim.
Yahoo’nun, Çinli kullanıcılarından birisinin e-postasını Çin otoritelerine ileterek kişinin rejim karşıtlığı suçundan 4 yıl hapis cezasına çarptırılmasına neden olduğunu herhalde okumuşsunuzdur.
Bu şu demek... Tüm e-maillerinizin içeriği otomatik olarak taranıyor. Diyelim ki e-mailde hastalıktan veya eğitimle ilgili bir konudan söz edildi. E-mail içerikleri tarandığı için gelen e-mail okunurken hemen yan tarafta sağlık veya eğitim sektörüyle ilgili reklâmlar giriyor. Bunu arama motorlarında fark etmişsinizdir.
E-mailinizin içeriğine göre reklâm girilmesi elbette ticari bir konu… Helal hoş olsun… Ama e-mailinizin içeriğinin sizin bağlantılarınızı ve düşünce yapınızı anlamaya yönelik istihbarat amaçlı taramaya konu olması bambaşka bir olay. Yani, iki kişi arasında özel yazıştığınızı düşünmeyin. Aradaki meraklıları asla gözden kaçırmayın.
Örneğin Yahoo’yu satın almak isteyen kuruluşun geçtiğimiz günlerde neden 50 milyar dolara yakın para önerdiği şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi? Bu parayı vermeyi göze alanlar, sadece yüz milyonlarca kişinin e-mail adresine sahip olmuyorlar. O kişilerin tüm yazışma içeriklerine, bağlantılarına, daha doğrusu aldıkları tüm nefesten haberdar oluyorlar. Bu kadar büyük operasyonların sadece ticari amaçlı olduğunu düşünmek safdillik olur.
Ne kadar güvenli…
Isparta’da düşen ve önemli projeler üzerinde çalıştığı ifade edilen bilim insanlarının hayatını kaybettiği kazayı biliyorsunuz. Olayın ertesi günü Anadolu Ajansı’ndan genç bir muhabir aradı ve bu kadar değerli bilim adamlarının aynı uçakta seyahat etmesinin ne kadar doğru olduğunu sordu. Kendisine, ona varıncaya kadar o kadar çok dikkat edilecek nokta var ki… Sizin bahsettiğiniz işin en kolay kısmı dedim.
Stratejik konularda çalışan bilim insanlarımızın kullandıkları bilgisayarlar, telefonlar, yazıştıkları adresler ne kadar güvenli? Neticede tüm akademik birikimlerimizi, şirkete veya kuruma ait özel bilgileri bilgisayarlarda stokluyoruz. Bu yazıyı okurken gözünüzün önünde duran şu bilgisayarın içindeki bilgilere binlerce km. öteden bile ulaşmak o kadar kolay ki…
Sizi en iyi kim tanıyor?
İnternetle çok haşir neşir olanlara sesleniyorum. Sizleri şu an en iyi kim tanıyor biliyor musunuz? Cevabı basit; Arama motorlarının arkasındaki eller… Daha açık ifadeyle, bize internet aracılığıyla bu iletişim fırsatını sunanlar.
Bu kadar büyük bir hizmetin (e-mail, msn vb.) bedava verilmesi ne garip değil mi? Adamlar bu işten neden para alsınlar ki? Kendi elleriyle girdikleri en özel bilgilerini ve sırlarını sizinle paylaşanlardan bir de hizmet ücreti almak ne demek?
Üzerinde çalıştığınız bir konuya katkıda bulunması amacıyla arama motorlarında sorguladığınız her şey başta olmak üzere, aynı zamanda sizin iç dünyanızdan, iş hayatınızdan ve ilgilendiğiniz konulardan haberdar oluyorlar… Bilgisayarınızdan girdiğiniz tüm sayfalar kayıt altında. Size gelen e-mailleri veya msn yazışmalarını siz silseniz de onlar saklıyorlar.
En son ne zaman elinize bir kalem alıp mektup yazdınız? Askerlere gelen mektup teslim edilmeden önce “görülmüştür” mührü basılırdı da, milletin canı sıkılırdı… İnsan sevgilisine şöyle adam gibi yürekten yazamazdı. Şimdi filtreden geçmeyen nerede ise tek bir e-mail yok. Sözün kısası her şeyinizi biliyorlar. Güya özel fotoğraflarınızı sadece arkadaşlarınıza gönderiyorsunuz. Şunu bilin ki, birer kopyasını tutuyorlar. İleride birilerinin nasırına basmaya görün, önünüze koyacaklar…
Uyanan uyandı…
Dünyanın geleceğinin nerede olduğunu gören ve yazdığımız noktalarda kendini değişik şekillerde koruma altına alan ülkeler bu konudaki teknolojik alt yapıya yüklü yatırım yapıyorlar. Mesela dünyanın en büyük ikinci arama motoru Baidu, Çin’de… Nasdaq Teknoloji Endeksine kote olan ve Ocak 2008 itibariyle 4 milyar dolar değeri olan arama motoru sadece Çin’e hizmet veriyor. Dünya’nın en büyük 5. Arama motoru Naver ise, Güney Kore’nin yerel arama motoru… Yani bu tür teknolojik imkânlara sahip olursanız, istihbarat almak için Beyaz Saray’dan ricada bulunmak zorunda kalmazsınız.
Şu gelişmelere bakın?
Teknoloji o hale geldi ki, mesela İngiltere’de yüzlerini kapatacak şekilde kapişonlu kıyafetler giyerek etrafı rahatsız eden ve İngiliz polisinin “hoodies” diye adlandırdığı haşarı gençlerden kurtulmak için, sadece 20 yaş altı kişilerin işitebileceği rahatsız edici sesler çıkaran ve “mosquito” (yani sivrisinek) adı verilen cihaz geliştirilmiş. Bu tür gençler yaklaştığında cihazı çalıştırıyorlar, gençler dayanamayıp kaçıp gidiyor. Kullananlar çok memnun.
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci dostumuz yazdı. Hükümetin önemli isimlerinden birinin oğlu ve arkadaşları bir kamu bankasının genel müdürüne ait Mercedes ile çıktıkları gezinti sırasında mola verdiklerinde, döndüklerinde anahtarı kaybettiklerini fark ederler. Sözü uzatmayalım. Uzun telefon trafiğinin ardından Almanya’daki Mercedes’in merkezine yönlendirilirler. Sonunda uydu aracılığıyla araç 2 saatliğine çalışır hale getirilir. Kapılar açılır ve gidecekleri yere ulaşmaları sağlandıktan sonra kapılar uydudan tekrar kilitlenir. Ertesi günü yeni anahtarları teslim edilir.
Böylesine teknolojik bir ortamda uçak nasıl düştü, araçta nasıl mahzur kaldı da balyozla açılmak zorunda kalındı, ya da düz yolda araç nasıl da yoldan çıktı veya gizli dokumanlar kişisel bilgisayardan nasıl araklandı gibi meraklar artık sadece birer fantezi oldu. Baştan ne demiştik, ciddi bir kariyer hedefiniz yoksa sallayın geçin bu ayrıntıları.
Ama büyük ticari projeleriniz, siyasi hedefleriniz veya ülkenize yapmayı düşündüğünüz ciddi katkılar varsa, biraz uyanık olmakta da yarar var. Bu yazının amacı ürkütmek değil, sadece merak uyandırmak… Bunlar da oluyor demek… Şimdilik bu kadar…
www.osmanozsoy.com
Osman Özsoy
yazaramesaj@gmail.com
Öncelikle üç noktanın altını çizelim.
Birincisi; yazının vermeye çalıştığı mesaj tüm arama motorlarını kapsamaktadır.
İki; eğer gelecekle ilgili ciddi kariyer planlarınız yoksa, yani hayatınız boyu düz bir insan olarak kalmayı düşünüyorsanız, bu yazıyı okuyarak zaman kaybetmeyiniz. Ama başarı basamaklarını tırmanırken birilerinin nasırına basmayı ve bazı riskleri göze almışsanız dikkatli okumanızı öneririm.
Üç; Yazı biraz uzunca ama hayati konulara temas etmektedir.
Bu sütunu takip edenler hatırlayacaklardır. Facebook’un henüz şimdiki kadar popüler olmadığı günlerde bu köşede; “Facebook başınıza nasıl bela olur?” başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Daha sonraki günlerde yazıda vermeye çalıştığımız mesaj doğrultusunda çok sayıda gelişme yaşandı dünyanın dört bir yanında… Şimdi sıra, henüz iş işten geçmeden ikinci uyarıyı yapmaya geldi.
Nerden başlasak ki…
Konu o kadar girift ki… İnsan nereden başlayacağını bilemiyor. Haydi, konuya ısınma ve dikkatinizi çekebilme adına farklı bir giriş yapmayı deneyelim.
Yahoo’nun, Çinli kullanıcılarından birisinin e-postasını Çin otoritelerine ileterek kişinin rejim karşıtlığı suçundan 4 yıl hapis cezasına çarptırılmasına neden olduğunu herhalde okumuşsunuzdur.
Bu şu demek... Tüm e-maillerinizin içeriği otomatik olarak taranıyor. Diyelim ki e-mailde hastalıktan veya eğitimle ilgili bir konudan söz edildi. E-mail içerikleri tarandığı için gelen e-mail okunurken hemen yan tarafta sağlık veya eğitim sektörüyle ilgili reklâmlar giriyor. Bunu arama motorlarında fark etmişsinizdir.
E-mailinizin içeriğine göre reklâm girilmesi elbette ticari bir konu… Helal hoş olsun… Ama e-mailinizin içeriğinin sizin bağlantılarınızı ve düşünce yapınızı anlamaya yönelik istihbarat amaçlı taramaya konu olması bambaşka bir olay. Yani, iki kişi arasında özel yazıştığınızı düşünmeyin. Aradaki meraklıları asla gözden kaçırmayın.
Örneğin Yahoo’yu satın almak isteyen kuruluşun geçtiğimiz günlerde neden 50 milyar dolara yakın para önerdiği şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi? Bu parayı vermeyi göze alanlar, sadece yüz milyonlarca kişinin e-mail adresine sahip olmuyorlar. O kişilerin tüm yazışma içeriklerine, bağlantılarına, daha doğrusu aldıkları tüm nefesten haberdar oluyorlar. Bu kadar büyük operasyonların sadece ticari amaçlı olduğunu düşünmek safdillik olur.
Ne kadar güvenli…
Isparta’da düşen ve önemli projeler üzerinde çalıştığı ifade edilen bilim insanlarının hayatını kaybettiği kazayı biliyorsunuz. Olayın ertesi günü Anadolu Ajansı’ndan genç bir muhabir aradı ve bu kadar değerli bilim adamlarının aynı uçakta seyahat etmesinin ne kadar doğru olduğunu sordu. Kendisine, ona varıncaya kadar o kadar çok dikkat edilecek nokta var ki… Sizin bahsettiğiniz işin en kolay kısmı dedim.
Stratejik konularda çalışan bilim insanlarımızın kullandıkları bilgisayarlar, telefonlar, yazıştıkları adresler ne kadar güvenli? Neticede tüm akademik birikimlerimizi, şirkete veya kuruma ait özel bilgileri bilgisayarlarda stokluyoruz. Bu yazıyı okurken gözünüzün önünde duran şu bilgisayarın içindeki bilgilere binlerce km. öteden bile ulaşmak o kadar kolay ki…
Sizi en iyi kim tanıyor?
İnternetle çok haşir neşir olanlara sesleniyorum. Sizleri şu an en iyi kim tanıyor biliyor musunuz? Cevabı basit; Arama motorlarının arkasındaki eller… Daha açık ifadeyle, bize internet aracılığıyla bu iletişim fırsatını sunanlar.
Bu kadar büyük bir hizmetin (e-mail, msn vb.) bedava verilmesi ne garip değil mi? Adamlar bu işten neden para alsınlar ki? Kendi elleriyle girdikleri en özel bilgilerini ve sırlarını sizinle paylaşanlardan bir de hizmet ücreti almak ne demek?
Üzerinde çalıştığınız bir konuya katkıda bulunması amacıyla arama motorlarında sorguladığınız her şey başta olmak üzere, aynı zamanda sizin iç dünyanızdan, iş hayatınızdan ve ilgilendiğiniz konulardan haberdar oluyorlar… Bilgisayarınızdan girdiğiniz tüm sayfalar kayıt altında. Size gelen e-mailleri veya msn yazışmalarını siz silseniz de onlar saklıyorlar.
En son ne zaman elinize bir kalem alıp mektup yazdınız? Askerlere gelen mektup teslim edilmeden önce “görülmüştür” mührü basılırdı da, milletin canı sıkılırdı… İnsan sevgilisine şöyle adam gibi yürekten yazamazdı. Şimdi filtreden geçmeyen nerede ise tek bir e-mail yok. Sözün kısası her şeyinizi biliyorlar. Güya özel fotoğraflarınızı sadece arkadaşlarınıza gönderiyorsunuz. Şunu bilin ki, birer kopyasını tutuyorlar. İleride birilerinin nasırına basmaya görün, önünüze koyacaklar…
Uyanan uyandı…
Dünyanın geleceğinin nerede olduğunu gören ve yazdığımız noktalarda kendini değişik şekillerde koruma altına alan ülkeler bu konudaki teknolojik alt yapıya yüklü yatırım yapıyorlar. Mesela dünyanın en büyük ikinci arama motoru Baidu, Çin’de… Nasdaq Teknoloji Endeksine kote olan ve Ocak 2008 itibariyle 4 milyar dolar değeri olan arama motoru sadece Çin’e hizmet veriyor. Dünya’nın en büyük 5. Arama motoru Naver ise, Güney Kore’nin yerel arama motoru… Yani bu tür teknolojik imkânlara sahip olursanız, istihbarat almak için Beyaz Saray’dan ricada bulunmak zorunda kalmazsınız.
Şu gelişmelere bakın?
Teknoloji o hale geldi ki, mesela İngiltere’de yüzlerini kapatacak şekilde kapişonlu kıyafetler giyerek etrafı rahatsız eden ve İngiliz polisinin “hoodies” diye adlandırdığı haşarı gençlerden kurtulmak için, sadece 20 yaş altı kişilerin işitebileceği rahatsız edici sesler çıkaran ve “mosquito” (yani sivrisinek) adı verilen cihaz geliştirilmiş. Bu tür gençler yaklaştığında cihazı çalıştırıyorlar, gençler dayanamayıp kaçıp gidiyor. Kullananlar çok memnun.
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci dostumuz yazdı. Hükümetin önemli isimlerinden birinin oğlu ve arkadaşları bir kamu bankasının genel müdürüne ait Mercedes ile çıktıkları gezinti sırasında mola verdiklerinde, döndüklerinde anahtarı kaybettiklerini fark ederler. Sözü uzatmayalım. Uzun telefon trafiğinin ardından Almanya’daki Mercedes’in merkezine yönlendirilirler. Sonunda uydu aracılığıyla araç 2 saatliğine çalışır hale getirilir. Kapılar açılır ve gidecekleri yere ulaşmaları sağlandıktan sonra kapılar uydudan tekrar kilitlenir. Ertesi günü yeni anahtarları teslim edilir.
Böylesine teknolojik bir ortamda uçak nasıl düştü, araçta nasıl mahzur kaldı da balyozla açılmak zorunda kalındı, ya da düz yolda araç nasıl da yoldan çıktı veya gizli dokumanlar kişisel bilgisayardan nasıl araklandı gibi meraklar artık sadece birer fantezi oldu. Baştan ne demiştik, ciddi bir kariyer hedefiniz yoksa sallayın geçin bu ayrıntıları.
Ama büyük ticari projeleriniz, siyasi hedefleriniz veya ülkenize yapmayı düşündüğünüz ciddi katkılar varsa, biraz uyanık olmakta da yarar var. Bu yazının amacı ürkütmek değil, sadece merak uyandırmak… Bunlar da oluyor demek… Şimdilik bu kadar…
www.osmanozsoy.com
Yorum