TÜSİAD Yönetim Kurulu, son günlerdeki gerilimin kaygıyla izlendiğini belirterek, yazılı bir açıklama yaptı. İşte o açıklama:
TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak son günlerdeki güncel gelişmeleri kaygıyla değerlendirmekte, ülkemizin adım adım rejim krizine yol açabilecek bir ayrışma ve kutuplaşma içine girmesinden endişe duymaktayız. Başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerin, kurumların ve toplumun tüm kesimlerinin itidal ve sağduyu içinde hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Mevcut durumu ancak diyalog ile ve gerilimi düşürerek tam demokrasiyle, hukuka koşulsuz saygıyla aşabileceğimizi, toplumsal huzura bu şekilde yeniden ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.
Mevcut Durum:
Mevcut kutuplaşma adım adım tırmanarak toplumsal travmaya dönüşmek üzeredir. Kutuplaşmanın taraflarının, attıkları her adımla, aldıkları her inisiyatifle ve gösterdikleri her tepkiyle durum daha da endişe verici hale gelmektedir.
Siyasi faaliyet, durumun gerektirdiği asgari sorumluluk anlayışından uzaklaşan bir yaklaşım ve söylemle sürdürülmektedir. Siyaset alanına siyaset dışından yapılan müdahaleler, Türkiye’nin evrensel demokratik kurallarla yönetilen bir ülke görünümüne kavuşmasına engel olurken, daha ileri demokratik standartları yerleştirme fırsatları da heba edilmektedir.
İktidarın, ülkenin refah ve huzuruna odaklı bir gündemi benimsemesi, demokrasiyi dar siyasi bakışla yani çoğunlukçu bir anlayışla yorumlamaktan vazgeçmesi, bunun yerine çağdaş çoğulcu demokrasinin ışığında, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrımı ilkelerine bağlı kalarak hareket etmesinin, Türkiye’mizin geleceğinin şekillendirilmesi açısından elzem olduğu kanısındayız.
Muhalefetin de bu temel ilkelere ve anlayışa bağlı kalarak, ülkenin önüne mevcut sorunlarını çözecek siyasi alternatifler koyarak siyaset yapmasının; ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak dünya ile bütünleşmiş bir Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu politikaları gündemine alarak içe kapalı bir Türkiye anlayışından çıkmasının demokrasimizin geleceği açısından belirleyici olduğuna inanıyoruz.
Yaşadığımız bu sürece, TÜSİAD olarak seyirci kalmamız mümkün değildir.
Çıkış Yolu:
1) Toplumsal dayanışmayı sağlamak ve gerilimi düşürmek: Türkiye’de her geçen gün biraz daha artan gerilimi düşürmek, bunu sağlayacak bir uzlaşma zemini yaratmak başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerin ve tüm toplum kesimlerinin temel görevidir. Sorumlu mevkidekilerin üsluplarına özen göstermesi, tüm toplumun kaybedeceği bir kırılma noktasına gelmeden gerilimi yatıştırması, çağdaş demokratik sorumluluğun bir gereğidir.
2) Herkes için tam demokrasiyi savunmak: Çağdaş demokrasilerde siyasetin sorunlarına parti kapatarak çözüm bulunamaz. Herkes için tam demokrasiyi savunmadan, çoğunlukçu değil çoğulcu bir anlayışı benimsemeden, demokrasinin altyapısının yazılı kurallar kadar teamüllerden de oluştuğunu kabul etmeden demokrat olunamaz. Türkiye’de köklü bir demokrasinin yerleşmesi, her yönüyle çoğulcu demokratik normlara uygun, katılımı ön plana çıkaran bir Anayasa değişikliği ile siyasi partiler, seçim sistemi ve dokunulmazlıklarla ilgili yasal çerçevenin yenilenmesinden geçer.
3) Hukuka koşulsuz saygı göstermek:Yenisi yerine konana kadar mevcut hukuk çerçevesinde hareket etmek demokratik toplumların temel kurallarından biridir. Her ne sebeple olursa olsun aksi yönde hareket etmek kaos yaratır. Siyasi partilerimizin, laikliğin hem toplumsal ilişkileri hem de birey haklarını düzenleyen hukukun temeli olduğunun bilinciyle, daha ileri bir demokratik standardı yaratmak için çalışması esastır. Ama, demokrasimizin temel eksikleri ortada dururken, güncel sorunları aşmaya yönelik, alelacele gündeme getirilen Anayasal ve yasal düzenlemeler, sorunları daha derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı gibi, özlediğimiz siyasal etik anlayışından da uzaktır.
TÜSİAD olarak mevcut kutuplaşmayı aşmak için, siyasetin sorunlarının siyaset içinde çözülmesi gerektiğini bir kez daha vurgulayarak, başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partileri ve liderlerini sağduyuya davet ediyor, kanaat önderlerini, tüm işveren kuruluşlarını, işçi sendikalarını ve sivil toplum örgütlerini de demokratik zemini güçlendirmek, toplumda zedelenmeye yüz tutan kardeşlik ve dayanışma duygularını pekiştirmek amacıyla çaba göstermeye çağırıyoruz.
Hürriyet
Yorum