İstatistikler, bu yıl içinde her 10 Türk vatandaşından en az birinin, yani kaba bir hesapla 7 milyon kişinin, günümüzün moda deyimiyle ’bahşiş’, yani rüşvet vereceğini gösteriyor.
Peki, pek çok ’derdi’, bir çırpıda halleden ’bahşişi’, kim, nerede, kime, nasıl veriyor. İşte kimisine güleceğiniz, kimisine ’Bu kadar da olmaz’ diyeceğiniz ’memleketimizin bahşiş manzaraları’
Aranızda rüşvet ya da son günlerdeki moda deyimiyle ’bahşiş’ vermeyen var mı? Yoksa üzülmeyin. Çünkü istatistiklere göre bu sene içinde, her 10 Türk vatandaşından en az biri rüşvet verecek. E, verenin de bir alanı olacak elbet. Fuzuli’nin, "Selam verdim rüşvet değil deyü almadılar" diye yakındığı rüşvete, dünyada her yıl 400 milyar dolar ödeniyor. Hürriyet Gazetesinden Levend Korkut'un yaptığı derlemeye göre bu konuda deneyimlilerin "Belgesi mi olur ulan" dediği rüşvetin, argoda 300 karşılığı bulunuyor. En yaygınlarından biri padişahların yeniçerilere verdiği çorbadan türeyen ’çorba parası’. Son zamanlarda ortaya çıkan trilyonluk ’bahşişler’in yanında çok mütevazı kalsa da, trafikte, belediyede, eğitimde, sağlıkta kısaca bir ’yeni-çeri’nin başını tuttuğu her köşede, bolca çorba içiliyor. Vatandaşı arada bir padişah gibi hissettiren bu çorbaları kimler, nerede, nasıl içiyor? İşte, memleketimden bahşiş manzaraları...
BAŞKOMİSERDEN ÇORBA PARASI İSTEYEN EKİP
(Başkomiser Y.T.) "Kız arkadaşımla Sultanahmet’ten Aksaray’a doğru yürüyüş yapıyorduk. Aniden önümüzü bir ekip otosu kesti. Polis, ’Bu saatte ne geziyorsunuz burada?’ diye sordu. Yürüyüş yaptığımızı söyledim. Üzerimi bile aramadan ekip otosuna bindirdiler, ama bir türlü merkeze gitmiyorduk. Bir süre sonra ağızdaki bakla çıktı. ’Akşam akşam iş çıkarttınız. Çorba parası ver de gönderelim’ dediler. ’Hayır. Karakola götürün’ dedim. Karakol amiri başkomiser devremdi; ’sus’ işareti yaptım. Polisler, ’2 şüpheliyi gözaltına aldık’ diyecekleri sırada beylik silahımı kafalarına dayadım. ’Bu memurlar çorba parası istemeyi biliyorlar ama üst araması yapmaktan habersizler. Terörist olsam ne olacaktı?’ dedim. Biz devremle kucaklaşırken şoke durumdaki polislere bakıp kahkahalarla gülüyorduk."
KADIN ELİ SIKMAYANA İŞİ BİLEN ’BAHŞİŞÇİ’
(Mimar B.Ç.) "Binalarda şartlara uygun olmayan yangın merdiveni, ruhsat almaya engeldir. Bunun denetimini ve imzasını itfaiye verir. Yangın merdivenini ihmal etmiştik. İş ’bahşişle’ çözülecekti. Ancak arkadaşımız, ’Abi, adam yeni. Kadın eli bile sıkmıyormuş. Gözüm yemedi" diye döndü. Bunun üzerine kadın eli sıkmayan müdürün dilinden anlayan arkadaşını devreye soktuk. Zarf geri gelmeyince rahatladık."
OLMAYACAK TRAFO İÇİN GAZETE ARASI 1000 YTL
(Teknik ressam A.T.) "Mimarlık bürosundaki ilk işimdi. Yaptığımız alışveriş merkezinin trafosunu, yerden kazanmak için yeşil alana koyduk. Ruhsat için belediyeye yollandık. İmza atacak üç görevli vardı. Patron, bagajı açtı; içinde üç farklı gazete duruyordu. Her birinin içine birer zarf koydu. Odasına girdiğimiz görevlilere birer gazete verdi. Ancak hiçbir görevli gazeteleri açmadı, hemen çekmecelerine koydu. Patrona, ’Rüşveti haber yapan gazeteleri rüşvete aracı ettiniz ya bravo. Ne kadar vardı" dedim. ’Her birinde 1000 YTL vardı’ dedi."
ÇOK AÐLIYORLAR VERMEMEK OLMUYOR
(Vatandaş S.D.) "Eskiden de iyiydi ama, AKP döneminde İstanbul’da cenaze hizmetleri mükemmel veriliyor. Buna karşılık, mezarlıkta görevli memurlar (defin muamelesini yapanlar, mezar yerini işaretleyenler vd) çok daha fütursuz, işi yokuşa sürüyorlar. Allah için, para istemiyorlar ama, çok ağlıyor, ’Biz görevimizi yaptık, bundan sonra bizi göremezsiniz’ gibi ’anlamlı’ sözlerle bahşiş istiyorlar. Biz de onları bir daha göremeyeceğimiz için, orada ’görüyoruz’."
PARA VERDİM YETMEDİ AYAKKABI BİLE ALDIRDI
(Mağaza sahibi M.B. - ADANA) "İşyerimin 8 bin YTL’lik vergi borcu yüzünden çok zor günler geçiriyordum. Vergi dairesinin tahsildarlarından biri de beni sürekli ’İşyerine haciz getiririm’ diye tehdit edip para istiyordu. 50, 100, 200, 300 derken, kendisine ayakkabı dahi aldırdı. Sanki maaşa bağlamışım gibi her ay başında haracını aldı. Sonunda, seri numaraları alınmış paralarla tuzak kurdurup yakalattım. 4 yıl 2 ay hapis yedi."
50 YTL’LİK ÇAYI SABAH İÇSEM BEKLEMEYECEKTİM
(İşadamı K.H. - İZMİR) "Aldığım bir arsanın tapu işleri için Çeşme’ye gittim. Alım satımla ilgili bütün işleri bitirmiştim, ama tapuyu bir türlü alamıyordum. Sonunda memurlardan biri çay ocağında bir çay içmemi söyledi. Çaycıyla sohbet edip çayımı içtim. Çayın parasını sordum, ’50 YTL’ dedi. Sesimi çıkarmadan parayı verdim. Çaycı bir çay koyarak memurun yanına gitti, geri döndüğünde, ’Yarım saat sonra gelin’ dedi. Çayı sabah içseymişim hiç beklemeyecekmişim."
ONLARCA AVUKAT MİKTARI TARTIŞTI
(Avukat M.D. - İZMİR) "Konak’ta avukatların çoğunlukta olduğu bir iş merkezinde bürom var. Geçen yıl tüm hanın elektrik sistemini yeniledik. Sıra elektrik ruhsatı almaya geldi, ancak TEDAŞ kontrole gelmedi. Han yöneticisi, kontrol için para istediklerini söyledi. Çoğu avukat kat malikleri ’Ne kadar rüşvet verelim’ diye tartışmaya başladı. Kimi 500, kimi bin YTL vermeyi teklif ediyordu. Kendimi tutamadım, ’Bu kadar avukatın böyle birşey tartışmasına inanamıyorum. TEDAŞ’a dava açalım’ dedim. Rüşvet vermedik ama TEDAŞ yetkilileri hala ortada yok."
12 BİN YTL RÜŞVETE ’ÖDEMEYİN’ TALİMATI
(Otelci M.D.) "Otelimize yapacağımız eklenti için belediye fen işleri bölümüne başvurdum. Hiç ilişkisi olmamasına rağmen, beni kent plancısına yönlendirdiler. O da, faturalı kısım dışında, 12 milyar daha istedi. Yaklaşan yerel seçimlerde belediye başkanının kampanyasına destek içinmiş. Birkaç çek kestim. Ancak işim yapılmayınca bankaya çeklerin ödenmemesi talimatını verdim. Değişik kişiler başvurdu ancak hiçbir çek ödenmedi. Hala çeklerin kimde olduğunu bilmiyorum."
ÇORBAYA GİDERKEN KARAKOLA DÜŞTÜLER
(Şirket sahibi Y.Ş - NİÐDE) "Hakkımda, İranlı işçileri sigortasız çalıştırdığım yönünde ihbar yapılmış. Bunun üzerine defterdarlıktan 2 memur işyerime geldi. ’600 YTL karşılığı denetim yapmış gibi rapor hazırlarız’ dediler. Parayı ertesi gün vereceğimi söyleyip polise bildirdim. Polis işyerimde sivil olarak önlem aldı. 2 memur önceden seri numaraları tespit edilen parayı alıp giderken gözaltına alındı. İkisi de tutuklandı."
BAHŞİŞE KAYNAÐINDA TEVKİFAT YAPILIYOR
(Avukat T.A.) "Bir işçi müvekkilim, haksız işten çıkarılmıştı. İş Mahkemesi’ne dava açtık. İşçinin alacağı 1.800 YTL tespit edildi. İşçi, kararı icra takibine koydu. Ancak yasal faizi 2 YTL farkla hesapladığı için takibi iptal edildi. Yeniden hesaplayıp başvurduk; faizi ve diğer masraflarıyla alacak 2.120 YTL çıktı. Paranın tahsili için günü geldiğinde İcra Müdürü 2.000 YTL ödeyip, ’Yetmez mi beyefendi’ dedi. Anlayacağınız, bu tür bahşişler de artık ’kaynakta tevkifat’ yapılıyor."
Cep telefonu dümeniyle çocuklara çorba parası
(Vatandaş T.K.) "Ankara, Siteler’de çevirildim. Polis, ’81 km. ile radara girdiniz’ dedi. Evraklarımı verirken, polis amcamın birden telefonu çaldı. Telefonda; ’Nerden bulayım ben sana 50 milyon, çalışıyoruz para yok işte’ gibi şeyler söyledikten sonra bana dönüp, ’Nasıl geçinicez, bir de çocuklarla uraşıyoruz’ dedi. Mesaj netti; 50 milyon istiyordu. Ekip arabasında diğer bir sürücüyle konuşan polisin elinde de telefonu gördüm, dümen ortadaydı. Ben de, ’Abicim, üzerimde 30 milyon var’ dedim. ’İyi, işin görülsün ver’ dedi."
Bıçak parası alan vukuatlı doktor
(Çiftçi R.A. - NİÐDE) "Doğum sancısı çeken eşimi hastaneye getirdim. Normal doğum yapmasını beklerken, sezaryene karar verildi. Doktor bey operasyon için 150 YTL istedi. Kısa süre içinde parayı toplayıp odasına getirdim. Doktorun parayı almasıyla birlikte polisler içeri girdi ve doktoru gözaltına aldı. Meğer doktor daha önceden vukuatlıymış. 10 ay hapis cezasına çarptırılan doktor M.B.’nin bu cezası paraya çevrilerek ertelendi."
Rüşvetin nedenleri
TESEV’in bir araştırmasına göre, ülkemizde rüşvetin bu kadar yaygın olmasının nedenleri şöyle sıralanıyor:
Devletin ekonomideki ağırlığı.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü.
Toplumsal değer yargılarının kaybedilmesi.
Toplumsal denetimin yok olması.
Eğitim seviyesinin yetersizliği.
Hukuk kurallarının tamamlanmaması ve cezaların caydırıcı olmaması.
Haksız kazanç eğilimlerinin yaygınlığı.
Siyasi iktidarların kamu makamlarını ganimet gibi dağıtması.
Gazeteport
Yorum